- Bu konu 53 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 18 yıl 4 ay önce
tweety tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
2 Şubat 2007: 16:30 #33578
tweety
ÜyeArının gayretleri sonucu iğneye bağlı olarak iç organlarını da orada bırakarak uzaklaşır ve birkaç saat içerisinde yaşamını yitirir.
Yeni erginleşerek gözden çıkan işçi arılar ilk 1-3 günde diğer işçi arılar tarafından temizlenir ve beslenirler. Bu işçi arılar erginleştikleri petek gözlerini temizlerler. İçinde yavru bulunan gözlerin üzerinde durarak bu bölümlerin ısıtılmasını sağlarlar.
3-6 günlük devrede genç işçi arılar bakıcılık görevini üstlenerek yaşlı larvaların beslenmesi için kovanda depolanmış bal ve poleni alır ve ergin arılara verirler. 6. Günden itibaren genç larvaları arı sütü ile beslerler. Bu işi 13. Güne kadar sürdürürler. 13. Gün sonunda keşif uçuşuna çıkarlar. Ancak kovanda yeterli bakıcı arı yoksa keşif uçuşu geciktirilebilir. 13-18 günlük devrede ise işçi arılar mum salgısı yapmaya başlayarak petek örerler. 18-20 günlük olduktan sonra bekçilik, havalandırma gibi çeşitli hizmetlerde bulunurlar. 21. Günden sonra ise kovan dışı hizmetlere başlarlar
İşçi arıların ömrü de mevsime göre değişir. İlkbahar ve yazın işlerin yoğun olması, düşmanların fazla olması nedeniyle 30-35 gün yaşarlar. Fakat kişi kovan içerisinde bal yiyerek geçirdikleri için 5-6 ay canlı kalırlar.
Arılar saatte ortalama 20-25 km. süratle uçarlar, bu kovandan gitme veya kovana dönme durumuna göre değişir. Rüzgarlı havada uçmaları güçleşir. Böyle hallerde alçaktan uçmaya çalışırlar. Hızları en fazla saatte 40 km. ‘yi geçmez. Bitki kaynağının sakin ve rüzgarsız yerlerde olmasını tercih ederler. Mecbur kalınca hava şartlarına rahatça uyum gösterirler. Arılar günde 4-110 sefer yapabilirler, fakat bu ortalama 10-15 arasında değişir. Arılar kovanlarından 12 km. ‘ye kadar uzağa gidebilirler.
Arıların oğul vermesi, haberleşme ve yer tespitleri de kendine has özelliklerindendir.2 Şubat 2007: 16:30 #33579tweety
ÜyeERKEK ARILARIN GÖRÜNÜŞÜ VE GÖREVİ
Boyları ana arı kadar uzun olmayan erkek arılar ana arı ve işçi arılardan daha iri ve tıknaz yapılıdırlar. Döllenmemiş yumurtalardan çıktıkları için genetik olarak habloiddirler. Bir savunma aracı olan iğneden yoksun oldukları gibi dilleri nektarı emmeye uygun olmadığından bal yapımında ve kovana bal taşımada hiçbir göreve sahip değildirler. Kovanda hazır yiyici durumunda olan erkek arıların tek görevi ana arıyı döllemektir. Ömürleri, ortalama 4-5 aydır. Fakat görevleri bitince yaşamalarına işçi arılar tarafından izin verilmez ve öldürürler. Hayatta kalanları ise sonbaharda kovandan atılarak açlığa terk edilir
İŞÇİ ARILARIN KOVAN İÇİNDEKİ GÖREVLERİ
İşçi arılar 21 güne kadar kovan içinde bir çok görevde çalışırlar. Arıların bu dönemde nektar ve polen depolama, larvaları besleme, mum salgılama, petek örme, temizlik, bekçilik görevleri gibi görevler üstlenirler.
Yavru Bakımı
Kolonideki 3 günlük işçi arılar bakıcılık işlerini yürütürler. Beslenme ve yavruların ısıtılmasında bir sıra mevcuttur. Önce bal ve poleni alarak yaşlı larvaları beslerler. Zira bu larvaları beslemek fazlaca tecrübe istemez. 6 gün yaşına ulaşan genç işçi arılarda arı sütü salgılama bezi gelişir. Bu dönemden itibaren 13. Güne kadar genç larvalara arı sütü vermeye devam eder. 13. Günü dolduran bu arılarda gıda bezleri yerine başka görevleri yapacak ek bezler gelişir Tekik, Korkmaz (1992).
Yavru yetiştirme için kuluçka sahasında en uygun sıcaklık +34° C’dir. Süt salgı bezleri gelişen işçi arılar 1-3 günlük genç larvaları beslerler Genç (1994).
Petek gözüne yumurta bırakılmadan önce gözler temizlenir, propolis ile cilalanır. Ana arı yumurta bıraktıktan sonra işçi arılar bu gözleri devamlı kontrol ederler. Açılan yumurtadan oluşan larvalara hemen arı sütü verilerek besleme işlerine başlarlar. İlk günlerde larvalara ihtiyacından fazla gıda verilir. Larva verilen bu arı sütünün üzerinde yüzer durumdadır. 3. Günden itibaren larvalar aralıklı gıda verilmesi azalır ve 4. Günden itibaren larvalar ağırlıklı olarak beslenir. 4.5-5 günlük larvalar başlangıç ağırlığına göre 1500 kat daha fazla ağırlığa ulaşmıştır. Bu ağırlık görünen işçi arılar arı sütünü salgılamakla meşguldürler. Ana arıların beslenmesi de tamamen arı sütü ile olmaktadır. Tekik, Korkmaz (1992).
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki her bir larva petek gözü kapayıncaya kadar tarafından 10.000 defa ziyaret edilir Balcı (1977).2 Şubat 2007: 16:31 #33580tweety
ÜyeMum Salgılama ve Petek Örme
Kovan içi hizmetlerinde çalışan genç işçi arılar 12-18. Günleri arasında mum salgılama ve petek örme işiyle uğraşırlar. Mum salgılama işlemi genellikle kovan içi sıcaklığın 33-36°C’ler arasında olmasıyla mümkündür. Bal mumunu salgılayan arılar sürekli olarak bal yerler ve balı balmumuna dönüştürürler. Yapılan çalışmalar, bu işte çalışan arıların 1 kg. bal mumu üretimi için 5 kg. ‘dan 25 kg. ‘a kadar değişen miktarda bal tükettiklerini ve bu değerin ortalama 1 kg. muma karşılık 10 kg. olduğunu göstermektedir.
Mum salgılayan ve petek ören işçi arılar yeterince bal tükettikten sonra bir süre dinlenerek aldıkları gıdayı sindirirler. Daha sonra ayaklarıyla birbirlerine kenetlenerek bir zincir oluştururlar ve bu zincirin açılıp kapanmasıyla bal mumu bezlerinden mum salgılayıp; salgıladıkları mum pulcuklarını petek olarak işlerler Genç (1994).
