Giriş Yap

Oluşturulan forum yanıtları

15 yazı görüntüleniyor - 691 ile 705 arası (toplam 974)
  • Yazar
    Yazılar
  • yanıtla: deli dana hastalığı #34034
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    rica ederim bizde müşteri memnuniyeti esastır:)

    yanıtla: Kürtaj sonrası görüntüler #34033
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    link yenilenmiştir.
    teşekkürler…

    yanıtla: Korkunç resimler 2 +18 etkilene bilirsiniz #34031
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    drugdealer1sv5.jpg
    drugdealer2dt9.jpg
    drugdealer4gj4.jpg
    drugdealer5fa2.jpg
    murder2020hit20by20car203kw7.jpg

    yanıtla: BU KADAR GÜVERCİN RESMİ NERDE GÖRÜLMÜŞ #34025
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/13.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/14.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/15.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/16.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/17.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/18.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/19.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/20.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/21.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/22.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/23.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/24.JPG[/img]

    yanıtla: BU KADAR GÜVERCİN RESMİ NERDE GÖRÜLMÜŞ #34024
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/3.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/4.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/5.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/2.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/1.JPG[/img]
    [img]http://www.guvercincimiroglu.com/resimler/6.JPG[/img]

    yanıtla: BU KADAR GÜVERCİN RESMİ NERDE GÖRÜLMÜŞ #34023
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    UrunResmi-90.jpgguv-frillback.jpgoiseaufond-ecran-pigeon08.jpg
    pigeon.jpg

    yanıtla: BU KADAR GÜVERCİN RESMİ NERDE GÖRÜLMÜŞ #33982
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    334-dscf71154zz.jpgmiskiala1-k.jpg
    192832268_382e3e436f_m.jpg1486B022147A161C.jpg
    1155492141568.jpg
    azman_cati.jpg

    yanıtla: BU KADAR GÜVERCİN RESMİ NERDE GÖRÜLMÜŞ #33984
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    guvercin.jpgguvercin.jpg
    vivaforever_2411.jpgguvercin_by_joezombi.jpgtippler.jpg
    [img]http://www.mjora.com/lazurimtrl/kuslar/74_Columba_oenas.jp[/img]
    80820219_6762f90db2_m.jpg
    istanbullu1.jpg
    73_Columba_palumbus.jpg
    guve.jpg
    31531.jpg

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #34004
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    GÜVERCİNGİLLER ( COLUMBIDAE )
    Columbiformes takımı iki alt takıma ayrılmaktadır. Bunlardan biri Columbae, diğeri ise Pterocletes’dir. Columbae alt takımı ise iki familyadan meydana gelmektedir. Bunlardan ilki Columbidae diğeri ise Raphidae’dir.  
    Konumuzu oluşturan Columbidae familyasının güvercin ve kumruları da içine alan bir çok alt familyası bulunmaktadır. Columbidae familyası içine dahil olan 250’den fazla kuş türü bugün dünyanın kutuplar hariç hemen her yerine dağılmış olarak yaşamaktadır. Toplu halde yaşama eğiliminde olan kuşlardır.
    Ülkemizde Columbidae familyasının üyelerinden sadece 7 tanesine doğal olarak rastlanmaktadır. Bu araştırma ülkemizde rastlanan 7 türü tanıtmayı amaçlamaktadır. Bu 7 türü tanıtmadan önce Columbidae familyasının bazı özellikleri üzerinde durmak istiyoruz.

    GÜVERCİNGİLLERİN GENEL YAPISI
    Bu gruba giren kuşların çoğu orta irilikte, küçük ve yuvarlak başlı, kısa ayaklı, uzun ve sivri kanatlı kuşlardır. Yerde beslenmeye uyarlanmış bir vücut yapıları bulunan bu kuşlar iyi uçucudurlar.
    Güvercingillerin gaga biçimleri beslenme alışkanlıklarına göre değişiklik göstermektedir. Güvercingiller genellikle tane ( tohum ) ile beslenen kuşlardır. Ancak yurdumuzda bulunmayan ve meyve ile beslenen bazı türleri de vardır. Tane ile beslenen türlerde gaga, uzun ve incedir. Meyve ile beslenenlerde ise gaga kalın ve papağanlarınkine benzer şekilde ucu kancalıdır.
    Güvercingillerde yemek borusunun üzerinde yer alan ve besinleri depolamaya yarayan bir kursak bulunmaktadır. Ağızlarında diş gibi kesici ve öğütücü organları bulunmadığından güvercinler yediklerini direkt olarak kursaklarına gönderirler. Besinlerin depolanma ve sindirilme işlemi kursakta başlar ve tohumları öğütebilecek kadar gelişmiş olan taşlıkta devam eder. Tohumla beslenen güvercingillerde bağırsak uzundur. Meyve ile beslenenlerde ise daha kısadır.  
    Güvercingillerde bahar ayları ile birlikte çiftleşme ve yumurtlama dönemi başlar. Erkek güvercinler kendi üreme bölgelerini diğer erkeklere karşı koruma eğilimindedirler. Genellikle erkek kuş kendi üreme bölgesinde öterek dişi kuşu buraya çeker ve çiftleşirler. Dişi kuş, türe göre değişmekle birlikte genellikle iki tane yumurta yapar. Yuva yeri seçimi ağaç dalları üzeri, ağaç ve kaya kovukları, hatta toprak üzerine bile olabilmektedir. Güvercin yuvaları, diğer bazı kuşlarla karşılaştırıldığında son derece basittir. Çalı çırpıdan oluşan ufak bir yığınak şeklindedir.
    Dişi ve erkek kuş nöbetleşe olarak kuluçkaya yatarlar. Kuluçka süresi ortalama 15 gün kadardır. Yavrular yumurtadan çıktıklarında tüysüz ve gözleri kapalıdırlar. Yavrunun bakımı da gene ana ve baba kuş tarafından ortaklaşa yürütülür. Yavrunun gözleri 5-6 gün içinde açılır. 1 aylık olduklarında bütün tüyleri çıkmış ve uçabilecek hale gelmiş olurlar. Başlangıçta yavrunun gagası yumuşaktır ve kendi kendine yem yiyemez ve ana ve babası tarafından beslenir. Gaganın sertleşmesi 40 gün kadar sürmektedir. Bu sürenin sonunda yavru kuş kendi başına beslenebilecek ve tam olarak uçabilecek konuma gelmektedir.

    GÜVERCİNGİLLERİN FARKLI ÖZELLİKLERİ
    Güvercin, insanoğlunun evcilleştirdiği ilk kuş olma özelliğini korumaktadır. Dolayısıyla güvercin yetiştiriciliğinin tarihi de oldukça eskilere kadar gitmektedir. Güvercingilleri diğer kuşlardan ayıran bazı önemli özellikler bulunmaktadır. Bunların başında, su içme şekilleri ve yavru besleme özellikleri gelmektedir.

    SU İÇME ŞEKİLLERİ
    Güvercingillerde su içme şekli diğer bir çok kuştan farklıdır. Diğer kuşlar, bir yudum su alıp kafalarını yukarı doğru kaldırarak suyu yutarlar. Kuşlarda burun delikleri ile gagaları arasını kapatabilecek bir yapı bulunmaz. Bu nedenle kuşlar, vakum oluşturup suyu ememezler. Suyu gırtlaklarına iletebilmek için kafalarını yukarı kaldırma gereksinimi duyarlar. Ancak güvercingiller, burun deliklerini de suya daldırırlar ve yemek borusundaki kasların yardımı ile vakum oluşturarak aynı memelilerde olduğu gibi suyu emerek içerler. Bu özellik sadece güvercingiller familyasına ait kuşlarda bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeni ile güvercinlerin içecekleri su kaynaklarının ya da su kaplarının gaga ve burun deliklerini daldırabilecekleri derinlikte olmaları gerekir.

    GÜVERCİN SÜTÜ SALGISI
    Bütün kuşlar içinde yalnızca Columbidae ( güvercingiller ) üyelerinde rastlanan benzersiz bir özellik yavruların beslenmesi için “güvercin sütü” adı verilen bir salgının salgılanmasıdır. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra yaklaşık bir hafta süre ile bu salgı ile beslenirler. Daha sonra ana ve babalarının kursaklarında öğüttükleri yarı sindirilmiş besinle beslenmeye geçerler. Yavru kuş gagasını ebeveynlerinin ağzının içine sokar ve ebeveynlerinin kusmasını sağlayarak bu salgıyı alır.
    Güvercinin beynin altında bulunan hipofiz bezinin salgıladığı prolaktin adı verilen bir hormon, bu salgı mekanizmasını harekete geçirmektedir. Kursak çeperinden salgılanan bu besleyici maddenin bileşimi memelilerdeki süte oldukça yakındır. Halk arasında “kuş sütü” olarak bilinen bu salgı, güvercinlerde sadece kuluçka dönemi sonuna doğru yaklaşık bir hafta süre ile salgılanan bir maddedir.

    GÜVERCİNGİLLERİN YURDUMUZDA BULUNAN ÜYELERİ
    250’den fazla üyesi bulunan güvercingiller ailesinin yurdumuzda sadece 7 türü doğal olarak  yaşamaktadır. Bu 7 türden biri göçmen, diğerleri yerli kuştur. Evcil güvercini de dahil edersek 8 tür olduğunu söyleyebiliriz. Bu türleri Türkçe, Latince ve İngilizce ve Almanca adları ile şu şekilde sıralayabiliriz.

    1) Kaya Güvercini   ( Columba livia ) ( Rock Dove )  ( Felsentaube )
    2) Tahtalı   ( Columba palumbus ) ( Woodpigeon ) ( Ringeltaube )
    3) Gökçe Güvercin   ( Columba oenas ) ( Stock Dove ) ( Hohltaube )
    4) Evcil Güvercin   ( Columba domestica )
    5) Kumru   ( Streptopelia decaocto ) ( Collared Dove ) ( Türkentaube )
    6) Küçük Kumru   ( Streptopelia senegalensis ) ( Palm Dove) ( Palmtaube )
    7) Üveyik   ( Streptopelia turtur ) ( Turtle Dove ) ( Turteltaube )
    8) Doğu Üveyiği   ( Streptopelia orientalis ) ( Rufous Turtle Dove )

    KAYA GÜVERCİNİ  ( Columba Livia )
    Evcil güvercinlerin atası olduğu kabul edilmektedir. Görünüş olarak evcil güvercinlere benzer. Gövdesi kurşuni mavidir. Kanatlar açık kurşuni mavi olup üzerinde iki tane siyah şerit ( çubuk ) bulunur. Boyun yanları yanar döner erguvani ve yeşil renktedir. Kuyruk tüylerinin ucu siyahtır. Kuyruk üstü tüyleri beyaz ya da açık gridir. Kanat altları beyazdır. Gaga siyah, ayaklar kırmızı, tırnaklar siyah, göz rengi koyu portakal, kırmızı, göz halkası sarıdır. Boyu 32 cm’dir.
    Kırlarda, tarlalarda kaya kovuklarında yaşar. Dünyada en yaygın olan güvercin türüdür. Bu türün şehirlere adapte olmuş bir grubu “şehir güvercini” adı ile anılır. Cami avlularında, şehir meydanlarında büyük gruplar halinde karşılaştığımız bu güvercinler, son yıllarda evlerin çatılarına ve balkonlarına kadar yayılmışlardır.
    Kaya güvercinlerinde eşlerin birbirine bağlılığı ömür boyu devam eder. Dişi kuş iki yumurta yapar. Yılda üç kez kuluçkaya yattıkları olur. Kuluçka süresi 18 gündür. Yavrular 1 ay içinde yem yiyebilecek ve uçabilecek hale gelirler. Yavruların eşeysel olgunluğa erişmeleri 6 ay kadar sonra olur.

