14 yazı görüntüleniyor - 1 ile 14 arası (toplam 14)
  • Yazar
    Yazılar
  • #14860
    dilara
    Üye

    [size=medium]‘Bin Delikli Ev’

    Tayman: ”Cetvel gibi dümdüz hayatları sevmiyorum”

    Tempo Dergisi editörlerinden Enis Tayman’ın ilk romanı ‘Bin Delikli Ev’ piyasaya çıktı.

    Roman, travestiler tarafından kurulmuş istihbarat çetesinin arasına düşen genç bir kiralık katilinin öyküsünü anlatıyor.

    Tayman, romanında anlattığı karakterler için, “Onları anlıyorum, ama savunmuyorum. Asıl olarak da cetvel gibi dümdüz hayatları sevmiyorum” diyor.

    Romanınızda travestileri anlatıyorsunuz. Kurgunuzun ne kadarı gerçek?

    Enis Tayman: “Travestilerle 1997 yılında bir röportaj yapmış, evlerine girmiştim. O günden bu yana da özellikle Taksim civarında oturan arkadaşlarımdan hem evlerine giderek hem gözlemlerine dayanarak pek çok anekdot topladım. Bu anlamda romandaki öykülerin pek çoğu gerçek hayattan alınma. Ama tabii bir çete kurdukları falan yok. En azından ben bilmiyorum.”

    Kurmuş olabilirler mi?

    Enis Tayman:”Hiç mantıksız değil. Çin iç savaşı sırasında milliyetçi Çinlilerin istihbarat şefi, casusluk faaliyetleri için genelevlerden bile faydalanmış. Hatta en ünlüsü Bin Delikli Ev adlı bir eşcinsel genelevi imiş. Romanın adı da buradan geliyor zaten.

    Sokak kültürü ve jargonuna çokça yer vermişsiniz. Siz hiç bulundunuz mu bu kültürlerin yakınında yoksa yalnızca gözlem mi?

    Enis Tayman: “İlk gençliğimde çok takıldım sokaklara, ama sokaktakilerden biri değildim. Eğer sokaktakilerden biri değilseniz misafir oyuncu kontenjanından öteye gidemiyorsunuz. Argo ise son yıllarda yok olmaya başladı.

    Daha doğrusu küfürle özdeşleştirilmeye başlandı. Oysa argo sokakların esperantosudur. Kaybolursa yazık olur. Bu yüzden yazarken Hulki Aktunç’un ‘Büyük Argo Sözlüğü’nden de ziyadesiyle faydalandım.”

    Sanki yeraltını, alt kültürü, sokakların yaşam stilini savunur gibi duruyorsunuz kitapta?

    Enis Tayman: “Anlıyorum. Kabul ediyorum. Savunmuyorum. Ama çok steril veya cetvel gibi dümdüz, ‘doğruyum’ diye bağıran yaşamları da savunmadım hiçbir zaman, zaten pek sevmiyorum öyle hayatları; açıkçası pek anlayamıyorum da. İnsanız, ufak tefek sapmalar olmazsa ‘biriktiremeyiz’ diye düşünüyorum.”

    Romanı yazarken en çok nerede zorlandınız?

    Enis Tayman: “Komik gelebilir; ama inanılası olmayan gerçek öyküleri ayıklarken zorlandım. Bazı travesti öyküleri vardı ki, yazsanız hakikaten inandırıcı olmaz. Ama yaşanmış olaylardı hepsi de. “

    Bu bir ilk roman. Yeni yazarlara bakış nasıl ülkemizde?

    Enis Tayman: “Ah işte zorluk. Allame-i Cihan olsanız bile ilk kitabınızda yazarlık rüyalarınızın gerçekleşmesi çok zor. Gerçi dünyada da böyle. Yeniyseniz önce dayak yiyorsunuz, ilgi görmüyorsunuz. Fakat sanıyorum, asıl önemli olan fısıltı gazetesine düşebilmek. Eğer birileri sokakta arkadaşlarına ‘iyi kitap’ diyorsa o zaman siz de ‘iyi yazar’ haline gelebiliyorsunuz. Yoksa istediğiniz kadar reklam verin, medyayı tavaf edin, yararsız.”[/size]

    #40247
    dilara
    Üye

    [size=medium]Osmanlı tasarımı: ‘Tophane Lüleciliği’

    Prof. Dr. Erdinç Bakla imzalı ‘Tophane Lüleciliği, Osmanlı’nın Tasarımdaki Yaratıcılığı ve Yaşam Keyfi’ adlı kitap, Osmanlı tasarımındaki yaratıcılığı ve yaşam keyfini ortaya çıkarıyor.

