blank
  1. Anasayfa
  2. Hayvanlar Alemi
  3. Veteriner Hekimlere Sorun
  4. Arı
  5. arı hastalıkları power point
  • Bu konu 5 yanıt içerir, 6 izleyen vardır ve en son 12 yıl önce asiiwet tarafından güncellenmiştir.
6 yazı görüntüleniyor - 1 ile 6 arası (toplam 6)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24052

    NOSEMA HASTALIĞI
    Etken; Nosema apis ( protozoon) olup arıların mide-bağırsak epitel hücrelerinde gelişmektedir.
    Bulaşma Besin yada sular ile Nosema sporlarının alınmasıyla olmaktadır .
    Hastalık çevre koşullarının durumuna göre akut veya kronik olarak seyretmekte olup, Kronik formda hastalık fazla dikkat çekmez ve arılar hasta olmasına ve protozoon taşımasına rağmen ölüm oranı % 10 -30 arasında değişir. Akut formda ise % 100′ e varan ölüm görülebilir.
    Belirtiler;
    8Karında şişkinlik ve uçma zorluğu,
    8Kanatlarının ayrılmış olması ve anormal görünüşü,
    8Sekunder enfeksiyonlara duyarlılıkların artması, (sindirim sistemi mukozası tahrip olduğundan)
    8 Hastalık şiddetli seyrederse kıllarda dökülme ve parlak, yağlı bir görünüm alma ,
    8 Hastalığın seyrine göre ailelerde zayıflama veya kovanlarda sönme.
    Hazırlayıcı faktörler:
    8Kalitesiz ve yetersiz beslenme,
    8Arıların rahatsız edilmeleri (anasız kalmaları, ağaç dalları ile kovanlara vurulması, gürültü, tavukların kovanların üzerinde gezinmeleri, gagalamaları gibi)
    8Rutubetin fazlalığı,
    8Çevrenin pestisitlerle bulaşık olması ,
    8Hasta arıların kovanlarını şaşırmaları ve yağmacılık yapmaları,
    8Hastalıklı taşıyan balların ve yavrulu peteklerin, zayıf kovanlara aktarılması.
    Teşhis:
    8 Hasta arıların son tergiti koparıp veya yavaşça çekilerek barsaklar incelendiğinde hastalarda orta bağırsakların kıvrımlarını kaybettiği ,büyüdüğü , şişmiş ve donuk gri-beyaz bir renk aldığı görülür. (Normalde orta barsak kahverengi-kırmızı renklidir.) (Nosema hastalığında belirtiler çoğu kez dikkat çekmediği için teşhis zordur.
    Tedavi;
    8 Fumagillin : 2 : 1 oranında hazırlanan şeker şurubu ile verilir. Ayrıca :
    8 Ürotropin : 3-4 gr. / bir arı ailesi.
    8 Tanen : 3-4 gr. / 5 lt. şurupla bir koloniye.
    8 Nane Ekstraktı: verilebilir,
    8 Vitamin-c (Ascorbik acid) : 200 mg. / 1 koloniye,
    İlaçlı tedaviden iyi sonuç alınabilmesi için;
    8Hastalıklı aileler ilaçla tedavi edildikten sonra dezenfekte edilmiş başka kovanlara aktarılmalı,
    8Arılıklar rutubetsiz, havadar yerlerde olmalı,
    8Kovanlara ilkbahar ve sonbaharda şeker şurubu, polenli kek ve proteinli besinler verilmeli, arı ailesi güçlü olmalı,
    8Nosema hastalığı nedeniyle sönmüş kovanlardan alınan petekler 4/5 oranında sirke asidi buharına tutularak dezenfekte edilmeli,
    Nosematosisle mücadelede en önemle mevsim ilkbahar aylarıdır.

    ARI TELCİ

    Etkeni bir virus olup, ılıman iklimli yerlerde daha yaygın olarak görülmektedir

    Belirtiler;
    8Arıların kanatları açık, sarkık ve titrer vaziyettedir,
    8Uçma yetenekleri kaybolmuştur.
    8Kümeler halinde, arılık önünde, toprakta sürünürler. Kovandaki arılar ise, yavrulu
    çerçevelerin üst kısmında toplanırlar.
    8Kovana duman verildiği zaman, hasta arılar yerlerinden kıpırdamazlar.
    8Bal ve midesindeki sıvı dışarı atılmadığı için karınları şişkindir.
    8Felçli arıların vücut kıllarının döküldüğü, arıların karınlarının koyu renkte parlak veya yağlı görünüşte, tüyler olmadığı için, karın normalden daha küçük görünümdedir.

