- Bu konu 18 yanıt içerir, 10 izleyen vardır ve en son 12 yıl 11 ay önce
koray0683 tarafından güncellenmiştir.
- YazarYazılar
- 24 Kasım 2007: 10:53 #16747
dilaraÜye[size=medium]KUDUZ:
Genel anlamda kuduz (Tallwut,Lyssa,Rabies), tüm sıcak kanlılarda
(kuş, opossum, vahşi kemirgenler, rakun,yarasa, sığırlar, maymun, kedi, köpek, at, koyun, keçi) ve insanlarda ortaya çıkabilen,ani seyreden, öldürücü, beyin ve sinir sisteminde ilerleyen viral bir hastalıktır.Virus girişi, ısırık yoluyla virus içeren salyanın aşık yaraya bulaşması veyahut konjuktiva veya mukozalara teması ile olmaktadır. Virus vücuda giriş yaptıktan sonra ısırık yerinin beyne yakınlığıyla doğru orantılı olarak, sinir sistemini takip ederek, yaklaşık olarak 1 hafta ila 1 yıl arasında değişen bir süreyle vucutta kalabilir. Ama zararlı hale geliş süresi genelde 3-8 haftadır. Baş bölgesinden ısırılma olaylarında ise virusun hastalık oluşturma süresi çok kısalır ve hastalık ısırılanın ölümüyle sonlanır.
Belirtiler:
Prodromal dönem: 1-3 gün gibi kısa bir süredir.Davranış değişiklikleri ile başlar, iyi huylu bir köpek huysuzlaşır, kötü huylu olanlar daha sıcak davranır.Işıktan korkar, karanlık yerlere saklanır.Refleksleri artar.Kolay irkilir ses ve ışığa karşı daha duyarlıdır. Çok az su içer, pupillalar (göz) büyüme küçülme yapar bazen asimetri vardır. Hafif yutkunma güçlüğü ve salya artışı olabilir. Isırılma yerinde kaşıntı hissedilir.
Bu bölgeleri kaşıyarak ısırıp iyice kötü hale getirebilir( kendi kendini parçalama).Eksitasyon dönemi: 3-7 gün sürer. Hayvan gittikçe huzursuzlaşmaktadır. Uyarılara iyice hassaslaşmıştır. Katı objeleri ısısırır ve hatta hayali objeleri yakalamaya çalışır. Işığa bakmaya korkar. Göz kaslarında felç oluşur. Evden kaçabilir, karanlık yerlere saklanır, dolaşma sırasında uyarılmıştır ve saldırgandır, herşeyi ısırmak ister, kafesteyse demirleri parçalamak ister.
Paralitik dönem: 1-2veya 4 gün sürer. Hayvan bitkindir. Yutkunma ile ilgili farenks bölgesindeki kaslar felç olur, salyasını tutamaz, bol salya akar. Çene kaslarındaki felçlerinde başlamasıyla paraliz tüm vücuda yayılmaya başlar. Çenesini kapayamaz. Kuduz bir hayvana uzaktan sopayla çenesi kaldırılmaya çalışıldığında kolayca kapanır.Kemik takılmış görüntüsü vardır. Genelde insanlar bu yüzden kemik sıkışmış mı kontrol etmek isterler ve ısırılarak salyadaki bol miktarda virusla enfekte olurlar. Yürüyüşte bozukluk ve dengesizlikler başlamışır. Sonunda hayvan felç ve solunum durmasıyla ölür.
ISIRILMA DURUMUNDA NELER YAPILIR?
ISIRILAN HAYVANA NE YAPILIR? :
Isırılan hayvan aşılı ise: bir doz daha uygulanır. 90 gün karantinaya alınır. Karantina süresi sonunda sahibine teslim edililebilir.Isırılan hayvan aşısız ise: Ötenazi önerilir, sahibi istemediği takdirde ise 6 ay karantinada tutulması gerekir. 5. ayda aşı uygulanır. Karantina bitince hala kuduz belirtisi yoksa sahibine teslim edilebilir demektir.
