1. Anasayfa
  2. Veterinarium
  3. Veteriner Hekim Mesleki
  4. 20 AYLIK BİR ARAP YARIŞ TAYINDA BÜYÜK KOLON TORSİYONUNA BAĞLI İŞEMİK NEKROZ
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #14635

    20 AYLIK BİR ARAP YARIŞ TAYINDA BÜYÜK KOLON TORSİYONUNA BAĞLI İŞEMİK NEKROZ

    Dr. Veteriner Hekim : Ali ÖZDEDE

    Kalın barsakların anormal pozisyonları atlardaki karın ağrılarının sıkça görülen sebeplerindendir. Raporlar atlardaki ölümlerin %50’sinden fazlasının kalın barsakların vaziyet değişikliklerinden kaynaklandığını rapor etmiştir ve belirli bölgelerde bu oran daha da yüksektir(LAM).
    Kolonların bir kısmı yada tümü torsiyona uğrayarak klinik açıdan değişik derecelerde abdominal gerginlik ve hayvanın genel durumunda hızla bozulmaya yol açabilir. Kolonların bir kısmı yada tümünün torsiyonu ciddi bir problemdir(GE).
    Anatomi:
    Kalın barsak ileosekal ağızın distalindeki tüm bölümleri, sekum, büyük kolon (sağ ve sol ventral kolon ile sağ ve sol dorsal kolon), transversal kolon, küçük kolon, rektum ve anüsü içerir(şekil 30-30). Sekum yaklaşık 33 L kapasiteli ve 1 m kadar uzunluğa ve 4 longitudinal banda sahiptir, lateral bant sekakolik büklümle birleşme noktasının üzerinden geçebilir, dorsal bant ileosekal büklümle birleşir ve ventral ve medial bantlar da sekum apeksine yakın yerde birbirleriyle birleşir. Yukarı doğru çıkan mesokolon (assending) vucut duvarına dayalı mesenterik kökün sağ tarafı üzerine yapışır.
    Çıkan büyük kolon 3-4 m uzunlukda ve 130 L gibi büyük bir kapasiteye sahiptir. Kalın kolon yanlızca en üst ve en altkısmı ile vucut duvarına rastlanır( sağ ventral ve dorsal kolon). Büyük kolon sağ ventral kolon olarak sekakolik ağızdan kaynaklanır (RVC), ve sekakolik büklüm ile sekumun lateral bandı ile birleşir. RVC kraniale doğru giderek sternal fleksura doğru ilerler, sol ventral kolon olarak kavdale doğru devam eder ve pelvik kanalda 180 derece dönerek pelvik fleksuru (PF) oluşturur. PF yerleşim bakımından değişim gösterebilir fakat daha çok orta hattın solundadır. PF’dan sonra kolon kraniyale doğru ilerleyerek dorsalde dyaframatik fleksuru şekillendirir. Kolon 180 derece dönerek kavdodorsal yönde sağda sağ dorsal kolon (RDC) olarak ilerler. Mesenterik kök üzerinde RDC çapında keskin bir azalma olur ve medialden sol kranial mesenterik artere doğru ilerler ve transversal kolon olarak küçük kolonu oluşturarak (dessending colon) devam eder ve sol karın duvarı üzerinde 2,5-4 m uzunluğa ulaşır.

    Kolonun Damarsal Beslenmesi:
    Büyük kolonun vasküler beslenmesi, CMA’dan kaynaklanır, halbuki diğer birçok türde büyük kolon hem CMA hemde cavdal mesenterik arter tarafından sağlanır. Dorsal kolon sağ kolon arterince (CMA’dan bir kol) beslenir CMA ileokolik arter olarak devam eder ve ventral kolonu besleyen kolic yan arterler verir. Her iki kolic damar kolonun mesenterik tarafına yerleşir ve pelvik fleksura anastomoz verir. İleosekal arterin terminal kolları sekumu, ileum antimesenterik giden küçük bir kol ile besler. Aşağı inen kolon olan CMA ve cavdal MA ‘ın bir kolu olan orta kolic arterle beslenir.
    Kolon dokusu, mesenterik damarlardan kol alan farklı arteriel kollarla beslenir Başlangıç olan bu kollar, antimesenterik kısma doğru serozal yüzeyde ilerlemeden önce mesenterik veni saran bir damar ağı oluşturur. Bu subserozal damarlar kas katlarını geçmeden ve submukozada devam etmeden önce vasküler bir ağ oluşturarak yaklaşık 3-4 cm ilerler. Submukozal vasküler ağdan kol alan dallar, kas katlarını ve mukozayı besler. Mukozal beslenme lumene doğru devam eder ve submukozal damarlara arkadan derenaj sağlamadan önce submukozal anastomotik bir pleksus oluşturarak kolonic bezler etrafında bir ağ şekillendirir.