    Bulaşma
    8Bütün arı hastalıklarında olduğu gibi bulaşmanın besin alışverişi ile meydana geldiği sanılmaktadır.

    Tanı
    8 Zirai mücadele ilaçlarından ileri gelen zehirlenmelerle karıştırılmaktadır.
    ( Hastaların sakin, sinirsiz olmaları ile zehirlenmelerden ayırt edilebilir.)

    Tedavi
    Arı felcinin kontrolü için herhangi bir ilaç mevcut olmadığından en iyi tedavi yolu, ana arının yenilenmesidir.
    Biomycine adlı antibiyotiğin şurupla verilmesinden iyi sonuçlar alındığı bildirilmektedir.

    SEPTİSEMİ

    Etken pseudomonas apiseptica adında gram (-) ve sporsuz bakteriler olup nadiren ciddi bir hastalık olarak kendini gösterir.
    Hastalığa yakalanan ergin arılar 20-30 saat ara ile birer ikişer hızla ölürler ve tipik semptomlar gösterirler.

    Belirtiler : En göze çarpan belirtiler;
    8 Kasları dejenere olduğundan hastalıklı arıların eklem yerlerinden tutmak mümkün değildir.
    8 Bacaklar, baş, göğüs, karın ve kanatlar kolaylıkla dokunur dokunmaz kopar,
    8 Arı, uçma özelliğini kaybeder,
    8 Zayıf ve halsiz düşer, ağır ağır yürür ve kolayca yakalanır,
    8 Rengi siyahlaşır,
    8 Kuvvetten düşmüş olarak bacak ve ağız parçalarını oynatır.
    Tedavi : Herhangi bir tedavi yöntemi geliştirilmemiş olup arılığı kuru ve temiz, güneşli bulundurmak gibi önlemler alınabilir.

    DİZANTERİ (Adi ishal)
    Bulaşıcı ve mikrobik bir hastalık olmayıp İlkbahar başlangıcında arıların faaliyete geçtiği zaman görülen yanlış ve bilgisiz beslenmeden ileri gelen bir hastalıktır.

    Belirtiler
    İshale yakalanan arılar, koyu sarı, yapışkan, sulu ve fena kokulu bir pislik çıkarırlar.

    Hazırlayıcı faktörler;
    Kışın arıların uzun zaman kapalı kalmaları, ekşimiş ve bozulmuş şurupla beslenmiş olmaları hastalığın şekillenmesinde başlıca etkendir.
    Ayrıca, rutubet, soğuk ve kovanda yeter derecede balın olmayışı dolayısıyla arıların polenle beslenme zorunda kalmaları hastalığın meydana çıkmasını kolaylaştırmaktadır.

    Tedavi;
    Hastalık, mevsim ilerleyince kendiliğinden geçer.
    Hastalığın önlenmesi için, iyi bakım ve beslenmeye özen gösterilmelidir. Bilhassa, arılara kışlatma esnasında yeteri kadar temiz bal ve şeker şurubu verilmelidir.

    TRACHEA AKARI

    Etken ergin arıların, genellikle 1. göğüs stigmasının gerisinde yer alan soluk borusu ve bunun çatallarında görülür ve sonbaharda, kanat köklerine yerleşir.
    Sokma ve emme işlemine uygun bir yapıya sahip çenesiyle, arının soluk borusu duvarını delerek, sızan haemolymphi emerek hayatiyetini sürdürür..

    Bulaşma : Arıdan arıya temasla olmaktadır.

