- Bu konu 146 yanıt içerir, 13 izleyen vardır ve en son 14 yıl 1 ay önce cefrinnn tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
29 Ocak 2007: 00:19 #7392Mehmet AKINÜye
Penguen, Spheniscidae familyasını oluşturan, uçamayan, dimdik durabilen, perde ayaklı deniz kuşları.Güney Kutbu, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Amerika, Güney Afrika ve hatta Galapagos kıyılarında yaşarlar. Kuzey Kutbunda bulunmazlar. Büyüklük bakımından 30 – 105 cm. arasında değişik 17 kadar türü bilinmektedir. En irileri olan İmparator penguen 45 kg. ağırlığa ulaşır. Sıcak bölgelere doğru gidildikçe boyları küçülür. Denizlerdeki kabuklular, balık ve mürekkepbalıkları ile beslenirler. Tüyleri kuş tüylerine hiç benzemez. Sırtları siyah veya gri, karın kısımları beyaz ince pulsu tüylerle örtülüdür. Türler birbirinden, başlarındaki renkli tüyleriyle ayrılır. Kuyrukları kısa ve ayakları vücutlarının gerisinde olduğundan rahatlıkla dimdik ayakta durabilirler. Denizde, saatte 10 deniz mili hızla yüzebilirler. Hatta gerektiğinde bu hızlarını iki katına çıkarabilirler.
Kanatları uzun telek tüylerinden yoksun olup, kırılmadığı için uçmaya yaramaz. Buna karşılık yüzerken çok kuvvetli yüzgeç vazifesi görür. Penguenler, buz üzerinde sıçrar ve çok iyi kayarlar. Göğüslerinin üzerinde yatarak yüzgeç kanatlarının yardımıyla kızak gibi kayarak, karada birkaç yüz kilometre içeriye kadar girebilirler. Yalnız üreme mevsimlerinde yumurtlamak için karaya çıkarlar. Vücutlarını örten sık tüyler ve deri altlarındaki kalın yağ tabakaları ile Antarktika ‘nın sıfırın altındaki dondurucu soğuklarından korunurlar. Vücut ısılarını ayarlayan otomatik bir mekanizmaya sahiptirler. Gerektiğinde kan damarlarıyla deriye giden kanı azaltarak, yükselterek ve tüylerini dikleştirerek vücut sıcaklıklarını kontrol ederler.
Güney Kutbu penguenleri 40°C’lik vücut ısılarıyle -40°C’lik Antarktika soğuğuna uyum sağlarlar. Vücutlarındaki tüy, yağ ve besinlerden elde ettikleri enerji ve kontrol mekanizmalarıyla 80°C’lik ısı farkına dayanırlar.
Antarktika ‘nın kral penguenleri günde ortalama 140 defa suya dalarlar. Bunun ancak yüzde onunda av yakalayabilirler. Tüy dipleri deriye yakın kısımda ısıya karşı yalıtkan bir iç tabaka meydana getirerek vücudu soğuktan emniyetle korur.
Bazı türler, kuluçka dönemlerinde dört aya yakın bir zaman açlığa dayanırlar. Bu devrede ağırlıkları yarı yarıya düşer. Antarktika dışında yaşayanların, su akıntıları ve yüzen buzlarla Güney Kutbu ‘ndan geldikleri sanılmaktadır.
Üreme devrelerinde bir kısmı yanyana yuvalar kurarak yüzbinlerce bireyden hasıl olan kuluçka kolonileri meydana getirir. Yuva yapanlar 2 – 3 yumurta yumurtlar. İmparator (Aptenodytes forstei) ve kral penguen (Aptenodytes patagonica) ise yuva yapmaz, birer yumurta yumurtlar ve tek yumurtalarını ayakları üzerinde ve karınlarının altındaki gerçek kuluçka derisinin altında muhafaza ederek soğuktan korur. Yuva yapanların erkekleri, dişilerine çakıl taşları hediye ederek kur yapar. Dişi, karlar eridikçe bu taşlarla yuvasının seviyesini yükseltir. Erkek ve dişi sırayla kuluçkaya yatar. Kuluçka devresinde bir şey yemezler. Yavrular anne ve babaları tarafından birlikte bakılır ve ısıtılır.
