- Bu konu 181 yanıt içerir, 101 izleyen vardır ve en son 12 yıl 11 ay önce piril tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
21 Nisan 2008: 16:31 #48173
Arkadaşlar yardıma ihtiyacım var elinizde varsa eğer KANATLI NEKROPSİ TEKNİKLERİ notunu ekleyebilirmisin acil bu hafta sonmuş((
12 Mayıs 2008: 22:22 #48427Hakan ARIÜyevet_gökmen wrote:teksas ben seni yükledigin hiç bir şeyi açamıyorum kardeşim ya bi zahmet nedeni ne olabilir söylermisinarkadaşım ben bir tane değil ki birden fazla konu ekledim hangisini açamadığını söylersen sana daha fazla yardımcı olabilirim üstelik kontrol ediyorum sürekli …
12 Mayıs 2008: 22:56 #48428Hakan ARIÜyeveteriner_42_kny wrote:merabalar ben konyadan veli ortopedi ve travmatoloji notu gönderirseniz sevinirim şimdiden tşk ettimUMARIM İŞİNE YARAR
Ortopedi travma ders notu
ÜST EKSTREMİTE KIRIKLARI
KLAVİKULA KIRIKLARIBilinenin aksine genellikle direkt travma ile oluşur. En sık olarak spor travmaları sonrasında karşımıza çıkar.
Kırığın bulunduğu bölgede ağrı vardır. Ağrıya bağlı olarak o taraftaki kolu kaldırmada problem vardır. Kırıkların % 80’i 1/3 orta kısımda, % 15’i 1/3 distal kısımda ve %5’i ise 1/3 proksimal kısımda lokalizedir. Nadirde olsa subclavian arter ve brachial plexus ile ilgili nörovasküler komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Bu sebeple ilk muayenede üst ekstremite nörovasküler muayenesinin yapılması gerekmektedir.
Klavikula omuzu toraksa tespit eden en önemli yapıdır. Sternocleidomastoid adalesi proksimal kırık fragmanını yukarıya çeker. Bu nokta kırığın ilk redüksiyonunda önemlidir. Ayrıca distalde olan kırık vakalarında sıklıkla coracoklavikular ligamentte yırtıklar meydana gelebilir, bu da klavikulanın proksimal fragmanının yukarıya deplasmanına neden olarak akromioklavikular çıkık varmış imajını yaratır.
Tedavide 8-bandajı veya Velpou bandajı kullanılır. Ancak 8-bandajı orta ve proksimal bölge kırıklarında etkili olduğu halde distal bölge kırıklarında Velpou bandajı daha etkilidir.
Nonunion vakalarında, nörovasküler yapılara bası olan durumlarda, erişkinlerde coracoklavikular ligamentte yırtıklarla birlikte seyreden distal uç kırıklarında ve ısrarlı şekilde fragmanların ayrı durduğu ve araya yumuşak dokuların girdiği kırıklarda cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide genellikle açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulanır.
PROKSİMAL HUMERUS KIRIKLARI
Humerusun proksimal kısmında humerus başı, büyük ve küçük tuberositiler bisipital oluk ve humerus kısmı yer alır. Anatomik boyun, baş ile tuberositi arasında yer alırken, cerrahi boyun ise büyük ve küçük tüberositiler arasında yer alır. Anatomik boyun kırıkları, başın beslenmesinin bozulması nedeniyle kötü prognoza sahiptir. Cerrahi boyun kırıkları ise, anatomik boyun kırıklarına göre daha sık olarak görülmesinin yanında prognozu da daha iyidir. Büyük tuberositiye supraspinatus, infraspinatus ve teres minör adaleleri yapışırken, küçük tüberositiye subskapularis adalesi yapışır. Humerus proksimalinde boyun-cisim arasındaki açı ortalama 145° olup, 30° retroversiyon vardır. Rotator cuff’ı oluşturan 4 adale; supraspinatus, infraspinatus, subskapularis ve teres minör humerus başının aşağıya doğru deplasmanının sağlarlarken, deltoid ise omuzun effektif şekilde abduksiyon yapmasına müsade eder. İnfraspinatus ve teres minör external rotator olarak görev yaparken, subskapularis internal rotator olarak çalışır.
Proksimal humerus kırıkları şu şekilde sınıflandırılabilir:
1. Tuberkulüm avulsiyon kırıkları
2. İmpakte cerrahi veya anatomik boyun kırıkları
3. Deplase kırıklar
4. Humerus başında artiküler yüzey defektleri
Tüberkulüm Avulsiyon Kırıkları
Değişik mekanizmalarla oluşabilir. En sık olarak omuz çıkığına sekonder, veya epileptik nöbetlere bağlı olarak gelişir. Ayrılma 1 cm’ nin altında ise konservatif tedavi, 1 cm’nin üzerinde ise cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavi esnasında rotator cuff’da defekt olup olmadığına bakılmalıdır.İmpakte Kırıklar
Yaşlılarda meydana gelir. Sling ve erken hareket ile tedavi edilir. Periartrit gelişme riski vardır. Aşırı angulasyon olsa bile klinik sonuçlar röntgen ile orantılı değildir.
Deplase Kırıklar
Bu kırıklarda Neer sınıflaması kullanılır. Neer sınıflamasında deplase olan kırık sayısına göre 1-4 arasında sınıflama yapılır. 1,2,3 ve 4 parçalı olarak 4 deplase kırık grubu vardır. Sınıflamanın prensibi 1cm’ nin üzerinde deplasmanı olan veya 45°’ nin üzerinde angulasyonu olan deplase segment sayısı esas alınır. Kırık sayısı ne olursa olsun buna bakmaksızın herhangi bir kırık varsa tek parçalı kırık kabul edilir, buna ilave olan her (yukarıda belirtilen özellikteki )kırık ile 2,3,4 parçalı kırık olarak sınıflama yapılır. Neer bu kırıklarda genellikle şu dört segmentte kırık olduğunu tespit etmiştir: 1) Anatomik boyun veya artiküler segment, 2) Tuberkulüm majus, 3) Tuberkulüm minus ve 4) Humerus cismi veya cerrahi boyun
Neer sınıflamasına göre kırığın tipini tam olarak belirleyebilmek için: humerus proksimal kısmının iyi röntgeni olmalı ve gerekirse CT den faydalanılmalıdır.
Tedavi :
1 parçalı kırıklarda : sling + tedrici egzersiz uygulanır.
2 parçalı kırıklarda : Tüberkulüm kırıklarında; yukarıdaki avulsiyon kırıklarındaki gibi tedavi uygulanır. Anatomik boyun kırıklarında; avasküler nekroz şansı yüksektir. Açık redüksiyon ve internal fiksasyon denenir, başarılı olmazsa protez uygulaması yapılır. Cerrahi boyun kırığı varsa hanging cast veya alçı ile tedavi yapılır.
3 parçalı kırıklarda : Açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulanır.
4 parçalı kırıklarda : Bütün parçalar deplasedir. Artiküler olan baş segmentinin kanlanması bozulduğundan bu kırıklar protez replasmanı ile tedavi edilmelidir.
