• Bu konu 1 yanıt içerir, 2 izleyen vardır ve en son 15 yıl önce toplumcu tarafından güncellenmiştir.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #2704
    platipus
    Üye

    KAZ YETİŞTİRİCİLİĞİ

    (Doktora Semineri) KONYA 1999

    Hazırlayan: Muammer TİLKİ

    Danışman: Prof. Dr. Şeref İNAL
    1. GİRİŞ

    Yirmi birinci yüzyıla girerken oldukça hızlı bir şekilde artan dünya nüfusunun günümüzdeki en önemli problemlerinden birisi beslenmedir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle, tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de toplumsal yaşam değişiklikler göstermektedir. Hayat standartlarımızın yükselmesi beslenme alışkanlıklarımızı da değiştirmekte ve hayvansal protein ihtiyacımız gün geçtikçe artmaktadır. Böylece zaten yetersiz olan hayvansal protein üretimindeki açık da gittikçe büyümektedir.

    Farklı bir yetiştiricilik kolu olarak kaz yetiştiriciliği ülkemizde çok fazla bilinmemekle birlikte Dünya da pek çok ülkede önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye’de kaz yetiştiriciliği Doğu Anadolu bölgesi özellikle Kars ilinde, Orta Anadolu ve İç Ege bölgesi köylerinde yapılmaktadır. 1995 sayımlarına göre Türkiye’deki toplam kaz sayısı 1 745 000 adettir (D.İ.E. 1995, Coşkun ve ark. 1997).

    Kaz yetiştiriciliği, geçen 25 yılda kümes hayvanları endüstrisinin diğer kollarında meydana gelen hızlı teknik gelişmelerden tam olarak etkilenmemiştir. Evcil kazlarda yapılan araştırma sayısı çok azdır. Amerika’da, kaz sayısı toplam kümes hayvanlarının %1’inden daha azını oluşturmaktadır. Dünyada bugün başlıca kaz yetiştiriciliği yapılan ülkeler; İngiltere, Kanada, ABD, Çin, Polonya, Çekoslovakya, Fransa, Bulgaristan ve Rusya’dır. Bu ülkelerin çoğunda kazlar, karaciğeri ve tüyleri için üretilmektedir (Moreng ve Avens 1985, Parkhurst ve Mountney 1987, Gleaves 1997).

    Kazlar İnsanlar tarafından evcilleştirilen ilk kümes hayvanı olarak bilinmektedir. Çok zekidirler, kolayca öğrenirler ve iyi bir hafızaya sahiptirler. Büyüklük ve tip bakımından ördek ve kuğular arasında yer alırlar. Dişi ve erkek kazların tüy renkleri birbirlerine benzediğinden, tutmadan cinsiyet ayrımı yapmak zordur (Parkhurst ve Mountney 1987).

    Kazların yaşam süreleri hakkında çeşitli bilgiler mevcuttur. Yaşam süreleri 20-60 yıl arasında değişmektedir. Fakat yetiştiriciler tarafından bu kadar uzun süre elde tutulmazlar. Elde tutulma süreleri yetiştirme tipine bağlı olarak değişir. Eti için yetiştirilen kazlar 3-5 yıl elde tutulurlar. Fakat geleneksel yetiştirmede bu süre 10 yıla kadar uzayabilir (Graves 1985, Parkhurst ve Mountney 1987, Nowland 1997).
    2. KAZ IRKLARI

    Kaz terimi Anatidae adı verilen su kuşlarından Anserina alt familyasına ait olan üyeleri tanımlamak için kullanılır. Tüm modern kaz ırkları birisi hariç vahşi Greylag (Anser anser) kazından gelişmiştir. Çin kazı ise Çinin vahşi kazlarından gelişmiştir (Feltwell 1992).

    Günümüzde yetiştirilen en iyi kaz ırkları Toulouse, Emden, Afrika, Pilgrim ve Çin kazıdır. Bunların ilk üçü ağır cüsseli, Pilgrim orta cüsseli, Çin kazı ise hafif cüsseli bir ırktır. Çeşitli kaz ırklarının ergin canlı ağırlıkları Tablo 1’de gösterilmiştir (Graves 1985, Ensminger 1992, Gleaves 1997).
    Tablo 1. Çeşitli kaz ırklarının ergin canlı ağırlıkları (Feltwell 1992, Ensminger 1992, Nowland 1997)

    Irklar

    Erkek (kg)

    Dişi(kg)

    Afrika

    9.1

    8.2

    Buff

    8.2-8.6

    7.3

    Çin

    4.5-5.4

    3.6-4.5

    Emden

    13.6-15.4

    9.1-10

    Pilgrim

    6.4

    5.9

    Roman

    5.4-6.4

    4.5-5.4

    Toulouse

    12.7-13.6

    9.1-10

    Sebastopol

    5.5-6.4

    5.5

    Kanada

    5.5

    4.5
    2.1 Toulouse

    Toulouse kaz ırkı Fransa’dan orijin alan ağır cüsseli kaz ırklarından biridir. Toulouse kaz ırkının yumurta verimi orta düzeydedir. Bir yumurtlama sezonunda yaklaşık 35-50 yumurta verirler. Yumurta veriminin yanı sıra güzelliği ve eti için yetiştirilen bir ırktır (Thear ve Fruser 1988, Ensminger 1992, Nowland 1997).

    Kaz civcivleri yavaş büyümeye meyillidir. Toulouse kazları vücutlarının büyüklükleri nedeniyle iyi otlayamazlar. Sakin ve kibar görünüşlüdürler. Eti Emden kaz ırkından daha serttir. Kemik ve sakatat oranı ise Emden kazlarından daha yüksektir. Emden erkek kazı ile melezlenen Toulouse kazının bir soyundan elde edilen melezde hızlı bir büyüme ve iyi kalitede et elde edilmiştir (Graves 1985, Anonim 1997a, Nowland 1997).

    Toulouse kaz ırkının başı güçlü ve kocamandır. Gaga güçlü ve kısa, gözler kahverengi, boyun uzun ve ince, gerdanı büyük (çok heybetli bir görüntüsü vardır), vücut uzun, kaba ve derindir. Göğüsteki kemikler kolayca görülür. Derin bir omurgaya sahiptir. Gaga, bacak ve ayaklar turuncu renkte, tüyleri grinin farklı tonlarındadır. Bir varyetesi gri, diğer varyeteleri kahverengidir (Graves 1985, Ensminger 1992, Mercia 1995, Taylor 1995, Nowland 1997).
    2.2. Emden (Embden)

    Orijinini Almanya’nın Hannover şehrinden alan ağır cüsseli bir kaz ırkıdır. Bu ırk daha sonra İngiltere’ye getirilmiştir. Yumurta verimi iyi olan bir ırktır. Her kaz bir yumurta sezonunda 30-40 yumurta verirler. Emden birinci sınıf yemeklik kazdır (Thear ve Fruser 1988, Feltwell 1992, Nowland 1997).

    Emden ve Emden X Beyaz Çin melezi en hızlı büyüyen varyetelerdir. Sekiz haftalık yaşta 4.5 kg, 14 haftalık yaşta ise 5.5-6 kg canlı ağırlığa erişebilirler. Ticari yetiştiricilikte oldukça popülerdir. Beyaz Çin kazı kadar saldırgan değildir ve sakin yaratılışa sahiptir. Dişilerin annelik özellikleri iyidir (Graves 1985, Parkhurst ve Mountney 1987, Anonim 1997a).

