• Bu konu 0 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 16 yıl önce feyzavet tarafından güncellenmiştir.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #19779
    feyzavet
    Üye

    1. İLACIN ENJEKTÖRE ÇEKİLMESİ

    İlaç/drog; hastalıklardan korumak, tanı koymak, belirtileri gidermek ve tedavi etmek için kullanılan kimyasal maddelerdir.
    İlacın etkisi, ilacın vücuda veriliş yoluyla ilgilidir. Bir ilacın uygulandığı yol diğer ilaç için uygun olmayabilir. Bu nedenle ilaçların vücuda veriliş yöntemleri iyi bilinmelidir. İlaçlar; ağız, inhalasyon, mukoz membran, deri ve enjeksiyonla olmak üzere beş yolla verilebilir

    1.1. Uygulanacak İlacın Adı

    İlaçların çoğunun birkaç ismi vardır. Bu isimler 3 ana grupta toplanır:

     Genel isim : Dünya çapında standardize edilmiş, ilaçların birleşimi ve hazırlanma usullerini anlatan kitaplarda ya da diğer resmi yayınlarda listelenmiş olan bir isimdir; antibiyotikler, analjezikler, antialerjikler vd.

     Ticari isim (markası) : Genellikle üretici firma tarafından verilen isimdir; ilaçlar değişik üretici tarafından pazarlandığında değişik ticari isme sahip olabilirler; Aspirin, Coraspin, Babyprin vd.

     Kimyasal (jenerik) isim : İlaçların genellikle uzun ve karmaşık olan kimyasal adıdır: asetilsalisilik asit (ASA).

    Örnek : tetrasiklin, çok kullanılan antibiyotik türü ilaçtır.

    Genel ismi : tetracycline, antibiyotik

    Ticari isimleri : Achromycinâ, cycloparâ, mystcelinâ, sumycinâ

    Kimyasal ismi : 4-dimethylamino-1,4,4a,5,5a,6,11,12a-octahydro-3,6-10,12,12a-pentahydroxs-6-methyl-1,11-dioxo-2-naphthacenecarboxamide

    1.2. İlacın Dozu

    Doz: ‘hastada belli bir zamanda beklenen biyolojik yanıtı (farmakodinamik etki) oluşturabilmek için gerekli olan ilaç miktarı ‘ olarak tanımlanır.İlaç organizmada çözünür şekilde bulunur ve etkisini etki bölgesi veya reseptöre eriştiğinde gösterir. Buna göre doz; etki bölgesinde farmakodinamik etki için etkin yoğunluğu sağlamaya gerekli olan ilaç miktarı olarak tanımlanır.

    Tedavi veya koruyucu amaçlı kullanılacak olan ilaç, yetersiz sağaltıma yol açan ve bazı durumlarda dirençliliğe neden olabilen yetersiz sağaltıcı dozlardan kaçınılarak, önerilen kullanım dozu ve şekline uygun olarak kullanılmalıdır. Doğru uygulama sağaltımın başarısızlıklarını engellerken, ürünün potansiyel etkisinin en yüksek şekilde ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Dozajın, veriliş yoluna uygun olup olmadığı kontrol edilmelidir. Verilecek doz doğru olarak ölçülmelidir.

    İlaçların veriliş dozunu etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Bunlar şu başlıklar altında toplanabilir:

     Hayvanın yaşı ve vücut ağırlığı: Yeni doğmuş ve gençlerde ilaçların biyotrasformasyonu ve atılmalarına ilişkin mekanizmalar yeterince gelişmemiş, yaşlılarda ise bunların etkinliği azalmıştır.Vücut ağırlığı; İlacın dağıldığı sıvı ve doku kesimi bakımından önemlidir. Küçük cüsseli hayvanlar ilaçlara iri yapılı olanlara göre daha iyi tahammül ederler.

     Hayvanın türü:Hayvanlar arasında bulunan genetik ve fizyolojik farklılık sonucunda ilaçların etkileri önemli ölçüde değişir. Bir insanı öldürmek için yeterli kürar bir kurbağayı öldürmez. Tavşanlar, ağızdan verilen ve 10-15 insanı öldürebilecek miktarda atropine dayanır. Kobaylar histamine duyarlı, fare ve rat oldukça dirençlidir. Penisilin, kan-beyin engelini geçtiğinden kobaylarda çok zehirlidir. Morfin, aspirin (kedi), linkomisin (tavşan) bunlara örnektir.