Peteklerin çoğu 25 mm. Kalınlıktadır. Petekler iki esas üzerine inşa edilir. Bunların birisi 25 mm. ‘de 5 göz bulunan işçi arı gözlü petek ;diğeri 25 mm. ‘de 4’ün biraz üzerinde göz bulunan erkek arı gözlü petektir. Bir petek üzerinde erkek arı gözleri daha ziyade yan ve alt taraflarda bulunurlar. Bu halde işçi arı gözleri ile erkek arı gözleri arasında geçit gözler bulunur. Her iki şekilde de petek gözleri altıgen şeklinde ve yukarıya doğru 9-14 derece meyillidir. Bu meyil balın petek gözlerinden akmasını temin eder. Arıların petek gözlerini inşasındaki matematiksel ustalıkları üstten yapılmaya başlanır. Her başlangıç noktasında bir grup arı çalışır. Peteklerin yapımı dairesel olarak sağlandığı için asılı noktadan aşağı veya çevreye doğru genişler. Petek yapmada bir grup arı mum salgılayarak mum pulcuklarını imal ederken bir kısım arıda pulcukları alarak petek örme işini yaparlar. Petek gözlerinin sağlamlığının temini için petek gözü taraftaki gözün köşe noktasına denk gelecek biçimdedir. Koloni düzeninde petek yapımı ihtiyaca göre düzenlenir. Normalde işçi arıların gelişebileceği petekler yapılır. Oğul mevsiminde yada koloni ana arının yaşlı olması halinde erkek gözleri yapılır Tekik, Korkmaz (1992).
Arıların çıkardığı bal mumu pulcuklarının ağırlığı 0.8 mg. ‘dır. Yoğunluğu 0.96 olup sudan hafiftir. Erime derecesi 65° C’dir. Arılardan henüz çıkan bal mumunun rengi beyazdır. Sonraları kovanda beliren gazların, bal ve çiçek tozunun, propolis ile pupaların bıraktıkları gömleklerin etkisiyle rengi değişir. Sarı, kırmızı, esmer ve siyah bal mumları birkaç defa yağmur suyunda yıkamak, yada güneşte eritmekle beyazlatılabilir Kayral (1984).
Kovanın Havalandırılması ve Su İhtiyacı
Özellikle yaz aylarında aşırı sıcak geçen günlerde kovan içi sıcaklık gereğinden fazla yükseltir. Bu durumda arılar kanatlarını bir vantilatör gibi kullanarak kovan içinde ısınan havayı dışarı atmaya ve aynı zamanda dışarıdan içeriye hava pompalamaya başlarlar.
Böyle günlerde kovana normalin üzerinde su taşınır. Su kovan içinde damlacıklara ayrılarak buharlaştırılır ve böylece kovan içi sıcaklık ve nemi ayarlanır. Peteklerin aşırı sıcaktan eriyip akmaması, larvaların yumurtadan çıkışlarının kolay olması ve yavruların kuruyup ölmemesi için bu şarttır.
Arıların kanat çırparak kovanı havalandırmaları özellikle nektarın bol geldiği dönemlerde, nektarın fazla suyunun uçurularak olgunlaştırılması içinde başvurdukları bir yöntemdir. Böyle bol nektar taşınan ve özellikle geceleri, güçlü kolonilerde daha çok olmak üzere yapılan bu işlemi uğultu şeklinde hissetmek her zaman mümkündür.
Havalandırma yapan arılar kovan deliğinde iki grup halinde yan yana dizilerek kanatlarıyla yelpazeleme yaparlar. Gruplardan biri uçuş deliğinin dış tarafında ve uçuş tahtası üzerinde, başları kovan giriş deliğine dönük olarak kanat çırparken ; Diğer grup deliğinin iç tarafında ve başları dışarıya dönük olarak kanat çırparlar. Böylece içerdeki sıcak hava dışarı sürüklenirken ; Aynı zamanda içeriye hava pompalayarak sürekli bir hava akımı salgılanır. Bu yoğun çabaya rağmen sıcaklığın düşürülmesi ve kovanın havalandırılması başarılamazsa, arılar bu defa kovanın dış yüzeyini sararak yuvalarını güneşin etkisinden korumaya çalışırlar Genç (1994).
Kolonideki suyu taşıyan arı grubu devamlı olmamakla beraber bu işi yaparlar su taşıyan bir arının getirdiği su miktarı 18 civarında arıya yeter. Kovana gelen arılar kovana getirdikleri suyu 2-3 arıya aktardıktan sonra diğer taşıyıcı arılara yaptıklar danslarla suyun sıcaklığının arıların kaynak tercihi açısından önemli olduğunu ortaya koymuştur. Arıların % 85 ‘ine yakın ılık suyu, soğuk suya tercih etmişlerdir. Su kaynağının sıcaklığı 10-45 °C arasında olduğu sürece kaynak ayrımı yaptığı izlenmiştir. Arılar kovana gelen nektarı bal olarak depoladıkları gibi suyu depolayamazlar. Nektar ile kovana gelen su koloni ihtiyacı 200 gr. civarında tespit edilmiştir. Hava sıcaklığının çok yüksek olduğu dönemlerde kovanda su depolandığı tespit edilmiştir. Suyun depolanması peteklerin en üst kısmında yapılmış olan petek gözleri yada propolisten yapılmış gözler içerisinde depolarlar. Burada sıcak hava ile temas eden su buharlaşır ve soğuyan hava ile rutubet aşağıya iner ve kovan soğumuş olur. Arının su alma süresi 1 dakikadır. Su taşıyıcı arılar günde 50-100 sefer yaparlar. Her seferde 20mg. Su taşırlar Tekik, Korkmaz2 Şubat 2007: 16:32 #33581tweety
ÜyePolen ve Nektar Depolama
Polenin bitkiden alınması ağız parçaları yardımıyla ön ayakla polen keselerinin açılmasıyla olur. Bazen olgunlaşmamış polen keseleri açılır ve arının gövdesi polen tozu ile bulaşır. Çiçekten serbest hale gelen polen, çiçeğin nektarı ile yada bal kabarcığı ile ıslatılır. Böylece polen tanelerinden polen topakları oluşur. Polen topakları arka, iki bacakta bulunan polen sepetçiklerine bir çok çiçek dolaşarak oluşur.
Kırlardan toplanan polen kovana getirildikten sonra kovan içi hizmetleri yapan genç işçi arılar tarafından petek gözlerine bırakılan polen topakları mandibular ile parçalanır. Bu polenlere bal ilave edilerek petek gözlerine başları yardımıyla sıkıştırılır. Polen muhafazası için bal en ideal maddedir.