ISIRAN HAYVANA NE YAPILIR: 10 gün karantinaya alınır. Bu süre içinde kuduz belirtisi göstermezse sahibine teslim edilir. Kuduz belirtisi gösteren hayvana ise otosi uygulanır ve kuduz araştırma merkezince beyininde kesin teşhise yarayan ”negri cisimciği ”aranır.
ISIRILAN İNSANA NE YAPILIR: Isirilan ya da kuduz kuskusu bulunan bir hayvanin salyasiyla temas eden derideki yarali bölgeleri sabun ve suyla yikanır.
Derhal bir hekime ya da acil tibbi bakim merkezine basvurulur ; kuduz virüsüyle temas ettikten sonra mümkün oldugu kadar gecikmeden tedaviye baslanmalidir.
KORUNMA: Kuduzdan en iyi korunma aşılamadır. Hayvanlar 3 aylık olduklarında muhakkak ve muhakkak kuduz aşısı yaptırılmalıdır. Aşı her yıl tekrar edilir.
[/size]24 Kasım 2007: 10:55 #45120 dilaraÜye[size=medium]DİSTEMPER (GENÇLİK HASTALIĞI):
3-6 aylık köpeklerden başlayıp 6 yaşından büyük köpeklere kadar her yaştaki aşısız hayvanda izlenebilen, çok bulaşıcı, viral bir hastalıktır. Virus paramyxoviridae ailesine ait olan distemper virusudür. 4 yaşından büyük köpeklerde genelde sinirsel formu izlenir.
10 gün veya aylarca süren bir periyotta görülebilir. Çok farklı formları vardır. Her hasta farklı semptomlar gösterebilir. Evrelerin hepsini ısrayla geçirenlerde gözlenir. Ancak yavrularda çok şiddetli seyreden bu hastalıkta ölüm oranı çok yüksek ve geneldeseyir hızlıdır.Virus genelde hava, nefes yoluyla bulaşır ve enfekte bir köpek aylarca virus yayabilir.Hastalığı atlatan ömür boyu bağışıklık kazanır.Virus güneşte 14 saatte denatüre olur, fenol ve formaldehit solüsyonlarına karşı da hassastır.
Distemper’ın Belirtileri: Virusun vücattaki hastalık yapmadan kaldığı dönem(kuluçka süresi) yaklaşık 14-18 gündür. Yani hastalık belirtileri göstermeden vücutta yaşabilidiği süreye kuluçka süresi denmektedir.
Akut form: Geçici yüksek ateş, burun, göz akıntıları, öksürük, ishal, kusma,iştahsızlık, halsizlik, dehidrasyon,şiddetli zayıflama gibi çok da spesifik olmayan semptomlar gösterebilir.
Sekunder (ikincil) Enfeksiyon Formu: Genelde solunum sistemini etkileyen başka enfeksiyonlar işe karışır. Mukoprulent bir burun -göz akıntısının yanı sıra faranjit,bronşit, tonsillit, pronkopneumoni belirtileri ortaya çıkabilir. Sindirim sistemi de etkilenmişse; ishal, kusma, kilo kaybı ile seyreden gastroenteritis oluşur.Kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, ulkus kornea, kulakta otitis çıkabilen belirtilerdendir.
Sinirsel Form: Bacak ve yüz kaslarında istemsiz hareketler başlar. Ağrı duyuyor gibi bağırır.
Duruş ve haraketlerinde anomaliler, dengesizlikler başlar. Aşırı uyarılmalar vardır.Arka bacaklarda sallanmayla başlayan yarım yada tam felçler meydana gelir.
Kronik Ensafalitis: Başı tutamaz, inkoordinasyonlar (dengesizlikler) başlamıştır. Başta titremeler, pelvisde zayıflık, felçler, davranış değişiklikleri, korkular, ani körlük, halsizlik,titremeler, inleme,dönme, aşırı uyarılma, gibi semptomlar haftalar veya aylar sonra bile çıkabilir.
Hard pad disease: Ayak tabanında ve burunda hiperkeratöz denilen kalınlaşma ve üremeler olabilir.
