8 yazı görüntüleniyor - 1 ile 8 arası (toplam 8)
  • Yazar
    Yazılar
  • #20505
    ziuw
    Üye

    Oksitetrasiklin, Klortetrasiklin ve demetilklortetrasiklin doğal olarak elde edilenlerdir.
    Tetrasiklin, roli-, metasiklin, minosiklin, doksisiklin limesiklin yarı-sentetik türevleridir.
    Eliminasyon zamanlarına göre sınıflandırıldıklarında; Kısa etkililer; tetrasiklin, oksitetrasiklin, klortetrasiklin, Orta etki süreliler: demetilklortetrasiklin, metasiklin ve Uzun etki süreliler doksisiklin, minosiklin’dir.

    Genel özellikleri:
    Sarımsı, kristal yapıda, amfoter bileşiklerdir sulu solusyonlarda hem asit hem de bazlarla tuzlar oluştururlar. En yaygın tuz formları hidroklorür tuzlarıdır (doksisiklin hariç; doksisiklin-hyclate tuzu vardır). Karakteristik floresans özellikleri vardır.
    Kuru toz halinde stabil, sulu solusyonlar pH 7-8.5 arasında stabil değildir.
    Parenteral solusyonları dikkatli formüle edilmelidir. Enjeksiyonluk stabil solusyonları sağlamak amacıyla propilen glikol ve polivinilprolidon kullanılmaktadır. Tetrasiklinler özellikle, Fe, Al, Ca gibi bivalan ve trivalan katyonlarla şelat oluştururlar. Doksisiklin, ve minosiklin, en liposolubl olanlarıdır ve Stap.aureus gibi bakterilere iyi penetre olurlar.

    Etki şekli:
    Tetrasiklinler birçok mekanizma ile bakteriler üzerine etki gösterirler. Esas olarak mRNA-ribozom kompleksinin kabul edici bölgesine aminoasil t-RNA’nın bağlanmasının azaltırlar. Bu etki bakterilerde çok görülmesine rağmen memeli hücrelerinde de antibiyotiğin yüksek konsantrasyonlarında oluşabildiği bilinmektedir.
    Tetrasiklinler bakteri hücresine kısmen difüzyonla kısmen de enerji gerektiren transport sistemleri ile girerler. Statik etkilidirler ve tedavideki başarıları için konakçı immun sisteminin iyi olması gerekliliği vardır.
    İdrarda yüksek konsantrasyonları nedeniyle bakterisidal etkilidir.
    Çabuk çoğalan bakteriler çok etkilidir. pH, 6.0-6.5 arasında daha etkilidir.
    Bakteriyel Direnç: genelde antibiyotiğin bakteri hücresi içine penetrasyonunun azalmasına bağlıdır.
    a- mutant bakteriler taşıyıcı sistemlere gerek duymadığından dirençlidirler,
    b- plazmid aracılı direnç ise , anitibiyotiğin bakteriden uzaklaştırılması hızlanarak ve bakteriye alımın azalması ile oluşur. Tetrasiklinler arasında çapraz direnç vardır.
    Doksisiklin ve minosiklin stafilokoklara çok etkilidir.

