- Bu konu 3 yanıt içerir, 3 izleyen vardır ve en son 14 yıl 6 ay önce
Tommy35 tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
16 Aralık 2010: 13:49 #25277
Tommy35
ÜyeSorumluluk;
TDK: a.” Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet” anlamına
Hak;
TDK: a.” Verilmiş emekten doğan manevi yetki “anlamına gelmektedir.
Henüz yavruyken annesinden, kardeşlerinden ayırıp, sahiplendiğimiz köpek dostlarımızın üzerinde acaba “Hakkımız” mı yoksa “Sorumluluklarımız” mı daha büyüktür? Ona annesi gibi şefkat göstermemiz ya da kardeşleri gibi oyun oynamamız bize vakit kaybı gibi mi geliyor? Bu sorulara eminim bu sayfadaki hiç kimse olması gerekenden farklı cevaplar vermeyecektir. Ama benim sıkıntım buradaki insanların, yaşama hakkına saygı duyanların, değil bizim etrafımızda, yakınımızda olmayan, bizim henüz ulaşamadığımız insanların verdiği cevapların içeriğidir.
Öyle ki; köpek dostlarımızı sahiplendikten sonra ben bununla ne yapacağım sorusunu sormuş, bir çıkar yol arayan çok fazla sayıda insan tanıdım. Maalesef köpek dostlarımızı sahiplenmede büyük bir bilinçsizlik durumu hakim. İnsanlar amaçları yada imkanları dışında onları sahiplenmekte. Sırf çok sevimli diye Golden Retriever sahiplendikten sonra, “ ama bu da hiç havlamıyor, gelene buyur diyor.” Yada “ çok hareketli, her zaman oyun istiyor. Benim onunla oynayacak zamanım yok.” Gibilerinden bana göre saçma sapan bahanelerle sahiplendikleri dostlarımızdan kurtulma yolları arıyorlar.
Dostlarımızı sokağa atılma durumuyla karşı karşıya getiren nedenler bunlarla sınırlı değil tabi ki. Anne altından sahiplendikten sonraki aşamada ( 2 ila 4 aya kadar ) yavru eğitiminin sahiplenen kişiler tarafından bilinmemesi de çok büyük bir sebeptir. Bu zaman diliminde eğitilemeyen dostlarımız çok kısa bir süre içerisinde Davranış Bozuklukları göstermektedir. Bu durum her geçen gün şiddetlenerek adeta bir “ Sorunlar Yumağı “ olarak sahiplenildiği ailesinin kucağına düşer. Tuvaleti, havlaması, kemirmesi, kazması, oturması, kalkması,….. kısacası her şeyi ailesinin gözüne batmaya başlar. Ama sahiplenen aileye de kızmamak gerekir bazen. Çünkü onlar EĞİTİMSİZ EĞİTİMCİLER sayesinde köpek eğitiminin 6. Aydan sonra yapıldığını bilmektedirler. Tıpkı bizlerin 7 yaşında İngilizlerin 2 yaşında eğitim-öğretim yaşamına başladığı gibi…
Bu konuda öncelikle yapmamız gereken; henüz sahiplenme gerçekleşmeden insanlara rehber hizmeti götürebilmek olmalıdır. Bu bilgileri ulaşılabilir kılmalıyız. Köpek nedir, ne yer, ne içer gibi basit tanımlamalardan psikolojilerine kadar olan profesyonel bilgileri onların kullanımına açmalıyız. Kısa ama öz bilgilerle, hangi köpeği dostu benimseyeceği, beraber yaşamlarında ne gibi evrelerden geçeceklerini, kabaca nelere gereksinim duyacakları gibi kilit noktalardaki boşlukları doldurmalıyız.
Köpek sahiplerinin dostlarının üzerinde hakları olduğundan daha çok sorumluluğu olduğu apaçık ortadadır. Peki bizlerin onlara karşı sorumluluklarımız ne kadardır? Ben bu soruya kendi payıma en az 10 misli diye yanıt veriyorum.17 Aralık 2010: 06:43 #93124Kendi adıma cevap vermek isterim;
Sahiplenilen köpeğin üzerinde sorumluluğumuz vardır.Eğer kendi köpeğimiz yavrularsa bu yavrular üzerinde hem hak hem de sorumluluğumuz vardır.
Köpeğin bizim üzerimizde hiçbir sorumluluğu yoktur.Çünkü hayvandır ve her zaman mantıklı bir davranış beklenmez.Cezai ehliyeti yoktur
Sonuç olarak, bize bağımlı olan her canlı üzerinde sorumluluğumuz vardır.Bence her zaman o hayvan üzerinde hakkımız olmaz ama her zaman sorumluluğumuz vardır.
Dediğiniz gibi ben bakamıyorum diyerek sokağa bırakma veya barınağa bırakma davranışlarını gösterenler var.Benim yetkim olsa onları hapse atarım.Kefalet kabul etmem.Bakamıyorsan almayacaksın.
17 Aralık 2010: 09:30 #93123ImraHor
Üye”…bize bağımlı olan her canlı üzerinde sorumluluğumuz vardır.Bence her zaman o hayvan üzerinde hakkımız olmaz ama her zaman sorumluluğumuz vardır.” buna tamamen katılıyorum.
Bu konunun altında da belirtiğiniz gibi her zaman ve her konuda olduğu gibi insanlarımızın bilinçsizliği ve fevri davranışları yatıyor.Dönüp bir özeleştiri yaptığımda bile bir veteriner hekim adayı olarak kendimde de çok büyük eksikler görüyorum.
Bizler bu durumun çözümünün bir parçası olmak içinde kendimizi eğitmeliyiz.Tabi buna paralel olarak da insanların yontulması gerekir.
27 Aralık 2010: 09:40 #97580Tommy35
ÜyeBu işte siz Veteriner Hekimlere daha fazla iş düşüyor bence. Özellikle klinik yapan hekimlerin en küçük fırsatları bile atlamadan çevresindeki hayvanseverleri bilgilendirmesi gerekiyor. Hekim olarak halkın nazarındaki saygınlığını bilinçlendirme çabaları için de kullanmalı. Bu şekilde uğraş veren birçok arkadaşım var, fakat sayısal bakımdan pek fazla etkili olamıyorlar ne yazıkki.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.