1. Anasayfa
  2. Hayvanlar Alemi
  3. Veteriner Hekimlere Sorun
  4. Köpek
  5. köpek eğitimi farklı bir yaklaşımla
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #8945
    Hakan ARI
    Üye

    POZİTİF EĞİTİM
    KÖPEKLER NEDEN EĞİTİLMELİDİR?

    Köpekler sürü psikolojisine dayalı bir hiyerarşi içinde yaşarlar.Köpeğinize göre; aile bireylerinin her biri veya evinizde beslediğiniz diğer evcil hayvanlar, sürünün bir parçasıdır.Bu hiyerarşi içinde herkesin bir görevi vardır.Sürünün bir lideri olmalıdır ve bu kişi köpeğin sahibidir.Lider, sürü içindeki görevini köpeğe iyice hissettirmelidir.Köpeğe verilen eğitim; onun sürü içindeki konumunu algılamasını sağlar.

    Köpekler her ne kadar insanlar gibi harfler ve sözcükler aracılığıyla konuşmasalar da vücut dilleriyle kendilerini ifade ederler.Siz farkında olmasanız da köpeğiniz sizin vücut dilinizi anlar. Köpeğe verilen eğitim;köpeğinizin vücut dilini anlamanızı ve kendi vücut dilinizi doğru kullanarak aranızdaki iletişimi kuvvetlendirmenizi sağlar.

    Köpeğinizi evinize ve yaşamınıza aldığınız andan itibaren sosyal bir çevrede yaşamaya başlar ve sadece sizin izin verdiğiniz ölçülerde özgür kalabilir.Bu yüzden tıpkı insanlar gibi sosyalleşmesi gerekir.Çünkü köpekler hayatta kalmalarını sağlayan ögrenimlerini eğitimleriyle ve kendi güdüleriyle elde ederler.Köpeğe verilen eğitim; köpeğin doğru şekilde sosyalleşmesini sağlar.

    EĞİTİM NASIL OLMALIDIR?

    Köpek psikolojisi; köpeğin cinsiyeti,ırkı ve çevre gibi faktörlerle beraber incelenir.Fakat bunun yanında köpeklerin ortak davranış özellikleri vardır.Havlamak,korumak,eğitilebilmek,oyun güdüsü ve hırs bunlardan bir kaçıdır.Köpeklerde görülen davranış bozukluklarından en sık rastlananı ayrılık korkusudur. Köpekler için bağlılık duygusu çok önemlidir.Otuz dakika boyunca herhangi bir temas yaşamaması bile bir köpeği derinden etkileyebilir.Yeni bir eve taşinma,evdeki rutinin değişmesi gibi faktörlerin hepsi bir köpekte ayrılık korkusu sendromu için yeterlidir.

    Bu sebeple, köpeğin sahibinden ayrı kalarak eğitilmesi düşünülemez.Terkedilme korkusu; sahibine karşi güvensizlik yaratabilir.Bu durumda ise eğitmeninden komut alan köpeğiniz sizden komut alırken sorun yaşayabilir.Bunun yanı sıra köpek sahibi olarak yapmanız gereken; sadık dostunuzun eğitimine katılmak,eğitmeninizden onun davranış özellikleri ve ögrenme yeteneği hakkında bilgi almaktır.Unutulmamalıdır ki köpek eğitimi sadece köpeğin eğitilmesi anlamına gelmez.Aynı zamanda sahiplerinin de bu konuda teorik ve pratik bilgilendirilmeleri gerekir.Köpeğinizi yakından tanıyıp davranışlarını gözlemlerseniz, onunla diyalog kurarken en doğru yolu seçme imkanınız doğar.