    Bu ırk, diğer ırklarla melezlenmek için çok uygundur. Emden kaz ırkının beyaz olan tüyleri diğer kazların tüylerinden daha değerlidir. Günlük kaz civcivlerine dikkat edildiğinde tüy renklerine göre cinsiyet tayini yapılabilmektedir. Ancak birkaç günden sonra tüy renklerindeki farklılık ortadan kalkar (Ensminger 1992, Nowland 1997).

    Baş uzun ve düzgün, gaga kısa ve tabanı sağlam, gözler koyu ve açık mavi, boyun uzun ve kuğuya boynuna benzerdir. Vücut geniş, kalın ve yuvarlak, göğüs yuvarlak, geri düzdür. Bacaklar oldukça kısa fakat güçlüdür. Gaga, bacaklar ve ayaklar parlak turuncu renkte ve sağlam, tüyleri sık ve saf parlak beyazdır (Ensminger 1992, Nowland 1997).
    2.3. Çin

    En küçük ve en çekici ırklardan biridir. Çin’den orijin alan bu kaz ırkının kahverengi veya gri ve beyaz olan varyeteleri vardır. Irklar arasında en yüksek yumurta üretimine sahiptir ve bir yumurta sezonunda 60’dan daha fazla yumurta verir. Vahşi kaza benzetildiğinden dolayı eti bazı insanlar tarafından tercih edilmektedir (Graves 1985, Feltwell 1992, Mercia 1995).

    Beyaz Çin kazları hızlı gelişirler ve en iyi yabani ot temizleyicileridir. Ayrıca Çin kazı en uygun bekçi köpeğidir. Meraklı ve çok saldırgandırlar. Emden yada Toulouse kaz ırkından daha küçük olmasının dışında tüylerden ayrım yapılamaz. Dişilerin analık özelliği iyi değildir. Çin kazı başında bulunan topuz yada çıkıntı ile diğer kazlardan ayrılır (Graves 1985, Parkhurst ve Mountney 1987, Nowland 1997).

    Bu kazın diğer kaz ırklarıyla melezlenmesi iyi sonuçlar verir. Çin ve Emden melezleri, saf ırklardan daha ekonomik olup kaz palazlarından beyaz et üretilmesi için arzu edilir. Kahverengi varyetenin, gaga ve gözleri kahverengi, bacakları portakal sarısı rengindedir. Vücut tüyleri kahverengi ve alt kısımları daha açık renktedir. Beyaz varyetede gaga ve bacaklar parlak turuncu renkte, gözler kahverengi ve vücut tüyleri saf beyazdır (Ensminger 1992, Nowland 1997).
    2.4. Roman yada Germen

    Roman kaz ırkı tanımlanamayan orta boylu ve beyaz tüyleri olan bir ırktır. Emden ve Toulouse’dan Avrupa’dan orijin alır ve Emdene benzer. Bilinen tüm Avrupa ırklarının en eskisidir (Thear ve Fruser 1988, Nowland 1997).
    2.5. Afrika

    Afrika kaz ırkı Çin kaz ırkının bir varyetesidir. Niçin Afrika kazı denildiği bilinmemektedir. Bu ırk bir görüşe göre Hindistan’dan orijin almıştır. Diğer bir görüşe göre ise, Toulouse ve Kahverengi Çin kazları arasında yapılan melezlemenin sonucu elde edilmiştir. İkinci görüşü benimseyen bilim adamları, Çin kazının başındaki topuzu ve biraz yukarı doğru duruş şeklinin, Toulouse kazının ise gerdan ve büyüklüğünün Afrika kazında ortaya çıktığını belirtmişlerdir (Ensminger 1992, Anonim 1997a, Nowland 1997).

    Afrika kaz ırkı, genç kazların haricinde hemen hemen Emdenlerle aynı büyüklüktedir. Bu kaz ırkı, Çin kazı kadar yumurta üretemez. Bir yumurta sezonunda 30-40 yumurta verirler. En büyük kaz ırklarından birisidir, yalnız günümüzde az kalmıştır. Tüyleri kahverengi veya gridir ve belirleyici özelliği olarak gagasının etrafında topuz şeklinde şişlik vardır ve bu şekildeki kazlar dewlap olarak adlandırılır (Parkhurst ve Mountney 1987, Feltwell 1992).

    Afrika kazı hızlı büyür ve çabuk erginleşir, fakat ticari yetiştiriciler arasında renkli tüyleri yüzünden tercih edilmez. Ancak beyaz tüylüleri iyi bir pazar değerine sahiptir (Anonim 1997a, Nowland 1997). Afrika kaz ırkının heybetli, şahane bir görünüşü vardır. Çok iyi gelişmiş gerdanları, onların gerdanları için selekte edilmiş ilk kaz ırkı olduğu ihtimalini güçlendirmektedir. Birkaç yıl önce, Afrika kaz ırkının erkekleri Toulouse kaz ırkının dişileri ile pazar üretimi için melezlemeler yapılmıştır (Anonim 1997a).
    2.6. Sebastopol

    Sebastopol, aslında bir süs kazıdır. Bu kaz ırkının Avrupa’nın Güneydoğusundan orijin aldığı ortaya çıkmıştır. Günümüzde çok az bulunan bu kaz saf beyaz bir tüy yapısına sahip olmakla beraber arka kısmında, vücudunda ve kanatlarında kıvrımlı ipeksi tüylerle karakterize bir yapıya sahiptir. Bazı tüyler o kadar uzundur ki yerde sürünürler. Vücudun alt kısımlarında kısa beyaz kıvrımlı tüyler, arka kısımlarında kavisli beyaz tüyler vardır. Sebastopol kazının bir çifti büyüleyici bir görüntüdedir. Bu kaz ırkı sakin ve arkadaş canlısıdır (Graves 1985, Mercia 1995).
    2.7. Buff

    Buff kaz ırkı Amerika da geliştirilmiş iki kaz ırkından birisidir. Bu kaz ırkı bir yumurta sezonu boyunca 20-40 yumurta verir. Renkleri açık kahverengidir. Çok hoş bir sürü oluşturur ve güzel bir görünüşe sahiptir (Parkhurst ve Mountney 1987, Anonim 1997a).

    Buff ırkının temel özelliği bir pazar kazı olarak yetiştirilmesidir. Fakat pazar için sınırlı sayıda çoğaltılırlar. Renk varyeteleri Buff’un göğsünde aydınlık, arka kısmında koyu ve vücudun alt kısımlarında hemen hemen beyaz şeklindedir (Ensminger 1992, Mercia 1995).
    2.8. Kanada

    Kanada kazı Kuzey Amerikanın yaygın vahşi kaz ırkıdır. Kanada kazı başta Kanada olmak üzere Meksika, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve İngiltere’de yetiştirilmektedir. Bu kazlar yuvalarını ağaç dallarına, ince dallara, çimenlere ve zararlı otlara, genellikle küçük adalarda gölcük ve bataklıklara yaparlar. Genç kazlar yumurtadan çıktıktan sonra yaklaşık 1 yıl aileleri ile birlikte yaşarlar ve daha sonra bir eş aramaya başlarlar. Kanada kazları tek eşlidirler (Ensminger 1992, Anonim 1997).

    Kanada kazları uzun, ince boyunlu, dikdörtgen vücutlu ve yatay duruşludur. Bu ırkın ekonomik değeri, diğer evcil kaz ırklarınınki kadar değildir. Geç olgunlaşırlar. Vahşi erkek kazlar bazen evcil ırklarla melezleme için kullanılırlar, elde edilen kazlara bu yüzden melez kaz adı verilir. Melezler genellikle kısırdırlar fakat kaliteli et verirler (Ensminger 1992).

