- Bu konu 0 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 18 yıl 8 ay önce
irresistable tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
24 Haziran 2006: 15:17 #1542
irresistable
Üye[size=medium]Çarşamba
Yağmurdan korunmak için kendime bir barınak yaptım. Ama huzurlu bir şekilde içine girip de oturmak ne mümkün? Yeni mahluk gelip barınağıma girdi. Onu dışarı atmaya çalıştığımda çevresine baktığı deliklerden su çıkardı ve sonra pençelerinin arkasıyla bu suyu sildi. Bir yandan da bazı hayvanların korktukları zaman çıkarttıkları seslere benzer bir ses çıkartıyordu. Keşke hiç konuşmasaydı; ne güzel olurdu. Ama bir an bile susmuyor. Belki zavallı mahluka hakaret ediyormuşum gibi bir izlenim yaratıyorum ama aslında öyle bir niyetim yok. Daha önce hiç insan sesi duymamıştım ve ayrıca kafamı dinlemeyi düşlediğim bu barınağın sakin ve huzurlu ortamına kendini zorla sokan her yeni ve tuhaf ses kulağımı tırmalar. Üstüne üstlük bu yeni ses yanıbaşımda çınlıyor; hemen omzumun üstünde ve tam kulağımın dibinde. Bir sağ kulağımın dibinde bir sol kulağımın. Ben öyle kulağımın dibinden gelen seslere alışık değilim.
Cuma
Bu adlandırma işi aynen devam etmekte. Karşı yöndeki çabalarım hiçbir sonuç vermiyor. Yaşadığım yer için çok hoş, melodik bir ad bulmuştum: Cennet Bahçesi. Ben kendim bu toprakları bu adla anmaya devam edeceğim. Yeni mahluk dört bir tarafın ağaç ve kaya olduğunu, bahçeye benzeyen bir yan bulunmadığını söylüyor. Dediğine göre burası bir parka benziyormuş ve parktan başka bir şeye de benzemiyormuş. Böylelikle, tabii benim görüşüm alınmadan bu topraklara yeni bir isim verildi: Niagara Çağlayanı Parkı. Bu, artık haddini aşmış bir zorbalık. Dayanmak mümkün değil. Bir de orta yere bir tabela dikti: ‘ÇİMENLERE BASMAYIN’.
Eskisi kadar mutlu bir hayatım yok artık.
Cumartesi
Yeni mahluk çok fazla meyve yiyor. Muhtemelen çok yakında hiç meyvemiz kalmayacak. Yine ‘biz’ dedim. Onun kullandığı sözcükleri duya duya artık ben de kullanmaya başladım. Bu sabah oldukça yoğun bir sis vardı. Sisli havalarda dışarı çıkmıyorum ama bu yeni mahluk çıkıp geziyor. O her havada geziyor ve içeriye çamurlu ayaklarıyla giriyor. Ve konuşuyor! Bir zamanlar burası çok sakin ve güzel bir yerdi.
Pazar
Berbat bir gün. Bugün gittikçe daha dayanılmaz bir hal alıyor. Geçen Kasım ayında bugün dinlenme günü olarak belirlenmişti. Ondan önce her hafta için altı tane dinlenme günüm oluyordu. Bu sabah uyandığımda yeni mahluku, yasaklanmış ağaçtan elma koparmaya çalışırken gördüm.
Pazartesi
Yeni mahluk adının Havva olduğunu söylüyor. Buna hiçbir itirazım olmaz. Yanıma gelmesini istediğimde kendisini bu adla çağırmalıymışım. Kelime olarak saygı uyandıran, büyük, güzel ve yinelenerek söylenmeyi hak eden bir kelime. Yeni mahluk diyor ki, o bir mahluk değil kadınmış. Burası biraz şüpheli ama aslında benim için hepsi bir. Keşke kendi başının çaresine bakabilse ve konuşmasaydı.
Salı
Havva her yeri çirkin isimler ve kaba işaretlerle kirletti.
BURADA GİRDAP VAR.
ADAYA BU YOLDAN GİDİLİR.
RÜZGARLI MAĞARAYA BURADAN GİDİLİR.
Havva bu parkın güzel bir tatil beldesi olabileceğini söylüyor. Tatil beldesi. Yeni icat ettiği sözlerden biri. Durmadan anlamsız sözcükler icat ediyor. Tatil beldesi de ne demek? Ama hiç sormamak gerek. Bir şey sorulunca onu uzun uzun anlatmak gibi bir takıntısı var.
Cuma
Çağlayana atlamamam için çok yalvardı. İyi de bunun ne zararı var? Bunun kendisini korkuttuğunu söylüyor. Doğrusu sebebini çok merak ediyorum. Ben bunu hep yapıyorum. Çağlayana balıklama atlamanın verdiği heyecan ve serinlemek hoşuma gidiyor. Bence çağlayan bu iş için yapılmış. Başka bir şeye yarayabileceğini tahmin etmiyorum. O ise çağlayanın manzara olsun diye yapıldığını söylüyor. Tıpkı gergedanlarla filler gibi.
Çağlayana bir fıçı içinde atladım ama bu onu memnun etmedi. Üzerimde incir yaprağından yapılma elbisemle girdabın içinde ve kuvvetli akıntıya karşı yüzdüm. Elbise bir hayli yıprandı. Böyle olunca da üstüme başıma dikkat etmedim diye bir sürü laf işittim. Kendimi burada çok kısıtlanmış hissediyorum. Bir hava değişimine ihtiyacım var.
Cumartesi
Geçen Salı günü kaçtım. İki gün boyunca yol aldım ve tenha bir yerde kendime bir başka barınak yaptım. Elimden geldiğince izlerimi silmeye gayret ettim. Ama o, kurt diye çağırdığı ve evcilleştirdiği bir hayvanın yardımıyla yerimi buldu. Yine o acıklı sesin eşliğinde, baktığı deliklerden su çıkartıyor. Onunla geri dönmeye mecbur kaldım. Ama ilk fırsatta yine göçeceğim. Havva lüzumsuz birçok şeyle kendini yoruyor. Örneğin, arslan ve kaplan denilen hayvanların, birbirlerini yesinler diye verildiği aşikar olan dişleri varken neden çimen ve çiçek yiyerek beslendiğini merak ediyor. Ne kadar aptalca çünkü bunu yapabilmeleri için birbirlerini öldürmeleri gerekir. Böyle bir şeyin vuku bulması halinde ise adına ölüm denen şey gerçekleşmiş olacak. Oysa ölüm, bana söylendiğine göre Park’a henüz girmemiş. Bazı açılardan çok talihsiz bir durum bu.
Pazar
Berbat bir gün[/size].
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.