    Teşhis:
    Enfeksiyondan şüpheli arıların trecheaIarının mikroskobik İncelenmesiyle yapılır.
    Bu amaca uygun olarak, arıların başı ve her iki göğüs plakası bir pens ile çıkartılır. Meydana çıkan soluk borusunun üzerine bir lamel kapatılarak mikroskop altında incelenir.
    Kesin teşhis için, Akar’ın kendisi yada gelişme formlarının (larva) görülmesi lazımdır.
    Mücadele;
    8 En uygun yöntem fumigasyon şeklinde kullanılan ilaçlamalardır.
    8 Tek ilaçlama yeterli olmayıp, kullanılan akarisit’in durumuna göre 10 gün içinde ikinci bir ilaçlama yapılmalıdır.
    8 Akarların tam anlamıyla eradike edilebilmesi için birer hafta ara ile 7- 8 ilaçlama yapılması gerekmektedir.
    FOLBEX uygulamalarından iyi sonuç alındığı bildirilmektedir.
    Ayrıca, 2 kısım Nitrobenzen, bir kısım safrol yağı ve iki kısım petrol karışımından her kovana 1/4 kaşık verilmesi tavsiye edilmektedir.
    Eradikasyonda tam başarılı olabilmek için, parazit görülsün ya da görülmesin, komşu arı ailelerinde de aynı ilaçlamanın yapılması gerekmektedir.

    ARI BİTİ
    (Braula Caeca)

    _ Kahverengi, kırmızımtırak, erkeği dişisinden küçük bir parazittir.
    _ İşçi ve ana arının göğüs ve baş kısmında bulunur. Erkek arılarda pek az rastlanır. İlkbahar ve sonbaharda çok görülür.

    VARROA İLE ARASINDAKİ FARK

    _ Ergin Braula Caeca’nın belirgin 3 çift, -Varroa’nın 4 çift bacağı vardır. Bacaklar kısa ve küttür.

    _ Arı biti ana arı ve işçi arılarda, – Varroa ergin işçi , erkek , ana arı ve yavru arılar üzerinde bulunur.

    _ Arı biti yumurta ve Larvaları bal sırları içinde , – Varroa yumurta ve Iymphleri, petek yavru gözleri içinde gelişir.

    _ Arı biti haemolymphe ile beslenmez, – varroa kan (haemolymphe) emerek beslenir.

    Bulalma

    _ Her türlü yağmacılık ve oğul verme ile bulaşma olduğu gibi,
    _ kovanlar arası çerçeve değişimi, arı ailelerinin nakli ile bulaşma olmaktadır.
    Teşhis
    Arılar üzerinde görülen parazitin toplanması sonucu, mikroskopta incelenerek olur

    Mücadele (Tedavi) :
    Mücadelede tütün dumanı uygulanır.
    Duman vermeden önce dip tahtası üzerine beyaz bir karton konur. Körükte yakılan 6-10 sigara dumanı uçuş deliğinden sıcak şeklinde verilir. Bu uygulamadan 15-20 dakika sonra, kartonun üzerine düşen bitler alınarak imha edilmelidir. Bu uygulamaya haftada bir defa tekrar edilerek, bitlerin tamamen yok edilmesine çalışılır.

    Koruyucu olarak, arı bitinin yumurtlamasını takip eden günlerde, ballı petekler kovandan alınır, böylece arı biti yumurtaları, bal sırları ile birlikte kovandan atılmış olur. Kovanların bu zararlıdan korunabilmesi için, gerekli önlemlerin zamanında yapılmasına özen gösterilmelidir.

    AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
    Etkeni: Paenibacillus larvae adında bir bakteridir.
    8Anthrax basiline benzer ve çok dayanıklıdır.
    8Spor formu kovan içinde ve toprakta 60 yıl, balda 1-10 yıl, eritilmiş balmumunda 5 gün 5 gece ,bal mumunda, temel petekte 45 yıl yaşayabilir. Bal içinde sporlar, sulu bal sıvısındakilere nazaran önemli derecede daha dirençlidirler.
    Bulaşma;
    8 Hastalıklı kovanda çerçeve alıp sağlam kovanlara vermek ,
    8 Oğul arılarıyla, temel petekte kolonilerin birleştirilmesiyle,
    8Hastalık etkeni taşıyan ergin arılarla, balla ,yağmacılıkla, arıların hastalıklı bölgelere girmeleriyle,
    8 Hastalıklı bulaşık eski kovanların kullanımıyla hastalık yayılır ve bulaşır.
    Belirtiler
    8 Kovan kapağı açıldığında, ısıtılmış tutkal kokusu veya pis bir kokuda olabilir (Bozuk balık kokusu gibi).
    8 Ölü larvalar donuk beyaz, açık kahve, koyu kahve ve sonunda siyah renge döner.
    8 Petek gözleri, güneş ışığı arkadan gelecek şekilde muayene edilirse, ölü larvalar ve ölü yavrunun dil çıkıntısı, öküz dilini andırır vaziyet görülür.
    8Enfekte larva, önce petek gözünün tabanında C harfi şeklinde gelişir. Sonra hücreyi dolduracak şekilde yukarı doğru döner ve bu dik pozisyonda ölürler.
    8 Ölü larva çikolata rengi aldığında bir kibrit çöpü sokulup çekilirse, larva iplik gibi 2,5 -10 cm. kadar uzar.
    Teşhis; Kesin teşhis laboratuar incelemesi ile konulur.
    Marazi madde peteğin ortasından 8 x 10 cm. ebadında, mümkünse balsız bir parça alınır ve tahta yada karton kutu içinde gönderilir.
    Larva ölümü ile renk değiştirmiş larvalar en çok peteğin neresinde ise o bölgeden numune alınır.
    İlkbahar ve sonbaharda arı kovanları birer kez hasta kovanlar her ay kontrol edilir.
    Tedavi; Hastalık yeni başlamış ve hemen farkına varılmış ise ilaçla tedavi mümkün olabilmektedir. Bu durumda koloni dezenfektan maddeler (èPotasyum hipoklorit è Küllü su è zefiran è Hidrojen peroksit è Kloramin) ve antibiyotiklerle tedavi edilebilir.
    İlaç uygulamalarında (antibiyogramla) antibiyotik kullanılması önerilmektedir.
    Korunma; 
    Arıcılar hijyenik çalışmalı,
    Hastalıklı arı ailesinin balı, peteği, çerçeveleri v.s. diğer sağlam arılara katiyen verilmemeli,
    Yağmacılık önlenmeli ve her zaman çıkmaması için önlemler alınmalı,
    Oğula verilecek temel petek ve ballı peteklerin temiz, hastalıksız olmasına özen gösterilmeli,
    Hastalık etkeni taşımayan ana arı ile çalışılmalı,
    Hastalık etkenlerinin bulunmadığı çevrelerde arıcılık yapılmalı ve tedbirli olunmalıdır.
    Hastalığın ilk görüldüğü kovanlar ve arılar hastalık yayılmadan derhal imha etmeli ve hastalığı ilgili resmi makamlara ve çevredeki diğer arıcılara bildirmelidir.

    AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ

    Asıl hastalık etkeni Streptococcus pluton olmakla beraber sekunder olarak Streptococcus faecalis, Bac.alvei, Bac.lateresporus, Bac.subtilis, Bac.cereus,
    Bac.orpheus ve Bac.eurydice’tir.

    Bulaşma
    Bu hastalık, larvaların beslenmesi sırasında işçi arılar tarafından çok hızlı olarak bulaştırılır.

    Belirtiler
    Larvaların renginde parlak beyazdan solgun sarıya renk değişikliği olur.
    Larvaların çoğu sarmal safhada iken ölürler.
    Ölü larvalar petek hücresi duvarları yada taban karşısında yassılaşır ve erirler. Ölü larvalar nadiren ipliksidirler. (Ancak, Bac.alvei ile sekonder bir enfeksiyon varsa, nadiren Amerikan yavru çürüklüğü gibi uzar.) Fakat, tutkalımsı bir koku olmayıp bozuk balık kokusu verebilir.
    Kovan kapağı açıldığında. Avrupa yavru çürüklüğünde ekşi bira mayası kokusu gelir.
    Hastalığa tutulan larvalar hareket etmeğe başlar. Larva rahatsız olduğu için yukarı kalkar ve kanibalizm görülür.
    Larva sağlamsa, larvalı gözü arılar kapatır ve kapanmış gözün yanında yumurta görülebilir. Yanında değişik gelişme dönemlerinde Iarvalar ve yumurta görülür. Buna alaca Iarva oluşumu denir.
    Amerikan yavru çürüklüğünden farklı olarak, Iarvaların çoğu, gözler kapanmadan ölürler. Renksiz, çukurlaşmış ve delinmiş haldeki kapaklar kolaylıkla gözlenebilir.
    Hastalık daha çok dış çerçevelerde görülmekte olup iç peteklerde pek görülmez.
    Larvalar kahverengileştiklerinde tracheal sistemleri görülür hale gelir.
    Yavru gözleri delinmiş haldedir.
    Ölü larvalar petek hücresi duvarları yada taban karşısında yassılaşır ve erirler.

