1. Anasayfa
  2. Veterinarium
  3. Veteriner Hekim Mesleki
  4. PERİPARTUM DÖNEM (ruminanat ve kısraklarda)
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #14636

    PERİPARTUM DÖNEM (ruminanat ve kısraklarda)

    Gebeliğin Son Dönemindeki Kısrakların Değerlendirilmesi :

    Doğum yapan kısrakların % 25-40 arasındaki kısmının canlı bir tay doğuramadığı tahmin edilmektedir. İnfertilite, erken fetal kayıp, abortus, erken doğum ve perinatal ölüm gibi birçok sebep buna katkıda bulunur. Veteriner tıptaki klinisyen ve akademisyenler bu spektrumun başlıca, gebe kalma oranını düzeltmek ve erken embiryonik kayıpları azaltmak ve nihayetinde kritik düzeyde hasta tayların en iyi bakımlarının nasıl yapılacağına ilişkin iki sonuca yoğunlaşmışlardır. Kısraklarda gebeliğin son dönemlerinde ve peripartum dönemde ölümün en büyük sebepleri ayırt edilebilse dahi aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere gebeliğin son döneminde plasental yada fetal fonksiyon düzensizliği en iyi nasıl ayırt ve kontrol edilebileceği konusunda henüz küçük bir ilerleme kaydedilmiştir. Beşeri doğumlarda fetal stres ve hastalıkların doğum öncesi tesbiti, gebeliğin son dönemini ve yeni doğan bebeklerin bakımını etkileyen önemli bir faktör olmuştur. İnsan perinatolojisindeki durum esas alınarak, kısraklardaki yüksek risk taşıyan gebelikler erken dönemde tesbit ve tedavi edilmelidir, ve doğum işlemi boyunca da dikkatle izlenmelidir. Fetusun durumunun iyi olup olmadığını değerlendirmek beşeri alanda zor ve karışıktır, ancak tek tırnaklı türlerde de başarı şansı daha azdır. Ne yazık ki yine bir anormallik taşıyan fetusun da nasıl kontrol edilebileceği hakkında az şey bilinmektedir.
    Vaala ve sertıch problemli gebelikler geçiren kısrakaları, 3 kategoriden birine tahsis etmeyi önermişlerdir: (1) anormal gebelikler, doğumlar (2) sistemik hastalık yada reproduktif anormalliğe bağlı riskli gebelik taşıyan kısraklar ve (3) görünür bir risk faktörü taşımayan anormal periparturient doğum yapan kısraklar. Önemli perinatal risk faktörlerinin bir listesi 302 ve 303 deki listelerde gösterilmiştir, ideal olarak yüksek risk taşıyan gebe kısraklar gebeliğin son dönemlerinde, fetus izlenmeli yada en azından dikkatlice gözlenmeli ve doğum sırasındaki ilgi daha fazla olmalıdır.
    Biyokimyasal ve biyofiziksel değerlerin farklılığı, gebeliğin son dönemindeki kısrak yada fetuslarda ölçülebilir, fakat testlerin en iyi kombinasyonu henüz bilinmiyor. Maternal prostagen düzeyi kısraklarda plasental patoloji ile artabilir ve fetusun atılmasına sebep olan kolik, ve uterus torsiyonu gibi çevresel streslere boyun egen gebe kısraklarda çok düşük düzeylere (< 2 ng / ml ) düşebilir. Progestagenlerin ölçümü böylece progestin uygulanmasına duyulan ihtiyacı tesbit etmede gerekli olabilir. Bir EİA ( enzym-linked immunosorbent assay ) tek tırnaklı fetal proteinini ölçmek üzere geliştirildi, ve yüksek düzeyler ikizlik, placentitis, premature plasental ayrılma, uterus travması, ve fetal ölüm, ile birlikte seyretmiştir. Bir klinik uygulamada bu testin doğru olarak uygulanabilmesi öncesinde ek çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Atda Abort, Erken doğum ve Perinatal Ölümün Genel Sebepleri : Enfeksiyöz Sebepler (sıklık sırasına göre) • fetoplasental enfeksiyon
    • bakteriyel
    • viral
    • fungal
    • ayırt edilemeyen
    Enfeksiyöz Olmayan Sebepler (sıklık sırasına göre)

    • güç doğum olmayan neonatal asfeksi
    • güç doğuma bağlı neonatal asfeksi
    • plasental ödem
    • prematüre plasental ayrılma
    • ikiz gebelikler
    • kasılmalı tay sendromu
    • diğer doğmasal düzensiz oluşumlar
    • göbek kordonu anormallikleri
    • plasental villöz atrofi

