- Bu konu 3 yanıt içerir, 2 izleyen vardır ve en son 14 yıl 9 ay önce SkeltonKing tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
25 Mart 2007: 20:27 #8974Hakan ARIÜye
ANTRAKS-Şarbon
CYSTİCERCUS
DIROFILARIASİS
ERLICHIOSIS
HYDATİDOSİS
KUDUZ
LARVAMIGRANS
CYSTİCERCUS
LEICHMANİASİS
LEPTOSPİROZİS
LYME DİSEASE
MICROSPORİUM CANİS
TOKSOPLASMOSİS
25 Mart 2007: 20:31 #34833Hakan ARIÜyeANTRAX ( ŞARBON)
Antraks, sporlu bir basil olan, Bacillus anthracis tarafından oluşturulan septisemik, akut infeksiyöz zoonoz bir hastalıktır. Enfeksiyon, vucut ısısının yükselmesi, dalağın şişmesi, kanın koyu renk alması ve pıhtılaşmaması deri altı ve subseröz dokularda serohemorajik infiltrasyonların oluşması ile karakterizedir.
Hastalık en fazla sığır, koyun, keçi, manda, deve ve geyiklerde daha az olarakta domuz at ve karnivorlarda gözükür. Genç hayvanlar daha duyarlıdır. Hastalanan hayvanlar, ölümden 1-2 gün önce sütleriyle gaita ve idrarları ile basil çıkarırlar. B. antracis, ölen hayvanların vücudunda spor oluşturmaz. Ancak, hayvana otopsi yapılırsa veya ölen hayvanların ölümünden sonra tabii deliklerden gelen kanın hava ile temasında basiller spor verirler. Etkenin vejatatif formu, diğer sporsuz bakteriler kadar dayanıklıdır. Açılmamış kadavralarda vejatatif formları putrefikasyonun etkisiyle 3-6 günde tahrip olmaktadır. Buna karşın sporları çok dirençlidir. Sporları sularda, toprakta, meralarda uzun süre (50-60 yıl) canlı kalabildiğinden dolayı bu sporlarla bulaşık yerler infeksiyon kaynağı olarak rol oynarlar. Bu nedenla kadavralar açılmadan meralardan ve akarsulardan uzak yerlere iki metre kadar derine gömülmeli ve üzerine sönmemiş kireç dökülmelidir.
Bulaşma:
1. Sindirim sistemi ile: Bulaşık ot, yem gibi gıdaların ağız yolu ile alınması ile olur.
2. Solunum yolu ile: Hayvanlarda nadir görülen bu bulaşma şekli insanlarda sporların, hayvan postu, kıllar, yün ve yapağı ile gerçekleşir.
3. Deri yolu ile: Deride oluşan çeşitli portantrelerden (ısırma, kırpma, sıyrık, çizik v.s.) etkenin girmesiyle olur. İnsanlar ise kontamine et, kan, temas yolu ile hastalığı alırlar.
Semptomlar:
İnkübasyon periyodu, hayvanın türüne, direncine, vücuda giren etkenin miktarına, virülansına ve etkenin giriş yoluna göre değişir.
Hastalık koyun ve keçilerde perakut ve akut bir seyir izleyerek çok kısa zamanda ölümle son bulur. En fazla titreme, sersemlik, solunum güçlüğü, kan işeme ve doğal deliklerden kan gelmesi gibi klinik bulgular görülür. Sığırlarda tablo daha az belirgin olmakla birlikte koyun ve keçilere benzer.Hastalık insanlarda, deri şarbonu, akciğer şarbonu ve ender olarak görülen bağırsak şarbonu olarak üç ayrı şekilde görülür. Deri şarbonu; papül, vesikül ve püstülle karakterize üzerinde siyah bir kabuk bulunan nekrotik ülserler şeklinde görülebileceği gibi, bağ dokusu, boyun, göğüs ve göz kapaklarının deri altı dokusunda ödemler ve bu ödemli alanın üstünde vesikülle karakterize bir şekilde de görülebilmektedir. Akciğer şarbonu; özellikle hayvan yünleri ve kıllarıyla uğraşanların sporları solumasıyla meydana gelmektedir. Ağır bir hemorajik bronko-pnömoni ile karakterizedir. Bağırsak şarbonu; genel durum bozukluğu ve şiddetli bir gastro-enteritis ile karakterizedir. Tanı koymak güç olduğundan dolayı kurtuluşu yok gibidir. Bu klinik formların birisinde etken kana karışıp septisemi yaparsa hastalık öldürücü bir hal alır. Menenjitin de görüldüğü vakalar mevcuttur.