Arıların polen taşıma işi nektar taşıma kadar fazla zaman almaz. Yapılan bir araştırmada mısır poleninin kovana taşınması ve boşaltılması gibi işleri polen toplayıcıların %98’i tarafından 30 dakikada tamamlandığı görülmüştür. Arılar polen taşımak için 5-20 sefer yapmaktadırlar. Polen kaynakları cinsine göre her seferde kovana taşınan polen miktarı da değişmektedir. Bir kovana 500 gr polen taşınması için 4500-6500 arının sadece polen taşıyıcılık görevi yapması gerekir. Bir arı her seferinde 12-29mg polen taşır Tekik, Korkmaz (1992).
Arıların topladığı ve depoladığı diğer bir besin kaynağı da nektardır. Bitkilerden akan tatlı sıvıya nektar veya bal özü denir. Bal, nektar denilen tatlı sıvıdan yapılır. Nektar bitkilerin çiçeklerinde bulunur. Bitkilerin çiçeğinden başka kısımlarından çıkan tatlı sıvılar çiçekte meydana gelen nektar kadar nefis değildir. Nektar çiçeklerin dip tarafındaki küçük nektar bezleri vasıtasıyla teşekkül eder Balcı (1977).
Arılar balı oluşturmak için civarda bulunan çiçeklerden nektar toplarlar. Bu olayı pek çok faktör etkiler. Bir arının nektar topladığı mesafe 3- 4 km ‘yi bulur. Ekonomik mesafe 1.5 km. altındadır. Nektar kaynağının kovana uzak olduğu mesafelerde arılar daha çok nektar yada bal çiği alırlar. Bunun bir bölümünü yolda harcarlar ve ilk başlangıçta yükü ağır olduğu için yavaş uçarlar.
Nektar miktarı bitki çeşidine göre değişir. Ayrıca bitki çiçeklerinin tek olması veya bileşik yapıda olması ya da tabla çiçek yapısında olması da etkilidir. Arılar kırmızı üç gülde 7.5 milyon, akasyada 5 milyon, tekil çiçek ziyaret ederek 1 kg nektarı kovana getirebilir.
Günlük sefer sayısı nektar kaynağının yakınlığına ve zenginliğine göre değişir. Ortalama uçuş süresi 27 dakikadır. Arılar günde 10- 17 arasında sefer yaparlar. Günlük çalışma süresi 7-10 saat arasında değişir. Bir arı ortalama olarak her seferinde 50 mg. nektar taşıyabilir. Orta derecede bir kolonide 60.000 işçi arı vardır. Bunların 1/3’ü yani 20.000 adedi tarlacıdır. Günde sefer sayısı ortalama 10 kabul edilirse, günde toplam 200.000 sefer yapmış olurlar ve toplam 10-20 milyon çiçeği ziyaret ederler. Bu süre zarfında da 10 kg nektar veya balçığı toplarlar ve bundan 5 kg bal yaparlar. Bu balın 1kg’nı kendi ihtiyaçları için kullanırlar Tekik, Korkmaz (1992).
Tarlacı arıların getirdikleri nektarı alan genç işçi arılar bunu ağızlarında yoğurup bala çevirir, daha sonra petek gözlerine doldururlar. Balın petek gözlerine depo edilmesi bir seferde yapılmayıp önce peteğin ¼ ü doldurulur ve bu esnada kovan havalandırılarak nektarın suyunun uçması sağlanır. Bu iş nektarda şeker oranı %20’den az değilse üç gün, %30 ‘dan az değilse 2 gün alır. Peteğin ¾’üne kadar doldurulması için %60 şekerli nektar için 2,5 gün daha zaman gerekmektedir. Böylece ¾’üne kadar ve daha sonra da tamamı doldurulur. Bu işler 5gün içinde sonuçlandırılır. Evcil arılar nektarı bala çevirirken onun fiziki ve kimyevi bileşimini değişikliğe uğratmaktadırlar. Petek gözleri içerisine doldurulmuş fakat henüz olgunlaşmamış bal petek silkelendiği zaman peteğin gözlerinden kolayca boşanır.
Bal olgunlaştığı zaman işçi arılar tarafından üstü bal mumu ile sırlanır Balcı2 Şubat 2007: 16:32 #33582tweety
ÜyeBekçilik Görevleri Ve Sokma Davranışı
18-20 Günlük genç arılar kovanı dış tehlikelere karşı korurlar. Bekçilik yapan arılar kovanın uçma deliğinin hemen iç tarafında hazır beklerler. Örtü tahtası altında da görülürler.
Herhangi yağmacı arı veya yabancı arı kovana girmek istediğinde bekçiler hemen üzerine hücum eder gerekirse sokarlar. Bu nöbet aynı yaştaki arılar tarafından sıra ile tutulur. Arılarda haberleşme son derece gelişmiştir. Ani bir sert hareket veya taarruzu şiddetle diğerlerine iletirler, şöyle ki bu hareket bir elektrik akımı gibi hızla geçer. Bir anda kovan içerisindeki arılar hücuma kalkar ve bekçilik yapanın yardımına koşarlar.
Bekçilik yapan arıların önemi büyüktür. Şöyle ki yan yana konmuş iki kovanın her birisinde mevcut on binlerce işçi arıdan birisi yanlışlıkla diğerine girecek olsa nöbetçi arılar bırakmazlar, derhal bu arının üzerine birkaç tane nöbetçi hücum eder, ağız parçaları gerektiğinde iğnelerini de kullanarak yabancıyla amansız bir mücadeleye koyulurlar. Bu hal yabancı arının kaçıp kurtulması veya ölümü ile son bulur. Bu bekçilik özellikle kovanın yağmacılığa karşı korunması bakımından önem taşır Balcı (1977).
Arıcı tarafından arıları sokma davranışına iten nedenler de vardır. Bunların en önemlileri;• Körük kullanmadan kovan açmak,
• Kovanın uçuş deliği önünde durmak,
• Kovanlara çarpmak veya kovanları sarsmak
• Açıkta bal bırakmak ve yerlere şurup dökerek yağmacılığa sebep olmak,
• Kovan bakımı yaparken arıları ezmek
• Petekleri çıkartırken yavru gözlerini bozmak
• Rüzgarlı ve kapalı havalarda kovan açmak
• Kovanı gereksiz yere açıp kapatmak
• Parfüm, kolonya v.s. sürerek kovan yanına gitmek Teknik Arıcılık2 Şubat 2007: 16:32 #33583tweety
ÜyeİŞÇİ ARILARIN KOVAN DIŞI GÖREVLERİ
Kuluçkadan çıkan işçi arılar yaşamlarının ilk 21 gününü kovan içi görevlerde geçirirler ve tarlacı arı olarak çalışırlar. Bu dönemde arılar kovana nektar, polen propolis ve su taşırlar ve bu işler için arılar mükemmel bir haberleşme sistemi kullanırlar Genç (1994).
