- Bu konu 16 yanıt içerir, 10 izleyen vardır ve en son 13 yıl 1 ay önce whisper tarafından güncellenmiştir.
- YazarYazılar
- 12 Şubat 2007: 20:49 #8038Hakan ARIÜye
YAYGIN ve PRATIK BARF UYGULAMALARI BARF (Bones and Raw Food)
Bütün besinlerin doğal haliyle, çiğ olarak hazırlandığı, kemik, et, sebze, meyve, yumurta ve süt ürünlerinden oluşan bir beslenme sistemidir. Köpeğinizin günlük toplam besin ihtiyacı, ideal vucut ağırlığının % 2-5’i oranındadır. Zayıflaması istenen köpeklerde bu oran % 2’ye düşürülür. Enerjik köpeklerde %5’e kadar cıkarılabilir. Bir yaşına kadar “puppy” kabul edilen köpekler, vucut ağırlıklarının % 10’u kadar bir oranda günlük besin alabilirler.
BARF sisteminde, aynen doğada olduğu gibi, tüm oranlar göz kararıdır. Köpeğinizi sık sık gözlemlemelisiniz ve gıda oranlarını ayarlamalısınız. İdeal kiloda olan bir köpeğin, vucudunun yan kısımlarını sıvazladığnızda, elinizle kaburga kemiklerini hissedebiliyor olmanız gerekmektedir.
Genel bir ortalama olarak, kopeğinizin uzun vadede alması gereken besinlerin oranları söyledir :
% 50 RMB (Raw Meaty Bones) – Çiğ etli kemikler ( tavuk, hindi, koyun kemikleri )
% 20 Lop et (çiğ dana, koyun, balik, tavuk, hindi eti) % 5-10 sakatat (Çiğ ciğer, kalp, taslik- tavuk, hindi, koyun, dana)
% 20-25 çiğ sebze + meyve + yumurta + yoğurt + süt + peynir
Tavsiye edilen vitaminler ve katkı maddeleri :
* Büyük köpekler icin gün aşırı balıkyağı ve E-vit hapları
* Zorunlu olmamakla birlikte haftada 2-3 defa B-vitamini ve C-vitamini
* Haftada bir kez, 1’er tatli kasigi doğal elma sirkesi, bal ve doğal pekmez (faydalidir, ancak zorunlu degildir)
PRATİK GÜNLÜK TARİFLER :
Sabahları vaktinizin sınırlı olacağını düsünerek, köpeğinize sadece etli kemik vermenizi öneriyoruz. Türkiye koşullarında, en bol ve ucuz kemik, tavuk corbalık sırt/boyun/but/kanat dır.
Örnek : 30 kg ağırlığında bir köpeğin, günlük ortalama % 3 besin ihtiyacı düşünülerek, toplamda 900 gr kadar gıda alması istenir. Dolayısıyla, sabah oğününde 450 gr ciğ etli kemik yiyebilir. – Aksamları, köpeğimizin lop et ve sebze+meyve ihtiyacini söyle karşılayabilirsiniz. Gene 30 kg ağırlığında bir köpeği örnek alırsak, besin ceşitliliğini sağlayabilmek icin kırmızı et kullanarak, 200 gr çiğ dana kıyma içine, 200 gr pure haline getirilmis birkaç çeşit ciğ sebze karıştırabiliriz. Ayrıca bu karışıma, kalan 50 gr gıda ihtiyacını karşılayacak şekilde, haftada 2-3 defa ciğ yumurta (kabukları da calsiyum açısından faydalıdır), yoğurt / süt / tuzsuz lor peyniri ekleyebiliriz.
Olanaklarımız elverdiğince, lop et verdigimiz öğünlerde balik ve sakadat kullanabiliriz. Balık temizlenmis olmak kaydyyla, kafası ve kılçığı ile birlikte çiğ olarak verilebilir. Sakadat sevmeyen köpeklerde, sabah verilen kemiklerin iç organları içeren parçalar (tavuk sırt / göğüs kemiği, ciger ve kalbiyle birlikte) olmasına dikkat edersek, ayrıca sakadat verme ihtiyacı kalmaz.
Sebze ve meyvelerden, mevsimine göre elimizin altında bulunan hemen hemen herşeyi köpeğimize verebiliriz.
Ancak birkaç sakıncalı sebze vardır : Soğangiller(pırasa vs), patlıcan, domates ve patatesin alerjik reaksiyonlara sebep olduğu görülmüştür. Ispanağın fazlası da demir eksikliğine yol açabilir. Ayrıca elma, kayısı, ayva çekirdekleri zararlıdır.
Başlarken : Uzun süre kuru mama ile beslenmiş bir köpeğin BARF’a geçişte, ishal vb rahatsızlıkları olabileceğini düşünerek, besin cesitliliğini yavaş yavaş arttıracağız. Yani ilk hafta bütün öğünlerde, sadece çiğ etli tavuk kemiği vereceğiz. Daha sonra, her öğünde yeni bir gıda ekleyerek, tam listeye ulaşacağız. Ayrıca, sindirim sisteminin tamamen farklı çalışacağını gözönüne alarak, yeni sisteme geçmeden önce bir öğünü atlayarak, mide ve barsaklarda kalmış kuru mamanın tamamen sindirilmis olmasına olanak tanıyacagız. Çiğ besinlerin mideden barsaklara geçişi 4-5 saatde tamamlanırken, bu süre kuru mamada 10-12 saati bulmaktadır.
Ön Hazırlıklar: Öncelikle güvenilir bir kasap yada tavukçu bulmanız gerekmektedir. Etlerin taze ve ekonomik olduğundan emin olduktan sonra, birkaç haftalık ihtiyacınızı toplu olarak alabilirsiniz. Et ve kemikleri, öğün miktarlarına uygun olarak mutfak terazisinde tarttıktan sonra, küçük poşetlere koyarak deep-freeze’de stoklayabilirsiniz. Bundan sonra yapılacak tek şey, bir sonraki öğünü buzluktan çıkartmak olacaktır. Etli kemikler, oda sıcaklığında 10-12 saatde çözülmektedir. Eğer etleri önceden buzluktan çıkartmayı unutursanız, sakın mikrodalga fırın kullanmayın, kemikleri pişirebilir. Sıcak suda bekleterek etleri çözebilirsiniz. Biraz buzlu vermenizin de bir sakıncası yoktur.
Köpekler, BARF’a ilk başlanılan öğünlerde, uzun yıllar boyunca en ulaşılmaz gıda olarak gördükleri kemikleri, mama kabında gördüklerinde oldukça heyecanlanabilirler, ya da tam tersine, yemeği reddedebilirler. Yemek istemiyorsa, küçük parçaları elinizle kopartıp O’na yardımcı olabilirsiniz. Eğer, fazla heyecanlanıp, kemikleri bütün bütün yutmaya kalkıyorsa, kasap satırı ile büyük kemikleri birkaç yerinden (2-3 cm boyunda) kırabilirsiniz. Daha sonra çiğneyerek yemeye alışacaklardır.
Bütün yuttukları kemikleri sindiremeyip kusabilirler. Bu, alışma döneminde, oldukça sık rastlanılan bir problemdir. Sebze + meyve püresini de, önceden büyük miktarda hazırlayıp öğünlük paketler halinde dondurmak mümkündür. Ancak, küçük boy bir blender da, her akşam birkaç çeşit sebzeyi taze olarak hazırlamak da zahmetli değildir. Köpeğimize rutin olarak 3 ayda bir verdiğimiz iç-parazit haplarını, tedbir olarak 2 ayda bir uygulamamız, vet.ler tarafından önerilmektedir. Burada anlatılanlar, başlangıçta biraz karmaşık görünse de, ilk öğünün tavuklarını verdikten sonra siz de kendinize artık BARF’cı diyebilirsiniz.
