10 yazı görüntüleniyor - 1 ile 10 arası (toplam 10)
  • Yazar
    Yazılar
  • #14666
    dilara
    Üye

    [size=medium]HAYDİ ARKADAŞLAR EN ÇOK SEVDİĞİNİZ ŞİİRLERİ BURAYA YAZIN VE HERKESLE PAYLAŞIN:flowers:[/size]

    #48578

    dilara bende sen şiir yazdın zannettim ee pes yani

    #48583
    mehmetefe
    Üye

    Durmadın baktığımda gözlerine
    ve duymadın sesimi,
    Kimsesizim
    Bir söz kalmıştı takılıp dilime
    O anda yitiverdi aklımdan her bir kelime
    Uğuldaşan kalabalık içinde bir ben kaldım sanki
    Hayat ellerimin arasından akıyordu
    Hiddet bağrışları kulaklarımı tırmalıyordu
    İnan hiç kimse sesimi duymuyordu
    Önceden ayrılıklarda böyle olmazdı
    Durduğum yerde aptalca gelmezdi hayat
    Herkezin bana bakıp güldüğünü sanmazdım
    ve ağlamadım ben yıllardır annemin göz yaşları hariç
    kılmıldamadan zaman gölgem olduğu yerde kaldı
    Sanki bir hayaldi
    gençliğim

    #51433

    Sen Arti Ben Eksi
    Bir esrarlı şarkı nağmesi incisiydi sözlerin
    Duyduğum da, en şiddetli zelzeleyle sarsılırdım.
    Masmaviydi, gökyüzünü kıskandıran büyülü gözlerin
    Cellâdımdı, darağacından hatırına gönüllü asılırdım.

    Çabalayan umutlu dalgalarla yaklaştın
    Hislerimi ilintilerken göçmen kuşlarına
    En yakın olduğumuz ân birden uzaklaştın
    Uzak bir kıyı kaldım bakışlarına

    Kurak bir duygu yumağıydı hasretim
    Şimşeklerin okşamasına uçkundu
    Gönlüm sevgisiz öksüzdü, yüreğim aşksız yetim
    İhtiyacımı sonbahar rüzgârları yutkundu.

    İstediğim zaman görünmezdin
    Gitmezdin istemediğim zaman
    İçimin küllerini yakmaya erinmezdin
    Aman dilediğimde etmezdin aman.

    Hangi duygu tohumun sevdayı yeşertecek
    İçimde beklentiler girdaplara dönüştü
    Kalbimdeki yangına bir gülüşün yetecek
    Ne yazık sensizlik her şeyimi yoksunlukla bölüştü.

    Senler hep artı, benler hep eksiydi
    Ben sende eksildikçe sen bende arttın
    Düşler yalancı, hayaller aksiydi
    Işığı içimin, söndü mü, sen mi karartın?

    Kadir Karaman

    #51436

    ANLATAMIYORUM

    Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.

    Orhan VELİ

    #51437

    İSTANBUL’U DİNLİYORUM

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar, ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Kuşlar geçiyor, derken;
    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
    Bir kadının suya değiyor ayakları;
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Serin serin Kapalıçarşı
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
    Güvercin dolu avlular
    Çekiç sesleri geliyor doklardan
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
    Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
    Birşey düşüyor elinden yere;
    Bir gül olmalı;
    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
    İstanbul’u dinliyorum.

    Orhan VELİ

    #51438

    çok güzel bi konu dilara tebrikler teşekkürler

    #51496

    İŞTE EN SEVDİĞİM ŞİİR ;

    KALDIRIMLAR — NECİP FAZIL KISAKÜREK….

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    İçimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..

    #51554
    lacrimale
    Üye

    Hayatımdaki en anlamlı tek şiir;) Can Yücel’den
    EĞER
    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
    kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde ‘onca ayrılığın birinci dereceden failidir’ denmeseydi eğer.

    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya canım ellerini tutmak isterse…

    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!

    CAN YÜCEL

    #51613

    OLMADI
    Söz verdim kendime unutmak için
    Bambaşka bir hayat kurdum, olmadı
    O sessiz vedanın, o garip göçün
    Sebebini hayra yordum, olmadı

    Dedim; olsun bu da Dünya halları
    Tanrı, ayrılıkla sınar kulları
    Ellerinle diktiğin o gülleri
    Kendi ellerimle kırdım, olmadı

    Niye ömrüm geri dönmez eskiye
    Niye bu delilik, bu boşluk niye
    Meydan uslandırır yiğidi diye
    Beladan belaya girdim, olmadı

    Sanki ensemde bir zehirli bıçak
    Bir maziden böyle kaçılır ancak
    Ne varsa hediyen tespihi oyuncak
    Çöpe attım, yaktım, kırdım olmadı

    Akşam onbirde yatmayı denedim
    Sazımı kırıp atmayı denedim
    Köprüde balık tutmayı denedim
    Başıma ne işler sardım, olmadı

    Ayşe’deki resmine hiç bakmadım
    O kokulu mumlardan da yakmadım
    Gözlerini düşlerime sokmadım
    Her şeyinden uzak durdum, olmadı

    Bir boşlukta günümü gün eyledim
    Seni bir maziye sürgün eyledim
    Üç sene kendime yalan söyledim
    İşi gamsızlığa vurdum, olmadı

    Gördüm; insan ölür susuz, ekmeksiz
    Ama gördüm insan yaşar yüreksiz
    Dedim; herşey yalan, herşey gereksiz
    Namluya bir kurşun sürdüm, olmadı

    Ali KINIK….

    bu şiire bitiyorumm

10 yazı görüntüleniyor - 1 ile 10 arası (toplam 10)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.