    Turgay Artam’ın yayın yönetmenliğini yaptığı Antik A.Ş. kültür yayınlarının dokuzuncusu olarak çıkan kitap, 4 binin üzerinde renkli fotoğraflarla zenginleştirilmiş.

    380 sayfalık kaynak kitapta, bir zanaatın 300 yıl sürdürülen hikayesi, yapım teknikleri ustaların ve hattatların imza örnekleri, bu kültürün gravürlerle ve oryantalist ressamların tablolarına yansıması sunuluyor.

    Turgay Artam, kitapla ilgili olarak, “Tophane Lüleciliği yeni bilinçli koleksiyoncular yaratacak” yorumunda bulundu.[/size]

    #40249
    dilara
    Üye

    Kolaysa Ağlama”da kesişen hayatlar

    Almanca’dan dilimize yaptığı çevirileri de daha önce Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Suzan Geridönmez, ilk gençlik romanında ‘sınav’a hazırlanan bir delikanlıyla genç kızın yaşadıklarını anlatıyor.

    Kitap, farklı nedenlerle yaşıtlarına benzemeyen bu iki gencin birbirleri ve aileleriyle ilişkilerine olduğu kadar, okul yaşamlarındaki iniş çıkışlara da gerçekçi bir açıdan yaklaşıyor.

    Günümüzün eğitim anlayışlarının genç bireyi nasıl etkilediği, aile ve okul dayanışmasının önemi ve arkadaşlıkların insan yaşamındaki belirleyici etkisi üzerine; 6, 7 ve 8’inci sınıf öğrencileri başta olmak üzere, her yaştan okurun keyifle okuyacağı yüksek tempolu bir ilk roman.

    Annesinin zoruyla gittiği psikolog, günlük tutmasını isteyince, Mert önce tepki gösterir. Zaten babası öldüğünden beri yaşamındaki her şey tepetaklaktır. Okulu değiştirilmiş, arkadaşlarından ayrılmak zorunda kalmış, yeni okulunda
    ne sisteme ne öğrencilere alışabilmiştir.

    Yine de bilgisayarda tutmaya başladığı günlük, zamanla yaşamına yeni bir bakış açısı kazandırır.

    Bir gün psikoloğun muayenehanesinde sınıf arkadaşı Celile’yle karşılaşması onu çok etkiler. Celile’nin geçireceği ameliyatın tarihi, giderek yakınlaşan iki gencin önündeki sınav için beklenmedik bir karar almalarına neden olacaktır…

    #40441
    dilara
    Üye

    [size=small]Ferit Edgü 30 yıl sonra Hakkâri’ye döndü

    Ferit Edgü, 30 yıl sonra yeniden Türkiye’nin en doğusuna, Hakkâri’ye dönüyor. 1977’de ‘O (Hakkâri’de Bir Mevsim)’ romanını yayımlayan ve Türkiye’nin doğusuna, sarp dağlarına, umarsız insanlarına bir ağıt yakan Edgü’nün aynı coğrafyada geçen ‘Yaralı Zaman’ adlı anlatı kitabı yayımlandı. ‘Bir Doğu Yolculuğundan Notlar’ altbaşlığıyla Can Yayınları’ndan çıkan kitapta Edgü, Melih Cevdet Anday’ın “Gerçeğin
    inanılmaz bir düşe dönüştüğü, şaşırtıcı bir öykü” diye tanımladığı ve Erden Kıral tarafından beyazperdeye aktarılıp 33. Berlin Film Festivali’nde, aralarında Gümüş Ayı’nın da olduğu beş ödül kazanan ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’in tersine bu kez hiç de düşsel olmayan bir Hakkâri anlatıyor.[/size]

    #41763
    dilara
    Üye

    [size=small]Harry Potter serisinin yedinci kitabı ‘Harry Potter ve Ölümcül Takdis’, Türkçe adı ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigârları’ ile yarın piyasaya çıkıyor.

