8 yazı görüntüleniyor - 1 ile 8 arası (toplam 8)
  • Yazar
    Yazılar
  • #1580

    [size=large] Kuduz[/size]
    KUDUZ NASIL BULAŞIR?

    Bir enfeksiyon hastalığı olan kuduzun etkeni spesifik bir kontagiyöz (bulaşıcı) virüs; “rabdoviridae” ailesinden zarflı bir RNA virüsüdür. Kuduz enfeksiyonu , virüsün bulunduğu salya ile temas sonrasında gerçekleşir. Bu temas ısırma, sağlam olmayan derinin yalanması, mukozaların yalanması şeklinde gerçekleşebilir. Kendi patisini yalayan kedinin tırmalaması sonucu da kuduz bulaşabilir. Mağara gezen kişilerin, yarasaların aerosol şeklinde havaya saçtığı damlacıkları soluduğu ve böylece virüs kaptığı söylense de bu bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Aynı şekilde kuduz olduğu bilinmeyen kadavradan alınan korneanın transplantasyonu sonucu kuduz bulaştığı da kanıtlanamamış bir iddeadır. Hele içme suyuyla, cinsel yolla, solunum yoluyla, barsak solucanlarıyla bulaştığına dair hikayeler ise sadece tarih sayfalarında kalan birer söylentidir. Kuduz bir hayvanın ısırdığı hamile kadının karnındaki çocuğuna kuduz bulaşması mümkün değildir. Kuduzun tek ve kesin bulaşma yolu kuduz bir hayvanın ısırdığı açık yaradır.

    KUDUZUN BELİRTİLERİ

    Hastalıklı hayvan tarafından ısırıldıktan sonra kas dokusuna giren virüs, önce kas dokusu içinde çoğalır. Daha sonra periferik sinirler aracılığıyla merkezi sinir sistemine ve oradan hızal beyine ulaşır. Beyine yerleşip işgal eden virüsün artık yukarı hareketi tamamlanmış ve aşağı doğru hareketine başlar ve göz, tükürük bezleri, deri gibi organlara yerleşir. Burada önemli olan nokta, bu seyir esnasında çok az antijen salınması, antikor oluşmamamsı ve adeta virüsün kendisini saklamasıdır. Bu nedenle labaratuvar tanı yöntemleri klinik belirtiler tam ortaya çıkmadan (yani iş işten geçmeden) sonuç vermez.

    Kuduzda kuluçka süresi ortalama 10-60 gün arasında değişmekle birlikte, litaratürde bu sürenin 2 güne kadar indiği; bazen yıllara kadar uzadığı vakalar görülmüştür. Özellikle çocuklarda, baş, yüz gibi beyine yakın ya da sinir dokusunun yoğun olduğu bölgelerin ısırıldığı durumlarda ve mukozanın yalandığı hallerde kuluçka süresinin çok kısaldığı görülmüştür.

    Kuduz virüsü alan bir insanda ilk belirtiler, sanılanın aksine, genellikle kuduzu düşündürmeyen basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde görülür. Hastalık tablosu tamamen oluşmadan bir iki gün önce ise, iyileşmesine rağmen ısırık yerinde kaşıntı, iğne batması hissi, sinir trasesi boyunca yayılan bir ağrı gibi belirtiler oluşur. Ayrıca kişilik değişiklikleri görülür.

    Hastalık oluştuktan sonra 3 temel formda seyredebilir. “Spastik form”da hidrofobi (su korkusu) ve aerofobinin oluştuğu klasik, spazmlarla karakterize kuduz seyri izlenir. “Demans form”da uç noktada aşırı uyarılma veya adeta delirme hali görülür. “Paralitik form”da kısmi felçler izlenir. Diğerlerine oranla daha uzun süren bu durumda şüpheli bir tanı yoksa, genellikle kuduz tanısı konamadan, nörolojik problemlerle uğraşılırken hasta kaybedilir.

    Kuduz hasatalığı bir kez oluştuktan sonra ölüm kaçınılmazdır. Önemli olan hastalık oluşmadan vücutta koruyucu antikor düzeyini oluşturmaktır.

    KUDUZ İNSAN VÜCUDUNU NASIL ELE GEÇİRİYOR?