    Kalın Barsak Fizyolojisi :
    Sindirim fizyolojisi :
    Atlarda kalın kolonun en önemli fonksiyonlarından birisi depolama ve büyük miktarda sıvının emilimidir. Kalın barsak 24 saatlik süre boyunca total ekstraselüler sıvının yaklaşık aynı miktarı bir sıvıyı absorbe eder. Sonuç olarak sekum ve kolonun emilim işlemini engelleyen durumlar, şiddetli dehidrasyona öncülük eden yıkıcı sonuçlara neden olabilir.
    Kalın barsak içindeki mikrobiyal sindirim atın beslenme ihtiyaçlarını sürdürmede önemli bir rol oynar. Atların enerji ihtiyacının %50 kadarı kalın barsak tarafından sağlanır. Erimeyen maddelerin çoğu (selüloz), eriyen kadar (nişasta), karbonhidrat kalın barsağa sindirim için gönderilir. Böylece normal karbonhidrat sindirimi oluşurken, mikrobiyal gaz serbest kalır. Normal şartlar altında gaz distale doğru hareket eder. Ancak birkez tıkanma gelişirse, ağrı ve sistemik şoka neden olan şiddetli şişme ile sonuçlanır.

    Hareket :
    Hem sıvı hemde partikül parçaları sekum boyunca nisbi bir hızda ilerler. Ancak, kalın barsaktaki ilerletici hareket aniden azalır. Ventral ve dorsal kolonların, içeriğin en çok biriktiği yerler olduğu görülür. Sonuç olarak, içeriğin ilerlemesinin engel ile karşılaştığı yerler, pelvik fleksur ve dorsal ve ventral kolon arasında geriye gitme hareketinin olmadığı proksimal transversal kolonda olduğu görülür. Partikül hacmı artarken (2 cm çaplı) dorsal kolonda seçici bir birikme olur. 10 günde belirli bir sıvı tamamen atılır, halbuki 2 cm’lik bir belirleyicinin (marker) yalnız % 40’ı dışkıda görülmüştür.
    Motor aktivite, sekum, proksimal sağ ventral kolon ve pelvic fleksurdan kaynaklanır. Sağ ve sol ventral kolon ve pelvik fleksur, içeriğin birikimi ile sonuçlanan hem oral hemde aboral yönlü motor aktiviteye sahiptir. Sekum interdiğestiv dönem boyunca 4 tip harekete sahiptir. Birincisi lokal karıştırma (haustra to haustra); ikinci ve üçüncü benzerdir, herbiri düzenli bir hareket ve kasılmaya sahiptir, fakat sekumdaki farklı bölgelerden kaynaklanır. Sekumdan kolona ilerleyici hareket, RVC içine yoğun düzenli peristaltik dalgaya sahip olan ve sekumdan kaynaklanan 4. tip harekettir.
    Sekum ve assending kolon’un her ikisinin birleştiği tek oluşumlu duvardan dolayı, anormal yer değiştirmelerle sonuçlanan karın boşluğundaki büyük dereceli hareketler meydana getirebilir.(LAM)
    Atlarda kolonlar hacımlarının büyük olması ve serbest motiliteleri nedeniyle, anatomik olarak deplasmana predispozedirler. Kolon assendes, ruminantlarda kolon spiraleyi, atlarda ise büyük ventral ve dorsal kolonu meydana getirir. Bu nedenle oldukça uzundur. Mezokolon dorsal ve ventral kolonların etrafında döndüğü bir aksis görevi yapar.
    Kolon torsiyonlarının nedenleri bilinmemektedir. Irk dispozisyonu yoktur. Yazın daha fazla görülmektedir. Yüksek konsantre yemlerin doğum sonrası verilmesi, strongylus vulgaris ve Trichonema Spp göçleri sonucu, kolon hasarına bağlı motilite bozuklukları, spazmodik kolik, yerde yuvarlanmalara sebep olan hafif sancılar, hareketli kolon seğmentlerinin torsiyona başlamasına sebep olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle strongylus larvalarının oluşturduğu işemi, timpaniye sebep olan gıdasal faktörler ve anormal motilite, direkt nedenleri meydana getirir.
    Kolonik deplasman ya basit yada strangulasyon obstrüksiyon sonucu oluşabilir. Kolonun strangulasyon obstruksiyonu şiddetli kolik, kolonik timpani, şok ve yüksek mortalite ile karakterize olurken, kolonun basit deplasmanı kolon konstipasyonuna benzer. Bu bozukluklarda kolonda içerik geçişi engellenir, ancak kolonun vaskülarizasyonu bozulmaz. Sol ve sağ dorsal deplasmanlar büyük kolon torsiyonlarının yaygın iki formudur.
    Çıkan Kolon Deplasmanı :
    Atlarda büyük kolon serbestçe karın boşluğunda hareket edebilirliğe sahiptir, çünkü karın duvarına tek bir mesenterik bağlantısı vardır. Kolonun normal yerleşim düzeni diğer karın organlarıyle olan teması ile sürdürülür. Normal şartlar altındaki bu düzenleme sürekli böyle kalır. Ancak kolonun normal pozisyonu, değişen hareket ve değişen sindirim sırasında bozulabilir. Bu anormal mekanizmalar sağ ve sol deplasman(nefrosplenik boğulma), 270 dereceden az kolon volvulusu (nonstrangulasyon) ve kolonun retrofleksiyonu içeren farklı deplasman tiplerine öncülük edebilir.