    Bundan önceki altı kitapta ucu açık bırakılan bütün soruların cevapları Ölüm Yadigârları’nda veriliyor. Merak edilen, üzerinde tartışılan ama doğru cevabı bulunamayan bütün konular artık çözüme kavuşuyor:

    Dumbledore gerçekten öldü mü? Snape’e güvenmekle hata mı ediyordu? Ölüm Yadigârları ne? R.A.B. kim? Karanlık Lord sihir dünyasını ele geçirecek mi? Harry, Ginny’ye kavuşabilecek mi? Hermione ve Harry “sadece arkadaş” mı? Harry bütün Hortkuluklar’ı bulabilecek mi?

    Kitabın başında Harry’yi yine pek sevimsiz teyzesiyle eniştesinin evinde buluyoruz. Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyelerinin kendisini almaya gelmesini bekliyor. Yoldaşlık üyeleri Harry’yi Voldemort’tan ve Ölüm Yiyenler’den korumaya çalışıyorlar. Ama tabii asıl macera bundan sonra başlıyor. Harry, Dumbledore’un kendisine bıraktığı görevi tamamlamaya çalışıyor. Bu görevi yerine getirirken yanında sadece en yakın dostları Ron ve Hermione var.

    Harry Potter bu kitapta neredeyse önceki altı kitabın toplamından daha fazla tehlikeyle karşı karşıya. Sadece Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen ya da onun sadık takipçileri Ölüm Yiyenler’in yarattığı tehlikelerle değil, en yakın bildiklerine, hatta kendisine olan güvenini kaybetme tehlikesiyle de başa çıkmaya çalışıyor.

    Harry, 11 yaşında Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kabul edildiğini öğrendiğinde, o bir yaşındayken ölen annesiyle babasının aslında birer cadı ve büyücü olduğunu da öğrenmişti.

    O günden bu güne geçen yedi yılda sadece bir büyücü olarak yeteneklerini geliştirmekle kalmadı, sihir dünyasında ne kadar önemli bir yeri olduğunu da gördü – ne de olsa Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen’in Öldüren Lanet’inden kurtulan tek kişiydi, o “Sağ Kalan Çocuk”tu.

    Bu durumun omuzlarına ne kadar büyük bir sorumluluk yüklediğini de geçen zaman içerisinde acı tatlı birçok şey yaşayarak anladı Harry. Yedinci yıla gelindiğindeyse yanında ne vaftiz babası Sirius Black, ne de yol göstericisi, hayran olduğu Albus Dumbledore var.

    Artık genç bir delikanlı olan Harry, yanında sadece güvenebileceği dostlarıyla, sihir dünyasını içine düştüğü karmaşadan kurtarmaya çalışıyor.

    Sevin Okyay Kutlukhan Kutlu’nun çevirdiği kitap Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkıyor.

    ‘Harry Potter ve Ölümcül Takdis’

    Harry Potter’ın yedinci ve son kitabı ‘Harry Potter ve Ölümcül Takdis’, ilk 10 günde 11.5 milyon kopya satmıştı. Kitap, ilk 6 cildiyle birlikte dünya genelinde 350 milyondan fazla satıldı.

    J.K. Rowling’in satış rekorları kıran kitabından beyazperdeye uyarlanan serinin ilk filmi ‘Harry Potter ve Felsefe Taşı’, 2001 yılında seyirciyle buluştu.

    Seri, 2002’de ‘Harry Potter ve Sırlar Odası’ ile devam etti. Her iki filmin yönetmenliğini de Chris Columbus üstlendi.

    Seriden, Alfonso Cuaron’un yönettiği ‘Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’ 2004’te, Mike Newell’ın yönetmen koltuğuna oturduğu ‘Harry Potter ve Ateş Kadehi’ ise 2005 yılında izleyiciyle buluştu.

