- Bu konu 240 yanıt içerir, 7 izleyen vardır ve en son 13 yıl 11 ay önce
FeeLinG tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
24 Nisan 2009: 10:13 #77111
FeeLinG
ÜyeÖzcan Deniz, Mahsun’un yolunda
Yönetmenlikteki başarısı tescillenen Mahsun Kırmızıgül, eski dostu Özcan Deniz’e ilham kaynağı oldu.
Yönetmenlikteki başarısı tescillenen Mahsun Kırmızıgül, eski dostu Özcan Deniz’e ilham kaynağı oldu. Deniz, yaz aylarında kendisine ait senaryoyu hayata geçirmek için kolları sıvadı
Saklambaç’ta yer alan habere göre, Mahsun Kırmızıgül, “Beyaz Melek” ve “Güneşi Gördüm” filmleriyle hem oyuncu hem de yönetmen olarak kendisini ispatlamıştı. Müzik dünyasından sonra, sinemada da büyük başarı yakalayan Mahsin Kırmızıgül, eski dostu ve rakibi olan Özcan Deniz’e ilham verdi. Özcan Deniz de Yeşilçam’a el atıyor.
Başrolünü oynadığı “Aşk Yakar” dizisinin sezon sonu finalini bekleyen Özcan Deniz, uzun süredir üzerinde çalıştığı film projesini hayata geçirecek. “En büyük hayalim yönetmenlik yapmak” diyen yakışıklı şarkıcının böyle bir proje içine girmesi “Mahsun Kırmızıgül’e özendi” yorumlarına sebep oldu.
BİR PROJE DE SEVGİLİYLE
Oyuncu Fahriye Evcen’le mutlu bir ilişki yürüten Özcan Deniz, aşkla işi karıştırmaya hazırlanıyor. Deniz sevgilisiyle aynı projede buluşmak için çalışmalarını sürdürüyor.
24 Nisan 2009: 10:14 #77112FeeLinG
ÜyeChristina Aguilera oyuncu oluyor
Christina Aguilera şarkıcılığı bir kenara bırakıp oyunculuğa soyunuyor!
Christina Aguilera şarkıcılığı bir kenara bırakıp oyunculuğa soyunuyor! Çekimlerine 2010’da başlanacak olan ve Steve Antin’ın yönettiği Burlesque adındaki filmin oyuncu kadrosunda Christina Aguilera’nın da ismi bulunuyor. Tüm kadro belli olmasa da Aguilera’nın hamile bir dansçıyı canlandıracağı konuşuluyor.
24 Nisan 2009: 20:24 #77151ImraHor
Üye“Issız Ada” Ödülü Kaptı…
Merhum Sanatçı Sadri Alışık anısına sanatçının eşi Çolpan İlhan ve oğlu Kerem Alışık tarafından düzenlenen Sadri Alışık Sinema ve Tiyatdo ödülleri sahiplerini buldu.Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen ödül gecesinin sunuculuğunu Berna Laçin ve Kerim Alışık Yaparken geceye ödül alan alamayan pek çok ünlü isim katıldı.
GECEDEN NOTLAR
Törene Sadri Alışık’ın gelini Sibel Turnagöl ve torunu Sadri Alışık katılmadı.
Gece’de En İyi Kadın Oyuncu ödülüne üç maymun filmindeki rolü ile aday olarak gösterilen Hatice Aslan hayal kırıklığına uğradı. Issız Adam filmindeki başarısı ile ödülü alan Melis Birkan’a ödülü kaptıran Hatice Aslan tören sonunda kimse ile konuşmadı.
Gecede ev sahipliği yapan Çolpan İlhan, eşi Sadri Alışık’ın yakın dostu Ayhan Işık’ın karısı Gülşen Işık ile hasret giderdi.
Geceye sevgilisi Bergüzar Korel ile katılan Halit Ergenç, Devrim Arabaları filmindeki rolü ile oyuncu arkadaşlarıyla birlikte aldığı ödülü sevgilsi Bergüzar Korel ile kutladı.
Gecenin sunucusu Berna Laçin aynı zamanda bir modacı olan Çolpan İlhan’ın hazırladığı kıyafetler ile töreni sundu.
Törende tiyatro dalında onur ödülü alacak olan Yıldız Kenter törene rahatsızlığı nedeniyle katılamadı.
30 Nisan 2009: 18:57 #77494FeeLinG
ÜyeIMDB’de Şener Şen şovu
IMDB’nin kullanıcı oylarıyla belirlenen tüm zamanların en iyi 50 komedi filmi listesinde 6 Türk filmi bulunuyor.
IMDB’nin kullanıcı oylarıyla belirlenen tüm zamanların en iyi 50 komedi filmi listesinde 6 Türk filmi bulunuyor. Bu filmlerin ortak özelliğiyse, hepsinde Şener Şen’in rol alıyor olması.
İşte listeye giren 6 Türk filmi:
6. Züğürt Ağa
12. Kibar Feyzo
14. Hababam Sınıfı Tatilde
18. Süt Kardeşler
26. Arabesk
35. Hababam Sınıfı Uyanıyor
En iyi 50 komedi filmi listesinin zirvesinde ise 1972 yapımı “Dzhentlmeny udachi” filmi yer alırken, 2. sırada “Sluzhebnyy roman”, 3. sırada ise “Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb” bulunuyor.