Teşhis:
Klinik olarak teşhisi zordur. Çünkü ani ölüm yapabilen ve yakın semptom gösteren yanıkara, basiller ikterohemoglobinuru, leptospriosis, piroplasmosis, klostridyal infeksiyonlar ile karıştırılabilir.
Laboratuvar Muayeneleri:
Laboratuarlara hasta veya ölen hayvandan 3-4 adet kan frotisi, steril bir pamuğa emdirilmiş kan, hayvan açılmışsa dalak ve diğer iç organlardan parçalar en kısa zamanda laboratuara ulaştırılmalıdır.
Cysticercus bovis :
Olgunları “Taenia solium” insanların ince bağırsaklarında bulunmaktadır. Gelişmesinde arakonak domuzdur fakat larvalar insan, köpek ve kedilerde de görülebilmektedir. Çizgili kaslarda yerleşen Sistiserkus sellulosa adı verilen larvalara akciğer, karaciğer, böbrek ve beyinde de rastlanmaktadır. İnsanlar, larvaları canlı sistiserk taşıyan domuz etlerini çiğ veya az pişmiş olarak yemek suretiyle alırlar. T. solium yumurtaları ile bulaşık yiyecekler ve ortam yoluyla da bulaşma olabilmektedir.
İnsanlarda sistiserkozis genellikle otopsiler sırasında rastgele teşhis edilmektedir.
Cysticercus bovis :
Olgunları “Taenia saginata” insanların ince bağırsaklarında, larvaları ise sığırlarda görülmektedir. Sığırlar T. saginata ile bulaşık insan dışkısını otlarlarla birlikte alarak enfekte olurlar. Sığırların bağırsaklarında serbest kalan onkosferler bağırsak çeperini delerek kan damarlarına veya lenf kanallarına geçer ve dolaşımla çizgili kaslara, özellikle dil, boyun, kalp, omuz ve but kaslarına yerleşerek sistiserk olarak gelişir. İnsanların bu enfeksiyondan korunması beslenme alışkanlıklarına bağlıdır. Pastırmada sistiserkler 14 gün canlı kalabilmektedir. Sığır etlerinin iyi pişirilerek tüketilmesi gerekir. C. bovis 57 oC’ de ölmektedir ancak bu ısının etin ortasına kadar erişmesi gerekir.
DİROFİLİARİASİS
Dirofilaria immitis, köpeklerde kalp kurdu olarak bilinen bir parazittir. İnsanlara enfekte sinekler ile bulaşır. Akciğerde neoplasmalar ve solunum yetmezliği gibi problemlere neden olurlar.
ERLİCHİOSİS
Köpeklerde görülür. Etkeni Erlichia canis’tir. Kahverengi köpek keneleriyle bulaşır.
İnsanlara aynı vektörlerle bulaştırılabilir. Hastalık daha çok ılıman iklimlerde yaygındır.
Köpeklerdeki Bulgular:
Bulgular akut, kronik veya subklinik fazlarda değişiklik gösterir:
Akut fazda; ateş, iştahsızlık, solunum güçlüğü, burun ve göz akıntısı,
Kronik fazda; Kilo kaybı, iştahsızlık, anemi (kansızlık), bazı iç organlarda, karın altında ve gözde (retina) kanama.