Humerus Başında Artiküler Yüzey Defektleri
Bunlar genellikle humerus başının glenoid kenarını ezmesi sonucu oluşur. Dislokasyonun redüksiyonundan sonra defektin büyüklüğüne ve omuz stabilitesini etkileyip etkilemediğine göre tedaviye yön verilir. Defekt posteriorda ise omuzun eksternal rotasyonu ile birlikte rekürren subluksasyon ve dislokasyonlar meydana geleceği için humerusa yapılacak retroversiyon osteotomisi ile tedavi edilmelidir. Defekt anteriorda ise internal rotasyon hareketi ile birlikte rekürren subluksasyon ve dislokasyonlar meydana geleceği için subskapularis insertiosu defekt bölgesine nakledilerek tedavi edilir.
HUMERUS CİSİM KIRIKLARI
Otomobil kazası, ateşli silah yaralanması, düşme ve crush injuri gibi sebeplerle oluşur. Outstreched hand dediğimiz dirsek ekstansiyonda,açık el üzerine düşmede önemli bir kırık sebebidir.
Sınıflama : Kırığın bulunduğu yere göre 1/3 proksimal, 1/3 orta ve 1/3 distal olarak sınıflandığı gibi, kırığın açık veya kapalı olmasına göre de sınıflandırılır.
Klinik : Kısalık, deformite, ağrı, şişlik ve krepitasyon en önemli bulgulardır.
Radyoloji : Kırık hattı görülür. Ancak grafi omuz ve dirsek ekleminide içine almalıdır.
Tedavi : A. Konservatif Tedavi : 1 ) Hanging cast : Dirsek 90° fleksiyonda uzun kol alçısı yapılır. Önkol bölgesine yapılan loop ile angulasyonlar düzeltilir. Loop boyuna sling ile asılır. Ancak bu tedavi yönteminde haftalık olarak düzenli radyolojik kontrollerin yapılması gerekmektedir. 30° anterior açılanma ve 30° varus açılanmasında bile üst ekstremitede görünür bir deformite oluşmaz. 2 ) U-alçısı. 3 ) İskelet traksiyonu. 4 ) Velpou bandajı
B. Cerrahi Tedavi : 1 ) Eksternal fiksasyon : Sirküler veya eksternal fiksatörlerle tedavi uygulanır. 2 ) Açık redüksiyon ve internal fiksasyon : plak ve vidalarla tedavi edilir. 3 ) Intramedullar çivileme.
Komplikasyonlar : Kırığa bağlı veya yatrojenik olarak ortaya çıkar. Düşük el tablosu ve dirsek altı bölgede radial sinir dermotom ve myotomunda motor ve duyu kaybı söz konusudur. Radial sinir lezyonu öncelikli olarak konservatif olarak tedavi edilmelidir. Şayet sinirin kırık fragmanları arasında koptuğu veya sıkıştığı düşünülüyorsa eksplorasyon gerekebilir. Bu nedenle hastanın klinik ve ENMG kontrolleri ile takip yapılmalıdır.
SUPRAKONDİLER HUMERUS KIRIKLARI
Çocuklarda en sık karşılaşılan kırıktır. Çocuklarda görülen kırıkların yaklaşık % 40’ dirsek çevresinde görülür. Bunlarında en büyük kısmını suprakondiler humerus kırıkları oluşturur. Direkt veya indirekt mekanizma ile oluşur.
Sınıflama : 1 ) Ekstansiyon tipi kırık : Distal kırık fragmanı posteriorda, proksimal kırık fragmanı anteriordadır. Vakaların % 90-95’ ini oluşturur. 2 ) Fleksiyon tipi kırık : Distal kırık fragmanı anteriorda, proksimal kırık fragmanı ise posteriordadır. Vakaların % 5-10’unu oluşturur.
Klinik : Ağrı, aşırı şişlik, krepitasyon ve deformite vardır.
Tedavi : A. Konservatif tedavi : 1 ) Kapalı redüksiyon ve atel uygulaması 2 ) Cilt traksiyonu 3 ) İskelet traksiyonu B. Cerrahi tedavi : 1 ) Kapalı redüksiyon ve perkütan çivileme 2 ) Açık redüksiyon ve internal fiksasyon
Yukarıdaki tedavi metodlarının hepsinden yararlanılabilmekle birlikte bugün için en sık kullanılan tedavi yöntemi kapalı redüksiyon ve perkütan çivileme veya açık redüksiyon ve internal fiksasyondur.
Komplikasyonlar : 1 ) Volkman iskemisi : Kırık bölgesini çok yakınından geçen brakial arterin yaralanmasına bağlıdır. 2 ) Kırığın yanlış kaynamasına bağlı olarak özellikle distal kırık fragmanının varusta kaynaması sonucu gelişen kubitus varus veya kubitus valgus deformitesi
DİSTAL HUMERUS KIRIKLARI
A. İnterkondiler T veya Y kırıkları : Erişkinlerde daha sık olarak karşımıza çıkar. Oluş mekanizması troklear olukta bulunan ulnanın humerus distaline uyguladığı zorlanmadır. Bu kırıklar AO sınıflamasına göre : Tip A; ekstraartiküler kırıklar, Tip B; parsiyel intraartiküler kırıklar, Tip C; Komplet intraartiküler kırıklar. Tip A kırıklarda konservatif tedavi denenir. Başarılı olunamazsa cerrahi tedavi uygulanır. Tip B kırıklarda cerrahi tedavi uygulanır. Tip C kırıklarda ise olekranon osteotomisi ile eklem açığa konup eklem yüzünün restorasyonu yapılır. Cerrahi tedavide rekonstrüksiyon plakları ile internal fiksasyon yapılır.
B. Kondil Kırıkları : Hem medial hem de lateral kondilde görülmekle birlikte sıklıkla lateral kondil kırığı görülür. Milch Tip I ve II olmak üzere 2 tipi vardır. Milch Tip I Lateral kondil kırıklarında radiokapitellar eklem boyunca kırık hattı vardır. Kırık stabildir. Tedavide konservatif veya cerrahi tedavi uygulanır. Milch Tip II lateral kondil kırıkları ise tüm kondili içine alır. İnstabiliteye neden olur. Cerrahi tedavi şarttır. Milch Tip I medial kondil kırıklarında kırık hattı trochleanın bir kısmını içine alır ancak stabil kırıklardır. Konservatif tedavi veya eksizyon yapılabilir. Milch Tip II medial kondil kırıklarında ise trochleanın büyük bir kısmını içine alan kırık hattı vardır ve kırık anstabildir. Bu kırıklarda açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulanır.
C. Epikondil Kırıkları : Lateral epikondil kırıkları nadirdir. Sıklıkla medial epikondilde kırık görülür. Deplasman derecesine göre tedavi uygulanır. Minimal deplasman olan vakalarda konservatif tedavi uygulanırken, kırık deplasmanının çok olduğu vakalarda açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulanır.
OLEKRANON KIRIKLARI
Genellikle direkt travama sonucu yani dirsek üzerine düşme sonucu oluşur. Yada indirekt mekanizma ile dirsek kısmi olarak fleksiyonda iken trisepsin kontrakte olması ile avulsiyon kırığı şeklinde görülür.
Sınıflama : Artiküler yüzeyin ( proksimal fragmandaki kırığın ) tutulum derecesine göre sınıflama yapılır.