    Eğitime, köpeğin her zamanki yaşama alanında başlanmalıdır.Bu; hem günlük yaşamına bir eğlence katacak, hem de eğitimini birebir uygulaması gereken yerlerde aldığı için eğitimi algılaması ve yaşamına uyarlaması çok daha kolay olacaktır.Köpek, eğitmenin hayatına değil eğitmen, köpeğin hayatına girmelidir.Böylece köpeğinizle hangi durumlarda sorun yaşadığınızı tespit edip eğitmeninizin yardımıyla bunları çözebilirsiniz. Köpeğinizi eğitmek için herhangi bir yaşa ulaşmasını beklemeniz gerekmez.Ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi sonuç alırsınız.Yaşi ilerlemiş dostlarımız da eğitime yatkındırlar.Fakat bazıları gençlere göre daha az istekli ve yavaş olabilirler 3 aydan itibaren(puppy training) profesyonel eğitime başlanabilir.

    Eğitimin etkili olabilmesi ve iyi sonuç alınabilmesi için, bütün eğitimler pozitif güçlendirme (ödüllendirme) esasına dayanmalıdır.Eğer köpeğiniz isteğinizi yerine getirdiğinde ödüllendirirseniz; sizi memnun etmeyi özellikle isteyecektir.Pozitif güçlendirme (ödüllendirme), eğitimin ilerlemesi bakımından çok önemlidir. Köpek hiç bir zaman kandırılmamalıdır.Bu, özellikle köpeğin güvenini kazanma açısından önemlidir.Eğitim süresi köpeğin ilgisine göre ayarlanmalıdır.Köpeğin ilgisini aşan sürelerde ters tepkiyle karşilaşilabilinir. Köpek asla cezalandırılmamalıdır ve dövülmemelidir.

    Eğitimli bir köpek; Doğallığını kaybetmeden sahibinin isteklerini yerine getiren,verilen komut veya görevlerin önemini bilerek yapan köpektir.
    Köpek eğitimi; Köpeğin yeteneklerini değerlendirip geliştirilmesi, ona belirli işaretler karşisında nasıl davranması gerektiğini en basit yöntemlerle ögretilmesi anlamına gelir.

    — Köpek eğitimi ilgi gerektirir.
    — Köpek eğitimi sevgi ister.
    — Köpek eğitimi sabırlı olmayı gerektirir.
    — Köpek eğitimi sağlıklı bünye gerektirir.
    — Köpek eğitimi yeterli bilgi gerektirir.
    — Köpek eğitimi uyumlu olmayı gerektirir.