Penguenler insandan kaçmadıkları için, yağlarından istifade etmek isteyenler tarafından çok miktarda avlanarak tüketiliyor. Çıkarılan kanunlarla nesilleri korunmaya çalışılıyor. Dünyanın birçok hayvanat bahçesine de uyum sağladıkları görülmüştür.
29 Ocak 2007: 00:19 #33002Mehmet AKINÜye
Papağan, Psittaciformes (papağansınlar) takımını oluşturan kıvrık gagalı, etli ve kalın dilli, parlak tüylü, sıcak yerlerde yaşayan kuş türlerine verilen ad.Afrika, Amerika, Asya ve Okyanusya’nın tropikal orman bölgelerinde yaşarlar. Hepsi canlı parlak tüylü ve kıvrık gagalıdır. Kafaları büyük, boyunları kısa, taklit kabiliyetli zeki kuşlardır. Ayaklarını bir el gibi rahatça kullanır. Genellikle meyve ve tanelerden meydana gelen besinlerini ayaklarıyla kavrayarak gagalarına götürürler. Gaga o kadar kuvvetlidir ki, en çetin cevizi bile bir darbede kırabilir. Bir metre boyuna ulaşan Amerika ara’sı bir defada insan parmağını koparabilir. Kalın ve kıvrık üst gaga hareketlidir. Alt gaga ise yiyecekleri kırmada tabla vazifesi görür. Dil, kalın ve etlidir. Aynı zamanda dokunma organı görevini de yapar.
Papağanlar tırmanıcı kuşlardır. Ayakları kısa ve ikisi önde, ikisi arkada olmak üzere dört parmağa sahiptir. Ön parmakların dipleri kısa bir zarla birbirine bağlıdır. Arkaya yönelik birinci ve dördüncü parmak geriden kavrar ve gaganın yardımı ile çeviklikle tırmanabilir. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanma özelliklerinden dolayı en iyi tırmanıcı kuşlar olarak kabul edilirler.
Papağanlar tabii halde ağaçlarda yaşarlar. Ancak insan sesini ve melodileri ezberleyerek tekrarlama kabiliyetlerinden dolayı, birçok evde kafeslerde beslenirler. Yuvalarını ağaç kovuklarına, kaya yarıklarına yaparlar. Eşler birbirlerine bağlıdır. İri yapıda olanların dişileri yılda 2-3, küçükleri ise daha çok yumurta yaparlar. Çeşitlerine göre tomurcuk, çiçek, meyve ve tohumlarla beslenirler. Bu arada hayvansal besin alan birkaç tür de mevcuttur.
Papağanların kanatları nispeten kısadır. Bununla beraber, Yeni Zelanda papağanı hariç hepsi iyi uçucudur. Genelde çift veya grup halinde çığlık çığlığa uçarlar. Avustralya’da yaşayan kakadular, binlerce fertten meydana gelen sürüler halinde seyahat ederler. Beslenirken veya dinlenirken çok sakindirler. Yeşil renklileri o kadar iyi kamufle olur ki, çoğu zaman farkedilmezler. Tüyleri yeşil hakim olmak üzere kırmızı, mavi, sarı, beyaz ve siyah olabilir. Ortalama ömürleri 70 yıl kadar olan papağanların 315’ten fazla çeşidi vardır. Tarım ürünlerine olan ziyanlarından dolayı bol avlanmaktadırlar. Esaret hayatına rahat alıştıklarından kafeste kolayca beslenebilirler. Fakat öldürücü papağan hastalığını (psittakoz) insana bulaştırdıklarından zararlı olabilirler. Yeni bir kelimeyi öğrendikleri zaman memeliler gibi mükafat beklemezler. Verilecek cezadan da anlamazlar. Eğitimleri sabır ister. Kafeslerine çiğnemeleri için ağaç parçaları koymak faydalıdır.
Gülünç davranışları, sevimliliği, şakacılığı ve konuşma taklit kabiliyeti papağanı yüzyıllarca aranan kafes kuşu yapmıştır. Yalnızlık çeken uzun yol denizcilerine ideal arkadaş olmuştur. Kafestekiler 30-40 yıl yaşayabilir. Elli yıl yaşayanları görülmüştür.
En tanınmış konuşan türü jako’dur. Erkeği dişisinden daha iyi konuşur. Çok kuvvetli hafızaları sayesinde öğrendikleri kelimeleri manasını bilmeden tekrar ederler. Tabiatta hürken, insanlarla hayvanları taklit etmedikleri tetkik edilerek anlaşılmıştır.