Yaşlı köpeklerde Encephalitis: Denge ve yürüyüş bozulmaları,felçler, kendi etrafında dönme kafa kaslarında tikler, görme bozuklukları, zihinsel bozukluklar, inkoordinasyon, pelvis eklemlerinde zayıflık,depresyon, çift yada tek yönlü kafa sallama vb. semptomlar izlenenebilir.Hastalar sahiplerini tanımayabilir, çevreye karşı ilgisizdir.
KORUNMA: En iyi korunma aşılamadır. Hasta hayvanlar için özel tesler sonunda teşhis konur.
Hastanın aşısız olması önemli bir ayıraçtır.Aşısız hayvanlar mutlak şüphelidir. Sağlıklı görünen hayvan bile Distemper taşıyıcısı olabilir, unutulmamalı, aşısız hayvan alırken dikkatli olunmalıdır.
Aşılamalar bitmeden hiç bir şekilde dış ortamla veya başka köpeklerle temas ettirilmemeli, ya da el vb. araçlarla dışardan virus hayvana bulaştırılmamalıdır.Hijyen kurallarına mahakkak uyulmalıdır.
[/size]24 Kasım 2007: 10:57 #45121 dilaraÜye[size=medium]PARVOVİRAL ENTERİTİS ( KANLI İSHAL):
Etken, parvoviridae ailesinden Canine Parvovirus’ dür. Bir yaşında küçük köpekler bu hastalığa çok duyarlıdır. Çok ani seyreder ve şiddetli şekilde ölümle sonuçlanabilir. Bir yaşından büyük hayvanların iyileşme şansı daha yüksektir. Virus dışkı yoluyla, sindirim veya solunum yoluyla bulaşabilir.
Belirtiler : Kusma, kanlı, sarıdan kahverengiye değişen renklerde kötü kokulu ishal, iştahsızlık, 41 dereceye kadar yüksek ateş, yaşlılarda normal veya düşük ateş, halsizlik, depresyon, bazen öksürük ve kornea ödem gelişebilir. Hastalık ilerledikçe vücut ısıs düşer, şoka girer ve ölüm meydana gelir. 8 haftalıktan küçük yavru köpeklerde ise miyocard enfarktüs meydana gelir ve kalp yetmezliği kısa sürede ölümle sonuçlanır.
[/size]24 Kasım 2007: 10:58 #45122 dilaraÜye[size=medium]CORONAVİRAL ENTERİTİS:
Etken pleomorf bir RNA virus olan Canine corona virustur. Özellikle köpek çifliklerinde yaşayan hayvanlar duyarlıdır, risk altındadır. 1-3 günlük bir kuluçka süresi sonunda hastalık gelişir.
Çok buşacı olup salgınlar halinde seyreder. Dışkı ile yayılan virus, yiyecek yoluyla bulaşır.
Enfekte bir hayvan 2 ay boyunca virusu yayabilmektedir.
Belirtiler: Yüksek ateş(40-41), kusma,iştahsızlık, mukus yada kanlı dışkı duruma göre portakal sarısı veya kanlı görünümde, çok sulu olabilir. Şiddetli ishal ve kusma nedeniyle hayvan şideetle zayıflar ve dehidre olur. Sağaltım yapılsa dahi genç hayvanlarda iyileşme imkansıza yakındır.
KORUNMA: En iyi korunma aşılmadır.
[/size]24 Kasım 2007: 10:59 #45123 dilaraÜye[size=medium]ENFEKSİYÖZ CANİNE HEPATİTİS: I.C.H : BULAŞICI HEPATİTİS:
Etken öldürücü özellikte adenovirus tip 1 dir. Çevre ısı ve nemine bağlı olarak haftalarca veya aylarca canlı kalabilir. Genç köpekler hastalığa daha duyarlıdır. 4-7 güngibi bir kuluçka dönemi vardır.
Her yaştaki köpek bu hastalığa yakalanabilir.
Semptomlar: Ani olaylarda 40 dereceye kadar ateş olabilir. Bir hafta kadar sürebilir ateşli faz.
İştahsızlık, kalp frekans artışı, kusma, aşırı susama, ağız mukozasında farklılaşmalar, göz-burun akıntıları, baş,göğüs boyun gibi bölgelerde ödemler, korneada bulanıklıklar,bazen ishal ve konvülsiyonlar, halsizlik, depresyon, bazen bronşitis, hepatik kanamalar sonucu ölüm izlenir.