    Teşhis; Klinik bulgularda teşhiste yardımcı olur ancak kesin teşhis laboratuar incelemeleri ile yapılmaktadır.

    Tedavi; Bazı ülkelerde Avrupa yavru çürüklüğü ile bulaşık kovanlar ve arılar yakılmaktadır.
    Medikal tedavi amacıyla
    Streptomycine,
    Oxytetracycline veya
    Terramycine kullanılmasına rağmen en uygun olanı antibiyogram yaptırılarak etkili antibiyotiğin kullanılması daha uygundur.
    Koruma; Amerikan yavru çürüklüğünde önerilen önlemlere, Avrupa yavru çürüklüğünde de özen gösterilmelidir.

    PARA ÇÜRÜKLÜĞÜ
    Etken : Bacillus para-alvei dir.
    Belirtiler;
    Birçok bakımdan Avrupa ve Amerikan yavru çürüklüğüne benzer. Yalnız, delinmiş petek gözlerinin görünüşü ve larva kalıntılarının kolayca petek gözünden çıkarılması dikkat çekicidir.
    Ölü larvanın bir kibrit çöpü yada kürdanla çekilmesinde çok az bir uzama görülür. Kokunun hissedilir olmayışı ayırıcı özellikler olarak gösterilebilir.
    Tedavi;Ana arıyı değiştirmek, aileyi güçlendirmek ve iyi bakım önerilebilir

    TORBA ÇÜRÜKLÜĞÜ (Sacbrood)
    Etken ; bir virustur.
    Bulaşma:
    Yağmacı arıların, bulaşık balı, bir aileden diğerine taşımaları ile hastalığı yaydıklarına inanılmaktadır. Ayrıca işçi arılarında, virusu bir gözeden diğerine taşımak suretiyle, hastalığı naklettiklerinden şüphe edilmektedir.
    Belirtiler;
    Larvalar, içi su dolu naylon torba gibidir. Bir iğne ile bir yanından tutulunca, kolaylıkla dışarı çıkarılabilir.
    Larvalar tedrici olarak inci beyazından, sarı yada griye, sonuçta da siyaha kadar renk değiştirirler. Larva dimdik pozisyonda ölür
    Hasta larva incelendiğinde, larvanın çok hafif yeşilimsi berrak bir sıvı ile dolu bir torba içinde olduğu görülür. Bu nedenle torba çürüklüğü adı verilmiştir.
    Peteklerde, Avrupa yavru çürüklüğünde olduğu gibi bulmaca manzarası görünüşü vardır. Genel olarak, ölü yavruların kokusu yoktur. Çok ender olarak hafif bir ekşime kokusu dikkati çekebilir. Kapaklarda iki delik bulunur.
    Tedavi ve koruma;
    Torba çürüklüğü için herhangi bir kimyasal ilaç bilinmemektedir.
    Kovanları rutubetsiz yerlerde saklamak, bilhassa alttan nem almalarına engel olmak gerekir. Bunun içinde, kovanlar 30-40 cm. yükseklikte, raylar üzerine konmalı,
    Ana arının gençleştirilmesi ve ailenin güçlendirilmesi torba çürüklüğünün tedavisinde yardımcı olmaktadır.