    Büyük Kolonun Torsiyonu ve Sol Dorsal Deplasman :
    Torsiyon daha küçük olan, sol dorsal kolonda başlar. Ventral kolon medial, lateral ve ventral doğrultuda hareket eder. Böylece torsiyon saat yönünde veya tersi yönde olabilir. Pelvik fleksur, hareket için tamamen serbest olduğundan 90 derecelik rotasyon yaygın olarak oluşur ve klinik semptom oluşturmaz. 180 derecelik torsiyonda gıda geçişi durur ve bu durum basit obstruksiyondaki gibi gelişir. 180-260 derecelik rotasyonda vaskülarizasyonun sağlanmasına rağmen, 360 derece rotasyonda kan damarları tam obstrüksiyona uğrar ve strangülasyonla birlikte işemik nekroz gelişir.
    Sol dorsal deplasman (LDD), nefrosplenik bölgede yer alan büyük kolonun pozisyonu ile ilgilidir. Nefrosplenik boğulmaların etiyoloji ve patogenezisi bilinmiyor. Genelde sıcak kanlı ve saf kan büyük atların bu duruma çok yatkın olduğu görülür. Hapsolmuş olarak yer alan kolonun yönlenmesiyle ilğili iki terori ileri sürülmüştür. Birincisi, kolon (pelvik fleksur) nefrosplenik bölgeye doğru dorsal olarak seyreder ve buraya sıkışıp kalır. İkincisi ve oldukça muhtemel olanıdır, fakat bilimsel olarak oluşturulamamıştır, kolon vucut duvarı ile dalak arasında dorsale doğru hareket eder ve nefrosplenik bölgede hapsoluncaya kadar bu hareketi sürdürebilir. Dalak kontraksiyonu boyunca kolon gaz ile şişerse karın duvarı ile dalak arasında dorsale doğru hareket edebilir. Dalak normal hacmına ulaşınca hapsolma gerçekleşir. Başka bir şekilde ise mide şişkinliği süresince dalak ventromediale doğru yer değiştirebilir ve karın duvarı ile dalak arasında yerleşir ve böylece kolon dorsal olarak nefrosplenik bölgeye doğru hareketine izin verilmiş olur. Median hatta önceden geçirilmiş ameliyata bağlı olarak, dalak yapışmalarının olduğu atlar, kraniokavdal yönde kolon deplasmanına oldukça yatkındırlar.
    Daha hafif vakalarda yanlızca pelvik fleksur hapsolur, fakat dahaçok kolonun önemli bir kısmı hapsolur. Şiddetli vakalarda ventral ve dorsal kolonun üçte ikisinden çoğu hapsolabilir. Şiddetli deplasmanlarda kolon sıklıkla kraniyale hareket eder. Ve pelvik fleksur diyaframa bitişik pozisyona gelir. Kolon karın duvarı ile dalak arasında hareket ederse, birkez hapsolunca en az 180 derece daralma bölgesinde döner. Dönmenin meydana gelmesi dolayısyle dorsal kolon ventral kolon ile olan normal ilişkisi içerisinde karın duvarı ile dalak arasında hareket ederken nefrosplenik alanda ventral olarak sonlanır ve ventral kolon da dorsal pozisyonda yer alır. Birçok şartlar altında dokulara olan vasküler beslenmeyi engelleyen bir şişme yokturdur, ancak hapsolmanın oluşabildiği bölgede ödem ve konjesyon meydana gelebilir.
    Nefrosplenik boğulma olan atlar sıklıkla kolon deplasmanı ve şişkinliğinin yaygınlığına bağlı olarak orta dereceden hafife değişen bir sancı gösterirler. Kolonun çok büyük bir kısmı bu bölgede hapsolur, mesenterde artmış bir gerginlik ve kolon şişkinliği meydana gelir, buda şiddetli bir ağrıya ve sistemik şoka öncülük eder. Rektal muayenede şişkin büyük bir kolon görülebilir ve kavdomedial yönde dalak deplasmanı görülür, şayet at sakin durursa kolon nefrosplenik ligament üzerinde transversal pozisyonda palpe edilebilir. Ultrasaund, bu durumlarda kullanılabilir. Teknik deneyime ihtiyaç duyulur, fakat detaylı bilgi vermesi bakımından iyi bir teşhis aracıdır.
    Hem koruyucu hemde cerrahi metodlar nefrosplenik boğulmayı düzeltmek için kullanılmıştır. Kolon dalak ve vucut duvarı arasında hapsolmuş ise cerrahi düzeltmeye gerek duyulmayabilir, çünkü kolon sıksık normal pozisyona döner. Yanlızca pelvik fleksur hapsolmuşsa ve atta ağrı yoksa konservatif tedavi ve yemin fazla verilmemesi ile kendiliğinden düzelme olabilir. Ancak hiçbir cevap yok ise yada kolonun büyük bir kısmının hapsolduğuna dair belirtiler var ise birçok invasiv metod kullanılabilir. Cerrahi olmayan tedavide ata kısa etkili bir anestezik (xylazin ve ketamin) uygulanır ve sağ yan tarafına yatırılır. At bir kaldıraçla bacaklarından kaldırılır, ve dorsal pozisyonda 1 dk süreyle tutulur, at yavaş yavaş döndürülerek sol lateral pozisyona getirilir, 360 derecelik bir rotasyondan sonra at kaldırılır. Ultrasaund, cerrahi olmayan bu işlem süresince ve sonrasındaki pozisyonları tesbit etmede kullanılabilir. Splenik yapışmadan şüphe ediliyorsa ki bu muhtemelen orta median hatta yapılan önceki bir ameliyattan kaynaklanır. Bu durumda cerrahi olmayan düzeltme işlemi muhtemelen başarısız kalır.
    Konservatif metodlar uygun değil ise veya boğulma şiddetli ise ve atın durumu kötüleşiyor ise cerrahi düzeltme uygulanmalıdır. Cerrahi işlem ventral celiotomi ile yapılır. Vetral yaklaşım gözlem açısından daha iyi bir uygulama sağlar.
    Büyük kolonun sol dorsal deplasmanında, kolondan genellikle kraniyalde, splenorenal bölgede hapsolur. Sonuçda kolon, sol böbrek, splenorenal ligament ve dorsal abdominal duvar arasında yer alır. Kolonun 180 derece torsiyonu sonucu ventral kolon dorsalde, dorsal kolon ise ventralde yer alır. Bu, kolon torsiyonlarının muhtemelen en yaygınıdır.

