blank
  1. Anasayfa
  2. Ders Notları
  3. Zootekni ve Hayvan Besleme
  4. Genetik
  5. İMMUN CEVAPTA ROL OYNAYAN HÜCRELER
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #16810

    :bravo::bravo::bravo:
    İMMUN CEVAPTA ROL OYNAYAN HÜCRELER
    Monosit ve makrofajlar
    Lenfositler
    T Lenfositleri
    B Lenfositleri
    Null hücreler = 3. Hücre topluluğu
    (Naturel killer =NK hücreler)
    Mast hücreleri
    Diğer kan hücreleri
    Granülositler
    Trombositler

    Monosit ve Makrofajlar
    Kanda ve çeşitli dokularda bulunan mononükleer hücrelerdir
    Kemik iliğinden kök hücresi halinde çıktıktan sonra
    monoblast promonosit monosit
    evrelerinden geçerek olgun hale gelirler.
    Monositler kanda bulunan, 15-20 mm büyüklüğünde, geniş sitoplazmalı ve lizozomal granüllü hücrelerdir.
    Kandaki lökositlerin %5-8 ini oluştururlar

    Monositler diapedes ile damar dışına çıkarak dokulara yerleşir ve doku makrofajlarını oluştururlar. Bunlar tekrar kan dolaşımına dönemezler.
    Doku makrofajları bulundukları dokuya göre özel isimler alırlar.

    Doku makrofajları sabit ve gezici olmak üzere ikiye ayrılır:
    Sabit makrofajlar vasküler endotelyuma fikse olmuşlardır.
    Bunlar fagositik aktivitesi yüksek endotelyal hücrelerle; fagositik aktivitesi düşük retikülum hücrelerinden oluştuğu için bunların tümüne
    Retikülo-endotelyal sistem (RES) veya
    Mononükleer fagositik sistem (MFS) de denilmektedir.
    (Kupfer, dendritik, mesangium, endotelyal hücreler gibi)

    Gezici makrofajlar ise alveol, periton ve vücut boşluklarında dolaşan makrofajlardır.
    Makrofajlar dokuda çoğalabilen hücrelerdir.
    Bazı iltihabi hastalıklarda dokuda çoğaldıkları zaman epiteloid hücrelerle birleşerek, veya bölünme sırasında sitoplazmanın bölünmemesi sonucunda çok çekirdekli dev hücreler oluşturabilirler:
    Langhans dev hücresi: Sifiliz, tüberküloz, lepra
    Steinberg hücresi: Hodgkin
    Aschoff: Akut eklem romatizması.

    Makrofajların immün cevaptaki görevleri:
    Fagositoz ve pinositoz yoluyla yabancı ve zararlı maddeleri (mikroorganizma, Ag-Ab kompleksi, endotoksin, tümör hücresi vb antijenik maddeler) vücuttan temizlemek.
    Lenfositlere antijen sunmak (Antijen sunucu hücre=ASH).
    Derideki langerhans hücreleri
    Dalak ve lenf bezlerindeki dendritik hücreler
    Antitümoral etki
    BCG ve C. parvum aşısı ile aktive edildiklerinde tümör hücreleri üzerine öldürücü etki yapar
    Bu etki nonspesifiktir.

    Lenfositler
    Öncü hücrelerin primer lenfoid dokularda farklılaşması ile meydana gelirler,
    9-12 mm çapında, büyük ve yuvarlak bir nukleusa ve içinde lizozomal granüller bulunabilen dar bir sitoplazmaya sahiptir,
    Erişkin bir insandaki sayıları ortalama 1012 kadar olup her gün yaklaşık 109 yeni lenfosit dolaşıma katılır,
    Vücuttaki tüm lökositlerin %20-30 unu oluştururlar
    Genellikle viral (enfeksiyoz mononükleozis, CMV enfeksiyonları), bazı bakteriyel (boğmaca, Tbc) ve nötropeni ile seyreden hastalıklarda sayı ve yüzdeleri artar.

