blank
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 49)
  • Yazar
    Yazılar
  • #7585

    [size=x-small]Duyuru: Bu konuda bulunan yazı ve resimler http://www.turkiyeavcilari.com sitesinden alıntı yapılmıştır.
    [/size]

    [align=center]
    İNGİLİZ POİNTER(POINTER)[/align]

    Bir puanteri 3 kelimeyle tanımlamamı isteselerdi,dikbaşlı,süratli ve stilli derdim.Puanter üniversal bir köpektir ve tüm dünya yerden havalanan kuş (upland bird)avcılığında kalitesi tartışılmaz.Gerçektende bir puanterin ferma sırasında verdiği enstanteneleri,gözlere sunduğu ziyafeti başka hiçbir ırk veremez.Yanlış olarak İngiliz puanteri de denir ,ancak bu isim ırkı diğer puanter çeşitlerinden ayırdığından dolayı yaygınlaşmıştır.

    Bir çok kuş köpeği gibi puanterinde orijini İspanyadır.1713 yılında İngiltere’ye Utrech barışından sonra dönen askerler tarafından sokuldular.Son derece iri ve yavaştılar ama muazzam bir koku kabiliyetleri vardı.Yavaşlık 1700 lü yıllarda büyük bir dezavantaj değildi ancak av tüfeklerindeki gelişim doğrultusunda 1800 lü yıllarda av tüm İngiltere ve İskoçya da son derece popüler bir hal aldı .Öyleki toprak sahibi asiller daha fazla av vurup gazetelere geçmek için birbirleriyle yarışır oldular(puanterlerde oluşan getirme sorunları bu yıllara dayanır,çünkü o yıllarda işçilik köpeklerden daha ucuzdu,köpekler işçilerden daha masraflıydılar dolayısıyla asilzadeler vurulan avı köpeğin getirmesiyle vakit kaybetmeyip bu işi özel kiralanmış işçilere ve çantacılara yaptırıyorlardı.

    Sonuçta Flat Earth denilen sendrom ortaya çıktı,yani puanterler vurulan avı getirmezler inancı,elbetde getirmezlerdi çünkü bunun için hiç eğitilmemişlerdi).Rekabet beraberinde daha hızlı puanterleri bulmak için genetik arayışı getirdi .William Arkwright ın the pointer and his predeccesors(puanter ve ataları) adlı kitabında yazdığına göre,her toprak sahibinin kendi özel puanter ırkı oluşmaya başladı. Bu süreci kısaca özetlemem gerekli zira 1800 lü yıllarda ,en randımanlı ve kaliteli puanter ırkları hakkında bilgi sahibi olan William Arkwright ın genetik çalışmalar hakkındaki yazıları bile sayfaları doldurur.Eldeki köpeklerin arasından en hızlı yavrular alındı bunlar agresivlik ve avı bulmaya yönelik hırs kazanmaları için bullterier,sürat ve canlılık kazanmak içinde foxhound denilen süratli ırklarla crosslandılar.Ancak bu sefer de ortaya çıkan köpekler çok sert ve dikbaşlı oldular,ve zaman içersinde ırk yumuşatılarak,en iyi huylu yavrular damızlık kullanılarak günümüz çağdaş puanterine ulaşıldı.

    Puanterler genellikle setterlerden çok daha zor köpeklerdir,öyleki işler eğitim sırasında ters gitmeye başlayınca uzun bir süre ara vermenin büyük faydası vardır ve bunun öğrenme çağındaki zaman kaybından dolayı vereceği zarar puanterde çok düşüktür.Çünkü puanterler setterlerin aksine ilerki yaşlarda kavrama ve öğrenme kabiliyetlerini kaybetmezler.

    Bu kezde bir puanter sahibinin niteliklerini tanımlamamı isteselerdi;otorite sahibi,sabırlı,ve eğitim konusunda bilgili olmalı derdim .Puanterlerdeki bazı psikolojik sorunlar yavru dönemindeki sosyal eğitim yetersizliğinden dolayıda olur.Bazılarınınsa doğasında vardır.Ünlü köpek eğitmeni ve avcı John Nash ,puanterle setter arasındaki farkı söyle tanımlar “setter sizin gözlerinizin içine bakarken puanterin gözleri dağlardadır”.Bu gayet yerinde bir tanımdır ,puanteri olanlar bilirlerki av sırasında bir puanteri sevmek için bile yanınıza çağıramazsınız,onun tek amacı avı bulmaktır.İngiltere ve İskoçya daki köpek yetiştiricileri arasında bi şaka vardır.