Dogal beslenme dünyasına hoşgeldiniz….
12 Şubat 2007: 20:50 #34122Hakan ARIÜyeBeslenme
Her canlıda olduğu gibi beslenme yaşamın ana unsurlarından biridir. Dengeli beslenme terimi sadece insanlar için değil hayvanlar içinde geçerlidir.”You are what you eat”-Ne yerseniz osunuz.Temel-makro besinler köpeklerin sağlıkları için çok gereklidir. Temel gıdalardan yoksun eksik ve yanlış beslenme sonucu bir çok hastalığa yakalanma riski artar ve çok sevdiğiniz köpeğinizin ortalama yaşam süresinde bir azalma olabilir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki eksik beslenen köpeklerin toplam yaşam sürelerinde ortalama bir beş yıl gibi bir kayıp olabilmektedir.
PROTEİNLER En önemli temel besinlerden biridir. Doku ve hücre yapımı ile birçok hayati metabolik olayda ana rol oynar. Özellikle büyüme çağındaki yavrularda yüksek oranda alınmalıdır.Yavruların diyetinin ortalama %22’si,yetişkin köpeklerin ise %18’i proteinlerden oluşmalıdır.Proteinler 24 tane amino asit’ten oluşur. Bunların 10 kadarı köpeklerin vücudu tarafından üretilemeyen gerekli amino asitlerdir. Ve mutlaka besinlerden alınmaları gerekir.Temel protein kaynakları;et,süt,yumurta ve tahıl ürünleri olarak sıralanabilir. Et ürünleri yüksek kalitede protein’e sahip olduklarında mutlaka diyette bulunmalıdır. Fakat köpeklerin yapıları bizden farklı olduğundan,vücut tarafından kullanılma açısından yüksek biyolojik değere sahip proteinler(et,süt,yumurta)ile düşük değere sahip bitkisel ürünler arasında fazla bir fark yoktur.Tek fark düşük değerdeki bitkisel gıdalar(buğday,mısır,pirinç..) gereksinimi karşılamak için daha fazla oranda tüketilmelidir. Pişirilmiş tahılların hemen hemen %100’ü köpekler tarafından sindirilebilmektedir. Ama devamlı bitkisel proteinlerle beslenme sonucu böbrekler aşırı stres oluşabileceğinden hayvansal proteinler ile bitkisel proteinler belli oranlarda kombine edilmelidir. Süt ürünlerinde ise köpeklerin neredeyse yarısının Laktoz’a tahammülsüzlüğü olduğundan her köpek için geçerli olmayabilir.
KARBONHİDRATLAR Temel enerji kaynaklarından biridir. Diyette %30-60 arasında bulunmalıdır.Şeker,nişasta ve selülozik maddeler başlıca karbonhidratlardır. Köpekler pişmiş nişastaların %100’ünü çiğ olanların ise %60’nı sindirebilir. En önemli karbonhidrat kaynakları ise;patates,pirinç,havuç,buğday,mısır,yulaf olarak sıralanabilir.
YAĞLAR Diğer bir temel enerji kaynağıdır.%100 sindirelebilir. Diyette en az %10 oranında bulunmalıdır.Yağ içerdiği yağ asitleri nedeniyle mutlaka tüketilmelidir.Yağ asitlerinin yetersizliği,köpekte durgunluk ve sinirlilik hali yaratabilir.Yeterince yağ verilmeyen köpeklerin derilerinde kaşıntı görüldüğü gibi ,deri sertleşir,giderek kepeklenen deriden kulaklara intikal eden rahatsızlık,kulaklarda hastalık oluşturur.Köpeğin mamasına günde bir yemek kaşığı sıvı bitkisel yağ koyarak gerekli yağ asitlerini sağlamış olursunuz.
VİTAMİN VE MİNARELLER
Besin maddesi:
Kalsiyum 242 mgr
Fosfor 198 mgr
Potasyum 132 mgr
Sodyum klorid 242 mgr
Magnezyum 8.8 mgr
Demir 1.32 mgr
Bakır 0.16 mgr
Manganez 0.11 mgr
Çinko 1.1 mgr
İyot 0.034 mgr
Selenyum 242 mcg
Vitamin A 110 I.U
Vitamin D 11 I.U
Vitamin E 1.11 I.U
Tiamin 22 mcg
Riboflavin 48 mcg
Pantotenik asit 220 mcg
Niasin 250 mcg
Pirodiksin 22 mcg
Folik asit 4 mcg
Biyotin 2.2 mcg
Vitamin B 12 0.5 mcg
Kolin 26 mcg
Besin kaynağı:
Kemik,süt,peynir,ekmek
Kemik,süt,peynir,et
Et,süt
Tuz,hububat
Hububat,sebze,kemikler
Yumurta,et,ekmek,hububat,sebze
Et,kemik
Et,kemik
Et,hububat
Balık,süt,tuz,sebzeler
Hububat,balık,et
Balık yağı,süt ürünleri
Balık yağı,yumurta,süt ürünleri,margarin
Yeşil sebze,hububat
Et,sakatat,hububat,sebze
Pek çoğunda
Pek çoğunda
Karaciğer,hububatlar ve sebzeler
Et,sebze ve hububatlar
Sebze,buğday
Et,sebze,baklagiller
Et,yumurta,süt
Yumurta sarısı,karaciğer,hububatlar,baklagillerBesin işlevi:
Kemiklere,dişlere,sinir ve kaslara,kanın pıhtılaşması
Kemikler ve metabolizma için
Su dengesi ve sinirler için
Su dengesi
Kemikler,dişler ve protein sentezi
Hemeglobin,solunum,enerji için
Hemeglobin,demir işlevi için
Enzim ve yağ işlevi için
Sindirim enzimleri ve doku onarımı için
Troit hormunu işlevi için
E vitamini işlevi için
Kemikler için
Kemikler ve kalsiyum işlevi için
Hücre dokuları için
Enzimler ve karbonhidrat işlevi için
Enerjiden yararlanma ve enzimler için
Enerjiden yararlanmak için
Enzimler ve metabolizma için
Amino asitler için
Amino asitler için
Amino asitler için
Karbon aktarımı,protein sentezi için
Metabolizma işlevleri için.Not:Tablodaki miktarlar köpeğin bir kilo ağırlığı içindir.
HAZIR MAMALARIN ANALİZİ
Besin tipi:
Kuru(tam)
Yarım yaş
Konserve(tam)
Konseve(et)
Büsküvi
Protein:
22
19
8.2
9.3
3.5
Karbonhidrat:
51
38
12
1.5
10
Yağ:
7
10
4.8
4.7
69.9
Su:
15
26
72.5
81.9
6.1
Enerji(kcal):
3.4
3.0
1.0
1.3
8.4MAMA KATKILARI Kemik unu,istenen kalsiyumu(%30),fosforu(%15)sağlayabilir.Yumurta,ko lay sindirilebilen iyi bir protein kaynağıdır.B vitaminleri ve enerji açısından zengindir.Süt,protein ve kalsiyum açısından zengindir.
12 Şubat 2007: 20:51 #34123Hakan ARIÜyeEvde Bakım
Havlamanın birçok nedeni olmasına rağmen, tedavi spesifik nedene yönelik olmalıdır. Tedavi planında veteriner hekim size yardımcı olabilir.
Yardım alana kadar köpeğinizin uyaranla karşılaşmamasına özen gösterin. Bunu, köpeğinizi dışarı çıkartmayarak, pencerelerden uzak tutarak, pencereleri kapalı tutarak (ses daha az gelsin diye), köpeğinizi birinin yanına bırakarak (yalnız bırakmayarak) yapabilirsiniz.