Arılarda Haberleşme (Arı Dansları)
Bal arılarında haberleşmenin esasını ses, ışık gibi fiziksel uyarılar, koku, tat gibi kimyasal uyarılar ve kesin olmamakla birlikte elektriksel uyarılar teşkil etmektedir. Bütün bu uyarılar diğer bireylerin özel duygu organları tarafından algılanabilmektedir örneğin bir tarlacı işçi arı çevresinde polen yan da nektar kaynağı bulduktan sonra kovana döndüğü zaman, bu besin kaynağının yerini ve uzaklığını diğer arılara haber vermek için belirgin şekillerle işaret verici özel hareketler yapmaktadır. Arıcılık terimleri arasında buna “arı dansı adı verilmektedir.
Tarlacı işçi arıların kovan içerisinde yaptıkları bu hareketler, arıcıların uzun yıllar önce dikkatini çekmiş ancak bunun bilimsel bir açıklaması 1970 yılında bu konuda yaptığı araştırmalarla Nobel ödülü kazanan ünlü alman bilgini Von Frish, her özel hareketin ayrı bir anlam taşıdığını açıklamıştır. Bu araştırıcı 1967 yılında ilk defa iki tip arı dansının varlığını ortaya koymuştur. Bunlardan birincisi dairesel dans (dönme dansı), ikincisinin ise kuyruk sallama dansı (kuyruk dansı)’dır.
Keşif uçuşu yapan arılar herhangi bir kaynağı buldukları zaman taşıyıcı arılara haber vererek onları kaynağın bulunduğu yeri haber vererek onları kaynağın bulunduğu yere yöneltirler.
Bilgiler dans hareketleriyle şu şekilde aktarılmaktadır:Vücut kıllarına sinmiş olan ve ayrıca koku bezi adı verilen bezlerde tutulan kokudan veya taşınan nektar ve polenden, kaşif arının bulunduğu besin kaynağının ne olduğu anlaşılır.Besin kaynağının yeri, yönü ve verimliliği, dansın süresi, şekli ve sayısıyla ilgilidir.
Dans süresi içinde dansın şekli, ahengi ve hızı, yerçekimi ve güneşin bulunduğu yere göre değişir ve gerekli mesajlar iletilir Teknik Arıcılık2 Şubat 2007: 16:33 #33584tweety
ÜyeDairesel Dans
Dairesel dans kovana uzaklığı 100 m. Yarıçaplı bir daire içerisinde olan besin kaynaklarının yerini tanımlamada kullanılan oldukça hızlı ve ani hareketlerle yapılan bir danstır. Dairesel dans petek üzerinde çok dar bir alanda yapılır. Dans için kullanılan alanın yarıçapı işçi arının boyundan biraz fazladır. Dans eden arı ara sıra petek üzerinde dans yerini değiştirir ve genellikle kendisini izleyen 1-6 kadar işçi arı vardır. İzleyici arılar antenleriyle dansçıya dokunarak dansı uygulamaya çalışırlarsa da hiçbir zaman aynısını yapamazlar. Dairesel dans daha çok 100m. Etrafındaki nektar kaynaklarının varlığını bildirmek için kullanılır, uzaklık ile yönü tanımlamaz. İzleyici arılar,kaynağının cinsini dansçıyı antenleriyle yoklamak suretiyle üzerine bulaşık materyalden anlarlar Genç (1994).
Dairesel dans, besin kaynağının kovana 100 metreden daha yakında olduğunu haber vermektedir.
Kuyruk Sallama Dansı
Besin kaynağı eğer kovanın bulunduğu noktadan 100 metreden daha uzakta ise, kaşif arılar kovana döndükten sonra diğer arıların ortasında kuyruk sallama dansı yapmaktadırlar. Bu dans esnasında arı abdomen kısmını sallar ve yarım daire çizerek ilerler. Bu şekil tamamlandıktan sonra keskin bir geri dönüş yaparak dairenin diğer yarısını tamamlar ve çizilen çemberin ekseni üzerinde tekrar yukarıya doğru ilerler. Bu şekilde tamamladığı zaman keskin bir geri dönüş yaparak dairenin diğer yarısını tamamlar ve çizilen çemberin ekseni üzerinde tekrar yukarıya doğru ilerler.
Bu hareketler kovanların kontrolleri esnasında tecrübeli arıcılar tarafından kolaylıkla petekler üzerinde izlenebilir.
Dans yönünü ;kovanın yeri bitki kaynağı ve güneş arasındaki açılar tayin etmektedir. Güneşin durumu değiştikçe, bu açılarda değişeceğinden buna bağlı olarak dansın yönü de değişmektedir.
Eğer besin kaynağı güneş yönünde ise keşif arı petek üzerinde başı yukarı gelecek şekilde, aksi tarafta ise başı aşağıya gelecek şekilde daire ekseni üzerinde hareket eder. Kaynak diğer yönlerde ise belirgin açılar çizerek kovanın hangi yönüne gidilmesi hakkında bilgi aktarılır. Örneğin besin yeri, kovanın yönünde güneşle 40° C ‘lik bir açı yapacak şekilde eğimli olmalıdır.
Kuyruk sallama dansı bulunan besin kaynağının 100 m. ‘den uzakta olduğunu işaret etmektedir.
İşçi arının kuyruk sallama dansı, Dans yönleri, güneşin farklı pozisyonu ve besin kaynağının farklı yönlerde olması ile değişmektedir.
Besin kaynağı, kovan – güneş doğrultusunun 40° solunda ise uçuş ekseni düşey eksen ile aynı açı değerinde olmaktadır.
Besin kaynağının kovana olan uzaklığı ise, dans temposunun hızlı veya yavaş olmasıyla anlatılmaktadır. Örneğin bitki kaynağının uzaklığı ile her 15 saniye içinde tekrarlanan kuyruk sallamasının sayısı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bu durum aşağıdaki tablo 1 ‘de açıklanmıştır.
Besin kaynağının kovana olan mesafesini koloni bireylerine bildirmek, besin yönünün tayini ile ilgili haberleşme kadar önemlidir ve arılara büyük avantaj sağlamaktadır.
Diğer Danslar
Bal arılarının besin yeri ve yönünü tayin eden dansları dışında ;tehlikeyi haber veren alarm dansı temizlemek için yapılan temizlenme dansı, huzur ve memnuniyet ifade eden DVAV dansı ve petek kenarlarında yapılan mesaj dansları vardır Teknik Arıcılık2 Şubat 2007: 16:33 #33585tweety
ÜyeArılarda Yer Tespiti
Araziden dönen arılar buldukları kaynakların yerini çeşitli yöntemlerle diğer arılara anlatabildikleri gibi uçuşa çıkan arılar kendi kovanının yerini de çok iyi bir şekilde öğrenmektedir.