    TAHTALI  ( Columba Palumbus )
    Güvercinlerin en irisidir. Boynun iki yanında ve kanatlarında beyaz bantlar bulunur. Boyundaki beyaz bant sadece erişkin kuşlarda vardır. Genç kuşlarda henüz oluşmamıştır. Özellikle uçarken kanadında bulunan beyaz şerit ile kolayca ayırt edilebilir. Boyun kısmı parıltılı yeşil, göğüs kısmı erguvani ve kanat uçları siyahtır. Kuyruk diğer güvercinlere göre daha uzundur. Gaga sarı, bacaklar kırmızıdır. Boyu 40 cm kadardır ve sert kanat vuruşları ile uçar.
    Yapraklı ve iğneli yapraklı ormanlarda, dağlık alanlarda yaşar. Meşe palamudu ormanlarında sık rastlanır. Yurdumuzda ormanlık ve ağaçlı bütün bölgelerinde bulunur. Yuvasını ağaç dalları arasına, ağaç kovuklarına yapar. Dişi kuş 2 yumurta bırakır. Kuluçka süresi 15 – 18 gündür. Yılda iki kere kuluçkaya yatar. Yavrular 1 aylık olduklarında yem yer ve uçabilirler. Yavrular ikinci yaşın ortalarında eşeysel olgunluğa ulaşırlar. Bu kuşlarda yuvayı erkek kuş hazırlamaktadır. Eş seçimi sezonluktur. Her sezonda yeni eş edinilir.

    GÖKÇE GÜVERCİN ( Columba Oenas )
    Görünüş olarak kaya güvercinine benzer. Ancak rengi daha koyu mavi ve kurşunidir. Göğüs koyu erguvanidir. Kuyruk sokumunda beyazlık bulunmaz. Kanatları üzerindeki siyah şeritler ( kolon ) daha incedir. Kuyruk ucundaki siyah bant ise daha geniştir. Boyu 33 cm’dir. Gaganın dip kısmı kırmızı, uca doğru sarımsı, ayaklar ise kırmızıdır. Gözü koyu renklidir.
    Ağaç, kaya ve toprak kovuklarına yuva yapar. Yaşlı ormanları sever. Kışın açık arazide bulunur. Yılda üç kez aynı yuvada kuluçkaya yatar. Kuluçka süresi 17 gündür. Yavruları 25 günde yem yiyebilecek hale gelirler. Eş seçimi sezonluktur.
    Her türlü tane ve tohumla beslenen bu güvercine, yurdumuzun Orta Anadolu, Akdeniz ve Güneybatı Anadolu bölgelerinde devamlı rastlanırken, Karadeniz ve Kuzeybatı Anadolu bölgelerinde yaz göçmeni olarak görülür.  

    EVCİL GÜVERCİN ( Columba Domestica )
    Değişikliği sevmemeleri, yuvalarına ve eşlerine olan bağlılıkları, yön bulma konusundaki ustalıkları onların belli yerlere kolayca alışmalarını sağlamıştır. Gerek bu özellikleri gerekse farklı bazı nitelikleri bu kuşların insanlar tarafından benimsenmesine ve yetiştirilmelerine neden olmuştur.
    Tüm dünyada farklı amaç ve eğilimlerle beslenen evcil güvercinlerin dünya üzerinde 800 kadar farklı ırkı olduğu bilinmektedir. Tüm bu ırklar farklı renk, büyüklük ve özelliklere sahiptir. Bu ırklardan 30 kadarı ülkemizde de yetiştirilmektedir.
    Ülkemizde en yaygın olarak yetiştirilen ırk “Taklacı” veya “Mardin” adı ile bilinen kuşlardır. Bunun dışında, Adana, Ankut, Atlas, Azman, Bağdat, Bango, Baska, Bayburt, Bayramlı, Bursa, Çakal, Dolapçı, Domino, Dönek, Gökela, Hünkari, İskenderun, Karakan, Kelebek, Kumru, Mavibaş, Selçuk, Tavuskuyruk, Trabzon, Trakya gibi ırklar bulunmaktadır. Her ırk kendi içinde farklı özellikleri olan bireyleri barındırmaktadır. Örneğin Taklacı ırkı içinde, Mavi ( gök ), Sabuni ( boz ), Arap, Miski, Çakmaklı, Beyaz, Sarı, Şekeri, Kırmızı, Kahverengi ( çikolata ), Yanardöner, Zeytini gibi alt bireyler yer almaktadır.
    Evcil güvercinin atasının kaya güvercini ( Columba livia ) olduğu görüşü Darwin de dahil olmak üzere çeşitli araştırmacılar tarafından savunulmaktadır. Farklı bazı ortitologlar ( kuş bilimciler ) ise, evcil güvercinin 2 veya 4 tür yabani güvercin türünün melezlenmesi ile ortaya çıktığı görüşünü benimsemektedirler.  

    KUMRU ( Streptopelia Decaocto )
    “Kolyeli Kumru” adı ile de bilinen bu kuş, güvercinden biraz küçüktür. Boyu 31 cm kadardır. Genel olarak üzerinde kül rengi yada bej renkler hakimdir. Boynunun gerisinde siyah bir çizgi bulunmaktadır. Bu nedenle kolyeli kumru olarak da adlandırılmaktadır. Kanat telekleri koyu gri, kuyruk telekleri ise sırtının rengindedir. Gaga gri, ayaklar ise kırmızıdır. Göz beyaz ya da açık gridir.
    İnsana yakın bir kuştur. Şehirlerde ve diğer yerleşim yerlerinde insanlarla birlikte yaşamayı sever. Ağaç üstlerine, elektrik ve telefon direklerine, çatı kenarlarına yuva yapar. Yaptığı yuvalar oldukça özensizdir. Dişi kuş yuvaya iki yumurta bırakır. Kuluçka süresi 15 gün kadardır. Yılda üç defa kuluçkaya yatar. Yavrular 3 haftalık olduklarında yem yiyebilecek ve uçabilecek hale gelirler. Bir yaşından itibaren eşeysel olgunluğa erişen yavrular, sezonluk olarak eş seçerler. Yurdumuzda Doğu Karadeniz sahili ile Doğ Anadolu’nun bazı yerleri haricinde her yerde rastlanır. Taneler, tohum, böcek ve üzümümsü meyvelerle beslenir.

    KÜÇÜK KUMRU ( Streptopelia Senegalensis )
    Görünüş olarak üveyiği andırmaktadır.  Boyu 26 cm olan bu kuşun kuyruğu üveyiğe benzer. Kanat örtüleri ve sırtı beneksiz kızıl kahverengi, kanat altı örtüleri gri-mavidir. Göğüsünün üst kısmında siyah benekler bulunur. Gaga siyah, ayaklar kırmızıdır.
    İnsanlarla birlikte bulunmayı sever. Yuvasını pencere kenarlarına, ağaç dallarına, saçak çıkıntılarına yapar. Yaptığı yuvalar oldukça özensizdir. Dişi kuş yuvaya iki yumurta bırakır. Kuluçka süresi 15 gün kadardır. Yavrular 3 haftalık olduklarında yem yiyebilecek ve uçabilecek hale gelirler. Bir yaşından itibaren eşeysel olgunluğa erişen yavrular, sezonluk olarak eş seçerler. Yurdumuzda doğal olarak Güneydoğu Anadolu’da bulunur. Diğer bölgelere buradan dağılmıştır.

    ÜVEYİK ( Streptopelia Turtur )
    Kolyeli Kumrudan biraz küçük olan bu kuşun boyu 28 cm’dir. Üveyik bir yaz göçmenidir. Yurdumuza ilkbaharda gelir. Ülkemizde kuluçkaya yatar ve yavrular. Daha sonra kışı geçirmek üzere Orta Afrika ve Güney Asya’ya gider. Yurdumuzun hemen her bölgesinde görülür. Ürkek bir kuştur.
    Kuş genel olarak kızılımsı pas rengindedir. Sırt ve kanat örtü tüyleri koyu kahverengidir. Karın ve kuyruk altı tüyleri beyazdır. Kuyruk tüyleri koyu gridir. Kuyruk tüylerin orta tüyler dışında kalanlarının uçları beyazdır. Gaga koyu gri, bacaklar kirli kırmızıdır. Göz portakal rengindedir. Sert ve hızlı uçar.
    Ergen kuşlarda boyunun yanlarında enine üç tane dalgalı siyah şerit bulunur. Bu siyah şeritlerin etrafı beyazdır. Genç kuşlarda bu şeritler bulunmaz ve renk olarak daha kahverengine yakındırlar. Özellikle ötüş sesi ile tanınan bir kuştur.
    Ağaçlık geniş tarım alanlarında, orman kenarlarında, bağ ve bahçelerde yaşar. Yuvasını ağaç dalları arasına veya sık çalılıklara yapar. Sıcak bölgelerde yılda iki kez kuluçkaya yatar. Dişi kuş çalı çırpıdan oluşan özensiz yapılmış yuvaya iki yumurta bırakır. Kuluçka süresi 15 gündür. Yavrular üç haftalık olduklarında yem yiyebilecek ve uçabilecek hale gelirler. Sezonluk olarak eş seçen bir kuştur.

    DOĞU ÜVEYİĞİ ( Streptopelia Orientalis )

    “Büyük Üveyik” adı ile de bilinen bu kuş, üveyikten biraz daha iricedir. Boyu 33 cm’dir. Büyüklük olarak bir güvercini andırır. Yaşayışı, beslenmesi, üremesi aynı üveyiğe benzer. Renk olarak sırtı ve kanatları daha koyu, üzerindeki lekeler daha büyükçedir. Kanatların altı koyu gri, uçma teleklerinin uçları siyahtır. Kuyruk teleklerinin uçları ise üveyikteki gibi beyaz değil gridir. Boyunda ergen kuşlarda bulunan beyaz zemin üzerindeki siyah şeritler üveyiği oranla daha ince ve sayıca daha fazladır.
    Ülkemizde nadir olarak gözlenen kuşlardan birisidir. Ana vatanı Orta ve Doğu Asya olan bu kuşa yurdumuzda sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanmaktadır.

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #34003
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    Kümesimizdeki güvercinlerimizin arzuladigimiz yöndeki özelliklerini gelistirebilmek icin, yani en iyilerini secip, en iyilerinden yavrular elde etmek icin yavru veriminin bol olmasi gerekir. Yavru verimi denilince yilda cift basina yeme düsürdügümüz yavru sayisi kastedilmektedir. Eger bir üretim sezonunda cift basina ortalama yavru sayimiz 6 degilse kümesinizde bir problem var demektir. Üretim sezonu subat ile temmuz aylari arasidir. Subat ortasinda ciftlestirme, Subat sonu yumurtlama, mart ortasi yavrularin cikisi, nisan ortasi yeme düsmeleri ve asagi yukari her ay bir cift yavrudan temmuz ortasina kadar eder dört cift yavru. Elbetteki her ciftten sekiz yavru elde etmek mümkün degil. Dolayisiyla cift basina ortalama üc cift yavru diyoruz.

    Düsük yavru veriminin cesitli nedenleri olabilir. Öncelikle en iyi sayida yavruya ulasabilmek icin önkosullar neler onlara bir göz atalim.