     Hayvanın cinsiyeti: Erkeklik hormonları karaciğerde ME sentezini arttırır, dişilik hormonları azaltır. Dişilerde vücut yağ oranı erkeklerden daha yüksektir.

     Hayvanın ırkı: Collie ırkı köpekler ivermektine karşı kan-beyin engelinin fazla geçirgen olması nedeniyle duyarlıdır. Kloralhidrat soğuk kanlı at ırklarında sıcak kanlılara göre daha etkilidir.

     Hayvanın toleransı: Bazı ilaçlar uzun süre kullanıldıklarında başlangıçta alınan cevabın giderek zayıfladığı ve aynı şiddette cevap alabilmek için ilaç dozunun giderek arttırılması gerektiği bilinmektedir; olay vücudun ilaca direnci olarak bilinir.

     Duyarlılık: Gebelik; fötal dolaşımın anne dolaşımına yakın ilgisi sebebiyle ilaçların özellikle dağılım hacimleri genişler. Karaciğerde BT yapan enzimlerin etkinliği ve burada değişikliğe uğrayan ilaçların safra kanallarına atılması artar. Böbreklerden süzülme ve atılma olayları da hızlanır. Gebelik ilerledikçe plazma proteinlerinin oranı giderek azalır.Gebelerde kullanılmaması gereken ilaçlar; benzimidazol antelmentikler, kortikosteroidler, prostaglandinler, salisilatlar, cinsiyet hormonları, tetrasiklinler, bazı aşılar, griseofulvin, ketokonazol, sitotoksik ilaçlar, ksilazin gibi…

     Hayvanın durumu: Şok ve kalp yetmezliği hallerinde, dokular ve sindirim kanalından geçen kan miktarı azalacağından ilaçların sindirim kanalından emilmesi de azalır. Mide-bağırsak kanalı hastalıklarında bağırsak kanalı ödemli olduğundan, ilaçların emilmesi yine azalır; aynı şey ödemli dokulara enjeksiyonla uygulanan ilaçlar için de geçerlidir. Karaciğer ve böbrekleri bozuk olan bir hastada ilaçlar normal doz ve doz aralıklarında kullanıldıklarında kan ve dokulardaki yoğunlukları normalin üstüne çıkarak istenmeyen etkilerin sıklığı ve şiddeti artar.

     İlacın atılım yolu ve birikimi:

     İlacın yapısı ve şekli: Sıvı ilaçlar katı haldekilerden daha kolay emilirler. Mineral yağlarla hazırlanan merhemlerin etkisi, hayvansal yağlarla hazırlananlardan daha zayıftır. Antiseptiklerin alkoldeki çözeltileri suyla hazırlananlardan daha etkindir. bir ilacın etkisi partikül büyüklüğünün küçülmesiyle artar.

     İlacın uygulama zamanı ve yolu: sindirim kanalında parçalandıkları için kürar, doğal ve aside dayanıksız penisilinler, tiroksin dışındaki hormonlar, gevişenlerde kalp glikozidleri ve karaciğerde ilk geçiş etkisine maruz kalan propranolol ve progesteron gibi ilaçlar oral kullanılmazlar.Vücuttaki biyolojik olaylar gün içi ritim gösterir. Böylece gün içinde veriliş zamanına göre ilaçların BT’u değişir. Uyku ilaçları akşam uykuya, sabah ve gün içinde ise sakinleş-meye yol açarlar. Ayrıca açlık-tokluk da önemlidir.

     İlaç kombinasyonu (ilaç bileşimi): Bir ilaç ne kadar saf ve temizse etkinliğinin o ölçüde güçlü olduğu kabul edilir.

     Sinerjistik Etki (ilaç etkileşimi): Birbirine benzer etkileri olan iki veya daha fazla ilacın aynı anda birlikte verilmesiyle meydana gelir. Sonuçlar yararlı ya da zararlı olabilir.
     Antagonistik (zıt) Etki: İlaçların bedende ters etki oluşturmasıdır.

    İlaçlar parenteral verildikleri zaman biyoyararlanımları genellikle (fakat her zaman değil) tam (yani %100) veya tama yakındır.

    Bu nedenle parenteral dozlar genellikle oral dozlarından daha düşüktür. Çok az sayıda bazı ilaçların parenteral verilişinde sistemik biyoyararlanımın tam olmayışı, ilacın doku içindeki enjeksiyon yerinde veya akciğerden ilk geçişte kısmen yıkılmasına bağlıdır.