Subklinik fazda ise klinik belirti görülmeyebilir. Hızlı saha testleri ile köpeklerde teşhisi mümkündür. Ayrıca, etkeni periferal Leucocyt frotisinde görmek teşhis için yeterlidir.
Tedavisi vardır.
HYDATİDOSİS(Kist hidatik)
(E. granulosus) Hayat siklusunda kesin konak köpekler ve diğer carnivorlardır. Sıcakkanlı omurgalıların çoğu “koyun, keçi, sığır ve insanlar” arakonaktır. Ergin parazit 3-6 mm uzunluğundadır ve köpeklerin ince bağırsağında yaşar. Köpek dışkısı ile atılan yumurtalar arakonak tarafından alındığında bağırsak duvarına penetre olur, daha sonra dolaşım sistemine geçer, başta karaciğer olmak üzere değişik organlara dağılarak kist hidatidleri oluşturur. Bu kistlerin içi sıvı dolu olup çocuk başı büyüklüğüne kadar ulaşabilir. Enfeksiyon kesin konağa hidatid kistli organların yenmesiyle geçer. İnsan enfeksiyonlarında bulaşma en çok köpeklerin dışkıları ve kılları ile olur. Köpeklere enfekte sığır ve koyun artıkları verilmemeli, mezbahalarda teşhis edilen enfekte organlar sahipsiz köpeklerin ulaşamayacağı şekilde usulüne uygun olarak imha edilmeli, sahipli köpeklerin periyodik kontrolleri ve koruyucu ilaçlamaları düzenli olarak yapılmalıdır.
KUDUZ HASTALIĞI
Tüm sıcak kanlı hayvanların beyinlerinde yerleşen ve oradan sinirler yoluyla tükrük bezlerine gelerek salyadan yaraya bulaşan akut seyirli, daima ölümle son bulan bulaşıcı viral bir hastalıktır. Hastalık Köpek, Kedi, Sığır, Koyun, Keçi, At, Eşek gibi evcil, Tilki, Kurt, Çakal, Fare, Sincap, Sansar, Gelincik gibi yabani hayvanlarla insanlarda görülür. Yarasalar virusu taşımalarına rağmen kendileri hastalanmazlar, ısırdıkları hayvan ve insanlara hastalığı bulaştırırlar.
KUDUZ HASTALIĞININ BULAŞMA ŞEKLİBulaşma kuduz bir hayvanın ısırması, tırmalaması veya salyasının yaraya bulaşması ile geçer. Virus, vücuda girdiği yerde bulunan sinirler yoluyla beyine gider, yerleşir ve orada çoğalır. Beyinde çoğalan virus tekrar sinirler yoluyla tükrük bezlerine gelir ve salyaya geçer. Virusun vücuda girmesi ile hastalığın ortaya çıkması arasındaki süreye Kuluçka Dönemi denir. Bu dönem 3-4 gün ile 1 yıl ya da daha fazla sürede değişen bir zaman alabilir. Genel olarak kuluçka süresi İnsanlarda 27-64 gün, köpeklerde 20-60 gün, kedilerde 14-30 gün, sığırlarda 30-60 gündür.
KUDUZ HASTALIĞI BELİRTİLERİKuduz Hastalığına yakalanmış hayvanlar tipik olarak birbirlerine benzer belirtiler gösterirlerse de bu belirtiler bazılarında az bazılarında çok değişik safhalar gösterirler. Genel olarak gözlenen bu safhaların en çok kuduza yakalanan köpeklerdeki durumu şöyledir.
· Sakin devre: Köpeklerin huyu değişir, sahiplerini tanımaz, evden uzaklaşır, kornea refleksi kaybolmuştur., 2-3 gün sürer
· Saldırgan devre: Hayvan huzursuzdur, sağa sola saldırır, ses ve ışıktan rahatsız olur, göz bebekleri genişler bakışlar dikkatlidir, yabancı cisimleri yer, havayı ısırır gibi yapar, sesi kalınlaşır, havlama uluma şeklini alır, salyasını yutamadığı için ağzından bol salya akar, hızlı solunum, bazen hayvan bu devrede ölür.