Havlama tasmaları profesyonel birinin kontrolünde kullanılmalıdır. Bunların da aşırı kullanımı havlamayı daha kötü bir duruma sokabilir.
Eğer köpeğiniz siz evde yokken havlıyorsa ses veya video kaydı almak tanı ve tedavi planı açısından yardımcı olabilir12 Şubat 2007: 20:52 #34124Hakan ARIÜyeDiş Bakımı
Ağzın temel görevi gıdaları almak ve küçük parçalara ayıyarak sindirim organlarına ulaştırmaktır.Dişler bu işlevin önemli bir parçasıdır.Doğumdan sonra birkaç hafta içerisinde süt dişler çıkar .Süt dişleri geçicidir ve 28 adettir .Bunlar zaman içinde düşerler ve yerlerine kalıcı dişler çıkar .Kalıcı dişler 7 aylık ike tamamlanır ve 42 adettir.
Diş değiştirme dönemlerinde arada sırada ağızada ağrı olabilir veya hayvan dişi düşünceye kadar yemek yemeyebilir.(1 gün veya daha kısa)Bu dönemdeki hayvanların ağzı mümkünse haftada 1-2 kez kontrol edilmelidir.Diş eti kaşıntısdını gidermek için köpeğe çiğneyebileceği oyuncaklar,kemirme ipleri ile oynama fırsatı tanınmalıdır.eğer 6 ayı geçmesine rağmen süt dişleri hala düşmedi ise veteriner hekiminize müracaat edilmelidir. Hekiminiz düşmemiş süt dişlerini çekerek,kalıcı dişlerin normal yerlerinden çıkmasına yardımcı olacaktır.Köpek 10 haftalık olduktan sonra parmağınızla ve bir miktar enzimatik diş pastaları kullanarak diş etlerine masaj yaparsanız ileride diş ve ağız temizliği konusunda zorluk çekmezsiniz.
Dişlerle İlgili Sorunlar:
Düşmemiş Süt Dişi :
Özellikle süt dişleri düşmez ve kalıcı dişlerin pozisyonunu bozarlar.Bunların 6 aydan sonra çekilmeleri gerekir.
Plak :
Dişin taç kısmı üzerinde gıda ve bakterilerin olsuşturduğu filimdir. Eğer sert gıdalar (kuru mama gibi) ve fırçalama suretiyle uzaklaştırılmazsa,kalsiyum tuzlarının üzerinde birikmesiyle diş taşları oluşur.
Tartar=Diştaşı :
Kahverengi bakteri ve tuz birikimidir.Dişin çürümesine neden olabileceğinden veteriner hekimce temizlenmesi gerekir.
Periodental Hastalık :
Plak ve diştaşı sonucu diş etlerinde oluşan hastalıktır.Plak ve diştaşları dişetlerini tahriş ederek oluşturduğu yangıya gingivitis denir.Diş eti cebinde yerleşip,ilerleyerek dişin kaybına neden olabilir.
Diş Çürüğü :
İnsandakine göre daha az sorun olmaktadır.Zaman zaman azı dişlerinde görülür.Özellikle fazla çikolata yiyen köpeklerin sorunudur.Dişin restoratif tedavisi gerekir.
Kırık Diş : Kavga,kaza ve sert cisimleri ısırma sonucu diş kırılabilir.Bu durumda kırığın ulaştığı seviye göz önünde bulundurularak diş dolgusu ya da kanal tedavisi yapılır.
GÜNLÜK BAKIM
Günlük olarak dişlerin temizliği yapılmalıdır.Bu dişlerin temizliğine yardımcı olacak gıdaların (örn.,preskemik) verilmesiyle de kolayca yapılabilir.Ayrıca piyasada satılan kuru mamalar da yararlıdır.Yaşlı hayvanlarda bunun yanı sıra dişlerin haftada 2 defa temizlenmesi yararlıdır.Parmağa takılan diş fırçaları ve yutulabilir nitelikte diş pastaları (macunları) bu iş için uygundur.
PERİYODİK BAKIM
Eğer düzenli olarak diş bakımı sağlanıyorsa ilave bir periyodik bakıma gereksinim yoktur.Günlük bakım uygulanmayan ve yumuşak gıdalarla beslenen köpeklerin 6-12 ayda bir defa mutlaka dişleri veteriner hekime muayene ettirmelidirler.Diş üzerinde biriken plak ve taşların dişeti hastalıkları ve ağız kokusuna neden olacağı unutulmamalıdır.Böyle dişlerin ise veteriner hekim tarafından genel anestezi altında temizlenme si gereklidir.
12 Şubat 2007: 20:52 #34125Hakan ARIÜyeKaprofaji, veya dışkı yeme köpeklerde sık rastlanılan bir sorundur.
Birçok köpek sadece kendi dışkılarını değil, kedi, at gibi diğer hayvanların dışkılarını da yemektedir.
Yavrularını besleyen köpeklerde bu davranış normal sayılmaktadır. Anne köpek yavrularının dışkılarını barınağını temiz tutmak için yiyebilir. Ayrıca vahşi yaşamda da sınırlı besin kaynağı olduğundan köpekler bu ortamda diğer hayvanların dışkılarını yemeyi de öğrenmişlerdir. Bu dışkılar çoğu zaman onlar için besin kaynağı olmuş ve köpeklerin hayatta kalmalarını sağlamıştır.
Kaprofajinin tıbbi nedenleri ise ekzokrin pankreas yetmezliği, cushing sendromu (hyperadrenucortisizm), steroid uygulamaları, intestinal parazitler, hypertiroidizm (kedilerde), diabetes mellitus (şeker hastalığı), beslenme noksanlıklarıdır(nadiren).
Köpeklerdeki bu davranışın nedenleri üzerine birkaç teori vardır. Bunlardan bazıları, annenin barınağını temizlemek için yavrularının dışkılarını yemesi alışkanlığının devamı olduğu, uygun olmayan dışkılamalar için geçmişte verilmiş cezalara tepki olduğu, çevresel faktörlerdeki değişikliğin yarattığı stres durumu gibi sıralanabilir. Bazı veterinerler ise köpeklerin bu tadı sevdiklerini savunmaktadırlar.
Dışkı yiyen köpeklerde sürekli veya tekrarlayan parazit enfeksiyonları, gastroenterit (kusma, diare) görülebilmektedir.Eğer köpeğinizde kaprofaji var ise bunlara dikkat edin.
kilo kaybı
dışkı kusma
diare (ishal)
halitosis (kötü kokan nefes)
su tüketiminde değişiklik
idrar miktarında artışPetiniz kaprofajik ise veterinerinize başvurmalısınız. Veterineriniz kaprofajinin altında yatan nedeni teşhis etmek için birtakım testler yapabilir. Köpeğinizin mamasının besin değerini ölçebilir ve tıbbi bir nedeni olup olmadığını araştırır, gerekli tedavi yöntemlerini size açıklar.
Teşhis
Anamnez ve muayene
Petinizin diyeti hakkındaki sorular dışında veterineriniz kusma, kilo kaybı, diare ve dışkıda parazit görüp görmediğinizi de araştıracaktır.
Petinizin diyetinin incelenmesi
Petinizin mamasının içeriğini yazan kısmını yanınızda götürün.
Dışkı muayenesi
Bir parça dışkıyı veterinerinizin parazit muayenesi yapması için yanınızda götürün.Biyokimyasal testler Genel bakış kısmında bahsedilen hastalıkları ortaya çıkarmak için yapılmalıdır.
Kan testleri
Pankreas enzim fonksiyonunun ve ekzokrin pankreas yetmezliğinin tanısı için.