Türk filmleri sadece komedi kategorisinde değil, drama kategorisinde de ses getiriyor. Sitenin en iyi 50 drama filmi listesinde de 4 Türk filmi var.
İşte sinemamızın yüz akı drama filmleri:
17. Muhsin Bey
29. Züğürt Ağa
34. Selvi Boylum Al Yazmalım
42. Masumiyet
Bu filmlerden Selvi Boylum Al Yazmalım, ayrıca romantik filmler sıralamasında ise 11. sırada yer alıyor.
30 Nisan 2009: 18:58 #77495FeeLinG
ÜyeYavuz Seçkin İvedik yolunda…
Yavuz Seçkin, sevilen tiplemesi Das Borak’ı film yapacak. Hatırlanacağı gibi Recep İvedik serisi de bu şekilde ortaya çıkmıştı.
Das Borak kliplerinin internette tıklanma rekorları kırdığını belirten Seçkin, “Das Borak için çektiğimiz üç klip 250 bin tıklanmış. Bu bize film yapma konusunda cesaret verdi. Çekimlerine eylül ayında Almanya’da başlayacağımız filmi ıstanbul’da tamamlayacağız” dedi.
Hatırlanacağı gibi Recep İvedik serisi de bu şekilde ortaya çıkmıştı. Şahan GÖkbakar’ın “Dikkat Şahan Çıkabilir!” adlı TV programındaki bir tipleme olan Recep İvedik topladığı beğeni üzerine sinema filmi yapılmıştı…
30 Nisan 2009: 18:59 #77496FeeLinG
ÜyeBu film yağmur ormanları için!
Walt Disney, Earth belgeselinden ilk hafta kazanılan parayı yağmur ormanları için harcayacak…
Walt Disney’in Earth isimli doğa belgeselini merakla bekliyoruz. Yapım, son dönemin sinema lezzetindeki, olağanüstü doğa belgeselleri arasında şimdiden yerini aldı.
Walt Disney, filmi ilk hafta gören her izleyici için Brezilya’daki Atlantik yağmur ormanlarına bir ağaç dikeceklerini açıkladı. İlk haftanın hit başarısı 16 milyon doların karşılığı olarak, yaklaşık 3 milyon ağaç dikileceği açıklandı
30 Nisan 2009: 19:00 #77497FeeLinG
Üye“1 Mayıs, İlk Dileğimiz” gösterimde
Turgut Yasalar’ın yönettiği 1 Mayıs, İlk Dileğimiz adlı belgesel bu hafta BSB Cep Sineması’nda…
24 Ocak 2009’da başlayan Cumartesi Belgeselleri, her cumartesi günü saat 14.00’te “BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği Cep Sineması”nda belgesel film gösterimleriyle devam ediyor. Film gösteriminin ardından belgesel filmin yönetmeninin katılımıyla izleyiciler arasında film ve filmin çekim süreci üzerine söyleşi yapılıyor.
Yönetmenliğini Turgut Yasalar’ın yaptığı “1 MAYIS, İLK DİLEĞİMİZ” adlı belgesel bu hafta BSB Cep Sineması’nda. Belgeselde, Ahmet Muhtar Sökücü, Bekir Yenigün, Berin Uyar, Fahri Aral, Fevyzi Tuna, Kamil Özçelik, Mehmet Karaca, Mete Tunçay, Murat Tokmak, Orhan Taylan, Rasim Öz, Şeyda Talu, Turgut Gökdere, Vahap Ünsever, Vedat Türkali’nin anlatım ve tanıklıklarına başvuruluyor.
2 Mayıs 2009 Cumartesi, 14.00
BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği
No: 6 Kat: 4 Beyoğlu İstanbul
30 Nisan 2009: 19:01 #77498FeeLinG
ÜyeRecep İvedik’e kurban gitti!
Beyaz, şov programındaki tiplemeleri ‘Hüsmen Ağa’ ve ‘Psikopat’ı filme aktaracağını açıklamıştı.
Beyazıt Öztürk, geçen yıl şov programındaki tiplemeleri “Hüsmen Ağa” ve “Psikopat”ı filme aktaracağını açıklamıştı.
Beyazıt Öztürk, çıkan haberlerde “Beyaz Şahan’ın izinde” benzetmesi yapılınca rahatsız oldu ve kararından vazgeçti. Önceki gece “Beyaz Show”da bir izleyicinin sorusu üzerine Öztürk, tiplemelerini sinemaya aktarmayı düşünmediğini belirtti ve “Tiplemeler artık eskidi. Zaten bu konuda Şahan başarılı bir işe imza attı. O yüzden böyle bir projem yok” dedi.
30 Nisan 2009: 19:02 #77499FeeLinG
ÜyeKan Kitabı geliyor
Korku sineması hayranlarına müjde! Clive Barker’dan Kan Kitabı 8 Mayıs 2009’da sinemalarda açılıyor!Doğa üstü güçlerin ve olayların varlığını yıllarca süren araştırmalarıya kanıtlamaya çalışan Dr. Mary Florescu, sonunda teorilerinin geçekliğini kanıtlayabilmek için bir fırsat yakalar. Çok güvendiği dostu ve iş arkadaşı, Reg Fuller ile Tollington’da sebebi ve nasıl olduğu açıklanamayan cinayetlerin işlendiği bir eve yerleşirler.