    5-TAŞ ÇÜRÜKLÜĞÜ (Stonebrood)
    Etken: Aspergillus takımına bağlı olan bir mantar (fungus) dır.
    Bulaşma: barsak yolu ile olur.
    Belirtiler;
    Ergin arılarda da ilk semptom, arıların dermansız ve rahatsız görünüşüdür. Sonuçta, arılar uçamazlar veya doğrulamazlar. Ergin arıların abdomenleri mumyalaşabilir.
    Larvalar ve ergin arılar bu hastalıkla enfekte olduğunda üzerinde yeşil, tozumsu bir madde bulunur. Ölü larva ve pupalar kuruduktan sonra, mumya adını alırlar.
    Tedavi;Tedavi ve korumada kireç hastalığındaki yöntemlere uyulur.
    Etkili bir ilaç bilinmemekte olup enfekte peteklerin imhası tavsiye edilmektedir.
    Hastalıklı kovanlardan elde edilen balın insanlar tarafından tüketilmesi sakıncalıdır.
    6- KİREÇ HASTALIĞI
    (Chalk brood)
    Etken : Ascosphaera apis olarak adlandırılan bir mantar (fungus) dır.
    Etkenler çeşitli iklim şartlarına karşı çok dirençli olup en az 15 yıl süreyle enfektif kalabilirler. Mantar sporları toprakta, bitkilerde, su kaynaklarında polen ve nektar toplayan tarlacı arıların vücutlarında bulunabilir.
    Kireç çürüklüğü, rutubetli yıllarda ve mevsimlerde çok görülmekte olup kurak geçen yıllarda görülse bile o kadar etkili olmamaktadır.
    KOLAYLAŞTIRAN BAŞLICA ETKENLER
    a) iklim şartları : Soğuk ve orantılı olarak rutubeti yüksek ortamlar,
    b) Stres: Yetersiz beslenme ve açlık,
    c) Diğer hastalıklar : Avrupa ve Amerika yavru çürüklüğü, Varroa’nın yaygın ve yoğun olduğu zayıf düşmüş arı ailelerinden Kireç çürüklüğü daha hızlı yayılmaktadır.
    d) Hava kirliliği ve eski peteklerin kullanılması,
    e) Aşırı antibiyotik kullanılması,
    f) Hijyenik davranmama.
    Belirtiler;
    yBaşlangıçta ölü larva, tüy gibi küfle kaplanır. Petek gözünün yapısına uygun olarak kabarıklık şekillenir. Daha sonra kurur ve mumyaya dönüşür.
    ySpor kist formundaysa gri-siyah bir renk alır. Bu durum küflü çiçek tozuyla karıştırılabilir. Ancak, küflü çiçek tozu ilkbahar başında meydana gelir ve Küflü kitle incelendiğinde kolayca dağılır. Halbuki kireç hastalığıyla bulaşık, mumyalaşmış larva aynı işleme tabi tutulduğunda bozulmadan elde kalır.
    y Hastalığın şiddetli olduğu zamanlarda mumyaların bulunduğu gözlerin büyük kısmı mühürlü kalır.
    y Ağır şekilde hasta olan kovanlarda ağır bir maya (ekşi) kokusu vardır.
    Tedavi :
    y Erken safhada kovana genç olgun işçilerin ve yumurtlayıcı ana arının ilavesine kombine olarak şekerli şurupla besleme çoğunlukla yardımcı olmaktadır.
    y % 0, 1 ‘Iik kekik çayından yada kekik esanslarından hazırlanan şekerli şurupların yararlı olduğu araştırıcılar tarafından gözlenmektedir.
    y Antimikotik ve antiseptikler de denenmektedir.

    1 -Sorbik asit : % 0, 1 yoğunluğunda kolonilere şurupla verilir.
    2 -Sorbik asit ve Sodyum propiyonat : % 0, 1 oranında kolonilere şurupla verilir.
    3 -Benomly-12 : % 0,25 oranında kolonilere şurupla verilir.
    4 -Mycostatin (= Nystatin) 1 milyon IU/lt kolonilere şurupla verilir.
    5 -Chinasol : % 0,05 arılar üzerine spreylenir.
    6 -Ascotat- .
    7 -Ascocidin : Arılarda protein eksikliğini gidermek için, dolayısıyla protein dengesini düzeltmek için Arı-vit kullanılır.

    Koruyucu Önlemler

    y Kovanın dip tahtası toprak üzerine konmamalı ve kovanlar çok yağışlı bölgelerde ise bir sundurma altına bırakılmalı,

    y İlkbahar ve sonbahar aylarında yağmurdan sonra kovanın havalanmasına ve nemden kurtulmasına yardımcı olmak için kovanın uçuş deliğinin biraz genişlemesine özen gösterilmeli,

    y Eğer, kışlatma kapalı yerlerde yapılıyorsa, kovan içindeki nemin yükselmesine engel olunması için, nem çekici örtü malzemeleri kullanılmalıdır.