Hyperadrenokortisizmi (cushing sendromu) araştırmak için adrenal fonksiyon testleri
Kedilerde tiroid seviyesine hypertiroidizm için bakılabilir.Tedavi
Tedavi sorunun tıbbi veya davranış bozukluğu kaynaklı oluşuna göre değişir. Gıdasal eksikliklerden kaynaklı durumlarda dengeli bir diyet ile sorun giderilebilir. Problem davranış kaynaklı ise çeşitli yollardan bu durumun önüne geçilebilir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir.
Köpeğinizi sürekli tasma ile dolaştırın. Böylece dışkı yemesini engelleyebilirsiniz. En geçerli yöntemlerden biridir.
Köpeğinizi dışkı yaptığında mükafatlandırabilirsiniz. Böylece dışkıladıktan sonra, dışkısı yerine sizin vereceğiniz ödülü yemeyi tercih edecektir.
Diyetinin değiştirilmesi de bir çözüm olabilir. Böylece dışkısının tadı da değişeceğinden kendi dışkısını yemekten vazgeçebilir.
Köpeğiniz dışkıya yöneldiğinde onu cezalandırabilirsiniz.
Köpeğin dışkısını yemesini önlemek için dışkının tadını değiştirme yoluna da başvurabilirsiniz. Bunu kötü, acı tadı olan maddeleri dışkıya karıştırarak yapabilirsiniz. Acı biber sosu enjekte ederek az da olsa başarı sağlanabilmektedir. Dışkının tadını değiştiren, daha az çekici kılan başka ürünler de bulunmaktadır. Ancak bu, köpeğinizin başka hayvanların dışkısını yemesini engelleyemez.
Bir başka çözüm de dışkıya kusturucu ilaç uygulamaktır. Böylece dışkı yedikten sonra hayvanınız kusacaktır. Bir zaman sonra dışkı yememeyi kendisi öğrenecektir.Evde Bakım
Veterinerinizin tavsiyelerini uygulayın.
Köpeğinizin olumlu davranışlarını ödüllendirin.
Uygun egzersizler yaptırın.
Dışkıları günlük olarak uzaklaştırın.
Paraziter veya diğer hastalıkları tedavi ettirin.
Petinizin dışkısını rutin olarak parazit açısından kontrol ettirin.Koruyucu bakım
Köpeğinizi gezdirirken tasma kullanın ve onu serbest bırakmayın. En etkili koruma yöntemi budur.
Yüksek kaliteli bir diyet kullanın.12 Şubat 2007: 20:53 #34126Hakan ARIÜyeÇiftlik Öksürüğü
Çiftlik öksürüğü çoğunlukla bordetella bronchiseptica adlı organizma dan kaynaklanmaktadır. Tıbbi araştırmalar %80-90 oranında bu bakteriyi kaynak gösterirken geri kalan % 10-20 oran ise diğer bulaşıcı virüslere işaret etmektedir.
Bordetealla bronchiseptica adlı bakteri parainfluenza,adenovirüs,canine distemper ile yakın ilişki içerisindedir ve bu virüslerden adenovirüs Tip-2 ve Parainfluenza ile birleşerek hastalığa sebep olur.
Organizmanın kuluçka süresi,yani bakterinin köpeğin vücuduna girmesi ile klinik belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre genelde 3-5 gün sürmektedir . Bakteri köpekte sert ve devamlı öksürüklere neden olmaktadır .İlk başta aceleci köpek sahipleri köpeğin boğazına bir şey kaçtığını düşünebilir.Ancak köpek bakterinin verdiği zarar ile öksürmektedir.Hastalık köpekte Pneumonia neden olabilir ya da daha ciddi işaretler verebilir.
Hastalığın tedavisine öksürüğün kontrol altına alınması ile başlanılır.İnatçı bakteriler için antibiyotik katkısı yapılmalı ve virüsün çevreye yayılması önlenmelidir.Her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da aşılama oldukça önemlidir .Burun içi uygulanan(İntranazal) aşılar çok çabuk ve etkili sonuçlar verir.Bu aşılar 3-5 gün içinde koruma sağlayabilir .Aşının injeksiyon yöntemi ise daha uzun süren bağışıklık kazandırmaktadır.Bazı veterinerler maximum koruma için iki yöntemi de tercih edebilirler.
12 Şubat 2007: 20:53 #34127Hakan ARIÜyePsikoloji genel anlamda, canlıların davranış şekillerini, bu davra*nışların sebep ve sonuç ilişkileriyle mekanizmalarını inceleyen bi*lim dalıdır. Gerek davranış olayları, gerekse de düşünsel olaylar birbirinden bağımsız olmayıp, birlikte incelenirler, insanlar veya hayvanlar arasındaki bireysel farklılıklar ve nedenleri psikolojinin konusudur.
Normal Köpeğin Davranış Özellikleri
Normal köpek davranışından söz edebilmek için, sayısı yüzleri aşan köpek ırklarının kendine has karakterleriyle beraber köpeğin cinsiyeti, yaşı, kullanılma amacı ve çevre gibi faktörleri de göz önüne almak gerekecektir. Bütün bunları göz önüne alarak, hiç olmazsa bazı standartları koymak mümkün olabilmiştir, ancak bu davranış biçimleri ne derece nor*mal ya da bozuktur? Davranışın bi*ze ters ve zarar verici olması, onun davranış bozukluğu içinde ol*duğu anlamına gelmez. Örnek verirsek, eve tuvaletini yapan yav*ru bir köpeğin bu davranış biçimi bize ne kadar itici gelse de, bu durum yavru köpek için tamamen normaldir. (Ancak, doğru olduğuna emin olduğumuz bir eğitim verildiği halde bu tür davranış devam ediyorsa, bir bozukluktan söz edilebilir.) Bu nedenle, davranış bozukluğu kavramını sadece kendimiz açısından değerlendirmemiz son derece yanlış olacaktır. Hele ki köpeklerin bu istenmeyen davranışlar konusunda kolayca eğitildiği ve bunları terk ettiği, sadece bazı evlerde ev halkının hatalı uygulamaları nedeniyle bu davranışları sürdürdüğünü düşünürsek, istenmeyen bir çok davranışta köpeğin kusurlu olduğunu iddia edemeyiz. O zaman, belki de ev halkının davranış bozukluklarından söz etmemiz gerekecektir.Köpeğin davranışlarını, insana benzetmek için verilen uğraş sonu*cunda (bugün evimizdeki köpeğimize yaptığımız gibi) değişmeye zorlanması ve bu değişikliğin nesilden nesile aktarılması sonu*cunda köpeklerde, köpekçe olmayan davranışlar ortaya çıkmıştır. Belki de doğasına uygun düşmeyen bu değişiklikler, bu hayvandaki psikolojik problemlerin temelini oluşturmuştur. Vahşi hayatına ait birçok dürtüsünü kaybeden köpek, insanla beraber yaşamaya mecbur hale gelmiştir. Artık geriye dönüş söz konusu değildir. Köpeğin davranışları, etkilendiği sosyal faktörlerle birlikte değerlendirilmelidir.
Davranışa etki eden faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1- Kalıtım
2- Yapısal faktörler ve iç etkiler
3- Sosyal faktörler ve öğrenmeDuyuların Davranış Üzerine Etkisi
Koku Alma
Koku alma duyusu iki şekilde kullanılır: Ya bir maddenin koklanarak analizi ya da tat alma duyusuyla ortak kullanım. “Köpekler burnuyla görür” deyimi son derece yerinde bir deyimdir, çünkü:
– Köpekler, yiyeceklerini seçmenin yanı sıra özel objelerin izini sürmede veya kişilerin takibinde, eşya ya da kişileri tanıma ve yerini saptamada koku duyulanı kullanırlar.