Dr. Florescu yanında içgüdülerine güvendiği öğrencilerinden birini de almıştır. Simon McNeal, oldukça yakışıklı bir gençtir ve geçmişindeki paranormal olaylar yüzünden Mary’nin hem kişisel hem de profesyonel anlamda dikkatini çekmiştir. Mary Torrington’daki bu karanlık evin sırrını çözmekte onun medyum güçlerinden faydalanmayı ummaktadır.
Araştırmaları sırasında olan garip, korkunç ve açıklanamaz durumlar Mary’i ispatları konusunda yüreklendirecektir. Fakat bu sırada Mary ve Simon’ın arasında başlayan tutkulu ilişki Tollington’daki bu garip evin tarif edilemez sakinlerini bu genç ve yetenekli adama yöneltir. Devamı yakında sinemalarda!!!
30 Nisan 2009: 19:02 #77500FeeLinG
ÜyeGizli kamerayla çekilen film
Dan Brown’un romanında uyarlanan Melek ve Şeytanlar filminin nasıl çekildiği ortaya çıktı.
15 Mayıs’ta sinemalara gelecek olan Dan Brown’un romanında uyarlanan Melek ve Şeytanlar filminin nasıl çekildiği ortaya çıktı.
Vatikan, Dan Brown’un Da Vinci Şifresi kitabı yüzünden çıkan tartışmalar yüzünden, film ekibinin Roma’daki hiçbir kilisede çekim yapmasına izin vermiyordu.
Ancak Vatikan’ı çökertmek isteyen Illuminati isimli bir tarikatla başa çıkmaya çalışan kahraman robert Langdon’un hikayesinin büyük bir bölümü kiliselerde geçiyor.
İtalyan film dergisi Ciak’a konuşan filmin yapımcıları, Vatikan’ın yasağını turist kılığına giren kameramanların çektiği 250 bin fotoğraf ve saatlerce süren kamera görüntüleriyle aştıklarını anlattı. Katolik Kilisesi sözcüsü Peder Marco Fibbi, “Nomalde senaryoyu okuruz ama yasağı koymak için Dan Brown’ın ismi yetti” diye açıklama yapmıştı.
Kaynak: Vatan
30 Nisan 2009: 19:04 #77501FeeLinG
ÜyeSinemamızın gururu ve utancı: Yol
Şerif Sezer’den samimi itiraf: Cannes ödüllü ‘Yol’ filmini yıllarca kötü video kopyalarından gizli gizli izledik…
Usta oyuncu Şerif Sezer, ‘Yol’ ve ‘Hakkari’de Bir Mevsim’ adlı filmlerini uzun süre sinemada görememenin acısını hâlâ içinde taşıdığını itiraf etti. ‘ ‘Şeffaf Oda’ programına konuk olan Sezer, 1982’de Cannes’da ödül alan ‘Yol’u 17 yıl izleyememenin etkisini şöyle açıkladı:
Kötü kopyalar
“Biz ödül aldığını son anda öğrendik. Çok sevindik ama filmi göremedik. Senelerce kötü video kopyalarından, karanlık kopyaları seyrettik, gizli gizli… Film 17 yıl sonra Türk seyircisiyle buluştu…” Ödülden bir sene sonra Paris’e gittiğinde ‘Yol’un hâlâ vizyonda olduğunu anlatan Şerif Sezer, “Heyecanla gittim. Bir sene sonra da hala 5-10 seyirci vardı. Sinemada bambaşka bir film seyrettim. Benim izlediğim videolarla ilgisi yoktu” dedi. Şerif Sezer, Berlin’de ‘Gümüş Ayı’ ödülünü alan ‘Hakkari’de Bir Mevsim’ filmini de bir yıl sonra izleyebildiğini hatırlattı. Filmin galasına gittiği gün filmin durdurulduğunu öğrenen Sezer, şunları anlattı:
Galaya iptal!
“Galada olması gereken insanlar akın akın Taksim’e gidiyordu. Bir tanesini çevirdim, ‘Nereye gidiyorsunuz? Sinema bu tarafta’ dedim. ‘Bilmiyor musun film kaldırıldı? Albaylar durdurdu filmi’ dediler. O anki acımı size anlatamam. Çöktüm! Benim için nasıl büyük bir mutluluk olacaktı. Duyuyordum; insanlar ‘Çok güzel film olmuş’ diyorlardı ama ben onu göremedim…”
Utancımdan koltuğa çöktüm!
Şerif Sezer, Paris’te ‘Yol’ filmini izlerken karlı sahnelerde arkasında oturan iki kişinin Fransızca, ‘Kadına bak ne kadar güzel oynuyor’ dediklerini duymuş. Jenerik akarken, salondan kaçtığını anlatan oyuncu, o anda düşündüklerini anlattı: “Utandım ve koltukta çöktüm iyice… Yani, bir sene sonra bu filmin kadın oyuncusu gelmiş filmini seyrediyor; deli midir nedir? diyecekler diye korktum.”
30 Nisan 2009: 19:05 #77502FeeLinG
Üye2012 kıyamet filmi geliyor…
Hollywood Maya yazıtlarına göre Dünya 2012’de kıyametin kopacağı kehanetini sinemaya taşıdı. ‘2012’ Temmuz’da…
Maya yazıtlarına göre Dünya 2012’de yok olacak, kıyamet kopacak. Hollywood boş durmadı, bu kehaneti beyaz perdeye taşıdı.