    Ultrasoun klavuzluğunda transabdominal aminosentesis ve allantosentezis son derece dikkatlice, gebeliğin son dönemindeki kısraklarda uygulanabilir, ve daha fazla uygulama yapılmamalıdır. Ancak atlarda fetal sıvı analizinin klinik faydası teşhis amaçlı kalır. Tektırnaklıların fetal cerahatlı akciğer sıvısı ile amnion sıvısındaki fosfolipid profili ile ilğili yapılan çalışmalar bugüne kadar devam etmiştir.
    Prepartum meme salgılarındaki elektrolit düzeyi, kısrakta olması yakın doğumu tahmin etmek için ölçülebilir. Doğum yaklaştıkça Ca ve Na düzeyi artar, halbuki K azalır. Ca düzeyinde 40 mg/dl üzerindeki bir artışın doğuma hazır olmanın oldukça güvenilir bir göstergesi olduğu düşünülür, ve uyarılarak doğumu başlatmak veya sezeryana başvurulup vurulmayacağına karar vermek için de bu değer kullanılabilir. Test stripleri saha şartlarında Ca ve Mg düzeylerini ölçmek için ticari olarak bulunmaktadır. ayrıca fetal olgunluğu degerlendirmek için meme salgılarındaki Ca, Na ve K düzeylerini kullanan bir değerlendirme sistemi tanımlanmıştır. Hem yanlış-negatif hemde yanlış-pozitif sonuçlar her iki test tipinde oluşabilir. Yanlış-pozitif sonuçlar, vaginal akıntı ve premature laktasyonla birlikte seyreder. Diğer taraftan birçok kısrakta yalnızca doğum saatleri içerisinde elektrolitlerde değişiklikler oluşur; böylece ölçüm işlemi sıksık yapılmaz ise bu değişimler gözden kaçar. Bu yüzden bir kısrakta doğumu başlatıp başlatmamaya verilecek karar, yalnızca bu test şeklinin sonuçlarına göre alınmamalıdır.
    Fetal kalp sayısının moniterize edilmesi, insan fetusunda fetal rahatsızlığı tesbitte rutin olarak kullanılmaktadır, özellikle hipoksi, gebeliğin son dönemi, doğum sıkıntıları ve doğumda, Doppler ultrasound FHR sayımında çk yaygın kullanılan bir tekniktir; bu teknoloji ayrıca kısraklarda kullanıma uydurulmuştur. İlk olarak fetal kalp bir ultrasound ileticisi ile (prob) tesbit edilir, daha sonra doppler alıcısı kısrağın karın duvarı üzerine fetal kalp üzerine direkt olarak yerleştirilir. Fetal hareket bir alıcı veya el kısrağın karnı üzerine yerleştirilerek tesbit edilir. Sürekli fetal kalp sayısı en az 10 dk kadar kontrol edilmesi, kalp sayısı ve ritmindeki anormallikleri daha iyi tesbit etmede tercih edilir. Kalp sayısı normalde düzenlidir ve gebeliğin 160. gününden önce 120/dk iken, gebeliğin son 60-90. günleri arasında ortalama 10 vurum artarak hızlanır bu artış 10 dk süre ile izleyerek tesbit edilir. Bunların % 95’i fetal hareketle birlike seyreder. Israrlı fetal taşikardi veya bradikardi, klinisyeni fetusdaki bir tehlike açısından uyanık tutmalıdır, fakat kalbin normal olması da fetusun sağlıklı olduğunu göstermez.
    Fetal elektrokardiyogram (ECG) gebeliğin 150. gününden itibaren fetusun kalp sayısı ve gücünü değerlendirmede kullanılabilir işlemi gerçekleştirmek nisbeten kolaydır. Sol kol elektrodu, kısrakta bel bölgesinde dorsal orta hatta yerleştirilir, ve sol bacak elektrodu ventral hatta kısrak memesininin 15-20 cm kranialine yerleştirilir. Tüyler kesilmelidir ve elektrodların iyi kontakt sağlaması için bolca jel ve alkol uygulanır. Zayıf fetal belirtiler elektrodların iyi temas etmemesi yada elektirksel engellerden kaynaklanabilir.
    Transabdominal gerçek-zamanlı ultrasonografi, fetus hakkında hem yapısal hemde fonksiyonel bilği verir. İhtiyaç duyulan ulaşım derinliğinden dolayı 2-4 MHz ileticiler kullanılmalıdır. Ultrasonografi kullanılan diğer işlemlerdeki gibi placenta ve fetusun normal görünümlerini, anormalliklerini tesbit etmede gereklidir. Kısraklarda bu işlem gebeliğin sonlarında, fetal pozisyonu tesbt etmek fetal sıvıları degerlendirmek, premature plasental ayrılmayı tesbit etmek, ve fetal hareket ve canlılığı değerlendirmek için kullanılmıştır. Fetal hareketlilik, ilerleyen gebelikteki sürenin artmasına meyleder; 15 dk’dan daha uzun hareketsizlik süresinin daha fazla değerlendirmeye ihtiyaç duyulması gerektiğini gösterir. Biyofiziksel bir profil geliştirildi, bu profile göre tektırnaklı fetusun ayrıntılı sağlığı ve büyüklüğü hakkında bir fikir edinmek için birkaç değerlendirme kullanılır. Bunlar, fetal ağırlık, fetal aort çapının tesbiti ( 300. günde 2,1 cm, son dönemlerde 2,7 cm ) kalp sayısı, uteroplasental kalınlık (1,26+ – 0,33 cm), ayrıntılı allantoik sıvı görünümü, ve allantoic sıvı hamcının tahminidir. Kısrakların büyük bir kısmında fetal sağlık veya problemlerinin tahmininde bu profilin geçerliliğini oluşturmak için ek araştırmalara ihtiyaç vardır.