    “profesyonel bir eğitimci oğluna köpekleri hor kullanmadan sabırla ve güzellikle yetiştirmek hakkında bilgiler veriyormuş.Sonra bir gün çocuk babasının bir puanteri kırbaçladığını görmüş ve sormuş,baba hani köpeklerimizi dövmeden eğiticektik?,baba cevap vermiş, evet oğlum doğru ancak bu bir puanter ve ben onun dikkatini çekmeye çalışıyorum”.Gerçektende puanterler zor eğitilen dikbaşlı hayvanlardır insanlara setterlerden çok daha uzaktırlar.Bir settere kalkan kuşu kovalamamayı öğretmek belki bir av gününüzü alır,puanter belki daha çabuk öğrenir ancak uygulamaya gelince bile bile gene o avı kovalar.Ünlü İskoç, puanter ve setter eğitmeni ve yetiştiricisi Derry Argue kitabında şöyle diyor “Setterimi tavuklarla dolu bir kümesin önünde bırakabilirim ancak puanterime asla güvenmem”.

    Mümkünse puanterinizi yavrudan alın , onunla beraber çok fazla vakit geçirin,ve sosyalleşmesini eksiksiz tamamlayın,bunun faydasını eğitimin ilerki safhalarında mutlaka görürsünüz.

    Genel olarak fizikel özelliklere değinmek gerekirse;Puanterler tri color hariç her renkte olabilirler ;liver, lemon,oranj yada siyah.Ender olarak self color denilen tek renk olanlarada rastlanır.Lemon ve liver olanlarda koyu renk buruna sahip olmalıdırlar,açık renk burun ve göz makbul değildir.Tüyleri kısa ve sert olmalıdır.

    Amerika daki puanterlerle Avrupa orijinli puanterler arasında gözle görülebilir bir fark vardır bunun sebebi Amerikalı avcıların fiziksel güzelliğe İngilizler kadar değer vermemesinden kaynaklanır,onlar için sonuç önemlidir,İngilizler içinse hem sonuç hemde stil.1890-1963 yılları arasında İngilterede yaşayan,ünlü köpek yetiştiricisi William Humphrey aradaki farkı şöyle özetliyor,”Amerikalı bir avcı et bulucu bir köpeği,stilli ve mesafeli arayan kaliteli bir köpeğe tercih eder” Amerika’ daki puanterlerin fiziksel olarak Avrupa orijinli puanterlerden farklı olmasının sebebi daha ırkın genetik özellikleri tam oturmadan 2. Dünya savaşı sırasında Amerika ya çok fazla puanter sokulmasıdır.Evinde yada işyerinde internet bağlantısı olan arkadaşlar eğer Amerika daki puanter sitelerine girerlerse ve ,o heykel gibi duruşdan yoksun düşük burunlu uzun ve kıvrık kuyruklu puanter namzetlerini görürler ve nedemek istediğimi anlarlar.

    Uzun lafın kısası ,puanter sahibi olmak bir ayrıcalıkdır,ama sırf bu ayrıcalığa sahip olacağım diye de kendinizi harap etmeyin ,eğer gerçekten kendinize güveniyorsanız bir puanter sahibi olmaya soyunun, ama önce sabırlı olun.

    #33735

    [align=center]
    İNGİLİZ SETTER’İ[/align]

    Tüm fermalı av köpeği ırkları arasında İngiliz Setterinin yeri her zaman ayrı tutulmuştur.Hem dış görünümüyle hemde av da ki inanılmaz yetenekleriyle İngiliz Setteri günümüzün en popüler fermalı ırkları arasındadır.

    İngiliz setteri isminde ingilizlik olsa da aslında diğer pek çok fermalı ırklar gibi İspanya kökenli bir köpektir.Daha doğru bir tanımla İngiliz Setteri ferma veren bir Spaniel’dir.İngiltere’de ferma verebilen ilk köpek hakkında ki bilgiler Dr. Johannes Caius’un 1576 yılında yazdığı Canibus Britanicus adlı kitapta mevcuttur ancak bu tarihten daha önce böyle bir bilgiye ulaşılmamıştır.