– İz takibinde, özellikle kişilere özgü yağ asitlerinin kokusunu ayırt edebilirler. (Uzun zincirli yağ asitlerini koklamada erkek köpekler daha yeteneklidir.)
– Koku ile karşılarındaki kişinin ruhsal durumunu ve niyetini anlarlar.
– Canlıların, objeler üzerindeki kokularını bir hafta, hatta bazen haftalar sonra dahi algılayabilirler.
– Tek yumurta ikizlerinin kokusunu bile ayırt edebilirler.
– Kokuyla fertleri ayırt etme yetenekleri, eğitimle daha da geliştirilebilir.
– Yavru köpeği yalayan anne onunla koku bağı kurar.
– Erkek hayvanın idrarını koklayan dişiler cinsel olgunluğa daha çabuk ulaşır.Ayrıca koklama, köpekler arası iletişim için son derece önemli bir araçtır. Bütün köpekgiller, iletişim için birbirlerinin idrarlarını, dışkılarını, genital bölgelerini ve ağız çevrelerini koklarlar. Koku alma yeteneğinin davranış üzerine bir etkisi de, köpeğin eğitimi sırasında görülür. Bloodhound gibi iz sürme yeteneği yük*sek olan köpekler, eğitim alanındaki koku bolluğu nedeniyle, eğiti*min ilk günlerinde etrafı koklamaktan kendilerini alamazlar, böy*lece dikkatleri çabucak dağılarak, eğitim almaları güçleşebilir. Bu nedenle, böyle köpekler daha izole şartlarda, hatta deterjanlı sular*la yıkanabilen alanlarda daha kolay eğitilirler.
Duyma
Belirli frekanslara kadar, insan ve köpekler relatif olarak iyi duyarlar, ancak köpekler insanların duyamayacağı yüksek frekanstaki sesleri de duyabilirler. Bu özelliklerinden dolayı köpekler, piyasada satılan, insanların duyamayacağı ultra dalga düdük seslerine yanıt verebilmektedir.Büyük şehirlerde yaşayan köpeklerin duyma yetenekleri, yüksek gürültü sebebiyle olumsuz olarak etkilenmektedir. Yüksek gürültü karşısında, duyma hassasiyetini kaybeden köpeğin psikolojisi de olumsuz etkilenir.
Kulağın şekli her köpek ırkında, o ırkın özelliklerine uyum sağla*yacak şekilde gelişmiştir. Bu şekil farklılıklarının duyma yeteneği üzerinde ne gibi etkiler yaptığı yeterince aydınlatılmış değildir. Köpeğin kulaklarının olduğu gibi kalması veya estetik açıdan kesilmesi konusunda, her iki görüşü savunan taraflar arasındaki kavga uzun süredir devam etmektedir. Acaba insanoğlu, her ne kadar dünya üzerindeki varlıklara hükmetse de, bu üstünlük kö*peğin kendine has estetiğini bozmaya haklılık kazandırır mı bilemiyorum. Çünkü bazı kişilere göre köpeği güzelleştirmek gayet olağandır ve neticede onun, sahibi tarafından daha fazla sevilmesini sağlar. Ancak kulak veya kuyruk kesiminin, köpeğin ruhsal durumunu etkilediğini savunanlar da vardır. Son yıllarda, bazı Avrupa ülkelerinde kulak kesimi yasaklanmıştır.
Görme
Görme yeteneği, köpekler arasında ırktan ırka farklılık gösterir, zira gözlerin kafadaki yeri, ırka göre değişir. Geniş görme açısına sahip bir köpeğin, etrafı çok rahat görebileceğinden dolayı, kalabalık ortamlarda çabucak dikkatinin dağılır.Köpekler Geceleri Görebilirler mi?
Köpeğin gözündeki retina tabaka*sında (burada rodlar maksimum yoğunluktadır) bulunan ve gözün az ışıkta görebileceği şekilde özelleşmiş olan hücreler insana göre çok daha fazladır. Retinanın hemen arkasında bulunan yansıtıcı hücre tabakası, retinadan geçen ışığın alıcı hücrelere ikinci kez çarpmasını sağlar, böylece ışığın gözde toplanma etkinliği yaklaşık %40 oranında artırılmış olur. Işığın az bir kısmı ise, gözde tutula*rak sarı-yeşil göz ışıldamasını sağlar. Bu durum, geceleyin köpek ya da kedinin gözüne doğru ışık tutulduğunda görülebilir. Örtü tabakasındaki bu yansıtma sayesinde geceleri insandan daha iyi görürler ve düşük ışık kaynaklarını daha iyi değerlendirebilirler.Renkleri Ayırt Edebilirler mî?
Köpekte ışığı algılama eşiği in*sandan üç misli daha düşüktür, bu nedenle özellikle kısa dalga boyundaki renkleri ayırmada zorluk çekerler. Köpeklerde saldırı eğitiminde kırmızı renkli kollukların daha verimli oldu*ğu söylenmektedir. O halde, kırmızı rengi ayırma yeteneklerinin olduğu düşünülebilir. Gerçekten de kırmızı gibi uzun dalga bo*yundaki renklerin köpekler tarafından daha rahat ayırt edilebildiği bildirilmektedir (Whiteley, 1996).Ayrıca köpekler, bütün renkleri göremeseler bile, renkleri ayırt etmeyi kolayca öğrenebilirler; zira beyinlerinde, insana göre az bile olsa, dalga boylarını ayırt eden ganglionlar bulunmaktadır. Bazı araştırıcılar da, renk enformasyonunun davranışlarda kullanılmadığını, bu nedenle, köpeklerde renk ayırım yeteneğinin önemli olmadığını ileri sürerler.
Geceleri, köpek ve kedilerin renk görüşü insanınkine benzer. Ancak bu hayvanların tapetum (örtü) tabakasında yansıma nedeniyle geceleyin sarı ve yeşil renkleri algılamada hafif bir üstünlükleri söz konusudur.
Detayları Seçebilirler mi ve Televizyon İzleyebilirler mi?
Köpekler form ve desenleri ayırt etmede zorluk çeker, desenlerdeki detayları görmezler. Kediler, televizyonu titrek olarak görürler. Köpekler ise bir grup araştırıcıya göre – kısmen hareketli nesneleri takip edebilmeleri ve kısmen de gölgeleri ayırt edebilmeleri nedeniyle – saniyede 625 dostluk Avrupa ve ülkemiz televizyonlarını izleyebilmekte, saniyede 525 dotluk ABD televizyonlarını izleyememektedir. Birçok hayvan sahibi, köpeklerinin televizyon izleyebildiğini söylese de, bu hayvanların izleme aktivitesiyle ilgili nicel ölçümler yoktur.Köpekler Miyop mudur?
Köpeklerin yakını fokuslama (bakış*larım yakındaki bir nesneye odaklama) yetenekleri insana göre za*yıftır. Kedi ve köpek, 25 cm.den yakın mesafeleri net göremez. Ancak bu ölçümlerin çoğu ev hayvanları üzerinde yapıldığı için hatalı olabilir; zira ev hayvanları, ev içinde uzak cisimleri fokuslama imkânı*na sahip olmadığı için miyop olma eğilimindedirler, çünkü fokus*lama yeteneği sonradan gelişir ve küçük yaştan itibaren başlanan egzersizlerle tam seviyesine ulaşabilir.Dokunma
Köpeklerde en duyarlı bölgeler, ağız ve burun çevresidir. Köpeklerin patilerindeki duyarlılık diğer karnivorlara göre daha zayıftır. Bu tür duyusal özellikler beyin kabuğunun yapısıyla ilgili olup bu bölgede ayaklar için ayrılan alan köpekte %20, kedide ise %30’dur.Diğer karnivorlarda olduğu gibi, duyu sinirleri daha çok burun uçları, bıyık ve bıyık diplerinde bulunur. Bıyıklar katı yüzeylere dokunduğunda, bu maddeler hakkında beyne bilgi iletilir; bu özel*lik, hayvanın karanlıkta manevra yeteneğini artırır. Ayrıca bıyıklar kompleks bir madde koklanırken de beyne bilgi sağlar. Bunlar, ha*reketli nesnelerin titreşimlerini de algılayabilirler. Ancak bu yetenek kedilerde daha fazladır.
