10 yazı görüntüleniyor - 1 ile 10 arası (toplam 10)
  • Yazar
    Yazılar
  • #2457
    sfenks
    Üye

    Antraks Şarbon
    Antraks, Bacillus anthracis tarafından oluşturulan septisemik özellikte, akut, infeksiyöz bir hastalıktır. İnfeksiyon, vücut ısısının yükselmesi, dalağın şişmesi, kanın katran gibi koyu bir renk alması ve pıhtılaşmaması, deri altı ve subseröz dokularda sero-hemorajik infiltrasyonların oluşması ile karakterizedir. İnfeksiyon zoonoz bir özellik gösterir.

    ETİYOLOJİ
    Bacillus anthracis bakteri kalsifikasyonunda “endospor oluşturan Gram pozitif çomaklar ve koklar” grubunda bulunmaktadır. Bu grup içinde ki bacillus cinsine bağlı türlerden biridir. Hastalığın etkeni olan Bacillus anthracis 1-2 x 3-8 mikrometre boyutlarında aerobik (veya fakültatif), Gram pozitif, hareketsiz, sporluve kapsüllü bir mikroorganizmadır. Basilin yan kenarları birbirine paralel ve uçları köşelidir. Aerobik koşullarda, vücut dışında (in vitro) meydana gelen sporlar oval veya yuvarlak olup, basilin genellikle orta bölgesine yerleşmiş (sentral pozisyonda) ve sporun çapı basilin çapından küçüktür. Sporulasyon oksijen varlığında 120 °c üzerinde olur, ancak 42 °c’nin üzerindeki kültürlerde pek rastlanmaz. Sporlar fiziksel ve kimyasal etkenlere karşı çok dirençlidirler ve doğa koşullarında 50-60 sene canlılığını ve infektivitesini muhafaza edebilirler.

    Antraksadan ölen hayvanların vücudunda spor oluşmaz ancak hayvana otopsi yapılırsa veya ölümden sonra tabii deliklerden (ağız, burun, anüs, vulva) gelen kanın hava ile temasında basiller, spor verirler. Basilin vegetatif formunun etrafında bulunan kapsül genellikle vücut içinde (in vivo) ve özel koşullar altında (% 10 – 30 CO2 ‘ li ve serumlu ortamlarda) in vitro olarak meydana gelir. Diğer kapsüllü mikropların aksine B. Anthracis’in protein karakterinde (poly-8-D-glutamik asit) olan kapsülü toksijenik ve immunojenik yeteneği düşük ve zayıftır. Ancak, basilin virulensini arttırmada, basili fagositozdan ve vücutta oluşan antrasidal madelerden korumada önemli görevi vardır.

    Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucu, B. anthracis ‘in toksin sentezini (OF, PA, LF) kodlayan 110 M Dal’luk pOXI ile kapsül ile kapsül formasyonunu kodlayan 60 M Dal’luk pOX2 olarak adlandırılan iki plasmide sahip olduğu anlaşılmıştır. Bunlar virülens faktörleri olup, eğer bakteri bu plasmidlerden birini veya her ikisini kaybederse avirulan hale gelmektedir.

    B. anthracis’in evgetatif fromu, diğer sporsuz mikroplar kadar dayanıklıdır. 55-58 °C’de 10-15 dk. içinde inaktif hale gelir. Açılmamış kadavralarda vegetatif formlar putrefaksiyonun etkisiyle 3-6 günde tahrip olabilmektedir. Buna karşılık sporları ise gerek fiziksel ve gerekse kimyasal faktörlere çok dirençlidirler. Otoklavda, rutubetli ısıda 121 °C’de 15 dk., kuru ısıda 160 °C’de 60 dakikada ölürler. Lam üzerinde ki mikroplar fizasyon ısısına 5-6 saniye dayanırlar. Merkuri klorid (1/1000) 5 ve formol (% 10) 15 dakikada basilleri öldürebilir. Sporlar toprakta, merada ve sularda uzun yıllar canlı kalabilir. Antraks sporlarının %0,1 sublime içinde 70 saat, %4 potasyum permanganat’ta 15 dakika, %3 formol da 3-4 gün ve %5 fenolde 2-40 gün canlı kalabildiği açıklanmıştır.

