blank
  1. Anasayfa
  2. Ders Notları
  3. Temel Bilimler
  4. Histoloji-Embriyoloji
  5. bağışıklık - dolaşım - lenf
  • Bu konu 0 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 15 yıl önce ziuw tarafından güncellenmiştir.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #19579
    ziuw
    Üye

    BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
    • Bağışıklık sisteminin görevi organizmayı yabancı ve patojen mikroorganizmaların zararlı etkilerinden korumaktır.
    • Her organizma kendi türüne ait genel özellikleri taşıyan bireysel bir kimyasal kimliğe sahiptir.
    • İmmun sistem hücreleri organizmanın kendi makromoleküllerini ve farklı yapıdaki yabancı makromolekülleri tanıma yeteneğindedir.
    • Bu özelliğe bağlı olarak organizmaya zara verecek yabancı maddelerin yok edilemesi veya etkisiz hale geitrilmesi için bunlara karşı immun reaksiyonlar gelişir.
    • Ender olarak organizmadaki savunma hücreleri kendi organizmalarının makro moleküllerine karşı reaksiyon göstererek Otoimmun hastalıkları (otoimmun reaksiyonları) oluşturabilirler.
    • Organizmaya yabancı olan ve bağışıklık sistemini uyaran maddeler antijen olarak isimlendirilir.
    BAĞIŞIKLIK ve İMMUN SİSTEM
    • Organizmada yabancı protein ve dokulara karşı kazanılan direnç Bağışıklık.
    • Bağışıklık mekanizmasında rol alan esas hücreler Lenfositler.
    • Ancak mononükleer fagositer sisteme dahil hücreler antijenleri lenfositlere tanıtma ve savunma görevi yaparlar.Bunlara antijen sunan hücreler adı verilir.
    • Antijen sunan hücreler
    • Antijenlerin çoğu lenfositleri direkt uyaramazlar.Bu nedenle immun yanıtın başlangıcı için antijenin uygun hale getirilmesi gerekir.
    • Bu amaçla antijen sunan hücreler antijeni hücre içinde işlemlendirerek uzun süre saklar ve sürekli az miktarda lenfositlere göndererek onların uyarılmasını sağlarlar.
    • Antijen sunan hücrelerin makrofajlar,epidermal Langerhan’s hücreleri,lenfoid organlardaki dentritik ve timusun epiteliyal hücreleri oldukları bilinmektedir.
    • Bu hücrelerde antijenin işlemlendirilmesi esnasında hücre içine alınan yabancı proteinin tam olmayan lizozomal sindirime uğratıldığı ve kısmen sindirilen antijenin bir bölümünün hücre zarına bağlandığı kanıtlanmıştır.

    • Antijenlere karşı organizma iki tür bağışıklık geliştirir.
    • 1.Hücresel bağışıklık
    • 2.Humoral Bağışıklık
    Hücresel Bağışıklık(sellüler immunite)
    Bu tür bağışıklıkta T-lenfositler işlev yapar.İmmunolojik güç kazanan hücreler(immun-kompetan hücreler)bu yolla yabancı hücreler,mikroorganizmalar veya enfekte hücrelere karşı reaksiyon geliştirir.
    T-lenfositler:
    • Lenfosit olma yönünde uyarılan progenitör hücrelerin(lenfoblastlar) bir kısmı kemik iliğinden dolaşıma geçerek timusun korteksine göçerler ve orada,hiçbir antijenle temasa geçmeksizin,timustaki retikulum hücrelerinin salgıladığı sanılan timopoietin,timozin,timositimulin,timik humoral faktör hormonları ile makrofajlar tarafından salgılanan bazı lenfokinlerin etkilenmesi ile bölünüp çoğalır ve T-lenfositlere (timositler)farklılaşırlar.

    • Bu farklılaşma sırasında T-lenfositler antijenleri tanıma özelliği olan yüzey reseptörleri ile donanırlar böylece kendinden olanla olmayan antijenik molekülleri tanıma özelliği kazanırlar.
    • Bu hücreler artık immun yetenekli(immun-kompetan)hücrelerdir.Bunlar korteksten medullaya geçerek dolaşım sistemine katılırlar.Dolaşım yoluyla sekunder lenfoid organlara(dalak,lenf düğümleri,lenf folikülleri,tonsillalar)giden T-lenfositler,buralarda kendilerine özel bölgelerde (dalakta periarteriyal lenfatik kılıf,lenf düğümlerinde parakortikal bölge)yerleşerek aylarca hatta yıllarca yaşamını sürdürürler.