    1. Kuslara (ana, baba) bagli nedenler:
    a- Ana babaya bagli nedenlerin en basinda saglik gelmektedir. Ancak saglikli kuslardan saglikli ve yeterli sayida yavru elde edilebilir. Disi kusun cinsiyet organlari onun yumurtlamasi icin gerekli isleyise sahip olmalidir. Ayni zamanda erkegin cinsiyet organlari da yumurtayi dölleme yeteneginde olmalidir. Saglik ile ilgili konulari baska bir yazimda detayli olarak isleyecegim.
    b- Ana ve baba yumurtlama gerceklestikten sonra onlarin üzerinde yatarak ve gerektiginde onlari cevirerek, bu yumurtalardan yavru cikmasi icin gerekli davranislari gösterme yeteneginde olmalilar.
    c- Bildigimiz gibi yavrular ciktiktan sonra ilk günlerde kursak sütü ile beslenirler. Iste yine ana ve babanin süt salgilama yetenekleri yerinde olmalidir. Kursak sütü salgisi kus yaslandikca geriler. Dolayisiyla esler secilirken yasli kuslara genc eslerin verilmesine dikkat edilmelidir. Cift, yavrularina düskün olmali yani yavruya bakma özellikleri güclü olmalidir.

    2. Cevreye bagli nedenler:
    a- Cevreye bagli nedenlerin basinda besleme gelmektedir. Üretim sezonu disinda özellikle disilerin yaglanmamasina dikkat edilmelidir. Bu nedenle kisin mümkünse agirlikli olarak arpa verilmelidir. Yemleme bir kez yapilmali ve kuslarin yiyebildikleri kadar arpa verilmelidir. Eger bugday veriliyorsa miktarini dörtte bir oraninda azaltiniz. Özellikle soguk günlerde veya uzunca ucuslar sonrasinda yemlerine bir miktar misir katiniz yada normalde verdiginiz yemden biraz fazlasini veriniz. Kuslarinizi ciftlestirmeden bir hafta önce, onlarin eni konu kizmalarini saglamak icin yemlerine fig, kirik bakla, burçak ve yemlik bezelye gibi proteinli daneler katiniz ya da dörtte bir oraninda pilic besi yemi veriniz. Yumurtlama sonrasinda bu tip yemlemeye devam ediniz. Yavrular 7-10 günlük olduktan sonra yemdeki proteinli dane oranini yada pilic besi yemini arttiriniz. Yem yanisira temiz ve berrak suda cok önemlidir. Mümkünse kümeste hergün taze su bulundurulmalidir.
    b- En az besleme kadar kümesin havalanmasi ve günes olmasi da önemlidir. Hayvanlarin gübresinden dolayi kapali kümeslerde amonyak orani cok cabuk yükselir. Amonyak, özellikle nemli bölgelerde daha da büyük bir sorundur. Kuslarimizin üsümesinden korkmayalim. Kümeslerimizi elimizden geldigince iyi havalandiralim. Nem ve kötü hava soguga nazaran kuslarimizin daha büyük düsmanlaridirlar. Kümesimizde büyük havalandirma acikliklarinin olmasi ve özellikle iyi havalarda bunlarin acilmalari cok önemlidir. Diger zamanlarda da rüzgardan korumak yeterlidir. Kümesin havasinin kötü olmasinin diger bir nedeni de kümesin hayvan sayisina göre kücük olmasidir. Sevgili yetistiriciler, hayvan sayinizi kümesinize göre ayarlayiniz. Önemli olan kuslarimizin sayica fazla olmalari degil, kaliteli ve saglikli olmalaridir.
    c- Yuvaliklar mümkün oldugunca büyük olmalidir. Yuvalıklar, yetistirdigimiz kuslarimizin büyüklüklerine bagli olarak en az 50 cm genisliginde, 40 cm derinliginde ve 30 cm yüksekliginde olmalidir.Yuvaligin icerisine ya tahtadan yada piyasada satilan yuvarlak plastik folluklardan koyunuz. Bunlar yavrularin temiz kalmasini, dolayisiyla kolay kolay hastalanmamasini saglar.

    Sevgili güvercin severler, gördügünüz gibi basarili bir kümes yönetimine giden yol kolay degil. Elbetteki yukarida size önerdiklerimizi yapmak zorunda degilsiniz. Dedigim gibi bunlar öneri. Yavru veriminin nelere bagli oldugunu gördükten sonra eminim sizler de kendi kümesinizde düzeltmeniz gereken problemleri, bizim de önerilerimizi dikkate alarak kendi yöntemlerinize göre cözeceksinizdir.

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #34002
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    [/color]
    UÇURDUĞUMUZ GÜVERCİN YA GERİ DÖNMEZSE ?

    Güvercin yetiştirenler için bu işin en önemli yanı kuşlarının uçuş performansıdır. Kendi kuşları ile özdeşleşmiş bir çok kuşçu tanıyorum. Kuşları ile birlikte aynı kümeste yattığı için gazetelere haber olanların yanı sıra, bir çift güvercin için ufak çaplı servet ödeyenler hiç de az değil.

    Kısa sürede bir yaşam biçimine dönüşen bu tutku, zamanla hep daha iyi kuşlara sahip olabilmek uğruna verilen uzun bir uğraş haline geliyor.

    Peki bu derece değer verdiğiniz güvercininizin uçurduğunuzda yuvasına geri gelemeyeceğini bilseydiniz ne yapardınız ? Bu konuda en ufak bir şüpheniz olsaydı kuşunuzu uçurur muydunuz ?

    Sanırım böyle bir şey olsaydı kimse güvercin uçurmaz hatta beslemezdi. Güvercin belki de bir kafes kuşu olarak alınıp satılır, kuş satın alınacağı zaman sadece renksel ve şekilsel bazı özelliklere bakılır, uçuş performansı gibi bir kavram hiç olmazdı. Bu aslında bildiğimiz anlamda güvercin yetiştiriciliğinin de sanırım sonu olurdu. Neyse ki, bütün güvercin yetiştiricileri uçurdukları kuşlarının yuvalarına geri döneceğinden adları gibi emindirler. Bazen çeşitli nedenlerle istisnai bazı durumlar yaşansa bile, bir güvercin uçtuktan sonra mutlaka yuvasına geri dönmektedir. Evcil güvercinlerle ilk tanıştığım ortaokul yıllarımda beni ilk etkileyen özellik, uçurduğum kuşların yuvalarına geri dönmeleri olmuştu. Uzunca bir süre neden kaçıp gitmediklerine ya da kaybolmadıklarına hayret etmiştim. Güvercinlerim gökyüzünde nokta gibi gözüküyor ve sonra da onları gözle göremez oluyordum. Eminim o yükseklikten bütün Ankara’yı ve çevresini çok rahat bir şekilde görebiliyorlardı. Daha sonra alçalıyor ve benim balkonumu bulup yuvalarına geri gelmeyi becerebiliyorlardı. Gerçekten de hayret vericiydi.

    GÜVERCİNLER YÖNLERİNİ NASIL BULUYORLAR ?

    Güvercini diğer bir çok canlıdan ayıran en önemli özellik, kanımca yuvasına ve eşine olan bağlılığı ile çok gelişmiş olan yön bulma yeteneğidir. Acaba güvercinler bu özelliklerini neye borçlular ? Nasıl olup da şaşmaz bir şekilde yönlerini bulabiliyorlar ? Bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bir çok bilim insanı bu konuda araştırmalar ve deneyler yapmıştır. İlk önceleri, kuşların yer şekillerini, binaları vb noktaları akıllarında tuttukları ve yönlerini bunlara göre belirledikleri düşünülmekteydi. Yapılan bazı deneyler bu düşüncenin yanlış olduğunu ortaya çıkarttı. Güvercinlerin gözlerine etrafı görmelerini engelleyen lensler takılarak yapılan bir deneyde, kuşlar bir tür kör edildiler. Daha sonra yuvalarından oldukça uzağa götürülüp uçuruldular. Bu durumda bile güvercinlerin bir çoğunun yuvalarına geri geldiği gözlendi. Bunun üzerine daha farklı varsayımlar üzerinde durulmaya başlandı. Aslında kuşların güneş ve yıldızlara bakarak yön belirledikleri görüşü uzun bir zamandır araştırılmaktaydı. Bu konuda yapılan bazı deneyler bu görüşü destekler doğrultudaydı. Özellikle posta güvercinleri ile çeşitli deneyler yürütülüyordu. Bu kuşların uzun yolları kat edip geri gelmeleri üzerinde duran bilim insanları kuşların güneşe göre yön belirlediklerini saptadılar.

    GÜNEŞE VE YILDIZLARA GÖRE YÖN BULMA

    Bu konuda ilk kez ortaya görüş süren Alman kuş bilimci ( ornitolog ) Kramer olmuştur. Gündüzleri göç eden kuşlardan olan bir sığırcık ( Sturnus vulgaris ) ile yaptığı bir deneyde, sığırcığı etrafını aynalar ile kapattığı bir deney kafesine koymuştur. Aynalar öyle bir konumda yerleştirilmişlerdir ki kuş güneşten başka bir şey görememektedir. Kramer aynaların konumu ile oynayabilmektedir. Böylece aynaların konumunu değiştirerek güneşin durumunu istediği gibi değiştirebiliyordu. Aynaları her oynayışında sığırcığın güneşe göre aynı konumunu koruyabilmek için aynanın oynatıldığı ölçüde sürekli yer değiştirdiğini fark etti. Bunun üzerine aynı deneyi farklı bir biçimde tekrarladı. Bu sefer kuş, kapalı bir ortamda güneşi görmeksizin aynı deneye tabi tutuldu. Bu deney sonrası kuş yön duygusunu tamamen yitirdi. Yaptığı benzer deneyler sonucu Kramer, kuşların güneşin kendi yörüngesi üzerindeki hareketini fark ettiklerini, buna bağlı olarak konumlarını belirleyebildikleri sonucuna vardı. Özellikle gece de göçlerini sürdüren bazı kuş türleri üzerinde yapılan araştırmalar ise, bu kuşların yönlerini yıldızlara bakarak saptayabildiklerini ortaya çıkarttı. Ancak burada kuşlar eski gemiciler gibi kutup yıldızına bakıp ya da herhangi bir yıldıza bakıp yön belirlemiyorlar, gökyüzünün genel konumuna göre yön tayin ediyorlardı. Sarıasma ( Oriolus oriolus ) kuşları, yapay bir ortamda sonbahar gökyüzü görünümü altında yetiştirilmişlerdir. Bu kuşların sonradan yapılan deneylerde bu yapay gökyüzüne göre yönlerini bulabildikleri saptanmıştır.

