1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #15726

    ALİ KUŞÇU

    Fatih ’ in günlüğüne bir akçe verdiği alim

    Asıl adı Ali Alaaddin bin Muhammed AL_Kuşci ’ dir . Nerede doğduğunu bilmediğimiz , doğu ve batı Türk illerinin tanınmış astronu , tahminen on beşinci ( 15. ) yüzyılın ilk yarısında doğmuştur . Semerkand ’ da ilk öğrenimini yaptıktan sonra , Bursalı Kadızade Rumi ve Uluğ Bey ’ in kendisinden matematik ve astronomi dersleri almıştır . Daha sonra Semerkand ’ dan gizlice Kirman ’ a gitmiş ve orada öğrenimini tamamlamıştır . Semerkand ’ dan geri dönüşte ‘ Risalat hall al- aşkal – kamar ’ ismi ile yazdığı eseri Uluğ Bey ‘ in bize ne hediye getirdin ? sorusuna cevaben takdim ederek izinsiz Semerkand ’ dan ayrılmak kusurunu affetmiştir . Sonra Uluğ Bey ’ in rasathanesine müdür olmuştur . Uluğ Bey ‘ in ölümü üzerine Uzun Hasan ‘ ın yanında çalışmıştır.

    Akkoyunlular ile Osmanlılar arasında barış temini için Fatih ‘ in huzuruna çıkmış . Batı ve Doğu’nun alimlerini İstanbul ‘da toplamayı prensip edinen Fatih , Ali Kuşçu ‘ ya da yanında kalmayı söylemiştir . Daha sonra elçilik görevi sona eren Ali Kuşçu takrar İstanbul ‘ a dönmüştür .

    Fatih’ in Ali Kuşçu’yu sarayına dönmeye ikna edişini Hoca Saadettin Efendi şu cümlelerle açıklar ‘ Kurduğu ikbal tuzağına Ali Kuşçu’yu da düşürmüş , ihsan ipliği ile onu bağlayıvermiştir . Ol gerçeklilik ve gereklilik göğünü gözleyen , inceleme ve araştırma yolunu bekleyen , geçmiş alimlerin bilgilerinde düzeltmeler yapan , matematik ilimlerinde kurallar koyan , bilginin gelişinde her konak için bin akçe yolluk vermişti .

    Fatih tarafından Ayasofya medresesi müderrislerine 200 akça maaşla görevlendirilen Ali Kuşçu ‘ nun İstanbul ‘ a gelmesi ile astronomi öğrenimi canlanmış ve Fatih ‘ in çevresindeki alimlerden Hoca Sinan Paşa , öğrencisi Molla Lütfü vasıtasıyla Ali Kuşçu ‘ dan istifade etmiştir .

    Ali Kuşçu ‘ nun ilmi faaliyetlerini iki kısıma ayırmak gerekir . Birinci kısımda kelam ve dil , ikinci kısımdaki çalışmaları matematik ve astronomidir . Birinci bölümde mütalaa adilecek eserleri şunlardır .

    Nasireddin Tusi ‘ nin Tacrid al – kalam ‘ ına yazdığı açıklama şerh – i cedid , Unkud al – zavahir , Şarh al – Azudiya veya Şarh – i risale – i vaz ‘ iya , al – Risalat al muradiye .

    Risale Fi’ l – hay ‘ a ; 1457 yılında yazdığı farsça bir eseridir . Bir önsöz ve iki makale üzerine tertip edilen bu eser Ali Kuşçu‘ nun astronomiye ait yazdığı başlıca kitaptır . Ali Kuşçu bu eseri Arapça’ ya çevirip , sonuna gök cisimlerinin Dünyamızdan uzaklıklarına dair bir bölüm koyarak – Uzun Hasan seferi sırasında , zafer günü bitmiş olduğundan – Risalat al – Fatihe adıyla Fatife sunmuştur .

    Ali Kuşçu ‘ nun Zic – i Uluğ Bey ‘ in ; eserine yazdığı açıklamasında başka değerli birçok eserler için yazdığı açıklamalar vardır . Eserlerinin çoğunluğu kütüphanelerimizde mevcuttur.