    Kitapta bulunan bilgilere göre İngiltere’ye ilk kez giren ve ferma yeteneği olmayan Spanieller,ağ ile kuş yakalamada kullanıldılar ancak ferma vermedikleri için randıman alınamadı ve bu köpeklere ferma iç güdüsü aşılanılmaya çalışıldı,işte bu ferma verme yetisine zamanla sahip olan Spanieller günümüzün çağdaş İngiliz setterlerinin,Laverack setterlerin ve Llewellin setterlerin atalarıdır.
    Son aldığı şekille İngiliz setteri İngiltere’nin en eski fermalı av köpeklerinden biri olmuştur.1873 yılında The Kennel Club ilk kez kurulduğunda tüm multicolor setterler İngiliz Setter olarak nitelendirilmişlerdir.

    İngiliz setteri, kolay eğitilebilen,sıcak kanlı ve insanla çalışmaya yatkın,fazla bir eğitim verilmese de sahip olduğu iç güdülerle hemen ava giren,süratli ve dayanıklı,hem sıcakta hemde soğukta yorulmadan ve en öenmlisi standart bir sürati tutturarak av yapabilen,havadan kullandığı keskin bir burnu olan ve fermada çok sabırlı bir köpektir.

    İşte bu özellikleri İngiliz Setterini dünyanın en çok sevilen fermalı av köpeği yapmıştır.İngiliz Setteri özellikle çulluk avı gibi ormanlık bölgelerde yapılan avlarda bulunduğu ortamla en iyi örtüşen adeta ormana yakışan bir köpektir ve bu söz fazla iddalı da olsa dünyanın en iyi çulluk köpeğidir.

    İngiliz setteri ülkemizde fazla doğru olmamakla beraber Laverack Setter olarak da anılır.Edward Laverack 1877 yılında 79 yaşında ölmüş ve tüm hayatını daha iyi av yapan İngiliz setterlerini yaratmaya ve yetiştirmeye adamış bir avcıdır.
    İngiliz setteri ,İngiliz puanteri kadar aristokrat ve soylu bir görünüme sahip olmasada son derece sevimli,alımlı ,hareketli ve insana yakın bir köpektir.
    İngiliz setteri,kafadan aşağı pafta olmamak koşulu ile portakal – beyaz,siyah beyaz,kahve-beyaz(Puanterlerde bu renk liver olarak geçer), ve 3 renk olabilir.İngiliz setterinde vücüt renk dağılımı çoklukla lekeli veya paftalı kulaklar ve kafadan aşağıya dağılmış çiller şeklindedir.Bu çillerin uzun ipeksi tüylerin arasında yoğunlaşması ve mermerimsi ve hareli bir renk alması,siyah renk hakim köpeklerin ”blue belton” sarı renk hakim köpeklerin ”orange belton” ismini almasına sebep olur ki bu renk tarzı İngiliz setterler arasında en çok beğenilen renktir.İngiliz setterine ait standartlar biribirini pek tutmaz çünkü show tipi bir setterler field yani av ve mera tipi bir setter arasında gözle görünür farklar vardır.

    Ancak genel olarak erişkin bir Setter 35-45 cm yüksekliğinde ve 25-35 kg ağırlığındadır.Ülkemizde özellikle Marmara ve Trakya bölgelerinde avda en fazla kullanılan ve avcılar arasında en popüler olan köpek İngiliz setteridir.

    #33736

    [align=center]
    GOLDON SETTER
    [/align]

    Bu ırk Gordon’un 4. Dük’ü Alexandar tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir.O tarihlerde ırkın bu kadar popüler olmasının nedeni İngilizlerin gelenekselleşmiş atmacayla yapılan avlarında köpeğin atmacayla çok uyumlu çalışması ve en önemlisi hemen hemen hiç boş ferma vermemesiydi.

    Günümüzde bile Gordon setterler yırtıcı kuşlarla yapılan avlarda kullanılmaktadır.Gordon setterler genel olarak ağır,tüm gün sürecek bir ava katlanabilecek güçte olmayan köpeklerdir ve eğitimleri zordur.Irkın genetik geçmişinde ve tanımlamalarında bazen bu ırkın atalarından birinin Border Koliler olduğu söylenir ama bu tamamen yanlıştır.Irkın ataları çeşitli(17.ve 18.yüzyıllarda yani fermelı av köpeklerinin İngiltere’de popüler oldu yıllarda hemen hemen her bölgenin,her toprak sahibinin kendi ırkını geliştirebilmek gibi bir arayışı ve bu kişilerin arasında oluşmuş müthiş bir rekabet vardı) İngiliz ve irlanda setterlerinden oluşmuş bir genetik havuz ürünüdür.İngiltere’de ve Dünyada tüm black&tan denilen setter türleri Gordon olarak kabul görmüştür.Çok ender olamakla beraber tricolor Gordonlarda mevcuttur.Sir Edward Laverack 1872 yılında yazdığı kitabında Gordon setterleri şöyle tanımlıyor.’Gereğinden fazla büyük kafası olan,gereğinden fazla ağır ve yavaş olan,zor eğitilebilen köpekler’.