· Felç devresi: Felç arka ayaklardan başlayarak bütün vücuda yayılır, alt çene düşer, dil gevşemiş ve ağzının bir tarafından dışarı sarkmıştır, yemek yiyemez, su içemez ve dolayısı ile suya ve yemeye karşı bir hırs duyar ve 1-2 gün gün içinde hayvan ölür.
Kuduza yakalanmış hayvanlar 3-14 gün içinde mutlaka ölürler.
TEŞHİS YÖNTEMLERİKuduzdan ölen veya öldürülen hayvanlardan laboratuar teşhisi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ nün kabul ettiği 3 metod ile yapılmaktadır.
· Sellers Boyama yöntemiyle
· Floresan Antikor Tekniğiyle
· Deney Hayvanlarına İnokulasyonla
KUDUZ VEYA KUDUZ ŞÜPHELİ BİR HAYVAN TARAFINDAN ISIRILAN BİR İNSANDA YAPILMASI GEREKENLER· Isırık yarasının beyine yakınlığı virüsün beyine ulaşması açısından önemlidir. Yara bölgesi beyine yakın ise en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Diğer bölge ısırıklarında bu süre 0-36 saat en fazla 72 saat olmalıdır. İnsanlarda bugün komplikasyonsuz HDCV (Human Diploid Cell Vaccine) kuduz aşıları uygulanmaktadır.
· Isırık bölgesi bol sabunlu su veya antiseptik solisyonlar ile temizlenmelidir. Yaraların yıkanması ile bulaşmış olan virüslerin yaklaşık yarısı yara bölgesinden uzaklaştırılmış olur.
ISIRILMALARDA KUDUZ ŞÜPHELİ HAYVAN HAKKINDA YAPILMASI GEREKENLER· Bir insan veya hayvanı ısıran Kuduz Şüpheli Hayvan Veteriner Hekimin denetimi altında 10 gün gözetim altında tutulur.
· Gözetim süresi içinde ölen hayvanın başı, ölümün kuduza bağlı olup olmadığının belirlenmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı bölgemizde Bornova Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne gönderilmelidir.
· Gözetim süresi içinde ölmeyen hayvanlar ise serbest bırakılır.
KUDUZLA MÜCADELE1. Direk Mücadele:
· Kedi ve köpekler koruyucu olarak kuduza karşı her yıl aşılanmaları gerekir. Koruyucu Kelev Kuduz Aşısı ile köpekler köpekler 3 aylık, kediler 6 aylık olduktan sonra aşılanır, aşı 1 yıl korur.
· Sahipli köpek nüfusu belirlenmeli ve aşılanmaları sağlanmalı,
· Sahipsiz köpeklerin kontrolü için bakım ve müşahade merkezleri oluşturulmalı, buraları bir anlamda sahiplendirmek için rehabilitasyon merkezleri olmalı. Bu merkezlerde köpekler kısırlaştırılmalı, aşılanmalı, bakımları yapılıp, sahiplendirmek için hazır hale getirilmeli,
· Çevre kontrolü ile başıboş kedi ve köpeklerin besleneceği gıda artıkları ortadan kaldırılmalıdır.
2. İndirek Mücadele:
· Kuduz hastalığı hakkında halk ve çocuklar bilgilendirilmeli
· İnsanların hayvanlara gösterdikleri sevginin yanı sıra, sorumluluklarının da olduğu bilinçlendirilmelidir.
25 Mart 2007: 20:34 #34834Hakan ARIÜyeLARVAMİGRANS VİSCERALİS
Toxocara canis ve Toxocara mystax isimli köpek ve kedi barsak solucanlarının (askarit) insanlarda oluşturduğu hastalıktır.Çoğunlukla çocuklarda gözlenir
İçinde enfektif larva bulunan askarit yumurtaları insanlar, koyunlar ve sığırlar tarafından alındığında, larva ince barsaklarda serbest kalır. Barsak duvarını delerek karaciğer ve akciğer üzerinden büyük dolaşıma girerek çeşitli dokulara yerleşirler. Göz bozukluklarına, sinir sistemi problemlerine yol açması mümkündür.