    Büyük Kolonların Sağa Dorsal Deplasmanı:
    Büyük kolonun sağ dorsal deplasmanına daha az rastlanır. Etiyolojisi bilinmemektedir. Normalde büyük kolon, sağ karın duvarı ve sekum arasında uzanır (şekil 22-17). Sağ dorsal deplasmanda, kolon kraniyale doğru yükselir ve sekum etrafında laterale veya mediale doğru hareket eder. Büyük kolonun başlangıcında ve sonunda değişik derecede kolon fleksiyonu şekillenir. Pelvik fleksur hemen hemen diyaframaya kadar yer değiştirir. Bu nedenle rektal palpasyonda palpe edilemez. Fleksiyon olan bölgelerde 180-360 derece arasında torsiyon şekillenir. Torsiyonun derecesi ve kolon içeriğinin volümü, hastalığın seyrini, ağrının şiddetini, şok semptomlarının gelişimini ve barsaktaki vasküler bozukluğun derecesini etkiler.
    Bu durum iki tip deplasmanla karakterizedir. En yaygın olanı kolonun mesenterik askıdaki dönmesiyle ilğili olanıdır ve bu kavdal yönde sekum ve vucut duvarı arasında hareket eder, birkez kavdal yönde sekuma doğru kolon sıksık 180 derece sekum etrafında döner, böylece karının kranial kısmında pelvik fleksura yerleşir. Daha seyrek olarak büyük kolon sekumun kavdal yönü etrafında kranial olarak döner böylece kolon vucut duvarı ile sekum arasında yerleşir, fakat pelvik fleksur kraniyale doğru diyaframaya uygun olarak uzanır. Deplasmanın diğer tipinde kolon sıksık 180-360 derece mezenterik kök üzerinde döner.
    Sağ dorsal deplasmanın etiyoloji ve patogenezisi bilinmiyor, ancak mekanizmaları diğer deplasmanlarla muhtemelen benzerdir. Besleme uygulamaları, kolonic hareketler ve fonksiyonlarında yaptığı değişiklikler, kolon ağırlığında değişimlere öncülük ederek ve kolonun değişik bölgelerindeki gaz oluşumu muhtemel sebeplerdir.
    Klinik belirtiler sol kolon deplasman bulgularına benzer ve intestinal hasar ve şişkinliğin yaygınlığına bağlı olarak değişir. Gastirik refleks genellikle bulunmaz ve abdominal sıvının analiz sonuçları normaldir, ancak ek bir volvulus yada dokuların basınç altında kaldığı durumlar hariçtir. Rektal muayenede sıksık büyük oranda gazla şişmiş kolona rastlanır, pelvik fleksur bulgusu olmadan sekum kolonun medialinde palpe edilebilir ki bu durum anormaldir.
    Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi endike kılar, özellikle şiddetli deplasmanlarda yada volvulusla birlikte olan vakalarda, konservativ tedavi, hidrasyonun sürdürülmesi ve gıdanın kısıtlanması, hafif dereceli sağ dorsal deplasmanların düzelmesine izin verir. Genelde bu vakaların prognozu, strangülasyon volvulusun olmaması kaydıyle iyidir.
    Torsiyon olmadan sadece fleksiyon olduğu durumda (şekil 22-14 A,B) barsak içeriğinin geçişi kısmen etkilenir ve dolaşım bozukluğu çok hafiftir. Bununla beraber torsiyon şekillendiğinde dorsal kolonda tam bir obsturiksiyon ve şiddetli dolaşım bozukluğu meydana gelir(GE).