    Yüksek Risk Taşıyan Taylarla İlğili Durumlar :

    Maternal Durumlar :
    • neonatal isoerytrhrolysis neonatal düzensizlik sendromu
    • doğmasal anormallikler
    • premature doğmuş asfeksili taylar
    • güç doğum veya premature plasental ayrılma
    • tayın reddedilmesi
    Sistemik problemler :
    • ateş
    • anemi yada hipoproteinemi
    • endotoxemi
    • mide barsak problemi, örneğin kalın barsak problemi
    • laminitis
    • uzun süren yatalak sendromuna bağlı sinirsel yada kas-siskelet sistemindeki düzensizlikler
    • aşırı ilaç uygulaması
    • doğum öncesi uzamış taşıma

    Reproductive, meme bezi yada lokalize problemler :
    • şiddetli endometrial folorosis
    • hidrops allantois yada anni
    • prulent vaginal akıntı
    • prepubik tendo yırtığı
    • pelvik incinmeler
    • agalaksi, çayırda otlayanlarda
    • kaliteli kolostrum üretmedeki yetmezlik
    • premature laktasyon

    Gebelikde doğum sancısı ve doğumla ilğili anormallikler :
    • premature doğum
    • anormal derecede uzun süren gebelik
    • uzayan sancılar
    • doğum sancısının uyarılması
    • güç doğum
    • göbek kordonunun erken kopması, ve anormaliği
    • sezeryan ameliyatı
    • premature plasental ayrılma

    Neonatal anormallikler :
    • mekonyumla boyanan sıvı veya neonat
    • plasenta hastalıkları ( plasentisis, villöz atrofi, ödem )
    • ikizlik
    • annesiz kalma
    • kolostrumun geç yada noksan alınması
    • düzensiz gelişme yada iyi gelişmeme
    • inflüenza benzeri enfeksiyöz hastalıklara maruz kalma
    • travma (doğum, anne yada yavruya)
    • yoğun çevresel şartlar
    • doğmasal anormallikler
    • zayıflık, zayıf iştah

    Plasental Yetmezliğin Etkileri :