    Kanada kaz ırkının yaklaşık olarak 10 alt türü olduğu belirlenmiştir. Bunlar arasında 4-6 kg ağırlığındaki Maxima soyunun yetiştirilmesi tercih edilmektedir. Çok iyi uçtukları için kanat yada tüylerinin kesilerek, kapalı bir yerde tutulmaları gereklidir (Parkhurst ve Mountney 1987, Mercia 1995, Anonim 1997, Anonim 1997a).
    2.9. Pilgrim

    Bu ırk birkaç Amerikan kaz ırkından biridir. Pilgrim kazı denmesinin nedeni Pilgrim kardeşler tarafından Amerikaya bir gemi ile getirilmesindendir. Dişilerin yıllık yumurta verimi 35-45 adettir (Feltwell 1992, Graves 1995).

    Pilgrim kaz ırkının en önemli özelliklerinden birisi cinsiyetinin, yumuşak yada kaba tüylerinin renklerine bakılarak tayin edilebilmesidir. Erkek yumurtadan sarı çıkar ve beyaza dönüşür, genellikle renk griye yaklaşmaktadır. Dişiler sarı çıkar ve gri ve genellikle tüm vücut gri olur. Dişilerin görüntüsü, açık renklerine ve genellikle beyaz yüzlerine rağmen bir Toulouse’a benzemektedir (Ensminger 1992, Taylor 1995, Anonim 1997a).
    2.10. Mısır

    Uzun boylu ve uzun bacaklı ama küçük bir ırktır. Yumurta verimler 6-8 adettir. Mısır ırkları şov ve süs amaçlı olarak yetiştirilirler. Renkleri gri ve siyah gölgeli olarak değişiklik gösterir. Vücutlarında kırmızı, kahve ve beyaz noktalar vardır (Graves 1985, Parkhurst ve Mountney 1987, Ensminger 1992, Mercia 1995).
    3. BARINAKLAR

    Kazları barındırmak, bazı kanatlı hayvanlardaki gibi pahalı değildir ve özel şartları gerektirmez. Az sayıdaki kazların büyütülmesi için özel bir barınağa gerek yoktur. Eğer kullanılacak alan kuru ise, uygun bir havalandırma, iyi bir aydınlatma ve altlık küçük bir sürü için yetiştirme alanı olarak kullanılabilir (Hamre 1980, Feltwell 1992).

    Kaz barınakları basitçe yapılabilir. Bir çatı ile uygun bir koruma alanı sağlanabilir, fakat bu çatının barakayı tamamen kapatması gerekir ve barınak geceleri de kilitlenebilmelidir. Aksi halde tilki gibi vahşi hayvanlar ve diğer avcılardan gelebilecek tehlikelere karşı hayvanlar korumasız kalır (Nowland 1997).

    Her kaz barınağında gezinti alanları yapılmalıdır. Bu gezinti alanlarının büyüklüğü, bakım-besleme metodu ve mevcut yerin miktarı dikkate alınarak belirlenir. Bir ölçü olarak; bir avluda bir kaz için 2-3 m2 yer düşünülmelidir. Barınak içerisinde tutulan erişkin kazlara en azından 0.5 m2 yer hesaplanmalıdır. Eğer hayvanlar dışarıda otluyorlarsa alan miktarı 5-10 m2’ye çıkarılır (Parkhurst ve Mountney 1987, Nowland 1997, Gleaves 1997).

    Kazların sürekli olarak kapalı bir alanda tutulması iyi değildir. Kazlara kışın fırtınalardan korumak için kapalı bir alan sağlanması yeterlidir ve normal kış şartlarında hayvanlar rahatlıkla dışarıda durabilirler (Gleaves 1997).
    3.1. Isı

    Kapalı barınakların ısıtılması için gaz, mazot veya elektrikle çalışan ısıtıcılar kullanılabilir. Kaz civcivlerinde kullanılacak ısıtıcılar, civcivler için kullanılan ısıtıcılara göre yerden yaklaşık 7.5-10 cm yükseklikte kurulmalıdır. Kaz civcivleri tavuk civcivlerine nazaran daha uzun ve iridirler. 250 Watt gücündeki bir ampul küçük bir sürünün ısıtılmasında diğer tip ısıtıcılara göre daha ekonomik, güvenli ve pratik olmaktadır. Lamba reflektörlü koruması ile birlikte yerden 45-60 cm yükseklikte olacak şekilde kümesin tam ortasına yerleştirilmelidir. Bazı yetiştiriciler sürüde görülebilecek olan kanibalizm olaylarını önlemek için kızıl ötesi lamba kullanımını önermektedirler. Su ve yem, ısıtıcı olarak kullanılan lambanın yakınlarında olmalı fakat direkt ısı etkisinden uzak tutulmalıdır. Lambanın çevresine koruyucular takılmalıdır (Hamre 1980, Graves 1985, Geiger ve Biellier 1993).
    3.2. Altlık

    Barınakların tabanı 7.5-10 cm kalınlığında bir altlıkla kaplanmalıdır. Altlık tabanı sıcak tutar ve nemi absorbe eder. Altlık materyali olarak talaş, ağaç kıymıkları, kağıt kırpıntıları, ince kıyılmış saman ve benzeri maddeler kullanılabilir. Kazlar pis yerlerde uyumaya meyillidirler. Kazları iyi bir şekilde korumak için ıslanan veya nemlenen altlık sık sık kaldırılmalı, periyodik bir şekilde temizlenmelidir. Kağıt gibi kaygan yüzey oluşturabilecek materyaller kullanılmamalıdır (Hamre 1980, Graves 1985, Gleaves 1997).

    Altlık materyalinin absorbsiyonu için tavanın kalınlığının 10 cm olması uygundur. Tavan ahşap oyma, saman yada yosunla kaplanabilir. Ayrıca çatı, altlığı kuru olarak muhafaza etmek için su sızdırmamalıdır (Hamre 1980, Gleaves 1997).

    Birçok ülkede altlıktan kaynaklanan problemler nedeniyle, tahta tabanlı kaz barınaklarının kullanımına doğru bir yöneliş vardır.

    Tahta zeminleri hazırlarken şunlara dikkat edilmesi gereken noktalar;

    · İyi bir çalışma sahası sağlamak için tahta çıtaların genişliği 2 cm olmalıdır.

    · Pisliğin kolayca kaldırılabilmesini sağlamak için alttaki boşluk 15 cm olmalıdır.

    · Tahta çıtalar arasındaki mesafe 1.5 cm olmalıdır.

    · Her kaz için 1 m2 alan sağlanmalıdır (Nowland 1997).
    3.3. Folluk

    Yumurtlayan kazlar özel bir yer ihtiyacı duymamalarına rağmen, yapılacak folluklarla yumurtalarını folluklara bırakmaları teşvik edilebilir. Barınak içerisinde veya dışarısında folluklar bulunmuyorsa yumurtlayacak kazlar kendi folluklarını yeşil otlardan, samandan ve vücutlarından kopardıkları tüylerle yaparlar. Bazı kazlar barınak içerisinde yerdeki altlığı kullanarak folluk yapabilirler. Yine de her barınak içinde folluk ya da folluklar bulundurulmalıdır (Graves 1985, Nowland 1997).