    B Lenfositleri
    Kuşlarda bursa of fabricus, memelilerde kemik iliğinde olgunlaşırlar,
    Olgunlaşma süreci kök hücrelerinin yüzeyinde transmembran tirozin fosfat (CD45R) molekülünün oluşması ile başlar (Progenitör B hücresi = Pro B hücresi)
    Pro-B hücreleri, kemik iliği stroma hücrelerince salgılanan IL-7 etkisiyle sitoplazmalarında m zinciri (IgM ağır zinciri) oluşan Pre-B hücreleri haline dönüşür.

    Daha sonra sitoplazmadaki m zinciri kaybolup bunun yerine yüzeyde önce IgM (İmmatüre=olgunlaşmamış B hücresi), daha sonra da IgD (mature=olgun B hücresi) molekülleri belirmeye başlar.
    Yüzeyde IgD molekülünün belirmesi, B lenfositinin olgunlaştığını ve antijenik uyarılara cevap verebilecek duruma geldiğini gösterir.
    Bu olaylar antijenik uyarı olmaksızın (antijene bağımsız olarak) meydana gelir.

    Lenfosit yüzeyindeki bu Ig molekülleri antijen reseptörü gibi görev yapar.
    Olgunlaşmasını tamamlayan B lenfositleri daha sonra sekonder lenfoid dokulara ve kana geçerek görev yaparlar.
    Kısa ömürlüdürler (7-10 gün)
    Vücuttaki sayılarını sabit tutabilmek için her gün 20 milyon lenfosit yapılarak perifere gönderilir..

    Tam gelişmiş bir B lenfosit yüzeyinde 100.000 kadar Ig reseptörü bulunur. Bu nedenle elektron mikroskobunda yüzeyleri dalgalı biçimde görülür.
    (Bu sayı T lenfositlerinde 100-1000 kadardır)
    B lenfosit yüzeyinde Ig molekülleri dışında başka moleküller de vardır.

    B Lenfosit yüzeyinde bulunan reseptörler:
    Antijen reseptörü (IgM, IgD)
    IgG molekülünün Fc ucuna uygun reseptör
    Kompleman reseptörü (C3b)
    MHC-Clas I ve
    MHC-Clas II molekülleri
    Hormon, mitojen ve sitokinlere (IL-1, IL-2, IL-4, IL-5, IL-6, interferon) uygun reseptörler
    Epstein-Barr virüs (EBV) için reseptör
    T ve B hücre işbirliğini sağlayan reseptör (CD40)

    Bir B lenfosit yüzeyindeki antijen reseptörü sadece belli bir antijene özgüldür.
    Aynı antijene özgül reseptör taşıyan çok sayıda lenfosit bulunur (klon).
    Lenfositler olgunlaşma sürecinde iken her türlü antijene (binlerce farklı türde) özgü klonlar oluşturacak şekilde farklılaşırlar.

    B lenfositleri antijenle uyarıldıklarında TH lenfositleri ve makrofajlardan salınan lenfokin ve sitokinlerin etkisiyle immünoblast haline dönüşür, bunlardan da iki farklı hücre grubu meydana gelir:
    Plazma hücreleri:
    Antijene uygun antikor salgılayan hücrelerdir.
    Normal hücrenin 2-3 katı büyüklüğünde, oval şekilli ve eksantrik konumlu nukleusları ile kolayca tanınırlar (şaşı göz hücresi).
    Yüzeyde Ig molekülü, Ig/Fc reseptörü ve C reseptörü bulunmaz,
    Dakikada 20.000 mol Ig sentezleyip salgılarlar.

    Bellek B hücreleri:
    Antijenik uyarıyı takiben immünoblast döneminde kalıp tekrar küçük B lenfositleri haline dönüşmüş şekillerdir,
    Uyarıyı yapan antijeni hafızasında taşırlar,
    Uzun ömürlüdürler,
    Yüzeylerinde Ig molekülü bulunur,
    Aynı antijenle ikinci kez karşılaştıklarında plazma hücresi haline dönüşüp Ig salgılarlar,

    T Lenfositleri
    Kemik iliğinden gelen kök hücrelerinin timusta olgunlaşmasıyla meydana gelirler,
    Kök hücreleri timusa gelince epitel hücrelerinin etkisiyle pre-T hücresi haline dönüşürler,
    Pre-T hücreleri kortekste iken yüzeyde CD7, CD2, CD5, CD38, CD3, CD1, CD4, CD8 markerleri oluşur.
    (CD= Cluster Designation)
    Korteks lenfositlerinde ayrıca antijen reseptörü olarak görev yapan TCR-1 ve TCR-2 reseptörleri de yüzeyde belirir.