Maya takvimine göre Dünya’ta 12 Aralık 2012 tarihinde dev bir göktaşı çarpacak. Dünyanın her yerini etliyecek iklim değişimleri, seller olacak. İnsan ırkı hayatta kalamayacak.
Independence Day ve Day After Tomorrow filmlerinden tanıdığımız Roland Emmerich’in yeni filmi “2012” 10 Temmuz 2009 günü tüm dünyada gösterime girecek.
“Yarından Sonra” (Day After Tomorrow) filmi ile küresel ısınmanın yaratacağı olumsuz sonuçları ve buzul çağına girişi konu alan yönetmen, bu sefer Maya’ların Uzun Hesabına göre 21 Aralık (bazı hesaplara göre 22 veya 23 Aralık) 2012 tarihinde büyük felaketlerle insan çağının sona ereceği inancını ele alıyor…
30 Nisan 2009: 19:05 #77503FeeLinG
ÜyeKubilay’ın filmi yapılıyor
Ahmet Akıncı’nın yazıp yöneteceği “Kubilay”ın Ekim 2009’da vizyona girmesi bekleniyor.
Ahmet Akıncı’nın yazıp yönettiği “Kubilay” adlı filmin çekimleri, Cumhuriyet şehidinin şeriatçılar tarafından başı kesilerek öldürüldüğü günün yıldönümü olan 23 Aralık 2008’de başladı.
23 Aralık 1930 tarihinde vatani görevini yaptığı Menemen’de, kendini mehdi ilan eden şeriatçı Sütçü Mehmet ve bir grup Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı tarafından önce vurulup, ardından da başı kesilerek şehit edilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı Berke Üzrek canlandıracak.
Yönetmen Akıncı’nı filmi çekme amacını şöyle anlattı:
“Kurulduğu günden beri Cumhuriyetimiz her zaman tehdit altında olmuştur. Birilerinin, medeni toplumların benimsediği Cumhuriyet yerine şeriata dayalı bir devlet düzeni kurma sevdaları hep sürdü. Nasturi ayaklanmaları, Şeyh Said isyanı, Menemen olayları, Madımak Oteli’nde insanların yakılması Cumhuriyete karşı isyanların belli başlıları…
Madımak yangınını çıkarıp 37 kişiyi katleden Cumhuriyet karşıtları, o dönemin adalet bakanınca savunuldular. ‘Kubilay’ filmini çekmekteki amacım, dinin istismar edildiğinin ve dinin elden gittiğini söyleyerek şeriat düzeni isteyen gericilerin gerçek yüzünü kamuoyuna anlatmak ve Cumhuriyetin vazgeçilmez bir yönetim biçimi olduğunu kamuoyuna sunmaktır.”
Sponsor çalışmaları aşamasında birçok firmanın korkuyla yaklaşıp, sponsorluğunu reddettiği filme en büyük destek CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’den geldi. Tekin, “Kubilay” filminin oluşumu içerisinde büyük katkısı olan herkese teşekkür ederek, Cumhuriyet’i anlatacak olan filme sahip çıktı.
Filmin 29 Ekim 2009 Cumhuriyet Bayramı’nda vizyona girmesi bekleniyor.
Künye:
Filmin Yönetmeni-Senaristi: F.Ahmet Akıncı
Filmin Yapımcısı: Batı Yapım Kültür Sanat Org.Tic.Ltd.Şti.
Senaryo Danışmanı: Turgut Özakman
Görüntü Yönetmeni: Ümit Ardabak
Müzik: Murat Kağan Ergün
Sanat yönetmeni: Mehmet Yılmaz
Yapım Yönetmeni: Fikret Ertuğrul
Oyuncular: Berke Üzrek, Hakan Yılmaz, Mesut Akusta, Ahu Türkpençe, Mahir Ertene, Levent İnanır ,Coşkun Göğen, Demir Karahan, Mehmet Özden, Mehmet Yıldız Sönmez,Ümit Açar, Ünsal Emre, Tolga Öz ve Ümid Demirci.
30 Nisan 2009: 19:06 #77504FeeLinG
ÜyeSinema giderek üç boyutlu bir sanat oluyor!
Star Wars başta olmak üzere Şrek, Tenten ve Buz Devri gibi filmler yakında üç boyutlu oluyor.