    Kaz barınaklarında inşa edilecek follukların alanı 60X60 yada 50X50 cm ve yüksekliği 45 cm ebatlarında hazırlanmalıdır. Folluklara üst veya ön kısım yapmaya gerek yoktur. Folluklar fıçılardan veya tahta kasalardan yapılabilir. Folluk altlığı olarak, saman, talaş ve diğer emici materyallerin kullanılması uygundur (Hamre 1980, Graves 1985, Nowland 1997).
    3.4. Suluk

    Kazlara her zaman temiz taze içilecek su sağlanmalıdır ve hayvanlar su içerken etrafa su dökülebileceğinden tabanın drenajının iyi yapılmasına ve altlıkların kuru olmasına dikkat edilmelidir (Geiger ve Biellier 1993, Anonim 1997).

    Su, genellikle barınak dışında kovalardan, yalaklardan veya otomatik suluklardan sağlanır. Suluklar, kazın hem gagasını hem de başını daldırabileceği kadar derin ve geniş olmalıdır. Sulukların üzeri tel ile örtülmeli ve yerdeki suluklar, altlığın kuru kalmasını sağlamak için tahta bölmeli platformlara konulmalıdır (Hamre 1980, Gleaves 1997).

    Barınakta tutulan 100-200 kaz civcivi için 2 otomatik suluk başlangıçta yeterlidir. Palazların büyümesiyle birlikte sulukların sayısı artırılır. Telle korumalı yuvarlak suluklar ya da tekne şeklindeki bir suluk veya akan sular genç kazların su içmesi için uygundur. Tekne yerleştirilmişse iki haftalık 500 kaz palazı için tekne alanı 2.5-6 m2 olacak şekilde hesaplanmalıdır. Zamanla suluklar değiştirilmeli ya da civcivlerin gelişmesine göre ayarlanmalıdır (Hamre 1980, Ensminger 1992).
    3.5. Yemlik

    Kaz yetiştirmede diğer kümes hayvanlarında olduğu gibi asılı yemlik ve yer yemlikleri kullanılabilir. Yemlikler yemlerin yağmur, güneş ve rüzgardan korunması için mümkünse barınak içerisinde olmalıdır (Graves 1985, Anonim 1997).

    Yemlemenin ilk birkaç gününde içi dar olmayan küçük yemliklerin yanı sıra düzenli yemlikler de kullanılabilir. 100 kaz civcivi için ya çevresi 125 cm olan iki asılı yemlik, yada uzunluğu 2.5 m olan yer yemlikleri kullanılabilir. Kazların büyümeleri ile orantılı olarak yemleme alanı da artırılmalıdır (Ensminger 1992).
    4. KAZ YUMURTALARININ KULUÇKASI

    Tavuk yumurtalarına göre kaz yumurtalarının daha uzun bir kuluçka süresine ihtiyaçları vardır. Kuluçka süresi ortalama olarak 29-31gün arasında değişmektedir. Hafif cüsseli Çin kazının 28-30 gün, ağır cüsseli Emden ve Toulouse kazının 33-35 gün arasında değişen kuluçka süreleri vardır (Hamre 1980, Ensminger 1992, Feltwell 1992).

    Kaz yumurtalarının kuluçkası diğer kanatlı türlerinden bazı farklılıklar gösterir. Bu konu bir başka seminerin konusu olarak ele alınmıştır.
    “Kazlarda dölverimi ve kuluçka randımanı” semineri
    5. KAZ CİVCİVLERİNİN VE PALAZLARININ BAKIMI
    5.1. Civcivler

    Kaz civcivlerinin bakımı için özel bir ana makinasına veya ısıtma alanına gerek yoktur. Herhangi bir yer, eğer kuruysa iyi bir aydınlatma ve havalandırma uygulanarak küçük bir sürü için yetiştirme alanı olarak kullanılabilir. İlk günlerde yetiştirme alanı olarak kullanılan yerlerden köpek, kedi ve ratlar uzak tutulmalıdır. Ayrıca ana makinesi olarak kullanılan yer temiz ve kuru olmalıdır. Mümkünse altlık günlük değiştirilmelidir (Ensminger 1992, Nowland 1997).

    Kaz civcivlerinin bulunduğu yerin taban seviyesindeki ısı 85-90 °F olmalıdır. Civcivler büyüdükçe ısı 70 °F’ye inene kadar her hafta 5-10 °F azaltılır. Kaz civcivlerinin davranışları da diğer kanatlı civcivlerinde olduğu bulundukları yerin ısı konusunda bir fikir verir. Bulundukları yer soğuksa ısı kaynağının altında birbirlerine sokulurlar ya da fazla sıcaksa ısı kaynağından uzakta toplanırlar. Yüksek ısı daha yavaş tüylenme ve geç büyümeye neden olur (Hamre 1980, Graves 1985, Geiger ve Biellier 1993).

    Kaz civcivlerine başlangıçta gerekli olan ısı tavuk civcivlerinden daha azdır ve daha erken yaşlarda ısı uygulamasından vazgeçilebilir. Ana makinesinde uygulanan işlemler tavuk civcivlerinde uygulananlarla aynıdır. İki haftalık yaştaki kaz civcivleri ılık havalarda açık havaya çıkarılabilirler. Bu arada hayvanlara yağmur yağdığı zaman saklanabilmeleri yada kümese dönmeleri öğretilene kadar dikkat etmek gereklidir. Kazların üşümelerini önlemek için barınaklar kuru tutulmalıdır. Üşümeleri halinde hayvanlarda kümeleşme görülür ve bu durum boğulmalara neden olabilir. Ayrıca civcivler kısmen tüyleninceye kadar ıslak şartlara adapte olamadıkları için 2 haftalık yaşa kadar yüzmelerine fırsat verilmemelidir. Üç günlük yaştan sonra civcivler otlamaya alıştırılmalıdır (Parkhurst ve Mountney 1987, Ensminger 1992, Nowland 1997).

    Kaz civcivleri dışarı çıktıklarında yetişkin kazlarda uzaklaştırılmaları tercih edilir. Civcivler yumurtadan çıktıktan sonra Moskova ördekleri ya da gurk tavuklar tarafından büyütülebilir. Bu durumda bir tavuk 4-6 kaz civcivine kadar bakabilir. Ilık havalarda tavuklar sadece 10-14 gün için kaz civcivlerine annelik ederler (Ensminger 1992, Nowland 1997).

    Yetiştirme periyodu boyunca 100 kaz palazı için 40 m2’lik iyi bir mera alanı yeterlidir. Bu dönemde bol gölgelik ve yeterli miktarda temiz içme suyu sağlanmalıdır. Tablo 2’de yaşa bağlı olarak her m2’ye barındırılacak palaz sayısı gösterilmektedir (Nowland 1997).
    Tablo 2. Çeşitli yaştaki kazlara düşen yer alanı

    Yaş

    m2 ye düşen kaz sayısı

    1-2 haftalık

    10.0

    3-4 haftalık

    5.0

    5-6 haftalık

    2.5

    Yetişkin

    1.0
    5.2. Palazlar

    Kaz palazları için barınakların temiz olması çok önemlidir. Barınak olarak kullanılacak yerin tavanı, duvarları ve tabanı iyice yıkanmalı ve dezenfekte edilmelidir. Kaz palazları için kullanılacak yapı önceden bir tavuk barınağı olarak kullanılmış ise temizleme ve dezenfeksiyondan sonra 1 ay süreyle havalandırılmalıdır. Dezenfektanların kullanım şekillerine dikkat edilmeli, herhangi bir kimyasal kalıntının kaz palazlarını etkilemesine izin verilmemelidir (Graves 1985).

    Yabani kuşların içeri girişini ve dolayısıyla hastalık etkenlerini getirmelerini engellemek amacıyla barınakların pencereleri tel örgü ile kaplanmalı, sıçanların ve gelinciklerin girmesini önlemek amacıyla duvar ve tahta döşemedeki delikler ve çatlaklar kapatılmalı, kediler ve köpeklerin girişini önlemek için kapılar kapalı tutulmalıdır (Graves 1985).