Tedavi : Kırığın yeri, şekli, hastanın yaşı ve parçalanmanın derecesine göre tedavi uygulanır. Deplase olmayan ve ayrılmamış ve eklem yüzünde basamaklaşma oluşturmamış kırıklar konservatif olarak alçı ile tedavi edilebilir. Şayet kırık deplase olmuş ise bunlarda açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulanır. Bu amaçla en sık kullanılan tespit materyalleri; kırık redükte edildikten sonra longitudinal olarak geçilen Kirshner teli ve bunun etrafından yapılan sirklaj teli uygulamasıdır ( tension-band yöntemi ). Şayet kırık çok parçalı ise kırık fragmanı tamamen eksize edildikten sonra triseps adalesi ulna proksimal ucuna tutturulur.
RADİUS BAŞ VE BOYUN KIRIKLARI
Genellikle longitudinal yüklenme sonucu meydana gelir ( outstreched hand pozisyonunda ). Bir diğer sebebi ise dirsek dislokasyonudur. Kırığın lokalizasyonuna, artiküler yüzeyin tutulum yüzdesine ve deplasmanın miktarına göre tedavi uygulanır. Deplase olmayan kırıklarda konservatif tedavi uygulanır. Baş ve boyun kısmında büyük parçalanmanın olduğu durumlarda, eklem yüzeyinin 1/3’ ünden fazlasının tutulduğu kırıklarda, dirsek eklemi içinde serbest fragmanın olduğu durumlarda ve radius boyun kısmında rotasyonu engelleyen angulasyonun olduğu durumlarda cerrahi tedavi düşünülür. Bazıları cerrahi tedaviye karar vermekte radyolojik bulguları esas alır ve dirsek eklemine lokal anestezik verip önkol rotasyonlarına bakmayı, 70° pronasyon ve 70° supinasyon varsa radyoloji ne olursa olsun konservatif tedavi yapmayı önerirler. Bazen parçalı kırıklarda radius başı rezeksiyonu gerekebilir.
MONTEGGIA KIRIKLARI
İlk kez 1814’ de Monteggia tarafından tanımlanmıştır. Ulna 1/3 proksimal cisim kırığı ile birlikte radius başının dislokasyonudur.Ön kolun ulnar tarafına direkt olarak bir cismin çarpması sonucu oluşur. Bir diğer sebebi ise hiperpronasyon veya hiperekstansiyonda düşme sonucu bisepsin supinatör etkisi ile radius başı anteriora disloke olurken, ulna da düşmeye bağlı kompresyonla kırılır.
Sınıflama : Bado sınıflaması kullanılır. Buna göre 4 tipe ayrılır. En sık Tip I kırık görülür.
Tip I : Ulna 1/3 proximal cisim kırığı + radius başı anterior çıkığı
Tip II : Ulna 1/3 proximal cisim kırığı + radius başı posterior çıkığı
Tip III : Ulna 1/3 proximal cisim kırığı + radius başı lateral çıkığı
Tip IV : Ulna 1/3 proximal yada orta cisim kırığı + radius başı anterior çıkığı + radius proksimali yada bisipital tuberosity kırığı
Tedavi : Çocuklarda genellikle konservatif tedavi uygulanırken, erişkinlerde cerrahi tedavi uygulanır.
ÖN KOL ÇİFT KEMİK ( RADİUS+ULNA ) CİSİM KIRIKLARI
Motorlu araçlarla olan kazalar ve yüksekten düşme gibi yüksek enerjili travamalar sonucu oluşur. Genellikle oluşan kuvvetin etkisiyle kırık deplase olur.
Tedavi : Çocuklarda konservatif tedavi düşünülebilir. Konservatif tedavide uygulanacak alçı özellik arzeder. Ön koldaki pronotor ve supinator adale kuvvetlerinin etkisi dikkate alınarak 1/3 proksimal kırıklarda ön kol supinasyonda, 1/3 orta kırıklarda ön kol nötralde, 1/3 distal kırıklarda ise ön kol pronasyonda alçı yapılmalıdır.
Ancak erişkinlerde konservatif yöntemlerle redüksiyon sağlansa bile, cerrahi tedaviyi düşünmek daha doğrudur. Zira küçük angulasyon ve rotasyonlar ön kolun pronasyon ve supinasyon fonksiyonlarında kalıcı kısıtlılıklara neden olacaktır. Bu sebeple anatomik redüksiyon ve internal fiksasyon sağlanmalıdır. Cerrahi tedavi yöntemleri : 1 ) Plak ve vidalarla yapılan açık redüksiyon ve internal fiksasyon ( En sık kullanılan yöntemdir ). 2 ) İntramedullar çivileme ; ancak bu yöntemle tedavide nonunion oranı yüksektir. 3 ) Eksternal fiksasyon; açık kırıklarda tercih edilir.
Ön kol çift kemik kırıklarında sinostoz ve rotasyon kısıtlılıkları en sık rastlanılan komplikasyonlardır.
DİSTAL RADİUS & ULNA CİSİM KIRIKLARI
İlk kez 1814’ de Abraham Colles tarafından tanımlanmıştır. Her yaş gurubunda sık karşılaşılan kırıklardandır. Ancak en sık görüldüğü yaş gurubu 40 yaşının üzerindeki bayanlardır. Sık sebebi outstreched hand pozisyonunda düşme sonucu oluşur.
Kırık genellikle radius distal metafizinde olur ve distaldeki kırık fragmanı dorsale deplase ve açıklığı dorsale bakan angulasyon ve kısalık olur. Bunun sonucu olarak el bilek bölgesinde çatal sırtı deformitesi meydana gelir. Buna Colles kırığı denir. Bazen kırıkta distal kırık fragamanının volare yer değiştirdiği ve açıklığı volare bakan angulasyon olduğu görülür ki buna ters Colles veya Smith kırığı denir.
Sınıflama : Extraartiküler, intraartiküler ve kırıklı çıkıklar olarak sınıflanabilir. Barton kırıkları kırıklı çıkık özelliğinde olup, radius distalinden eklemi ilgilendiren kemik bölgeden küçük bir kemik parçası kopar ve bu kemik parçası ile birlikte carpal kemikler disloke olur. Şayet kırık radiusun dorsal kenarında ise dislokasyon dorsaledir ve bunun adı dorsal Barton kırığıdır. Eğer radiusun volar kenarından bir kemik parçası kopar ve karpal kemikler volare disloke olursa buna volar Barton kırığı denir. Chauffeur( Şöför ) kırığı radius distalinde karşılaşılan diğer bir kırık olup, radial stiloidin kırlmasıdır. İlk kez otomobil kullananlarda elin çarpması sonucu oluştuğu görüldüğü için bu ad verilmiştir.
Tedavi : 1. Kapalı redüksiyon ve alçı : Angulasyonlar düzeltilmeli ve radiustaki kısalık önlenmelidir. Özellikle ekstraartiküler kırıklarda bu yöntem uygulanır. 2. Perkütanöz çivileme : Kırık skopi altında redükte edildikten sonra çivileme yapılır. 3. Açık redüksiyon ve plak ve vidalarla internal fiksasyon : Fragmanın çok olduğu durumlarda rijit fiksasyon yapıp erken harekete başlama imkanı verdiği için tercih edilir. 4. Eksternal fiksasyon : Özellikle çok parçalı kırıklarda tercih edilir. Radiusdaki kısalık, angulasyon ve eklme yüzündeki düzensizlikler eksternal fiksatör uygulanarak ligamentotaksis yani ligamentlerin gerdirilmesi yöntemi ile düzeltilir.