KORUNMA: Diğer aşılarla kombine hazırlanmış Karma Aşı uygulaması her yıl tekrar edilmelidir.
[/size]24 Kasım 2007: 11:02 #45124 dilaraÜye[size=medium]KENNEL COUGH: KÖPEKLERDE ENFEKSİYÖZ TRACHEOBRONCHİTİS: ÖKSÜRÜK HASTALIĞI:
Etken parainfluenza virus, Canine adeno virus, Bordetelle bronchiseptica ve Distemper virus lerinin rol aldığı bir hastalık kompleksidir. Her yaşta ,aşısız köpekte görülebilen, alt solunum yollarını tahrib eden viral bulaşıcı bir hastalık olup hava-solunum yoluyla kolayca bulaşabilir.
Belirtiler: Genelliklşe ilk bulgu öksürüktür. Ateş varlığı değişkendir. İştahsızlık ve depresyon sık izlenir. Öksürük egzersizle daha da kötüleşen karakterdedir. Genç köpeklerde hastalık daha şiddetli seyreder.
40-41 derce ateş olabilir. İki burun deliğinden de mukoprulent karakterde akıntı başlayabilir. Öksürük ve depresyon oldukça kesindir.
KORUNMA: Aşılama kesinlikle yapılmalıdır. Hastalığı atlatan hayvana 2 hafta daha ilaç devam edilmelidir.
[/size]24 Kasım 2007: 11:05 #45125 dilaraÜye[size=medium]PARAZITLER
Mide ve barsak sisteminde yaşayan,hayvanın gıdasını paylaşan veya çeşitli semptomlarla hastalık oluşturabilen bir çok parazit mevcuttur.
Genel olarak parazitleri birkaç alt başlıkta toplayabiliriz:
1- PROTOZOALAR: Tek hücrelilerdir:
a- Coccidialar (İsospora canis, isospora felis)b- Criptosporidia
c- Giardia canis (köpekde)
Giardia cati(kedide)d-Toxoplasma gondii
a-Coccidialar: Hiç semptom olmadığı gibi, zayıflık,halsizlik,depresyon, şiddetli ishal, kusma ve sonunda ölüm gibi bulgularla da seyredebilir. İsosporalar genelde ateşsiz hastalıklar oluştursalarda güçsüz,aşısız yavrularda çok risklidirler.Özellikle viral hastalıklarla beraber izlenirlerse ölüm kaçınılmazdır.
b-Criyptospridia: Kedi yavrularında genelde kronik bir ishalle seyreder. Köpek yavrularında ise ani bir ishal başlangıcı olur.Dışkı çok suludur,rengi değişkendir.
c-Giardia cati (KEDİDE): Absorbsiyon bozukluğu vardır. Çok sulu ve kanlı olabilir. Yağlı veya yumuşak bir dışkı da olabilir. Kronikleşebilir.
Giardia canis (KÖPEKDE): İshalle seyreder. Çok kötü kokulu sulu bir ishal vardır.
Korunma: Bu hastalıklar özellikle güçsüz hayvanlarda ölüme sebebiyet verebilir.Bulaşma çiğ et ve gıdalar vasıtasıyla yada kirli çevre ve gıdayla kolayca oluşabilir. Bu nedenle sokakdan alınan hayvanların veterinerce sağaltıma alınması gereklidir. Dışkı muayenesi sonucu etken yumurtalarının görülmesi tanıya yardımcı olur. Hijyene dikkat edilmeli, çiğ gıdalar hayvanlara verilmemelidir.
d- Toxoplasma gondii : İNSANDA TOXOPLASMOZİS HASTALIĞI :
Son konak kedi ve kedigillerdir. Son konakda ergin form vardır. İnce barsak epitelleri ve arakonakda yerleştiği yerlere yerleşir. Dışkı yoluyla yumurtalar atılır.
Ara konak: İNSAN ve Kedi ve kedigiller dahil yaklaşık 300 omurgalı hayvan (memeliler).
