- Bu konu 1 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 14 yıl 10 ay önce
FeeLinG tarafından güncellenmiştir.
- YazarYazılar
- 20 Ekim 2008: 22:13 #19354
FeeLinGÜye1925’te Izmir’in Menemen ilçesinde dogdu.Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek ögrenimini yarida birakti, gazete ve dergilerde çalisti. Demokrat Izmir Gazetesi Genel Yayin Müdürlügü ve Basyazarligindan Ankara’da Bilgi Yayinevi Danismanligina geldi (1973-1980). Senaryolarinda Ali Kaptanoglu adini kullandi. Belli basli filmleri: Yalnizlar Rihtimi (Lütfi Akad), Atesten Damlalar (Memduh Ün), Rifat Diye Biri (Ertem Gönenç), Soför Nebahat (Metin Erksan), Devlerin Öfkesi (Nevzat Pesen), Ver Elini Istanbul (Aydin Arakon).
11 Ekim 2005 tarihinde Istanbul’da yasamini yitirdi.[hr]
JİLET YİYEN KIZo kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızıyakut pulları mı? bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızıkızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalnızı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızıçarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagaları zehirli kırmızıgece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızıjilet yiyen kız merih’li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı[hr]
BEN SANA MECBURUMBen sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusuFatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyorNe vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.[hr]
ELDE VAR HÜZÜNSöyleşir
Evvelce biz bu tenhalarda
Ziyade gülüşürdük
Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha Kuşlarının
Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
Zamanlar değişti
Ayrılık girdi araya
Hicrana düştük bugünAh nerde gençliğimiz
Sahilde savruluşları başıboş dalgaların
Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
Elde var hüzünO şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
Çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
Sırılsıklam âşık incesaz
Kadehlerin mehtaba kaldırılması
Adeta düğün
Hayat zamanda iz bırakmaz
Bir boşluğa düşersin bir boşluktan
Birikip yeniden sıçramak için
Elde var hüzün[hr]
Ne Kadınlar SevdimNe kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Biraksam korkudan gözleri sislenir.Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiirNe kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilirNe kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.[hr]
Aysel Git BaşımdanAysel Git Başımdan
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim icin kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinimIslığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum…[hr]
SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİNSen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmazGaliba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı ölduresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerindeSen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresindeSen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesinle ağlayarakSen benim hiçbir şeyimsin …
Attila İLHAN[hr]
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİGözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka’dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım[hr]
SEN BEYAZ BİR KADINSINAsıl büyük sarhoş benim uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz,
zeytinin siyah olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum ..Yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin
gizli bir kıvılcım gibi göz bebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgarın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde
kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu
senin
iyimserliğin ..Bu tezgahı kurdumsa ben
senin için kurdum
senin için dokudum
basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa
Yunus’dan
senin için okudum
gece yarıları ..Sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
gözlerin aklımdan çıkmıyor
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyur musun rüzgarda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun ?Attila İLHAN[hr]
MAHUR BESTEŞenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırızBir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardıBitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara …Attila İLHAN[hr]
ADIMLA NASIL BERABERSEMHacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
Bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
Koşar gibi yürüyüşün
Karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşünHacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
Uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
Karanlık boşluklarında akıp giderken zamanAdımla nasıl berabersem öylece beraberiz
Seninle her saat seninle
her dakika seninle her saniye
Gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın
gururuyla rahat
Koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
Ve sonra her zaman her ölümlüye
Aynı şartlar altında kısmet olmıyan
Gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızdaHacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
Sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın …Attila İLHAN[hr]
BENCE MALUMDURDikenin
Kalbime battığı bir sonbahar günüdür
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
Bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler
İçini kurtlar kemirir
Bence malumdur
Buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün
Senin ateşler içinde olduğun
Bence malumdur
Ellerin muhakkak çocuk elleridir
Hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün
Onlar neden daima okul türküleridir
Süleymancıktan bahseder
Kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden
Süleymancıktan
Ve karınca yuvalarından bahseder
Işıksız kömürsüz karınca yuvalarından
Gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün
Sen ansızın gökyüzünde görünürsün
Gözlerinin rengi
Bence malumdur
Elinde değildir akşam serinliğinde üşürsün
Eylül`den itibaren geceler hazindir uzundur
Sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler
Sokakların üstüne bulutlar gelirler
Bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir
Bir yıldız bir yıldızın ardınca gider
Yıldızların kayboldukları yer
Bence malumdur
Karanlıkta bir şeyler kopar dağılır
Uzaktan yabancı sesler duyulur
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
Elin hayallerimi dağıtır
Bilirsin
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin …Attila İLHAN[hr]
BENCE MALUMDURDikenin
Kalbime battığı bir sonbahar günüdür
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
Bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler
İçini kurtlar kemirir
Bence malumdur
Buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün
Senin ateşler içinde olduğun
Bence malumdur
Ellerin muhakkak çocuk elleridir
Hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün
Onlar neden daima okul türküleridir
Süleymancıktan bahseder
Kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden
Süleymancıktan
Ve karınca yuvalarından bahseder
Işıksız kömürsüz karınca yuvalarından
Gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün
Sen ansızın gökyüzünde görünürsün
Gözlerinin rengi
Bence malumdur
Elinde değildir akşam serinliğinde üşürsün
Eylül`den itibaren geceler hazindir uzundur
Sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler
Sokakların üstüne bulutlar gelirler
Bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir
Bir yıldız bir yıldızın ardınca gider
Yıldızların kayboldukları yer
Bence malumdur
Karanlıkta bir şeyler kopar dağılır
Uzaktan yabancı sesler duyulur
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
Elin hayallerimi dağıtır
Bilirsin
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin …Attila İLHAN[hr]
Ağustos ÇıkmazıBeni koyup koyup gitme, n’olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup koyup gitme, n’olursunBir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin, çocuğun olur
Beni koyup koyup gitme, n’olursunElimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim
Yaptıklarını affettim
Seninle gelemeyeceğim Attilâ İlhan
Beni koyup koyup gitme, n’olursun.[hr]
O SÖZLER KİO sözler ki acıdır
Mapusane avlularında
Demirli kırbaçlar gibi şaklar
O sözler ki sırasında
Çiçek açmış bir nar ağacıdır
Dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı
Sırasında gizemli bıçaklarO sözler ki
İmgelem sonsuzluğunun
Ateşten gülüdürler
Kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler
O sözler ki kalbimizin üstünde
Dolu bir tabanca gibi
Ölüp ölesiye taşırız
O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
Uğrunda asılırız….[hr]
TUTUKLUNUN GÜNLÜĞÜKara bir balta buldu akşam vuracak noktayı
Hücreler doldu bir ıslık en yakın maçka tramvayı
Kim bırakmış yalnızlığıma bu hüzzâm şarkıyı
Kimin bu karanlık kimler sürgülemişler kapıyı
İnsan olan bağlar her koptuğu yerden yaşamayıDaktilolar camları bulutlu sorgu odalarında
Didiklemez mi özgürlüğünü sansaryan hanı’nda
Küflenir suyun bir bakır çalığı bırıkır ağzında
Kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsın da
Bir kere aklından geçmez bitirmeden ölmek şarkıyıGönlünde büyüttüğün o müthiş ünlem içindir ki
Seni kapattıkları öyle rezil o kadar çirkindir ki
Çıplak bir lamba mısın dört duvar içindeki
Ne lambası söndürülen bütün ilk gençliğindir ki
Gözlerin zehirlense de suç sayarsın ağlamayıGörülmez dev böceklerdir sanki büyülü duyargalar
Uçaksavar ışıldakları gökyüzünde bir yanlış arar
Tophane rıhtımı’nda acı acı gemiler kalkar
Hücreleri akşam olur haydut öfkeleri kaplar
Ezerim sanırsın vurursan tek bir yumrukta dünyayıduruşma arası
(O varsa kırılır buzlu camları kışın
Anlamı yoğunlaşır anlamsız bir yaşayışın
Gerçi farkındayız adı belirsiz bir yanlışın
Acaba ben çok mu esmerim o çok mu sarışınYansımaz oldu aydınlığı yüzüme haftalardır
Yazdıklarında bile gizli bir uzaklık vardır
Eylem bir dağıldı mı bütün boğazlar daralır
Ben başka bir erkek olurum o başka bir kadın)[hr]
YAĞMURDA SİS DÜDÜKLERİİmdat çığlıkları mıdır
Bir felaketi mi duyururlar
Anlaşılmaz söyledikleri
Salkım saçak çökerler karanlığıma
Yalnızlığımı dagitirlar
Yağmurda sis düdükleriCamlarda çehreler hayal meyal
Aramızdan müthiş ayrılmışlardır
Anlaşılmaz niye öldükleri
Son nefeslerini tasarladıkça
İnsan ısrarla ölümünü yaşıyor
Yağmurda sis düdükleriYürekte keder yoğunlaştıkça
Bulutlar buz tozuna yozlaşıyor
Anlaşılmaz neleri götürdükleri
Sabahlar olur bir türlü uyuyamam
İçimde sanki şilepler çarpışıyor
Yağmurda sis düdükleriŞAHANE SERSERİ
Yolumdan çekil yavrum
Bağlasalar duramam
Demir âsâ demir çarık dedim
Neyleyim!