    Antibakteriyel spektrum:
    Genel olarak tetrasiklin türevlerinin tümü aynı etki spektrumuna sahiptir.
    Aerobik ve anaerob gram (-) ve (+) bakteriler, mycoplasmalar, riketsiyalar ve bazı protozoonlar’a karış etkilidirler.
    Corinobakterium türleri, klepsiella, serratia, proteus ve P.auroginosa suşları ve bir çok patojenik E.coli izolatları tetrasiklinlere dirençlidirler.
    Bazı protozoonlar üzerine de etkilidirler. (Anaplasmosis).
    Farmakokinetik özellikleri:
    Emilim:
    Oral kullanımı takiben düzensiz olarak fakat iyi emilirler.
    Klortetrasiklin diğerlerine göre az emilir (% 35). Doksisiklin ve minosiklin çok iyi emilir (% 90). Etkili düzeylere 2-4 saate ulaşırlar. Gastrointestinal kanaldan emilimleri, NaHCO3, AlOH, MgOH, Ca tuzları, süt ve ürünlerinin ve Fe tarafından azaltılır. Bunun doksisiklin ve minosiklin açısından pek önemi yoktur.
    Ruminantlara terapötik dozda oral verilmemelidirler. Bu şekilde hem az emilirler hem de mikrobiyel florayı baskılayabilirler.
    Tamponlu solusyonları İM ve İV verilebilir.
    Enjektabl preparatın hazırlanış tekniği (yüksek Mg içeren) İM bölgeden oksitetrasiklinin emilimi geciktirir ve böylece uzun etki süreli (long-action) türevler elde edilir. Bu uzun etkili preparatların kalıntıları enjeksiyon bölgesinde bir kaç hafta kalabilmektedir.
    Uterus ve memeden de emilir ancak bu düzey plazmadakinin çok altındadır.

    Dağılım:
    Tetrasiklinler özellikle parenteral verilim sonrasında vücutta yaygın bir şekilde ve hızla dağılırlar. Tüm vücut sıvı ve dokularında bulunurlar, karaciğer, böbrek, safra, akciğer dalak ve kemikte yüksek yoğunluklarda, serozal sıvılar, synovia, serebrospinal sıvı, ascites sıvısı, prostat sıvıları ve gözün vitröz sıvısında düşük yoğunluklarda bulunurlar.
    Doksisiklin ve minosiklin lipofilik olmaları nedeniyle çok iyi dağılırlar Kan-beyin engelini bile geçerler (plazmanın yoğunluğunun % 30’u ) ve dokulara iyi penetre olurlar. Tükürük ve göz yaşında da bulunurlar. Şelat yapmaları nedeniyle (doksisiklin hariç) genç hayvanların diş ve kemiklerinde ve plasenta aşılmış ise fötusun kemiksi dokularında dahi dönüşümsüz olarak depo edilirler. Plazma proteinlerine az yada çok bağlanırlar (Oksisiklin; % 30, doksisiklin; % 90)

    Biyotransformasyonu:
    Genelde değişmeden atılırlar. Rolitetrasiklin, aktif şekillere (tetrasiklin’e) dönüştürülür.
    Doksisiklin ve minosiklin % 40 oranında biyotransformasyona uğrar.

    Atılım : Verilen dozun % 50-80’i idrarla atılır. Bir kısma safra ile atılır, safra ile sonuçta dışkı ile atılım idrarla atılımdan daha önemlidir (% 10-20 oranında) ve bu atılım parenteral verilimle bile gerçekleşir. Doksisiklin’in ana atılım yolu budur. Sütle plazma konsantrasyonunun % 50-60’ı oranında elimine edilir. Mastit de bu artabilir. Parenteral uygulama sonrası 6 saatte sütte pik düzeye ulaşır ve bu 48 saat devam eder.
    Farmakokinetik değerleri:
    Tetrasiklinlerin plazma yarı-ömrü 6-12 saat adasında değişir, bu süre 1 aylıktan küçük hayvanlarda yavaş atılım nedeniyle yaşa bağlı olarak uzayabilir. Yarı-ömürleri kullanılan türeve ve hastalık varlığına göre değişebilir. Büyük hayvanlarda standart dozda günde bir kez enjeksiyon yapıldığında bu bölgelerde etkin yoğunluklarını bir gün sürdürebilirler. Oksitetrasiklin’in uzun etkili preparatlarının İM enjeksiyonları 72 saat boyunca 0.5 g/ml’lik plazma yoğunlukları sürdürmeye yeterlidir. Tetrasiklinler oral olarak 8-12 saatte bir verilmeli, doksisiklin ve minosiklin 12-24 saatte bir verilmelidirler.