Arakonakda yerleştiği yerler ise, sinir hücreleri, karaciğer,akciğer,kalp,iskelet kas hücreleri, yavru zarları..Daha sonra doku hücreleri ,kalp kası, iskelet kası, beyin, akciğer ve diğer dokular…
KLİNİK BELİRTİLER: Arakonak tarafından alınan parazitin taşizoit formu hızla çoğalır ve içinde bulunduğu hücreyi patlatır. Hastalığın şiddeti bu tahribatın derecesiyle ilgilidir.Ağır bir enfeksiyonda beyin,kalp,karaciğer akciğer zarar görebilir.Ateş yükselebilir, lenf yumruları şişer. AKUT TOXOPLASMOZİS adı verilen bu evre bazı insanlarda ve hayvanlarda hiç bir belirti olmadan da geçirilebilmektedir.
Kist evresinde,parazitler kist içinde olduklarından hiç bir zarar vermezler,bu dönemde klinik belirti yoktur. LATENT KRONİK EVRE adını alır. Ancak kronik evrede AIDS (HIV, FIV…)gibi immun sistemi çökertecek ağır bir hastalık olursa arakonaktaki bu kistler açılıp bradizoit form taşizoit forma geçebilir. O zaman kistlerden çıkan parazitler zarar vermeye başlayabilir yeniden.
[/size]24 Kasım 2007: 11:09 #45126 dilaraÜye[size=medium]İNSANDA TOXOPLASMOZİS:
Gebelerde Enfeksiyon: AIDS gibi bir hastalık olmaksızın eğer kadın gebe kalmadan önce toxoplazmosis ile herhengi bir şekilde enfekte olmuş ve hastalığı önceden geçirmişse, bu hastalığa bağışıktır.Anneye veya doğacak bebeğe hiç bir zararı olmaz.
Parazitle daha önce hiç karşılaşmamış bir kadın ise; ve gebelik esnasında bu parazitle enfekte olmuş ise; o zaman parazit yavruya geçer. Genelde fötus ölür ve düşük meydana gelir. Ya da fötusda anomaliler gelişir: Canlı doğarsa bebek; buna KONGENİTAL TOXOPLAZMOZİS denir. Annede genelde düşük dışında başka semptom görülmez. Bebekde ise: Deride kırmızı lekeler, döküntüler, beyin su toplaası(hydrocephalus), sarılık, göz bozuklukları( korioretinitis) görülebilir.Canlı doğum oranı düşüktür.Canlı kalırsa da zeka geriliği veya göz bozuklukları ile yaşar.
Amerika da yapılan araştırmada doğurma çağındaki kadınların %30 u serolojik kan testleri sonucu seropozitif bulunmuştur.Yani hastalığı geçirmiş, bağışıklık kazanmışlardır.
Türkiye de kedi ile teması bulunan bir çok insanın da bu hastlığa yakalanıp geçirmiş, böylelikle doğal bağışıklık kazanmış olduğu düşünülmektedir.
Yinede eve yeni kedi alınmadan evvel,eğer gebe kalma ihtimali olan bir bayan varsa; önce bu anne adayına labaratuvarda bu hastalık için test yaptırılmalı, eğer test pozitif çıkarsa, hastalığı geçirmiş ve bağışık olduğu kabul edilir ki bu durumda kedi eve alınabilir.Ancak test negatif çıkarsa;yani anne adayı henüz hayatında hiç enfekte olmamışsa,bağışıklığı da yok demektir; bu durumda veterinerce kadiye de özel kan testi yapılır.Kedinin testi de negatifse eve rahatlıkla alınabilir.Kedi hastalığı taşımıyor demektir.Ancak kedi seropozitifse kedinin eve alınması çok doğru değildir.Tedavi edilmeden alınmamalı.Ve doğum sonrası beklenmeli veteriner hekim ve beşeri hekimce karar verilmelidir.
Diğer normal (gebe olmayan kadın,insan,çocuk vb.) çoğu olayda semptomsuzdur.Enfekte insan enfekte olduğunu bile anlamadan bu hastalığı geçirir ve bağışıklık gelişir. Bazen de hafif geçirir: lenf yumrusu şişer, keyifsiz,bitkin,boğaz ağrısı, depresyon,ateş olabilir. Aylar süren lenf yumrusu şişmesi nadirdir. Geçer.