    Doğal koşullar altında soğuk kanlı hayvanlar hariç, bütün sıcak kanlı hayvanlar ve insanlar infeksiyona yakalanabilirler. Hastalık en fazla sığır, koyun, keçi, manda, deve, geyiklerde, daha az olarak da domuz, at ve etçillerde görülür. Kanatlılar deneysel olarak hastalanabilirler. Bazı hayvan ırklarının, antraks karşı özel bir dirençliliği vardır. Örneğin, cezayir koyunları deneysel hastalandırmalara karşı dayanıklıdırlar. Genç hayvanlar, ergin ve yaşlılardan daha duyarlıdırlar. Açlık, yorgunluk, uzun yolculuk, fazlaca sıcak ve soğuk, iyi beslenememe, fena bakım, dental ve organik bozukluklar, şap hastalığı, iç parazitler ev diğer stres ve predispoze edici faktörler hastalığın çıkış ve yayılışına büyük ölçüde yardımcı olur. Hastalık sıcak, rutubetli ve bataklıklı bölgelerde diğer yerlerden daha fazla görülür. B.anthracis’in sporları toprakta, sularda ve merada otlar üzerinde uzun yıllar canlı kalır (50 – 60 yıl) ve bu yerler infeksiyon kaynağı olarak görev yaparlar. Ölen hayvanların insanlar tarafından veya meralarda bırakılarak yırtıcı kuşlar ve hayvanlar tarafından parçalanması, kuşlar, yağmur ve sel sularıyla uzaklara diğer meralara ve topraklara nakledilmesine ve buralara bulaşmasına sebep olur. Açılmayan kadavrada vegetatif basiller kısa bir süre içinde pütrefekasyon sonucu ölürler. Bu nedenle kadavralar açılmadan iki metre kadar derine gömülürler.

    Hastalığa yakalanan hayvanlar ölümden 1-2 gün önce sütleriyle, gaita ve idrarlarıyla basil çıkarırlar. İyileşenlerin sütleriyle de kısa bir süre etken saçılabilir. Ölenlerin doğal deliklerinden (ağız, burun, anüs, vulva) gelen kanlarla, açılan veya parçalananların et ve kanlarında bulunan ve dışarı çıkan mikroplar kısa bir süre sonra sporlanırlar. Buradan çeşitli vasıtalarla su, yem, gıdalara, toa ve toprakla havaya, ahırda ki çeşitli tımar takımları, malzeme, operasyon malzemesi, eller, havlular, vs. Gerek vegetatif basille ve gerekse sporlarla kontamine olurlar. Kan emici ve sokucu sinek ve artropodlar antraks mikroplarını taşıyabilir ve bulaştırabilirler. Ayrıca, kemik unları, post, kıllar, yün, yapağı, deri, kontamine çeşitli protein konsantreleri, silaj yemleri vs.bulaşmada çok önemli role sahiptirler.

    Bulaşma başlıca 3 yolla olmaktadır.

    1. Sindirim Sistemi İle : su, yem, ot, kemik unu, gıdalara, vs.bulaşan vegetatif basil ve sporlar, ağız içinde, dil-yutakta bulunan yaralar ve çiziklerden içeri girerek hastalık oluşturabilirler. Gıdalarla sindirim sistemine ulaşan mikroplar eğer buralarda çeşitli sebeplerden ileri gelen (gıda, paraziter, infeksiyon, vs.) çizik, lezyon, ülser, portantre varsa, infeksiyon daha kolayca meydana gelir.

    2. Solunum Yolu (inhalasyon) İle: Hayvanlarda nadiren görülen bu yolla infeksiyona insanlarda sıkça rastlanır. Hayvanlar daha ziyade topraktaki sporları solunumla almaları sonu infekte olurlar. İnsanar ise post, kıl, yapağı, yünde bulunan sporları alırlar.