    y Küflü petekler değiştirilmeli, hastalığa yakalanmış yavrulu çerçeveler kovandan çıkartılmalı, arılar temiz kovanlara aktarılmalı,

    y Bulaşık kovanlar malzemeler aleve tutularak dezenfekte edilmelidir. (Dezenfeksiyonda, hastalıklı kolonilerdeki çerçeveler, kovanlar ve gömeçler % 40 formalin gazıyla (Buhar) 3 gün, etilen oksit ile 22°C’de 15 saat veya saf etilen oksitle 35°C’de 30 dakika muameleye tabi tutulursa başarı ile dezenfekte edilmiş olur.)

    y Hastalıklı petekler 1200C’de 15 dakika sterilize edildikten sonra kullanılmalı ve hastalıklı petekten süzülen bal ise arılara besin olarak katiyen verilmemeli,

    y Bulaşık ailedeki ana arı mutlaka değiştirilmeli, diğer yavru çürüklüğü hastalıkları ve Varroa varsa, vakit geçirmeden bunlarla mücadele yapılmalıdır.

    y Hasta kovanlara mümkünse genç arı ilave edilmeli ve bunlar güçlendirilmelidir.

    y Stres yapan açlık, uzun yolculuk, aşırı antibiyotik kullanma ve diğer arı hastalıkları gibi faktörlerden aileyi uzak tutmalıdır

    ERGİN ve YAVRU
    BAL ARILARINDA GÖRÜLEN
    ARI ZARARLISI

    Varroa Jacobsoni Oudemans, bal arılarının larva, pupa ve erginleri üzerinde yaşayarak uzun zaman dikkati çekecek klinik bir semptom göstermeden kısa zamanda çoğalan tehlikeli bir dış parazit olup üzerinde bulunduğu arıların ölümüne sebep olmaktadır.
    Bulaşma : Daha çok arıdan arıya olmaktadır
    Belirtiler;
    ò-Arılardan haemolymph emdiği için arılar güçsüz düşerler, parazitten kurtulmak için huzursuz olurlar ve çırpınışlar yaparak uzun bir can çekişmeden sonra ölürler. Ölümler, kovan dışında olur. Parazit, ergin arının kanat diplerine yakın tutunmuş ise, uçmasını engeller. Bu tip arıları, sıcak ve güneşli günlerde, kovan uçuş deliği önünde sürünürken görmek mümkündür.
    Arı ailesindeki erkek arı sayısının belirli bir şekilde azalmış olması dikkati çeker. Erkek arıların cinsel güçleri düşer.
    Ana ve işçi arıların ömür uzunlukları azalır.
    Mühürlenmiş gözlerdeki parazitli larvalar çok hareket etmeleri nedeniyle petek gözünden dışarıya, kovan dip tahtasına düşerler. Üzerinde 4-6 parazit bulunan larvalar gelişme devrelerini tamamlarlar. Fakat, daha fazla parazitli olanlar gelişemezler. Gelişebilenlerde, kanatsızlık, tek kanatlılık, gelişmemiş kanatlar, eksik bacak veya kısa karın gibi anormallikler görülür.
    Petek gözlerinde ölü larva sayısı fazla ise, arılar bunları dışarı atamazlar. Gözlerde kuruyarak Avrupa yavru çürüklüğüne benzer belirtiler görülür. Yalnız koku yoktur. Ölü larvalı ve pupalı mühürlenmiş petek gözlerinin kapakları koyu renklidir. Delinmiştir ve içeriye çökük değildir. Deliklerin çerçevesi beyazlaşmıştır.
    Aşırı yiyecek tüketimi, dizanteriye de yol açar. Arılar huzursuz oldukları için kış salkımı tutmakta güçlük çekerler. Bulaşık arı ailelerinde en yüksek ölüm oranı kışın meydana gelir.
    Ana arının yumurtlama yeteneği azalır. İşçi arıların yavru besleme ve bakımını sınırlandırmaları, arı ailesinin normal faaliyetlerini yapmalarına imkan vermez.
    Teşhis
    Teşhis için, yazın kovanın dip tahtası temizlenerek beyaz bir karton ile kaplanır. Kovanda bal bulunmadığı dönemde, etkili bir ilaç uygulanır. Dip tahtası üzerine konan kağıt üzerine düşen akarlar toplanarak incelenir.
    Ölü dişi varroalara kovan köşelerinde de rastlanabilir. En iyisi, kapalı erkek yavru petek gözleri, ince uçlu bir pensle açılarak, dışarı çıkarılan arı larvalarının üzerinde parazit aranır. Dişi akarları çıplak gözle, arı yada larvaları üzerinde görmek mümkündür.
    Ergin arılar üzerinde varroa parazitini teşhis etmek için 150-200 kadar arı örneği, bir fırça yardımı ile açık yavru gözlü çerçeveler üzerinden toplanır. Bir kavanoza konur. Bunların üzerine, içine daha önce bir miktar sıvı deterjan konulmuş sıcak su dökülür. Arılar, tel süzgeçle silkelenerek kavanozdan alınır. Kalan kavanozun dibindeki tortuda varroa paraziti aranır. Bulunan parazitler, mikroskopta incelenerek teşhis konur.
    Mücadele ve Korunma Yolları :
    Bu zararlıdan arı ailelerini başarılı bir şekilde koruyabilmek için
    y ilaçlı mücadelenin yanında bazı
    y biyolojik,
    y fiziksel ve
    y teknik önlemlerin uygulanması çok yararlı olmaktadır.