Yolculuk dedim
Ağaçlara tünedi yine akşam kargalarla bir
Rüzgâr kendini yerden yere vuruyor
Kırık dökük yıldızlar belirli uzaktan
Telsiz mevceleri ardım sıra koşturuyor
Anamdan yolcu doğmuşum
Yedi dağın yolları kalbimden geçer
Salkım salkım mısralar gelir içimden
Dudaklarımda yağmur damlaları
Alır beni yollar beni alır giderAnamdam yolcu doğmuşum
Nehirlerle birlikte denizlere kavuştum
Akşam dedim
Şu koca dünya dedim
Ağlasam dedim
Yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir
Ekmeğin ve şarabın peşinden
Turnaların peşinden
Büyük şehirler büyük aşklar
Çığlık çığlığa terkedilir
Ben
Çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
Damarlarımda dünyanın bütün rüzgârları
Harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen
Anamdam yolcu doğmuşum
Neyleyim
Gurbet dedim
Vatan dedim
Hürriyet dedim.SİSLER BULVARI
Elinin arkasında güneş duruyordu
Aylardan kasımdı üşüyorduk
Ağacın biri bulvarda ölüyordu
Şehrin camları kaygısız gülüyordu
Her köşe başında öpüşüyordukSisler bulvarı’na akşam çökmüştü
Omuzlarımıza çoktan çökmüştü
Kesik birer kol gibi yalnızdık
Dağlarda ateşler yanmıyordu
Deniz fenerleri sönmüştü
Birbirimizin gözlerini arıyordukSisler bulvarı’nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı’da bir tren vardısisler bulvarı’nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
Ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!sisler bulvarı’ndan geçtim sırılsıklamdı
Islak kaldırımlar parlıyordu
Durup dururken gözlerim dalıyordu
Bir bardak şarapta kayboluyordum
Gece bekçilerine saati soruyordum
Evime gitmekten korkuyordum
Sisler boğazıma sarılmışlardıBir gemi beni afrika’ya götürecek
İsmi bilmiyorum ne olacak
Kazablanka’da bir gün kalacağım
Sisler bulvarı’nı hatırlayacağım
Kırmızı melek şarkısından bir satır
Lodos’tan bir satır yağmur’dan iki
Senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
Seni hatırlatanın çenesini kıracağım
Limanda vapurlar uğuldayacakSisler bulvarı bir gece haykırmıştı
Ağaçları yatıyordu yoksuldu
Bütün yaprakları sararmıştı
Bütün bir sonbahar ağlamıştı
Ağlayan sanki istanbul’du
Öl desen belki ölecektim
İçimde biber gibi bir kahır
Bütün şiirlerimi yakacaktım
Yalnızlık bana dokunuyorduEğer sisler bulvarı olmasa
Eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
Sabah ezanında yağmur yağmasa
Şüphesiz bir delilik yapardım
Hiç kimse beni anlıyamazdı
On beş sene hüküm giyerdim
Dördüncü yılında kaçardım
Belki kaçarken vururlardıSisler bulvarı’ndan geçmediğin gün
Sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
Yağmurun altında yalnızım
Ağzım elim yüzüm ıslanıyor
Tren düdükleri iç içe giriyorlar
Aklımı fikrimi çeliyorlar
Aksaray’da ışıklar yanıyor
Sisler bulvarı ayaklanıyor
Artık kalbimi susturamıyorum27 Nisan 2009: 16:06 #77334 FeeLinGÜyeGECENİN KAPILARI
Bütün kapılar kapandı, dışardayım
Birden karşıma çıkmayın korkuyorum
Uykusuzum fena halde, sokaktayım
Karanlık bastırdı mı bozuluyorumFena bir yerimden koptuğum doğru
Kendimden çok fazla yaşamaktayım
Nereye bağlanacak bu işin sonu
Aslında ben kimim meraktayımBütün kapılar kapandı, sokaktayım…
Atilla İlhan
- YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.