    Terapötik kullanımları:
    Sistemik ve lokal birçok enfeksiyonun tedavisinde kullanılırlar.
    Bronkopnömoni, bakteriyel enterit, üriner enfeksiyonlar, metrit, safra kanalı enfeksiyonları, prostatit, pyodermatit sağaltımında geniş spektrumları nedeniyle çok kullanılırlar.
    Chlamydiasis, Anaplasmoz, Actinobacillosis, Actinomycosis, nocardiosis (özellikle minosiklin), Erlichiosis (özellikle doksisiklin), Haemobartonellosis’de tetrasiklinler başarılıdırlar. Minosiklin ve doksisiklin Stap.aureus’a da etkili türevlerdir.
    Antibakteriyel sağaltıma ek olarak diğer bazı amaçlarla da kullanılırlar. Hayvan yemlerine gelişme arttırıcı olarak da katılırlar. Kemik dokuda birikimleri nedeniyle bu organ tümörlerinin ortaya çıkarılması amacıyla da kullanımları vardır. Demetilklortetrasiklin aşırı su birikimi durumlarında antidiüretik hormonun etkisini inhibe etmek amacıyla da kullanılmaktadır.

    Yan etki ve toksisite:
    Tetrasiklinler dikkatli kullanılmalıdırlar. Mantar , maya, dirençli bakteriler gibi duyarlı olmayan patojenlerin neden olduğu süperenfeksiyon sadece tetrasiklinlerle değil tüm geniş spektrumlu antibiyotiklerle sağaltımda görülen bir yan etkidir.
    Kulağa topik uygulandığında inatçı enfeksiyonlara veya oral ve parenteral verilimle de gastrointestinal bozukluklara yol açabilirler.
    Atlarda, ciddi ve hatta öldürücü diare durumları; stres veya sağlığın kritik hal aldığı durumlarda tetrasiklinler uygulanırsa ortaya çıkabilir.
    Uzun süren tedavilerde ruminantlar ve tek midelilerde K ve B vitamini takviyesi yapılmalıdır
    Diş ve kemiklerde renk bozukluğu meydana gelebilir ve kalsifikasyon bozulabilir. Kırık kemiklerin iyileşmesi gecikebilir.
    Konakçı protein sentezi ile de etkileşir. katabolik etkileri de vardır. Tetrasiklinler iştahsız hayvanlarda glukokortikoidlerle birlikte kullanılmamalıdırlar.
    Potansiyel nefrotoksiktirler. Renal yetmezlikte verilmemelidirler (Doksisiklin hariç)
    Aşırı dozda hepatotoksik olduğu rapor edilmiştir.
    Enfeksiyon bölgesinde yüksek dozlarda fagositoz ve kemotaksisi’i inhibe ederler

    Etkileşmeler:
    Gastrointestinal kanaldan emilimleri antasitler, kaolin demir preparatları, süt ve süt ürünlerinin varlığında azalmaktadır. Doksisiklin ve minosiklin için bu önemli değildir. Ayrıca gıdaların varlığı da bu iki türev hariç emilimi geciktirebilir.
    Preparatları UV ışığında bırakılmamalıdır. Ringer solusyonları ile karıştırıldığında Ca ile şelat oluştururlar.
    Tetrasiklin uygulanmış bir hayvana metoksifluran anestezisi yapılması nefrotoksik etkiyi arttırabilir. Fenitoin ve fenobarbital gibi mikrozomal enzim indükleyicileri doksisiklin ve minosiklin gibi uzun etkili türevlerin plazma yarı-ömrünü kısaltır.
    Alkali idrar; bu türev antibiyotiklerin aktivitesini azaltır bunun aksine asidik idrarda aktiviteleri artar.

    #82774

    teşekkürler

    #82976
    ilhan10
    Üye

    ellerine saglık

    #83195
    potamius
    Üye

    tşkrler

    #84716
    vorenk
    Üye

    emeğine sağlık teşekkürler…

    #87587
    vtakrep
    Üye

    ellerine sağlık

    #89136
    xipho
    Üye

    tşkrleer

    #89148

    tşkler

8 yazı görüntüleniyor - 1 ile 8 arası (toplam 8)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.