Köpekler kafalarını iyice yere yakınlaştırmış vaziyette ayak izlerini koklarken, alt çenenin ortasında yerleşen kıllardan ve çene altı koku bezlerinden yararlanırlar, bunlar aynı zamanda kafanın yere çarpmasını önler. Kediler bu kıllara sahip olmadıkları için kafaları*nı yerden yukarıda tutarlar.Tat Alma
Köpekler, insanınkine benzer bir tat alma duyusuna sahiptir. Bu duyu alınan gıdanın tadıyla kokusunun bileşimidir. Tat duyusu, dil yüzeyinde pütürler halinde bulunan ve papilla adı verilen alıcı*lar tarafından algılanıp, sinirler yoluyla beyne iletilir. Bu alıcıların hangi tip tatları algılayabileceğini araştıran araştırıcılar, araştırma*ların sonucunda algılamanın hayvanın evrimsel kökeni, besin ihti*yaçları ve yemek kaynaklarıyla ilgili olduğu kararına varmışlar*dır.Köpekte, şekere duyarlı olan ve bazı aminoasitlerden de kuvvet*li şekilde etkilenebilen tat alıcılarının sayısı, diğer alıcılardan daha fazladır. Bu aminoasitlerin çoğu, bu alıcılarda şeker tadı uyandırdı*ğından tatlı aminoasit adını alır (özellikle L-sistein, L-pirolin, L-lizin ve L-lyösin). Bu maddelerin çoğu insana acı gelir. Köpekler, bu grup maddelerden olan L-triptofanı sevmez. Kedilerle köpekler arasındaki en önemli farklardan biri olan, şekerli gıdaların sevilip sevilmeme nedeni de bu alıcılar arasındaki farklılıklardır.
Memeli sinir hücrelerinde uyarı iletişimini yavaşlatmak için görev alan monofosfat nükleotidleri, ölümden sonra vücutta birikir. Bu madde kediler tarafından sevilmediği için kediler leş yemezler. Ayrıca kediler, dillerindeki tat tomurcuklarının özellikleri nedeniyle şekeri, tatlı olarak algılayamazlar ve bu nedenle tam karnivor yani etoburdurlar. Kediye kıyasla daha fazla omnivor (hem ot hem et yiyen) olan köpek, şeker ve meyve gibi yüksek enerjili materyalleri yeme avantajına sahiptir.Köpek ve kedinin diğer memelilerden bir farkı da, tuza duyarlı tat alıcılarının azlığıdır. Çoğu herbivor ve omnivor, boşaltım ve sinir sistemi fonksiyonları için tuza ihtiyaç duymaları nedeniyle, tuz içeren besinlerle beslenir. Kedi ve köpekler, bu tür hayvanlarla beslen*diği sürece tuz ihtiyaçlarını giderebilirler, insan gibi vücut yüzeyine yayılmış, tuz atmada rolü olan ter bezlerinin olmayışı nede*niyle, fazla tuz aldıklarında (hazır mama ile beslenmeyen ev kö*peklerinde genelde böyledir) böbreklerin tuz yükü fazla olur. Bu durum, köpekte böbrek hastalıklarına sık yakalanmada önemli role sahiptir.
Köpekte şekerden sonra en fazla, asitlere duyarlı alıcılar var*dır. Bu alıcılar, fosforik asit, karboksilli asitler, nükleotid trifosfat-lar ve histidin gibi maddelerin yanı sıra L-taurin ve L-sistein gibi aminoasitler tarafından uyarılır, inosin monofosfat ile de yavaşlatır.
12 Şubat 2007: 20:54 #34128Hakan ARIÜyeGebelik ve Doğum
Belki günün birinde dişi köpeğinizde yavru almak ya da erkek köpeğinizi damızlık olarak vermek istesiniz.Ancak yeni canlılar yaratmak ,hiç bir zaman hafife alınacak konu değildir.İstenilmeyen köpeklerin sayısı,olağanüstü boyutlara ulaştı;üretme hevesinizin durumu daha da kötüleştirmesine izin vermeyin.Doğacak yavrulara şimdiden güvenilir anneler bulmak zorundasınız.
Çoğu insan üretmenin heyacan verici ve karlı bir iş olduğunu düşünürler.Ancak böyle bir girişimde bulunduklarında ise köpek üretmenin ne kadar zahmetli, pahalı ve bazen de üzüntü verici olduğunu görüp şaşırırlar.Köpeğinizden yavru alma kararını önce lütfen bu konuyu iyi düşünün ve veteriner hekiminizle konuşun.Bu küçük zahmet,sizi ve köpeğinize pek çok zorluk ve üzüntüden kurtarabilir.
Genetik Olarak :
Köpeğinize eş şeçerken fiziksel özelliklerini göz önünde bulundurduğunuzda,aslında köpeğin genetik yapısını seşiyorsunuz. Genler,kalıtımmın temel birimleridir.Her bir ana,baba yavrusuna bir dizi gen aktarır ver yavru oluşurken hangi genlerin şeçileceğine şans karar verir.Seleksiyon ve mütasyon…bunlarda yavruların genetik yapısını belirlerler .Köpek üreticileri bir dizi yavru köpek üretmek için,dişi ile erkek köpeği seçerken,bu seleksiyon sürecine katılıyorlar.Yaklaşık 14.000 yıl önce evcilleştirilmiş kurtu,günümüzün yüzlerce çeşit köpek ırkına dönüştüren te bu seleksiyondur.
Genetik bozukluklar her ırkta ortaya çıkıp bedendeki herhangi bir organı etkileyebilirler.Bazı genetik hastalıklar pek çok ırkı etkilerler (örneğin; göz kataraktı ve sağırlık bazıları yalnızca bir yada iki ırkta etkili olurlar.Köpeğinizi çiftlreştirmeden önce,bu planınızdan ve köpeğinizin ırkının olası genetik bozukluklarını veteriner hekiminiz ile görüşmelisiniz.Kalıtımın dominant bir şekil gösterdiği hastalıklarda,ana ve babadan yalnızca birinin hastalığı taşıyor olması yeterlidir.Yani,dişi yada erkek köpekten yalnızca birinde hasta gen vardır ve bu hastalık bir kuşaktan diğerine aktarılır.Kalıtımın resisif gösterdiği hastalıklarda ise ana babanın her birinde iki anormal gen bulunması gerekir;böylece homozigot bir yavru doğar.Bir bozuk birde normal gen taşıyan köpekler heterozigot taşıyıcılardır,dıştan normal görünürler,ancak anormal genlerini yavrularına aktarabilirler,ta ki bir gün aynı genetik bozukluğu taşıyan iki köpek bir araya gelip yavru üretinceye kadar.
Poligenetik bozukluklar,tek bir anormal gen çiftinin buluşmasında değil de,bir dizi farklı genin kümülatif hareketinden meydana gelirler.Bu durumu oluşturan genlerin sayısını ve farklı fonksiyonlarını belirlemek güçtür vr kalıtımın şekli ailedem aileye değişir.
