- Bu konu 0 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 13 yıl 2 ay önce Murat KUTAY tarafından güncellenmiştir.
- YazarYazılar
- 23 Temmuz 2011: 18:40 #27006Murat KUTAYÜye
ANKARA KEÇİLERİNDE EMBRİYO NAKLİ ÜZERİNDE ÇALIŞMA
Yazar: MEHMET RAGIP KILIÇARSLAN
Danışman: PROF.DR. ADEM ŞENÜNVER
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri EnstitüsüBugün dünya hayvancılığı içinde yer alan Ankara keçilerinin sayısında uzun süreden beri belli bir oranda azalma görülmektedir. Ancak ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde Ankara keçileri daha iyi bakım ve beslenme koşulları altında etkin seleksiyona tabi tutulmaktadır. Yıllık tiftik üretimi ortalaması bu ülkelerde hayvan başına ortalama 3 kg’ın üzerindedir. Diğer yandan üretilen tiftiğin kalitesi, bugünkü standartlara göre Türk tiftiğinin kalitesi kadar iyi değildir. Türkiye’de ise Ankara keçilerinin bir yaşında olanlarından yılda 1.5 kg, daha yaşlı olanlarından ise 2.5-3 kg tiftik elde edilmektedir ve ülkemizde yıllık tiftik üretimi yaklaşık 6-8 bin tondur. Bu miktar dünya tiftik üretiminin yaklaşık % 30’udur. Üretilen bu tiftiğin yarısı iç tüketimde elbiselik kumaş, trikotaj, battaniye sanayiinde kullanılmaktadır. Diğer yarısı ise çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. Dünya tiftik ihracatında 1960’lı yılların başlarına kadar birinci sırayı aldığımız halde, geçtiğimiz yıllarda ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti üretim yönünden birinci sırayı almışlardır. Bu nedenle mümkün olan en kısa zamanda Ankara keçilerinin sayısını ve kalitesini artırma çalışmalarına baş lanmalıdır. Ülkemizde hayvan ıslahı çalışmalarında uzun süreden beri kullanılan yöntem sun’i tohumlamadır. Bu yöntemin esası, yüksek vasıflı ve bu özelliklerini yavrularına aktarabilen erkek hayvanların spermalarının kullanılmasıdır. Embriyo transfer çalışmalarında ise esas, çok yüksek verimli dişilere (donor) süperovulasyon yaptırmak ve daha sonra kazanılan embriyoların, alıcı (recipient) diye adlandırılan verim düzeyleri düşük hayvanlara nakillerini yaparak o yüksek genetik özelliklere sahip verici hayvanlardan bir yılda verdikleri normal yavru sayısının 5-10 katı kadar yavru almaktır. Bazı genetikçiler, embriyo transfer tekniğinin uygulanması ile elde edilen genetik ilerlemenin daha yavaş olacağını ileri sürmektedirler. Ancak infantil hayvanlardan elde edilen ve dişi ovumların pubertaya ulaşmış alıcı hayvanlara nakli sonucu kısaltılan generasyon süresi ile seleksiyon yoğunlu ğunun artırılması, sürü için çok belirgin bir genetik kazanç sağlamakta ve genetik ilerleme çok kısa bir sürede sağlanmaktadır. Ayrıca günümüzde sun’i tohumlamada kullanılan damızlık hayvanların çoğu embriyo nakli ile elde edilmektedir. Ülkemiz küçükbaş hayvan potansiyeli açısından oldukça şanslı bir konumdadır. Ancak eldeki hayvan materyalinden ve yetiştirme imkanlarından azami düzeyde yararlanmak için adı geçen hayvanların seksüel sikluslarının kontrolü yoluna gidilmesi en akılcı yoldur. Kontrollü üreme çerçevesinde, seksüel sikluslar sinkronize edilerek östruslar, tohumlamalar veya aşımlar ile bunu izleyen doğumlar, planlanan kısa bir zaman sürecinde gerçekleştirilebilmektedir. Böylece yemleme, ilaçlama ve aşıla ma işlemleri kolayca programlanabilmektedir. Ayrıca anöstrus dönemindeki hayvanlarda seksüel aktivitenin uyarılıp yıl içinde birden fazla ya da iki yılda üç kez yavru almak mümkün olabilmektedir. Yine embriyo nakli yöntemi ile yüksek verimli hayvanların ana ve babadan gelen ti.im üstün özellikleri daha ilk kuşakta bütünüyle yavrularş. aktarılabilmektedir.
Puberta’ya erişmiş hayvanların ovaryumlarında binlerce yumurta taslağı (oocyst) yer aldığı halde yaşamları süresince bu oocyst’lerden pek az bir kısmı işlev yapabilmektedir. Embriyo nakli yöntemi ile genotip ve fenotip yönünden üstün verimli hayvanlardan elde edilen embriyoların düşük verimli hayvanlara aktarılarak gelişimlerini bu hayvanlarda tamamlamaları sağlanmakta ve bu arada verici hayvanlara belirli aralıklarla aynı işlem uygulanıp kısa sürede birçok yavru elde edilebilmektedir.
Son yıllarda dünyada embriyo nakli üzerinde giderek yoğunlaşan ve biyoteknoloji olarak isimlendirilen yepyeni bir teknoloji ile ilgili çalış malar tüm hızıyla devam. ederken ülkemizdeki üniversitelerde laboratuvar hayvanlarında, alıcı ve vericilerin sinkronizasyonu, vericilerin siiperovulasyonu, embriyoların kazanılması, embriyoların değerlendirilmesi ve bu değerlendirilme sırasında canlı tutulabilmeleri için en uygun medium’un saptanması, embriyoların kültive ed.ilmesi gibi konuyla ilgili temel araştır malar 1980’li yıllar içerisinde büyük hız kazanmış ancak sığırlarda koyunlarda ve keçilerde sürdürülen embriyo nakli çalışmaları henüz geniş bir uygulama alanı bulamamıştır. Embriyo nakli, adı geçen hayvan türlerinden sadece sığırlarda, cerrahi olmayan bir yöntemle kolay uygulanabilir hale getirilmiş olmasına rağmen daha öncede belirtildiği gibi Türkiye’de heni.iz rutin hale geldiğini söyleyememekteyiz.
Sunulan çalışmada, deney hayvanı olarak kullanılan Ankara keçileri uzerinde genetik ve ekonomik yönler dikkate alınmaksızın, progestagen, PMSG ve HCG hormonları uygulanarak ovariyel aktivitenin daha erken ve topluca uyarılması diğer bir deyişle sinkronizasyon, süperovulasyon ve bu uygulamalara bağlı olarak ovarium’larda şekillenen fizyolojik değişiklikler ile nakil yapılan alıcılardaki gebelik oranlarının değerlendiril mesi amaçlanmıştır. - YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.