    3. Deri Yolu İle : Bu yolla infeksiyon deride oluşan portantrelerden (ısırma, kırpma, operasyon, kan alma, injeksiyon, çizik, sıyrık,vs.yaralar) mikrobun girmesi ile olur. İnsanlar ise kontamine et ve kanla temasla hastalığı alırlar. Kan emici ve sokucu sineklerde bu yolla infeksiyonu bulaştırabilirler.

    İnsanlarda : Antraks insanlarda, mikrobun alınış yoluna göre daha ziyade akciğerlerde (yün, tüy, post, yapağı, deri işleriyle uğraşanlarda) ve deride (deri, et ve kanla uğraşanlarda, kasaplarda) görülebilir. İnfekte etlerin yenmesiyle barsak şarbonu oluşabilir. Deri şarbonu (malignant pütül) genellikle septisemi yapmamasına karşın akciğer ve barsak antraksı, septisemi oluşturabilir.
    Hastalığın prognozu, perakut formlarda kötüdür ve genellikle ölümle son bulur. Deri infeksiyonlarında iyileşme meydana gelir.

    #32403
    Hakan ARI
    Üye

    sağolasın

    #38976
    dostvet
    Üye

    Şarbon bugünlerde yine gündeme oturacak gibi. Ülkenin çeşitli bölgelerinde görülmeye başlandı. onun için biraz daha bilgileri tazeleyelim…

    Şarbon, Bacillus anthracis adlı mikrop tarafından meydana getirilen bulaşıcı olan, ot ile beslenen hayvanlarda özellikle sığır, koyun ve beygirlerde ani olarak ortaya çıkan ve insanlara da geçebilen bir hastalık. İnsanlar hastalığı hayvanlar veya bunların ürünlerinden alır. Mikroorganizma insanlara deriden girerse kara çıban denilen karakteristik bölgesel bir çıbanla ödem; kan dolaşımına karışması ile de sepsis (kan zehirlenmesi) ve iç organ lezyonları meydana gelir. Mikroplu etlerin yenmesi ağır barsak hastalıkları yapar. Hayvanlarda ise vücut ısısı yükselir, dalak şişer, kan, katran gibi koyu renk alır ve pıhtılaşmaz.

    Tabii şartlar altında sıcak kanlı hayvanlardan beygir, sığır, koyun ve domuzlar arasında çok yaygın olarak görülebilir. Kanatlı hayvanlar ise inceleme yapmak için hastalandırılabilirler. Genç hayvanlar, ergin ve yaşlılardan hastalığa daha duyarlıdırlar. Açlık, yorgunluk, uzun yolculuk, fazla sıcak ve soğuk, iyi beslenememe, fena bakım, organik bozukluklar, şap hastalığı, iç parazitler ve diğer stress faktörleri hastalığın çıkış ve yayılışında önemli rol oynarlar. Hastalık rutubetli, bataklık ve sıcak bölgelerde diğer bölgelerden daha çok görülür. Önleyici tedbirler alınmazsa büyük kayıplara yol açar. Bacillus anthracis sporları toprakta, sularda ve merada otlar üzerinde 50-60 sene canlı kalabilir ve bu yerler infeksiyon kaynağı olarak görev yaparlar.

    Ölen hayvanların insanlar tarafından veya merada bırakılarak yırtıcı kuşlar ve hayvanlar tarafından parçalanması ve kuşlar, yağmur ve sel sularıyla uzaklara, diğer meralara ve topraklara nakledilmesi buralara bulaşmasına sebep olur. Kan emici sinekler de hastalığı yayabilirler.

    Şarbon insanlar arasında meslek hastalığı şeklinde görülür. Hayvanla meşgul köylülerde, dericilerde rastlanabilir.

    Hastalık; hayvanlarda sendeleme, solunum güçlüğü, ayakta duramama, titreme ve halsizliklere sebep olur. Kısa sürede öldürür. Ölen hayvanlarda ölümden hemen önce ve sonra ağız, burun ve makattan kanlı bir akıntı gelir. Vücut ısısı artar. Hayvanlarda süt veriminde azalmaya, gebe olanlarda yavru atmaya sebep olur.