İlkbaharda arıcılığa yerleştirilen bir koloninin arıları, çevreyi tanımak ve kovanın yerini öğrenmek için keşif uçuşları yaparlar. Arılar önce kovan çevresinde çok kısa mesafeli uçuşlar yapar ve kovan çevresinde adeta fotoğrafını çekerek kesin olarak kendi kovanın yerini belirler. Araziden dönen arılar, kovanlarının yeri çok az değiştirilmiş bile olsa bunu derhal anlarlar. Ayrıca arıların, yavruların olgunlaşmamış nektarın, balın ve kovan içerisindeki diğer maddelerin kokularının karışımı ile oluşan bir koku mevcut olup, Arılar kovanlarının yerini bulmada bu kokudan da yararlanırlar. Böylece herhangi bir arı yabancı bir kovana girmez.
Yer tespiti arıların oyun uçuşları denilen ilk uçuşlarında ve oğul arılarında görülür. Oğul arıları yaptıkları çevreyi tanıma uçuşlarıyla yeni kovana alışırlar Genç ( 1994 ).
Çiçek Tozu ( Polen ) Toplama Faaliyetleri
Çiçek tozu arılar için doğada bulunan tek protein kaynağıdır. Çiçek tozu nektar ve bal gibi enerji kaynağı olarak kullanılamaz. Arıların çiçek tozu olmadan yavru gıdası salgılamaları, larvaları beslemeleri ve genç larvaların vücut gelişmelerini tamamlamaları mümkün değildir.
Bal arıları polen toplama uçuşlarına genellikle sabahın erken saatlerinde başlarlar. Polen arıların ağız parçaları, bacakları ve vücudu örten sert kıl örtüsü yardımıyla çiçeklerin erkek organlarından toplanır. Polen toplamaya çıkan arı, midesini bal ile doldurduktan sonra kovandan çıkarak arazide çiçekleri organları üzerine konar. Vücuduna bulaşan çiçek tozlarını orta bacaklarındaki fırça ile toplar, ağzından çıkardığı nem ile nemlendirir ve arka bacaklarındaki fırça ile toplar, ağzından çıkardığı bal ile nemlendirir ve arka bacaklarındaki polenleri de bu bacaktaki fırça ve tarak denen özel aygıtlarla ve bacaklarını birbirine sürterek polen sepetine yerleştirir. Bu işlem bazen arı havada uçarken bile sürer. Uçuşa çıkan arılar aynı seferde polen ve nektar yüklü olarak da dönebilirler. Bu durum özellikle aynı anda hem çiçek tozu ve hem de nektar verebilen çiçeklere yapılan uçuşlarda görülür.
Çiçek tozu kovan içi hizmet dönemini tamamlamış 21 günden daha yaşlı işçi arılar tarafından toplanır. Kaynağın cinsine bağlı olarak bir arının bir seferde taşıdığı polen yükünün ağırlığı 12-30 mg. Arasında değişmekle beraber ortalama 15 mg. Civarındadır. Arının bir seferde taşıyabileceği polen yükü kendi vücut ağırlığının üçte biri kadar olabilir.
Arıların büyük çoğunluğu toplama, taşıma ve yükün boşaltılmasını kapsayan bir polen seferini yarım saatte tamamlamaktadır. Bir arı günde ortalama 5-8 en fazla 11-20 polen seferi yapabilir. Her defasında 14 mg. polen taşıyan ve günde 5 sefer yapan bir arı gün boyunca 70 mg. ve 8 sefer yapan bir arı ise 112 mg. çiçek tozu taşır. Bir koloninin kovanına taşıdığı çiçek tozu miktarı yılda 35-40 kg. civarındadır.
Bitkilerin çiçek tozlarının yoğunlukları farklı olduğundan bir seferde toplanan yükün ağırlığı kaynağa göre de değişir. Kullanılan kaynağın tırtıl türleri karaağaç olması durumunda polen yükü ortalama 12 mg. iken, mısırda 14 mg., elmada 25 mg. ve akça ağaçta ortalama 29 mg. ‘dır. Arı polen sepetini 6-10 dakikada doldurur.
Kolonilerin yıl içerisinde en yoğun olarak çiçek tozu topladıkları mevsim yaz ayları Haziran Temmuz Ağustos ve yavru yetiştirme aktivitesinin yüksek olduğu dönemlerdir.2 Şubat 2007: 16:34 #33586tweety
ÜyeBal Özü ( Nektar ) Toplama Faaliyeti
Nektar ya da bal özü balın hammaddesi durumundadır. Nektar bitkilerin çiçeklerin de bulunan nektar bezleri tarafından üretilen şekerli bir sıvıdır. Nektar seferine çıkan bir işçi arı çiçekten nektar hortumu ile emerek alır ve kursağında depolayarak kovana taşır. Bir arı her seferinde kendi vücut ağırlığının % 70-85 i kadar nektar taşıyabilir. Kursağın alabileceği nektar miktarında 70-85 mg. ile sınırlıdır. Yağma yapan arılar her seferinde kendi ağırlıkları kadar bal taşıyabilirler. Çünkü bal nektara göre çok daha yoğundur. Toplanan nektarın önemli bir bölümü, kaynağın kovana olan uzaklığına bağlı olarak uçuş sırasında arının enerji, ihtiyacı için kullanılır ve her seferinde arı kovana ortalama olarak 30-40 mg. nektar getirebilir. Bir petek, gözünün doldurulabilmesi için 60 nektar seferine gerek vardır. Kaynak yonca ise her nektar seferinde 1000-1500 adet yonca çiçeğin ziyaret edilmesi gerekmektedir. Hiçbir çiçek tek başına arının kursağını dolduracak kadar nektara sahip değildir. Her seferinde bir hektar yükü için ortalama 100’den fazla çiçeğin dolaşılması gereklidir.
Nektara çalışan bir arı günde 7.5-10 saat çalışarak 10-17 nektar seferi yapar. Sefer sayısı kaynağın uzaklığına ve zenginliğine bağlıdır. Günde en fazla 24 nektar seferi yapabilir ve bu değer ortalama 10 olarak kabul edilir.
Her defasında 30 mg. nektarı kovana getirebilen ve günde ortalama 10 nektar seferi yapan bir işçi arı 20 günde 30x10x20=600 mg. nektar yaşayabilir
Her nektar seferindeki ortalama uçuş süresi 34 dakika ve nektar toplama süresi 21-37 dakika olup, nektar seferinden sonra kovanda geçen sürede 3-10 dakika arasında değişmektedir.
Yapılan araştırmalara göre arıların %25’i sadece polen, %58’i sadece nektar ve %17 ‘si de hem polen hem de nektar çalışmakta yani ikisini birlikte taşımaktadırlar Genç ( 1994 ).
Propolis Taşıma Faaliyetleri
Propolis, bitkilerin tomurcuk ve kabuklarının altında bulunan yapışkanımsı reçine maddelerdir. Kovana propolis taşınması serin ilkbahar ve sonbahar ‘da daha fazla olmaktadır.