    GÜVERCİNLER DÜNYANIN MANYETİK ALANINI KULLANIYOR

    Yukarıda anlatılanlara benzer şekilde yapılan bir çok deney, kuşların gökyüzüne bakarak güneş ve yıldızların konumuna göre yön saptayabildiklerini göstermiştir. Ancak gözleri lensle kapatılan güvercinlerin de yönlerini bulabilmiş olması veya gece göç eden kuşların kapalı havalarda yönlerini şaşırmamış olmaları gibi durumlar kuşların farklı bir yön bulma mekanizmasını da kullandıklarını göstermektedir. Peki bu mekanizma ne olabilir? Yapılan araştırmalar, dünyanın manyetik alanının kuşlar tarafından yön bulmak amacı ile kullanıldığını ortaya çıkartmıştır. Kuşlar yer kürenin manyetik alanından yararlanarak yön bulma yetisi geliştirmişlerdir. Kuşların bir çoğu Manyereseptör adı verilen manyetik alan algılayıcı bir sisteme sahiptirler. Bu sistem sayesinde kuşlar göç sırasında ya da uçurulduklarında dünyanın değişen manyetik alanını hissederek yönlerini belirleyebilmektedirler. Deneyler, göçmen kuşların manyetik alandaki %2’lik bir değişimi bile algıladıklarını göstermiştir. Özetle kuşların içinde bir tür pusula bulunmaktadır. Hayvanların yön bulmada dünyanın manyetik alanını kullandıkları görüşü, ilk kez Rus doğa bilimci Middendrof tarafından 1947 yılında ortaya atılmıştır. Dünyadaki manyetik alan, yer kürenin çekirdeğinde erimiş halde bulunan ve hareketli olan demirden kaynaklanmaktadır. Bu manyetik alan, yer kürenin içinden, okyanuslardan ve atmosferden geçerek bir kutuptan diğerine ulaşan oval biçimli akış çizgileri şeklindedir. Bu aynı bir mıknatısın kutupları arasına demir tozları serpiştirildiğinde oluşan çizgilere benzemektedir. Gözle görünmeyen ancak varlığı deneylerle saptanabilen bu manyetik alandan esinlenerek, yön bulmaya yarayan pusula dediğimiz aletler icat edilmiştir. Pusulanın ibresi hep bu manyetik alan çizgilerine paralel konumda durur ve dolayısıyla bize hep kutupları işaret eder. Bizler ancak bir pusula yardımı ile bu doğrultuları saptayabilirken acaba kuşlar bunu nasıl becermektedirler ? Kuşların iç pusulası nasıl çalışmaktadır ?

    KUŞLARIN İÇ PUSULASI

    Kuşların Manyereseptör ( manyetik alan algılayıcı ) bir sisteme sahip olduğunun düşünülmesi üzerine, bu konuda araştırmalar yoğunlaştı. Bu varsayımı doğrulamak için iki Amerikalı araştırmacı olan Walcot ve Keeton çeşitli deneyler yaptılar. Uzaklardan uçurulduklarında yönlerini kolaylıkla bulabilen bir dizi güvercin üzerinde yürütülen bu deneylerde, ilk olarak güvercinlerin üzerine küçük bir mıknatıs bağlandı. Bu şartlarda uzaktan bırakılan güvercinlerin yönlerini tamamen şaşırdıkları gözlendi. Kuşlara bağlanan mıknatısın kuşların iç pusulası üzerinde saptırıcı etki yaptığının saptanması, aynı zamanda böyle bir sistemin varlığını da kanıtlamaktaydı. Bu olayın belirlenmesi üzerine bu doğrultudaki araştırmalar hız kazandı. Bugün, jeomanyetik alandaki değişmelerin, güneşteki patlamalar ve bazı değişikliklerin yeryüzündeki biyolojik sistemleri olumsuz etkilediğini bilmekteyiz. Jeomanyetik fırtınaya yakalanan bazı güvercinlerin yönlerini şaşırdıkları gözlenmiştir. Bu tür değişimlerin özellikle göçmen kuşların göç yollarını şaşırmasından, balinaların karaya vurmasına kadar bir çok değişime yol açtığı bilinmektedir.

    MANYERESEPTÖR NASIL ÇALIŞMAKTADIR ?

    Yeryüzündeki manyetik akım çizgileri, jeomanyetik ekvatorda yatay durumdayken, kuzeye ve güneye doğru gidildikçe daha dik açılarla kesişir konuma gelir. Alanın şiddeti kutuplara yaklaşıldıkça artar. Ekvatorda ise daha zayıftır. Dünyada yaşayan bazı canlıların bu alanın şiddetini ve eğim açısını saptayabilen Manyereseptör adı verilen alıcılara sahip olduğu deneylerle belirlenmiştir. Bu alıcılara sahip canlıların bu sistemi yer küre üzerinde alan bulmakta kullandıkları saptanmıştır. Bu tür alıcılara sahip olan canlılar arasında bazı mikroorganizmalar, kuşlar, balinalar, bazı balıklar bulunmaktadır. Bir tür iç pusula olarak adlandırabileceğimiz bu sistem, güvercinlerde sinir sistemine yuvalanmış küçük manyetik mineral birikimleri ile sağlanmaktadır. Güvercinlerin kafatasları ile beyinleri arasında bulunan bu ferromanyetik tanecikler, yerin manyetik alanına karşı duyarlı birimlerdir. Pusulanın ibresi gibi düşünebileceğimiz bu mineral tanecikleri, yeryüzünün manyetik alanındaki değişimlerden etkilenmekte ve ilişikte bulundukları sinir hücrelerinde bir implus ( uyarı ) meydana getirmektedirler. Bu impluslar sinir sistemi aracılığı ile beyine iletilmekte ve güvercin gerekli hareketleri gerçekleştirmektedir. Amerikalı araştırmacılar olan Walcot ve Keeton bu konuda yaptıkları bir deneyde, her tarafı kapalı bir kafes içine koydukları saka kuşunu ( Carduelis carduelis ) Helmholtz bobini olarak adlandırılan manyetik alan yaratıcı bir sistemin merkezine yerleştirdiler. Bu sistem sayesinde manyetik alanın yoğunluğunu değiştirmeksizin alanın yönünü değiştirmek olanaklıydı. Alanın yönünü sürekli değiştirerek saka kuşunun davranışlarını gözlediler. Saka kuşu manyetik alanın yönü her değiştirildiğinde kendini yeni yöne göre ayarlıyordu. Bütün bu araştırmalar kuşların manyetik alandan yararlandığını ortaya koymaktadır.

    SİSTEMİN YANILGI NOKTALARI

    Bu sistem çok mükemmel gibi görünse de bazen yanılmaktadır. Özellikle manyetik alanı algılayamayacak şekilde uzaktan bırakılma, “lokal manyetik anormaller” olarak adlandırabileceğimiz demir yatakları, madenler, jeomanyetik alandaki değişime neden olan olaylar, fırtınalar hatta güneşteki patlamalar bile sistemin aksamasına neden olabilmektedir. Neyse ki, kuşlar sadece bu sistemden yararlanarak yön belirlememektedirler. Aslında kuşlar yön bulmakta güneş ve yıldızların konumlarını da kullanmaktadırlar. Bu nedenle esasen iki tane iç pusuladan bahsetmek belki de daha doğru olacaktır. Yeryüzünün manyetik alanının yön belirlemede kullanılmasını sağlayan bu sistem göçmen kuşların tümünde hatta bütün kuşlarda varmış gibi görünmektedir. Ancak her kuşun bu sistemi kullanma şekli farklıdır. Her iki sistemin ( pusulanın ) birbiri ile çeliştiği durumlarla da karşılaşılmaktadır. Hangi pusulanın kullanılacağı kuş türüne ve göç yollarına göre değişmektedir. Düzenli olarak yükseklerde uçan kuşlarda yıldız sistemi daha öncelikli kullanıldığı sanılmakla birlikte, çelişkili durumlarda manyetik pusulanın ön planda geçtiği düşünülmektedir. Bu konuda Bozötleğen ( Sylvia borin ) kuşlarının yavruları ile yapılan bir deneyde, kuşlar aynı yapay yıldız görüntülerinin bulunduğu iki farklı ortamda yetiştirilmişlerdir. Ortamlardan birinde manyetik alan bulunmakta, diğerinde ise bulunmamaktadır. Büyüyen kuşlar daha sonra doğaya salıverilmişlerdir. Manyetik alan bulunan ortamda yetiştirilenler doğru yöne yönelirlerken, manyetik alan bulunmayan ortamda yetiştirilenler yanlış yöne yönelmişlerdir. Deney sonuçları kuşların çelişkiye düştükleri durumlarda manyetik bilginin, yıldızlardan gelen bilginin önüne geçtiğini göstermektedir. Ancak son yıllarda bu konuda yepyeni teoriler ortaya atılmıştır. Posta güvercinleri ile yapılan deneyler, bu güvercinlerin yukarıda aktardığımız sistemlerin yanı sıra farklı bazı sistemleri daha kullandıklarını ortaya koymaktadır.

    KOKU TEORİSİ

    1947 yılında geliştirilen manyetik alan varsayımı uzun yıllar genel kabul görmüştür. Ancak son dönemde bu konuda yeni bir varsayım daha ortaya atılmıştır. Bu varsayıma göre güvercinler, koku duyguları sayesinde hedeflerine ulaşabilmektedirler. Koku varsayımı ilk kez 1972 yılında F. Papi tarafından ileri sürülmüş ve 1980 yılında Almanya’da Hans Wallraff tarafından hafifçe değiştirilerek son halini almıştır. Bu varsayıma göre her coğrafi bölgenin uçucu maddelerden oluşan kendine özgü bir kokusu vardır. Yapılan araştırmalar güvercinlerin yön bulmasına yarayan kokuların havada aeresol halinde değil, molekül halinde bulunduklarını ortaya çıkartmıştır. Posta güvercinlerinin bu kokuları tek tek tanıdıkları düşünülmektedir. Bu güvercinlerin yavrularının bile farklı yönden esen rüzgarların, farklı kokular taşıdığını daha uçmaya başlamadan öğrendiği ve yaşadığı bölgenin bir koku haritasını çıkarttığı kabul edilmektedir. Uçmaya başladıktan sonra ise, farklı bölgelerin kokularının bu haritaya ilave edilerek haritanın geliştirildiği varsayılmaktadır. Bu konuda bir çok deney yapılmakta ve varsayım desteklenmeye çalışılmaktadır. Özellikle koku alma duyuları geçici olarak köreltilen güvercinlerin tanımadıkları bir bölgeden geri dönemedikleri gözlenmiştir. Ancak bölgeyi önceden tanıyorlarsa geri gelebilmektedirler. Bugün koku varsayımı genel olarak kabul edilen bir görüş durumundadır. Ancak diğer yön bulma yetileri ile birlikte ve duruma göre kullanıldığı düşünülmektedir. Bu konudaki çalışmalar ve araştırmalar devam etmektedir.

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #34001
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    Diyarbakır’da yetiştirilmiş olan ve dünyanın hiç bir yerinde bulunmayan güvercinlerin evsafını ıslah ederek meydana getirmiş oldukları çeşitler aşağıdadır.

    Bu çeşitleri alıp da aynı evsafı muhafaza edemiyerek melez hale getirmiş Arap ülkelerinden Hama, Humus, Halep, Şam ve Beyrut gibi vilayetlerde bir kısmı bulunmaktadır.

    Diyarbakır güvercinlerini dört muhtelif şubeye ayırmışlardır. Bir güvercinin rengi 6 muhtelif renklerle 4 şubeye ayrılmışlardır. Bunlardan dört şubenin isimlerini şu şekilde adlandırmışlardır.

    1- Göğsü ağ (Ak)
    2- Ketme
    3- İçağlı
    4- Kızılbaş

    Göğsü ak: Göksü ak’ı 6 çeşit renge çevirmişlerdir. Bunlardan siyahına Atlas, sarısına Narinci, kırmızısına Ciğeri, gök rengine Gögala, açığına kürenk, zeytin rengine de Zeytuni adı verimiştir.

    Ketme: Ketmeler de 6 çeşide ayrılmıştır. Siyahına Ketme atlas, sarısına Bozak, kırmızısına Ketmeciğeri, gök rengine Ketmegögala, kül regine Ketmekürenk, zeytuni rengine Ketmeyusufi demişlerdir.