2-HELMİNTLER: SOLUCANLAR:
Mide barsak kurtları:
a- Kancalı kurtlar: Ancylostoma caninum (köpekde)Uncinaria stenocephala(köpekde)
Ancylostoma tubaeforme (kedide)
b-Askaritler: Yuvarlak solucanlar: Toxocara canis (köpekde)
Toxocara leonina(kedi)
Toxocara cati(kedi)
c.Trichurus vulpis: Kıl kurtları (kedi ve köpekde)
Enfekte gıda veya anne sütü yada sahibinin eli yoluyla kedi yada köpeğin vücuduna giren bu parazitler vücutta 15 gün kadar bir kuluçka dönemi geçirdikten sonra üremeye başlarlar.Bundan sonra da dışka yoluyla yumurta atarlar.
a-Kancalıkurtlar kancaları ile barsak mukozalarını tutunarak kan emdiklerler.Dolayısıyla bu pararazir hayvanda kanlı bir dışkı,kötü koku yaratır. Hayvanda genel bir halsizlik,solgunluk ve zayıflama hali vardır.
b-Askarit: İshal,karın ağrısı,büyümesi gibi şikayetler yaratır. Karın normalden şişkindir.Barsak tıkanması,yırtılması,siniri sisteminde hasar, ve ölüm ile sonuçlanabilir.
c-Kıl kurdu: İshal,kanlı dışkı gibi semptomlarla seyredebilir. Anemi,gelişme geriliği ortaktır.
KORUNMA: Paraziter dışkı muayeneleriyle teşhis edilip veteriner hekimce sağaltılır.
[/size]24 Kasım 2007: 11:12 #45127 dilaraÜye[size=medium]3-TENYALAR: ŞERİTLER: YASSI SOLUCANLAR:
Her tür hayvanda asalak olarak yaşayabilen tenya çeşitleri mevcuttur. Etçiller genelde bu parazitler için son konaktırlar. Otçul ve hem etçil hem otçul hayvanlar için ise bazen konak bazen arakonakçıdırlar (türlere göre sabit). Son konakda ergin form bulunur. Ergin form son konakçının dışkısıyla yumurtalarını dışarı atar. Son konakla temas eden veya son konağı bir şekilde yiyen canlı(arakonak) parazit yumurtasını veya larvasını almış,enfekte olmuş olur. Genelde arakonak zarar görür. Parazit son konakçısına çok zarar vermeden yaşar. Ergin form 10-20 cm. kadar boyundadır.
Arakonakçıda yaşayan araformların zararları: Barsak duvarını delerek büyümesine devam ederken kan ve lenf yoluyla yayıdığı için barsak mukozasını irkiltir, sindirim kanalını, peristaltğini bozar, gelişme geriliğine yol açar. Bazen toksik etkiler yaratabilir. Doku ve lenf sıvılarıyla beslenerek canlının besinine ortak olmuş olurlar.
a- Taenia psiformis,T. multiceps,T.hydatijena, T. ovis, T. multiceps, T. serialis, T.teniaformis, T.krabbai.
b- Diphylidium caninum
c-Echinocochus granulosus, E.multilocularis
a- Taenia psiformis ve bu gruptaki tenyaların erişkinleri son konak dediğimiz köpek ve kedilerde yaşarlar.
Ara formları olan sistiserkler ise fare,sıçan,tavşan, bazıları için koyun,keçi, sığır, gibi hayvanlarda çok da zarar vermeden yaşar ve son konak dediğimiz hayvanlarca vücutlarına alındıktan sonra orada gelişim göstererek ergin forma ulaşırlar.Son konak olan kedi ve köpek bu parazitlerle enfekte ise gelişim gerilikleri ileri safhada olmadıkça sadece görüntüde tüylerin matlığı gibi çok da belirli olmayan semtomlar yaratırlar. Dışkı muayenesinde yumurtaların izlenmesiyle kesin teşhise gidilir.