    Basil, insanlarda deriden girerse, ortası siyah, çevresi cerahatli karakabarcık adı verilen çıbanı meydana getirir. Ölümden 2-3 saat sonra deri siyah bir renk alır.

    Hastalık deri şarbonu ve iç organ şarbonu olarak ikiye ayrılır. İç organlarda barsak şarbonu ve akciğer şarbonu olur. Deride karakabarcık ve kötü ödeme sebep olur.

    Karakabarcıkta ilk tedavi şartı yaraya dokunmamaktır. Şarbon basilleri 42°C’nin üstünde üreyemez. Bundan faydalanmak için sıcak uygulama yapılabilir. Şarbon tedavisinde Penicillinden faydalanılmaktadır. Yalnız dozu yüksek olmalıdır. 10-15 milyon ünite Penicillin G (Kristalize penisilin) 6 saatlik aralarla damar içine verilmelidir. İkinci tercih edilecek ilaç Tetrasiklin grubu ilaçlardan birisi olup, 6 saat arayla 500 mg tavsiye edilmektedir. Bununla karakabarcık ve ödem şekilleri tedavi edilmekte ve mikrobun yayılması önlenmektedir. Hafif hastalarda sulfadiazinden de faydalanılabilir. Streptomycin de Penicillin ve Tetrasiklin kadar olmasa da etkilidir. Yukardakiler içinde en iyi tedavi şekli Penicillin ve Streptomycinin kombine olarak kullanılmasıdır. Günde 10-15 milyon ünite, Penicillin ve günde 1 gr Streptomycin kombine edilirse tatminkar sonuç alınabilir.

    Şarbon hayvanlardan insanlara geçen bulaşıcı bir hastalıktır. Korunma için öncelikle hayvan hastalığı ortadan kaldırılmalıdır. Hasta hayvanlar öldürülür ve cesetleri yakılır veya kireçli çukurlara gömülür. Çukurlar derin olmalıdır. Yüzeyde olursa şarbon sporları solucan ve böceklerle toprak yüzeyine taşınabilirler. Hayvan sürülerini şarbon sporları bulaşık olan otlaklardan uzaklaştırmalıdır. Buradaki otlar yakılmalıdır. Bulaşık ahır artıkları ve gübreler de yakılmalıdır. Şarbon sporları insanlara meslek ilgisi dışında yün ve deriden bulaşır. Kuşkulu maddeler yakılıp yok edilir. Hasta insanlarda kullanılan pansuman maddeleri yakılmalı ve madeni aletler strerilize edilmelidir.Şarbon hayvanlardan insanlara geçen bulaşıcı bir hastalıktır. Korunma için öncelikle hayvan hastalığı ortadan kaldırılmalıdır. Hasta hayvanlar öldürülür ve cesetleri yakılır veya kireçli çukurlara gömülür. Çukurlar derin olmalıdır. Yüzeyde olursa şarbon sporları solucan ve böceklerle toprak yüzeyine taşınabilirler. Hayvan sürülerini şarbon sporları bulaşık olan otlaklardan uzaklaştırmalıdır. Buradaki otlar yakılmalıdır. Bulaşık ahır artıkları ve gübreler de yakılmalıdır. Şarbon sporları insanlara meslek ilgisi dışında yün ve deriden bulaşır. Kuşkulu maddeler yakılıp yok edilir. Hasta insanlarda kullanılan pansuman maddeleri yakılmalı ve madeni aletler strerilize edilmelidir.