Komplikasyonlar : 1 ) Distal radio-ulnar eklem problemleri, 2 ) spontan kapalı tendon rüptürleri ( özellikle m.ekstansör pollicis longus ), 3 ) Karpal Tunnel Sendromu.
GALEAZZİ KIRIKLI ÇIKIĞI
Genellikle el üzerine düşme sonucu oluşur. Radiusun cisim kısmında genelllikle 1/3 orta-distal bileşke bölgesinde kırık ve inferior radio-ulnar eklem ligamentlerinin rüptürü sonucu ulna başının radius ile ulna arasındaki eklemden dislokasyonu ile karakterizedir. Ulna başı mediale, anteriora veya posteriora doğru gider.
Tedavi : Çocuklarda konservatif tedavi genellikle yeterli olur. Kırık ve çıkık redükte edildikten sonra alçı uygulanır. Oysa erişkinlerde cerrahi tedaviye gerek duyulur. Cerrahi tedavide radiusdaki kırık redükte edildikten, plak ve vidalarla internal fiksasyon uygulandıktan sonra, inferior radio-ulnar eklem redükte edilerek geçici tespit yapılır.
SKAFOİD KEMİK KIRIKLARI
Genellikle genç erişkinlerde görülür. Çocuklarda ve orta yaş grubunun üzerinde sık görülmez.. Genellikle outstreched hand pozisyonunda düşme sonucu veya motorlu araçları kullananların aracı çalıştırırken araç kolunun ters tepmesi sonucu oluşur. Muayenede anatomik snuff-box dediğimiz çukurluk bölgesinde ağrı ve hassasiyet dikkati çeker.Genellikle skofoid kemiğin orta(bel) kısmında transvers bir kırık hattı vardır. Kırık sıklıkla gözden kaçabilir. Bunun nedeni başlangıçta çekilen röntgen grafilerinde kırığın görülememesi veya gözden kaçmasıdır. Bu sebeple mutlak surette el bileğin ön-arka ve yan radyografilerin yanında oblik radyografilerde çekilmelidir. Hatta radyografide bulgu elde edilemediği durumlarda geçici atel uygulaması yapılarak iki hafta sonra tekrar radyografik inceleme yapılmalıdır.
Tedavi : Kırığın deplase ve angule olmadığı durumlarda alçı uygulanır. Ancak deplasman ve angulasyon olan durumlarda açık redüksiyon ve internal fiksasyon ( Herbert vidası veya K-telleri ile ) uygulanır.
Komplikasyon : 1 ) Kaynama gecikmesi, 2 ) Kaynamama, 3 ) Avasküler nekroz, 4 ) Osteoartritis
METAKARP KIRIKLARI
A. I.Metakarp Basis Kırığı : Genellikle boks esnasında longitudinal vurma ile oluşur. Ya metakarpta, karpometakarpal eklemin ortasından başlayan ve eklemi ilgilendiren oblik kırık oluşur (Bennet’s kırıklı çıkığı ) yada metakarpın basis kısmında transvers veya kısa oblik kırık oluşur. İlki yani Bennet’s kırıklı çıkığı daha sık olarak görülür. Tedavi : Kırık genel anestezi altında redükte edildikten sonra alçı uygulanır. Ancak kırığın kayma eğilimi sık olduğundan sık aralıklarla radyolojik kontrol gerekir. Redüksiyonun olmadığı veya redüksiyon kaybı olan durumlarda açık redüksiyon ve internal fiksasyon yapmak gerekir. Eklemi ilgilendiren kırıklar olduğundan dejeneratif osteoartrit gelişme riski fazladır.
B. Diğer Metakarp Kırıkları : Metakarp kırıkları her yaş gurubunda görülür. El üzerine düşme ve boks esnasında oluşur. Genel olarak 3 tipte kırık görülür : 1. Metakarp basis kırıkları, 2. Metakarp cisim kısmında oblik kırık, 3. Metakarp boyunkısmında transvers kırık.
Tedavi : Deplase olmayan kırıklarda el dorsalinden atel uygulaması yapılır. Deplase kırıklarda ise ya intramedullar K-teli ile fiksasyon yapılır, yada mini plaklarla fiksasyon uygulanır.
FALANKS KIRIKLARI
Değişik kırık şekilleri karşımıza çıkar. Bu kırıklarda uygulanacak tedavi metakarp kırıklarında uygulanan tedavi gibidir. Burada unutulmaması gereken durum falanksların uzun süreli immobilizasyonu kabul etmeyeceğidir. Tedavi yöntemi konservatif olduğu durularda 3 haftadan daha uzun süreli immobilizasyon uygulanmamalıdır. Özellikle eklemi ilgilendiren kırıklarda eklem restorasyonu yapıldıktan sonra mini plak ve vidalarla fikse etmek daha uygun olur.
MALLET FİNGER
Ani fleksiyon zorlanması sonucu ekstansör tendonun distal falankstaki insertio bölgesinden ayrılmasıdır. Bazen tendon kopabileceği gibi bazen distal falankstan kemik parçası kopar. Böyle durumlarda yani tendonun kemik parçasıyla birlikte insertiodan koptuğu durumlarda kırık tedavisi uygulanmalıdır
Tedavi : Proksimal interfalangeal eklem fleksiyonda, distal interfalangeal eklem ise hiperekstansiyonda alçı veya splintleme yapılır..
Prof.Dr.C.Yıldırım Türk
OMUZ HASTALIKLARI
Omuz bölgesi mekaniği oldukça komplex olan bir bölgedir. Bu eklem bölgesi aslında tek eklem gibi görünmekle birlikte eklemin 3 komponenti vardır. Bunlar; glenohumeral eklem, akromioklavikular eklem ve sternoklavikular eklemdir. Glenohumeral eklemle skapulo-humeral kasların kontrolü altında abduksiyon, fleksiyon ve rotasyon hareketleri yapılır.diğer iki eklem ise birlikte serviko-skapular ve toraco-skapular kasların kontrolünde skapulanın toraks üzerinde 90° rotasyonuna ve kısmi olarak antero-posterior doğrultuda kaymasına müsaade eder.Omuz Hastalıklarında Teşhis
1 ) Hikaye : En önemli veri ağrıdır. Genellikle akromiondan başlayan ve deltoid adale insertio bölgesine kadar yayılan bir ağrı vardır.gerçek omuz ağrısı dirsek altı bölgeye geçmez. Akromioklavikular eklem ve sternoklavikular eklemden kaynaklanan ağrıların aşağıya doğru yayılma özellikleri yoktur. Sıklıkla brakial plexus, boyun ve omuz yukarısındaki bölgelerden köken alan ağrılarda omuza vurabilir. Gerçekten omuzdan kaynaklanmayan bu vuran ağrılarda; ağrı dirsek altı hatta bazen ele kadar yayılır, beraberinde hastanın iğnelenme ve uyuşma olarak tanımladığı parestezi mevcuttur.2 ) Muayene :
a) İnspeksiyon : Kemik konturları, yumuşak doku konturları, cildin rengi ve yapısı ve skar ve sinüs olup olmadığına bakılır.
b) Palpasyon : Kemik konturları, yumuşak doku konturları, cildin ısısı, lokal hassasiyete bakılır.
c) Hareketler : Gerçek glenohumeral hareketle skapular hareket ayrılmalıdır. Hareket esnasında ağrı, adele spazmı ve krepitasyon olup olmadığına bakılmalıdır.
d) Kas gücü : Serviko-skapular ve torako-skapular adalelerin gücü ( skapula hareketleri kontrol edilir ), skapulo-humeral adaleler ( gleno-humeral eklem hareketleri kontrol edilir ).
e) Akromio-klavikular ve sterno-klavikular eklem muayenesi : İltihabın kardinal bulgularına, hareketlere ve stabiliteye bakılır.