    Uteroplasental dolaşım yetmezliğinin yeni doğan yavrular üzerindeki etkileri plasental tehlikenin şiddetine, prenetal süreye ve perinatal asfeksiye bağlıdır. Büyük baş fetuslarda kronik asfeksi ile seyreden durumlar, kronik plasentitis, villöz atrofi, ikizlik ve uzayan gebelikler, gebe kısraklarca, endofiti hastalıklı çayırların yenilmesi ve gebe sığırlar tarafından da ölü çamların yenilmesini içerir.
    Azalmış uteroplasental kan dolaşımı uzun sürerse, fetusda gelişme eş zamanlı olarak engellenir. Kronik plasental yetmezlik ile birlikde seyreden gelişme geriliği vakası genellikle asimetriktir. Bu tip aksayan gelişmeler, iç organların yıpranması, fetal uzunluk ve baş çevresinin nisbi ölçüde korunması ile karakterizedir. Etkilenmiş beşeri çocukların uzun ve zayıf olması, ve deri altı yağın kaybı ve vucut hamcına göre başın büyük olması beklenir. Aynısı muhtemelen büyük baş neonatlarda da geçerlidir. İkiz tektırnaklı neonatlarve diğer anormal oranda küçük taylar ile diğerleri zayıf küçük vucutlarına göre orantısız ölçüdeki kafalara sahip olaya meyillidirler.
    Plasental vasküler yetmezlikte fetusun aşırı gelişmeye karşı kendini koruma kabiliyeti var olup, gıda desteği sağlayan ve organ gelişimini maksimize etmek için, metabolik stres altında fetal bir antiinsülin cevap vardır, yağ ve glikojen kaynakları ile kas kitlesinin kaybı ile uteroplasental kan akımı birlikte uterus, fetal dolaşım direnci ve kalp veriminin tekrar sağlanması, beyin ve kalp gibi organlara giden kanın büyük bir kısmı ile uteroplasental yetmezlik çok şiddetli olmadıkça beyin gelişimi nisbeten normal düzeyde devam eder. İnsan fetusunda kalp veriminin tekrar düzenlenmesi, akciğer, böbrek ve kan akımının azalması ve fetal idrarın, akciğer sıvısı ki amniyotik sıvının en büyük iki parçası olup azalmayla sonuçlanır. Bu yüzdenamnion sıvısı hacmındakibir azalma kronik fetal asfeksi ile birlikte seyreder. Budurum tam anlaşılamamıştır, fakat, kortikosteroidler, kateşolaminler ve vasopresin gibi fakatörlerin rolü vardır.
    Gebelik süresince tekrarlayan hipoksemi vakaları yavaş yavaş kalp glikojen stoğunun tükendiği ve doğum sancısı gibi durumların sonrasında meydana gelen hipoksemik vakalar süresince kalbin kan popalama kabiliyetinin bozulduğu düşünülür. Glikojen stoğu tükenmiş neonatlar artan düzeyde hipoglisemi ve hipotermi riski altında olabilirler. Hem mekanyum aspirasyonu hemde ısrar eden arteriyel hipertansiyon yeni doğum döneminde, sekunder kronik fetal hipoksiye sebep olur. Tamamlanmayan iskelet kemikleşmesi, özellikle tarsal va karpal kemikler, tayda gelişme geriliğiyle birlikte seyretmiştir.
    Ayrıca kronik fetal yetmezliğin uyumun meydana çıkardığı avantajlar da vardır. Gelişmesi aksamış beşeri premature yavrular, uygun hacme sahipaynı gebelik yaşındaki bebeklere göre hiyalin membran hastalığı bakımından daha düşük insidansa sahiptir. Tahminen, fetal hormonlar, örneğin kortikosteroidler ve kateşolaminler, akciğer ve sörfaktan sistemin erken olgunlaşmasını uyaran besin yoksunluğuna cevap vermede salgılanırlar. Hızlı sinirsel gelişme, hızlanmış pulmoner gelişme ile birlikte ayrıca belgelenmiştir. Bu yüzden kronik olarakuterus çevresine yoğun şekilde maruz kalmış olan fetus aniden doğum sancısının başlatılması yada sezeryan ile alınan normal fetusdan uterus dışındaki bağımsız hayat ve premature doğuma bir yolunu bulup fazlaca eğilimli olabilir. Böylece düşük doğum ağırlığına sahip fetus besini tükenmiş bir çevreye iyi bir uyum gösterir. Küçük hacım, metabolik ihtiyaçları ve erken organ gelişimi gerçekten onu doğumda hipoksik hasar riski bakımından en düşük yere yerleştirir ve doğum sonrası bağımsız hayata geçişine yardım eder.
    Premature laktasyon, prulent vaginal akıntı, gelişmesi duraksamış tayların önceki dönemi, ilerlemiş maternal yaş, ve uzamış gebelik kronik uteroplasental yetmezlik şüphesini ortaya koyması gereken problemlerdir. Akut asfeksi ihtimalini azaltmak için, doğum uyarılarak başlatılmalıdır. Yenidoğan hayvan, gelişme geriliği, enfeksiyon ( özellikle uterusta plasentitise bağlı olarak oluşan pönomoni ), metabolik ve asit baz düzensizlikleri bakımından kontrol edilmelidir. Bolca kolostrum verilmeli ve vucut ısısı , kan glikozu yakından takip edilmelidir.
    Bir yazar intrauterin gelişmenin aksamasının, kromozom anormallikleri yada şiddetli perinatal asfeksi, hipoglisemi veya gelişme geriliği çok şiddetli değilse ile birlikte seyretmezse premature beşeri bebeklersinirgelişimine bazı önemli korkulara karşı vaziyet almasının muhtemel olduğunu söylemiştir. Erken yada geç çocukluk dönemindeki beşeri bebeklerin asimetrik gelişme geriliklerinin özellikleri taylarda da gösterilmiştir. Birçok hafifden ılımlıya değişen oranlarda gelişimi gecikmiş yeni doğmuş taylar hastaneden taburcu edilmeyi takiben düzelmiştir, ve normalbüyüklüğe ulaşmışlardır. Olgunlaşmamış kas-iskeletsisteminde sekunder oluşan problemler, örneğin açısal bacak bozuklukları, bu hayvanlarda görülen en yaygın komplikasyonlar olmuştur, fakat dikkatli ortopedik bakım başarılı bir netice ile sonuçlanabilir.