Üç boyut sinema teknolojisi, Hollywood’un gişe rekorları kıran yapımlarına da sıçradı. Star Wars – Yıldız Savaşları bilim kurgu filmi serisi, yakında üç boyutlu hale getirilecek. Mars Entertainment Ürün Müdürü Serde Nadirler’in yaptığı açıklamaya göre, Hollywood’un gündeminde Real D 3D ile ‘boyut değiştirecek’ gişe filmleri arasında ilk sırada Star Wars yer alıyor. Nadirler, Türkiye’de Beowulf : Ölümsüz Savaşçı ile gösterilmeye başlayan 3D yapımlara, Final Destination, Buz Devri, Şrek ve Oyuncak Hikayesi serisinin yeni filmlerinin de ekleneceğini; film sayısının gün geçtikçe artacağını söylüyor: “Üç sene içinde her hafta vizyona giren filmlerin yüzde 50’si üç boyutlu olacak. Çünkü bu teknoloji yönetmenleri de yapımcıları da çok heyecanlandırıyor.” Tim Burton’un 2010’da gösterime girecek Johnny Depp’ın başrol oynadığı Alis Harikalar Diyarında, Steven Spielberg Tenten serisini, James Cameron ise Avatar adlı bilim kurgu filmini bu teknoloji ile çekiyor. Üç boyutlu filmler Türkiye’de 11 ilde 19 salonda, izlenebiliyor. Kanyon AVM’deki salonda Canavarlar Yaratıklara Karşı adlı animasyonu izleyen lise öğrencisi Esin Gültekin, ilk defa üç boyutlu bir film izlediğini ve görüntülerle iç içe olmanın etkileyici olduğunu söylerken, Mert Karakaş “Bir süre sonra üç boyutlu film izlediğini unuttum çünkü filmin açılış sahnesindeki gibi (seyirciye doğru gidip gelen pinpon topu) çarpıcı görüntüler azdı. Taktığımız gözlük de çok hafif ama biraz gözümü yordu” diyerek izlenimlerini aktarıyor.
30 Nisan 2009: 19:09 #77505FeeLinG
ÜyeTürk Sineması’nın geleceği konuşuyor!
Türk Sineması’nın son yıllardaki önemli yapıtlarına imza atmış genç yönetmenlerimiz kendi sinemalarını anlattılar…
1) Birinci kuşak sinemacılardan nasıl bir ilham aldınız? Siz genç yönetmenlerin ortaya çıkmasında onların doğrudan ya da dolaylı olarak bir katkıları olduğunu düşünüyor musunuz?
2)Eğer bu yeni yönetmenleri bir kuşak olarak kabul etmek mümkünse bu kuşağın ne gibi özellikleri öne çıkıyor ve birinci kuşaktan ne gibi farkları var?
3)Birinci kuşak yönetmenlerin siz genç yönetmenlere yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
4)Filminizden yola çıkarak genel olarak yapmak istediğiniz sinemayı kısaca anlatabilir misiniz?
Farkında mısınız her ulusal festival, adeta yeni ve genç yönetmenlerin kendilerini fark ettirdiği bir şölene dönüştü. Hani o, Türk sinemasını uluslararası arenaya taşıyan yönetmenler kuşağının ‘bizden sonraki gençler’ olarak tabir ettikleri genç sinemacılar, gümbür gümbür geldi. Artık Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu, Tayfun Pirselimoğlu, Ümit Ünal, Semih Kaplanoğlu, Kutluğ Ataman, Reha Erdem, Handan İpekçi ve Reis Çelik’ten oluşan gruba Yeni Türk sinemasının birinci kuşak yönetmenleri bile denmeye başladı. Çünkü ikinci kuşak çoktan hazır. Kimdir bu yönetmenler, nasıl bir sinemanın peşindeler, kendilerinden önce gelenlerden neler öğrenip nasıl feyz aldılar, kendilerine nasıl bakıyorlar? Son bir yıl içinde ilk filmini çekmiş yönetmenleri arayıp bulduk. İşte size yeni Türk sinemasının genç yönetmenleri… Artık platolar onlara emanet.
ASLI ÖZGE
(KÖPRÜDEKİLER)
1975 doğumlu. Marmara Üniversitesi Sinema TV Bölümü mezunu. BüYük HARF C adlı kısa filminden sonra ilk uzun metraj filmi Biraz Nisan’ı çekti. Hesperos’un Çömezleri adlı bir belgeseli de var. Köprüdekiler filmi, İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da en iyi film seçilerek Altın Lale Ödülü’nü kazandı.
CEVAPLAR
1) Son dönemde elde edilen uluslararası başarının Türk sinemasına karşı bir ilgi uyandırdığını düşünüyorum.
2) Bence hepimiz daha kolektif ve paylaşımcı bir çalışma tarzına inanıyoruz. Mesela ‘iş adamı’ prodüktörden çok ‘yaratıcı yapımcı’yla çalışma isteği, görüntü yönetmenini sadece düğmeye basan bir teknik kişiden farklı olarak, filmin senaryosu üstüne cesurca tartışan ve filmin vizyonuna ortak olan biri olarak görmek, kurgucuyu sadece senaryoya göre planları arka arkaya bağlayan bir asistandan çok, ikinci bir ‘göz’ olarak görmek vs.
3) Köprüdekiler’in gösteriminden sonra bir tek Nuri Bilge Ceylan gelip benimle filmim üzerine konuştu. Ayrıca bundan sonra izleyeceğim yolda nelere dikkat etmem konusunda tecrübelerini paylaştı.
4) Ben hikâyeden yola çıkıyorum, öncelikle yazdığım senaryonun kâğıt üstünde işlemesi gerekiyor. Ancak sette senaryoyu bir kenara koyuyorum. Karakter yaratmak benim için çok önemli, onun için oyuncularla yazdığım rol arasında ortak özellikler bulup, onları doğaçlamaya zorluyorum. Çünkü herkesin kendinde tanıdığı ama başkalarında kolayca tanık olmadığı ‘mahrem, gerçeklik ve samimiyet’ beni çok ilgilendiriyor.