    Kuduz olmuş bir hayvan ya da insanda belirtileri birdenbire ortaya çıkıyor. Çünkü hastalığın kendisini göstermesi için virüsün öncelikle beynin cornu amanois bölgesi ile cerebellum bölgelerine ulaşması gerekiyor. Bunun süresi ise ısırığın bulunduğu yere bağlı. Eğer ısırık insanda boyun ve baş bölgesinde ise 3 hafta, belden aşağıdaysa 1,5 ay içinde ortaya çıkıyor. Bu süre kuduz hastalığından kurtulmak için tek ve son şans.

    Sinir sisteminde ilerleyerek beyne yerleşen virüs burada çoğalarak biraraya geliyor ve “Negri cisimciği”ni oluşturuyor. Buradan vücuda yayılan virüsler ilk olarak tükürük bezlerine iniyorlar. Arkasından yutak felci başlıyor. Aynı zamanda aşırı saldırganlık, ışığa ve sese aşırı duyarlılık başlıyor. Çene kaslarının felci sonucu alt çene düşüyor ve son aşamada felçler tüm organlara yayılıyor.

    KUDUZ BİR HAYVAN ISIRIRSA NE YAPMALI?

    Herhangi bir hayvan ısırdıktan sonra kuduz ihtimaline karşı ilk yapılacak şey hiç vakit kaybetmeden yarayı bol sabunlu veya deterjanlı suyla yıkamaktır. Bu işlem yaranın üzerindeki virüsleri öldürmüyor, ancak büyük bir kısmını yaradan uzaklaşmasını sağlıyor. Bunun ardından yara alkol veya tentürdiyot ile temizlenmeli. Bu işlem yara üzerinde kalan virüslerin bir kısmının ölmesini sağlıyor. Yara ne kadar büyük olursa olsun yaraya dikiş atılmamamsı gerekiyor. Çünkü bu işlem o bölgedeki sinir uçlarını uyararak sinir uçlarının çoğalmasını sağlıyor. Bunların dışında tetanoza ve diğer enfeksiyonlara karşı önlem alınması ve antibiyotik tedavisine başlanması gerekiyor.

    YALANCI KUDUZ (AUJESZKY)

    Bütün hayvan türlerinde görülen bu hastalık ultra virüsten ileri gelir. Hayvanlarda şiddetli kaşıntı, çırpınma ve felçler görülür. Hastalık çok hızlı seyreder ve domuz dışında bütün hayvanlarda ölümle sonuçlanır. Budapeşte Veteriner Yüksek Okulu Müdürü Prof. Aujeszky Aladar tarafından tanımlanan bu virüs, kesinlikle insanlara bulaşmıyor. Bu virüs Türkiye’de ilk defa 1932’de İstanbul Kuduz Müessesi Müdürlüğünde görevli Doktor Zekai Muammer Tunçman tarafından izole edildi.

    BÜTÜN CANLILAR KUDUZ TAŞIYICISI OLABİLİRLERMİ?

    Bir tanesi hariç dünyadaki hiçbir hayvan kuduz virüsünü uzun süre taşıyamıyor. Bütün canlılar kuduz virüsünün vücutlarına girmesinden sonra en çok üç ay yaşayabiliyor. Çünkü virüs beyine yerleşiyor ve bütün faaliyetlerini durduruyor. Özellikle yutak felci, canlıların yeme içme fonksiyonunu durduruyor ki, bu da ölümün ilk adımını oluşturuyor.

    Amerika kıtasında yaşayan ve “vampir yarasa” olarak bilinen “Desmodus” türü yarasalar kuduz virüsünün doğal taşıyıcısıdırlar. Bu yarasa türünün virüsü iki yıl kadar taşıdıkları sanılıyor. Bunun yanısıra kuşlarda ve kümes hayvanlarında kuduz vakası hemen hemen hiç görülmüyor.

    KUDUZ ÜZERİNE ÇALIŞMALAR

    1760 Yılında Mead ve Morgani adlı doktorlar, ilk olarak kuduzun tüm klinik tespitlerini yaparak bir tasvir çizdiler.

    1770 Van Stvitten, ilk olarak kuduzun insandaki paralitik özelliklerini tespit etti.

    1804 Zinke, bir kuduz köpeğin salyasını sağlam bir köpeğin yarasına sürerek 9 gün sonra kuduzun meydana geldiğini tespit etti.

    1879 Galtier tavşanların juduza karşı çok duyarlı olduğunu tespit etti. Bundan sonraki kuduz araştırmalarında tavşanlar kullanılmaya başlandı.