    Serinin beşinci filminin Ağustos 2007’de gösterime girmesinin ardından, altıncı halka olan ‘Harry Potter ve Melez Prens’ de 21 Kasım 2008 tarihinde seyirciyle buluşacak.[/size]

    #42084
    dilara
    Üye

    [size=medium]“Geçmiş Suadiye’de Aşktı”

    Suadiyeli Deniz Kurbanzade, otobiyografi tadındaki romanında, Suadiye’de yaşanan fırtınalı bir aşkın öyküsünü anlatıyor. “Geçmiş Suadiye’de Aşktı” Sosyal Yayınları tarafından yayımlandı.

    Şehirleri unutulmaz ve müstesna yapan biraz da semtleri ve mekanlarıdır. Bu İstanbul için fazlasıyla geçerlidir.

    Cumhuriyet ve onunla beraber gelen modernizm söz konusu olduğunda İstanbul için Suadiye ayrı bir öneme sahiptir.

    Modern döneme ait bir semt olmakla birlikte günümüzdeki gibi uydu-kentler gibi projeye dayalı, imar edilmiş, uydurulmuş bir “yaşam alanı” kimliği yoktur Suadiye’nin. Bir şehrin doğal genişlemesinin ve gelişmesinin belki de en son örneklerinden biridir.

    Suadiye İstanbul’un Cumhuriyet sonrası sayfiye yeridir, Suadiye Plajı, Suadiye oteli ve Kulüp Reşat ile birlikte İstanbul yaşantısına ve İstanbulluya damgasını vurmuştur.

    İnsanlarıyla ve onların hikayeleriyle birlikte İstanbul’a ait bu mekândan Mustafa Kemal’den Bülent Ecevit’e, Fransız dul Borenes Maria’dan devrik İran Şahı’nın eski gözdesi Süreyya’ya, Suadiye Plajı’nın görevlilerinden Softa’dan Dilsiz Ali’ye kadar ünlü ünsüz kimler gelip geçmemiştir ki, tabii arkalarında iz bırakarak.

    Suadiyeli Deniz Kurbanzade de bu izleri takip ederek unutulan hayat hikayeleriyle bezediği otobiyografi tadındaki romanında Suadiye’de yaşanan fırtınalı bir aşkın öyküsünü resmediyor, “Geçmiş Suadiye’de Aşktı” adlı romanında.

    İranlı bir ailenin yakışıklı delikanlısına vurulan ve aşkına aldığı cevaptan bir türlü emin olamayan Suadiyeli bir genç kızın umut dolu yaşantısı birden belirsizliklere bürünür.

    Aşkı için hayatını değiştirmeye hazırdır fakat ailesinin ve ailelerin hayatını değiştiremez. Ama artık umutları ve idealleri değişmiştir. Meşakkatli bir mücadeleye atılır. Ama onu her biri bir şoka neden olacak sürprizler beklemektedir.[/size]

    #42085
    dilara
    Üye

    [size=medium]Yazar Elif Şafak, Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı etkinlikleri çerçevesinde Frankfurt Edebiyat Evi’nde okurlarıyla buluştu.

    Kadın ve edebiyat üzerine bir konuşma yapan yazar, İngilizce yayımlanan bir öykü kitabından da bazı bölümleri okurken, Batı’nın Müslüman kadın yazarlara tek tip bakış açısıyla baktığını söyledi.

    Elif Şafak, kendilerinden sürekli Müslüman kadınların ne kadar ezildiğini anlatan hikayeler beklendiğini belirterek, şöyle dedi:

    “Oysa Batı ve Doğulu kadınlar da aynı sorunları farklı boyutlarda yaşıyorlar. Biz yazarlar, herhangi bir kimliğe hapsedilemeyiz. Bugün Türk kadınını anlatırsam yarın bir Batılı kadını anlatabilirim. Edebiyatta bağımsızlık korunmalı.”

    Türkiye’nin 2008 yılında fuarda konuk ülke olmasının önemine dikkati çeken Şafak, “Türkiye, Avrupa’ya bir adım mesafede olmasına ve çok sayıda Türkün Avrupa’da yaşamasına rağmen, edebiyatı ve kültürü söz konusu olduğunda, Avrupa tarafından çok büyük bir ilgisizlikle karşılaşıyor” yorumunu getirdi.[/size]

    #42549
    dilara
    Üye

    [size=small]‘2006 Milliyet Haldun Taner Öykü Ödülü’ne, Sibel Türker’in ‘Ağula-Kaç Hayat Gizliyoruz Kendimizde, Kaç Hayatı Susuyoruz’ adlı öykü kitabı layık görüldü.

