1. Anasayfa
  2. Genel
  3. Muhabbet & Eğlence
  4. DUYULARI ÇOK GELİŞMİŞ
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #18918

    Hayvanların olağanüstü algılama yeteneklerinin sırrı
    Hayvanların olağanüstü algılama yeteneklerinin sırrı

    PROF. DR. TAMER DODURKA (*)

    Hayvanların yeterince açıklayamadığımız olağanüstü algı kapasiteleri
    hakkında çok şey söylenir. Ancak, bunların çok azı bilimsel olarak
    desteklenebilir niteliktedir. Hele ki, durumu aydınlatabilmek için sık
    sık kullanılan altıncı his kavramı belki de hiçbir zaman işin içinden
    çıkamayacağımız, bilimin bu günkü olanaklarıyla açıklanması olanaksız
    bir kavramdır. O halde işin sırrı nedir? Hayvanların depremi, kanseri,
    “kalp krizini” veya “sara hastalığını” haber verme gibi yeteneklerini
    gerçekten tanımlayamadığımız hislerine mi bağlamalıyız, yoksa bizde
    olmayan duyu organlarına mı? Ya da duyu organlarının bizden çok daha
    gelişmiş olmasına mı?

    DUYULARI ÇOK GELİŞMİŞ

    Duyuları anlamanın yollarından biri, canlının ona gereksinimi olup
    olmadığına bakmaktır. Örneğin, toprak altında yaşayan bir hayvan için
    görme duyusunun hiçbir önemi yoktur; bu nedenle gözler gelişmemiştir.
    Hayvanların çoğu bizim duymadığımız kadar yüksek frekanstaki sesleri
    yani ses üstü sesleri işitebilirler. Çünkü, avlayacakları hayvanların
    sesleri de bu frekanstadır; onları bulabilmek için bu sesleri duymak
    zorundadırlar. Yerde yaşayan böcekler ayaklarındaki algılayıcılar
    sayesinde titreşimlere bizden on binlerce kat daha duyarlıdırlar;
    böylece kendilerine yaklaşan en ufak canlıyı bile fark ederler.
    Tehlikeyi haber verecek bu sistemler vahşi ve zor yaşam koşullarında
    yaşayan hayvanlarda daha gelişmiş olmak zorundadır.

    Güvenliğin üst düzeyde sağlanmış olduğu insan toplumunda ise tehlikeyi
    önceden haber verecek sistemlere gerek yoktur. Sosyal hayatta
    “düşünme”nin önemli bir işlevi olabilir. Ama doğal yaşam koşullarında
    “düşünme” sadece vakit kaybettiricidir. Oysa, yabanıl yaşamda,
    gelişmiş duyu organları ve hislerin kullanılarak ani bir tehlikenin
    fark edilmesi hayat kurtarıcıdır. Bu canlılar gelişmiş “duyu
    organları” sayesinde nesillerini devam ettirebilmişler, hatta bizden
    çok daha uzun bir süredir bu dünyada varolmayı başarmışlardır.

    İnsan türü olarak, bizler sınırlı bir duyu yaşantısına sahibiz; bu
    kısıtlı ve aciz diyebileceğimiz duyularla karşımızdaki canlıyı, hatta
    birbirimizi anlamakta da zorluk çekeriz. Hayvanlara ait hisleri
    ölçebilecek aygıtlarımız olmadığına göre ancak “anoaloji” yapabiliriz.
    Yani, onları kendi ölçütlerimizle değerlendirmeye çalışırız ki, bu
    onları anlamak için asla yeterli olamaz. Biz henüz insanlardaki algı
    yeteneklerini aydınlatabilmiş değiliz. hiç tanımadığımız, başka
    canlıların his dünyası hakkında nasıl fikir yürütebiliriz?

    Şu ana kadar bildiklerimiz söz konusu hayvanların çok düşük
    frekanstaki titreşimleri hissedebildikleri, kızıl-mor ötesi ışınları
    gördükleri, ses altı ve üstü sesleri işitebildikleri, havadaki iyon
    değişimleri algılayabildikleri, elektromanyetik alanları
    hissedebildikleri ve yeğinliklerine göre manyetik alanların haritasını
    çıkarabildikleri, kısacası bizim göremediğimiz, duyamadığımız,
    koklayamadığımız bir çok şeyin farkında olduklarını söyleyebiliriz.

    Çeşitli hayvan türlerinin gıpta ettiğimiz bir çok olağanüstü yeteneği
    olduğunu biliyoruz. Hatta, şuna eminiz ki, bilmediklerimiz
    bildiklerimizden çok daha fazla. Ayrıca, bu yeteneklerden nasıl
    faydalanılacağını da tam olarak bilemiyoruz. Dilerim, bundan sonra da
    öğrenemeyiz. Çünkü en çok sömürdüğümüz ve zarar verdiğimiz hayvanlar
    bize bu yetenekleri ile en çok yararı dokunan hayvanlardır

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.