    1881 Galtier, kuduz bir hayvanın salyasını bir koçun kanına enjekte etti. Sonuçta koç kuduz olmadı; koçun kuduza karşı bağışıklık kazandığı ortaya çıktı, ancak köpek salyası çok miktarda olmadığı ve steril olmadığından aşı için yeterli olmadı.

    1882 Pasteur ve çalışma arkadaşları, Chamberlin ve Roux kuduz virüsünün en çok merkezi sinir sisteminde saf olarak bulunduğunu tespit ettiler.

    1883 Pasteur, Kopenhag’daki tıp kongresinde kuduzla ilgili deneylerini ve bağışıklık teorisini açıkladı.

    1885 Pasteur, ilk olarak bir insan üzerinde kuduz aşısını denedi. Ondört yerinden ısırılmış bir kişiyi aşıladı. Pasteur doktor olmadığından aşıları Grancher adlı bir doktor yaptı. İki ay sonra ısırılmasının üzerinden altı gün geçmiş bir çoban çocuk aşılandı, aşı aradan gecen uzun süreye rağmen başarıya ulaştı.

    1886 Bir yıl içinde aşıyla tedavi görenlerin sayısı 2490’a ulaştı. Bu arada ısırıldıktan 34 gün sonra tedaviye getirilen bir kız çocuğu tedaviye rağmen öldü. Yine aynı yıl tedaviye getirilen 19 hastadan 3’ü öldü ve bu olay Pausteur’a karşı olanların sayısını arttırdı.

    1887 Napoli, Varşova, Samara, Buenos Aires, İstanbul, Harkov, Pauda, Palermo, Moskova, Vilnada, Tiflis’te Pasteur’un yönetiminde kuduz aşısı üretim merkezleri açıldı.

    1903 Dr. Negri, beyin hücrelerinde toplanan cisimcikleri buldu ve kendi adını verdi.

    1962 Kuduz virüsü ilk kez görüntülendi.

    #29781

    [size=x-large]hem güzel hemde kullanışlı bu paylaşım için ellerine sağlık:daumen2:[/size]

    #29962
    ToXiC
    Üye

    bilgi için teşekkürler.
    Foruma gercektende iyi bi içerik saglanmıs.
    Herkesin ellerine saglık

    #30522
    Lord
    Üye

    bende teeşkkür edeyim.. Cok sagolasın ben aldım hemen bunu..

    #97312
    rashad
    Üye

    herkese merhaba… yavru bir kopeyim vardir … 8 gun bundan once yemekten tamamen kesildi… barsaklarinda bir problem vardi zannediyordum… cunki yemekden kesilmeden bir gun once kardeshleri elinden kapmasin deye buyuk bir kemik yutdu… suretle kilo kayb etdi ve ben onun mide ve barsaklarini ykmak zorunda kaldim … yemek yiyemediyi icin ona akshamlari bir su bardagi bitki yagi icirdim … bu problem ortadan kalkti ve kopeyim dishkisini yapmaya bashladi .. derken dishkisinin iltaabli yani cirkli oldugunu gordum.. 8 gundur onu her gun iki defa 4 yumurta ve iki bardak sutle besliyorum.. qidayi kendi kendine tuketmiyor biberonla zorla veriyorum.. shimdi dishkisi normal ama shimdide neesalmakta zorlaniyor .. burnundan sumuk akiyor ve akciyerlerinde hishirti var… ola bilirmi ki soguk etkisiyle olsun bunu bilemiyorum.. lutfen bana ne yapa bileceyimi soyleyin … onun olmesini istemiyorum… zorlada olsa yedire bilirim ama .. nefes almasini kolaylashtiramazsam olur zann ediyorum shu ciyerlerindekilerin cabucak temizlenmesi icin antibiotik kullaniyorum shu lidokainle katilmish olanlarindan ismi cefomezin… buharli odadami tutsam acaba?… onceden edeceyiniz yardim icin teshekkur ederim