    1.3. İlacın Hangi Yoldan Uygulanacağı

    İlaçların uygulanma yolları (yerleri ) ilaç vermekle hedef alınan amaca ve ilacın etkilemesi istenilen yerin durumuna göre esas itibariyle iki grupta toplanırlar.

     Lokal Uygulama Yolları:

    Eğer ilacın etkilemesi istenilen yer, vücudun yüzeyinde ise ya da enjektör iğnesi ile erişilmesi mümkün bir derinlikte ise ilaç lokal olarak uygulanır.Bu durumda ilacın uygulama yerinde yüksek konsantrasyonda ve uzun süre kalması için sistemik dolaşıma geçmesi, yani uygulama yerinden absorpsiyonu engellenmelidir.Bu amaçla, lokal anestezi yapmak için kullanılan ilaç solüsyonlarına, adrenalin gibi bazı vazokonstriktör ilaçlar düşük bir oranda katılırlar.

     Sistemik Etki İçin Kullanılan Uygulama Yolları:

    Vücutta yaygın bir etki elde edilmek isteniyorsa veya çoğu kez olduğu gibi lokal bir etki arzu edilmekle beraber etki yerine lokal ilaç uygulaması mümkün değilse, ilaç uygun bir yerde dokunun içine (örneğin kas veya cilt altı )enjekte edilir yada mukozal boşluklara uygulanır ve buralardan absorpsiyona bırakılır.Böylece ilaç kan dolaşımı aracılığıyla etki yerine ulaşmış olur. O halde bu ikinci kategoriye giren uygulama yollarında ilacın absorbsiyonunun hızlı ve tam olması genellikle arzu edilen bir durumdur.Bu yoldan ilaç uygulamanın istenmeyen, fakat önüne geçilemeyen bir sonucu, ilacın öngörülen etki yerine ilave olarak vücudun her tarafına ulaşabilmesi, bu nedenle asıl etki yeri dışındaki doku ve organları da etkilemesi ve bazı istenmeyen etkilere yol açmasıdır.İlaçların, ileride belirtilen çeşitli yollardan lokal veya sistemik etki elde etmek amacıyla verilebilmeleri için o yola özgü farmasötik şekle sokulmuş olmaları gerekir.Bu nedenle ilacın farmasötik şekli , uygulama yoluna özgüdür ve yola göre değişir.

    Sistemik etki elde etmek üzere oral yoldan uygulandığında gastrointestinal kanaldan yeterince absorbe olmayan veya orada parçalanan ya da çok yoğun ilk geçiş etkisine maruz kalan ilaçları steril solüsyon (injeksiyonluk solüsyon) şeklinde damar veya doku içine, sterilize edilmiş bir injektör ve iğne ile vermek gerekir. İlacın çabuk tesir etmesi istenilen acil durumlarda da parenteral yol tercih edilir. Hayvanın ilaç yutamaması, diğer nedenlerle kooperatif olmaması veya bulantı, kusma ve ishal mevcut olması gibi hallerde de bu yolla ilaç vermek gerekebilir.

    Parenteral tedavinin hangi yoldan yapılması gerektiğini;

     İstenen etkinin lokal ve sistemik olması,
     Verilecek sıvının miktarı ve yapısı,
     Beklenen etkinin hızı,
     Damarların uygunluğu ve hekimin tercihi belirler.

    Örneğin iritan ilaçların kas içine verilmesine karşın, kolayca emilebilen insulin gibi ilaçlar deri altına verilir.

    Uygulama yerine iğne batırmayı ve asepsiyi gerektirmesi, ağrılı bir yöntem olması, psikolojik strese neden olabilmesi, hayvan sahibinin çoğu zaman enjeksiyon yapamaması nedeniyle enjeksiyonu yapacak birinin yardımına gerek göstermesi, kullanılan farmasötik şekillerin görece pahalı olması ve bazen damar ya da doku zedelenmesine neden olması veya doku içi yerine yanlışlıkla damar içine ilaç verilmesine yol açabilmesi gibi sakıncaları vardır.