Korunma: Kedi ve köpeklerde uygun parazit mücadelesi yapılması, Ellerin çok iyi şekilde yıkanması
Larva Migrans Cutanea
SEBEBİ: Köpeklerde bulunan kancalı kurtlardır. Anchylostoma caninum larvaları insanlarda deride Larvae migrans cutanea adı verilen kaşıntılı bir deri hastalığına yol açabilir. Deriyi delerek veya ağız yoluyla giren larvaların sebep olabileceği Hastalık, temizlik kurallarına riayet edilerek önlenebilir.
Koruma : Köpeklerde uygun antiparaziter tedavi yapılmalıdır.
CYSTİCERCUS CELLULOSAE
Olgunları “Taenia solium” insanların ince bağırsaklarında bulunmaktadır. Gelişmesinde arakonak domuzdur fakat larvalar insan, köpek ve kedilerde de görülebilmektedir. Çizgili kaslarda yerleşen Sistiserkus sellulosa adı verilen larvalara akciğer, karaciğer, böbrek ve beyinde de rastlanmaktadır. İnsanlar, larvaları canlı sistiserk taşıyan domuz etlerini çiğ veya az pişmiş olarak yemek suretiyle alırlar. T. solium yumurtaları ile bulaşık yiyecekler ve ortam yoluyla da bulaşma olabilmektedir.
İnsanlarda sistiserkozis genellikle otopsiler sırasında rastgele teşhis edilmektedir.
Cysticercus bovis :
Olgunları “Taenia saginata” insanların ince bağırsaklarında, larvaları ise sığırlarda görülmektedir. Sığırlar T. saginata ile bulaşık insan dışkısını otlarlarla birlikte alarak enfekte olurlar. Sığırların bağırsaklarında serbest kalan onkosferler bağırsak çeperini delerek kan damarlarına veya lenf kanallarına geçer ve dolaşımla çizgili kaslara, özellikle dil, boyun, kalp, omuz ve but kaslarına yerleşerek sistiserk olarak gelişir. İnsanların bu enfeksiyondan korunması beslenme alışkanlıklarına bağlıdır. Pastırmada sistiserkler 14 gün canlı kalabilmektedir. Sığır etlerinin iyi pişirilerek tüketilmesi gerekir. C. bovis 57 oC’ de ölmektedir ancak bu ısının etin ortasına kadar erişmesi gerekir.
LEİCHMANİASİS
Başlıca etkeni Leichmania donavani dir. .İnsan ve köpeklerde görülür. 5 yaşın üstündeki köpekler daha duyarlıdır. Kedilerde nadiren görülen bir hastalıktır.Leichmaniasis, deride ve iç organlarda görülen, iki şekilde oluşabilir. Giriş yerine bağlı oluştuğu iddia edilir. * Hastalığın taşıyıcısı phlebotomus’tur (kan emici dişi kum sineği = tatarcık = yakarca). Insanlara promostigote haliyle bu vektörler tarafından bulaştırılır. Insanlarda kala-azar veya şark-çıbanı olarak bilinen hastalıkları oluşturur.