    • Hücresel Bağışıklıkta T-Lenfositler;
    • 1-Lenfotoksin (lenfokin) salgılar. Direkt ve indirekt sitolitik etki
    • 2-Lenfokin makrofaj ve nötrofil granülositleri lezyon bölgesine davet eder. (Makrofaj göçünü uyarıcı faktör ile)
    • Yabancı cisimlerin fagositozunu hızlandırır.
    • -Doku ve organ naklinde organizmanın gösterdiği red olayı sitotoksik hücrelere bağlıdır.
    • HUMORAL BAĞIŞIKLIK
    • Plazmasitler antikor salgılar ve kan yoluyla organizmaya yayılır.
    • Antikor;İmmunglobulin (gamma globulin)adlı protein.
    • IgM,IgG,IgA,IgE tipleri var.
    • Bağışıklık için yapılan ilk antikor IgM’dir
    • (Molekül ağırlığı 1 milyonun üzerinde)
    • IgG:Mol.ağ.160.000
    • Plasentayı geçebilir.
    • IgA:Solunum ,sindirim,ürogenital sistem mukozasındaki plazmasitler tarafından yapılır.Epitel hücreleri , bu antikorların çevresini saran örtü ile dirençlerini artırır.
    • IgE:Bazofiller ve mast hücrelerinin yüzeyine bağlanır
    • B-Lenefositler antijenle uyarımla plazmasitlere dönüşürken önce IgM yapılır.sonra bu durur IgG sentezlenir.
    • Olgun plazmasitler bölünmez.Ölen hücrelerin yerini B-lenfositleri alır.
    • Genel olarak bir plazmasit tek bir antijene cevap verir.Ona özel antikor üretir.
    • Organizma geçirdiği hastalık sayısı kadar PLAZMASİT tipine sahiptir.
    • İmmunofloresan yöntemlerle tip tayini yapılabilir.
    • Prenatal dönem :
    İmmum sistem inaktif
    Enfeksiyonlara direnç anneden alınan bağışıklık maddeleri ile sağlanır.
    • Postnatal dönemde :
    Doğumdan sonra ilk günlerde immunolojik mekanizma çalışmaya başlar. Yeni doğanlar bir süre sütle geçen antikorlarla korunur.
    • Bazı ilaçlar ve x-ışınları lenfatik dokuyu hasara uğratabilir.
    • Vücut direnci azalır.Bu mekanizma,doku reddini önlemek için organ nakillerinde kullanılır.
    DOLAŞIM VE SAVUNMA SİSTEMİ
    Görev
    Besin maddelerinin ; oksijen ,metabolizma ürünlerinin ,hormonların ve diğer etkili maddelerin yerlerine taşınmalarını sağlar
    Organları
    Kalp –Damarlar – Lenfatik organlar
    KAN DAMARLARI
    Kapillar damarlar
    Tek katlı yassı epitel (endotel) ile örtülüdür.
    Hücre çapı 4-12 mikrondur.
    Şekli düzensizdir.
    Hücreler içinde açıklıklar var (bazen ince bir zarla örtülüdür)
    Elektronmikroskopta bol pinostatik veziküller görülür.Lumene doğru pinostatik veziküller yoğun.
    Çevresi bazal membranla sarılı.
    Bazal membran içerisinde perisitler var(uzantıları olan özel fibroblastlar)
    Perisitler bağdokusuna doğru göç edebilir
    1.Kapalı kapillarlar:
    Endotel hücreleri arasında boşluk yoktur.Bazal membran ve perisitler de sıkı yerleşmiştir.
    2.Delikli kapillarlar:(Fenetratalı –porlu kapillarlar)
    Endotel hücrelerinde delikler bulunur.
    Delikler ünıt membrandan daha ince bir zarla örtülüdür.Bazal membran çepeçevre sarılıdır.
    3.Sinuzoidler:
    Karaciğer,dalak ,kemik iliği,adren ve hipofizde görülür.
    Çapları 30 mikrona ulaşabilir.
    Düzensiz daralma ve genişlemeler gösterir.
    Değişime uğramış kapillarlardır.
    Karaciğer sinuzoidleri: Endotel hücreleri arasında büyük açıklıklar vardır.Bazal membran yoktur veya parçalıdır.Hücreleri fagositoz yaparlar.(RES’e dahil)
    Endokrin organ sinuzoidleri: Endoteller arasında ve bazal membranda açıklık yok.Hücrelerin ince kısımlarında porlar olabilir.Bu delikli hücreler fagositoz yapamaz.
    Kapillarlar kıkırdak ve lenste bulunmaz. Tüm doku ve organlarda bulunur.İskelet ve kalp kasında bol.SSS de subs.grızeada bol.