    #33737

    [align=center]
    EPAUGNEOL BRETON[/align]

    Boyundan büyük işleri başaran bu ırkın anavatanı Fransa’dır.Dünya üzerindeki en küçük fermalı av köpeğidir.Spaniel sınıfı içerisindeki tek fermalı köpek olan Breton çok hassas burunlu,sahibiyle mera içerisinde yakın çalışmayı seven,sıcak kanlı,aile ortamına uyumlu çok süratli bir köpektir.Breton hem spanielin süratine hemde setterin ferma kabiliyetine sahiptir.

    Bretonun hikayesi 19. Yüzyılın ortalarına kadar uzar.Fransa’ya çulluk avı için giden İngiliz centilmenler yanlarında giderken Setterlerinide götürmüşler ve gelecek sezone tekrar geliriz diye köpeklerini Fransa’da ki mera sahiplerine bırakıp dönmüşlerdir.Bu köpeklerden bazıları o bölgede popüler bir ırk olan French spaniellerle çiftleşmiş ve zaman içerisinde Epaugneol Bretonlar ortaya çıkmıştır.Bretonun atası olan Fransız spanilleri ”les fougueux” yüksek ruhlu köpek adıyla tanınan kısa kuyruklu, ufak ,siyah beyaz,çok çalışkan ve sadece çantayı doldurmak için çalışan köpeklerdi.İngiliz setterleriyle bu köpeğin melezi olan Breton her iki ırkında en iyi özelliklerini almıştır.

    İlk Breton kulübü 1907 yılında Fransa’da kurulmuştur.Avrupa’da bu kadar popüler olmasıyla Amerikalıların da ilgisini çeken Breton bu ülkeye de girmiş ve çirkin Amerikan elinin değmesiyle(Amerika’lı yetiştiricilerin, üzerinde uğraş verilmiş ve mükemmelleştirilmiş ırkları bozmak gibi bir yetenekleri vardır) Britanny spaniel adını almıştır.Oysa ki Britanny Spaniel Epaugneol Bretonun sadece kuzenidir.

    Bretonun Fransız Breton kulübü tarafından kabul gören renkleri 3 renk te dahil olmak koşuyla siyah,beyaz,liver,portakal ve sarının kombinasyonlarıdır.Yerden yüksekliği 28-35 cm,ağırlığı ise 14-20 kg arasında değişir.Epagneul Breton kolay eğitilebilir bir köpektir ve bazı diğer ırklara uygulanan sert ve otoriter yaklaşımlar bu ırkın yumuşak psikolojik yapısına uygun değildir

    #33738

    [align=center]
    MACAR VİZSLA[/align]

    Anavatanı Macaristan olan Vizsla ,Macar puanteri olarakta bilinir.En eski puanter ırklarından biridir.Fermada sabırlı ,soğuk ve sıcağa dayanıklı,iyi kokusu ve aportu olan zeki ,hırslı ve insanla çalışmaya uyumlu köpeklerdir.

    Avrupa ve Amerika’da çok popülerdirler.Ülkemizde enderde olsa meralarda rastlanabilen bir ırktır.

    I. dünya savaşı sonunda alman işgalinden çıkan macaristanda sadece 6 tane Vizsla kalmıştı.Ancak duyarlı bir avcı ve köpek yetiştiricisi tarafından korunup tekrar kazanılan bu ırkın bugün yüzlerce kulübü vardır.Sarımsı ,bazende mavi gözleriyle,kısa sert açık kahve tek renk tüyleri ve kıvrak yapısıyla hemen dikkat çeken fermalı bir av köpeğidiR.

    #33739

    [align=center]
    İRLANDA SETTER[/align]

    Bilinen en eski setter ırklarından biridir ve orijini İrlanda’dır.Yumuşak huylu eve ve çocuklara kolaylıkla uyum sağlayabilen bir karakteri vardır.Etkileyici dış görünümü onun av meralarından uzaklaşıp bir show köpeği olmasındaki en büyük etkendir.Çevremizde gördüğümüz İrlanda seterlerinin hemen hepsi asırlar öncesinden gelen içgüdüsel av yeteneklerini ve av zekalarını yitirmişlerdir.