    Enjeksiyon yöntemiyle ilaç vermenin sakıncalarını özetlersek;

     Enfeksiyon riski

     Ağrı

     Doku hasarı (üst üste aynı bölgeye enjeksiyon yapılması nedeniyle)

     Allerjik reaksiyonlar, anaflaktik şok

    Anafilaktik reaksiyonlar bu yoldan ilaç uygulandığında, diğer yollardan olana oranla çok daha sık oluşur.Parenteral verilecek ilaçlar genellikler solüsyon şeklinde hazırlanmıştır. Bazı ilaçlar ise süspansiyon veya emülsiyon halinde hazırlanırlar. Solüsyon ve süspansiyonların sıvağı (taşıyıcısı) genellikle sudur. Sayılan fiziksel şekillerde hazırlanan ilaçlar camdan yapılmış özel kaplarda bulunurlar. Bunlardan en sık kullanılanı ampul’dür ve tek dozluk ilaç içerir.

    Enjeksiyon çeşitleri:

    o Damar içi >> İntravenöz >> İV

    o Kas içi >> İntramuskuler >> İM

    o Derialtı >> Subcutan >> SC

    o Deri içi >> İntradermal >> İD

    Resim 1.1:İ.M., İ.V. ve S.C. enjeksiyon yerleri

    Veteriner Hekimin sorumluluğunda olanlar ;

    o Arter içi >> İntraarteryel >> İA

    o Kalp içi >> İntrakardiyak >> İC

    o Peritoniçi>> İntraperitoneal>>İP

    o Eklem içi>> İntraartiküler

    o Spinal kanal içi

    1.4. İlacın Uygulanma Zamanı ve Sıklığı

    İlaçlar belirlenen zamanda verilmelidir. İlacın uygulanma zamanı ve sıklığı, uygulanacak tedavi programına göre değişir.Vücuttaki biyolojik olaylar gün içi ritim gösterir. Böylece gün içinde veriliş zamanına göre ilaçların biyotrasformasyonu değişir. Uyku ilaçları akşam uykuya, sabah ve gün içinde ise sakinleşmeye yol açarlar. Ayrıca açlık-tokluk da önemlidir.

    İlaç uygulama süreci 4 evreden oluşur:

     İlacın reçetelenmesi veya istemin verilmesi
     İstemin vet.sağ.tek. tarafından alınması
     İlacın hazırlanması ve hasta hayvana ulaşılması
     İlacın uygulanması.

    Bu evrelerden herhangi birinde yapılan hatalar, ilaç uygulama hatası olarak tanımlanmaktadır. İşgücü, kaynak ve bazen can kaybı ile sonuçlanabilecek bu hataların en aza indirilmesi, hata kaynaklarının bilinmesi ile mümkün olabilir. Bu hatalar hekim kaynaklı, teknisyen kaynaklı ve hayvan sahibi kaynaklı olabilir.

    Hekim kaynaklı hataların hemen hemen tamamı istem ya da reçeteleme aşamasında olmaktadır. Önlenmesi için hekimin istem ya da reçeteyi daha dikkatli hazırlaması gerekir.

    Hayvan sahibi kendine verilen ilacı kullanmaz ya da yanlış kullanır. Bazı durumlarda ise kendine verilmeyen bir ilacı kullanabilir. Önlenmesi için hayvan sahibinin eğitimi yanında ilaçlar hakkında yeterli bilgi verilmesi şarttır. Hayvan sahibine ilacın etkileri ve yan etkileri doğru olarak anlatılmalıdır.

    Teknisyen kaynaklı hatalar çoğunlukla ilacın hastaya uygulanması sırasında gerçekleşir. Bu hataların önlenmesi için, teknisyenin 8 doğru ilkesine,

    • doğru hasta,
    • doğru ilaç,
    • doğru doz,
    • doğru zaman,
    • doğru yol,
    • doğru ilaç şekli,
    • doğru kayıt
    • doğru yanıt

    ilkelerine dikkat etmesi gerekir. Teknisyenlerin, ilaç hatalarını kayıt etmesi ve bildirmesi ilacın, olabileceği yan etkilerini ve toksik reaksiyonlarını gözlemek, hekime bildirmek hayati önem taşımaktadır.

    İlaç verilmesinde veteriner sağlık teknisyeninin en önemli sorumluluklarından biri de ilaç hatalarının meydana gelmesini önlemektir. Unutulmamalıdır ki, bildirilmeyen hatanın en ciddi sonucu hayvanın hayatı olabilir. Veteriner sağlık teknisyeni yasal olarak kendi hareketlerinden sorumludur. Eğer hekim istemi açık değilse, sorularak açıklığa kavuşturulmalıdır.