    #34779
    Hakan ARI
    Üye


    TEMEL ITAAT EGITIMI
    OTUR,YAT,KAL,GEL,TOPUK,ATLA,HAYIR,AFERIN,AL,BIRAK,
    Kangalınzın ıtaat egıtımınıogrenecegı uygun yas 4-5 aylıktır.
    TEMEL ITAAT EGITIMI;
    Tasmalı ıtaat egıtımıne temel ıtaat egıtımı denır.bır cok egıtım sıstemının ılk adımını olusturmaktadır.
    Otur,yat ,kal, gel ,topuk (daımı olarak sahıbıne bakarak solda onu gecmeden yurume kopegı tasıma komutu),yanıma,yat kal, otur kal, aferın, hayır komutlarını ıcermektedır.6 aydan buyuk kopeklere verılmesı tavsıye edılır.genel olarak 7 gun suren (son egıtım teknıklerı ıle problemsız ve daha once egıtılmemıs kopekler ıcın)ve bızce her kopege verılmesı gereken bır egıtımdır.kopegın bu egıtımı alması ıcın sadece yasının degıl psıkolojısı ve saglıgı bakımından da egıtıme uygun olması gereklıdır.bu egıtım sonucunda kopek sahıbını tasmalı bır sekılde her sart altında tek komut ıle (sozlu) dınlemeyı ogrenır.egıtım oncesı kopegın ıtaat ve ınsanla calısma arzusu dıs dunyaya (sahıbı dısında kı dunya)tepkılerı olculur
    Bu egıtım ılerdekı tum egıtım safhalarının temelıdır.
    Egıtım ıkı sekılde olabılır;
    Guvenılır egıtıcıler yada cıftlıkler.ancak bu konuda sunu belırtmelıyım kı kangal egıtımı konusunda ulkemız oldukca gerıdır.henuz kopek egıtmının ne oldugu tartısılan ulkemızde sızlere tavsıyem gercekten ıyı olan kısılere kopegınızı egıttırmenız.egıtım esnasında daımı olarak kopegınızn yanında bulunmalısınız.
    Ikıncı yol ıse kopegı kendınız egıtmenız olabılır,;
    Bunun ıcın oncelıkle sessız ve tenha bır yerde calısmaya baslamalısınız.
    Komutlar nasıl ogretılır;
    Otur;bebek kangalınızın sevk ve boyun tasmasına alıstırılırması dogru ve ıyı sosyallesmesının ardından ogrenecgı ılk komut otur dur.egıtım seanslar halınde olmalıdır.seanslar 10 dakıkayı asmamalıdır.gunde max 3 seans calısılmalıdır.her seans arasında seans suresı kadar oyun ve mola verılmeldır.
    Bu komutu ogretmek ıcın ılk olarak onunla bebek kangal solunuzda olacak sekılde yuruyuse baslamalısınız.10 dakıka surecek bu yuruyus esnasında onunla sakın ve talepkar bır tonda konusmalısız.dıkkat edecegınız ılk ve onemlı nokta onun kesınlıkle solunuzda yurumesıdır.
    Bebek kangal solunuzda yurumeyı beceremeyebılır.asla kızmayın cunkı o bebek.tasması ıle solunuzda yurumesıne yardımcı olun ve tenha yerde calıstıgınız ıcın tek dıkkat edecegı ılgı duyacagı sey sız olacaksınız.onun ıcın gozunuzu ondan ayırmadan onunla ılgılenerek yurumelısınız.
    Gunde 2 seans olarak 4 gun bu sekılde calısarak bebek kangalınızın solunuzda yuruyusu ogrenmesını saglamalısınız.ve kesınlıkle cok sabırlık olmasınız.
    5 gun yıne ılk seans ta solda yuruyus ıle baslanmalıdır.3 dakıkalık bır yuruyusten sonra hızınızı bebegın zorlanmayacagı kadar arttırın.bır kac adım sonra da normal hızınızdan daha yavas yuruyun.ardınan DURUN!bu sırada bebegın solunuzda durmasını tasmasından tutarak saglayın.onu oturtmak ıcın tasmasını sag elinıze alarak havaya kaldırın.sol elınızle de poposuna hafıfce bastırarak oturtun.oturdugunda ona kocaman aferın verın.
    Ardından yuruyuse tekrar gecın.5 adım da bır otur komutunu uygulayın.eger kopek sıkılırsa 15 adım atarak dınlenmesını saglayın.
    Bu ders esnasında asla otur komutundan baksa komut kullanmayın.
    Bır kac gun bu sekılde calıstıktan sonra amacınız tasmasını cekmeden elınızı koymadan otur denıldıgınde oturması olmalıdır.derslerı her zaman aynı yerde yapmaya dıkkat edın.
    Ders sonunda her zaman ona oyuncak yada kocaman sevgı ıle odul verın.eger bebek kangalınız yıyecege duskunse onu kucuk peynır parcaları ıle yada kucuk sosıs parcaları ıle odullendırebılırsınız.ancak ders esnasında kesınlkle yıyecek vermemelısınız.
    Topuk komutu;
    Otur komutu birkaç ders calıstıktan sonra (bır kac gun),yavruyu sol yanınızda oturtun.ancak onun komut ıle oturmasını beklemeyın.onu sız oturtun.ardından sol elınız ıle sol bacagınıza vurarak onun dıkkatını kendınıze cekerek sol ayak ıle buyuk bır adım atarak yuruyuse baslayın.
    Yavru sızınle bırlıkte yurumeye baslayacak ancak kısa zaman sonra ılgısı baska yone dagılacaktır.sızın onunuze gecmek ıstedıgınde tasmasından hafıfce cekerek topuk! Dıyerek onu uyarın.eger hızlı sekılde onunuze gecmeye kalkarsa tam aksı yone onu cagırarak yavasca ve uyararak donun.
    Ardından yuruyuse her adımda topuk! Dıyerek devam edın.
    Buradakı amacımız kopegın bu topuk komutunu aldıktan sonra devamlı sızı kontrol ederek yurumesını saglamak olmalı.
    4-5 defa 7 şer dakıkalık seanslar sonrasında yavrunuz yanınızda sızın temponuzu ızlemeye calısarak aynı hızda yurumeye dıkkat edecektır.
    Bu sevıyeye geldıkten sonra ;
    Yavrunuzu sol yanınızda topuk komutunu uygulamaya hazır hale getırın.onu sevın oksayın oynayın.
    Ardından sol bacagınıza vurararak orta yukseklıkte ses tonu ıle komutu vererek yuruyuse gecın.yavru sıze baktıgında sızınle ılgılendıgınde afferın OGLUM/KIZIM gıbı odullendırıcı sozlerle tesvık edın.egılerek ve arada onu sol elınızle cene altından oksayarak yuruyun.ancak bakısı baska yone kaydıgında hayır!topuk dıyerek hızınızı artırın.bırkac adım sonra tekrar normal temponuza donun.
    7-8 seans sonra yavrunuz yanınızda sızınle duzgun sekılde yurumeye baslamalıdır.
    Bu seans her zaman 2. seans olarak calısılmalı.oncesınde kesınlıkle 10 dakıka oyun ardından 10 dakıka otur komutu dersı 10 dakıka dınlenme olmalıdır.