    Ancak İrlanda ve İskoçya’da halen av yapabilen İrlanda setterleri üretilmektedir.İrlanda setterlerinin maruz kaldığı show çılgınlığından kurtulan çoğu köpekte red&white setter denilen vücüdundaki beyaz paftaların show standartlarına uymaması yüzünden showlara kabul edilmemişler ve bunun sonucunda da halen av güdülerini koruyabilmişlerdir.

    İrlanda setteri kendisinden daha centilmen olan komşusu İngiliz setterinden çok daha sert ve dayanıklı bir köpektir ancak en büyük zaafı çoğu İrlanda setterinin fermasız oluşu yada ferma sırasında fazla sabırlı olamamasıdır.

    #33740

    [align=center]
    Fransız Brakı [/align]

    Fransız Brakı adından da anlaşılacağı gibi Fransız orijinli çok eski bir ırktır.Köpeğin tarihi 17.yüzyıla kadar dayanmaktadır.Fransız brakı yumuşak karakterli ve kolay eğitilebilen çok zeki ve hırslı bir ırktır.Avda son derece süratli ve gözüpek olan Fransız brakları susuzluğa,sıcağa ve kuraklığa karşı çok dayanıklıdırlar.Fransız Brakının eğitiminde dikkat edilecek en önemli husus köpeğe fazla sert davranılmaması gerektiğidir.Algılama kabiliyeti yüksek olan bu ırka, ondan ne istediğinizi anlatabilmeniz yeterli olacaktır.Irkın yaratıcıları olan eski Fransız yetiştiriciler Fransız Brak’ını merada uçan köpek olarak tanımlarlar.

    Fransız Brakının küçük ve büyük olmak üzere 2 tipi vardır.Her 2 türünde karakterleri birbirlerinin aynıdır ancak ufak olan türü çok daha süratlidir.Fransız Brakı fermada sabırlıdır ancak kokuda sabit kalan bir köpek değildir,yürüyen kuşu arayı açmadan kokuyu tazeleyerek uçurmadan takip eder.Meranın durumuna göre hem yerden hemde havadan koku kabiliyeti vardır.Fransız Brakının merada çalışmasını seyretmek çok zevklidir.

    Çok hareketli bir köpek olduğundan ev içinde beslemeye pek uygun değildirler.Kısaca özetlemek gerekirse Fransız brakı dayanıklı av güdüleri çok gelişmiş süratli bir av köpeğidir.

    Daha büyük tipi olan Gascogne Fransız Brakı 45-50 cm yüksekliğinde ve 30-35 kg ağırlığında,ufak olan Pyrenees Fransız Brakı ise 38-43 cm yüksekliğinde ve 20-25 kg ağırlığındadır.Her iki türünde renk çeşitliliği aynıdır.

    Düzbeyaz-kahverengi,kırçıllı beyaz-kahverengi ve ender olarakta kestane renkleri mevcuttur.Ülkemiz meralarında pek rastlanmamakla beraber çok meraklı ve türün kabiliyetlerini bilen az sayıda avcı tarafından Fransa’dan direkt ithal etmek suretiyle getirtilmiş Fransız Brakları mevcuttur.

    #33741

    [align=center]
    İtalyan Puanteri[/align]

    Anavatanı İtalya olan 2 fermalı av köpeği ırkından biridir.Kuzeni olan İtalyan Spinoneden daha kısa tüylü ve daha ufak yapıdadır.İtalyan brakı yani İtalyan Puanteri merada yavaş ancak emin adımlarla ,ahenkli arayan bir köpektir.İtalya’nın Güneyi’ne özgü bir köpektir ve daha çok keklik avında kullanılır.Rönesans zamanında soylular tarafından çok revaçta olan kuş avında kullanılırlardı.İtalya’nın güneyinde söz sahibi olan Gonzaga ve Medici aileleri tarafından yetiştirilmişlerdir ve tüm fermalı köpek ırkları gibi artık kayıp bir ırk olan İspanyol Puanteri ile yakın akrabalıkları vardır.