Ayrıca soğuk iklim kuşağının arıları da fazla propolis taşırlar. Arıların propolis toplayabilmeleri için yeterli sıcaklığın olması gerekir. Propolis toplayan işçi arı ağzı ile kopardığı parçaları ön ayakları yardımıyla arka ayaklarında bulunan polen sepetlerine yerleştirir. Bu işleme devam eder ve sepet dolunca kovana dönen arılar bir yere tutunarak boşaltma işini yapan arılar tarafından alınan propolis parçalar halinde uygun yerlere yerleştirilir. Boşaltma işlemi epeyce uzun sürer Tekik, Korkmaz ( 1992 ).
Propolis sarı, gri, koyu kahve ve kırmızı gibi değişik renklerde olabilir. Doğadan toplanan propolisten başka arıların sindirilmeyen polen kabuklarını kullanarak yaptıkları bir propolis türü vardır ki buna “balm” denir. B ikinci tip propolis, arının bal midesinde polen kabukları ösefagusa gelir, burada tekrar yoğrularak şeffaf altın yeşili renkli propolis elde edilir. Elde edilen bu madde yavru gözlerindeki pürüzlerin giderilip cilalanmasında, peteklere gerekli sertliğin kazandırılmasında, yavru yetiştirilen gözlerin iç yüzeylerinin her yavru çıkışından sonra dezenfekte edilmesinde kullanılır. Zamanla balm’ın rengi koylaştığı için yavru yetiştirmede kullanılan gözlerin giderek esmerleşir Genç (1994 ).
Yapışkanlığını azaltmak için belli miktarlarda mum ile karıştırılır. Kovanın delik çatlak ve dışarıya atılmayan yabancı maddeleri propolis ile kaplarlar. Çerçevelerin birbirine bağlanmasında, uçuş deliklerinin daraltılması gibi işlerde de kullanılır2 Şubat 2007: 16:35 #33587tweety
ÜyeSu Taşınma Faaliyeti
Arılar kovan içi sıcaklık ve nemini istenen sınırlarda tutabilmek ; kristalize olmuş, katılaşmış balı tüketebilmek ve nihayet yaşayabilmek için su tüketmek zorundadırlar. Bir birim balın tüketebilmesi için 12 birim suya gerek vardır. Arılar kursaklarında taşıdıkları suyu genellikle petek gözlerine depolamazlar.
Bir su seferi için harcanan zaman ortalama 5 dakikadır ve bir arı günde ortalama 50 en çok 100 su seferi yapar. Su ile yüklü olarak kovana gelen arı yükünü kovandaki arılara aktarır, kısa bir süre dinlenir petek gözlerinden veya diğer arılardan bir miktar bal alır, yaptığı danslarla kaynağın yerini tanımlar ve yeni bir sefere çıkar.
Yapılan araştırmalar arıların %85 ‘inin ılık suyu soğuk suya tercih ettiklerini göstermiştir. Suyun sıcaklığı 15-38°C’ler arasında olduğu sürece kaynak seçmedikleri tespit edilmiştir.
Bu güne kadar bir arının taşıyabileceği su miktarı kesin olarak tespit edilememiştir. Fakat 3 gr. balla dolu bir kap, 2 gr. su alır. Yani suyun ağırlığı balın ağırlığının 2/3 ‘üne karşılık gelmektedir. Bir işçi arı 75 mg. bal taşıyabilmekte olduğuna göre, bir arının taşıyabileceği su miktarı en fazla 50 mg. ‘dır. Fakat ortalama olarak bir işçi arı her seferinde 25 mg. su taşır. Bir işçi arı günde ortalama 50 su seferi yaparak 1.250 mg. su taşımaktadır2 Şubat 2007: 16:36 #33588tweety
ÜyeDİĞER BAZI ÖZELLİKLER VE DAVRANIŞLAR
Renk Algılama
Arıların bazı renkleri kesin olarak ayırt edebilirken bazı renkleri algılayamamakta veya karıştırmaktadırlar. Yapılan deneyler arıların sarı, turuncu, yeşilimsi, mavi, menekşe, erguvan gibi renkleri birbirine karıştırdıklarını göstermektedir. Ancak ültraviyole ışınlarını çok iyi görebilmektedirler.
Alman araştırmacı Karl Van Frisch yaptığı denemelerde arıların mavi rengi ayırt edebildiklerini fakat kırmızı rengi koyu gri ve siyah olarak algıladıklarını tespit etmiştir. Doğada kırmızı renkli çiçeklerin çok az oluşu ve döllenme için arılara muhtaç olan çiçeklerin hiç birisinin kırmızı renkli olmaması sın derece ilginç ve düşündürücü bir gerçektir Genç ( 1994 ).
Koku Algılama
Arılarda koku alma duyusu son derece gelişmiştir. Kovan içindeki sosyal düzen arıların bu düzeni sağlayan feromonları algılamaları ile ayakta durmaktadır. Keza tarlacı arıların nektarı alınan çiçeklere uğramaması, erkek arıların feromon kokusunu algılayarak bakire ana arıyı izlemeleri de bunu kanıtlamaktadır. Arıların koku algılamalarını sağlayan duyu hücreleri antenleri üzerinde bulunmaktadır. Yapılan denemelerde arıların üzerinde bulunmaktadır. Yapılan denemelerde arılar belirli bir koku ile kokulandırılmış şeker şurubunu diğerlerinden kolaylıkla ayırt edebilmişlerdir.
Bal hasadı sırasında arılar alınan bütün önlemlere rağmen bal süzme odasından gelen bal kokusunu alarak içeri girmeye çalışırlar. Keza parfüm kullanan ve arılığa giren birisi hemen arılarca fark edilerek rahatsız edilmektedir. Bu ve benzeri pek çok örnek vermek mümkündür. Yani arılarda koku alma duyusu çok iyi gelişmiştir2 Şubat 2007: 16:38 #33589tweety
ÜyeTat Alma
Yapılan araştırmalar arıların insanlar için şeker tadı veren yani tatlı olan maddelerin sadece bir kaçına ilgi duyduklarını göstermektedir. Arıların tatlı olarak algıladıkları maddeler sakkaroz de x trose, levulose, metpylglucosid, maltose, trehalose, mele zitose ve inesite ‘dir. Sayılan bu şekerlerden fucoselerden daha azdır. Bunların dışındaki şekerlerin ve benzeri kimyasal bileşiklerin arılarda herhangi bir tatlılık duygusu yaratmadığı tespit edilmiştir Genç ( 1994 ).
Arılarda Zaman Kavramı
Arılarda zaman anlayışı ile ilgili pek çok deney ve gözlemler yapılmış ve bu yapılan çalışmalar arıların zamanı çok iyi belirleyebilme özelliğine sahip olduğunu göstermiştir.