    Abdominal ağrı yada kolik belirtisi gösteren atların, en azından % 80 ninin medikal uygulamaya cevap verdiği görülmüştür. Bu atların çoğunda abdominal ağrının sebebi gizli kalmaktadır.
    Midebarsak tıkanmaları atlarda karın ağrısı belirtilerine öncülük edebilir, çünkü tıkayan lezyonlar yada içerik, sıvı yada gazın tıkanma bölgesinin proksimalinde birikmesiyle oluşan fiziksel basınç nedeniyle ağrı oluşur. Vasküler compromise varlığı esas olarak gastro intestinal tıkanmalar, basit yada strangülasyon tıkanmalar olarak sınıflandırılır. Bu tıkanmalar tek tırnaklıların tüm mide barsak sistemi boyunca oluşabilir ve tıkanmanın yeri sıksık tedavi şekillerini de yönlendirir. Strangülasyona bağlı obstrüksiyonlar hayatı tehdit edici olmalarına rağmen (böyle durumlar acil cerrahi müdahaleyi gerektirir) bu tür tıkanmalara veteriner pratikde daha az oranda rastlanır.
    Atlarda basit kolonik tıkanma genellikle kabızlıkdan kaynaklanır. Büyük kolonların kabızlığı iki kategoride incelenebilir, organize ve organize olmayan. Organize olanlar; lastik top, bataniye, latters ve stall webbings. Organize olmayanlar¸içerik, kum ve gravel’dir. Klinik görünüm iki durumda da aynı olup, organize olmayan daha seyrek tedaviye cevap verirken, organize kabızlıklarda tedavi daha kolaydır. Kalın barsakların kabızlığa en sık uğrayan bölgesi flexura pelvinadır. Abdominal ağrı yavaş yavaş oluşur, ağrı sekunder timpani, deplasman yada sol kolon volvulusu olmadıkça seyrek olarak şiddetlidir. Dışkı geçisi derhal durur ve küçük, katı ve mukusla örtülü yumaklar klinik belirtilerin görülmesinden sonra barsakları geçebilir. Barsak sesleri artmış olarak duyulabilir ve yoğundur, fakat genellikle vardır. Kalp atımı genellikle normal sınırlar içinde kalır yada hafif artmıştır.
    Pelvik fleksurdaki kabızlığın teşhisi rektal muayene ile kolayca yapılabilir. Normal olarak pelvik fleksur 18. kaburga izasındaki kavdal abdomenin alt sol çeyreğinde palpe edilebilir. Bu kısım kabızlığa uğradığında 15-20 cm çapa ulaşabilir ve pelvik girişin sol tarafında palpe edilebilir. Ayrıca kabızlığa uğramış olan pelvik fleksur pelvik kanalı doldurabilir ve orta hattın sağ tarafına doğru genişler(1).
    Retrofleksiyon (geriye dönme), ya lateral, medial, dorsal yada ventral pozisyonda kraniyal olarak pelvik kısmın deplasmanından kaynaklanır. Klinik bulgular ve teşhis, diğer kolon deplasmanlarınki gibidir. Tedavi de benzerdir, hafif vakalarda konservatif tedavi mümkündür, fakat cevap alınamaz ise ve hasta kötüye gider ise cerrahi müdahale gereklidir.