    İtalyan puanterinin 2 versiyonu vardır.Portakal-beyaz renk yapısına sahip olan Piedmont orijinli ve kahve rengi -beyaz renk yapısına sahip olan Lombardy orijinlidir.Lombardy orijinli olanları daha ufak yapıdadırlar ve dağlık araziye daha fazla uyum gösterirler.!9 Subat 1949 yılında İtalyan kennel Club tarafından secerelendirilmişler akabinde AKC ve FCI tarafından kabul edilmişlerdir.Erişkin erkekleri 35-42 cm yüksekliğinde ve 30-35 kg ağırlığındadırlar.Yumuşak başlı,yüksek av hırsına sahip bu köpek merada ağır kaldığı için hız merakı İtalyanlar tarafından pek kullanılmasalarda halen ülkemiz haricinde ki meralarda ender de olsa raslanmaktadır.

    #33742

    [align=center]
    English Springer Spaniel / Field Spaniel / English Cocker Spaniel[/align]

    Spanielin adından da anlaşılacağı gibi anavatanı İspanya’dır.İngiltere ve Avrupa’ya Romalı lejyonerler tarafından sokulmuşlardır.Springer’ ın Türkçe karşılığı fırlatmak demektir.Springer Spaniel diğer tüm Spaniel ırkları gibi(Epaugneol Breton yani Britanny Spaniel hariç) fermasız parlatıcı(flusher) veya isminden de anlaşılacağı gibi fırlatıcı bir ırktır.Field spaniel,ingiliz cocker spaniel ve springer spaniel birleriyle çok fazla melezlenmiş ırklardır ,dolayısıyla sadece vücüt ölçülerine,kilolarına ve renklerine göre isim değiştirirler.

    13 kilogramın altında ve düz kahve renkli olanlarına cocker 13-15 kilogram siyah beyaz olanlarına springer spaniel ve 15 kilogramdan büyük ve siyah beyaz olanlarına field spaniel denir.Meralarda daha sık kullanılan ,av güdüleri daha gelişmiş olan ırklar springer spaniel ve field spanieldir.Çok enerjik ufak boylarıyla orman ve açık arazilerde çok iyi çalışan sudan ve soğuktan etkilenmeyen spanieller en çok Amerika ve İngiltere’de kullanılırlar.Avın yakınlarda olduğunu ferma vermeden vücut dilleriyle belirtirler.Fermasız oluşu yüzünden ülkemizde pek rağbet görmezler

    #33743

    [align=center]
    Clumber Spaniel[/align]

    Clumber Sanielin orijini ve nasıl ortaya çıktığı hakkında birden çok teori vardır.Bunlardan ilki 17.yy ın ortalarında Fransız bir asilzade ve toprak sahibi olan Dük de Noailles’in Fransız ayaklanmasından kurtulamayacağını düşünüp kendi çiftliğinde yetiştirdiği tüm Clumberları İngiliterede yaşayan arkadaşı Newcastlenin II. Düküne vermesidir.

    Bu Clumber spanieller daha sonra Sherwood ormanında Clumber parkındaki
    bir çiftlikte yetiştirilmeye devam etmişlerdir.Clumber spanielin çok net olmamakla beraber tahmini ataları basset hound,ilk avrupa spanielleri ve nesli kaybolmuş alp spanielidir.

    İz takibinde ve aportta iyi fermasız bu ırk ülkemizde hiç yoktur ve meralarda görülmez.

    #33744

    [align=center]
    Irish Water Spaniel[/align]

    Anavatanı İrlandadır.Popüler bir ırk olan İrlanda su spanieli’nin 11. yüzyıllarda ismi Shannon spaniel ve Rat-tail (fare kuyruk) spanieldir.İrlanda su spanieli alnındaki kıvırcık tüy yumağından ve aşırı enerjik bir yapıya sahip olmasında dolayı spaniellierin palyaçosu olarakta tanınır.Çok zekidir ve bazen sahip olduğu enerjiyi kendisi de kontrol edemez ,her an ve her saniye oyuna hazırdır.İrlanda su spanieli sahip olduğu su geçirmez tüy yapısından dolayı daha çok sulak arazilerde kullanılır.Amerikan Kennel kulübü İrlanda su spanielini 1877 yılında bünyesine kabul etmiştir.