    Yüksek Risk Taşıyan Doğumu Yakın Kısrakların Bakımı :

    Her kısrak tam bir fiziksel muayeneden geçirilmelidir, ve tayın gelişme süreci hakkında tam bilği alınmalıdır. Kısrağın yakınlaşan doğumla ilğili klinik bulgular (sakroiliak ligament ve perineal dinlenme, meme sekrasyonundaki elektrolit konsantrasyon) düzenli degerlendirilmelidir. Üreme yolu, rektal yolla kontrol edilebilir; ve transabdominal ultrasonografi düzenli aralıklarla kullanılarak, fetustaki değişiklikler, fetal sıvılar yada plasentadaki değişiklikler tesbit edilir. Maternal hipoglisemiyi önlemek için uzun süre aç kalmalardan sakınılmalıdır.
    Risk taşıyan kısraklarda önemli olan, doğum için biliğili personel ve tüm gereçler, ilaçlar ve ekipmana, güç doğumu teşhis ve düzeltmede ve kısrağı dengede tutmada ve tayın sağlıklı doğumunda ihtiyaç vardır. Kendiliğinden gerçekleşen vaginal bir doğum, genellikle yüksek risk taşıyan kısraklarda premature bir tayın zamansız doğumu ve bazen doğum sancısı yada sezeryana başvurmanın doğurduğu komplikasyonlarla birlikte seyreden derin problemlerden dolayı tercih edilir. Ancak doğum yada sezeryanın başlatılmasının endike olduğu yada tercih edildiği örnekler de vardır. Doğumun uyarılması, şayet, örneğin (1) prenatal değerlendirmede şiddetli fetal stres varsa (2) premature plasental ayrılma belirtisi yada ölü veya asfeksi oluşmuş taylarla birlikte seyreden premature ayrılma geçmişi varsa (3) hidrops allantois (4) 1. dönem doğum sancısının uyarılması (5) uterus tembelliği (6) prepubik tendo yırtığı riski veya (7) hayatı tehdit eden maternal bir hastalık varsa endikedir. Sezeryanın endike olduğu durumlar ise; (1) pelvik hasar yada doğum kanalını tıkayan bir anormallik varsa (2) cerahiye ihtiyaç duyan gastrointestinal bir sorun varsa (3) şiddetli güç doğum (4) kısrakta çayır otu ile zehirlenmeye bağlı bir yetersiz, kalınlaşmış bir plasenta varsa ve (5) kısrakta felaket boyutunda genel bir hastalık durumu sözkonusu ise, örneğin, barsak yırtığı yada kırık bacaklar gibi
    Doğumu başlatmak yada sezeryana başvurmak durumunda kalındığında fetusun olgun ve doğuma hazır olması gereklidir. Uygun olmayan bir zamanda doğumu uyarmanın sonucu ölü yavrudur. Üç elzem kriter; 330 günden uzun gebelik, memedeki kolosturumun kaliteli olması, ve servixin gevşemesidir. Veteriner yada hayvan sahibinin ihtiyacı asla doğumun zamanlamasıyle ilğili olmamalıdır. Yavaş sürekli 1 Ü/dk düzeyinde oksitozin intravanöz uygulanmasıyle genelde 20-40 dk içerisinde doğumla sonuçlanır. Alternatif olarak her 10 dk’da bir 10-20 Ü oksitozinin iv uygulanması da tavsiye edilmiştir.
    Kısrakta doğumun uyarılması; kendiliğinden oluşan doğum sancısı ve premature plasental ayrılma ve neonatal asfeksinin yüksek insidansına göre, çok şiddetli ve ağrılı kontraksiyonlarla seyretmiştir. Genel anesteziye bağlı maternal hipotansiyon ve aorta ile vena cava üzerindeki maternal abdominal içeriğin ağırlığı utero-plasental dolaşımı tehlikeye atabilir.