Papağanlar dil yapısına göre iki ana gruba ayrılır:
Ceviz ve meyveyle beslenen düz ve kaygan dilliler.
Bitki özüyle beslenen fırça dilliler.29 Ocak 2007: 00:21 #33003Mehmet AKINÜye
Kakadu, Cacatuidae familyasını oluşturan doğal olarak Malakka Yarımadasın’dan Solomon adalarına kadar uzanan bölgede ve Avustralya’da bulunan türlere verilen ad.On yedi türden oluşan bu papağanların çoğu vücutlarına serptirilmiş kırmızı ya da sarı renkleri dışında beyaz, bazıları siyah renklidir.
Kıvrık ve sağlam gagaları kabuklu yemişleri kırmaya, kökleri bulup çıkarmaya ya da ağaç kabuklarının altındaki böcek larvalarını avlamaya yarar. Solucana benzeyen dilleri beslenmelerine yardımcı olur.
Kakadular ağaç tepelerinde yaşar ve ağaç kovuklarında barınır. Gürültülü geniş sürüler halinde tarla ürünlerini yağmalayarak zarar verdikleri de olur.
Kakadular çok çeşitli sesler çıkarabilir. Islık çalarlar ve telefon çalması ,insan sesi gibi sesleri taklit edebilirler. İyi konuşabilme yeteneğine sahip olanlarına ender olarak rastlanır. Bazıları 50 yıldan fazla yaşar.
29 Ocak 2007: 00:21 #33004Mehmet AKINÜye
Palmiye kakadusu (Probosciger aterrimus), Cacatuidae (kakadugiller) familyasından Avustralya’nın kuzeydoğu kesimlerinde, Yeni Gine Adası ve Aru Adalarında görülen kuş türü.Palmiye kakadusu kakaduların en iri yapılı ve tüm papağanların en iri gagalı olanıdır. Yalnız yaşayan ve uzunluğu 65-75 cm arasında değişen bu türün kırmızı renkli çıplak yüzü heyecanlandığında mavileşir.
29 Ocak 2007: 00:22 #33005Mehmet AKINÜyeJako
Afrika gri papağanı olarak da adlandırılır… 30-35 cm boyutlarında gri ve siyah tonlardadır. Kuyruğu kırmızı veya bordodur.60-70 yıla kadar yaşadıkları bilinmektedir. Papağan türleri arasında en zeki tür olarak bilinir. 1000 kelimeye kadar hafızası vardır. Amerika’lı Dr. Irene Pepperberg’ün (bir gri papağan olan) Alex üzerinde yaptığı araştırmalar, bu türün altıya kadar sayabildiğini, çeşitli objelerin isimlerini bildiğini, renkleri ve boyutları ayırtedebildiğini göstermiştir.
29 Ocak 2007: 00:23 #33006Mehmet AKINÜye
Muhabbet kuşu (Melopsittacus undulatus), Psittacidae familyasından, çok yaygın biçimde kafeslerde beslenen papağan türü.Bu türün uzunluğu ortalama 19 cm’dir. Doğal renkleri sarı ve yeşil olmasına karşılık değişinim sonucunda yüzlerce değişik renkte muhabbetkuşu elde edilmiştir.
Hemen hemen tümünün yüzünde benekler ve üst bölümlerinde sık sıralı çizgiler vardır. Erkek ve dişi birbirine benzerse de gagalarının tabanındaki tüysüz deri mevsime bağlı olarak renk değiştirebilir.
Doğal ortamları olan Avustralya otlaklarında büyük sürüler oluşturan bu kuşlar, tohumla beslenir ve ağaç kovuklarında koloni halinde ürerler. Dişiler yuvalara yılda iki kez 6-8 yumurta bırakırlar. Muhabbet kuşları genellikle sağlam yapılıdır. Bakım altında 5-10 yıl yaşarlar.
29 Ocak 2007: 00:23 #33007Mehmet AKINÜye
Guguk, gugukgiller (Cuculidae) familyasından uzun ve sivri kanatlı, uzun kuyruklu, iyi uçucu kuş türleri.Eski ve Yeni dünya kıtalarında orman veya diğer yerlerde yaşarlar. Göçmen olanları vardır. Hoş [1] ötüşlerinden dolayı guguk adını almıştır.