    Ali Kuşçu 16 Aralık 1474’de vefat ederek , Eyüp türbesi civarına defnedilmiştir.

    GIYASÜDDİN CEMŞİD ( ? – 1429 )

    Matematik ve astronomi alimidir . Maveraünnehir bölgesinde Kaş şehrinde dünyaya gelmiştir . Tam adı Gıyasüddin Cemşid bin Mesud bin Mahmud el Tabib el Kaşi ‘ dir . ‘ El – Kaşi ’ adıyla da tanınmıştır . Nasireddin Tusi ‘ nin Zici İlhani ‘sini düzeltmek için yazdığı Zici Hakani ‘nin önsözünden anlaşılıyor ki , Gıyasüddin ilk öğrenimini Kaş ‘ta yapmıştır . İlmin ilk temel prensiplerini , ön bilgilerini burada alan Gıyasüddin , ilmini arttırmak için Irak ‘ ta uzun yıllar seyehatler yapmıştır . 1416 yıllarında Karakoyunlu Sultan İskender’ in hizmetinde bulunduktan sonra Uluğ Bey tarafından Semerkant ’a çağırılmıştır. Uluğ Bey tarafından Semerkant rasathanesi müdürlüğüne getirilen Gıyasüddin , ölüm tarihi olan 1429 yılına kadar ilmi çalışmalarını burada sürdürmüştür . Semerkant ‘da vefat etmiştir .

    Kendinden sonra yetişenler arasında ‘ Allame Cemşid ‘ olarak anılan Gıyasüddin , batı ilim dünyasında 17. yızyıl sonlarına kadar ve 20. yüzyıla kadar dikkatleri üzerine toplayan bir alimdir . Uluğ Bey , ondan ‘ önceki ilimlerin mükemmelleştiricisi , meselelerin çetrefil noktalarının çözücüsü ‘ olarak bahseder . Özellikle marematik alanında batı ilim dünyasının adından söz ettiği Gıyasüddin , matematiğin yanında astronomide de kendini kabul ettiren bir alim olarak karşımıza çıkar .

    Devrinde ostronomi ve matematik öylesine ileri bir seviye ulaştırmıştır ki , batı bu seviyeye ancak üç asır sonra , yani 17 . yüzyılın sonlarına doğru yetişebilmiştir. Yerli ve yabancı kaynaklar Gıyasüddin ‘ in aritmatikle ondalık kesir sistemini ilk keşfeden olduğu noktasında birleşmektedirler . Gerçekten de o matematik ve astronomi konularında pek çok eser yazmış ve bu şekilde ilmi şahsiyetinin ağırlığını ortaya koymuştur.

    Gıyasüddin Cemşid ‘ in eserleri birçok batı diline çevrilmiştir . Bu eserler hakkında çeşitli kitaplar yazılmış , incelemeler yapılmıştır . Dolayısıyla bunlar yıllarca temel başvuru eserleri olarak önemini korumuştur .

    Miftahü ‘ ül – Hesap ‘ ‘ Hesap ilminin Anahtarı ‘ ; Kendi özel keşiflerini kaydettiği eseridir . Ayrıca bunun Telhis ‘ ül Miftah adı ile de özetini yapmıştır .

    ‘ El – Risaletü ‘ l el – Kemaliyye ‘ ( Gök cisimlerinin uzaklıklarına dair ) Gök cisimleri ve kozmoğrafyaya ait bilgilerden bahseden bir eserdir .

    Risaletü ‘ l – Veter ve l – Ceyb ‘ ( Kiriş ve Sinüs risalesi ) ; Kendisinin bulduğu bir derecelik bir yayın sinüsünün özel bir metoda göre hesaplanmasını konu edinen eseridir .

    ‘ Ziyci Hakani ‘ ; Nasireddin Tusi ‘ nin hazırlamış olduğu Ziyci İlhani adlı esere yazmış olduğu düzeltmelerden bahseder .

    ‘ Nüzhetü ‘ l Hadaik ‘ ; Gıyasüddin bu eserinde kendisinin icat etmiş olduğu ‘ tabak ‘ ül Manatık ‘ adını verdiği rasat aletinin yapılış ve kullanışından bahseder .

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.