    Peripartum Dönemdeki Ruminantların Muayenesi :

    Peripartum dönem hem fetus hemde anne için yüksek oranda risk taşıyan dönemlerdir. US’de Yaklaşık yıllık % 5-10 oranındaki buzağı kaybı ve % 15-20 oranındaki kuzu kaybı, sütden kesme dönemi öncesinde meydana gelmektedir. Neonatal ölümün % 50-70 oranındaki kısmı yaşamın ilk 3 gününde meydana gelir; güç doğum, açlık, ve hipotermi bu kayıpların %50-60’dan sorumludur. Fetusun yaşama kabiliyetinin azalmış olması sıklıkla maternal bakımdaki başarısızlıkları yansıtır. Gebelik süresince uygun beslemenin kontrolü fetusun gelişimi için ve annenin sağlıklı olarak doğum yapması ve fetusa iyi bakabilmesini sağlamak için gereklidir. Gebelik toksemisi, hipokalsemi, protein enerji düzensizliği, mikronutritient eksiklikler, şişmanlık, enfeksiyöz ajanlar, toksinler, çevresel stres, ve ilaçlar fetusun sağlığını, fetusun doğumunda gerekli anne sağlığını ve verimini, direkt yada indirekt etkileyerek bozabilir. Perinatal morbidite ve mortalitenin araştırılması maternal bakımın değerlendirilmesi ile başlamalıdır. Erken doğum ve perinatal ölümün en yaygın sebeplerinden bazısı aşağıdaki listede gösterilmiştir.
    Fetal yaşam üretimdeki hayvanlarda prepartum dönem boyunca arasıra değerlendirilir fakat anne prepartum dönemde hastalanmış yada zayıf düşmüş ise ciddi olarak değerlendirilmelidir. Fetal canlılığı değerlendirmek, teşhis bakımından tartışmalıdır, fakat uygulanan metodların bir kısmı fetus ve fetal çevreyi değerlendirmede geçerlidir. Sığırların fiziksel muayenesi boyunca uterus kan akımı, uterus tonusu ve vaginal bir akıntının varlığı rektal palpasyon ve bir vaginal spekulum aracılığı ile değerlendirilebilir. Uterus arterlerinde zayıflamış fremitus ve artan uterus tonusu, fetal ölümü takiben rektal palpasyonla değerlendirilebilir. Abdominal ultrasound küçük ruminantların uterus, plasenta ve fetuslarını muayene etmede faydalıdır. Sığırların uterus ve plasentası transrektal ultrasound ile muayene edilebilir, fakat transrektal yada transabdominal ultrasound ile fetal buzağının muayenesi daha çok sınırlı düzeyde uygulanır. Fetal ölümü takiben aşağıdakilerden bazısı gözlenebilir: uterus duvarının kalınlaşması, korioallantoik ve amniotik sıvının artmış ekojenitesi, fetal duruşun değişmesi, amnion sıvı hattının değişmesi ve karunküllerin büyüklüğünün azalması ve tanımının zorlaşması.
    Fetusun muayenesiyle kitlesel konjenital anormallikler tesbit edilebilir ve fetal gögüs kafesinin ultrasoundla bakısı fetal kalp düzeyinin tesbiti ve kalp vuruşunun gözlemine izin verir. Normal kuzuların kalp sayısı 108-126 vurum/dk’dır. Fetal buzağıların kalp sayısının ölçümü küçük ruminantlara göre daha zordur, fakat transabdominal Doppler ile 1.5 MHZ bir prob kullanılarak başarılabilir. Tam gelişmiş buzağıların kalp sayısı 90-125 vurum/dk’dır. Beşeri tıpda fetal kalp sayısı, fetal canlılığın bir ölçüsü olarak kullanılır. Fetal hareketlilik ile birlikte seyreden fetal kalp sayısındaki hızlanmaların iyi bir fetal gelişimin belirtisi olduğu ve ısrar eden bradikardi yada taşikardinin de fetustaki bir sıkıntının belirtisi olduğu düşünülür. Fetal kalp sayısındaki ölçümlerin ruminant fetal gelişiminin prenatal klinik değerlendirmesinde kullanılımından önce normal fetal kalp sayısının, ruminantlarda oldukça detaylı tanımlanmasına ihtiyaç vardır.