    Kaz palazlarının büyümesi dikkate alınarak barınak içerisinde onlara yeterli alan sağlanmalıdır. Palazlar 4-6 haftalık olduklarında meraya çıkabilirler. Kazlar soğuk havalarda kapalı yerde barındırılacaksa, kesinlikle büyüme nedeniyle oluşacak sıkışıklığın önüne geçilmeli, ilave alanlar hazırlanmalıdır (Hamre 1980, Graves 1985, Ensminger 1992).
    5.3. Genç Kazlar

    “Genç besi kazı”, terimiyle hayatını kapalı bir yerde geçiren ve burada yüklü bir protein ve enerji rasyonu ile beslenen genç kazlar ifade edilmektedir. Bu besi süresi çok kısa olmakla birlikte yaklaşık olarak 14 hafta kadar sürmektedir. Ticari işletmeler tarafından bu şekilde büyütülen kaz palazları 14 hafta içerisinde 6 kg ağırlığa ulaşabilirler ve genç besi kazları merada büyüyenlere göre daha şişman görünürler. Ancak kısa bir sürede sağlanan bu yüksek ağırlık kazancı her bir kaz palazının 25 kg konsantre yem yemesi ile sağlanmaktadır. On haftalık yaşa kadar haftalık ağırlık kazancı yaklaşık olarak 450 gramdır. Bu hızlı büyüme daha sonraki haftalarda önemli ölçüde azalır. Tablo 3’de 16 haftalık yaşa kadar ad libitum beslenen kazların hedeflenen canlı ağırlıkları verilmiştir (Graves 1985, Nowland 1997).

    Tablo 3. Kazlarda yaşa göre beklenen canlı ağırlıklar.

    Yaş (hafta)

    1

    2

    3

    4

    5

    6

    7

    8

    9

    10

    11

    12

    13

    14

    15

    16

    Canlı ağ. kg)

    0.3

    0.7

    0.9

    1.6

    1.9

    2.6

    3.2

    3.7

    4.1

    4.5

    4.7

    5.2

    5.4

    5.8

    5.9

    6.3
    6. DAMIZLIK KAZLARIN BAKIMI VE BESLENMESİ

    Kazların yumurta verimi Ocak-Şubat ayında başlar ve Haziran-Temmuz aylarına kadar sürer. Bu periyot ırklara göre değişmekle birlikte yaklaşık 130 gün sürer. Daha erken yumurta üretimini uyarmak için, yumurta sezonundan önce kazların barındıkları yerde her gün 14 ile 16 saat aydınlatma yapılabilir (Anonim 1997, Gleaves 1997).

    Zannedildiğinin aksine damızlık kazların çiftleşmesinin sağlanması ve döllü yumurta elde edilebilmesi için bir havuz veya su birikintisine ihtiyaç yoktur. Kazlar kuru zeminde de çok iyi çiftleşmektedirler (Graves 1985). Bununla birlikte havuzda çiftleşen bazı ağır kaz ırklarının yumurtalarındaki fertilite daha iyidir (Nowland 1997).

    Bir dönüm merada, meranın kalitesine ve kazların büyüklüğüne bağlı olarak 20 ila 40 damızlık kaz beslenebilmektedir. Kazların otlama alanının etrafı yaklaşık 90 cm yüksekliğinde tel çitle örülmesi tercih edilmektedir. Ayrıca kullanılan mera sahasında kazlar için zararlı olabilecek herhangi bir kimyasal madde kullanılmadığından emin olunmalıdır (Ensminger 1992).

    Kazlar kışa girene kadar merada tutulabilir. Yumurta üretimi başlayınca uygun bir besleme programı takip edilmelidir. Bu periyot esnasında iyi kalitede bir kaba yem kombinasyonu ve ticari kaz geliştirme yemi (pelet yem şeklinde) çok uygundur. Çevre ısısı ve kaba yem kalitesine bağlı olarak günlük, toplam 115 ile 225 g arasında pelet yem verilebilir. Pelet yem, yumurta oluşumu ve yumurtadan çıkış için ihtiyaç duyulan tüm besinleri içermelidir. Ticari kaz yeminin bulunamaması halinde tavuk yemleri de kullanılabilir. Çünkü bunlar iyi bir kaz yemine yakın kompozisyondadır. Yaklaşık olarak, yumurta üretiminden 2 ay önce, kazlar uygun bir geliştirme yemi verilmeye başlanılmalıdır. Bu yem tek başına dengeli bir pelet yem olabileceği gibi, herhangi bir katkı maddesi içermeyen dengeli bir yem ile tane yemlerin yarı yarıya karışımı şeklinde bir yem de olabilir. Fakat ne kullanılırsa kullanılsın, %15.4 ile 18 arasında bir ham protein sağlamalıdır ve bu iyi bir yumurta üretimi için gereklidir (Anonim 1997, Nowland 1997).

    Yemde kalsiyum eksikliği ihtimaline karşı, istiridye kabuğu gibi kalsiyum kaynağı kullanılabilir. Yumurta verimine başlamadan önceki 8 haftadan itibaren ise iri partiküllü grit veya istiridye kabuğu uygun şekilde verilmelidir (Anonim 1997).

    Verimin hangi döneminde olursa olsun damızlık kazlara vitamin ve mineral takviyesi yapmakla kuluçka randımanı artırılabilir. Kuluçka veriminin düşmemesi için rasyonun ham selüloz düzeyi de % 10’u geçmemelidir. Körpe yeşil yemler ve hayvansal protein kaynakları kuluçka randımanını artırmaktadır. Damızlık kazlara mısır yedirilmesi pek tavsiye edilmez. Çünkü fazla verilirse hayvanlarda yağlanmaya bağlı alarak döl ve yumurta verimi düşebilir (Coşkun ve ark. 1997).
    7. CİNSİYET TAYİNİ

    Kazlar hakkında genellikle sorulan sorulardan birisi de erkek ve dişinin nasıl ayırt edildiğidir. Cinsiyet tayininde uygulanan en emin yöntem cinsiyet organlarının muayene edilmesidir. Bu uygulamada yeterli tecrübe kazanıldığında çok başarılı sonuçlar alınabilir (Gleaves 1997).

    Günlük kaz civcivlerinin cinsiyeti, tavuk civcivleri için kullanılan tekniğe benzer bir yolla kloakanın muayenesi ile belirlenebilir. Tecrübesiz bir kişinin cinsiyet tayini sırasında civcivlerin cinsel organlarına zarar verme ihtimali oldukça yüksektir. Bu nedenle bir günlük kaz civcivlerinin cinsiyet tayini, eğitimli ve tecrübeli kişiler tarafından yapılmalıdır. Ergin kazlarda kloaka muayenesi ile cinsiyet tayini kaz palazlarına göre daha rahat yapılmaktadır (Nowland 1997).

    Kazlarda “kloaka muayenesi” ile cinsiyet tayini;

    1- Kazlar kanat ve ayakları yakalanarak yukarı kaldırılır,

    2- Diz üzerine yada bir masanın üzerine uzatılır, kuyruk kişiden uzaklaştırılır,

    3- Daha sonra işaret parmağı yaklaşık 1.25-2.5 cm kadar kloakadan içeri sokulur,

    4- Kapalı olan yeri açmak ve sfinkter kaslarını gevşetmek için birkaç dairesel hareket yapılır, (Bazen bu işi başarmaya yardımcı olması için işaret parmağına bir miktar vazelin sürülür)

    5- Bundan sonra işaret parmağı ile, cinsiyet organını tersine döndürmek için direkt olarak deliğin yan tarafına ve aşağı tarafına baskı yapılır ve bu şekilde cinsiyet organları meydana çıkarılır, fakat bu arada sert hareket yapılmamalıdır,

    6- Eğer kaz palazı erkek kaz ise penis kloakadan ters dönerek dışarıya çıkar,

    7- Kaz palazı dişi ise genital organının yüksekliği dikkat çeker (Hamre 1980, Ensminger 1992, Mercia 1995, Nowland 1997, Gleaves 1997).

