- Bu konu 2 yanıt içerir, 2 izleyen vardır ve en son 17 yıl 10 ay önce Psychebelly tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
14 Ocak 2007: 12:15 #7198PsychebellyÜye
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, tarih olaylardan ibaret değildir, tarih kavramının temelinde insan yatmaktadır. Yaşayışıyla, bakış açısıyla olayları ve dolayısıyla tarihi var eden insandır.
Yüzyıllar boyunca süren göçler ve özellikle 19.yüzyıl sonları ile 20.yüzyıl başlarında yaşanan savaşların sebep olduğu mübadeleler sonucunda Türk Trakyası farklı etnik kökenlere sahip bir mozaik halini almıştır. Türk Trakyasında yerel Türkler (Gacal), Bulgarca konuşan Müslümanlar (Pomaklar), Boşnaklar, Arnavutlar (Patriyoti) ve kayda değer sayıda çeşitli Romanlar yaşamaktadır. Bu gruplar içinde sepetçiler, elekçiler, canbazlar, hasırcılar, süpürgeciler, demirciler, kalaycılar, tarım işçileri ve profesyonel müzisyenler yer almaktadır.
Trakya köy, kasaba ve şehirlerinde çalan Roman müzisyenler bu farklı toplulukların hepsine hitab edebilecek zengin bir repertuvara sahiptir. Roman müzisyenler ağırlıklı olarak davul- zurna ve ince saz takımlarında çalarlar. Genelde Trakya’daki Roman müzisyen aileleri ya 19.yy sonlarında Bulgaristan’dan ya da 1923-24’de Yunanistan’ın Selanik bölgesinden Türk Trakyasına gelmişlerdir. Dolayısıyla bu müzisyenlerin çoğu kalamatya, sırto, mandıra, Slav Pomak türkü ve oyunları gibi eski memleketlerinin repertuvarlarına hakimdir. Ayrıca, Türk Sanat Müziği, arabesk ve fantezi müziklerini de içeren geniş bir repertuvara sahiptirler. Bu yüzden Romanlar, düğün, festival, piknik ve içki alemlerine yoğun talep almaktadır. Romanların yöresel 9/8’lik (2+2+2+3)ritimden bir sentez sonucu ortaya çıkan ve “Roman” adıyla anılan karşılama oyun havası formu tüm Trakya’ya ve Türkiye’nin batısına yayılmıştır. Bu tarz içinde “Roman”, “duz”, “gordel”, “pancar” ve “tulum” vardır ve kullandıkları ritmik ve melodik kalıplara göre sınıflandırılmışlardır. Ayrıca Romanlar kendileri için yöresel çiftetelli, kasap, gayda gibi oyun havalarını icra ederler. Geleneksel ve çağdaş türkü ve şarkıları ise hem Türk hem de Roman dilinde söylerler.
Rumeli müziği, kuzeyde Romanya, batıda Arnavutluk ve Yunanistan’ı kapsayan Osmanlı İmparatorluğu’nun batısında gelişmiş olan müzik geleneklerini ifade eder. Rumeli diye tanımladığımız bu bölge içinde Arnavutluk, Yunanistan, Türkiye’nin Trakya kısmı, Bulgaristan, Romanya devletleri ile Türkiye’nin Trakya kısmı ve eski Yugoslavya devletini oluşturan bölgelerden bir kısmı olan Makedonya, Karadağ, Bosna-Hersek, Kosova ve Sırbistan yer alır. Osmanlı kültürünün Rumeli bölgesinde bıraktığı izler günümüzde dahi yaşamaktadır. Sonuç olarak yerel kültür ile Osmanlı kültürünün kaynaşmasıyla bu bölgede kendine has bir adet, dil, mutfak, kılık kıyafet ve müzik ortaya çıkmıştır.
Rumeli’nin geniş topraklarında, Osmanlı döneminden kalan Türk halk ve kentsel enstrümantal müzik gelenekleri derin izler bırakmıştır. Balkanlar’daki köy, kasaba ve şehirlerde davul zurna topluluklarının yöresel çeşitlemeleri günümüzde de töresel ve mevsimsel kutlamalarda önemli rol oynar. Bu topluluklar Balkanlar’da 1 veya 2 davul ve 1 veya 2 zurnadan oluşur ve neredeyse hepsi Roman kökenli profesyonel müzisyenler tarafından icra edilir. Bağlama ailesinden çeşitli sazlar yörelere göre biçimsel ve yorumsal farklılıklara uğrayarak mevcut kültür içinde yaşamaktadır. Örneğin Kosova ve Arnavutluk’da “sharki” ve “çifteli”; Makedonya ve Bulgaristan’da “tambura”; Yunanistan’da “bouzouki”; Sırp ve Voyvodina’da “tamburitsa” topluluklarının bazı üyeleri.
Osmanlı Klasik Müziğinden etkilenen şehir müziği topluluğu yerel uyarlamalar geçirerek “ince saz”, “çalgı”, “çalgıya”, “kumpaniya” gibi çeşitli isimler altında tüm Balkanlar’a yayılmıştır. Yörelere göre değişmekle beraber bu takımlarda klarnet, keman, keman, akordeon, lavta, ud, cümbüş, kanun, darbuka, tef, davul enstrümanlarına rastlanır. Adı geçen bu enstrümanlar Türkiye ve Balkanlar’daki topluluklarda ortak payda olsa da, her bölge enstrüman yapısında, topluluk konfigürasyonunda ve çalma tarzında kendine has özellikler sergilemektedir. Repertuvarlarda ortak parçaların yanı sıra yörelere özgü eserleri de bulunur. Gezgin orta oyuncuları ve Karagöz gibi kültürel fenomenler ile tekke gibi dini kurumlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu toprakları ile Rumeli ve Anadolu arasında kültürel bir alış veriş kanalı oluşturdular. Yerel uyarlamalar bu kanallardan geçerek diğer bölgelerin tarzlarına uyum gösterdiler.
22 Ocak 2007: 22:05 #30929baytarÜyeGüzel paylaşım
Sana hala nae diyesim geliyor (yanlıs anlamassın umarım)
Turk Trakyasıyla bi ilişkin varmı, meraktan bir sorayım dedim.
imzan ve avatarına ve de kullanıcı adına bakınca merak ediyor insan4 Şubat 2007: 10:31 #33644PsychebellyÜyeYaa elbette Nae demeye devamda edebilirsin bundan rahatsız olmam.. Türk Trakyasına yakın bir çevrede büyümenin biraz etkisi var ama romanların, çingenelerin rahatlığı beni her zaman onlara hayran bırakmıştır bu yüzden trakyaya hayranım.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.