    Ayrıca İrlanda su spanieli AKC’nin vücudu köpeklere karşı alerjik reaksiyon gösteren insanlara tavsiye ettiği tek ırktır.Dış görünüm itibariyle çok hareketli ve dengeli bir vücudu,çift tüy yapısı vardır.İrlanda su spanielleri ,spaniel ırkları arasında en zeki olan türdür.Tüy rengi ”Liver” denilen kızılımsı kahve-ciğer rengidir.Renkte yaşlanmadan dolayı grileşme kabul edilir ancak herhangi bir beyazlık hatadır.Erişkin erkeler 45-55 cm yüksekliğinde ve 30-35 kg ağırlığındadırlar. İrlanda su spanieli ülkemizde bilinmeyen ve avda kullanılmayan bir ırktır

    #33745

    [align=center]
    Welsh Springer Spaniel[/align]

    Welsh springer spaniel anavatanı tam olarak bilinmeyen ,spaniel ırkları arasında en eski tarihi olan ırktır.Geçmişi milattan sonra 7000 yıllarına kadar geriler.Amerikan Kennel Kulübü tarafından ilk kabulü 1906 yılında gerçekleşmiştir.Welsh springer spaniel çok enerjik,kuzeni olan İngiliz springer’dan daha sağlam yapılı daha aklı başında ve olgun karakterli ancak duygusal açıdan hassas ve sert eğitime karşı ters tepki veren bir köpektir.

    İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerinde İngiliz springer’lar kadar olmasa da avda kullanılırlar.Sık yapılı ,su ve soğuk geçirmeyen tüy karakteri Welshlerin çalılık ve sulak ortamlarda İngiliz kuzenlerinden çok daha iyi çalışmasına olanak verir.Erişkin erkeler 35-38 cm yüksekliğinde ve 20-25 kg ağırlığındadırlar.Tüy rengi sadece kızıl ve beyazdır.Eve ve çocuklarla uyumlu sıcak kanlı ve avcıya yakın çalışan bir köpektir.Öncelikle fermasız olduğundan dolayı ülkemizde ki av stiline uymaz ve dolayısı ile meralarda görülmeyen bir ırktır.

    #33746

    [align=center]
    Labrador Retriever[/align]

    Bir çok retriever ırkı gibi Labrador retriever ın da anavatanı Newfoundland’dir.Newfoundland okyanus kıyısında soğuk iklim şartlarıyla tanınan bir balıkçı şehridir.İlk balıkçılık yıllarında şehirde pek fazla av köpeği ırkı yoktu,zaten retrieverlar ırklarının hiçbirisi kökenlerinde av köpeği değil sadece getiricilerdir.Retrieverların atası Newfoundland’a ilk balıkçılar tarafından getirilen İngiliz Water dogge denilen su köpekleridir.

    Balıkçıların küçük sandallar içerisinde kullanmak için kısa tüylü(sandala beraberinde su getirmemesi için) soğuğa dayanıklı,uzun saatler çalışabilecek ve çok iyi yüzen köpeklere ihtiyaçları vardı.Köpekler ağ çekme sırasında sersemleyip su üstünde kalan balıkları ve kısa zaman içeirisinde ağ gönderlerini getirmek amacıyla eğitildiler.

    Küçük sandallar içerisinde kullanılanlara ”lesser St John’s dog”,”lesser newfoundland” yada labrador denildi.Daha büyük ve kürklü olanları kürkleriyle beraber suyuda içeri taşıdıkları için pek rağbet görmedi yada daha büyük sandallarda kullanıldılar,bu iri olan köpeklerde günümüzün çağdaş Newfoundland denilen iri, siyah kürklü köpekleridir.

    Labrador retrieverlerin suya ve soğuğa dayanılılığı, genlerine işlemiş getirme kabiliyeti ve cana yakınlığı onları iyi birer ördek avcısı partneri yapmıştır.Amerika ve bazı ülkelerde uygulanan ördek avı sisteminde(Blind denilen gümelerle yapılan av) labrador retrieverlar büyük bir boşluğu doldurmuşlardır.Labrador retriever da dahil olmak üzere diğer tüm retriever ırkları köpekler dünyası içerisinde insana en bağlı en cana yakın ve SAKİN köpeklerdir.

    Bu yüzden retrieverlar görme özürlüler için rehber köpek olarakta kullanılırlar.Siyah,çukulata ve sarı olmak üzere 3 rengi vardır.Retrieverların yerden yüksekliği 38-44 cm ağırlıkları ise 30-40 kg arasındadır.Retrieverlar Amerika’da son yıllarda Versatile breed(çok amaçlı-dayanıklı ırk) olarak empoze edilmektedirler sebebi ise meralarda kullanılan labradorlara ferma yeteneği aşılanılmaya çalışılmaktadır.Ancak bilinmelidir ki bu yeteneğin genlere geçmesi için çok uzun yıllar gerekir.Bir labradora ferma vermesi öğretilebilir ancak onun doğan yavrularının hiç birisinde bu yetenek var olmaz.