    CD yüzey markerlerinden bazıları korteksten medullaya geçiş sırasında kaybolur ve medulladaki olgun T lenfositlerinde taşıdıkları yüzey markerlerine göre 2 farklı T hücre sub popülasyonu ortaya çıkar.
    Birinci alt grupta, diğer gruptakilerle ortak olan yüzey markerlerinden farklı olarak ayrıca CD4 markeri (T4 lenfositleri);
    Diğer alt grupta ise, birinci gruptakilerden farklı olarak ayrıca CD8 markeri bulunur (T8 lenfositleri).
    Olgun T lenfositlerinin %95 i bu iki markerden sadece birini taşırken %4 ünde her ikisi de bulunmaz, %1 inde de her ikisi birlikte bulunabilir

    T öncüsü hücrelerin (timosit) timusta olgunlaşma süresi yaklaşık 3 gündür.
    Olgunlaşma sırasında timositlerin %90 ı olgunlaşamadan apoptozisle ölür.
    T lenfositleri yüzeyinde de çok çeşitli moleküller vardır. Bunlar:

    T lenfosit yüzeyinde bulunan moleküller:
    Antijen reseptörü (T cell receptor=TCR)
    CD markerleri
    MHC-Clas-I ve
    MHC-Clas II molekülleri
    Hormon, mitojen ve sitokinlere (IL-1, IL-2, IL-4, IL-5, IL-6, interferon) uygun reseptörler
    Bazı viruslara (Kızamık, HIV) uygun reseptörler.
    Ig molekülü taşımazlar.

    T lenfositleri
    Hücresel bağışıklık,
    Gecikmiş tip aşırı duyarlılık (GTAD),
    Graftların organizmaya kabulü veya reddi,
    Tümör bağışıklığı
    gibi olaylarda doğrudan;
    Hümoral bağışıklık cevabında da
    dolaylı olarak görev yapar.

    T lenfositleri, fonksiyonel bakımdan iki gruba ayrılırlar:
    1-Düzenleyici (Regülatör) T lenfositleri
    Yardımcı (Helper) / İndükleyici
    T lenfositleri (TH)
    Baskılayıcı (Supressör) T lenfositleri (TS)
    2-Eylemci (Effektör) T lenfositleri
    -Sitotoksik T lenfositleri (TCy)
    -Gecikmiş tip aşırı duyarlık oluşturan T
    lenfositleri (TDTH)

    Yüzey markeri olarak CD4 molekülü taşıyan T4 lenfositleri Yardımcı T lenfositi (TH lenfositi);
    Yüzey markeri olarak CD8 molekülü taşıyan T8 lenfositleri de Sitotoksik /supresor T lenfositi (Tcy/s lenfositi) olarak da bilinir.

    TH lenfositleri yabancı antijenleri kendi MHC-clas II antijenleri ile;
    Tcy/s lenfositleri de kendi MHC-clas I antijenleri ile beraber tanırlar.

    Düzenleyici T lenfositleri immün sistemin düzenli çalışmasını sağlayan ve bir kısmı aktivatör, bir kısmı da baskılayıcı etki göstererek ve birbirinin fonksiyonunu kontrol altında tutarak bu düzeni korumaya çalışırlar.
    İki tipi vardır
    T-helper (CD4 yüzey markeri)
    T-suppressor (CD8 yüzey markeri)

    TH lenfositleri immün sistemde genel olarak sistemin diğer elemanlarına yardım edici bir görev yapar,.
    Ts lenfositleri ise; (TH lenfositlerinin aksine) sistemi frenleyici görev yapar
    İki hücre grubu negatif feed-back mekanizması ile görev yaparak sistemin düzenli ve uyum içinde çalışmasını sağlar.
    TH / Ts oranı 1.8 civarındadır.