    #34780
    Hakan ARI
    Üye

    Köpek yavruları, doğumlarının ilk birkaç gününden başlayarak, muhtemelen hayatlarının sonuna kadar öğrenmeye devam ederler. 6-8 haftalık yavrularda, aktif öğrenme dönemi başlar. Yavrunun erken dönemindeki öğrenme yeteneğinden yararlanılarak, erken yaşlarda ev içi eğitime başlanabilir. Beyin, yaşamın ilk dönemlerinde hızla gelişirken, köpek maksimum öğrenme yeteneğine sahiptir.
    Yavru köpeklerin eğitiminde aile fertlerinin rolü büyüktür. Burada esas amaç, köpeğin komutları öğrenmesi değildir. Zaten bu tür komutları öğretmek zannedildiği kadar zor da değildir. Amaç, köpeğin eğitim alabilme kapasitesini artırmak ve onu, içinde yaşayacağı topluma hazırlamaktır. Bu dönemde verilen eğitim sayesinde ileride en zor eğitimleri vermek daha kolay olacaktır.
    Köpeği eğitim için okula göndermek, yararlıdır. Ancak orada öğrendiklerini eve döndüğünde uygulama ve tekrarlama şansı bulamayan köpek, bir süre sonra komutlara uymamaya başlayacaktır. Bu nedenle, köpek sahibi de köpeğinin eğitimine iştirak etmeli, köpeğinin davranış özellikleri ve öğrenme yeteneği hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Köpeğini tanıyan, onda kalıtımla gelen olumlu ya da olumsuz davranış biçimlerini gözleyebilen hayvan sahibi, köpeğe bir şeyler öğretirken de en doğru yolu seçecektir.
    Bir köpek, deneme yanılma yoluyla, bir hareketin kendine zevk mi, acı mı – yani ödül mü, ceza mı – getireceğini anlar. Normal köpeğin eğitimizde esas olarak operant öğrenme prensipleri uygulanır. Yapılan işin temelinde “hareketle komutun eşleştirilmesi” prensibi vardır. Bu basit yöntemi kullanarak köpeğinize kısa sürede çeşitli komutlar öğretebilirsiniz. Örneğin, “Kalk” komutu: Yatmakta olan bir köpek tam ayağa kalkarken “kalk” diye seslenelim ve onu hemen ödüllendirelim. Köpeğin kendiliğinden kalkmasını beklemeye gerek yoktur; köpek yatarken cazip bir ödül gösterip de kalkmasını sağlayabiliriz. Bu işi, köpeğin algılama kapasitesine ve öğrenme isteğine bağlı olarak 15-20 kez tekrar edersek, artık köpeğimiz, kalkma davranışıyla kalk komutunu eşlendirir ve siz “Kalk!” dediğiniz zaman kalkmayı öğrenir.
    Köpek öğrenmesinde önemli yer tutan operant şartlamanın dört temel prensibi vardır: Pozitif takviye, negatif takviye, pozitif ceza ve negatif ceza. Pozitif takviye, kullanılmasını önerdiğimiz bir eğitim yöntemidir.