Kromozom anormallikleri de,köpeklerdeki genetik hastalıkların nedenlerini oluşturabilirler.Bu da kromozomların sayısına ve yapısına bağlıdır.Köpeklerde 39 kromozom çifti bulunur (insanlarda 23 çift ),bu kromozom sayısı ve yapısındaki anormallikler,çoğu zaman bireylerde ciddi bozukluklara neden olur.Akraba köpeklerin birbiri ile çiftleştirlmesi,poligenetik ve resesif hastalıkların ortaya çıkma olasılığını arttırır,çünkü köpekler birbirleri ile akraba olduklarında,aynı bozuk genleri taşıma olasılıkları da daha yüksektir.Akraba evlilikleri içinde en sakıncalı olanı,anne babnın kendi yavrusu ya da kardeşlerin birbirleri ile çiftleşmesidir.Yine de akraba köpeklerin birbirleri ile çiftleştirlmesi üreticiler arasında yaygın bir uygulamadır,çünkü çok iyi özellikler taşıyan bir köpek sık sık damızlık olarak kullanılıp aynı kanı taşıyan yavruların doğmasına neden olur.
Üreme Fizyolojisi :
Köpeğinizn olgunluğa eriştiği yaş,ırkına bağlı olabilir.Küçük boy ırklar,büyük boy ırklara göre daha erken yaşta olgunlaşırlar. Genelde erkek yavrular 6 aylık olduklarında döl verecek yaşa gelirler,ancak gerçek olgunluğa 16-18 aylık olduklarında erişirler.Sağlıklı köpekler 8-10 yaşına kadar cinsel olarak faal ve verimli olabilirler .Bu dönem boyunca erkek köpek her zaman çiftleşmeye hazırdır.
Dişi köpekler ilk kızgınlık dönemini çoğunlukla 7 aylık oldıklarında ortaya çıkabilirken,bazen 18 aya kadar da uzayabilir.Kızgınlık,ileri yaşlara kadar her 6 ayda bir görülür.Kızgınlık döneminde dişi erkeği kabul eder ve döllenmeye hazırdır.
Dişi köpek üreme süreci 4 dönemden oluşur.
1.Proestrus :
Bu dönemde dişi köpek,erkek köpek için caziptir,vajinasından kanlı bir akıntı gelir,vulva şişmiştir.Proestrus yaklaşık 9 gün sürer,ancak dişi köpek bu dönemde çiftleşmeye izin vermez.
2.Estrus :
Bu dönemde yaklaşık 9 gün sürer,dişi erkeği kabul eder.Yumurtlama genelde ilk 48 saat içinde olşur,ancak çok değişkendir.döllenme estrus sıarsında meydana gelir.eğer yavru alınmak istenmiyorsa bu dönemde dişi köpeği erkeklerden ayrı tutmak gerekir.
3.Diestrus :
(60-90 gün) Estrusu takip eder ve bu dönemde üreme organları köpek,hamile olsun yada olamasın,progesteron hormonunun denetimi altındadır.Yalancı hamilelik,yani hamile olmadığı halde,hamileliğin tüm belirtilerini göstremesi,bazen diestrus döneminde görülür.
4.Anestrus :
Hiçbir cinsel aktivitenin meydana gelmediği diestrus’u takip eden dönemdir.3-4 ay arası sürer.
Çiftleşme :
Eğer dişi köpeğinizden yavru almak istemityorsanız,pek çok koruma yöntemi vardır.Korumanın en etkili ve kalıcı şekli,dişi köpekte yumurtalıklar ve rahmin,erkek köpekte de testslerin ameliyatla alınmasıdır.Ağızdan verilen haplarda mevcuttur,bunun avantajı ileride çiftleştirilmesi düşünülüyor ise hayvanın kısırlaşmamış olmasıdır.Her bir yöntemin avantaj ve dezavantajlarını veteriner hekiminiz ile görüşmelisiniz.
Hamileliği önlemenin bir diğer yolu,dişi köpeği estrus döneminde erkek köpeklerden uzuak tutmaktır.Ancak hiçbir köpeğin ona ulaşmadığından emin olmak için sürekli dikkat etmek gerekir .İstenmeyen bir çiftleşmenin ardından östrojen vermek,gebeliği önleyebilir,ancak hormonun kullanılması tavsiye edilmez.
Öte yandan dişi köpeğinizden yavru almaya kararlıysanız,henüz genç ve gelişmekte olan bir hayvanda hamilelik ve meme vermenin stresini yaratmamak için ilk estrusta çiftleştirmemelisiniz.Genelde dişi köpeğin üçüncü estrusta çiftleştirlmesi önerilir.Çoğu köpek üreticisi ayrıca,dişi köpeğin doğum sonrası toparlanması ve yeniden güç kazanması için köpeği her estrus döneminde çiftleştirmeyip bir dönemi boş bırakmayı tercih ederler,oysa dişi köpek sağlıklı ise bu gerekli değildir.Dişi köpeğin yavrulaması aırasında çok iyi beslenmesi şarttır.
Çiftleştirmeden bir ay önce,dişi köpek veteriner hekim tarafında muayene edilmelidir.aşıları tamamlanmalıdır.Sağlığı yerinde olmalı,fazlakiloları olmamalıdır.Parazitler yönünden kontrol edilmeli,gerkşrse tedavisi yapılmalıdır.Çiftleştirmden önce dişi köpekler bruceloosis yönünden kontrol edilmelidirler.Brucellosis bakteriyel bir hastalıktır,kısırlığa ya da hamileliğin 45-55 gününde düşüğe yol açabilir.Erkek köpekte brucellosis yönünden muayene edilmelidir.
Dişi köpekler yabancı bir ortamdan çok etkilenirler,bu yüzden erkek köpek,dişiye görürülür.Genç bir erkek ilk kez çiftleştiğinde,dişi köpeğin deneyimli olması yarar sağlar.
Çiftleşme sırasında erkek köpek arkadan gelip dişinin sırtına çıkar ve belini ön aykları ile kavrar,sonra hızla kalçasını ileriye itip penisini dişinin vajinasına sokar. Sperm boşalımı meydana geldikten sonra,köpekler 10-30 dakika boyunca ayrılmazlar.Buna “kilitlenme” denir ve son derece normaldir.Peniste bulbus galndis denilen bir bölgenin şismesi yüzünden oluşur.Kilitlenme sırasında,erkek köpek,dişi köpek ile arka arkaya duracak şekilde dönebilir.Köpekleri ayırmaya çalışmayın ,aksi takdirde onları yaralayabilirsiniz.
Hamilelik :
Dişi köpeklerde hamilelik yaklaşık 63 gün sürer.Hamileliğin belirtileri iştah,kiloda artış ve memelerin büyümesidir. Ancak yalancı hamilelik yaşayan dişiler bu belirtileri gösterebilirler.Teşhisi 28.günde veteriner hekim elle yapacağı bir muayenede koyabilir .Hamilelik döneminde dişi köpeğin çok iyi beslenmesi gerekir.Bu dönemde veteriner hekiminiz ile,dişi köpeğin hamilelik ve meme verme dönemleri boyunca beslenmesi ve bakımı,doğum sırasında yapılacakları ce acil bir durumda yapılması gerekenleri konuşmalısınız.
Doğumdan birkaç gün önce,dişi köpeğiniz yemeğini geri çevirebilir ve yavrularını doğurmayı düşündüğü yerde yuvasını kurmaya başlar .Onu daha önceden bir doğum sandığına alıştırmadıysanız,sizin dolabınızın içini,yatağınızın altındaki boşluğuya da sizin tercih etmeyeceğiniz herhangi bir yeri seçebilir. Doğum sandığında dişinin istediği kadar yer olmalı.İki alçak tarafı olmalı ve sıcak,kuru,cereyanlardan uzak bir yerde bulunmalıdır.Yumuşaklık ve temizlik için sandığın altına havlu ve başka yumuşak ömalzemeler kaoyabilirsiniz.ancak gazete kağıdı daha iyidir,çünkü kirlendiklerinde değiştirilmeleri kolaydır.Yavrular biraz büyüdüklerinde ayaklarını daha sağlam basabilmeleri için gazete kağıdı yerine daha sağlam malzemeler koymalısınız.