Köpeklerdeki Klinik Belirtiler:
Deri lezyonları-kepeklenme tüy dökülmesi
Ülserler, nodüller
Burunda erozyon ve kanamalar
Tırnak deformasyonları
Halsizlik
Gözlerde kızarıklık
Kaslarda atrofi
Mide-barsak problemleri
Kuluçka Dönemi: Bir kaç ay yada yıl sürebilir. Laboratuar testleri veya hızlı saha testleri ile tanı konabilir. Tedavisi mümkündür. Ancak, tedaviye bir çok olay direnç gösterir.LEPTOSPİROZİS
Leptospirozis, sarılık, anemi, hemoglobinuri, septisemi, abortus, mastitis ve ölümle seyreden zoonoz, infeksiyöz bir hastalıktır.Hastalık, Leptospira türleri tarafından meydana getirilmektedir. Leptospira cinsindeki mikroorganizmalar iki büyük gruba ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi insan ve memeli hayvanlarda hastalık yapabilen leptospiraları içeren L. interronans (L. grippotyphosa, L. pomona, L. icterohaemorrhagiae, L. canicola) ikincisi ise saprofit leptospiraları içeren L. biflexadır. Etken yeryüzünde yaygın olarak bulunur. Sıcak, yağışlı, bataklık yerlerde, organik madde içeren topraklarda, durgun sularda, mezbaha artıklarının aktığı sularda uzun süre yaşarlar. Stres faktörleri hastalığın çıkışını hızlandırır.
Bulaşma:
Konjenital, direk (mikroplu materyalle temas ve çiftleşme), indirek, vektörler aracılığı ile ve taşıyıcı hayvanlar (rat, köpek, domuz, tilki vs.) ile olmaktadır.
Teşhis:
Leptospirozisin teşhisinde hastalığın klinik hikayesi, sürünün durumu, enfeksiyonun süresi önemlidir. Aniden süt kesilmesi, özellikle genç hayvanlarda ikterus ve hemoglobinuri, köpeklerde nefritis ve meningitis akut leptospiriozisten şüphelendirirken; abort, zamansız doğum, ölü doğum ve infertilite kronik leptospirozisten şüphelendirir.
İnsanlara genellikle leptospirialarla bulaşmış su ve besin maddeleri ile bulaşır. Hastalıktan ölen veya ölmeden önce kesilen hayvanların iç organları ve kan ile temas eden insanlara da (veteriner hekim, kasap) etken bulaşabilmektedir. İnsanlarda etken kana karıştıktan sonra yerleştiği organa göre değişik belirtiler ortaya çıkar. En çok karaciğer ve böbreğe yerleştiğinden dolayı sarılık, albuminuri, azot retensiyonu en fazla görülen bulgulardır. Hastalık menenjit ile de komplike olabilir.
Teşhis:
Hastalık hayvanlarda klinik olarak, babesiozis, anaplazmozis, bitkisel zehirlenmeler, basiller ikterohemoglobinuri, abortuslar, sütten kan gelmesi ve sütün kesilmesi ile mastitislerle karışır.
Laboratuvara idrar, kan, serum, böbrek, karaciğer vs gönderilir. Bu materyaller bakteriyolojik, serolojik ve patolojik yöntemlerle işlenerek teşhise gidilmeye çalışılır.
Korunma:
1.
Sürüye infeksiyonu sokmamalı: Dışarıdan hayvan alımı kontrollü olmalı, yabani hayvan ve rodentlerle mücadele edilmelidir. Bataklıklar kurutulmalı ve mera drenaji yapılmalıdır.
2.Portörler ayıklanmalı: Serolojik yoklamalarla tespit edilen portörler ayıklanmalıdır.
3.İnfeksiyon kaynakları yok edilmeli: Aborte fetus, uterus akıntıları, infekte hayvanların sütleri, kadavraları, bulaşık ot, saman, vs. yakılmalı veya gömülerek yok edilmelidir.
4.Aşılama.
LYME DİSEASE
Etkeni: Borrelia burgdorferi.
Kenelerle, hasta hayvanın kanı ve idrarıyla diğer köpeklere ve insanlara bulaşır.
Klinik belirtiler: Romatizmaya çok benzeyen belirtiler gösterir.Eklem şişlikleri, topallık, boyun ve baş bölgesi kaslarında ağrı, halsizlik, ateş, deride kızarıklıklar (erythemamigrans).
Laboratuar bulguları spesifik değildir.
Teşhis: Köpeklerde saha testleri ile kolayca teşhis edilebilir.
Korunma:
Köpekler için aşısı vardır.
Kenelerle mücadele yapılmalıdır.
İnsanlar kenelerden korunacak şekilde giyinmelidir.