    İçağlı: Siyahına Zengi, sarısına Tahini, kırmızısına Gümüşkuyruk, gök rengine Kara, açığına Miski, zeytuni rengine de Yusufi denilmiştir.

    Kızılbaş: Siyahına Karabaş, sarısına Sarıbaş, kırmızısına Kızılbaş, gökrengine Mavibaş, kül rengini elde edememişlerdir. Zeytunisine de Zeytunibaş denilmiştir.

    Göğsüağ (Ak)
    Göğsüağ sınıfından hepsinin evsafı bir ise de yalnız Atlas ile Zeytuninin ayakları tüysüz, diğerlerinin ayakları tüylüdür. Mesela; bir narenci veyahut bir ciğeri, kürenk, gökalanın boynu ve göğsü muntazam bir kolye gibi beyaz olacak, ayaklarının tüyleri kendi renginden, başları kaküllü, her iki yanağında kendi renginden başlarının rengine yapışık ve gerdanına doğru (Benk) tabir edilen iki zülüf olacaktır.

    Her cinsin rengi, siyah kısmı çok parlak, sarısı çok koyu sarı, kırmızısı da koyu kırmızı, gökala da koyu gök rengi, kürenk açık kül rengi, zeytuni de adeta zeytin rengi olacaktır.

    Zeytuni ile atlasın boğazının altından göğsüne kadar bir dizi püskül olacak, diğer ayağı tüylü olanlar püskülsüzdür.

    Kanatlarına gelince; gökala ile kürengin kanatları üstünde (V) şeklinde renklerinin çok koysu olacak. Bu (V) şeklindeki hatlara (Şeftali denir). Bu evsafı haiz olmıyan güvercinler kıymetsiz olur, (Habeş) tabir edilir. Yani soylu değildir. Ve kıymeti 100 lira değerinde olan bir çiftin yukarıda izah ettiğimiz vazıflardan birisi noksan olursa kıymeti çok düşük olur. Bu çeşitlerin tırnak ve gagalarının beyaz olması esastır. Mesela; bütün vasıfları haiz olmasına rağmen gagasının siyah olması kıymetini 10 derece düşürür.

    Bundan başka; kanatlarında beyazlık, gerdanı dar, zülüfleri aşağıya kadar inip rengine ittisal etmesi, kakülünün muntazam olmaması, renginin parlak olmaması, göğsündeki püsküllerin az olması gibi, saflığa halel getiren bu işaretler değerinin onda dokuzunu kaybetmiş olarak kabul edilir.

    Ketme
    Altı çeşit olup, Göğüsağının aksine dördünün ayağı çıplak ikisinin ayağı tüylüdür. Mesela; Ketmekürenk, Ketmegökelanın ayakları tüylü ve püskülsüz olması lazımdır. Diğer dört şekli, mesela; Ketmeciğeri, Bozak, Ketme Yusufu’nun püsküllü olması şarttır.

    Püsküllerin göğüs yukarısından yani boğaz altından itibaren iki helezon püskül, aşağıda birleşerek göğüs kemiğinin üstüne gelecektir. Kanatlarının başlarındaki dört veya beş kanat kısmındaki tüyler, yani (Yelek) tabir edilen baştaki en uzun tüyleri hepsinde beyaz olacaktır.

    Kuyrukların da hepsinin beyaz olması lazımdır. Hepsi kenküllü yani, (Kepezlü) olacak, (Halta ve Küpe) tabir ettikleri, yani halta çenesinin altı ve hatta tek bir tüyü beyaz olmayacaktır.

    Küpe denilen kısmı yani, (Gaga üle göz arasında), başları keküllerinde bayazlık olmamak üzere. Hepsinin beyaz olması ve gaga ile göz arasına doğru küçük bir üçgen kendi renginden yukarı doğru olacak, renkler de hakiki parlak, sarsı sarı, siyahı siyah olacaktır.

    İçağlı
    Bu altı çeşidin hey’eti umumiyesinin renklerine göre çok parlak kollarındaki şeftali kendi renklerinden daha koyu, kepezli ve göğüslerinde püskül olacaktır. Tahini ile Gümüşkuyruk püskülden müstesnadır.

    Kızılbaş
    Hepsinin vasfı birdir. Yalnız kepezli yani baş kısmı kenkülle beraber boğazına kadar miğferli, zülüfleri kırmızı olacak kanatlarının ucu dort veya beş tanesi kırmızı olacak, kuyruk kırmızı, vücudunun düğer kısmı tamamiyle beyaz olacak, renkleri kollarında, başındaki ve kuyruğundaki renk koyu kırmızı olacak, diğer renkler de yukarıda söylediğimiz gibi kendi renklerinden olacaktır.

    Yukarıda mufassalan izah ettiğimiz dört cinsi, Diyarbakır güvercin meraklıları asırlar boyunca çalışarak ıslah etmiş ve bu vasıfları bugüne kadar ölçü olarak muhafaza etmişlerdir. Bununla beraber, güvercinlere meraklı bulunan Halep, Humus, Şam ve Beyrut’taki kuşseverler bu cisleri , zaman zaman çok yüksek fiyatlarla alıp memleketlerine götürmüşler ise de; yukarıda izah ettiğimiz çeşitler orada mevcut olup, fakat izah ettiğimiz vasıfları maalesef muhafaza edemiyerek bozmuşlardır.

    Mesela; bir göğsü ağ şubesine mensup bir atlasın ayakları tüysüz iken, tüylü olmuş, göğsüslerinde püskül varken püskülsüz olmuştur. Kepezli iken, kepezsiz olmuştur. Hepsi hemen hemen böyledirç Bozak, Ketmeciğeri, Ketmeatlas püsküllü iken püskülsüz olmuş, başları hep beyaz iken göz önünde küpe tabir edilen kendi renklerinde yukarıya doğru çok uzamıştır. Buna (Haşhal) denir.

    İçağlılarda ise, püsküllü iken ve kepezli iken, kepezsiz ve püskülsüz olmuşlardır. Bu şekilde Diyarbakır güvercinlerinin tarihi vasıfları kaybetmiş bulunmaktadır. Halen Diyarbakır kuşları bir çok istihaleler geçirmesine rağmen kuşseverler, yukarıda izah ettiğimiz vasıfları nazarıdikkate almaksuretiyle bugüne kadar muhafaza etmişlerdir. Ve bu söylediğimiz vasıflardaki kuşları çok yüsek değerlerle meraklılarına satılmakta, adeta baha biçilmez bir antika şeklinde seyircilerine göstermektedirler.

    Bu dört cinsten, başka cinse ayrılan güvercinlerde vardır. Bir ketme cinsi ile göğsü ağ veya bir kızılbaş ile içağlının birleşmesinden hasıl olan yavrular değersiz ve kıymetsiz olup, habeş sayılırlar. Bunların yavruları ne anneye ve ne de babaya çıkmazlar. Diyarbakır’da kuş meraklıları (Mendel kanununa) istinaden çok uzun senelerin çalışma mahsulü olarak bugünkü kuş çeşitlerini elde etmişlerdir. Bir çift ciğeri veya bir çift atlasın yapacağı yavru, çok yüksek vasfı haiz olan anne ve babasına benzemekle beraber, aynı evsafı ender alabilirler. Mesela; yavruların benklerinin kısa olması, göğüslerindeki beyazlığın gayrimuntazam veya dar olması, gagalarının siyah olması, bacaklarındaki tüylerin sırtlarındaki tüy renginden daha açık olması ve buna mümasil gayri nizami yavru yaparlar. Ve hakiki değerlerinin onda dokuzunu kaybederler.

    Bunlardan başka; Mısırlı cinsi vardırki; bunlar da rengarenk olup sütbeyaz ve sırtları siyah, sırtları gök rengi, beyaz, kuyruğu siyah, beyaz, kuyruğu gök rengi, beyaz, sırtı kırmızı olup, bunların hepsinin gagaları çok küçüktür. Bir buğday denesinden de ufak, göğüsleri açılmış gül gibi püsküllü olmalıdır. Bunların en makbulü püskülünün büyük açmış bir gül gibi olması ve gagasının da çok ufak olmasıdır. Ayaklarının tüysüz, gözleri iri, kafalarının yuvarlak olması makbuldür.

    Ayrıca; çeşitli renklerle ayakları paçalı, taklacı güvercinlerde vardır. Bunlar uçarken saatlerce takla vurup, kendi evlerine dahi inmek isterken taklacılıktan dolayı kendi kümeslerine inemiyen ve bir minare irtifaında göğe doğru takla atarak çıkan güvercinler altı ile sekiz saat havada bu şekilde takla atarak kalanlar çoktur ve böyle olanlar makbuldür. Bilhassa evi istikametine dalış, 50 santim kadar yare değmeden bir minare boyu yükselmesi çok makbul sayılır. Dalış şekilleri dahi bahis mevzuu olur. Bahse girenler arasında fazla dalış yapanlar bahsi kazanır. Kuşlar yukarı yükselirken kollarının çok kuvvetli ses çıkarması ve kendi sahası dışında da çekilmeden alçaktan gezmesi de makbuldür. Urfa cinsi denilen gök renginde, gözleri büyük, siyah, gagaları kısa, (Elagöz) tabir edilen cinsde vardır. Bunlardan başka uçurmak için değil ses için beslenen rengarenk Ankutlar vardır. Başında iki kepez vardır, çifte kenküllü de denir. Ayakları çok paçalı, normal güvercinlerden büyük ve çok yavru yapar ve öterler.

    Nemsavi tabir edilen çeşitli renkleri ihtiva eden Diyarbakır’ın ketme şubesindeki tertipte yakası omuzlarına kadar inen kürklü tabir edilen ve adeta yakasında bir kürk yakası manzarasını veren bir cins vardır.

    Hendavi denilen cins rengarenk olup, tavuskuşunun kuyruk açması ve duruşu gibi hareket eder. Başı geriye adeta kuyruğuna değer ve göğsünü ileriye doğru bir top gibi dışarıya çıkaran süs güvercini ise mevcuttur.

    Yukarıda saydığımız bütün cinslerin kuyruk tüy adeti 12 tane olmasına rağmen bunların ise en iyiysinin 30’dan 40’a kadar olması tabiidir ve hindinin kabarması gibi daima kabarık şeklini muhafaza etmektedir.

    Halep, Hama, Humus, Şam ve Beyrut’ta beslenen kuş cinsleri Diyarbakır kuşlarının iki misli büyüklüğünde olup, (Kozar) tabir edilen cinslerdir ki bunlar Diyarbakır havalisinde makbul sayılmadığı için beslenmez, yalnız Antep, Kilis, Maraş, Urfa vilayetlerindeki kuşbazlar bunlara meraklıdırlar. Arap cinsinin yani Kozar cinsinin eşkali ve renkleri çok mütenevvi olup onların da Diyarbakır’da oldugu gibi her kuşun ayrıca kendine mahsus vasıfları vardır ve vasıflarına göre de kıymetleri vardır. Kendilerine makbul olan Berberisi cinsi yani Berber, Mağrip denilen Fas’tan getirilmişlerdir.

    İngilizi tabir edilen bizim Mısırlı tabir ettiğimiz cinse benzer güvercinleri de mevcuttur.

    Hastalıkları
    En başta difteri, verem, felç, ishal ve kursak hastalıkları kuşlara zarar vermektedir. Halen dahi pratik ve iptidai tedavilerle iyileştirilmeye çalışılmaktadır. Mesela ishale karşı nar kabuğu, difteriye karşı ağız ve boşazı temizleyip ispirto ile yıkamak, verem, felç ve kursak hastalıklarına karşı herhangi bir tedavi yoktur. İçilecek sulara çok itina edilir, sabah ve akşam kaplar yıkanarak yeni ve temiz su verilir.