Türler kuluçka asalağı olup, yumurtalarını yabancı kuşların yuvalarına bırakır. Dişi guguk gözüne kestirdiği kuşun yuvasını gözler. Kuşun kısa bir ayrılışında yuvaya konarak yumurtalardan birini yiyerek yerine kendi yumurtasını yumurtlar. Guguk yavrusu 12 gün sonra genellikle üvey kardeşlerinden önce doğar. İlk dört gün gözleri daha açılmamış olmasına rağmen, akrobatik hareketlerle üvey kardeşlerini tek tek yuvadan atar. Üç hafta sonra üvey annesinden daha iri olur. Altı hafta beslendikten sonra, genellikle yuvayı da dağıtarak eş aramaya çıkar. Göçmen olanları iç güdü ile yüzlerce kilometrelik yolu katederek erginlerin yanına ulaşır. Her kuş türü guguğun yumurtasını kabul etmez. Yumurtayı yuvadan atan, örten veya yuvayı terk edenleri vardır. Tavus guguğu yumurtasını saksağan, alakarga ve sis kargasının yuvasına, Hindistan’da yaşayan koel, yumurtasını kendi gibi siyah bir karganın yuvasına bırakır. Altın guguk, çoğunlukla ispinoz yuvalarını tercih eder.
Bütün guguk kuşları kuluçka asalağı değildir. Asalak olanlar çoğunlukla Eski dünya’da yaşarlar. Guguk kuşu, iri vücutlu olmasına rağmen, yumurtası küçüktür. Gerektiğinde guguk onu boğazında da taşıyabilir. Yumurtasının rengi ve büyüklüğü, yuva sahibi kuşunki gibidir. Ev sahibi kuş, çoğu zaman bunu kendi yumurtası sanır. Guguk, zaman zaman yuvayı kontrol eder. Eğer yuva sahibi kuş, bir yırtıcı kuş tarafından avlanırsa veya şiddetli bir fırtına ile yuvası bozulursa, yumurtasını hemen oradan alarak başka bir yuvaya bırakır.
Yeni dünya’da yaşayanların çoğu yuva yapar ve yavrularına bakarlar. Renkleri yaşadığı ortama uygun olduğundan kendilerini iyi gizlerlerse de, bıktırıcı seslerinden yerlerini belli ederler. Çoğu kahverenkli olup, beyazımtrak göğüsleri çizgilidir. Atmacaya benzer olanları da vardır. Tırmanıcı ve döner parmaklı ayaklarının iki parmağı önde, ikisi geridedir. Çoğu böcek ve tırtılla beslendiğinden, faydalı sayılırlar. Yerde yaşayan iri türleri ise kertenkele, yılan, kuş ve küçük kemiricilerle beslenirler. Guguklu saatlerde, sesleri taklit edilmektedir.
29 Ocak 2007: 00:24 #33008Mehmet AKINÜye
Baykuş, Strigiformes (gece yırtıcıları) takımından gece avlanan yırtıcı kuş türlerine verilen ad.Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derecelik alan içinde rahatça çevirerek çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.
Tam karanlıkta görme kabiliyetleri yoktur. Az bir ışık avlarını yakalamaya kafidir. Gözlerindeki ağ tabaka sarı renklidir. Büyütücü özellik sağlar. Gözlerinde esas olarak çubuk (rod) duyu hücreleri mevcuttur. Bu hücrelerde “visual purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebeb olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.
Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikde düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.
Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. İstedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.
Göz ve kulaklarının hassaslığının daha az işe yaradığı gündüzlerde, tüneklerinde uyuklar veya ağaç dallarında güneşlenirler. Tüylerinin rengi, bulundukları çevreye uygun olduğundan fark edilmeleri zordur. Haşin yırtıcı kuşlardır. Kendilerinden büyük hayvanlara saldırmaktan çekinmezler. 70 cm boyuna ulaşan puhu, yıkık yerlerde ve orman kenarındaki ağaçsız kayalıklarda yuva yapar. Tavşan, fare, ev kedisi ve kümes hayvanlarına saldırdığı gibi kartalları dahi kaçırtır. Gece yırtıcıları olmakla beraber kar baykuşları, gündüz de avlanırlar. Kar baykuşunun tabii yaşama çevresi, soğuk kutup bölgeleridir. Buranın gündüz geçen yaz ve gece geçen kış aylarında normal beslenmelerini devam ettirirler.