b-Dipylidium caninum: Bu parazitin ara konakçısı, kedi -köpeklerin bit ve pireleridir. Pirenin vücudunda gelişen sistiserkoidler, pirenin son konakça ( son konaklar : kedi, köpek, tilki,sırtlan ve bazen insan ) yenmesiyle son kokağın ( kedi , köpek vd.) vücudunda gelişimini tamamlar. 3 hafta içinde ergin tenya olur. 15-70 santimetre uzunluğunda en çok rastlanılan tenya türüdür. Genç hayvanda çok sayıda olduklarında sürekli ishal ve bazen ilerde kabızlık,zayıflık vb. ye yol açabilir. Çok sayıda parazit bir çeşit toksin yayarak arakonakçısında sinirsel bozukluklara da neden olabilir.( epileptoidnöbetler, konvulsiyonlar, kusma vb.) Anal sifinkterde kaşınma, yere popoyu devamlı sürterek anal kese yangısına da neden olabilirler. Kedi ve köpekte düzenli pire ilaçlaması ve gerektiğindeantiparaziter kullanımı ile hastalıktan korunulabilir. Pire mücadelesi şarttır.
c- Echinocochus granulosus ve KİST HİDATİK HASTALIĞI :
Son konak köpek,tilki,kurt,çakalda yaşayan ergin parazit 2-6 mm boyundadır.İnsanın da içinde olduğu arakonaklar ise: koyun, keçi, sığır, at , domuz ve diğer otçullarda kistler oluşturarak büyük zararlar verebilir. İnsan için en tehlikeli hastalıklardan biri olan KİST HİDATİK bu parazitce oluşturulur. Son konak olan hayvanda gelişimini 5-8 haftada tamamlanır ve yumurtalarla vücuttan atılır. Köpek eğer bu paraziti taşıyorsa dışkıyla atılan yumurtalar,yalanırken tüylerine bulaşabilir.Dışkı yada tüyle bu paraziti vücuduna alan insan hastalanır. Son konak olan köpeğe hiç bir zarar vermezken,ara konak olan insan zarar görmektedir. Bu nedenle bu parazitten korunmak için köpek 2 ayda bir düzeli olan ilaçlanır.KİST iğnesi olarak bilinen praperatlar aniparaziter ilaçlardır.Ve insan sağlığını korunması için uygulanmalıdır. Düzenli ilaç uygulanan köpekde bu parazit kesinlikle yaşayamaz. Köpeğiniz aşılama programına uyuyorsa hiç bir riskiniz yoktur. Son konak olan köpekde parazit yoksa tüylerde de parazit olmaz,yaşamaz ve köpek insanda KİST HİDATİK hastalığını oluşturamaz.
[/size]24 Kasım 2007: 11:14 #45128 dilaraÜye[size=medium]Echinococus multilokularis ve MULTİLOKULER KİST HİDATİK HASTALIĞI :
Parazitin gelişimini sürdürdüğü arakonaklar insan da olmak üzre, fare ve diğer kemirici hayvanlardır. Son konak ise kedi,köpek, tilki, sırtlandır. Son konak için zararı yoktur. İnsan eğer kedi ve köpekte bu parazit varsa tüy yada dışkısının ağız yoluyla alınması suretiyle enfekte olurda MULTİLOKULER KİST HİDATİK HASTALIĞI’ na yakalanır.
Karaciğerde kistler meydana gelir. Bu parazit için de aynı şekilde 3 ayda bir tekrarlanan KİST İĞNESİ olarak bilinen DRONCİT iğnesi (veya muadili PRAZUQUANTEL ETKEN MADDELİ İLAÇLAMA) uygulanır.
Düzenli olarak aşılamaları tekrar edilen hayvanların insan sağlığına hiç bir zararı olmaz. Bu nedenle KİST iğnelerinin yapılması çok büyük önem taşımaktadır.
Bu parazit dahil bir çok parazit fare,kuşun yenmesi yoluyla veya yine kedi ve köpeye verilen yıkanmamış sebze,meyve, yiyecek,su, pişmemiş et ve sakatat yoluylaköpek ve kediye geçebilir,
Çiğ sakatat, et, yıkanmamış sebze ve meyveden insan direk yolla da parazitlerle enfekte olabilmektedir.