    Biyolojik önlemler:
    Yavrulu çerçevelerin kovanlardan çıkarılması yolu ile Varroa’nın da bunlarla birlikte yok edilmesi”
    Bu amaçla, bulaşık koloninin ortasına, üst kısmından 5-6 cm. kadar petek parçası bırakılmış 1 veya 2, yarısı boş çerçeve yerleştirilir. Bu yarım çerçevelere işçi arılar hemen erkek yavru gözü örmeğe başlarlar. Ana arı buralara döllenmemiş yumurta yumurtlar. Aynı gözlere dişi varroa paraziti de 6-25 arasında yumurta bırakır. Gözler içine bırakılan yumurtalardan çıkan arı larvaları 6 günlük olup, petek gözleri kapatıldığında, bu sonradan konan iki çerçeve alınarak ortadan kaldırılır. Petekler olduğu gibi yakılır veya 100oC sıcaklıkta eritilerek, elde edilen balmumu değerlendirilir. Boş çerçeveler, tekrar aynı şekilde kovan ortasına yerleştirilir. Bu uygulamanın, aynı mevsimde, 3-4 kez yapılması halinde varroa sayısı kovanda önemli oranda azaltılmış olur.
    Fiziksel mücadele de yararlı olmaktadır. Kovan sıcaklığı yapay yollarla, kontrollü olarak 46°C’ye çıkarıldığında, varroa paraziti bu sıcaklıkta ölerek, kovan dip tahtasına düşmektedir. Parazit bu ısıda % 74- 98 oranında ölür. 46- 47°C’de birkaç saat tutulunca, ergin varroa’ların tamamına yakını ölür. Bu yöntemle mücadele, bazı özel kovanlarda başarı ile kullanılmaya başlamıştır.

    Kimyasal Mücadele Tedavi :
    Bu tedavi yönteminde Akarisit ve İnsektisit ilaçlar kullanılmaktadır.
    Kapalı yavru gözleri içindeki akarın gelişme formlarını öldürebilme özelliğinde etkili ilaç olmayışı zararlı ile mücadeleyi ve bilinen mücadele yöntemleriyle akarın arı ailesinden eradikasyonunu zorlaştırmaktadır .
    Yüksek dozda ve iyi zamanlama yapılmadan sık sık kullanılan kimyasal maddeler, varroa’nın ilaca karşı direncini arttırır. Bu durum ilaçlamadan elde edilecek faydayı zamanla azaltır.
    İlaçlamalar, hava sıcaklığının 14°C’den fazla olduğu günlerde, bütün arıların kovana dönmelerinden sonra veya güneş batımında akşam üzerleri uygulanmalıdır.

    #91256
    vetsam
    Üye

    teşekkürler

    #92565

    paylaşımınız içişn teşekkürler

    #99215

    tskler

    #99221

    elinize sağlık, teşekkürler.
    güzel çalışma olmuş……..

    #102313
    asiiwet
    Katılımcı

    paylaşım için saol ama bu power point değil bildiğin düz yazı word diyelim..[hr]
    paylaşım için saol ama bu power point değil bildiğin düz yazı word diyelim..

6 yazı görüntüleniyor - 1 ile 6 arası (toplam 6)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.