    Ruminantlarda Perinatal Ölüm ve Erken Doğumun Yaygın Sebepleri

    Güç doğum Protozoa
    Soğuk stresi neospora
    Pönomoni (kuzular) toksoplasma gondii
    Besleme tritricomonas faetus
    Enerji eksikliği Fungus
    Protein eksikliği aspergillus tipleri
    Gebelik toksemisi Ricketsia
    Mineral chlamydia tipleri
    Bakır fazlalığı/eksikliği coxiella burnetti
    Demir fazlalığı Travma
    İyod fazlalığı/eksikliği doğumla ilğili
    Selenyum eksikliği kastrasyon
    Vitamin A yetmezliği kuyruk kesimi
    Enfeksiyöz Toksinler
    Viruslar Bitkisel toksinler
    İBR virus montery pine
    BVD virus (pinus radiata)
    Border disease perennial broomweed
    Mavid (butierrezia microcephala)
    Akabane virus locoweed
    Cache valley virus (astragalus lentiginosus)
    Bakteri lupinler
    Haemophilus somnus (lupinos sericeus ve
    Brucella abortus lupinos cavdatus)
    Leptosipirosis tipleri Kimyasal toksinler
    Streptococci tipleri nitrate
    Cl. perfiringens tip C ve D
    Campylobacter fetus var fetus
    Campylobacter tipleri
    Listeria monocytogenes
    Histophilus ovis
    Brucella ovis

    Genetik
    epiteliogenesis imperfecta
    cardiac anormallikler(ventricüler septal defektler, fallot tetralojisi)
    internal hidrocephalus
    cerebellarhipoplasia
    artrogryposis/cleft palet
    alfa mannosidosis
    spider kuzu sendromu
    beta mannosidosis
    sığır citrullinemia
    sığır maple syrup idrar hastalığı

    Anormal plasentasyon ile birlikte seyreden fetal kayıplar sporadik olarak oluşur, allantoik ve amniotik sıvı kompozisyonu ve hacmındaki değişimlerce yansıtılır. Hidropslu 60 vakada yapılan bir çalışmada % 88 hidroallantosis, % 5 hidroamniosis, ve % 7’de her ikisinin birlikte seyrettiği kompozisyonlar olduğu tesbit edilmiştir. Hidroallantois sıksık uterus hastalığı ile, ve hydramnios fetusun genetik yada kongenital defektleri ile birlikte seyreder (bulldog buzağılı dexter sığırı, osteoprosisli Angus buzağıları, hipofiz hipoplazisi veya aplazili Guernsey buzağıları ). Gebeliğin son 12 haftası boyunca sığırların allantoik sıvısındaki Na ve Cl miktarı normalde düşüktür (Na=52+- 20 mEq/L ve Cl=17+-11 mEq/L ), ve kreatinin düzeyi yüksektir (122+- 458 mikrogarm/ml ). Hidroallantois, allantoik sıvıdaki Na ve Cl düzeyi ekstraselüler sıvı düzeyine doğru yükselir ( Na= 116+- 13 ve Cl=81+- 12 mEq/L ) ve allantoik kreatinin düzeyi ise azalır (193+- 73 mikrogram/ml ). Normal allantoik sıvı plazmaya benzer elektrolit düzeyine (Na=132+-7 ve Cl=115+-8 mEq/L) ve allantoik sıvıdan daha düşük bir kreatinin düzeyine (70+-20mikrogram/ml) sahiptir. Hyroallantoisli inekler ayrıca dahaçok hiponatremik ve hiperglisemiktirler.
    Estrone sülfat canlı bir fetaplasental ünitenin belirleyicisidir, ve sığırlarda fetal canlılığı değerlendirmede kullanılmıştır. Embiryonik doku tarafından sentezlenen Estrogen, enzim sülfotrenferaz içeren endometrium tarafından estron sülfata çevrilir. Estron sülfat deneyleri küçük ruminantlarda 50 gün, sığırlarda 100 gün’den sonraki gebeliği teşhiste kullanılabilir. Estron sülfat plazma ve sütte ölçülebilir, baselin değerleri, gebelik dönemine bakmaksızın fetal kayıplar sonrası düşük düzeydedir. Ftoplasental ünitenin uzlaşısı estron sülfat üretimini azaltır. Gebe sığırlarda sıcak stresinin etkisiyle ilğili yapılan bir çalışmada plazma estron sülfat düzeyi ineklerdeki gebelik süresince önemli ölçüde düşük çıkmış ve buna bağlı olarak da düşük ağırlıklı buzağı doğumları olmuştur. Estron sülfat üretimi gebelik süresince değişir; bundan dolayı gebeliğin farklı dönemleri için geliştirilmiş estron sülfatın referans değerlerine ihtiyaç vardır, seri numunelerin elde edilemediği acil durumlar varsa bu test fetaplasental canlılığı değerlendirmede kullanılır.
    Beşeri tıpta sörfaktan yetmezlinin teşhisi amniotik sıvıdaki, lecithin(L) ve sphigomyelin(S) gibi iki fosfolipidin oranı esas alınır. Şayet L/S oranı 2.0’dan büyük ise, sörfaktan sistem olgundur, ve solunum sendromu ile ilğili sorun düşük bir ihtimaldir. Sığırların amniotik sıvısındaki L/S oranı, doğum için hazırlık yapmayı sağlayan sistem olan sörfaktan sistem olgunluğunu değerlendirmede kullanılır, fakat klinik veteriner tıpta seyrek olarak kullanılır.