    Kuşlara yarayan yemler:
    Kuşların en fazla sevdiği buğday, darı, mısır darısı ise de ziyadesiyle mercimeği severler. Bu güvercinler içerisinde yuvasını seven içağlı cinsleri ile Mısırlı cinsleridir. Aylarca başka yerde ve uzakta muhafaza edilmesine rağmen ilk fırsatta eski yuvalarına dönerler. Diger kuşlara nispeten havada fazla uçarak kalabilirler. Başkasının kuşlarına katılarak gitmezler.

    Kuşbazların kendi aralarında yaptıkları müsabaka ve bahisler:
    1- Sabah ve ikindi serinliğinde kuşlarını uçururlar. Kuşbazların kuşları muhtelif sürüler halinde birbirine girerek bir tek küme şekline gelirler. Bundan sonra her kuş sahibi kendi kuşlarına kümese dönemeleri için kuş göstererek dama atarlar. Bu suretle kuşlar bölünerek kümeslerine dönerler. Dönerken beraberlerinde yabancı kuşları da getirirler. Beraber gelipde inmiyen ve dönüp evlerine giden kuşlara (Şatırkuş) tabir edilir.

    Dama inen yabancı kuşlar damda (Baltama) tabir edilen (Tor) yani ağ (Atrap) ile tutulur. Tutulanların kanatları kesilir, çekilir veya bağlanarak muhafaza edilir. Asla sahibine iade edilmez.

    Şatır olan kuşları kuşbazlar kırkar, ellişer adet olmak üzere sepetlere koyup pazarlık ederek bahse tutuşmak suretiyle şehir dışında uzak bir mesafeden hep birlikte kuşlarını salıverirler. Sonra hep beraber birlikte toplu olarak şehre gelirler. Herkez evinde kuşların kümeler halinde dönmesini beklerler. Bu uzun mesafe uçuşu güvercinler şehre kadar beraber yaparlar. Şehrin üzerinde çeşitli uçuştan sonra her grup evine doğru bölünür. Bu bölünmelerde acemi güvercinler şaşarak yabancı kuşlarla başka kümese giderler. Giden yabancı kuşlar dama veya avluya inerse baltama ile tutarlar. Bu kuşların bir çoğu güvercinliklerine (pinlerine) o kadar alışırlar ki hiç biri başka kümeslere gitmezler. Bunlar artık şatırlaşmışlardır.

    2- Bu şekildeki kuşların uzak mesafelerden defalarca salınıverilmesine rağmen, hiç birinin başka kümese gitmemesi üzerine, kuşbazlar ilkbaharda yeni yavru kuşları yetiştirir veya satın alırlar. Bu kuşlar yavru ve acemi olduklarından kuşbazlar tarafından iddialı olarak uçurulurlar.

    Kuşbazların daha bir çok şartları vardır:
    Mesela, 5 kilometre mesafeden çok alışkın bir satır kuş evine kaç dakikada varabilir bunun üzerine bahis tutarak mevzubahis mesafeye götürerek teker teker bırakılır. Hani kuş sahibinin kuşu daha çabuk kümese dönerse o şartı kazanmış olur.

    Ayakbastı: Bir sepet içerisine şart tutulan adet kadar şatır kuş konur. Diğer kuşbazın evine götürülür. Ev sahibi kuşbaz kendş kuşunun bir kısmını dama çıkarır, bir kısmını avluya salıverir. Bunlardan bir tanesini de eline alır. Bahse girişilmiş olan sepetteki kuşlardan da kui sahibi bir tane çıkararak eline kor. Bu kuş ya avludaki kuşların yanına iner veyahut damdaki kuşların yanına gider. İndiği taktirde bahsi kaybeder. Diğerleri de konmadan doğrudan doğruya kümesine dönerse bahsi kazanmış olur. Aksi halde bunlardan bir tanesi avlu veya dama konarsa. Bahse girişilmiş olan şart ne ise onu öder.

    Bir tek şatır kuş yabancı kuşlarla birlikte bir sepete konur ve uzak mesafeden salıverilir. Küme halindeki kuşlar toplu halde kendi kümesine dönerken bu tek yabancı kuş da beraber gelir ve inerse kuş sahibi bahsi kaybeder. Kuslar toplu halde kümeslerine inerken o yabancı tek kuş inmeden kendi kümesine giderse sahibi bahsi kazanmış olur.

    En mühimi bu şatır kuşları kışın kar yağdıktan sonra avlu ve damlar bembeyaz olur. Her taraf kar içinde iken kuşlar kendi evlerini ve işaretlerini tabiatıyla kaybetmiş olurlar. Her kuşbaz kuşlarını sepetler içerisinde yine birlikte götürüp muayyen bir yerden uçururlar. Artık en alışkın şatır kuş gelip evine iner Bir kuşbazın 50 şatır kuşundan muhakkak yarısı evini tanımıyacak bir duruma gelir.

    Bu mevsimde her kuşbaz birbirinin çok adette kuşlarını tutarlar. İşte en iyi bir kuşbaz kuşunun çok şatır oldugunu ve iyi yetiştirdiğini ve kuşbazlığını ispat ederek bu delillerle birbirlerinden üstün olduklarını kabul ettirmiş olurlar.

    Kuşların çiftleşmedeki durumları
    Erkek dişiyi kovaladığı zaman çiftleşme zamanı olduğu için buna (Tiride düşmüştür) denir. Trid zamanında şatır kuşların dişisi nereye gider konarsa ve girerse erkeği de beraber gider. Mesela erkek kuş başkasının evine damına ve başkasının bölmesine gitmezken dişi kuş tridte iken giderse erkeği de gider. Tridte olmazsa kat’iyen gitmez.

    Kuşların iki aylık olanına Yavru,
    İki aydan bir seneye kadar olanına Kızma,
    Senesini ikmal edene Yeke kuş denir.

    Kuşların gece musabakası
    Evvela talim ettirilir. Tam manası ile karanlıkta uçmayı öğrendikten sonra bahse girmeden evvel müteaddit tecrübeler yapılır ve kümesine döneceği katiyetle öğrenildikten sonra gece esas bahse girişilir ve gece zifiri karanlıkta 40’ar 50’ şer güvercin bir arada salıverilir. Aynı gece içerisinde kümeslerine dönmesi şarttır. Bu arada hengi kuşbazın fazla fire verdiği görüşürse a diğerlerine karşı bahsi kaybetmiş olur.

    Güvercinlerin çiftleşmesi ile elde edilenyavrular
    1- Narinci ile ciğeri birleşirse ya çift ciğeri veya çift narinci veyahut 1 narinci 1 ciğeri yavru verir.
    2- Kürenklerle gökela birleşmesinden yukarıdaki gibi ya çift kürenk ya çift gökela veya bir kürenk bir gşkela olur.
    3- Mısırlı veya parçalı birleşirse,
    4- Kara ile miski birleşirse,
    5- Zengi ile yusufi birleşirse,
    6- Atlas ile zeytuni birleşirse,
    7- Ketmeciğeri ile bozak birleşirse,
    8- Bu şekilde doğacak yavrular nesli bozmaz, aynı nesli verirler.

    Kuş çeşitlerinin makbul bazı vasıfları

    Göğsüağın ayağı tüylü, kuyrukları yine kendi renginden olur. Otadaki 6 tel beyaz olur ve kuyruk üstü de beyaz olursa daha makbul addedilir.

    İçağlılarda kuyrukların hepsi beyaz olacaktır. Göz ve dimdiklerinin beyaz olması makbuldür. Zengi ile karanın dimdiği esmer veya siyah olabilirse ayıp sayılmaz.

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #34000
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    Güvercin bakım ve sağlık programı deyince 365 günlük bir periyodu kapsamalıdır. Bir yıllık uygulanacak olan bakım programları güvercinin içersinde bulunduğu yuva pozisyonuna ve mevsimine göre değişir. Bu nedenle güvercin bakım programlarını dönemler itibariyle şu şekilde sıralayabiliriz.

    1- TÜY DÖNEMİ PROGRAMI
    2- KIŞ DÖNEMİ PROGRAMI
    3- ÜRETİM (YAVRU) DÖNEMİ PROGRAMI

    Tüy dönemi programı güvercinlerin her sene mevsimsel olarak kanat ve vucut tüylerini yenilediği 1 Ağustos tarihinden itibaren uygulanmaya başlar ve kümesteki bütün kuşların tüyden tamamen çıktıkları tarihe kadar uygulanır. Güvercinin yaşı ve yuva pozisyonu bu süreyi etkilemekle birlikte genel olarak (1 ağustos –1 aralık ) tarihleri arasındaki süreyi kapsar. Unutmamak gerekirki tüy dönemini iyi geçirmeyen güvercinden ne damızlık olur nede yarışçı olur. Tüy dönemi kuşun sağlık barometrelerinin sınandığı en önemli dönemdir. Kuşların tüy döneminden önce Salmonelle, kurt, trikonomasis vb. gibi hastalıklara karşı sağlık durumları kontrol edilir şayet gerek görülürse bu hastalıklara karşı ön tedavileri yapılır. Bütün ön tedaviler Temmuz ayının sonuna kadar bitirilmeli ve Ağustos ayı itibariyle kuşlar tüy dönemi programını uygulamaya hazır hale gelmelidir. Zira tüy dönemine yeterince sağlıklı olmadan giren güvercin bu dönemin yarattığı ekstra STRES nedeniyle hastalıklara ve enfeksiyonlara açık hale gelebilir. Sağlıklı bir güvercin hiçbir tibbi müdaheleye maruz kalmadan bu dönemi en iyi şekilde geçirmelidir. Tüy dönemi esnasında kuşlarımıza zorunlu kalmadıkça kesinlikle ANTİBİYOTİK ve KURT ilacı gibi ürünler verilmemelidir. Zira bu tarz ürünler kuşların tüy yapısını bozar.

    TÜY DÖNEMİ

    TÜY YEMİ: % 30 MISIR, % 20 BUGDAY, % 10 ARPA, % 10 AK DARI, % 25 BEZELYE, % 5 ASPİR
    Bu yemde kullanılan tahıllar içersinde Bezelye yerine diğer baklagiller (fasulye, mercimek, fiy, burçak, çılban) vs. gibi tahıllar kullanılabilir. Aspir yerine ise çekirdek kullanılabilir. Ayrıca 1 kg karşıma 1 yemek kaşığı Keten tohumu ilave edilir.

    TÜY PROGRAMI
    PAZAR GÜNÜ : TEMİZ SU
    PAZARTESİ : DEPOMİN + MULTİVİTAMİN
    SALI : TEMİZ SU
    YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 (PROBİYOTİK) + SIVI YAĞ
    ÇARŞAMBA : NATURALİN (BİTKİ SUYU) + ELMA SİRKESİ
    PERŞEMBE : TEMİZ SU
    YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 + SIVI YAĞ
    CUMA : DEPOMİN + MULTİVİTAMİN
    CUMARTESİ : NATURALİN + ELMA SİRKESİ + SARIMSAK

    Haftada bir gün kuşlarımıza yeşil salata, havuç, lahana vb. gibi sebzeler verilmelidir.
    Haftada 1-2 defa mutlaka BANYO yaptırılmalıdır. Banyo suyuna GÜVERCİN BANYO TOZU katılabilir.
    Veya bu suya 10 lt banyo suyuna 20 ml Sirke, 1 avuç Tuz, 2 çay kaşığı Göz taşı, 1 kapak Çamaşır suyu katmak suretiyle güvercinlerin banyo yaparken dış parazitlerden kurtulmalarını sağlayabiliriz.