    T-helper hücrelerin 3 tipi vardır:
    TH1, TH2, TH0
    Her bir alt grup spesifik sitokin yapar ve salgılar.
    TH1: IL-2, IFN- ve TNF- salgılar. Bunlar hücresel immünitede etkilidir (GTAD ve makrofaj aktivasyonunda).
    TH2: IL-4, IL-5, IL-10 ve IL-13 salgılar Bunlar hümoral immünitede etkilidir (B lenfositlerine yardım eder).
    TH0: Fonksiyonu tam olarak bilinmiyor

    TH1 in antijen ile stimülasyonu için 2 sinyal gerekir.
    Birinci sinyal, antijenin T hücresine makrofaj veya aktive B hücresi tarafından sunulması ile oluşur. (Virüs infeksiyonunda makrofaj içindeki virüs antijenleri MHC-class I ile birleşerek yüzeyde belirir ve karşı taraftaki TH1 hücresine yüzeyindeki CD8 molekülü tarafından tanınacak şekilde sunulur).

    İkinci sinyal TH1 yüzeyindeki CD28 molekülünün makrofaj yüzeyindeki CD80 molekülü ile birleşmesi sonucu oluşur.
    Her iki sinyal neticesinde TH1 hücreleri bol miktarda IL-2 salgılar ve bunlar Tcy hücrelerini aktive ederler.

    TH2 nin antijen ile stimülasyonu için de 2 sinyal gerekir. Bu sinyaller de:

    TH1 hücresinde olduğu gibi antijen molekülünün makrofaj yüzeyinden MHC-class II molekülü ile sunulması (1. sinyal) ve,
    Hücreden salınan IL-1 in özgül reseptöre bağlanmasıdır (2. sinyal).

    Bu 2 sinyalden sonra TH2 hücresince çeşitli sitokinler (IL-4, IL-5, IL-10 ve IL-13) salgılanır.
    B hücresi üreme faktörleri (B cell growth factors=BCGF) olarak bilinen bu sitokinler B hücrelerini stimüle ederler ve onun prolifere olmasını sağlayarak
    plazma hücresi ve
    hafızalı B hücresi
    halinde farklılaşmasına neden olurlar.

    Effektör T lenfositleri:
    Spesifik hedef hücrelere doğrudan saldırır.
    3 alt tipi vardır: Tcy, TDTH, ve NK hücreleri (?)
    Bunlar yüzeylerindeki CD8 molekülleri aracılığı ile hedef hücre (genellikle virüsle infekte olmuş) yüzeyindeki MHC-class I + antijen kompleksinden oluşan moleküle bağlanır.
    Daha sonra Tcy hücreleri TH1 lerce salgılanan IL-2 yardımıyla prolifere olurlar. Sonuçta aktive olan Tcy ve TH1 hücreleri güçlü sitokinler (g interferon ve TNF-a) salgılarlar.

    Bu sitokinler;
    Viral replikasyonu sınırlandırır.
    Ayrıca makrofajları ve diğer fagositik hücreleri aktive ederek infekte hücrenin tahrip edilmesini sağlarlar.

    Tcy hücreleri hedef hücreyi kendileri de tahrip edebilirler. Bu olay 2 şekilde olabilir.

    1-CD95 yolu ile:
    Tcy lerce salgılanan CD95 ligandları hedef hücre yüzeyinde bulunan CD95 reseptörlerine bağlanır ve bir kompleks oluşur.
    Bu kompleks hedef hücreden çeşitli sitolitik proteinlerin salgılanmasına neden olur ve sonuçta bu proteinler hücrenin ölümüne yol açar (apoptozis).

    2-Perforin yolu ile:
    Tcy hedef hücreye uygun moleküllerle bağlandıktan sonra (TCR+CD8 MHC-class I + antijen) Tcy hücrelerinden salgılanan perforin maddesi hedef hücre membranında delikler açarak hücre ölümüne neden olur.
    Perforinin bu etkisi komplemanın litik komponentine (C9) benzer

    T ve B Lenfositleri Arasındaki Başlıca Farklar
    Özellikleri T B
    Orjin Timus Bursa (kuş), Kİ (memeli)
    Periferik kandaki oranları % 75 % 25
    Lenf düğümündeki oranları % 85 % 15
    Kemik iliğindeki oranları % 25 % 75
    Dalaktaki oranları % 65 % 35
    Sekresyon Lenfokin Ig
    Yüzey görünümü (Elekt mik.) Düzgün Flamanlı
    Yüzeyde Ig  +++
    Kompleman (C3) reseptörü – +
    Koyun eritrositleri ile rozet (CD2) + –