İNAN TEMELKURAN
(MADE IN EUROPE)
1976 doğumlu, İspanya’da TAI Görsel Sanatlar Okulu Sinema Yönetmenliği Bölümü’nde okudu. Soğuk Bir Gecede adlı kısa belgeseliyle adını duyurdu. Geçen yıl Adana Film Festivali’nde Made in Europe ile En İyi Yönetmen ve Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü’nü aldı.
CEVAPLAR
1) Öncelikle ilhamı sadece onlardan almadığımı söyleyeyim. Başka yönetmenlerden de etkilendim. Eric Zonca, bize çok iyi öykülerin, sade ve ucuza mal olacak bir dille anlatılabileceğini gösterdi. Ama birinci kuşak Türk yönetmenlerin filmlerine bakıldığında genç bir film bulmak zor. Tabii istisnaları çıkıyor, 9 (Ümit Ünal), Tabutta Röveşata (bence ilk doğru düzgün şehir filmidir), İki Genç Kız (Kutluğ Ataman). Zeki Demirkubuz’un Masumiyet’i var. Yumruk etkisi yapan filmdi. 90’lar acayip yıllar zaten, komünizmle internet arası yıllar herhalde.
2) Birinci kuşağın bir kısmı işe Yeşilçam’da başladı. İkinci kuşak için öyle bir durum yok.
3) Bu konu hakkında pek bir fikrim yok galiba. Derviş Zaim’le sokakta karşılaştık, ben Mehmet Kılıçer’in (sesçi) bürosundan geliyordum, filme başladığımı söyledim. “Basit düşün, iki üç haftada çek, HD çek,” dedi. Ümit Ünal baba adamdır, sanattan anlar.
4) Ucuza, güzel şeyler ortaya çıkarmak isterim. Sinema dilini (bir dil mühendisliği olarak yönetmenliği) aramak gerekir. İzlenecek bir şeyler yapıp bununla geçinmek için arayış sineması yapmak iyi bir yöntem değil. Sonu kötü olur. Belki de kısa filmlere dönmek gerekiyor.
ÖZCAN ALPER
(SONBAHAR)
1975 doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fizik ve Bilim Tarihi Bölümü mezunu. Momi adlı kısa filmiyle adını duyurdu. İlk filmi Sonbahar, Adana Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü aldı. Ulusal ve uluslararası festivallerde, değerlendirmelerde 20’nin üzerinde ödülle döndü.
CEVAPLAR
1) Öncelikle inandığın hikayeyi çekme meselesinde bize cesaret verdiler, üç kişiyle de olsa gidip film çekilebileceğini göstererek inanılmaz bir özgürlük hissiyatı yarattılar. Ayrıca Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Yılmaz Güney’den sonra 80’lerde sekteye uğrayan sıradan insanı anlatma ve kendi gerçekliğinden beslenme meselesini yeniden gündeme getirdiler. Ama bize en büyük katkıları kendi içine kapanan bir sinema yerine tüm dünyaya açık bir sinema yapma peşinde olmalarıydı.
2) Bence hepimiz bir önceki kuşaktan besleniyoruz ama başka yöne doğru da yöneliyoruz. Bizim yaptığımız filmler içerik ve biçim olarak birbirine benzemiyor. Belki bu farklı olma hali bir özelliktir. Bu, sinemamız adına bir zenginlik. Bizim kuşak, seyirciye de daha fazla ulaşma çabasında. Dünyayla ilişki kurma konusunda açıklar.
3) Birinci kuşakla bütünsel olarak bir ilişki kurulmadı. Ama bunun yeni yeni zemini yaratılıyor. Ben asistanlık yaptığım için biraz şanslıydım.
4) Biçimsel olarak kendi dünyamdan beslenen bir sinema dili yaratmak isterim. İçerik olarak da 100 ya da bin kişiyi ilgilendiren orta sınıf aydın problemlerinin yerine bu coğrafyanın kanayan yaralarının hikâyelerini anlatmayı tercih ederim. Sokağın, memleketin ve bu ülkenin sorunlarına dair hikayelerden bahsediyorum.
HÜSEYİN KARABEY
(GİTMEK)
1970 doğumlu. Marmara Üniversitesi Sinema-TV mezunu. Boran ve Sessiz Ölüm adlı ödüllü iki belgeseliyle adını duyurdu. Pina Bausch’la Bir Nefes İstanbul, Bekar Hanları, 1 Mayıs 2 Film gibi ödüllü belgesel ve kısa filmleri var. İlk uzun metrajlı filmi Gitmek’le ulusal ve uluslararası alanda 15’ten fazla ödül kazandı.
CEVAPLAR
1) İlk destek, sinemanın her şeye rağmen yapılabileceğini ispat etmeleri. Yaptıkları filmler kalite açısından da o dönemin konvansiyonel sinemasının sığlığından çok uzaktı, bu da bizi sanatsal açıdan besledi. Onlardan daha farklı ve daha iyi bir sinema yapmamız için bizi cesaretlendirdiler. Uluslararası sinema camiasında yeni Türk yönetmenlerine karşı bir ilginin oluşmasına fiilen katkıları oldu.
2) Bazı farklılıklarımız şimdiden var. En önemlisi herhalde daha geniş bir çerçeveden bakıyoruz hayata filmlerimizde. Daha kaliteli ilk filmlerle başladık. Yani çıtayı biraz daha yukarı çektik (3. kuşağın vay haline!) Bence henüz karakteristik bir özelliğimiz yok.