    Bulgular :
    Şiddetli sancı şikayetleri olan 20 aylık secereli, erkek arap tayının, sancılanma olayından 5 gün öncesinde koşturulduğunda, çabuk yorulduğu bildirilmiş, yapılan muayenesinde hafif bronşiyal seslerde birlikde göz konjuktivalarında hiperemi tesbit edilmiş, anormal başka bir bulguya rastlandı. Bulgulara dayanılarak 5 gün süre ile alfoksil 2,5 gr/gün ve catasol 15 cc/gün uygulandı. Hayvanın bu süre sonunda yuvarlanarak sancılandığı görülmüş ve bu sancının gün boyu sürekli, çok kısa aralıklarla devam etmiştir. Yaklaşık 6-7 saatlik kontrol ve gözlem sırasında, hayvanın şiddetle sancılandığı, rectal ısının 36.5 C olduğu, göz konjuktivalarının kirli hiperemik, idrar sondasıyle alınan idrarın pH’sının 5 olduğu tesbit edilmiş, rektal muayenede aşırı gergin transversal kolon palpe edilmiş, barsak peristaltik seslerinin hemen hemen yok denecek kadar az duyulduğu, sol ve sağ karın duvarı üzerinde geniş ping sahalarının olduğu, tesbit edilmiş, nasogastrik sonda uygulamasında herhangi bir sıvı alınamamış, ve ilerleyen saatlerde dehidrasyonun arttığı serum uygulamasına rağmen tesbit edilmiştir. Ikınmaya rağmen, dışkılamanın hemen hemen durduğu görülmüştür.
    Hayvana sancıya karşı önce Disfaljin 50 cc iv, daha sonra ise Finadyn uygulamalarına rağmen sancının durmadığı tesbit edilmiştir. Dehidrasyona karşı ise 2 L Ringesol ve 2 L Dekstrasol uygulanmış, kontaminasyon riskine karşı ise gentamisin uygulaması yapılmıştır. Ancak yapılan bu müdahalelerden bir sonuç alınamamış ve hayvan bu süre sonunda komaya girerek ölmüştür.
    Ölüm sonrası, derhal otopsi gerçekleştirilmiş ve büyük kolonlarda işemik nekroz oluştuğu, sekumun dorsal kısmında hiperemiden başka bir bulguya rastlanmamıştır.
    Alınan anemnezde, hayvanın yonca, yulaf, mısır ve arpa ile beslendiği, sıksık güzel havalarda antreman maksatlı hafif düz koşular yaptırıldığı öğrenilmiştir.

    Literatür :

    1-Johnstan, Mark. (1992) Equine colic-torefer or not to refer. Equine practice, 134-141
    2-Doran, Rick. (1993) Field managementof simple intestinal obstruction in horses. The Compendium, 465-470

    #39218

    [size=x-large]bilgilendirmen için teşekkürler..[/size]

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.