    1.5. İlaçların Hazırlanması ve Uygulanması Sırasında Güvenliğin Sağlanması

    Sağaltım amacıyla kullanılan tüm ilaçlar veteriner hekim tarafından reçete yazılarak verilmiş olmalıdır. Kullanılan tüm ilaçların kayıtları reçeteyi yazan veteriner hekim, satıcı ve kullanılan kişi tarafından tutulmalıdır.

    Sağaltım sırasında ilaç uygulamasının hayvan sahibi tarafından yapılması gerekiyorsa, hayvan sahibine yazılı olarak kullanım şekli, dozu, süresi ve uygun olduğu durumlarda da vücuttan atılma süresi belirtilmelidir. Veteriner hekim hayvan sahibinin yazılı olarak verdiği talimatları tam anlamıyla anladığından emin olmalıdır. Hayvan sahibine verilen ilaç miktarı ihtiyaca göre dikkatli bir şekilde belirlenmeli, bu şekilde fazla kullanımdan sakınılması sağlanmalıdır.

    Etiket talimatlarına mutlaka uyulmalı, ilacın endikasyonları ve türlere göre kullanım şekli ve dozu, kontrendikasyonları, yan etkileri, atılım süresi ve saklama koşulları dikkatle incelenerek uygulanmalıdır. Etiket dışı kullanım, uygun başka bir ürünün bulunmadığı durumlarda, reçetede belirtilmek koşuluyla dikkatli bir şekilde uygulanabilir.

    Parenteral verilecek enjeksiyonluk ilaç solüsyonlarının veya süspansiyonlarının steril, vücut pH’sine eşit (7.4) veya buna yakın pH’de, tercihen izotonik ve pirojensiz olmaları gerekir. Pirojen, enjeksiyonluk solüsyona sudan bulaşabilen bakteri kaynaklı lipopolisakkarid maddelerdir; ateş, üşüme–titreme, kırıklık gibi pirojen reaksiyonu yapabilir. Sterilite parenteral uygulamaya özgü bütün ilaçlarda kesinlikle bulunması gereken bir özelliktir. Büyük hacimde ve intravenöz verilecek ilaç solüsyonları için özellikle önemli olmak üzere, enjeksiyonluk solüsyonda mikropartikül veya makropartikül bulunmamalıdır.

    Enjektörle ilaç uygulaması sırasında ayrıca hayvanlara yanlış ilaç, ilaç karışımı ve yanlış dozaj uygulama riski de vardır ki; bu risk çoğu zaman telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Bununla birlikte bir defa kullanılması gereken enjektörün, birden fazla kullanılmasını da önlemek maalesef mümkün değildir. Ayrıca enjektörle iğne uygulamasında uygulayıcıya göre değişen iğne batırma hızı, hayvana verdiği acı açısından sorun teşkil etmekte ve uygulama sırasındaki el titremesi, hayvan vücudundaki keskin iğne ucunun hareketinden dolayı vücut içerisinde kesilme ve kanamalara neden olmaktadır.

    Spesifik enjeksiyon tekniğinden başka, aklınızda tutmanız gereken birkaç genel
    kural vardır.

     Son kullanma tarihi
    İlacın İçindeki her maddenin son kullanma tarihini kontrol edilmelidir.

     İlaç
    Şişenin veya ampulün doğru ilacı, doğru miktarda içerdiğinden emin olunmalıdır. Zehirli ilaçlar, üzerine renkli “Zehirli” etiketi ile ayrı tutulmalıdır. Aşı, serum, insulin ve suppozotuvar gibi bazı ilaçlar soğutucuya konmalıdır.

     Sterilite
    Tüm hazırlanma işlemi sırasında malzemelerin sterilitesi korunmalıdır Enjeksiyon hazırlığına başlamadan eller yıkanmalıdır. Enjeksiyon yapılacak bölgede deri dezenfekte edilmelidir.

     Hava kabarcıkları
    Enjektörde hiç hava kabarcığı kalmamasına dikkat edilmelidir. Bu İntravenöz enjeksiyonda daha önemlidir.

     İhtiyat
    İğnenin koruyucu kapağı çıkarıldıktan sonra daha fazla dikkat gerekir.Kapağından çıkarılmış iğne i l e hiçbir şeye dokunulmamalıdır.Enjeksiyon yapıldıktan sonra iğnenin kendiniz veya bir başkasını yaralamaması için özen gösterilmelidir.