Doğum başlamadan kısa bir süre önce köpeğin vücut ısısı düşer.Yaklaşık 24 saat sonra ilk sancıların başlaması beklenebilir.O zaman dişi köpek hızla solumaya,huzursuz görünmeye ve bazen kusmaya başlar.Kusma,doğumun başladığı sırada normaldir,ancak devam etmesi halinde bir hastalğın habercisi olabilir.
Doğum :
Normal,sağlıklı bir köpek genelde kolay doğum yapar,bir doktorun yardımına gerek duymaz.Her yavru kendi plazentası içinde doğar,ancak yavru nefes almaya başlamadan önce bu plasentanın alınması gerekir.Genelde dişi köpek bu işi hemen yerine getirir ve göbek bağınıda keser.Doğumdan sonra yavruları,onları temizlemek ve solunumalarını sağlamak için yalayıp durur.Yaklaşık 3 hafta süren bu yalama bir başka yaşamsal amaç daha taşır;yavruların dışkılamasını sağlar.Bazen,dişi köpek plasentayı açmayı veya göbek bağını kopartmayı ihmal eder,ya da bu işi kendi başına yapamaz.Böyle durumlarda derhal duruma müdahale etmeye hazır olmalısınız.Yavru köpek,oksijeni tükeninceya kadar plasentanın içine en fazla 8 dakika kalabilir.Plasentayı ilk önce yavrunun kafasındaki bölgede yırtıp daha sonra tamammını alarak açabilirsiniz.Sonra yavrunun ağzı ve burnundaki tüm sümükleri alın ve kan dolaşımını sağlamak için bir havlu ile ovalayın.Göbek bağını,balmumu sürülmemiş bir iplikle bağlayın ve karnın yaklaşık 5 cm yukarısından kesin.Yararın iltihaplanmasını önlemek için tentürdiyot sürün.
Verteriner Hekimi Ne Zaman Çağırmalısınız.
Eğer doğum sırasındaki olaylar,durumun sizin becerilerinizi aştığını düşünmenize neden oluyorsa ve dişi köpeğin hayatı tehlikedeyse veteriner hekiminizi derhalyardıma çağırın.Tehlike belirten durmlar şunlardır.
Aşırı ağrı belirtileri.
Daha önce bir yada daha çok yavru doğmuş olduğu halde,yeni bir yavru doğmaksızın sancıların 3 satten fazla devam etmesi.
Titreme ya da kolaps (bitkinlik) hali.
Birinci yavrudan önce koyu yeşil ya da kanlı bir akıntının gelmesi (ilk yavrunun doğumundan sonra bu normaldir.)
Ayrıca anne ve yavruların doğum gününde veteriner hekiminiz tarafından muayene edilmelidir.Yeni Doğan Yavrular :
Yeni doğan yavru,beden ısısını kontrol edemez ve bu nedenle sıcak bir ortamda tutulmalıdır.Yaşamın bu ilk günlerinde üşümesi yavruyu strese sokar ve enfeksiyon hastalıklarına açık hale getirir.
Doğumdan sonra anne köpeğin ilk ürettiği süte “kolostrum” adı verilir her yavru,doğumdan olabileceğince kısa bir süre sonra kesinlikle ilk 24 saat içinde kolostrum içebilmelidir.Kolostrum yavruya fayda sağlayan pek çok madde içerir,örneğin,annenin bağışıklık kazanmış olduğu tüm enfeksiyon hastalıklarına karşı yavruyu koruyacak imünoglobulinler doğumdan birkaç gün sonra artık yavru tarafından alınamazlar.
Bazen bir dişi köpek yavrularına bakmak istemez ya da bakamaz.Böyle bir durumda,siz onun yerini almak zorundasınız;yavruları beslemeli,dışkılamalarını sağlamalı ve sıcak bir ortam sunmalısınız.Yavru köpekleri sürekli olarak sıcakta,soğuk hava akımlarından uzak tutmak çok önemlidir.7.günden 10.güne kadar ısı yavaş yavaş azaltılabilir.Pek çok kişi,köpeğin yaşamanın ilk günlerinde idrar ve dışkı yapmasının her beslemeden sonra annesi tarafından sağlandığının farkında değildir . Anne bu işi üstlenmiyor ise ılık suya batırılmış bir parça pamuk ile anal bölgeyi hafifçe ovalayın.Yavru köpeklere düzenli olarak hafifçe mesaj yapılması çok yararlıdır;bu bir tür pasif jimnastiktir,aynı zamanda kan dolaşımını uyarır.
Memeden Kesilmeleri:
Yavru köpekler 5-6 haftalık olduklarında yavaş yavaş memeden keslimelidirler .Bu dönemde yavrulara arasıra ılık suyla iyice yumuşatılmış bir yavru köpek maması sunabilirsiniz.Zamanla sizin sunduğunuz bu yavru köpek mamasının miktarını arttırıp annesinin memesinden ayrılmasını sağlarsınız.Ancak sindirim sisteminin bu besin değişimine alışmasını sağlamak için tüm besin değişikliklerini yavaş yavaş yapın.
17 Nisan 2007: 15:53 #35072Mehmet AKINÜyeteşekkürler texas
5 Haziran 2007: 22:28 #35436tierarztÜyetexas arkadasım.. Yazdıklarınıon tamamını okumadım.. 1-2 sey okudum hatalı ve yanlıs noktalar buldum.. Özellikle ciğ et ile beslenmeyi tavsiye etmişssin.Paraziter hastalıkların naklinde en önemli yollardan biriside çiğ et yenmesidir.Sarcocyst ve toxoplazma gondii gibi paraziter hastalıklar buna örnek olabilir.. Bizim hekim olarak hayvan sahiplerine pişmiş et yedirilmesini önemle söylememiz gereklidir..Ayrıca eti buzluktan cıkartınca sıcak suda eritin demişssin..Sanırım gıda dersi daha almadın.Buzluktan cıkartıp buzdolabının alt kısmına koyup cözdürülmesi daha uygun.Bakterilerin üremesine imkan tanımamıs oluruz. Yazdıkların için tessekkür ediyorum…
31 Ocak 2008: 11:45 #47130vetkdkpkÜyeteşekkür ederim,çok güzel olmuş.
9 Şubat 2010: 08:56 #91112vet_elvanÜyegüzel paylaşım…
18 Şubat 2010: 19:52 #91692UMUT1Üyepaylaşım iç.in teşekkürler
3 Mart 2010: 23:58 #92716güzel çalışma eline sağlık
15 Mart 2010: 08:52 #93525Tommy35ÜyeDostum emek vermişssin eline sağlık. Emeğine saygı duymakla birlikte bu konu üzerinde daha fazla araştırma yapmanı tavsiye ederim. Zirâ, çiğ gıdayla beslenme ve dışkı yeme gibi çok kilit rol oynayan davranışlarda davranışların analizi ve değiştirilmesi gibi konular biraz daha fazla mesayi yapmanı hakediyor. Çünkü bunlar senin öngörebileceğinden çok daha önemli konular. Bu aralar ” Çiğ Beslenme” modası aldı başını gitti, kimse bunun ne anlama geldiğini araştırmadan bilgi haznesine eklemesin. Öncelikle Veteriner hekimlerin, sonrasında da Profesyonel bir Eğitmenin görüşünü alsınlar. Bu gibi hassas konularda yapılan hataları telafi etmek çok çok zor olabilir. Saygılarımla,
- YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.