    Deneyimsiz bir cinsiyet tayin uzmanı, erkeklik organı dışarı çıkmayan hayvanı kolayca dişi diye tanımlayabilir. Bunu belirlemenin tek yolu, dişi genital organının derinliğinin tam olarak belirlenmesidir. Aksi halde bir dişi kazın erkek kaz diye tanımlanması da mümkündür (Hamre 1980, Feltwell 1992, Gleaves 1997, Nowland 1997).

    Spiral şekilde ve beyaz olan penis, tam gelişmemiş hayvanlarda 1 cm iken, yetişkin erkeklerde 4cm’ye kadar çıkabilir. Erkeklerde deliğin bulunduğu yerin iç kısmının rengi pembedir ve yüzeyi düzdür (Parkhurst ve Mountney 1987, Nowland 1997).

    Daha az yanılgıyla yetişkin kazlarda hayvanların davranışlarına bakılarak cinsiyet tayini yapılabilir. Bu amaçla sürü birkaç gün süreyle dikkatli bir şekilde gözlenmeli ve erkeklerle dişiler arasındaki farklar tespit edilmelidir. Görülen başlıca farklılıklar tablo 4’de gösterildiği gibi özetlenebilir.
    Tablo 4. Erkek ve dişi kazların bazı davranış farklılıkları (Nowland 1997)

    Erkek kaz

    Dişi kaz

    1- Yüksek ince bir ses

    2- Biraz büyük bir vücut

    3- Biraz uzun bir boyun

    4- Daha büyük bir baş

    5- Çin kaz ırklarında gaganın dip kısmının üzerinde topuz

    6- Sürüye yaklaşıldığında kaçarlar

    1- Kısık kaba bir ötüş

    2- Yumuşak karın

    3- Yumurta veren kazlarda geniş pelvis kemikleri
    8. ERGİN KAZLARIN İŞARETLENMESİ

    Cinsiyetlerine ve ırklarına göre kazlar; kanat numarası, ayak perdelerine zımba veya ayak perdelerini kesme ve bacak bantları ile işaretlenirler.

    Yaşlandıkça kazların birbirlerinden ayırt edilmeleri zorlaşır, ayaklarındaki zımba deliği de kapanmaya başlar. Bu nedenle kazların başparmaklarına yarık açarak işaretlenmesi daha kalıcı bir yoldur. Başparmağı yarma işlemi, ayak düz ve temiz bir yüzeye yerleştirilerek ve ayak perdesinin keskin bir bıçak ya da skalpel yardımıyla V şeklinde küçük bir parçanın kesilip alınması ile gerçekleştirilir.

    Kanat numaralama işlemi de kazlarda yaygın şekilde kullanılan işaretleme şeklidir. Kanat numaralama uygulamasındaki en önemli sorun, aranılan hayvanı bulmak için bazen bütün hayvanların tek tek elden geçirilmesidir (Nowland 1997).
    9. KAZLARIN KESİLMESİ
    9.1. Kesim

    Kazlar mümkün olduğu kadar çabuk ve uygun şekilde kesilmelidir. İlk olarak keskin bir bıçakla vena jugularis kesilir ve baş vücuttan ayrılır. Kazların idaresinde zorluklar yaşanıyorsa, kesmeden önce kafatasına vurularak hayvan sersemletilebilir (Feltwell 1992, Nowland 1997). Kesimden önce kazlar, 12-18 saat kadar aç bırakılmalı ve sadece su verilmelidir. Bu uygulama, kanamayı ve temizlemeyi kolaylaştırır ve kaliteli karkas elde edilmesini sağlar (Gleaves 1997, Nowland 1997).
    9.2. Temizleme ve tüylerin yolunması
    9.2.1. Kuru yolma

    Kesilen kazlar karkas olarak satılacaksa tüylerin kuru olarak yolunması daha uygundur, kısacası kuru yolma metoduyla daha güzel karkas elde edilir. Bununla birlikte kuru yolma işleminin oldukça yavaş ve zahmetli olduğu hesaba katılmalıdır. Kuru yolma metodundaki en büyük tehlike derinin yırtılmasıdır ve dikkat edilmelidir. Kazların tüylerinin kuru olarak yolunması aynı zamanda iyi kaliteli tüy elde edilmesini de sağlar. (Nowland 1997, Gleaves 1997).
    9.2.2. Islak yolma

    Sıcak suya daldırma yönteminde tüyler daha çok zarar görür. Ancak kuru yolma metodunun hem daha pahalı hem de zaman alıcı bir uygulama olması nedeniyle tercih edilmektedir. Sıcak suya kazın kesilmiş vücudunun daldırılmasıyla tüyler kuru metottan çok daha kolay şekilde uzaklaştırılmaktadır. Vücudun çok sıcak suya ya da uzun süre sıcak suya daldırılması karkasta istenmeyen görünüş veya haşlanmaya neden olabileceğinden dikkat edilmelidir. Tüy yolma işlemi sırasında ilk olarak kanat ve kuyruk tüyleri çekilir, daha sonra diğer tüyler ovarak uzaklaştırılır. Değersiz tüyler keskin olamayan bir bıçak yardımıyla da kaldırılabilir (Nowland 1997, Gleaves 1997).

    Sıcak suya daldırdıktan sonra sıcak balmumunun kullanılması oldukça yaygın olarak kullanılan bir metottur. Bu uygulama için sırasıyla aşağıdaki işlemler uygulanır.

    1. Kaz kesilir ve kanı akıtılır.

    2. Kesilen kazı ıslatmak için kullanılacak olan daldırma kabı yeterli büyüklükte olmalıdır. Daldırma işleminde kaz, bir elle gagadan diğer elle ayaklardan tutulur ve suya daldırılır. Tüylerin daha az olduğu sırt kısımlarında suda tutma süresi biraz daha kısa olabilirken, yoğun tüylerin olduğu diğer kısımlarda süre uzatılmalıdır.

    3. Kaz tüylerinin kaba yolumu için sıcak suya daldırma yada hafif sıcak suya daldırma yeterlidir. Kazlar 54.5-65.5 °C deki suda 1-3 dakika tutularak çıkarılır. Daha yüksek ısılarda sıcak suya daldırma süresi daha kısa uygulanabilir. Tüylerin ıslanmasını hızlandırmak için suya biraz deterjan katılabilir.

    4. Sıcak suya daldırmada suyun tüm tüyleri etkilediğinden emin olunmalıdır. Bunu anlamak için vücudun bazı bölümlerinden birkaç tüy kopartılabilir.

    5. Sıcak suya daldırmadan sonra tüylerdeki su derhal uzaklaştırılmalıdır. Kısa bir süre için kurutma uygundur.

    6. Daha sonra karkas 2.5-5.0 cm kalınlığındaki eritilmiş balmumuna daldırılır. Mum ve altındaki su karkası örtecek kadar derin olmalı, suyun ısısı 60-65 °C arasında tutulmalıdır. Daldırma işlemi 3. Maddede belirtildiği gibi uygulanır.

