1. Anasayfa
  2. Ademin günlüğünün son yaprağı...
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #1548

    [size=large]15 Gün Sonra

    Açıp ağzını inceledim. Henüz bir tehlike yok. Yalnızca tek dişi var. Kuyruğu da çıkmadı. Bu sıralarda eskisinden daha çok gürültü yapıyor; özellikle de geceleri. Ben dışarıda yatıyorum. Ama sabahları kahvaltı yapmak ve yeni dişi çıkmış mı görmek için içeri giriyorum. Ağzı dişle dolduğu gün kuyruğu çıksın çıkmasın evden ayrılma zamanı da gelmiş olacak. Ayılar tehlike arz etmek için kuyruğa ihtiyaç duymazlar

    4 Ay Sonra

    Havva’nın Buffalo diye adlandırdığı bölgede bir aydan beri balık tutup avlanmaktaydım. Neden buraya bu adı verdiğini bilmiyorum. Buralarda hiç buffalo yok. Bu arada ayı, arka ayakları üstünde kendi kendine yürümeyi öğrendi. Ayrıca ‘boba’ ve ‘ağne’ demeye başladı. Bu yaratık kesinlikle yeni bir tür. Kullandığımız sözcüklere benzer şeyler söylemesi rastlantıdan başka bir şey olamaz. O nedenle bir anlam taşıması asla mümkün değil. Fakat bu kadarı bile olaya olağanüstü bir nitelik kazandırıyor. Başka hiçbir ayının yapamayacağı bir şey bu. Konuşmayı taklit edebilmesi, tüylerinin ve kuyruğunun olmaması onun tamamen yeni bir cins ayı olduğunu gösteriyor. Onu daha yakından incelemek çok enteresan olacak. Diğer taraftan, kuzeydeki ormanlık bölgeye gidip çok sıkı bir keşif yapacağım. Bir yerlerde mutlaka başka bir örnek daha olması gerek. Onu bulup eve getirebilirsem bizimki de daha az tehlikeli olacaktır. Şimdi gidiyorum ama daha önce şunun ağzını bağlayacağım. 3 Ay Sonra Çok ama çok yorucu bir avdı. Ne var ki hiçbir başarı sağlayamadım. Bu arada Havva oturduğu yerde bir başkasını yakalamış! Ben böyle şans görmedim. Ben o ormanlarda yüz sene avlansaydım yine de bir tane yakalayamazdım. Ertesi Gün Eski yaratıkla yeniyi karşılaştırınca ikisinin kesinlikle aynı cins olduklarını anladım. İçlerinden birini koleksiyonuma katmak için almak istediğimde Havva buna karşı çıktı. İstemeye istemeye bu düşüncemden vazgeçtim. Eğer kaçarlarsa bu bilim adına çok büyük bir kayıp olur. Eski yaratık artık daha uysal. Papağan gibi konuşuyor ve gülüyor. Bunu çok kuvvetli taklit etme yeteneğine ve papağanın yanında uzun süre kalmasına bağlıyorum. Eğer yeni bir papağan türü olduğu ortaya çıkarsa çok şaşıracağım. Fakat, balık olduğunu düşündüğüm günden bu yana o kadar çok değişiklik gösterdi ki aslında şaşırmamam gerekiyor. Yeni yaratık da eskisinin küçüklüğünde olduğu kadar çirkin. Aynı, açık sarı ve çiğ et renklerinin birbirine karıştığı surata ve tüysüz başa sahip. Havva ona Habil adını verdi. 10 Yıl Sonra Onlar meğer erkek çocuklarmış. Bunu anlayalı çok oldu. Bizi o küçük, olgunlaşmamış biçimde gelişleri şaşırttı. Buna hiç alışık değildik ki. Artık kızlar da var. Habil iyi bir çocuk. Ama Kabil keşke bir ayı olarak kalsaydı. Bunca yıldan sonra, başlangıçta Havva hakkında ne kadar yanlış şeyler düşündüğümü anladım. Cennet Bahçesi’nin içinde onsuz yaşamaktansa dışında onunla beraber yaşamak çok daha güzelmiş. İlk başlarda onun çok geveze olduğunu düşünüyordum; ama şimdi o güzel sesi hayatımdan silinir giderse öyle çok üzülürüm ki. Bizi bir araya getiren ve onun kalbindeki iyiliği ve ruhundaki güzelliği tanımayı bana öğreten kestaneye çok şey borçluyum. [/size]

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.