En büyük düşmanları gündüz yırtıcılarıdır. Gündüzleri bunlardan çekinen baykuşlar, gece olunca hınçlarını alırlar. Atmaca, şahin ve kartallara karanlıkta sessizce saldırarak tüneklerinde onları ustaca avlarlar. Baykuş
29 Ocak 2007: 00:25 #33009Mehmet AKINÜye
Kartal, atmacagiller (Accipitridae) familyasından Aquila ve Hieraeetus cinsini oluşturan kuş türlerinin ortak adı.Özellikleri
Kanatları ve kuyrukları geniş ( bkz. Haliaeetus kartalları) bacakları tüylü (bkz. yılan kartalı) iri yırtıcılardır. 2-3 yılda ergenliğe ulaşırlar. Uçuşta sıkça dönerek yükselirler, belirgin parmakları (el teleklerinin uçları) yukarı kıvrılır. Ormanlar ve dağlarda yaşarlar. Kaya girintilerinde ve ağaçlarda yuva yaparlar. Kartallar tek eşlidir. Yaşamları boyunca eş değiştirmedikleri gibi her yıl aynı yuvayı kullanırlar. Yuvaları genellikle kolay ulaşılamayacak yerlerdedir. Yuvayı bıraktıkları bir ya da birkaç yumurtanın kuluçka dönemi altı-sekiz hafta sürer. Yavruları yavaş gelişir ve ancak üç ya da dört yaşına giren kartalların erişkinlere özgü tüyleri çıkar.Türler
Kaya kartalı (Aquila chrysaetos)
Şah kartalı (Aquila heliaca)
İspanya imparator kartalı (Aquila adalberti)
Bozkır kartalı (Aquila nipalensis)
Esmer kartal (Aquila rapax)
Büyük orman kartalı (Aquila clanga)
Küçük orman kartalı (Aquila pomarina)
Verreaux kartalı (Aquila verreauxii)
Gurney kartalı (Aquila gurneyi)
Wahlberg kartalı (Aquila wahlbergi)
Kama kuyruklu kartal (Aquila audax)
Tavşancıl (Aquila fasciatus)
Küçük kartal (Aquila pennata)29 Ocak 2007: 00:25 #33010Mehmet AKINÜye
Kaya kartalı (Aquila chrysaetos), Altın kartal olarak da bilinir, atmacagiller (Accipitridae) familyasından büyük ve kahverengi bir kartal türü.Özellikleri
Boy 75-88 cm, kanat açıklığı 204-220 cm’dir. Başı altın rengine yakındır. Alttan kanat telekleri örtü tüylerinden ve gövdesinden açık renklidir. Gencinin gövdesi siyaha yakındır, uçuşta beyaz kanat içi ve kuyruk dibiyle rahatça ayrılır. Başını ve boynunu ileri uzatır, kanadı gövdesine doğru daralır, kuyruğu diğer kartallardan uzun ve deniz kartalları gibi kamalı değil, küttür. Uçuşta görkemli ve zariftir, diğer kartallardan farklı olarak süzülürken ve dönerek yükselirken kanatlarını yukarı kaldırır.Yaşam şekli
Ötüşü şahin gibi bir ‘tuii-u’. Diğer bir ötüşü havlamaya benzer. Kayalık dağlarda ve dağlık ormanlarda yaşar.29 Ocak 2007: 00:26 #33011Mehmet AKINÜye
Tavşancıl (Aquila fasciatus), atmacagiller (Accipitridae) familyasından bir kartal türü.Özellikleri
Uçuşta uzun kanatları, kuyruğu ve boynuyla büyük bir arı şahinine benzer. Kaya kartalından küçüktür. Beyaz gövde altı kanat altındaki geniş siyah şerit ve koyu renkli kuyruk ucu ile kontrast içindedir. Üstten beyaz sırtı belirir. Genci üstten kahverengi, alttan kestene kızılıdır. Süzülürken ve dönerek yükselirken kanatlarını düz tutar.Ötüşü ve yaşam alanı
Ana ötüşü melodik bir ‘klui-klui-klui’dır. Ormanlık ve çoğunlukla kayalık dağalarda yaşar. Kışın daha açık arazilerde bulunur.29 Ocak 2007: 00:27 #33012Mehmet AKINÜye
Balık kartalı (Pandion haliaetus), Pandionidae familyasından balıkla beslenen yırtıcı bir kuş türü.Özellikleri