3) Bize gerçekten saygılı, sevecen ve çok samimi bir destek veriyor. Umarım onları utandırmayız.
4) Ben var olmayan, var olamayan bir sinemaya özeniyorum. Bu geniş bir kitleyi hedefleyen, Türkiye’de yaşanan sorunlara sırtını çevirmeyen bir sinema. Bununla beraber sinemayı çok seven ve her filmi ile ona bir katkı yapmaya çalışan bir sinema, hayal ettiğim. Seyrederken heyecanlandığım bir sinema yapmaya çalışıyorum. İçerik ile biçimin iç içe geçtiği birinin diğerinden daha önemli olmadığı bir sinema (iddialı oldu yahuu!)
MURAT DÜZGÜNOĞLU
(HAYATIN TUZU)
1969 doğumlu. Mimar Sinan ve Marmara Üniversiteleri’nin Sinema- TV bölümlerinde öğretim gördü. Ayrılık adlı kısa filmiyle adını duyurdu. Dizi ve TV filmleri yönetti. Hayatın Tuzu ilk uzun metraj çalışması.
CEVAPLAR
1) Sinema yapmak için büyük ekiplerin ve çok paranın şart olmadığını, kendince güzel bir hikâye anlatmanın mümkün olduğunu gördüm. Bu konuda Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz isimlerini verebilirim. Bu yönetmenlerin benim veya benim gibi ilk filmini çeken yönetmenlerin ortaya çıkışında doğrudan bir katkıları olmasa da dolaylı bir ilham verişlerinden söz edebiliriz.
2) Biz yeni yönetmenleri diğerlerinden ayıracak özellikler henüz şekillenmedi gibi geliyor bana. Yönetmenlerin yeni sinemasal yaklaşımları henüz ortaya çıkmadı. Ben ilginç birtakım çıkışların olabileceğini seziyorum.
3) Genelde Türk sinemasının içinde var olan yardımlaşma çabası burada da geçerli. Kimisi daha çok kimisi daha az yapıyor bunu. Ama ben zihinsel ve sanatsal bağlamda yeterli alışverişin olmadığını söyleyebilirim. İletişimin arzu ettiğim boyutlarda olmadığı net. Çünkü herkes kendi gemisini yüzdürmek derdinde. Bir diğeri ile tam anlamıyla temas halinde değil.
4) Filmlerimin, kişisel bir dili olan, anonim bir sinematografiden uzak, yalın ve fısıltıyla konuşan bir yapısı olsun istiyorum. Hayatı ve kendimi anlamaya dönük hikâyeler anlatmak gibi bir niyetim var.
MAHMUT FAZIL COŞKUN
(UZAK İHTİMAL)
1973 doğumlu. California Üniversitesi Sinema-TV Dijital Medya Bölümü mezunu. Aliya, Komünizm ve İmam Hatipliler adlı belgesellerinden sonra Uzak İhtimal’i çekti. Uzak İhtimal, Rotterdam Film Festivali’nde Altın Kaplan Ödülü aldı. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da Mahmut Fazıl Coşkun en iyi yönetmen seçildi.
CEVAPLAR
1) Onların yaptığı filmler sayesinde film yapma cesaretimiz ve isteğimiz oluştu, diyebilirim. Sanırım sinemamıza hakim olan minimalizm ve sıradan insanların hikâyesini anlatma isteği de onlardan bize miras kaldı. Yeni yönetmenlerin çıkmasında pek çok etken var, bunlardan biri de onlar. Birinci kuşağın yaptıkları bize rehber oldu.
2) Öncelikle hepimiz (neredeyse) ’80 sonrası kuşaktan, yani apolitik. Bir de yeni kuşak çok film izliyor.
3) Ben çok olumlu olduğunu düşünüyorum. Film yaparken bize en çok Semih Kaplanoğlu yardım etti. Ayrıca Zeki Demirkubuz da bizi hep destekledi. Sonradan tanıştığım Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu ve Sırrı Süreyya Önder de cesaretlendirici ve olumlu şeyler söyledi. Onların bu kucaklayıcı tavrı nedeniyle İstanbul Film Festivali’nde aldığım ödülü Semih Kaplanoğlu’na armağan etmek istedim.
4) Sıradan insanların hikâyelerini, büyük mesajlar verme kaygısı duymadan, duyguları ve durumları doğal halleriyle anlatmak istiyorum, tabii küçük detayların enerjisini de gözden kaçırmadan…
ATALAY TAŞDİKEN
(MOMMO – KIZ KARDEŞİM)
1964 doğumlu. Selçuk Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu. 300’ün üzerinde reklam filmi çekti. Güneş Bile Zor Ayrılır Bu Şehirden adlı belgeseli bulunuyor. İlk uzun metraj filmi Mommo – Kız Kardeşim dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yaptı.
CEVAPLAR
1) Şüphesiz etkileri oldu. En azından cesaretimizi artırdılar. Dijital teknolojideki yüksek kalite, mütevazı bütçelerle film yapma olanağını artırdı.
2) Sadece, son dönem yönetmenlerin hikaye anlatma konusunda evrensel bir sinema dili arayışının olduğunu söyleyebilirim.
3) Birinci kuşak yönetmenlerin yeni yönetmenlere yaklaşımı konusunda bir fikrim yok.