    Doğan Hızlan başkanlığında, Yavuz Ekinci yazmanlığında, Doç. Dr. Füsun Akatlı, Prof.Dr. Nüket Esen, Semih Gümüş, Prof. Dr. Şara Sayın, Prof. Dr. Tahsin Yücel ve Demet Taner’den oluşan seçici kurul, Sibel Türker’in kitabını,”öykücülüğümüzün yeni kuşağının ulaştığı düzeyi başarıyla örneklediği,dili ve anlatım biçimiyle olgun bir öykü toplamı olduğu” gerekçesiyle ödüle değer buldu.

    Sibel Türker’e ödülü, 23 Ekim Salı günü Tepebaşı’ndaki Pera Müzesi’nde yapılacak törenle verilecek.

    1968 yılında Ankara’da dünyaya gelen Sibel Türker, Ankara Üniversitesi’ni bitirdi.

    Şiirleri ‘Sombahar’ dergisinde, denemeleri Radikal 2 ve Milliyet Sanat’ta, öyküleri ise Hayalet Gemi, Adam Öykü, İmge Öyküler ve Hece Öykü’de yayımlanan Türker, ilk öykü kitabı Öykü Sersemi ile 2005 Yunus Nadi Ödülü’nü kazandı.

    İlk romanı ‘Şair Öldü’, 2006’da Doğan Kitap tarafından yayımlandı.[/size]

    #42550
    dilara
    Üye

    [size=small]İngilizlerin saygın ‘Man Booker Prize’ adlı edebiyat ödülünün bu yılki sahibi, ‘The Gathering’ adlı eseriyle İrlandalı yazar Anne Enright oldu.

    Ödülü üç yıl içinde kazanan ikinci İrlandalı yazar olan Enright, dün akşam Londra’da düzenlenen törenle, ödülle birlikte verilen 50 bin sterlinin (yaklaşık 123 bin YTL) de sahibi oldu.

    ‘The Gathering’, 45 yaşındaki yazarın dördüncü romanı.

    İngiliz, İrlandalı ve eski İngiliz sömürgeleri İngiliz Uluslar Topluluğu’ndan (Commonwealth) yazarlara verilen Man Booker ödülü, 1969 yılından buı yana dağıtılıyor.

    Ödülü daha önce kazananlar arasında Salman Rüşdü, Iris Murdoch ve Margaret Atwood gibi yazarlar bulunuyor.

    Ödül, 2005 yılından bu yana, ‘Man Booker International Prize’ adıyla uluslararası alanda da veriliyor.

    ‘Man Booker International’ı bu yıl Nijeryalı Chinua Achebe kazanmıştı.[/size]

    #43287
    dilara
    Üye

    [size=small]Harry Potter’ın ilk kitabına 40 bin dolar:flowers:

    Harry Potter serisi ilk kitabının birinci baskısından bir örnek, açıkartırmada 19 bin 700 sterline (yaklaşık 48 bin YTL) satıldı.

    ‘Harry Potter ve Felsefe Taşı’ birinci baskısının sadece 500 adet basıldığı, çoğu kütüphaneler tarafından satın alındığı için birinci baskının çok seyrek bulunan bir kitap haline geldiği belirtildi.

    Christie’s müzayede evinde yapılan açık artırmada, 1997 basımı kitabın 8-12 bin sterline satılması bekleniyordu.

    J.K. Rowling’in yazdığı Harry Potter serisinin 7 kitabı şimdiye kadar dünyada toplam 335 milyon adet sattı.

    Seri, Temmuz ayında yayımlanan yedinci kitap, ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’ ile sona ermişti.[/size]

    #45520
    dilara
    Üye

    [size=medium]Gazeteci Nail Güreli, 4 bini aşkın kitabını Okan Üniversitesi’ne bağışlıyor

    Okan Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, gazeteci Nail Güreli’nin üniversiteye bağışladığı kitaplarıyla, üniversitenin MerkezKütüphanesi’nde Nail Güreli’nin adını taşıyan bir kitaplık kurulacak.