Arılar, bazı bitki türlerinin günün belirli saatlerinde nektar ve polen verebildiklerini bilmekte ve sadece o saatlerde bu tür bitkilere uçuş yapmaktadırlar. Yapılan bir deneyde arılara günün belirli bir veya birkaç saatinde bir hafta boyunca şeker şurubun verilmiş ; fakat şurup verme durdurulduktan sonraki günlerde de arılar daha önce şurup aldıkları saatlerde boş kaba üşüşmüşlerdir. Zaman ayarlamak için arıların neyi kullandığı konusunu aydınlatmak için arıların bu deney karanlıkta da tekrarlanmış, fakat aynı sonuç elde edilmemiştir. Yani arılar gün ışığına bağlı olmaksızın zamanı çok doğru olarak belirleyebilmektedirler.
Erkek arılar günün belirli saatlerinde uçuşa çıkarlar ve belirli toplanma bölgelerine uçarlar. Ana arıların çiftleşme uçuşları da aynı saatlerde yapılır. Bakıcı arılar hiç şaşırmaksızın daha önce açıklanan şekilde, larvalara zamana (yaşa) bağlı olarak bir beslenme programı uygulamaktadırlar Genç ( 1994 ).
Arılarda Temizlik
Bal arıları tarihi boyunca temizliğin, titizliğin, çalışkanlığın, dürüstlüğün sembolü olmuşlardır. Kuluçkadan çıkan arı önce kendi üzerini temizlemektedir. Arılar bacaklarını kullanarak sık sık anten temizliği yaparlar. Ana arının çevresindeki bakıcı arılar onun temizliğini hiç aksatmazlar.
Ana arının yumurta bırakacağı gözler sürekli kontrol edilerek temiz tutulur, her yavru çıkışından sonra yeniden temizlenir, dezenfekte edilir, cilalanıp parlatılarak yeni yavru için hazırlanılır. Arılar uzun kış ayları boyunca dışkılarını bağırsaklarında biriktirip ve kovan içine dışkılarını bırakmazlar. Yazın da dışkılarını asla kovan içine bırakmazlar. Kovan içi her zaman temiz bir şekilde tutulur. Kovan içine giren ve öldürülen yabancı yaratıklar sürüklenerek kovan dışına atılır. Eğer arılar buna kapatarak kokulaşmasını önlerler.2 Şubat 2007: 16:38 #33590tweety
ÜyeOĞUL VERME
Kolonilerin oğul vermesi, doğal olarak yeni kolonilerin teşkili, yaşlı ana arıların yenilenmesi ve ana arı çiftleşme uçuşlarında ana koloniden yeni kolonilerin oluşmasıdır.
Genellikle ilk çıkan oğullarda koloninin yaşlı ana arısı bulunur. Buda, geride kalan koloniye genç ana arı yapma imkanı tanımaktadır.
Oğul ile gidecek ana arı, oğul ile çıkmadan 3-4 gün önce yumurtlamayı azaltır ve uçma yeteneğini tekrar kazanarak ilk oğullara öncülük eder. Oğulları, uçabilen genç bal toplamaya hazır işçi arılar oluşturur. Ana arılar tekrar yumurta yapmaya başlayınca kadar kovana getirilen balların büyük bir kısmı stoklanır. Çünkü yavru besleme işlemi olmadığı için oğullar kısa zamanda çok bal yapar ve yeni petekler örerek ballarını bu yeni peteklere depolarlar. Oğullar zamansız oluşmuş ise kendi kışlık bal stoklarını depolamakta güçlük çekerler ve bilhassa ikinci oğullarda iyi geçmeyen yıllarda bu durum her zaman görülebilir.
Oğul veren ana koloninin bal veriminin oldukça düşük olduğu hatta bazı hallerde kendine ana yapamayarak öldüğü de görülmektedir Tekik, Korkmaz (1992 ).
Koloniyi oğul vermeye hazırlayan nedenler;
Çoğalma içgüdüsü,
• Yavru alanının daralması,
• Havalandırmanın zayıf olması,
• Peteklerin bozuk olması ve dolayısıyla ana arının yumurta bırakacak yer bulamaması,
• Kötü hava koşulları nedeni ile arıların kovandan çıkamaması ve böylece kovanda sıkışıklığın artması,
• Kovanda başarısız bir ana arının bulunması, ( Bu durumda koloni anayı yenilemek yerine, oğul çıkarabilir. )
• Ana arının yaşlı olması nedeniyle salgıladığı feromonu azalması veya salgılanan feromonun çok kalabalık kolonilerde yeteri kadar dağıtılamaması ve böylece oğul hazırlıklarının kontrol altında tutulmaması,
• Soya çekim,
• İşçi arıların işsiz kalması,
• Hastalıklar,
Bir koloninin oğul hazırlığı içinde olduğunu gösteren belirtiler, o koloninin düzenli muayeneleri sırasında fark edilebilir.
Bir koloniyi oğul vermeye götüren koşulların ve kovandaki gelişmelerin kronolojik sırası aşağıda gösterilmiştir.
• Özellikle ilkbaharda, hafif bir bal akışından sonra ve ana bal akışından önce işçi arı mevcudunda görülen hızlı artış,
• İşçi arı sayısının artmasına paralel olarak erkek arı sayısının da artmaya başlaması,
• Peteklerin yavru ve bal ile dolu olması nedeni ile yumurta, larva ve pupaların bulunduğu yavru alanının genişletilememesi,
• Peteklerin alt kenarlarında ana arı yüksüklerinin görülmesi,
• Ana arının bu yüksüklere yumurta bırakması,
• Ana arının yumurtayı azaltması ve bir sonucu olarak genç yavru miktarının azalması,
• İçerisinde değişik yaşlarda larvalar bulunan çok sayıda ana arı gözlerinin görülmesi,
• Tarlacı arıların çalışmalarında görülen azalma ve kovan girişinde toplanmaları, kovan girişinde toplanma olayı sıcak havalarda da görülür.2 Şubat 2007: 16:38 #33591tweety
ÜyeOğulun Çıkışı
Oğul çıkış yapmadan önce işçi arıların çerçevelerin üst çıtaları üzerinde sıralar halinde yığıldıkları görülür. Hava şartları uçuşa elverişli, rüzgarsız ve gölgedeki ısı uçuş için normal olduğunda oğul kovanı derhal terk eder. Kovan girişi ve uçuş tahtası arıyla dolar. Oğul görülmeye değer harikulade bir olaydır. Hızlı bir arı bulutu oluşur ve kovanı terk eder. Kısa bir süre içinde yaklaşık 5-20 dakika içinde arılar geçici bir yere yerleşirler. Oğulun kovandan çıkışı yalnız birkaç dakika sürer. Oğula ayrılan ve kovanda kalan arılar tesadüfi olarak seçilirler. Yaş grupları arasında hiçbir ayrım yapılmaz. İlk oğulla birlikte kolonideki işçi arıların genellikle % 30-70 ‘i ebeveyn koloniyi terk eder. Oğulla giden herhangi bir yaştaki işçi arıların sayısı ebeveyn kolonideki kalan işçi arı sayısının hemen hemen aynısıdır. Bir oğul ortalama 10.000-14.000 işçi arı değişen miktarlarda erkek arı ve bir anadan oluşur.