    KIŞ DÖNEMİ

    KIŞ YEMİ: % 30 MISIR, % 15 BUĞDAY, % 20 ARPA, % 10 AK DARI, % 20 BEZELYE, % 5 ÇEKİRDEK
    Kış dönemi süreci takriben 1 aralık tarihinde başlar ve kuşlarımızı tekrar eşe atacağimiz Mart dönemine kadar sürer. Şayet kışın yavru almayı düşünüyorsak bu program yerine Üretim Programını uygulamalıyız. Kışın şayet yavru almıyorsak kuşlarımız aşırı efor sarfetmeyeceği için fazla kilo alıp yağlanmalarını önlemek için hafif yemle bakılmalıdır. Bu döneme güvercinlerin çok fazla ihtiyacı vardır. Zira diğer zamanlarda uçtukları, yavru baktıkları veya posta güvercinlerinde olduğu gibi yarıştıkları için bünyeleri çok fazla yıpranmıştır. Bu dönemde bu nedenle iyi bir istirahate ve gelecek sezon için bünyelerini dinlendirmeye ihtiyaç vardır. Dikkat edilecek olursa doğada yaşıyan bütün canlılar bu dönemi yavrulamadan istirahatle geçirir. Bu bakımdan bizlerde kuşlarımızı doğalarına uygun olarak bakmalıyız.

    Kış döneminde şayet günde bir kez yemleme yapıyorsak kuş başı 30 gr yem yeterlidir. Şayet sabah, akşam olmak üzere günde 2 defa yemleme yapıyorsak kuş başı sabah 10 gram, akşam ise 20 gram vermek suretiyle yemleme yapabiliriz. Sabah az yem vermemizdeki sebep kuşların gün boyu canlı kalması, akşam ise iyice doyurmak suretiyle geceyi tok karnına istirahette geçirmesi içindir. Unutmamak gerekirki sağlıklı ve canlı kuşlar istiyorsak yemleme bunun yegane formülüdür. Kursağı aşırı derecede yemle dolu olan güvercinin sağlıklı kalması çok zordur.

    KIŞ PROGRAMI
    PAZAR GÜNÜ : TEMİZ SU
    PAZARTESİ : SİRKE + BAL
    SALI : TEMİZ SU
    ÇARŞAMBA : MULTİVİTAMİN
    PERŞEMBE : TEMİZ SU
    CUMA : SİRKE + SARIMSAK
    CUMARTESİ : TEMİZ SU

    ÜRETİM (YAVRU) DÖNEMİ

    DAMIZLIK YEMİ: % 30 MISIR, % 20 BUĞDAY, % 10 AK DARI, % 35 BEZELYE, % 5 ÇEKİRDEK
    Damızlık yeminde kullanılan tahıllar orta boy veya küçük boy olmalıdır.Zira ebeveyinler bu tahılları yavrularına daha rahat sunma imkanı bulmuş olur. Yavru alma dönemi tarih itibariyle her kümese göre değissede genelikle Mart ayının ilk haftası bu iş için uygundur. Zira doğadada canlılar mart ayı itibariyle eşleşmeye ve yavrulamaya başlar. Kuşlarımızı eşleştirmeden önce sağlık barometreleri gözden geçirilir, Salmonella, kurt, koksidiyoz vs.gibi hastalıklara karşı gerekliyse ön tedavileri yapılır. Bu nedenle bu tedavilere kuşlar eşe atılmadan 1 ay önce başlanmalıdır.Tedavilerin bitiminde mutlaka aşıları yapılır. Özellikle PMV 1 (PARAMYXOVİRÜS) aşısı çok önemlidir. Zira bu hastalığın tedavisi yoktur. Sadece aşı sayesinde koruma sağlamak mümkündür. Bunun dışında Salmonella ve Pox aşılarıda vurulmalıdır. Yapılan bu 3 aşı sayesinde kuşlarımızı en tehlikeli 3 hastalığa karşı önlemini almış oluruz.
    Aşılama periyotu bittikten 3 hafta sonra kuşlar eşe atılır. Eşe atmadan önce son 3 gün kuşlarımıza döl verimini arttırmak için özellikle E vitamini takviyesi yapılır.

    ÜRETİM PROGRAMI
    PAZAR GÜNÜ : TEMİZ SU
    PAZARTESİ : MULTİVİTAMİN + DEPOMİN + ELEKTROLİT
    SALI : TEMİZ SU
    YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 + SÜT TOZU + SIVI YAĞ
    ÇARŞAMBA : NATURALİN + ELMA SİRKESİ
    PERŞEMBE : TEMİZ SU
    YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 + SÜT TOZU + SIVI YAĞ
    CUMA : MULTİVİTAMİN + DEPOMİN + ELEKTROLİT
    CUMARTESİ : ELMA SİRKESİ + SARIMSAK

    Yemleme tercihen sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa yapılmalıdır. Kuşlar yavrularına baktıktan sonra önlerine bir miktar yem daha konup kendilerinide doyurmaları sağlanır. Daha sonra yemlikler önlerinden alınır. Akşam yeminde aynı işlem tekrarlanır. Yemi gün boyu önlerinde bırakmamakta fayda vardır. Şayet zaman yetersizliği nedeniyle günde 1 defa yemleme yapılıyorsa bu öğünde bolca doyurulup yuvada yavrusu olan güvercinlere küçük kaplarda ayrıca yem bırakılır. Yavrular yeme düşünce ebeveyinlerinin yanından alınarak özel olarak hazırlanmış yavru kümeslerine konulur. İlk hafta sadece temiz su ve bol miktarda yem verilir. Yem yemeleri ve su içmeleri kontrol edilir. Gerekiyorsa ilk birkaç gün kafaları suluğa sokulmak suretiyle suyun yeri öğretilir. Ertesi hafta 5 gün süreyle Amprasol + Ronidazol sularına verilir. Bu iki ilaç trikonomasis ve koksidiyosise karşı koruma sağlar. Tedavi bitiminde 2 gün süreyle Multivitamin verilir ve PARAMAKSİ aşıları yapılır. Yavrulara yeme düştükten sonra 60 gün süreyle %50 Damızlık yemi + %50 Bezelye verilir. Bu uygulama fiziki gelişimlerini en iyi şekilde tamamlamaları için gereklidir. Yavrular sadece akşamları yemlenmek suretiyle kümeslere daha kolay alışmaları ve terbiye edilmeleri sağlanır. Bu süreçte yavrulara uygulanıcak haftalık program ebeveyinlerle aynı olabilir. Sadece yemleri farklıdır.

    ÜRÜN BİLGİLERİ – KULLANIM :

    DEPOMİN : Sıvı mineral ve amino asit kombinasyonudur. 1 lt suya 1 çay kaşığı verilir.

    MULTİVİTAMİN : İsmindende anlaşılacağı gibi vitamin kombinasyonudur. Bir çok firmanın bu tarzda ürünü mevcuttur. Örnek; Polisamin, Gerwit-w, Rovimix, Vitalyte, Supervit vb.gibi. Bu nedenle kullanım yazmıyorum.

    NATURALİN : Güvercinler için hazırlanmış 15 Çeşit bitki suyudur. Özenle hazırlanmış olan karışımı sayesinde güvercinleri sağlıklı tutar. Özellikle sindirim ve solunum sistemine faydalıdır. 1 lt suya 1 kapak atılır.

    ELMA SİRKESİ : 1 lt suya 1 tatlı kaşığı

    SARIMSAK : Doğal antibiyotik. Kabukları ayıklandıktan sonra havanda ezilerek 1 lt suya 1 diş atılır.

    BAL : 1 lt suya 1 tatlı kaşığı.

    ELEKTROLİT : Bu ürünüde piyasada faklı firmalara ait bulabilirsiniz. Örnek :Baymiks (bayer), Karserin C gibi.

    BİRA MAYASI : 1 kg yeme 1 yemek kaşığı.

    DI-A-ZYM 256 : Probiyotik.1 kg yeme 1 yemek kaşığı.

    SÜT TOZU : 1 kg yeme 1 yemek kaşığı.

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #33999
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    Güvercinlerin gereksinimleri yıl boyunca değişiklik göstermektedir. Dolayısıyla güvercinlerin beslenmelerinde kullanılan dane karışımları da bu değişimlere uydurulmalıdır. Güvercinlerin yaşamında yıl boyunca görülen değişik dönemler şunlardır:

    1. Üreme ve yavru büyütme dönemi
    2. Performans dönemi (Uçuş, gösteri)
    3. Tüy dökümü dönemi
    4. Kış durgunluğu dönemi

    İyi bir güvercin yemi karışımında proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler ve mineraller dengeli bir şekilde bulunmalıdırlar. Yem karışımlarında kullanılan daneler çimlenme yeteneklerini kaybetmemiş olmalıdırlar. Bu durum yem kalitesinin ölçüsüdür. Güvercin yemi karışımlarında kullanılabilecek yemler ve besin madde içerikleri aşağıda verilmiştir.

    Baklagiller

    Bu yemler proteince zengin yemlerdir. Güvercinlerde protein gereksinimi büyüme ve tüy değiştirme döneminde artar.

    Bu yemlerde ağırlıklı olarak karbonhidrat bulunur. İyi yem karışımların temel kısmını oluştururlar.

    Kısmen proteince zengin yağlı tohumlardır. Karışımlara az miktarda katılmalıdırlar. Fazla verilmeleri zararlıdır.

    Aşağıdaki tabloda güvercin yemi karışımlarında hangi yemlerin ne oranlarda bulunmalarının uygun olacağı gösterilmiştir.

    Vitaminler kuşlarımızın vücudunda bazı olaylarda elzem olan maddelerdir. En önemlileri A, B, C, D, ve E’dir. Piyasada çeşitli vitamin preparatları satılmaktadır. Bunların kullanımında en önemli husus doza dikkat edilmesidir.

    Mineraller ve iz maddelerde kuşlarımızın beslenmesinde mutlak surette gerekli olan maddelerdir. Eğer kümesiniz bahçede ise ve kuşlarınız yeterli süre bahçede gezme olanağı buluyorlarsa bu maddeleri de topraktan almaları olanaklıdır. Ancak bu durumun sağlanmadığı koşullarda grit yada yalama taşı adı verilen ve piyasada satılan preparatlar kullanılmalıdır. Bunların içerisinde en önemlisi, özellikle yumurtlama döneminde gerekli olan kalsiyumdur. Yumurta veya midye kabukları da bu amaçla kuşlara yedirilebilir.

    Kuşlarımızın önünde sürekli ve temiz su bulunmalıdır. Özellikle yavru döneminde suya gereksinim artar.