Tedavisi mümkündür.
MİCROSPORİUM CANİS (Dermatophytosis)
Kedi ve köpeklerden insanlara bulaşabilecek bir deri hastalığıdır.Uzun tüylü kediler bazen belirti göstermeden Microsporum canis taşıyıcısı olabilirler.
Kedi ve Köpeklerdeki Lezyonlar:
Kıllarda kırılma ve kepeklenme
Lokal tüy dökülmeleri
Süratle gelişen, 1-4 cm çapında yuvarlak yada oval lezyonlar
Değişen şiddette kaşıntı
Tırnak problemleri
Kulak iltihabı
Kızarıklıklar
Kedi ve köpeklerde sistemik ve lokal tedaviler uygulanır. Koruyucu ve tedavi edici aşısı vardır.
TOKSOSLAPMOSİS
İnsan ve kanatlılar dahil tüm sıcakkanlı hayvanları enfekte edebilen protozoer bir enfeksiyondur. Kesin konakçısı evcil ve yabani kedigillerdir. Gelişmesinde üç form vardır. Bunlar ; arakonakçıda bulunan doku kisti formları olan takizoit ve bradizoit ile son konakçıda bulunan ookist formudur.
Bulaşma dört şekilde olur:
1. Ookistlerle bulaşma : Kedi dışkısı ile çıkarılan ookistlerin ağız yolu ile alınması sonucu meydana gelir. Ookistler içme sularında ve nemli topraklarda bir yıldan fazla canlı kalabildiklerinden bulaşma potansiyeli çok yüksektir.
2. Bradizoitlerle bulaşma: Kedi, köpek ve insanda görülür. Kistli etlerin iyi pişirilmeden alınması sonucu, bradizoitlerin bağırsaklardan dokulara geçmesiyle oluşur. Özellikle çiğ köfte, sucuk, salam, pastırma gibi besinleri tüketenlerde insidans daha yüksektir.
3. Takizoitlerle bulaşma: Akut toksoplazmozun parazitemi döneminde görülebilir. Kongenital ve laboratuvar çalışmaları sırasında gelişen olgularda bulaşma takizoitlerle olmaktadır.
4. Kongenital bulaşma : Plasenta yoluyla anadan yavruya geçiştir. Koyun, fare ve insanlarda görülür. Hamileliği sırasında ilk kez enfekte olan kadınlarda görülür.
Hastalıktan korunmada;
· Etler çiğ veya az pişmiş olarak yenmemelidir. 66 oC’ de pişirmek veya füme yapmakla, – 20 oC’ de dondurmakla etlerdeki Toksoplazma kistlerinin etkisiz hale getirilebileceği bildirilmektedir.
· Çiğ yumurta ve süt tüketilmemelidir.
· Sahipli kediler pişirilmiş et ve et ürünleri ile beslenmeli, avladıkları fare ve kuşları yemeleri önlenmelidir.
· Kedilerin dışkılama kapları her gün temizlenerek kumu yenilenmeli ve böylece ookistlerin sporlanması önlenmelidir.
· Su ve sebzelerin kedi dışkısı ile kirlenmesi önlenmelidir.
· Hayvan yemlerinin kedi dışkısı ile bulaşması önlenmelidir.
· Bulaşmada artropodların da rol oynayabileceği düşünülerek mücadele edilmelidir.
· Kedi veya kedi dışkısı ile çalışma yapan laboratuar personeli risk altındadır. Bu kişiler laboratuar tezgah ve aletlerinin kontaminasyonundan kaçınmalı, eldiven ve koruyucu elbise kullanmalıdır.
10 Mart 2010: 21:42 #93263SkeltonKingÜyeyazı için çok teşekkürler..parazitoloji açısından çok faydalı olmuş..ama bana acil bi cevap gerekli ? genelde köpeklerde görülen Drofilario İmmitis adlı parazit neden kalbin sağ atrium ya da sağ ventrikülüne yerleşiyor? teşekkrler şimdiden
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.