3 ) Radyoloji :
a) Ön-arka ve yan ( kol 90° abduksiyonda çekilen grafi ) grafiler rutindir. Gereğinde humerusun değişik rotasyon derecelerinde grafilere ihtiyaç duyulabilir.
b) CT ve MR ( Gerekli durumlarda )
Omuz Bölgesi Hastalıklarının Sınıflandırılması
Gleno-humeral Eklem Hastalıkları
Artritler
Septik artritRomatoid artrit
Tbc artrit
Osteoartrit
Frozen shoulder
Mekanik Bozukluklar
Rekürrent dislokasyonlarKomplet rotator cuff yırtıkları
Ağrılı ark sendromu
Biseps’in uzun tendonunun rüptürü
Hiçbir Gruba Girmeyenler
Biseps’in uzun tendonunun tenosinovitiAkromio-klavikular Eklem Hastalıkları
OsteoartritPersistent dislokasyonlar ve subluksasyonlar
Sterno-klavikular Eklem Hastalıkları
OsteoartritPersistent ve rekürrent dislokasyonlar
OMUZ SEPTİK ARTRİTİ
Omuzda çok sık olarak görülmez. Genellikle çocuklarda humerus üst uç metafizindeki focustan omuza geçer.Tedavi : Diğer eklemlerdeki septik artritlerin tedavisi gibidir.
OMUZDA ROMATOİD ARTRİT
Omuz RA’ de el bileği, el ve ayak gibi periferik bölgeler kadar sık tutulan bir bölge değildir. RA’ de omuz genellikle diğer eklemlerle birlikte tutulur. Bulguları; lokal ağrı, eklem sertliği, ısı artışı, sinovial kalınlaşmaya bağlı şişme ve kısmi olarak hareket kaybıdır.Tedavi : RA’ e yönelik ilaç tedavisi uygulanır. Ayrıca egzersiz yapılması eklem hareket açıklığının korunması açısından önemlidir. Cerrahi tedavide şayet eklemdeki hareket kaybı ileri derecede ise total eklem artroplastisi uygulanır.
TBC ARTRİTİ
Nadiren omuzda tutulum görülür. Bulguları; ağrı, diffüz şişlik, lokal ısı artışı, ve eklem hareketlerinde kısıtlanmadır. Radyografide erken aşamalarda glenohumeral bölgede diffüz rarefaksiyon, ileri aşamalarda cartilaj mesafesinde daralma ve subkondral kemikte erozyon meydana gelir.Tedavi : Antitbc. ilaç tedavisi ana kuraldır. Eğer eklemde aşırı derecede destrüksiyon varsa artrodez önerilir.
OSTEOARTRİT
Osteoartrit omuz ekleminde diğer eklemlerde görüldüğü kadar sık görülmez. Omuz eklemindeki osteoartrit vakalarında predispozan bir faktör vardır. Daha önceden geçirilen travmalar, aseptik nekroz ve yaşlılık en sık rastlanılan sebeplerdir.Patoloji : Artiküler kartilaj bozulur, olay hemen altındaki kemiğe ilerler, eklem kenarları hipertrofiye olur, ve osteofitler oluşur.
Klinik : Genellikle yaşlı hastalardır. Ana şikayet ağrı ve kolunu kaldıramamasıdır. Muayenede, eklem hareketlerinde kısıtlanma gözlenir.
Radyoloji : Eklem aralığında daralma, eklem hatlarında keskinleşme ve sıklıkla skleroz görülür. İleri aşamalarda osteofit formasyonu oluşur.
Tedavi : Başlangıç döneminde konservatif tedavi düşünülür. Antiinflamatuvar ilaçlar, kısa dalga diatermi, masaj ve egsersizler faydalı olabilir. İlerlemiş vakalarda artrodez veya total eklem artroplastisi uygulanır.
FROZEN SHOULDER ( ADHESİVE KAPSÜLİT, OMUZ PERİARTRİTİ )
Sık görülen durumlardan biridir. Ağrı ve glenohumeral eklemde bütün planda hareketlerin kısıtlanması ile radyolojik bulgu olmaması ve spontan iyileşme olması ile karakterizedir.
Etyoloji : Sebebi tam olarak bilinememektedir.
Patoloji : Tam olarak anlaşılamamıştır. Eklem kapsülünde adhesyonlar vardır.
Klinik : Omuz ve kolda ağrı vardır. Muayenede glenohumeral hareketlerin ( abduksiyon, fleksiyon, ekstansiyon ve rotasyon ) normal hareket sınırlarının ¼ veya ½ oranında azalmış olduğu görülür. 6 – 12 ay içinde spontan iyileşme meydana gelir. Önce ağrı ortadan kalkar, daha sonra eklemdeki sertlik azalır, yavaş yavaş eklemi aktif olarak kullanmaya başlar.
Tedavi : Akut ağrılı aşamada ekstremite sling ile istirahata alınır. Daha sonra omuza yardımlı egzersizler verilir. Non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar verilir. Ciddi vakalarda steroid kullanılır. Ağrı azaldığı halde omuz hareketlerinde geri dönüş yoksa anestezi altında manipulasyon yapılır.
REKURREN ANTERİOR OMUZ DİSLOKASYONU
Travmatik dislokasyonun glenohumeral eklemde meydana getirdiği struktürel değişiklikler sonucu oluşur. Nadiren de travma olmaksızın ligament laksisitesi sonucu gelişir. Humerus başı glenoid labrum ve kapsülle birlikte glenoid anterior kenarından soyulması ile birlikte öne çıkar. Humerus başının glenoid anteriorundaki keskin kenar ile teması sonucu zamanla başın posterolateral kısmında artiküler eklem yüzünde meydana gelen baskılanma sonucu defekt oluşmaya başlar.
Klinik olarak ilk omuz çıkığından sonra özellikle abduksiyon, ekstansiyon, dış rotasyon hareketleri ile ortaya çıkan çıkık tablosu oluşur.
Röntgende rutin ön-arka filmlerde bir şey görülmeyebilir. Olay eski ise humerus 60 -80° iç rotasyonda çekilen ön-arka röntgen filmlerinde humerus baş kısmında kemik defekti görülebilir.
Tedavi daima cerrahidir.
REKURREN POSTERİOR OMUZ DİSLOKASYONU
Anterior dislokasyona göre oldukça nadirdir. En sık sebebi elektrik şoklar ve epileptik nöbetler sonrası oluşur.Olay aynıdır bunda farkı glenoin labrum ve periost skapula boynunun posteriorundan soyulur. Dislokasyon abduksiyon ve iç rotasyon hareketleri esnasında meydana gelir.