     Atıklar
    Kontamine atıkların güvenli biçimde atıldıklarından emin olunmalıdır. Hayvan sahiplerini kullanılmayan ilaç atıkları ve kapları konusunda bilgilendirmelidir.

    1.6. Flakondan İlaç Çekme Kuralları
    Parenteral ilaçlar genellikle ampul veya viyal (flakon) denilen cam kaplara konulmuştur.
    Flakon, ağzına enjektör iğnesinin batırılmasına elverişli bir kauçuk tıpa konulmuş ufak şişedir; tek doz veya multipl-doz ilaç içerir. Solüsyon halinde çabuk bozunan (stabil-olmayan ilaçlar) bu kaplar içine katı (çoğu zaman lyofilize edilmiş toz) halinde konulur ve enjekte edileceği zaman suda çözülür.

    Fotoğraf 1.1:Çeşitli enjeksiyon malzemeleri

    Büyük hacimdeki ilaç solüsyonları (100 ml veya daha fazla), ağzı kauçuk tıpa ile kapatılmış büyük şişeler, bazen de plastik poşetler içinde bulunur. Sulu ortamda çabuk bozunan bazı ilaçlar ampul veya flakon içinde kuru toz halinde bulunurlar, kullanılacakları zaman su veya fizyolojik tuzlu su ile solüsyon veya süspansiyon haline getirilirler.

    Flakondan ilaç çekmek için öncelikle; steril enjektör paketinin pistonun bulunduğu uçtan açıp ve iğne enjektöre takılı değilse, plastik koruyucu üzerinde kalacak şekilde iğnenin enjektöre takılması gerekir.

    Sulandırma ampulü uygun şekilde tutulup boynundan hafifçe kesilerek kırılır ve içeriği şırıngaya çekilir.

    Flakonun üstündeki koruyucu açılır ve sulandırma sıvısı flakondaki toz ilaç ile karıştırılır.Flakon iyice çalkalanarak karışım homojen hale getirilir.

    Şekil1.1:Aşağıdaki 4 adımın şema tize edilmesi.

    Şırınganın içine bir miktar hava çekiler (1). İğne ucu yeniden şişeye batırılır (2). Önce hava şişe içine verilir (3). Ardından karışım şırıngaya çekilir (4).
    Hava kabarcıkları varsa şırıngaya hafifçe vurularak kabarcıkların haznenin iğne tarafında toplanması sağlanır.

    Fotoğraf 1.2:Flakondan ilaç çekilmesi

    Piston hafifçe itilerek kabarcıkları dışarıya çıkarılır. Böylece kuralına uygun olarak Flakondan ilaç çekilmiş olur.İlaç enjeksiyon için hazırdır.

    1.6. Ampulden İlaç Çekme Kuralları

    Ampul tek dozluk, sıvı ilaç içeren steril olarak üretilmiş genellikle güneş ışığına karşı renkli camdan yapılmış, plastikleri de olan ilaç kaplarıdır.Ampulden tekniğine uygun ilaç çekmek için:

     Ellerinizi yıkayın.

     İğneyi enjektöre takın.

     Ampulün boyun kısmında kalan sıvıyı, fiske vurarak veya ampulü spiral hareketlerle aşağı doğru hızla sallayarak aşağıya akıtın.

     Ampulün boynunu ampul testeresi ile eğeleyin.

     Eğer ampul cam ise gazlı bezle elinizi koruyun.

     Ampulün tepesini dikkatle kırın (plastik bir ampul için tepesini kıvırarak koparın).

     Ampulün içindeki sıvıyı enjektöre çekin.

     Varsa enjektörde kalan havayı çıkarın.

     Ortalığı temizleyin; ampul, iğne, gazlı bez, v.b. atıkları güvenli şekilde atın; ellerinizi yıkayın.

    Enjektör iğnesi sıvı ilacı çekmek için ampulün içine girdiğinde, çok keskin olan iğne ucunun ampulün içine sürtmesi sonucu, iğne ucunda gözle görülmeyecek bükülmeler olur. Bu bükülmeler iğne vurulması sırasında ve sonrasında hasta vücudunda adale içinde küçük çaplı yırtılmalara ve kanamalara sebep olur. Bu nedenle iğne ucunun ampul içine sürtünmemesine dikkat etmek gerekir.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.