    #98836
    koray0683
    Üye
    rashad wrote:
    herkese merhaba… yavru bir kopeyim vardir … 8 gun bundan once yemekten tamamen kesildi… barsaklarinda bir problem vardi zannediyordum… cunki yemekden kesilmeden bir gun once kardeshleri elinden kapmasin deye buyuk bir kemik yutdu… suretle kilo kayb etdi ve ben onun mide ve barsaklarini ykmak zorunda kaldim … yemek yiyemediyi icin ona akshamlari bir su bardagi bitki yagi icirdim … bu problem ortadan kalkti ve kopeyim dishkisini yapmaya bashladi .. derken dishkisinin iltaabli yani cirkli oldugunu gordum.. 8 gundur onu her gun iki defa 4 yumurta ve iki bardak sutle besliyorum.. qidayi kendi kendine tuketmiyor biberonla zorla veriyorum.. shimdi dishkisi normal ama shimdide neesalmakta zorlaniyor .. burnundan sumuk akiyor ve akciyerlerinde hishirti var… ola bilirmi ki soguk etkisiyle olsun bunu bilemiyorum.. lutfen bana ne yapa bileceyimi soyleyin … onun olmesini istemiyorum… zorlada olsa yedire bilirim ama .. nefes almasini kolaylashtiramazsam olur zann ediyorum shu ciyerlerindekilerin cabucak temizlenmesi icin antibiotik kullaniyorum shu lidokainle katilmish olanlarindan ismi cefomezin… buharli odadami tutsam acaba?… onceden edeceyiniz yardim icin teshekkur ederim

    o kemik parçasını çıkardı mı?

    #100082

    İyi günler.Sizden bir konuda yardım bekliyorum.9 aylık bir Boxer’ım var.Dişi.Ancak şu anda birkaç sorunu birden yaşıyoruz.İlk olarak 1 ay önce köpek gribi tedavisi gördü.Ancak 4 gün önce tekrar hapşırmaya ve tıksırmaya başladı.Ben de şu anda eski antibiyotiğini ve vitamimini veriyorum.İkinci olarak kıl kurdu sorunumuz var.Sitraks kullanıyoruz şu anda.Ancak çok tüy döküyor ve çok daha halsiz.Oyun oynarken 5 dakika içinde yoruluyor.Bütün bunlara ek olarak köpeğimin hamile olabileceğini de düşünüyorum.Son çiftleşmesinin üzerinden 29 gün geçti ve süt bezleri iyice şişmiş durumda ve bazen cinsel organından suya benzer bir sıvı akıyor.Sizce acilen veterinere gitmemiz gerekiyor mu? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

    #100084
    Resmiye Tekin wrote:
    İyi günler.Sizden bir konuda yardım bekliyorum.9 aylık bir Boxer’ım var.Dişi.Ancak şu anda birkaç sorunu birden yaşıyoruz.İlk olarak 1 ay önce köpek gribi tedavisi gördü.Ancak 4 gün önce tekrar hapşırmaya ve tıksırmaya başladı.Ben de şu anda eski antibiyotiğini ve vitamimini veriyorum.İkinci olarak kıl kurdu sorunumuz var.Sitraks kullanıyoruz şu anda.Ancak çok tüy döküyor ve çok daha halsiz.Oyun oynarken 5 dakika içinde yoruluyor.Bütün bunlara ek olarak köpeğimin hamile olabileceğini de düşünüyorum.Son çiftleşmesinin üzerinden 29 gün geçti ve süt bezleri iyice şişmiş durumda ve bazen cinsel organından suya benzer bir sıvı akıyor.Sizce acilen veterinere gitmemiz gerekiyor mu? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

    Geçmiş olsun..

    anlattığınız olaylara bakılırsa :
    gripal enfeksiyon+parazit enfestasyonu+gebelik

    bu durumlar zaten normal bir bünyeyi sarsacak durumlar ..birarada geçirmesi büyük oranda hayvanda kansızlığa neden olacaktır..kansızlık sonucundada gebelik riski görülmesi yanında çabuk yorulmalarda görülmesie nedendir..

    bu nedenle şu an iççin önemli olan gebeliğin sonlanmasına kadar ki dönem içerisinde fazlaca antibiyotik ve antiparaziter kullanamamanız bunun yanında kansızlığı giderici ve köpeğinizin kondisyonunu düzenleyici takviyeler yapılmasıdr..doğum sonrası diğer tedavileri yapmanız hayvanın fazlaca yıpranması engelleyecektir..
    Veteriner hekiminize danışarak gerekliuygulamalar konusunda yardım alabilirsiniz…

    tekrar geçmiş olsun ..

8 yazı görüntüleniyor - 1 ile 8 arası (toplam 8)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.