    Ruminantlarda Doğumun Uyarılması :

    Doğumun müdahale ile başlatılması anne, yavru veya çevresel sebepler yüzünden düşünülebilir. Doğumun başlatılmasını takiben fetusun canlılığı türler arasında değişir. Buzağılama tarihinin 14. günü içerisinde başlatılan doğumdaki buzağıların canlılığı güzeldir. Oğlak ve kuzularda ise, beklenen tarihden önceki 5 günden fazla bir süre içerisinde doğumun başlatılması durumunda ise hayatta kalma şansları düşüktür. Kolostrumdaki immunglobulinlerin premature buzağılar tarafından emilimi azalır; bundan dolayı kolostrum transferi, doğumu uyarılarak dünyaya gelmiş buzağılarda yakından izlenmelidir. Doğumun uyarılması yada sezeryan ameliyatı, gebelik toksemisi bulunan küçük ruminantlarda ölümü önleme açısından sıksık gereklidir. Fetal yaşam, doğumun dexametazon ile başlatılması sonrasında sıklıkla düzelir; ancak, fetusların sezeryan ile alınması durumu kötüleşmiş anne için gereklidir. Steroidler, alveoler tip II hücrelerce salınan sörfaktan fosfolipidlerin üretimini uyarır, mikrovasküler geçirgenliği azaltır, ve akcigerlerin tüm yapısal gelişimşni hızlandırır. Doğumun uyarılması, fetomaternal fark ile birleşen güç doğumun yüksek insidansına sahip sürülerde güç doğum oranını azaltmak için kullanılmıştır. Büyük doğum ağırlıkları daha çok fetomaternal farkla ilişkilidir. Beklenen buzağılama tarihinin 14 günü içerisinde doğumun uyarılması güzel bir buzağı canlılığı ile birlikte buzağı ağırlığında sadece 3.2 kğ’lık bir azalma görülür. Australia ve Yeni Zelenda’da fetal canlılığa bakmaksızın sütçü üreticiler, laktasyonun pik dönemi boyunca en üst düzeyde yeterli rasyonu sağlamak üzere bu sistemi mevsimsel buzağılama aracı olarak kullanırlar.
    Eksojen glikokortikoidler, prostaglandin (PG) F2 alfa yada bu ikisinin bir kombinasyonunu sığırda (deksametazon 20-30 mg tek başına yada 25 mg PGF2alfa ile kombine edilerek), koyun ve keçide (10-20 mg dexametazon ve/veya 15 mg PGF2 alfa ) doğumu uyarmak için kullanılabilir. Glikokortikoidler koyunda doğumu uyarmak için PG’den daha etkilidir. Güç doğum oranının düşük ve canlılığı iyi buzağıların elde edilmesi, sığırlarda PG ile karşılaştırıldığında glikokortikoidlerle uyarılan doğumlarda daha iyidir. Gebe inekler dexametazon yada PGF2alfa ile uyarıldıktan sonra beklenen doğum tarihinin 14 günü içerisinde genellikle uygulamanın 72. saati içerisindedoğum gerçekleşir. Deksametazon ile PGF2alfa kombinasyonu etkiyi arttırır ve doğum aralığını da 36 saate düşürür. Fetal zarların kalması (retensiyo secundinarium), ilk tohumlamada gebe kalma ve sonrasında gebe kalma oranlarını azaltabilir. Doğum sırasında ineklerin PG ile tedavisi retensiyo sekundinarium oranını azalttığı bildirilmiştir, fakat sonraki çalışmalar bu nu desteklememiştir. İneklere 270. günde triamcinolone (opticortinol) 25 mg uygulanarakdoğumun uyarılması bunu dexametazon ve PG tedavisinin izlemesi ile 6 gün sonra fetal zarların kalma oranının azaldığı gözlenmiştir. Koliform mastitis de, uyarılan doğumu takiben gözlenen fakat yaygın olmayan bir komplikasyondur.

    #39217

    [size=x-large]ellerine sağlık…[/size]

    #41683
    blankeyestr
    Üye

    çok güzel konulara temas etmişsin, ellerine sağlık

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.