    7. Eritilmiş balmumundan çıkarılan karkas buzlu suya daldırılır, daha sonra tekrar muma daldırılır. Birinci muma daldırma mumun tüylere penetrasyonu için gereklidir. İkincisi ise mum tabakasının inceltilmesini sağlar.

    8. Eritilmiş balmumundan çıkarılan kaz ikinci defa buzlu suya daldırılır ve hızlıca yarı katı muma alınır. Muma konmadan önce kazın üzerindeki su uzaklaştırılır. Mumun daha yumuşak olması halinde suyun uzaklaştırılması daha kolaydır.

    9. Mumun elle uzaklaştırılması sonucu mumla birlikte tüm tüyler de yolunmuş olur.

    10. Son olarak mumun içerisindeki artıkları uzaklaştırmak için mum iyice karıştırılır ve artıkların çökmesi sağlanır. Katılaşan mum toplanır ve geriye kirli atık kısım kalır.

    Tüy yolmak için önerilen balmumu karışımı aşağıdaki gibidir;

    Parafin balmumu %68

    Reçine %30

    Domuz yağı %2
    9.3. İç organların çıkarılması

    Büyük işletmelerde karkasın içerisinin boşaltılması, otomatik zincir sistemiyle yapılmaktadır, ancak en iyisi elle ve paslanmaz bir çelik tel yardımı ile yapılmasıdır. Hayvanın kafasının koparılması isteğe bağlıdır. Serin bir tanka konulan kazlar, bağırsaklar çıkarıldıktan sonra, temiz su ile yıkanır ve daha sonra fazla suları tamamen uzaklaştırılana kadar askılarda kurutulur. Eğer karkas dondurulacaksa, dondurucuya koymadan birkaç saat önce buz poşetleri içinde bekletilip soğutulduktan sonra plastik poşet içerisine yerleştirilmeli ve dondurucuya konulmalıdır (Nowland 1997).
    9.4. Karkas yüzdesi

    Kazların kesilmesi ve tüylerinin yolunması sonucu vücut ağırlığında %10’luk bir kayıp meydana gelir. Ayakları ve başı çıkarıldıktan ve iç organları tamamen boşaltıldıktan sonra kazlarda toplam % 30’luk bir kayıp meydana gelir. Kısaca kazların karkas randımanı ortalama %70-75 civarındadır (Crawford 1990, Taylor 1995, Nowland 1997).

    Kazlar diğer kümes hayvanları gibi derecelendirilir, şekli, vücudun yapısı ve ağırlığı ve yağlılık durumu gibi kriterlere dikkat edilir. Derisi yırtılan, bazı parçaları ezilen ve kemiklerinde kırık olan karkasların değeri düşer (Ensminger 1992, Gleaves 1997, Nowland 1997).
    10. KAZLARDAN ÇEŞİTLİ FAYDALANMA YOLLARI
    10.1. Yabani otları temizleme

    Kazlar bazı yetişen filizlere zararlı olmaksızın yabani zararlı otların kontrolünde herhangi bir yaşta kullanılabilirler. Yabani otların temizlenmesi bakımından en iyi performansı 6 haftalık genç kazlar gösterirler. Kazlar; mısır, pamuk, şeker kamışı ve çilek tarlaları ile fidanlık, meyve bahçeleri ve üzüm bağlarının yabani otlarını çok iyi temizlerler. Bununla birlikte kazların niçin bazı filizleri yemedikleri bilinmemektedir. Meyveler olgunlaşmaya başladıklarında kazlar çilek bahçelerinden uzaklaştırılmalıdırlar. Altı veya 8 kaz 1 dönümlük çilek bahçesindeki yabani ot temizleme işini rahatlıkla yerine getirebilirler (Graves 1985, Thear ve Fruser 1988, Mercia 1995, Nowland 1997).

    Yabani ot temizliğinde kullanılan kazlara bol su verilmeli ve gölgelik sağlanmalıdır. Sık yapraklı ağaçlar, A tipi iskeletler veya küçük barınaklar gölgelik olarak kullanılabilir. Ayrıca akşamları kazlara çok az yiyecek verilmelidir. Yabani ot temizliğindeki temel nokta kazların aç tutulmasıdır (Graves 1985).

    Yabani ot sezonunun sonunda kazlar genellikle tarladan alınırlar ve 3 ila 4 hafta ağırlıkları 4.5-5.5 kg yada daha fazla oluncaya kadar yağlanması için barınaklara yerleştirirler (Ensminger 1992).

    Kazlar dar bir alanda yetiştirilirlerse, kısa bir süre içerisinde bulundukları alanda bitkilerin yok olmasına ve taşların ortaya çıkmasına neden olabilirler (Feltwell 1992).
    10.2. Alarm hayvanı

    Kazlar yabancı seslere ve rahatsız edilmelere karşı tepki gösterirler ve hep bir ağızdan gürültü yaparlar. Yaklaşan tehlikelere karşı tıslama sesiyle karşılık verirler ve başları eğip uzatarak tehlikeye göz dağı verirler. Kazlar iyi bir bekçi köpeği gibi görev yaparlar. Kaz ırkları ele alındığında az ya da çok bekçilik özelliği taşımalarına rağmen, Çin kazı bekçilik görevi için en çok kullanılan ırktır. Hava alanı, hapishane, askeri üs, cephanelik gibi kritik yerlerin güvenliklerinin sağlanmasında kullanılmaktadırlar (Nowland 1997, Coşkun ve ark. 1997).
    11. KAZLARDAN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER
    11.1. Tüy

    Kazlardan elde edilen ürünlerden birisi de tüydür. Kaz tüyleri; uyku çantası, yastık ve yorgan yapımında, koltuk üretiminde, okçulukta, boya sanayinde ve olta iğnesi yapımında kullanılabilir. Kaz tüyleri ördek tüyleri ve diğer su kuşlarını tüylerinden daha büyük ve daha yumuşaktır, dolayısıyla diğer tüylerden daha yüksek fiyatla satılabilirler. Kazın karın altı tüyleri ile yumuşak vücut tüyleri çok değerlidir. Kaba tüylerin değeri ise biraz daha düşüktür. Yetişmiş 10 iyi kaz palazından yaklaşık 1 kg kuru tüy üretilebilir (Ensminger 1992, Taylor 1995).

    Bazı kaz ırkları yumuşak tüy elde etmek için yetiştirilmektedir. Emden kaz ırkında bulunan beyaz tüyler diğer kaz ırklarına göre daha değerlidir. 50 kazdan her defasında yaklaşık olarak 4.5 kg tüy üretilebilir (Nowland 1997).Yaşlı kazlardaki yumuşak tüy verimi daha fazladır. Üç kazdan yaklaşık 450 g kaba ve yumuşak tüy karışımı elde edilebilir. Bu karışımın % 15-25’i yumuşak tüydür (Taylor 1995). Yapılan bir çalışmada (Crawford 1990) 3 farklı tüy yolma yöntemiyle elde edilen yumuşak ve kaba tüylerin miktarları karşılaştırılmış, büyümekte olan kazlardaki tüy miktarı 43.9, erişkin kazlardaki tüy miktarı ise 54.5 g olarak bulunmuştur.