    #34781
    Hakan ARI
    Üye

    Stres ve kompulsiyon: Hayvanlarda görüp anlam veremediğimiz bir çok davranışın tek sebebi…
    Stresin çağımızın hastalığı olduğu söylenir. Çünkü çağın getirdiği gelişmiş, teknoloji, arabalar, yollar, beton binalar, şehir gürültüsü vs. bunların tamamı, hiçbir canlının doğasında olmayan stres faktörleridir. İnsan dahil bütün canlıların içsel organizasyonu, doğal yaşam koşullarına uygun şekilde teşkil edilmiştir. Doğadan uzak yaşama mecburiyeti, canlıların içsel çatışmalarını artıran bir faktör haline gelmiştir. Bu durum, sadece biz insanoğlu için değil, bizimle birlikte kentler de yaşamaya mecbur ettiğimiz hayvanlarımız için de geçerlidir. Hatta kentsel çevre şartları, strese en az bizim kadar duyarlı olan hayvanlarımızı belki de bizden daha da fazla etkilemektedir.
    V. Virga’ya göre hayvanlarda strese yol açan çevresel faktörlerden bazıları;
    – Yetersiz mental (beyin) uyarım,
    – Yetersiz egzersiz,
    – Yetersiz iletişim,
    – Sosyal izolasyon,
    – Çatışma ve engellemeler,
    – Pet veya aile bireylerinin sayısında artma ya da azalma,
    – Pet veya aile bireylerinin sağlık durumunda değişmeler,
    – Pet veya aile bireylerinin rutinlerindeki değişimler,
    – Yeni ev ya da çevre,
    – Pansiyon ya da hastaneye yatırılma,
    Stres, canlının iç güdüsel dürtülerine ters düşen dış faktörlere adapte olma sürecidir. Bu nedenle organizma için yararlı ve gereklidir. Hatta bazı araştırıcılara göre stres olmasaydı, canlılar değişen dünya şartlarına adapte olmaz ve nesillerini sürdürmeyi başaramazlardı.
    Ancak şiddetli stres, ya da strese yol açan faktörler bazen organizmada anksiyete(*) ve depresyon gibi daha farklı adaptasyon stratejileri olarak karşımıza çıkarlar. Bunların tamamında beyin kimyasında da bir takım değişimler oluşmaktadır. Bu değişimlerin amacı da organizmayı değişen çevre şartlarına adapte edebilmektedir. Bazen bu değişimler organizmanın aleyhine olabilecek kadar şiddetli olabilir ve bu durumda tedavi edilmesi gerekir. Tedavi edilmeyen canlı stres ya da anksiyeteyi kendi imkanlarıyla çözmeye çalışır ve sıkıntısını başka davranışlara kanalize eder. Kanalize edilen bu davranışların başında kompulsiyonlar gelir. Yani hayvanda stresle başa çıkmanın yolu kompulsif davranışlardır. Bu davranışlar, hayvanın kontrol altına alamadığı, tekrarlayıcı, takıntı halini almış, amaçsız davranışlardır.
    Bazı araştırıcılara göre, insanlarda kompulsiyonu genellikle zihinsel bir uyarım başlatırken hayvanlarda, dışardan gelen bir uyarım başlatmaktadır.
    Bu tür problemler için söylenebilen “Nöroz” terimi köpekler için tartışılmaktadır. Yine bu tür problemlere “obsesif kompulsif bozukluklar” denildiğini duymuş olabilirsiniz. Obsesyon terimi, düşüncede takıntıları ifade ettiği için köpeklerde tartışmalıdır. Bu tartışmalar netleşmediği için, bu tür problemlerden “kompulsif” terimini kullanmak daha doğru gibi görünmektedir.