Tedavi cerrahidir.
KOMPLET ROTATOR CUFF YIRTIĞI
Komplet yırtığı inkomplet yırtıktan ayırmak önemlidir. İnkomplet yırtık ağrılı ark sendromu dediğimiz supraspinatus sendromunun önemli bir nedeniyken, komplet yırtıkta tam omuz abduksiyonu yapma kabiliyeti ortadan kalkar.Genellikle ani düşme sonucu ortaya çıkar ancak tendonda yaşla birlikte ortaya çıkan dejenerasyon önemli bir predispozan faktördür.
Yırtık genellikle supraspinatus tendonundadır ancak komşu infraspinatus ve subskapularisi de içine alabilir. Yırtık tendonun insertio yerine yakındır ve kapsülüde içine alabilir. Yırtılan uçlar retrakte olur ve bu bölgede ara (gap) oluşur ve omuz eklemi ile subakromial bursa arasında irtibat sağlanmış olur.
Klinik : Hasta genellikle 60 yaş üzerinde erkek hastadır. Düşme veya zorlanma sonrasında omuzda veya kolun üst kısmında ağrı, ve kolunu kaldıramama şikayeti ile gelir. Muayenede o bölgede hassasiyet saptanır ve hastaya abduksiyon yapaması istendiğinde glenohumeral eklemden aktif hareketin olmadığı ancak skapular hareketlerle 45 – 60° bir hareketin olduğu gözlenir. Pasif hareketler tam olarak vardır ve yardımla birlikte deltoidin de katkısıyla 90° nin biraz üzerine kadarda hareket yapılabilir. Supraspinatus tendonunun yırtığında karakteristik olarak glenohumeral eklem abduksiyonu başlatılamaz. Bunun sebebi abduksiyonun başalangıç fazında supraspinatus ve deltoidin kombine olarak hareket etmesi gerekmektedir. Bundan dolayıda yardım ve horizontal planda kısmi kaldırıldıktan sonra deltoid hareketi ile abduksiyon başlar. Ayırıcı teşhisde, ağrılı ark sendromu, axiller sinir paralizisi ile karışır. MR ve Artrografi teşhisde önemlidir.
Tedavi : Yaşlı hastalarda operasyondan kaçınılmalıdır, büyük yırtık durumlarında bile zamanla deltoid etkisi ile omuz abduksiyonu kazanılabilmektedir. Genç hastalarda ise cerrahi olarak tendonun dikilmesi gerekir.
AĞRILI ARK SENDROMU ( SUPRASPİNATUS SENDROMU )
Glenohumeral abduksiyonun başlangıç ve son kısmında ağrı olmaması, orta kısmında ağrı ile karakterize bir sendromdur. Supraspinatus tendonunun humerusun tuberositas kısmı ile korakoid ve korakoakromial ligament arasında sıkışması ile ağrı oluşur.
Patoloji : Normal omuzda abduksiyon hareketi esnasında abduksiyonun 45 – 160° arasındaki bölümünde humerus proksimali ile korakoid çıkıntı arasındaki mesafe hemen hemen sıfıra iner. Şayet buradan geçen yapılarda şişme ve hasssasiyet oluşursa bu hareket arkında mesafenin ortadan kalkmasına bağlı olarak ortaya çıkan sıkışma ile ağrı ortaya çıkar. Bu sendromun oluşumuna neden olan 5 primer lezyon vardır. Bunlar :
1. Supraspinatus tendonundaki minör yırtıklar,
2. Supraspinatus tendiniti,
3. Supraspinatus tendonu içinde kalsifiye depozit oluşumu,
4. Subakromial bursit,
5. Tuberkulüm majus injurileri
Klinik : Omuz ekleminden yapılan abduksiyon hareketi sınırlarını 0 – 180° arasında kabul edersek, 45 – 160°arasındaki hareket arkında ağrı olur. Bunun dışındaki abduksiyonun başlangıçtan 45° ye kadar olan kısmında ve son 20° lik kısmında ise ağrı olmaz.
Radyoloji : Tuberkulüm majus kırığı veya calsifiye depozit olan vakalarda radyoloji anlamlıdır. Bunun dışındaki vakalarda normaldir.
Ayırıcı Teşhis : Akromioklavikular dejenerati osteoartrit ile sıklıkla kaırşır. Ancak bu hastalıkta ağrı 90° abduksiyonla başlar abduksiyon arttıkça ağrıda artar.
Tedavi : Primer lezyona uygun olarak tedavi yapılır. Başlangıçtaki dönemde kısa dalga diatermi, non-steroid antienflamatuvarlar ve egzersiz gibi fizik tedavi modaliteleri uygulanır. Bunlarla tedavide başarılı olunamayan olgularda ise cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide anterior akromioplasti ( akromionun anterior 1/3 kısmı ve korakoakromial ligament rezeksiyonu ) uygulanır.
BİSEPSİN UZUN TENDONUNUN RÜPTÜRÜ
Supraspinatus tendonu ve ekstensor pollicis tendonundan sonra vücutta en fazla rüptüre olmaya eğilimli olan tendondur. Tendon güçsüzleşmediği sürece rüptüre olması zordur. Predispozan faktör yaştır. Yaşla birlikte özellikle tendonun bisipital oluğa girdiği noktada ( bu noktada tendonun aksında angulasyon oluşur ) meydana gelen tekrarlayan sürtünmeler kopmaya neden olur.
Klinik : Hasta genellikle orta yaşta erkek hastadır. Kaldırma veya çekme esnasında omuz bölgesinde birşeylerin koptuğunu ve ağrı hisseder. Başlangıç döneminde bir şey hissetmez ama zamanla kolun ön kısmında kasın bulge olduğu ( toplandığı ) gözlenir. Rüptürden hemen sonra yapılan muayenede bisipital oluk üzerinde hassasiyet saptanır. Hasta karşı dirence karşı fleksiyon veya supinasyon yaparsa adele karnı ortasında yuvarlak top şeklinde rüptüre olan kısım palpe edilebilir. Dirsek fleksiyon veya supinasyonunda çok hafif bir güçsüzlük tespit edilir.
Tedavi : Genellikle konservatif tedavi yeterlidir. Eğer cerrahi onarım düşünülürse Tendonun distaldeki güdüğünü bisipital oluğun duvarına sutüre etmek yeterlidir.
BİSEPS TENDİNİTİ
Biseps tendonunda veya bisipital olukta ağrı ve hassasiyet ile karakterizedir. Genel olarak kabul edilen sebep; tendonun olukta sürtünmesi ile oluşan irritasyona bağlı olduğudur. Kolun aktif kullanılması esnasında ağrı yakınması ile başvurur. Muayenede bisepsin uzun tendonu üzerinde hassasiyet ve önkolun zorlu supinasyonu ve fleksiyonu ağrının arttığı gözlenir. Tedavide omuzun aşırı kullanılmasından kaçınılmaya çalışılır. Sling ve kısa dalga diatermi uygulanabilir.