    Tablo 5. Farklı üç yolma yöntmindeki kaba ve yumuşak tüy miktarları (g)

    Büyüyen kazlarda

    Erişkin kazlarda

    Yolma Yöntemi

    Kaba Tüy

    Yumuşak tüy

    Toplam

    Kaba Tüy

    Yumuşak tüy

    Toplam

    1

    40.3

    4.7

    45.0

    71.2

    18.0

    89.2

    2

    70.7

    16.9

    87.6

    57.6

    15.4

    73.0

    3

    87.6

    22.3

    109.9

    88.9

    21.1

    110.0

    Toplam

    198.6

    43.9

    242.5

    217.7

    54.5

    272.2

    Palazlardaki ilk tüylenme 21. günde başlar ve 49. güne kadar devam eder. İlk yolma işlemi, tüylerin tamamen olgunlaştığı 70-77. günler arasında yapılabilir. Yumurtlayan kazlardaki yolma işlemi ise birinci yumurta verim sezonunun sonunda yapılabilir. Genel kural olarak kazlar bir yılda 4 seferden daha fazla ve kışın asla yolunmamalıdır (Nowland 1997).

    Tüy işleme yöntemi;

    1. Tüyler yolunduktan sonra kaba tüyler yumuşak tüylerden ayrılır,

    2. Islak tüyler çamaşır sodası ve az miktarda boraks üstüne deterjan ilave edilerek ılık suda yıkanır,

    3. Çürümeyi önlemek için tüyler hemen durulanır ve birbirinden ayrılır,

    4. Daha sonra tüyler tel ağlar üzerine 3 cm kalınlığında serilir ve kurumaya bırakılır,

    5. Tüyler kuruyuncaya kadar her gün düzenli olarak karıştırılır, yayılır ve silkelenir,

    6. Tüyler ıslakken torbalara konulmamalıdır, yoksa ısınırlar,

    7. Tüyler yeterince kuru değilse, çürümeyi önlemek için bir koruyucu kullanılabilir. Bu amaçla 6 kg ıslak tüy, 6 kg tuz, 500 ml HCl ve 130 litre suyla iyice karıştırılır ve tüyler bu karışımda bir gece bırakılır (Nowland 1997).

    Bir diğer tüy işleme yöntemi;

    Tüyler yolunduktan sonra ya havadar bir odada yada güneşte bırakılır.

    Tüyler 4 hafta asılı tutulur ve ardından beyazlamayan bir patiska torba içersine paket tüyler gevşek şekilde konulur. Daha sonra bu tüyler ya havadar bir odada ya da güneşte bırakılır. Sıkışmayı ve kızışmayı önlemek için torbadaki tüyler ara sıra silkelenmelidir. Tam kurumayı garantiye almak ve hoş olmayan kokuları önlemek için, tüyler torbaya konulmadan önce tüyler üzerine formalin serpilebilir (Nowland 1997).
    11.2. Karaciğer üretimi

    Kaz yetiştiriciliğinin en önemli ürünlerinden birisi de karaciğerleridir. Karaciğer üretimi başta Fransa olmak üzere dünyada birçok ülkede yaygın olarak yapılmaktadır. Avrupa ülkelerinin birçoğunda içki sofralarının vazgeçilmez mezesi olan kaz karaciğeri lezzetlidir ve oldukça yüksek fiyatlardan pazarlanmaktadır. Normalde 150-200 g ağırlığındadır ancak özel besleme yöntemleriyle 1000 grama kadar çıkarılmaktadır. Özel besleme yöntemlerinden birisinde 4-8 hafta süreyle günde 3 öğün olmak üzere zorlamalı mısır verilerek yapılmaktadır. Bu besleme sonucunda karaciğerdeki toplam yağ içeriği 10 katı kadar artmakta, protein düzeyi ise % 50 oranında azalmaktadır (Taylor 1995, Coşkun ve ark. 1997, Nowland 1997).

    Karaciğer üretimi, özellikle Landaise ve Slovak kaz ırkları ile bunların melezlerinde uygulanmaktadır. Bu ırklarda zorlamalı besleme sonucu aşırı yağlanma eşiği oldukça düşüktür. Düşük yağlanma eşiği, vücutta aşırı yağlanma olmadan karaciğerin yağlanarak büyümesini sağlamaktadır. Landaise kazının iki hattı için ortalama karaciğer ağırlığını sırası ile 773 ve 732 g olarak tespit edilmiştir (Crawford 1990).
    11.3. Kaz eti

    Kaz eti lezzetli bir ettir. Kızartıldığında ağızda parçalanabilen altın rengindeki derisi ile çok nefis bir ziyafet yemeği oluşturur (Graves 1985). Çeşitli özelliklerdeki kaz etlerinin besin değerleri tablo 6’da gösterilmiştir.

    Tablo 6. Çeşitli özelliklerdeki kaz etlerinin besin değerleri (Berry 1996)

    Kalori kcal/kg

    Protein, g

    Yağ, g

    Kolesterol, mg

    Derisiz et

    161

    23

    7

    84

    Derisiz et, erkek

    238

    29

    12.7

    96

    Derili et, erkek

    305

    25

    22

    91

    Kaz etinin her kilogramında tavuk etinden çok daha fazla enerji vardır. Çünkü kazların değerlendirilebilen kısımlarında iki katı daha fazla yağ bulunmaktadır. Kaz etinin tütsülenmesi ve tuzlanması tavuk etindeki uygulamayla aynıdır. Kaz eti ile tavuk eti kompozisyonunun karşılaştırılması tablo 7’de verilmiştir (Nowland 1997).

    Tablo 7. Kaz ve tavuk etinin kompozisyonu (Nowland 1997)

    Değerlendirilen

    Kısım

    Türler

    Su

    %

    Protein

    %

    Yağ

    %

    Kül
    %

    Kalori/100g

    Et, deri, sakatat

    Kaz

    51.0

    16.4

    31.5

    0.9

    349

    Ve yağ dahil

    Tavuk

    67.6

    20.0

    11.0

    1.0

    179

    Sadece et

    Kaz

    68.3

    22.3

    7.1

    1.1

    153

    Tavuk

    73.4

    20.6

    4.8

    1.1

    126

    Kazlar et için beslendiklerinde şaşırtıcı bir canlı ağırlığa ulaşırlar ve bu konuda diğer kanatlı türlerine göre daha iyidirler. Bir Rock Cornish broiler tavuğu 8 haftalık olduğunda 1.8 kg ağırlığına sahiptir. Aynı sürede beyaz bir Pekin ördeği 3.2 kg gelebilir. Fakat bir Emden kazı bu sürede 4.5 kg ağırlığa ulaşabilmektedir. Bu değerlere iyi bakım ve ad libitum besleme uygulanan hayvanlarda ulaşılabilir. Bu değerlere göre tavuk ve ördek yemek için uygun ağırlıktadır. Fakat kazlar büyümelerine devam ederler. Bir kaz 10-12 haftalık olduğunda ağırlık artışı düşmeye başlar (Graves 1995).
    11.4. Yumurta

    Yumurta verimi yılın erken dönemlerin de başlar. Irklarına göre değişmekle birlikte bir sezonda (yaklaşık 130 gün) 15-60 yumurta verebilirler. Bazı Çin, Roman ve Toulouse ırkları bu sayıdan daha fazla verebilirler. Kazlar 10 yaşına kadar verimli bir yumurta üreticileridir. Fakat yumurta verimi ilk yıllarda, sonraki yıllara göre daha fazladır. Yumurtaları tavuk yumurtalarına nazaran oldukça büyüktür ve birçok kimse bunları sadece yemek için kullanır. Kümes hayvanlarındaki en ağır yumurtalar elde edilir ve ağırlıkları yaklaşık olarak 200 grama kadar çıkabilir (Crawford 1990, Ensminger 1992, Mercia 1995, Nowland 1997).

    #87102
    toplumcu
    Üye

    çok saol kardeş çok emek vermişin.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.