4) Tamamen bize özgü, tamamen yerli ve tamamen insana özgü bir sinema yapmak istiyorum.
AYDIN BULUT
(BAŞKA SEMTİN ÇOCUKLARI)
1968 doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema ve TV Bölümü mezunu. Babaanne adlı kısa filmi ile Gazi Mahallesi belgeseli var. Birçok önemli diziyi yönetti. İlk uzun metrajlı filmi Başka Semtin Çocukları, Antalya Film Festivali’nde prömiyer yaptı. Aydın Bulut Genç Yetenek Ödülü’nü aldı. İstanbul Film Festivali’nde ise Ulusal Yarışma’da Radikal Halk Ödülü kazandı. Film şu an vizyonda.
CEVAPLAR
1) Ustalarım, Lütfi Akad ve Duygu Sağıroğlu’dur.
2) Yeni kuşak yönetmenler kendi kişisel hikâyelerini, yaşadıkları dünya, yaşadıkları ülke, yaşadıkları sokakla ilişkilendiren filmler yapıyor.
3) Bizler meslektaşız.
4) İnsanların izlediklerinde kendileriyle yüzleşecekleri hikâyeler anlatmak istiyorum. Onları sarsacak, hayal dünyalarını harekete geçirecek hikâyeler…
SELİM EVCİ
(İKİ ÇİZGİ)
1975 doğumlu. Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. İFSAK, Maltepe ve Beykent Üniversiteleri’nde kısa film üzerine dersler veriyor. İlk uzun metraj filmi İki Çizgi’nin dünya prömiyeri Venedik Film Festivali’nde yapıldı.
CEVAPLAR
1) Yönetmenlerin, genç kuşak yönetmenlere tecrübe, bilgi paylaşımı konularında açık olmalarının, cesaret verici etkisi olduğunu söyleyebilirim.
2) Yeni yönetmenlerin ikinci filmlerini beklemek gerekir.
3) Cesaretlendirdiklerini söyleyebilirim.
4) İstediğim sinema budur gibi bir söylemim yok. Sinema dili gibi konularda zaman gerekiyor bence, çünkü ben de keşfediyorum, deniyorum.
SEYFİ TEOMAN
(TATİL KİTABI)
1977 doğumlu. Polonya Sinema Okulu Lodz’da yönetmenlik okudu. Apartman adlı kısa filminden sonra ilk filmi Tatil Kitabı ile ulusal ve uluslararası alanda dikkat çekti, birçok ödül kazandı.
CEVAPLAR
1) Özünde insanlığa dair bir meselesi, bir derdi olan ama aynı anda da çok kişisel bir damardan ilerleyen bir sinemanın mümkün olduğunu göstermeleri oldu.
2) Henüz erken.
3) Gençlere karşı bu kadar açık ve içten davranmalarından etkilendim.
4) Ahlaki bir duruşu olan, insanlığa dair felsefi, düşünsel ya da politik bir meseleyi kendine dert edinen, bu meseleyle ilgili doğru soruları soran, sıradan insanların yaşantıları üzerinden anlatısını derinleştiren, biçimi fetişleştirmeyen filmler yapmak isterdim.
PELİN ESMER
(11’e 10 KALA)
1972 doğumlu. Koleksiyoncu ve ulusal ve uluslararası alanda toplam 14 ödül alan Oyun belgeselleriyle tanıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu. İlk uzun metrajlı kurmaca filmi 11’e 10 Kala. Film, İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma’da Jüri Özel Ödülü aldı.
CEVAPLAR
1) En başta cesaret. Çok pahalı bir sanat dalı olan sinemanın, farklı yollarla da yapılabileceğini gördük. Onlarla alternatif anlatım biçimleri tanıdık, izledik, izliyoruz.
2) Biz 35 mm ile tanışmadık bile, direkt videoyla başladık.
3) Belirgin genel bir yaklaşımdan bahsedemeyiz. Ama Semih Kaplanoğlu ve Zeki Demirkubuz’la sinemaya ve hayata dair yaptığımız sohbetlerden çok beslenmişimdir.
4) Karakter üzerine kurulu sinemadan daha çok etkilendiğimi fark ediyorum. Gerçek ya da kurgulanmış… Orası önemli değil. Ben insanı merak ediyorum. Hem çok karmaşık hem de çok basit.
MEHMET BAHADIR ER
(KARA KÖPEKLER HAVLARKEN)
1982 doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Bölümü’nde okuyor. Goygoy, Zilzal, Umut, Araf gibi kısa filmleriyle tanınıyor. Kara Köpekler Havlarken dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde yaptı.
CEVAPLAR
1) Prodüksiyon anlamında üzerimizde etkileri oldu. Klasik yapımcı geleneğinin çark edebileceğini gösterdiler. Cesaret verdiler.
2) Bu yeni yönetmenlerin bir ortak özelliği olduğunu düşünmüyorum.
3) Zeki Demirkubuz Goygoy’u izlediği zaman benimle filmim üzerine motive edici konuşma yapmıştı.
4) Sosyal gerçekçi bir sinema peşinde koşuyorum. Taşrada yaşasam da kendimi bulduğum yer şehir. Bunun için şehre dair hikâyeler benim ilgimi çekiyor. Ama tabii insan odaklı hikayelerden bahsediyorum.
Kaynak: Sabah / OLKAN ÖZYURT
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.