    50 yılı aşkın gazetecilik yaşamının yanı sıra Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde uzun yıllar yöneticilik ve başkanlık yapan Güreli’nin kitaplığının ağırlığını basınla ilgili kitaplar oluşturuyor.

    Ayrıca çeşitli konularda belgesel ve başvuru kaynağı niteliğinde yayınlar, ansiklopediler, gazete koleksiyonları ile katıldığı TV programlarının kayıtları, verilen ödüller, kendisiyle gazete ve dergilerde yapılmış söyleşi ve röportajlar da yer alıyor.

    Araştırmacılar ve üniversite öğrencileri için bir kaynak oluşturacak kitaplığa ilişkin protokol, bugün Okan Üniversitesi Akfırat Kampüsü’nde imzalanacak.
    [/size]

    #55471

    Yalnız Kadınlar Sokağı Maeve BİNCHY’ in en iyi romanlarından ….

    Romanı okurken rengarenk yepyenı bır dünyanın içinde kaybolup gıttıgınız hıssıne kapılıyor, Kıtap hıc bıtmesın dıyeceksınız.
    Şiddetle tavsıye ederım:)[hr]
    Kendını mutsuz hıssedenler hersey bu aralar kötu duvarlar üstüme üstüme yürüyor dıyenler
    The Secret hala okumayanlar bır deneyın :P

    #55829
    FeeLinG
    Üye

    Zülfü Livaneli’den yeni kitap

    Darbeci başkanın politik ve kişisel ihtirasları anlatan “Son Ada” 15 Ekim’de kitapçılarda.

    Livaneli’den alegorik ve sarsıcı bir roman…

    Darbeci bir başkan, emeklilik yıllarını geçirmek üzere, herkesin her şeyiyle hoşnut olduğu cennet bir adaya yerleşir. Başkan, ruhuna dek işlemiş olan yıkıcılık potansiyelini, geçmiş politik gücünden de yararlanarak kullanmaya kararlıdır. Bu doğrultuda tüm adayı etkileyecek müdahalelere girişir.

    Önceleri sıradan görünen bu müdahaleler, sonunda düşmanı düşmana kırdırmaya dek varacaktır. Başta martılar olmak üzere, ada halkı dahil tüm canlılar Başkan’ın acımasızlığından payını alacaktır. Bu arada durdurulamaz görünen bu gidişe direnen bazı sesler de vardır…

    Livaneli Son Ada’da, düşsel bir ülkede yaşanan aslında hepimizin aşina olduğu olayları alegorik bir anlatımla verirken, politik ve kişisel ihtiraslarla topluma ve doğaya müdahalelerin sonuçlarını da gözler önüne seriyor.

    #55895
    sckn
    Üye

    karanlıktaki adam (Paul Auster)

    Uçsuz bucaksız Amerika kırsalının bir beyaz gecesinde daha, dünyayı kafamın içinde döndürerek yeni bir uykusuzluk nöbetiyle boğuşurken karanlıkta tek başınayım…

    72 yaşındaki eski kitap eleştirmeni August Brill, geçirdiği bir araba kazasından sonra kızı ve torunuyla birlikte oturmaktadır. Uykusuz bir gecede, anımsamak istemediği düşünceler ve olayları, karısının ölümünü, torununun erkek arkadaşının Irak’ta vahşice öldürülüşünü kafasından kovmak için, kendi kendine öyküler anlatır. ABD’nin Irak’la değil de, kendi kendisiyle savaşta olduğu bir öykü kurar. Bu hayali ABD’de, ülke kanlı bir iç savaşa sürüklenmiştir. Gece ilerledikçe, Brill’in öyküsü gittikçe yoğunlaşacak, unutmak istedikleri bir bir geri gelecektir…

    Amerikan edebiyatının son döneminin en saygın birkaç yazarından biri olan Paul Auster, tüm dünyayla aynı günlerde yayınladığımız yeni romanı Karanlıktaki Adam’da, belki de bugüne kadarki en politik yapıtını sunuyor okurlara

14 yazı görüntüleniyor - 1 ile 14 arası (toplam 14)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.