    T ve B Lenfositleri Arasındaki Başlıca Farklar (Devam)
    Özellikleri T B
    Yaşam süresi Hafta / Ay Gün / Hafta
    Hücresel immun yanıtta yer alma + –
    Anti lenfosit serumla inaktivasyon + –
    X ışınları ile inaktivasyon – +
    PHA (Phytohaemaglutinin) ile uyarım + –
    PWM (Pokeweed mitogen) ile uyarım + –
    Con-A (Concavalin-a) ile uyarım + –
    E. coli endotoksini ile uyarım – +

    Null Hücreler (NK hücreler)
    Morfolojik olarak büyük granüllü lenfositler olarak tanımlanırlar,
    Bir antijen özgüllüğü ve MHC molekülüne bağlı tanıma zorunluluğu yoktur,
    Özgül antikorları ile kaplı durumdaki yabancı hücreleri Fc reseptörleri ile tanıyıp öldürebildiği gibi (antikorlara bağlı hücresel toksisite = ADCC), antikorlarla kaplı olmayan hücreleri de perforinleri etkisiyle öldürebilir.
    Tümör hücrelerini, virusla enfekte normal hücreleri öldürmek suretiyle doğal bağışıklık kapsamında etkinlik gösterir.

    Mast Hücreleri
    Küçük kan damarları çevresinde,
    bağ dokusunda,
    karaciğer kapsülü,
    plevra ve periton gibi serozalarda;
    dil, burun delikleri, meme başlarında,
    düz kaslı organlarda,
    barsaklarda,
    uterusta ve
    kalp dokusunda yoğun olmak üzere
    organizmada yaygın çok çekirdekli, içerisinde büyük bazofilik granüller içeren geniş sitoplazmalı hücrelerdir.

    İmmun cevapta bazı antikorların (IgE) Fc uçları ile bu hücrelerin yüzeyindeki reseptörlere yapışmaları ve ileride uygun antijen ile uyarılmaları halinde çeşitli vazoaktif aminler salgılayarak anaflaksi tipinde reaksiyonlara yol açarlar.

    Primer ve Sekonder İmmun Cevap
    Primer İmmun cevap: Organizmaya ilk defa giren bir antijene karşı verilen cevaptır.
    Önce IgM, daha sonra IgG sınıfı antikorlar.
    Sekonder İmmün cevap: Aynı veya benzer bir antijenle ikinci defa karşılaşılması sonucu oluşan cevaptır.
    Anamnestik (hatırlama) cevap da denir.
    Önce IgM, sonra IgG sınıfı antikorlar.
    Özgül ve özgül olmayan anamnestik cevap şeklinde iki tipi vardır:

    Özgül anammestik cevap:
    Aynı veya benzer antijenle ortaya çıkan cevaptır.
    Özgül olmayan anamnestik cevap:
    Vücuda bir antijen girdiğinde vücudun önceden bağışık olduğu antijenlere karşı ilk anda ortaya çıkan cevaptır.
    Örnek: Tifoya bağışık olan bir kimsenin gripal enfeksiyon geçirdiği sırada tifo basillerine karşı antikor oluşturması. Bu durum kısa süre devam eder, daha sonra gerçek etkene karşı antikorlar oluşur.

    İmmün cevap sonucunda meydana gelebilecek olaylar:
    Hümoral bağışıklık
    Hücresel bağışıklık
    Aşırı duyarlılık
    Erken tip aşırı duyarlılık (ETAD)
    Geç tip aşırı duyarlılık (GTAD)
    İmmün kompleks ve otoimmün hastalıklar
    Doku nakilleri ile ilgili reaksiyonlar
    Tümör bağışıklığı
    İmmün cevapsızlık (İmmünolojik tolerans)

    #45504

    teşekkürler megaboncuk,
    güzel sorularmıs

    #45505

    paylaşımın güzel olmuş teşşekkürler…….
    bugün immunoloji sınavımız vardı 3 soru bu konudandı çok ii geçti

    #84244
    blizzad
    Üye

    tşk kardeş

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.