    Güvercin başına verilecek yem miktarı, güvercinlerimizin canlı ağırlıkları dikkate alınarak ortalama, küçük ırklarda 20-30 g; orta büyüklükte ırklarda 35-50 g ve büyük yada ağır ırklarda 40-60 g’dır. Yem karışımındaki tüm danelerin yenmelerini sağlamak amacıyla günde iki kez yemleme tavsiye edilmektedir. Verilen yem kuşlar tarafından 15-20 dakikada tüketilmelidir. Eğer bu süre sonunda halen yemlikte yem kalıyorsa yem miktarı biraz azaltılmalıdır. Kuşlarımızın yem tüketimini bulmanın diğer bir pratik yolu onları bir gün aç bırakıp daha sonra yiyebildikleri kadar yem vermektir. Bu açken bir kerede yenen miktarın 1/3’ü sabah, kalan 2/3’ü ise akşam verilmelidir. Buna karşın yeni yeme düşen yavruların önünde yem sürekli bulundurulmalıdır. Yavrular büyüdükçe haftadan haftaya yem miktarı azaltılmalı ve bunun sonunda yavrularda da günde iki kez yemlemeye geçilmelidir.

    Tüm hayvanlarda olduğu gibi güvercinlerde de yem miktarı ve dengeli beslenme cok önemlidir. Özellikle kapalı koşullarda yetiştirilen kuşların her zaman önlerinde yemin bulundurulması kuşların yağlanmasına neden olur. Yağlanma kuşlarda üreme problemlerine yolaçabildiği gibi özellikle uçucu kuşlarda uçuş performansını olumsuz olarak etkilemektedir.

    yanıtla: Güvercinler Hakkında Herşey #33998
    blankHakan ARI
    Katılımcı

    Bu yazımda sizlere güvercinlerin bir günlük değil bütün bir yılı kapsayan bakımlarından kısaca bahsetmek istiyorum; güvercin bakımından kastım bir güvercinin bütün yıl boyunca geçireceği devreleri inceleyip, içerisinde bulunduğu şartlara uygun olarak bakılmasıdır. Herhangi bir güvercin için önemli olan devreleri aşağıda belirtmek istiyorum.

    1.Tüy dönemi
    2.Kış Dönemi
    3.Yarış Dönemi
    4.Yavru Dönemi

    Yukarıda bahsettiğim dönemlerin bazıları sadece Posta Güvercinleriyle ilgili olup diğer ırklarla da uyum göstermektedir. Bu bakımdan her yetiştirici kendi baktığı kuşlarına uygun olarak senelik bakım programları geliştirebilir. Çünkü konunun temel mantığı yetiştirilen her güvercin için aynıdır.

    TÜY DÖNEMİ
    Yarışlar bittikten sonra veya fantastik güvercin yetiştiricilerinin yavru alma sezonlarının bitiminde yani Eylül ayı itibariyle büyük tüy değiştirme dönemi başlar. Yuva pozisyonuna ve sağlık durumlarına göre kuşlar bu dönemde eski tüylerini düşürüp, yeni tüylerine kavuşurlar. Normalde sağlıklı bir güvercin hiçbir tıbbı müdahaleye gerek duymaksızın bu dönemi en iyi şekilde geçirir. Bu noktadan hareketle kuşlarımız tüy dönemine girmeden önce eşlerinden ayrılıp, erkek ve dişiler ayrı ayrı kümeslere konulmalıdır. Bu sayede kuşlarımız yavru ve yumurta gibi stres arttıran ve tüye girmeyi geciktiren faktörler ortadan kaldırıldığı için daha kolay tüy dönemini geçirirler. Ben normalde Ağustos ayının ilk haftası kuşlarımı ayırırım. Şayet gerek görürsem bazı hastalıklara karşı ön tedavi uygularım. Zira sağlık barometreleri olumlu olmayan kuşlar mükemmel bir tüy dönemi geçirmez. Tüy dönemini en iyi şekilde geçirmeyen bir güvercinden ne yarışçı olur nede damızlık olur. Ayrıca tüy dönemi esnasında kuşlarımıza vereceğimiz antibiyotik türü ilaçlar, kuşlarımızın tüy yapılarında olumsuz etkiler yaratacağı için bütün ön tedavileri bu dönemden önce tamamlamalıyız. Şayet bulunduğunuz ilde kuşlarınızın dışkılarını tetkik ettirebileceğiniz laboratuarlar var ise mutlaka Kurt, Koksidiyoz, Salmonella vs. gibi hastalıklara karşı testlerini yaptırınız. Test sonuçları (+ ) pozitif ise bulgulara göre tedavilerini yapınız. Tüy dönemi kuşlarda çok yoğun stres oluşturduğu için, özellikle bakımı ve alt yapısı iyi olmayan kümeslerde çeşitli hastalıklar baş gösterir. Bazı kuşlar bu dönem öncesinde iyi hazırlanmadığı için tüye giremez ve ölebilirler. Bütün sorunların temelinde sağlık problemleri ve uygun olmayan yaşam koşulları yatar. Bu nedenle kuşlarımızın sağlıklı kalabilmeleri için uygun ortamları sağlamalıyız. Tüy döneminde kuşlarımız yeni tüylerinin oluşabilmesi çeşitli vücut rezervelerini kullanır. Bu nedenle döneme uygun olarak verilecek olan zengin ve bol çeşitli karışımlar içeren Tüy Dönemi Yemlerini tercih etmeliyiz. Ayrıca haftada 1 veya 2 gün sularına multivitamin verilmelidir. Suya veya yeme vereceğimiz sıvı yada toz minerallerde kuşlarımızın iyi bir tüye sahip olmasını sağlar. Bu konuyla ilgili Avrupa da çok çeşitli firmaların tüy programları ve ürünleri mevcuttur. Ben reklama girmemek için burada ürün adı belirtmiyorum. Sizlere tüy döneminde haftada 1 veya 2 gün olmak üzere kuşlarınıza Isırgan Otu çayını demleyip içme suyu olarak vermenizi tavsiye ediyorum. Aslında bu tür bitkisel çayları uzmanların hazırlayıp tavsiye ettikleri oranlarda mevsimine göre vermenizi öneririm. Bu sayede, hazırlanan çayın özelliğine göre kuşlarımızı doğal yöntemlerle hastalıklara karşı korumuş oluruz. Tüy döneminde Sayın Yavuz İşçen’inde yazılarında belirttiği gibi dış ve iç parazitlere dikkat edilmelidir. Haftada en az 2 defa kuşlarımıza banyo yaptırırsak ve bu banyolardan bir tanesine güvercinler için hazırlanmış banyo tozlarını kullanırsak, hem tüylerin dökülmesine yardımcı oluruz, hem de istenmeyen parazitlerden kuşlarımızı korumuş oluruz. Şayet banyo tozu bulamazsanız banyo sularına bir miktar elma sirkesi ve sofra tuzu da katabilirsiniz. Her dönemde bakımın temel taşlarından olan bol çeşitli GRİT (güvercin taşı ) ürünlerini de vermeyi ihmal etmemek gerekir.

    KIŞ DÖNEMİ
    Genellikle kışın yavru almayı düşünmeyen kümeslerde kuşlar erkek ve dişiler ayrı ayrı tutulur. Bu dönemde kuşlar havalarında kötü gitmesi sebebiyle çok fazla uçurulmaz. Aslında bu dönem posta güvercinleri için dinlenme dönemidir .Zira bu kuşlar baharda ve yazın yeterince dışarıda bulunup, yarışıp, yavru baktıkları için oldukça yorulmuşlardır. Bu nedenle onlara bir nevi kış uykusuna yatıp, bünyelerini toparlamaları için gerekli ortamın sağlanması şarttır. Bu sezonda kuşlara yem olarak yüksek oranda arpa içeren hafif yemler verilir. Böylece aşırı derecede kilo almaları önlenir. Kışın çok soğuk havalarda kuşların yem yeme ihtiyacı artacağından kuşlara ekstradan yem verilmesinde fayda vardır. Kışın ayrıca kuşlarımızın sularına karıştırarak vereceğiniz bir miktar bal veya pekmez gibi doğal ürünler kuşların soğuğa karşı direnmeleri açısından hayati önem taşır.

    YARIŞ DÖNEMİ
    Kış döneminin bitiminde baharla birlikte yeni yarış sezonu başlar. Bu dönemden genel ilgi alanı olmadığı için çok fazla bahsetmeyeceğim. Kısaca şunu belirtmem gerekirse, bütün kuşlarımızın gerekli görülen hastalıklara karşı ön tedavileri yapılır ve özellikle PARAMİKSOVİRÜS, SALMONELLA, ÇİÇEK gibi hastalıklara karşı önleyici aşıları yapılır. Bu aşılama periyodunu bütün kuşçuların, hangi ırk kuşu beslerse beslesin , kuşlarını eşe atmadan önce yapmalarını tavsiye ediyorum. Unutmamak gerekir ki; 1GRAM TEDBİR, 1 TON TEDAVİYE BEDELDİR.

    YAVRU (ÜRETİM) DÖNEMİ
    Kuşlarımızı eşe atıp yavru almadan önce dışkılarını test ettirip, gerekli ise hastalıklara karşı tedavileri yapılır. Daha sonra bütün kuşlar eşlenip yavru (üretim) dönemi başlar. Bu dönemde de kuşlarımızın ekstradan vitaminlere, minerallere, aminoasitlere ve yumurta kabuğunun sağlam oluşabilmesi için kalsiyum ve benzeri elementlere ihtiyacı bulunmaktadır. Vereceğimiz bu ürünlerle hem kuşlarımızın kolay yumurtlamasını sağlarız, hem de doğacak yavruların iskelet yapılarının en iyi şekilde oluşmasını sağlarız. Ayrıca bu döneme uygun olarak yemlemede mutlaka uzmanların hazırlamış olduğu DAMIZLIK VEYA ÜRETİM yemlerinin rasyonlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Yavrular 25-30 günlük olunca ebeveyinlerinden ayrılarak kendileri için özel olarak hazırlanmış kümeslere alınır. Böylece kart kuşlar arasında ezilmeleri önlenip yaşıtları arasında daha iyi gelişmeleri sağlanır. Yavrular ayrıldıktan bir hafta sonra Trikonamasis ve Koksidiyosis’e karşı ön tedavileri yapılır. Bu sayede yuvada almaları muhtemel olan enfeksiyonlar baskı altına alınmış olur. Daha sonra bu yavrular özellikle Paramiksovirüs ve Pox’a (çiçek) karşı aşılanır. Bu dönemde yavrulara ilk 3 ay boyunca gelişmelerini en iyi bir şekilde karşılamaları için YAVRU YEMİ verilir.

    Burada yeri gelmişken birkaç kelime de Posta Güvercinleri ile ilgili yazmak istiyorum. Düşününki elinde hiçbir pusula veya benzeri gibi yardımcı ekipmanlar olmaksızın, bütün varını yoğunu ortaya koyarak ve her türlü çetin doğa koşullarıyla boğuşarak, atmaca gibi doğal düşmanlarının yanı sıra düşüncesizce onları vuran CANAVARLARINDA engellerine rağmen yuvasına dönmeyi kendine görev arz etmiş olan bir güvercine ancak ve de ancak SAYGI duyulabilir. Bütün bu uğraşlar biz postacılar için sadece ve sadece 1 dakikaya endekslidir. O bir dakika ise kuşun yarıştan eve en önde dönüp ,sevinçle kümes üstünde uçtuğunu gördüğümüz andır. İşte o anda dünya ile ilişkiniz kesilir ve bütün dertleri ve yorgunlukları unutarak bu olağan üstü SAVAŞÇILARA verdiğiniz bütün emeğe değdiğini düşünürsünüz. Yediği yemi fazlasıyla hak eden bu SAVAŞÇILAR’a lütfen gereken saygıyı gösterelim. Hiçbir posta güvercini yetiştiricisi de ‘’’O BİR DAKİKAYI UNUTMASIN !

15 yazı görüntüleniyor - 691 ile 705 arası (toplam 974)