    Sık sık kompulsif davranışla birlikte bahsedilen “stereotipik davranış” terimi ise hayvanda hiçbir amaca hizmet etmeksizin yapılan ve kalıp olarak diğer hayvanlardakiyle aynı yapısal özelliklere sahip olan tekrarlayıcı davranışları ifade eder. Kompulsiyonlara benzer ancak daha şiddetli, düzenli ve süreklidir. Hayvanın, kompulsif davranışlara kıyasla stereotipik davranışları kontrol etmekte daha az çaba gösterdiği izlenir. Hayvanlarda çoğu stereotipik davranışlar kompulsif karakterde değildir.
    Kompulsif bozukluklara örnekler;
    – kuyruk kovalama ve bir daire etrafında dönme,
    – kuyruk yeme,
    – kendi ayaklarını kemirme,
    – kaşıntı ve yalama takıntıları,
    – böğür emme,
    – volta atma,
    – olduğu yerde sıçrama,
    – hayali olarak uçan cisimleri yakalama hareketleri (halüsinasyonlar ),
    – gölge veya ışıklara saldırı veya takip etme takıntıları,
    – pika (gıda niteliğinde olmayan maddeleri yeme),
    – aşırı su içme,
    – aşırı yeme,
    – objeleri kemirme,
    – boş çiğneme ya da çene açıp kapama,
    – kumaş emme,
    – agresyon,
    – halüsinasyonu takiben agresyon,
    – bir objeye sabit halde baka kalma,
    – duvara ya da bir objeye dayanmış halde durma, perdenin altında sabit durma,
    – emeğine veya alakasız nesnelere ritmik havlamalar, hatta
    Bu davranışların kompulsif olarak nitelendirilebilmesi için takıntı halinde yani tekrarlanan hareketler şeklinde olması gereklidir.
    Bu davranışlardan bazıları hayvanın kendisine zarar vermektedir. Örneğin hayvan kuyruğunun tamamını ısırarak yok etmekte, ayağını kemirerek parçalamakta ya da patilerinin ön yüzlerini sürekli yalayarak delik deşik edebilmektedir. Bu yönleri, stres nedeniyle kafasını duvarlara vuran veya kendilerini jiletleyen insanlara benzemektedir.
    Hayvanın bu davranışlar sırasında acı duymamasının nedenleri de açıklanmıştır. Kompulsif davranışlara yol açan ve sinir sisteminden salgılanan bir madde, hayvanın acı duymasını engelleyen başka bir maddenin salınmasına yol açmaktadır. Böylece hayvan kendisine zarar verirken herhangi bir acı duymamaktadır.
    Diğer davranış problemleriyle komplike olmayan ve tedavide geç kalınmamış kompulsif davranış problemleri, hayvanı bu davranışa iten sebep belirlenebiliyorsa kolayca çözülebilmektedir.
    O halde tedavi de ilk adım olarak nedenin yok edilmesi gerekir. Neden, belirlendiği halde ortadan kaldırılamıyorsa duyarsızlaştırma ve zıt koşullandırma denilen tedavi yöntemleri uygulanır. Ancak kompulsiyonlar sayesinde hayvan, sahibinin dikkatini çekebilmekte ve böylece sahibi tarafından ilgi görmektedir. Böylece ikincil kazanımlar elde eden hayvanın tedavisi çok zor olmaktadır. Bu durumda hayvan sahibinin tutum ve davranışlarının da düzenlenmesi gerekmektedir.
    İlaç tedavisi, hayvanın anksiyetesine ve bu davranışı yaptığında tekrar acı duymasını sağlayacak mekanizmaların uyarılmasına yöneliktir.

    Prof. Dr. Tamer Dodurka
    İ. Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.