    ARTERLER
    Kalpten organlara kan taşırlar.Kalpten uzaklaştıkça daha küçük kollar vererek dallanır ve kapillarlarda sonlanır.
    İntima:Damarın lümenini örten endotel ve sub endotelden oluşur.(lamina elastika interna)
    Mediya: Kas telleri ve elastik ipliklerin birlikte veya ayrı ayrı oluşturduğu katmandır (Lamina elastika eksterna)
    Adventisya: En dışta çevre bağ dokusu ile bağlantı sağlayan bağdoku katmanı.
    Not:Kan damarları mediyaya girmez .Mediya diffüzyonla beslenir.
    VENALAR
    Kalbe dönen kanı taşır.Duvarı daha ince ,daha az esnek ,lumeni geniş düzensiz şekilli (kesitlerdeki görünümü)
    İntima- mediya – adventisya tabakalarından oluşur
    Venüller-küçük ve orta venalar boyutundadır
    VENÖZ SİNUSLAR
    intimayı özel sinus hücreleri oluşturur
    aralarında yarıklar bırakan düzensiz hücrelerdir
    retikulum hücrelerinden farklılaşır
    fagositoz yapar
    venaların genişlemiş başlangıç kısımları
    dalak ve kemik iliğinde bulunur
    Özel yapılı kan damarları
    Terminal arterler: doğrudan kapillarlere açılan son uçlardır.Anastomoz yapmazlar.Dalak,böbrek ve beyinde görülür.Bu arterlerin tıkanması ile ilgili alan beslenemez (anastomozla yan kolları olmadığı için)
    Yastıkçıklı arterler: İntimada epiteloit adı verilen düz kas hücreleri bulunur.Bu hücreler kasılınca lümene doğru çıkıntı yapar ve lümeni daraltır.Dalakta,peniste
    Venöz sinuslar:
    Basit anastomozlar : Arterler ile venalar arasındaki bağlantı
    Arter veya arteriyolden cıkan yan kollar vena veya venüle açılır.
    Bağlantı yerinde intimada epiteloit hücreler taşır. Damarı kasarak basıncı ayarlar. Özelliği: artere doğru arter venaya doğru vena yapısındadır.
    Glomuslar: Arteriyo-venöz anastomoz düğümcükleridir. Kapsula ile sarılıdır.Sinirlerden zengin adventisya taşır. Deride glomus koksigikum , glomus karotikum
    LENF VE LENF DAMARLARI
    Lenf
    Lenf dokularında şekillenen sıvıdır.
    Kör keseler biçiminde başlayan lenf damarları içinde tek yönlü taşınır.Kana karışır.
    Lenf sıvısı
    Arteriyel kapillerden dokulara sızan kan plazması dokulara besin taşır ve metabolizma artıklarını toplar.
    Metabolizma artıklarını taşıyan bu plazma venöz kapillara veya lenf kapillarlarına geçer.Lenf dolaşımına geçen bu sıvı LENF adını alır.Lenf plazması berrak ve renksizdir (hafif sarı).Pıhtılaşabilir (çok yavaş)
    Fibrini ayrılan kısım ‘lenf serumu’ olur.Lenf lenfositler -az sayıda eritrositler- barsakta yağ damlacıkları taşır.
    Lenf damarları:
    Lenf kapilları
    Lenf damarları
    Lenf kanalları
    Lenf kapillarları:
    Kan kapillarlarına benzer.Endotel hücreleri daha iri ve kesintisiz yerleşimli.Bazal membran var.Perisitler yok.Lumen cok geniş ve düzensiz şekilli.
    Lenf damarları:Kapillarların devamıdır.
    Duvarı kapillarlara benzer.
    Lumende valvulalar taşır.Büyük lenf damarlarında valvulalar cok sık.
    Büyük lenf damarları venalara benzer Ancak onlardan daha ince duvarlıdır.
    Lenf kanalları:Duktus torasikus-Trunkus lenfatikus dekster
    Venöz sisteme bağlanır.
    İntima-mediya-adventisya taşır.Mediya düz kas iplikleri taşır.Lamina elastika interna var.
    Görevi:Lenf kapillarları doku sıvısını drene eder.Daralması ödem ile sonuçlanır.Lenf kapillarlarının geçirgenliği fazladır.Büyük moleküllü maddeler venalara geçemez Lenfe geçer ve lenf yumrularında süzülür.
    KALP