Oğulun yaşlı ana ile birlikte kovanı terk edişinden sonra, ki buna birinci (baş) oğul adı verilir, bir kısım arı birkaç ana memesi kovanda kalır. Çoğu durumlarda memelerde çıkan bakire analardan biri diğerlerini imha eder ve daha sonra koloninin varlığı eskisi gibi devam eder. Ancak koloni eskiye göre genç bir anaya sahip ve işçi arı kadrosunun azalmış olması yönünden farklılık gösterir. Bununla beraber, kimi zaman birbirini izleyen birkaç oğul meydana gelerek kovanı terk ederler.
Eğer ana oğulla birlikte çıkmazsa, tekrar kovana geri döner. Oğul genellikle saat 10.00-14.00 arasında çıkar. En sık rastlanan saatler ise 11.00-13.00 ‘dür. Aşırı sıcak bölgelerde oğul çıkışları saat 7.00-17.00 arasında değişir Teknik Arıcılık ( 1987, Sayı 11 ).
Yuva Yerinin Seçimi
Oğul kovanı terk etmeden birkaç gün önce, tarlacı arıların bir bölümü, görev değiştirerek kılavuz arıları oluştururlar ve muhtemel yerleşme yerini tarif eden danslara başlarlar. Kılavuz arıların dansını izleyen arılar şaşırmadan kovandan uzakta tarif edilen yerde salkım oluştururlar. Oğul vermeden önce işçi arılar, bal keseleri tıka basa balla doldurduklarından, bu kısa süre içinde gıda toplamaya ve gıda toplamayla ilgili dans yapmaya ihtiyaç duymazlar. Oğulların göç etmelerinde bu dans şekillerinde bir farklılık olabilir.
Kılavuz arılar buldukları uygun yerleşme yerini salkım üzerindeki arılara çiçek tozu ve bal özü toplayıcılarının yaptıkları dansın şekil ve ritmine benzer bir dansla “kuyruk sallama” dansı ile haber verirler. Dansçıların dans etme şevk ve arzuları seçilen yerin mükemmel oluşuyla ilgili olması mümkündür.
Bu dansla yeni yuvanın yönü ve uzaklığı diğer arılara tarif edilir. Dans, diğer arılara yuva yerini ziyareti teşvik eder ve geri döndüklerinde de aynı damsı yaparlar.
Yuva yerinin seçimini çok sayıda faktör etkiler. Bunlar; yuvanın rüzgar almaması ve rüzgardan korunması, karınca bulunmaması, sel baskınlarından uzak olması, oğulun büyüklüğüne uygun oğulu alabilecek bir yer olması, yapı durumu ebeveyn koloniden uzaklığı gibi faktörlerdir.2 Şubat 2007: 16:39 #33592tweety
ÜyeOğulun Yeni Yerleşme Yerine Hareketi
Oğulların çoğu neticede seçilen sürekli yer konusunda anlaşırlar ve oğul, ara konaktan ayrılarak yeni yerleşme yerine hareket eder. Yeni yuvasına uçan oğul, kılavuz arıların rehberlik ettikleri ileri sürülmüştür. Oğulun ara konaktan ayrılışı, kovandan anlaşmaya vardıktan sonra Scwirlauf dansı başlar. Salkımdan yüksek düzeyde bir uğultu (vızıltı) işitilir ve işçi arıların salkım üzerinde sağa sola koşuşturdukları, kanatlarını hızlı bir şekilde titrettikleri ve hatta salkımın içine girip çıktıkları görülür.
Bu faaliyet gittikçe artarak, küçük bir grup arı salkımdan ayrılır ve bunu izleyen 1-2 dakika içinde de bütün oğul yeni yuva yönünde uçuşa geçer Teknik Arıcılık ( 1988, Sayı 18).ISININ ARI DAVRANIŞLARINA ETKİSİ
Bütün canlılık vücut ısılarını ayarlayarak ideal sıcaklıkta tutmaya çalışırlar. Arıların faaliyetlerini uygun bir sıcaklıkta tutmalarına “klima rahatı” diyebiliriz.
Koloni birliğinde çok anlamlı bir durum vardır. Düşük ısılarda, toplama uçuşlarının hiçbir yararı olmaz. Kış salkımında istenilen ısı 20°C civarında olmalıdır. Genç arılar daha fazla, yaşlı arılar ise daha az ısı sağlar. Örneğin kıştan çıkan yaşlı arılar 33°C ‘ye genç generasyon işçi arılar 36-37.5°C kadar ısı çıkarırlar.
Yavru ısısının ortalama 34.5°C olduğu (±0.1°C) saptanmıştır. Dayanabilecek sıcaklık sınırları genellikle fizyolojik faaliyetlere ve bünyede bulunan meyve şekerine bağlıdır.
Arılarda hareketsizlik 7-9°C arasında, düşük ısılarda olmaktadır. Kış arıları yaz arılarına göre soğuya daha dayanıklıdır. Kış salkımında dıştaki arılar, salkım merkezindeki arılara göre daha soğuktur.
Bir de dağlık yörelerin arıları, ova arılarına göre daha düşük ısılarda nektar toplama uçuşuna çıkarlar. Dağ orijinli arılarda uçuş 10°C ‘de başlar.
Çevre ısısı 10°C olunca, 10°C kadar kendileri ısıyı arttırabilirler ve 20°C ‘de normal uçuş yaparlar.
Nektar ve polen kaynakları sınırlı değilse arılarda polen toplama 30°C de dahi azalmaz. Üst toplama ısısı 45°C kabul edilir.
Kışlama sonrası yavru yapmanın tekrar başlama zamanında mevcudu fazla olan koloniler daha avantajlıdır. Arı mevcudu ne kadar fazla ise koloni ısı ayarlanmasını o ölçüde kolay yapar Teknik Arıcılık ( 1998, Sayı 62).
Genel olarak arıların normal aktiviteleri için optimum sıcaklık 21-35°C ‘ler arasındadır. 10°C ‘nin altında ve 37-38°C ‘nin üstündeki sıcaklıklarda arıların faaliyetleri durur. 7°C ‘de ise hiç hareket etmezler. Mum salgılama ve petek örmek için 33-34C ‘lik sıcaklık gerekmektedir. Arılar sıcaklık 20°C ‘nin üstüne çıktığında uçuşa çıkarlar. 14°C ‘ye düştüğünde kümeleşmeye başlarlar. 10°C civarında salkım oluştururlar. Salkım dışındaki sıcaklığın 7°C ‘nin altına düşmesine izin vermezler. Salkım merkezinde ise sıcaklık 30°C ‘dir -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.