    #40763

    teşekkürler…emeğin için…

    #46547
    docxin
    Üye

    Hekim arkadaşlara küçük basit bir teşhis yöntemi; şüpheli hayvanın kulak ucundan alınan kanla yapılan sürme preparat giemsa ile boyandığında silik kapsülü bulunan,zincir şeklinde dizilmiş basiller görülebilir…başka bir etkenle karışmaz…

    #47731

    ölümü üzerinden zaman geçmiş hayvanların doğal deliklerinden kanın gelmesi durumunda ilk şüphe edileçek hastalıktır antrax

    #67112
    mali79
    Üye

    antraks ta aşılama nasıl yapılıyo hangi aşılar kullanılıyo şimdiden tşk

    #67117

    MAX STERNE ANTHRAX AŞISI PROSPEKTÜSÜ

    Tanım : Bacllius anthracis 34 F2 suşu ile hazırlanan canlı bir aşıdır.

    Kompozisyonu: % 50 gliserin, % 50 fiziyolojik tuzlu su, % 0,1 saponin ve 106 /ml canlı spor.

    Endikasyonu : Anthrax riski olan yerlerde ilkbaharda; hastalık çıkan yerlerde derhal ve hastalıksız hayvanlara kuruma amaçlı tatbik edilir.

    Kontrendikasyonu: Yüksek ateşli ve gebeliğin son dönemindeki hayvanlara uygulanmamalıdır.

    Uygulama ve Dozaj:
    Büyükbaş hayvanlara (at, sığır, deve) 1 ml
    Koyun, keçi, domuz 0,5 ml
    Tay, dana, malak 0,5 ml
    Kuzu ve oğlak (2-6 aylık) 0,25 ml

    Büyükbaş hayvanlara boynun yan yüzünün orta kısmına veya omuz gerisine, koyunlarda arka bacak iç kısmına, keçilerde kuyruk altına ve domuzlarda kulağın arka yüzüne deri altına verilir. Kıvırcık koyunlarda kuyruk altına da enjekte edilebilir. Enjeksiyon yeri mümkün olduğu kadar eklemlerden uzak olmalıdır.

    Uyarılar: Aşı enjektöre çekilmeden önce şişe iyice çalkalanmalıdır. Aşılama sırasında asepsi ve antisepsi kurallarına dikkat edilmelidir. Aşı mutlaka derialtı uygulanmalıdır. Aşılama öncesi ve sonrası antibiyotik uygulaması bağışıklığı olumsuz yönde etkiler.

    Yan Etkiler: Aşı uygulamasını takip eden 24-48 saat içinde hafif ateş, enjeksiyon yerinde, ödem ve geçici topallık görülebilir.

    Yasal Arınma Süresi: Aşılamadan sonra 6 hafta.

    Saklama Koşulları: Karanlıkta dondurulmadan +2 ile + 8 oC’de saklanmalıdır

    Ambalaj Şekli: 50 ml bal renkli şişe

    İmha Şartları: Otoklavda 121 °C de l saat tutularak, yakma fırınında veya üretici kuruma gönderilerek imhası sağlanır.

    “SADECE VETERİNER KULLANIM İÇİNDİR”

    Üretici Kurum: Etlik Veteriner Kontrol Ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü/ANKARA

    Tel: O 31 2 326 00 90 (10 Hat) Fax: O 312 321 17 55

    #69115
    msty_2
    Üye

    slm arkadaşlar ben 3.sınıf ögrencisiyim türkiyede bu hastalıgın eradike edildigini biliyordum .. ama yanılmışım heralde şuanda bu hastalıgı hekimlik hayatında gören arkadaşlarımız varmıı … çook kötü bir hastalık bide zoonoz ama antibiyotiklere karşıı dirençsizz saha anthraxı .. biyolojik silah olarak kullanılan anthraxlarda antibiyotige karşı direnç saglanmıştırr.. burada en önemli olayyy hayvanın öldükden sonra virusun yıllarca saglam kalmasııı .. bide ihbarı mecburi.. bir hastalık… acaba bunu şu mellunlar kullanmasınn buaralar yaygınlaşmış diyor ya arkadaşlar..

    #69120

    Tokat ta çalışıyorum..6 ay kadar önce köyün birinde çıkmıştı…

    tek çare aşılamak…aynı köy ve çevre köyler aşılandı..aşılamdan sonra herhangi bir vaka görülmedi….

10 yazı görüntüleniyor - 1 ile 10 arası (toplam 10)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.