AKROMİOKLAVİKULAR DEJENERATİF OSTEOARTRİT
Glenohumeral dejeneratif osteoartritten daha fazla görülür. Artiküler kıkırdakta dejenerasyon, osteofit oluşumu ile karakterizedir. Elin başın üzerine götürüldüğü pozisyonlarda akromioklavikular eklemde ağrı ortaya çıkar. Muayenede eklem kenarlarında kalınlaşma, özellikle 90° abduksiyondan sonra artan ağrı vardır. Radyografide; kartilaj mesafesinde daralma ve marginal osteofitler vardır. Tedavide, kolun yukarıya kaldırıldığı işlerden uzak kalma, fizik tedavi ajanlarının uygulanması ve çok şikayet olan durumlarda cerrahi tedavi uygulanır.
Prof.Dr.C.Yıldırım Türk
ELİN FONKSİYONEL ANATOMİSİ
El insanı yamama bağlayan en önemli organdır. Beyinin verdiği komutların uygulamaya koyan son organ olma özelliğindedir. Zira ilk çağlarda taş taşıyan bir insan bu amaçla elini kullanırken, günümüzde komplex bir uçağı kullanan pilotta elini kullanmaktadır. Dolayısıyla elin fonksiyonel kapasitesi çok fazladır.
El; objelere ulaşır, onu tutar ve bu olayı devam etttirir ( tutma fonksiyonu ). Gerektiğinde parmakların fleksiyonu ile onları düşürmemek için güçlü yakalar ( güçlü yakalama fonksiyonu ). Objeler başparmak ile işaret parmağı arasında tutulabilir ( pinch fonksiyonu ). Bunların yanında önemli bir duyu organıdır.
Elin fonksiyonel anatomisi dediğimiz zaman işte yukarıda belirttiğimiz gerek basit gerek se komplike hareketleri yerine getirebilmesi için gerekli motor hareketler ve bu hareketleri sağlayan kas yapıları akla gelir. Ancak bundan önce elin duyu fonksiyonundan bahsedelim.
Elin duyusu üç sinir tarafından sağlanır. Ancak bu sinirler elde farklı bölgelerin duyusunu verirler. Radial sinir: Elin 1. parmağının dorsal yüzünün tamamının, 2.,3. parmağın tamamının dorsal yüzünün PIP ( proksimal interfalangial )ekleme kadar olan kısmının ve 4. parmağın radialdeki yarısının dorsal yüzünün PIP ( proksimal interfalangial )ekleme kadar olan kısmının duyusunu verir. Median sinir : 1, 2,3. parmağın tamamının ve 4. parmağın radial yarısının, volar yüzlerinin tamamının, 2,3. parmağın tamamının ve 4. parmağın radial yarısının, PIP eklem distalindeki dorsal yüzeyinin duyusunu verir. Ulnar sinir : 5 parmağın tamamının ve 4. parmağın ulnar yarısının hem volar hemde dorsal yüzlerinin duyusunu verir.
ELDEKİ KASLAR, İNNERVASYONLARI VE FONKSİYONLARI
Elin ve parmakların postür ve fonksiyonlarını sağlayan kaslar arasında kompleks bir balans vardır. Bu balans ekstrinsik ve intrinsik adalelerin uyum içinde çalışması ile sağlanır. Yani el fonksiyonlarını sağlayan 2 grup kas vardır. Bunlardan birincisi ekstrinsik kaslardır. Ekstrinsik kaslar; origosu elin dışında olan ancak insertiosu el veya karpal kemikler olan kaslardır. İntrinsik kas gurubu ise; hem origosu hemde insertiosu el olan kaslardır. Yani bu kaslar küçük kaslar olup elde başlar ve elde sonlanırlar.
A. Ekstrinsik Ekstansör Kaslar : Bunlar el bileğin proksimalindeki üst ekstremite kısmından başlayan ve el bilek seviyesinde 6 adet ayrı ekstensör retinakulumdan geçerek el veya parmakların dorsal yüzünde sonlanan kaslardır. I. Dorsal kompartmanda abduktor pollicis longus ( APL ) ve ekstansör pollicis brevis ( EPB ) vardır. Abduktor pollicis brevis 1. metakarpa yapışır ve başparmağa radial abduksiyon yaptırır. Ekstansör pollicis brevis adalesi ise; başparmağın proksimal falanksının proksimalinin dorsaline yapışır ve başparmağa MP ( metakarpofalangeal ) eklemden ekstansiyon yaptırır. II. Dorsal kompartmanda ekstansör carpi radialis brevis (ECRB) ve longus(ECRL) vardır. ECRL II. metakarpa yapışır ve el bileğine dorsofleksiyon ve radial deviasyon yaptırır. ECRB ise III.metakarpa yapışır ve el bileği dorsofleksiyonunda balansı ayarlar. III. Dorsal kompartmanda Ekstansör pollicis longus ( EPL ) vardır. Başparmak distal falanksına yapışır ve interfalangeal ekleme ekstansiyon ve kısmi olarakda adduksiyon yaptırır. IV.Dorsal kompartmanda Ekstansor indicis proprius ( EIP ) ve Ekstansör dijitorum communis ( EDC ) vardır. Bunlar parmakların orta falankslarının proksimaline yapışır ve metakarpofalangeal ( MCP ), PIP ve distal interfalengeal ( DIP ) eklemlerin ekstansiyonunda değişik derecede rol oynarlar. Asıl MCP eklem ekstansiyonu ekstrinsik ekstansörlerin saittal band üzerinden yaptıkları kuvvetle ortaya çıkarken, DIP eklem ekstansiyonu ekstrinsik lifler ve lateral bandaların katkılarıyla olur. V. Dorsal ekstansor kompartmanda Ekstansor digiti quinti ( EDQ ) vardır ve EDC’ nin ulnar tarafına yapışır. VI. Dorsal ekstensor kompartmanda Ekstansor karpi ulnaris ( ECU ) vardır ve V. Metakarp basisine yapışır. El bileğine ekstansiyon ve ulnar deviasyon yaptırır.
Parmaklardaki ekstansor tendonlar MP eklemdeki sagittal banda verdikleri uzantılarla MP eklemi orta hatta stabilize ederler. Sagittal band lifleri volar plate’nin lateral kenarlarına ve proksimal falanksın volarine yapışırlar. Sagittal band rüptüründe ekstansör tendonlar radial veya ulnare sublukse olur.
B. Ekstrinsik Fleksor Kaslar : Bunlar Fleksor dijitorum superfisialis ( FDS ) ve profunduslardır ( FDP ). FDP’ ler distal falanksın basis kısmına ve volare yapışır. Öncelikle DIP eklem olmak üzere, ilavetende PIP ve MP ekleme de fleksiyon yaptırır. FDS’ ler ise orta falanks basis kısmına yapışır ve PIP ve MP ekleme fleksiyon yaptırır.