    #33747

    [align=center]
    Golden Retriever[/align]

    Golden retriever ın anavatanı İngiltere’dir.18. yüzyılın sonları ve 19. Yüzyılı takip eden zaman içerisinde İngiltere’de en iyi av köpeğini bulmak için uğraşan ve aralarında müthiş bir rekabet olan insanlar vardı.Bunlar için en iyi köpeği bulmak onur meselesi halini almıştı. Çok azimli ve hummalı çalışmalar yapılıyordu.

    Bu çalışmalar sonucunda başarıyı bulanlar kadar başarısızlığa uğrayanlarda oluyordu tabiki.Golden retriever işte bu başarısızlığa uğramış,çok iyi av köpeği olamamış ırklardan birisidir.Ancak zekası ve güzelliği sayesinde kaybolup gitmemiş hatta dünyada en fazla kulübü olan ve belkide dünyanın en popüler köpeği olmuştur.Golden retrieverin yaratıcısı Sir Dudley Marjoribanks adında bir asilzadedir. Sir Dudley işe ”Nous” adında sarı bir retrieverla başlamıştır.Bu köpeği siyah bir Wavy-Coated/dalgalı tüylü retrieverla(Flat coat retrieverin atası)çiftleştirmiş ve bu batından 4 dişi yavru almıştır.

    Bu 4 dişi yavruyla ”Belle” adında bir su spanielini çiftleştirmiş ve bu melezlemeden doğan yavrularıda İrlanda setteri ve Kum renkli Bloodhoundlarla çiftleştirmiştir.

    En sonunda tutturduğu standartı beğenmiş ve günümüzün çağdaş görünümlü Golden ı ortaya çıkmıştır.Bu karışımlar Golden retrieverin günümüzdeki kürk yapısındanda anlaşılabilir zira kızıl dan krema beyazına kadar farklı renk tonlarında Golden lara rastlamak mümkündür.Golden retriever insana bağımlı bir köpektir.Mutlaka sahiplenilmek ister ve kolay kolay Alfa olamaz.Çok sevecen,aile ortamına ve çocuklarla beraber yaşamaya uygun,sabırlı bir köpektir.Ancak iyi bir av köpeği değildir.

    #33748

    [align=center]
    Chesapeake Bay Retriever[/align]

    Bu ırkın popüleratesini ve kabiliyetlerini daha iyi anlayabilmek için önce anavatanı olan coğrafyayı incelemek gerekir.Irk adını üretildiği liman şehrinden almıştır.Chesapeake Bay, Amerika Birleşik devletlerinin Güney sahilinde Baltimor yakınlarında bir körfezdir.Bölge bataklıkları,sert hava koşulları ve buzlu göl sularıyla ün yapmıştır, dolayısı ile bölegede su kuşlarının popülasyonu çoktur.

    Chesapeake retriever var olan tüm retriever ırkları arasında soğuğa ve suya en dayanıklı ve ördek avcıları tarafından en çok tutulan ırktır.Amerika’da ki lakabı buz kırıcı (ice breaker) dır.Köpeğin vücudu özel bir yağ salgılar ,bu yağ çok sık olan tüylerinin altında ikinci bir koruma tabakası oluşturur.

    Chesapeake bay retriever’ın nasıl ortaya çıktığı kesin olarak bilinmemekle beraber bazı efsaneler mevcuttur.Bunlardan en akla yatkın olanı, 18.yüzyılın ortalarında Körfezde bir deniz kazası sonucu batan bir İngiliz yelkenlisinden kurtarılan 2 St.John su köpeğinin labrador retrieverlarla melezlenerek ırkın doğmasıdır.İnsanla çalışmaya gönüllü,ev yaşamına uyumlu ve çok zeki bir köpektir.Amerika’nın özellikle soğuk bölgelerinin vazgeçilmez aportçu köpeğidir.Labrador retrieverda olduğu gibi Chesapeake bay retriever da su üstünden koku alabilir ve sığ sularda suyun altında sazı sıkıştırarak can veren ördekleri dalarak çıkartabilirler.

    Tüy rengi Kahverengi tonlarıdır ve tek renk olurlar,yerden yüksekliği 38-42 cm ağırlığıda 35-40 kg arasında değişir.Ne yazıktır ki ülkemizde retriever ırklarını parklar dışında görmek pek mümkün değildir

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 49)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.