Suya dalabilen tek yırtıcı kuştur. Beyaz gövdesiyle ve özgün uçuşuyla hemen tanınır. Alttan kanat örtüleri ve gövdesi beyaz, el bileği lekesi koyu renklidir. Kanatları uzundur, el bileğinden aşağı kıvrık tutulur, önden bir martı gibi m şekli oluşturur.Yaşam şekli
Bir martı gibi uçar, avlanırken sıkça havada asılı kalır, suya tamamen dalan tek yırtıcı kuştur. Çoğu kez elektrik direklerine ve ölü ağaçlara tüner.Üreme
Göl ve nehirlerin çevresindeki ormanlık ve turbalık arazide ve kayalık adalarda ürer, ağaç tepelerinde ya da zeminde yuva yapar.Yaşam alanı
Kışın büyük ve tatlı acı göller, lagünler ve deniz kıyısında bulunur.Ötüşü
Ötüşü ince ve yumuşak bir ‘pip-pip-pip’dir.29 Ocak 2007: 00:27 #33013Mehmet AKINÜye
Çaylak, atmacagiller Accipitridae ailesinin Milvinae, Elaninae, ve Perninae alt familyalarından uzun çatalkuyruklu yırtıcı kuşların ortak ismidir.Yaklaşık 60 cm boyunda, yavaş ve yumuşak uçuşlu, çengel gagalı kuşlar olan çaylak cinsi üyeleri, daha çok açık alanlarda yaşar, zaman zaman avlanırlarsa da, çoğunlukla leş yerler. Cinsin örnek türü çaylak ya da Kızıl çaylak (Milvus milvus), Ortaçağ’da Avrupa kentlerinde leşleri ortadan kaldırdığı için korunmuş, günümüzde kırsal kesime çekilmiştir. Kara çaylak (Milvus nigrans), Afrika, Avustralya ve Avrasya’da hala çok yaygındır.
29 Ocak 2007: 00:28 #33014Mehmet AKINÜye
Tuygun, Delice olarak da bilinir, atmacagiller (Accipitridae) familyasından Circus cinsinden uzun bacaklı, uzun kuyruklu, küçük gagalı, ince ve uzun yapılı bu yırtıcı kuş türleri.Bataklık ve çayırlık alanlar üzerinde alçaktan uçarak fareleri, yılanları, küçük kuşları ve böcekleri araştırırlar.
Uzunlukları yaklaşık 50 cm’dir. Yüzlerindeki tüyler baykuşlarınkini andıracak biçimde peçeler oluşturur. Yuvaları bataklıklarda ya da uzun otlar arasında yer alır. Dişi yuvaya beyazımsı ya da mavimsi 4-6 yumurta bırakır.
Türler
Circus aeruginosus – Saz tuygunu
Circus buffoni – Kanatlı tuygun
Circus cinereus – Boz tuygun
Circus cyaneus – Gökçe tuygun
Circus macrourus – Bozkır tuygunu
Circus pygargus – Çayır tuygunu29 Ocak 2007: 00:28 #33015Mehmet AKINÜye
Saz tuygunu (Circus aeruginosus), Saz delicesi olarak da bilinir, atmacagiller (Accipitridae) familyasına ait Avrupa’nın ve Anadolu’nun değişik bölgelerinde yaşayan kuş türü.Saz tuygunu en büyük, en iri ve kara çaylağa en çok benzeyen tuygundur; süzülürken bazen şahini andırır. Erkeği dişisinden daha küçük ve kahverengi, kafası ve göğsü ise krem rengidir, gri bir şerit kanatlar boyunca uzanır, kanat uçları siyah, kuyruğu ise gridir (uzaktan daha sade görünür). Dişisi daha sade ve koyu kahverengidir, gövdesinde kara çaylaktan daha az leke bulunur, başının üst tarafı, boğazıve kanat önü lekesi krem sarısıdır. Gencinin üst tarafı daha açık, alt tarafı daha siyahtır. Kuyruğu dar ve karedir, ancak arasıra yüksekte süzülürken yayvan ve yuvarlak olur. Kanatları çaylaklardan daha az köşelidir ve süzülürken yukarıya doğru “V” şeklinde kaldırır.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.