Bu nedenle hayavanlara verilen gıda dahil kendi gıdamızın da hijyenine dikkat etmeliyiz.Evde kedi köpek beslemesek de bu hastalıklara yakalanabiliriz.
Eve alınan hayvan mutlaka önce veteriner kontrolüne alınmalı,ilaçlamaları kesinlikle veteriner hekim önerisi doğrultusunca uygulanarak devam ettirilmelidir.
[/size]25 Kasım 2007: 00:25 #45161 baytar_eÜyepaylaşım için teşşekler:)
19 Ekim 2008: 20:42 #56751 vet_ilkayÜyesaol tesekkur ederim
24 Ocak 2009: 15:37 #68991 dr.hasanÜyeteşekürler bilbiler için
11 Şubat 2009: 22:26 #72536 sentaroÜyeöncelikle böyle yardımcı bir forum için teşekkürler. nette çare ararken forumunuza üye oldum.sizlere sorunumu anlatmak istiyorum.9 ay önce sokaktan bir köpek aldık. veteriner samoyed melezi olduğunu 2 yaşında olduğunu söyledi. aşılarını yaptırdık. çok tatlı bir hayvan evdek kedimizlede çok ii anlaştı. birlikte oyunlar oynuyoruz. neyse yazın oğlumu 4 defa gezmeye çıkarıyorduk. taki bize sokak köpekleri saldırana kadar. ( söylemeyide unuttum benim köpek fobim var şanslıyıda nasıl aldım hala şaşarım kendime) uzun zaman atamadım üzerimden tabi şanslıyı gezdirmekte zorlaştı kızımın okulu açıldı. bende sitenin bahçesine saldım şanslıyı günde 3 defa çıkarır olduk diğer siteleride gezip geliyor o günden beri çevrede tanıdı sorun olmuyor.yani artık oğlumuz kendisi gezip geliyor. bir şey daha aldığımız günden beri şanslı yemek yemiyor. kuru mama ölmeyecek kadar diğer yemekleride yediği zaman çıkarıyor en az yarım saat içinde. bunu doktora söylediğim zaman gezdirmiyorsun kas erimesi başladı.dedi.korkunç derece zayıfladı bu zaman içinde. ve son haftada sadece su içer oldu.bir deri bir kemik .geçen iç parazit ilacını veren doktorumuz madem bakamıyorsun gezdirmiyorsun ver birine ölücek dedi:( ne yapabilirim neden kas erisin hiç yemek yemeyen bir hayvanda kas erimesi olurmu. yemek yemesi için gezmesimi şart hem zaten geziyor şanslı bizimle çok mutlu bunuda gösteriyor hareketli bir hayvan oyunuyor hasta olsa oynarmı konuyu çok dağıttım ama inanın sinirlerim çok bozuk şimdiden çok teşekkür ederim . cevaplarınızı bekliyorum
12 Şubat 2009: 07:11 #72548 Murat KUTAYÜyeMerhabalar…
Öncelikle geçmiş olsun…
Kas erimesi denilen olay genellikle…Sürekli bağlı veya hareketsiz kalan stresi yüksek köpeklerde görülen bir durumdur..gezdirilen köpeklerde görülmesi nadirdir…
Sürekli kusma ve yediklerini çıkarma olayı önemli sayılabilecek semptomlardır…
Nedenleri arasında:
-Şeker hastalığı (aşırı su diyabet belirtisidir..)
-Yanlış diyet le besleme
-Trid hormonlarının düzenli olmaması
-Enfeksiyon ve zehirlenme durumları bunlara örnektir…Hormonlarla ilgili kısım kan testleri yapıldıktan sonra açığa çıkarılabilir…
Diyet konusuna gelince hayvanınızın diyetini değiştirmenizi tavsiye ederim…Kuru mama yerine Taze haşlanmış kemiklerle diyetini düzenleyin
Et, sakatat ve balık yararlı ve kaliteli protein kaynaklarıdır..Bunlarda diyetlerine katın.. - YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.