C. İntrinsik Kaslar : İntrinsik kaslar elin postürünü kontrol ederler ki bunlar; dorsal ve palmar interossöz kaslar, lumbrical, hipotenar ve tenar haslardır. Bu kaslar primer olarak MP ekleme abduksiyon, adduksiyon ve fleksiyon yaptırırken aynı zamanda PIP ve DIP eklemin ekstansiyonuna destek olurlar. Dorsal interossöz kaslar parmaklara abduksiyon yaptırırken, palmar interossöz kaslar adduksiyon yaptırır. I.,II., ve IV. Dorsal interossöz kasların yüzeyel ve derin olmak üzere iki adet karınları vardır. Yüzeyel karınları proksimal falanks tüberkülüne yapışırken, derin karınları dorsaldeki hood aygıtına yapışır. Bu kaslar MP ekleme fleksiyon yaptırırken. PIP ve DIP ekleme ekstansiyonda katkıda bulunurlar. III. dorsal interossöz kasın tek adale karnı vardır ve dorsaldeki hood aygıtına yapışır. İnterossöz kasların tamamı MP eklemin hareket aksının palmarından ve transvers intermetakarpal ligamentin dorsalinden geçerler ve insertioları lateral band lifleridir. Yani PIP ve DIP eklem hareket aksınında dorsalinden geçerler. Dolayısıyla MP eklem fleksiyonda olduğu zaman interfalangial eklem ekstansiyonuna etkileri az iken, MP eklem hafif fleksiyonda veya ekstansiyonda iken interfalangial eklem ekstansiyonuna etkileri fazladır. İnterossöz kasların tamamı ulnar sinir tarafından innerve edilirler.
Lumbrikal kaslar 4 adet olup, origoları ait oldukları 2,3,4,5. parmakların FDP tendonlarının avuç içindeki kısmı olup, insertioları ilgili parmağın dorsal hood’ unun radial lateral bandıdır. Dorsal ve palmar interossöz kaslara göre volarden ve transvers intermetakarpal ligamentin volarinden seyrederler. Lumbrikal kaslar parmakların fleksor ve ekstansor dijital tonusunu yarlar ve dijital propriosepsiyonda rol oynarlar. FDP kasının kontraksiyonu ile lumbrikal kas origosu yukarıya çekileceğinden simultane olarak dorsal hood liflerindeki tension artar ve PIP ve DIP eklem ekstansiyona gelir. Lumbrikal kasların kontraksiyonuyla ise FDP kası aşağıya çekilir, ve FDP lerdeki tension azalır ve sonucunda da DIP eklem ekstansiyona gelir.
Abduktor dijiti quinti (ADQ )’ nin iki adet tendon insertiosu vardır. Birincisi abduktor tuberküle yapışırken, ikincisi V. Parmağın proksimal falanksının dorsal hooduna karışır. Fleksor dijiti quinti ( FDQ ) ise V. Parmak ulnar tuberkülüne yapışır ve MP eklemden fleksiyon yaptırır.
D. Dorsal Hood Apparatus ( Ekstansor Mekanizma ) : Ekstansor mekanizmayı oluşturan ekstrinsik ekstansor kaslar MP ekleme ekstansiyon yaptırırken intrinsik kaslar MP eklemi fleksiyona getirir. Hem intrinsik hem de ekstrinsik kaslar ise PIP ve DIP ekleme ekstansiyon yaptırır.
MP eklem ekstansiyonu ekstrinsik ekstansor tendonların çekmesiyle sagittal bandın sling ekisiyle proksimal falanksın kalkmasıyla gerçekleşir. MP eklem fleksiyonu ise proksimal falanksta tendinöz insertiosu olan intrinsiklerin sling etkisiyle gerçekleşir. Ayrıca FDP ve FDS ‘ lerde sekonder olarak MP eklem fleksiyonuna katkıda bulunur.
PIP eklem ekstansiyonu ekstrinsik dijital tendonların orta falansta insertiosu olan santral slipin hareketi ile gerçekleşir.İntrinsik tendonlarda lateral bandların medial slipleri yardımıyal PIP ekstansiyonuna yardımcı olur.
DIP ekstansiyonu ise lateral bandlar ve terminal tendon insertiosu ile olur. Lateral bandlar, radial tarftan ulnar tarafa kadar terminal tendon insertiosunu örterek distal falanksa yapışırlar.
El ve ön kol kaslarının innervasyonları :
Median sinirden innerve olan kaslar :
Pronator teres, fleksor karpi radialis, FDS’ler, Fleksör pollicis longus, İşaret ve orta parmağın FDP’ leri ve lumbrikalleri, Pronator quadratus, Opponens pollicis, Abduktor pollicis brevis, fleksor pollicis brevis
Ulnar sinirden innerve olan kaslar :
Fleksor karpi ulnaris, Yüzük parmağı ve küçük parmağın FDP’ leri, Fleksor dijiti minimi, abduktor dijiti minimi, opponens dijiti minimi, interossöz kaslar, Fleksor pollicis brevis, adduktor pollicis,
Radial sinirden innerve olan kaslar :
Brachioradialis, Ekstansor karpi radialis longus, Supinator, Anconeus, Ekstansor karpi radialis brevis, EDC’ler, EIP, Ekstansor dijiti minimi, ECU, APL, EPL, EPB
20 Mayıs 2008: 13:29 #48477DogavetÜyeDoğum ve Jinekoloji Ders notlarını gönderirseniz sevinirim.Teşekkürler
24 Mayıs 2008: 06:54 #48518rahmanÜyeBİYOKİMYA DERS NOTLARI LAZIM YOLLAYABİLİR MİSİNİZ
5 Haziran 2008: 14:02 #48536emregvnÜyearkadaşlar bana acil sürgütler ile ilgili ders notu lazım.4-5 sayfalık uzunca bir şey olursa güzel olur.en geç pztsi ye elimde olması lazım forumun çoğu yerini araştirtim bulamadım[/b]
5 Haziran 2008: 14:06 #48537emregvnÜyearkadaşlar bana acil sürgütler ile ilgili ders notu lazım.4-5 sayfalık uzunca bir şey olursa güzel olur.en geç pztsi ye elimde olması lazım forumun çoğu yerini araştirtim bulamadım
19 Haziran 2008: 17:41 #48881isisÜyemeraba ben ankara üni öğrencisiym haftaya embriyoloji finalim var çıkabilcek sorular hakknda yardımcı olabilcek biri varsa çok mutlu olurm
tşklerr19 Haziran 2008: 19:34 #48887HippiaterÜyeBn de Ankara Üniversitesin de yim
Fazla çalışmanı gerektirecek bir ders değil20 Haziran 2008: 23:18 #48900oOtungaOoÜyearkadaşlar ankara da veterinerlik okuyorum uludağ da yaz okuluna gelicem acaba şu derslerden hangiler açılacak bilgisi olan varmı?fizyoloji 2,viroloji 1,biyokimya1,histoloji 2,parazitoloji 1,mikrobiyoloji 1 bunlardan bilgisi olan vasa yardımcı olabilirlermi;)
21 Haziran 2008: 09:01 #48901oOtungaOoÜyefizyoloji 2,viroloji 1,biyokimya1,histoloji 2,parazitoloji 1,mikrobiyoloji 1 ar kadarşlar uludağ üniv.desi veteriner fakültesi yaz okulunda bu dersle açılacakmı acaba?
27 Haziran 2008: 15:20 #48946Mehmet AKINÜyeviroloji dersi, biyokimya dersi, histoloji 2 ve mikrobiuoloji dersleri acık su anda uludag universitesinde yaz okulunda
14 Temmuz 2008: 11:16 #49174sekkovetÜyearkadaslar embriyoloji notu bulamadım yuklersenız cok sevınırım sımdıden tesekkurler
14 Temmuz 2008: 11:25 #4917514 Temmuz 2008: 11:27 #49176Mahmut BABURÜyehttp://www.veterinerhekimiz.com/forum/showthread.php?tid=15469 murat abininkide war buda war kolay gelsin
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.