    Atriumlar+Ventrikuluslar
    =(anulus fıbrosus) ile ayrılır
    Kompakt bag doku
    4 delıklı (kapakcıklı)
    Not:Atrıum ventrıkul arası valvula bıkuspıtalıs,trıkusbıtalıs,solda aortaya acılan sagda a.pulmonalıse acılan valvula semilunaris.
    Histolojisi
    1. Endokard:Endotel
    Subendokardıyum
    2.Miyokard:Kalp kası
    3.Epikard:Perikardiyumun iç zarı

    Uyarı üretım merkezı Uyarı ıletım sıstem
    Sınoatrıyal dügüm = (Hıs demetlerı)
    Atrıyoventrıkuler dügüm Purkınje tellerı

    Kalbin besleyici damarı:
    Koroner arterler (Epikard ve endokartta anastomozlar Miyokartta anastomoz enderdir)
    Kalbin sinirleri:
    Sempatik (N.simpatikus –accelerentes)
    Parasempatık N.vagus
    LENF YUMRUSU
    Lenf damarlarının yolu üzerindeki küçük organlar (1-25 mm çapında). Lenf venöz sistemine giderken burada süzülür. Organın damar ve sinirlerinin giriş çıkış yaptığı HİLUS bölgesi bulunur.
    KAPSULA:
    Sık örgülü bağ dokusu (elastik iplik az)
    TRABEKULA:
    Organ içinde kapsula uzantısı
    PARANŞİM:
    Lenforetiküler dokudur
    Retikulum hücrelerinin üç yönlü ağ yapısında retikulum iplikleri ile sarılı olduğu
    Makrofaj ve lenfositler çok, Plazma hücreleri ,monositler,granülositler daha azdır.
    Lenfositler en yaygın hücre tipidir
    Kortekste lenf folekülleri , medullada lenfatik kordonlar.
    Retikulum hücreleri yıldız benzeri ,uzantılı sinusları sararlar endotele benzer.
    Sabit ve hareketli (sinusların içinde ) MAKROFAJLAR bol.
    KORTEKS
    Primer ve sekunder lenf folekülleri taşır.
    Primer lenf folekülleri: Sağlıklı lenf yumrusunda görülür
    Lenfositler koyu, homojen , yoğun ve küçük hücreler halinde
    Nukleus heterokromatik, sitoplazma az
    Lenfositler ya foleküllerde yapılır yada kan yoluyla buraya gelir.
    Sekunder lenf folikülü: Patolojik durumlarda miktarı artar
    Foliküllerin merkezi soluk renktedir
    Sentrum germinativum = reaksiyon
    merkezi. Bu kısım antijenlere karşı hızlı cevap veren yerlerdir.
    Yeni lenfosit yapımı
    Yaşlı hücrelerin fagosite edilmesi
    Antikor yapım yeridir
    Lenf folekülleri sürekli olarak değişim gösterir. Örn: enfeksyonlarda yeni sentrum germinativum şekillenir sonra kaybolur.
    MEDULLA
    Kordonlar halinde veya yaygın lenfo-retikuler doku taşır. Lenf, kan damarları ve sinuslar taşır.
    Medulla
    LENF DAMARLARI VE SİNUSLAR
    -Afferent lenf damarları periferden girer(çok)
    -Subkapsular sinusa açılır
    -Kortikal sinuslar ile medullar sinuslara boşalır
    -Sinuslar hilus bölgesinde efferent lenf damarlarına açılır(tek)
    Domuzda ters yapı var.Afferent damar tek ve hilustan girer.Efferent damarlar çok sayıda ve periferden çıkar.

    Afferent lenf damarları
    Afferent lenf damarında valvul

    Sinusların duvarı yassı retikulum hücreleri ile çevrilidir (kıyı hücreleri) . Bunlar sabit makrofajlardır. Sinusun içinde bulunan veya dokuya geçen tüm hücre ve yabancı partikülleri fagosite edebilir.

    Arterler: Hilustan girer
    Trabekula ve paranşim
    Arteriollere açılır
    Kapiller ağ zengin
    Venüller yaygın
    Lenfositler lenf yumrusu içine buradan geçer
    Venüllerin çevresi lenfositlerle doludur
    Hilus
    Görev:
    Sinuslar ve retiküler ağda lenf süzülür
    Lenfin akış hızı azdır
    Zararlı mikroorganizmalar ( bakteri, virus) ve partiküller makrofajlar tarafından tutulur
    Makrofajların miktarı değişkendir
    Lenfosit yapımı(ekstra medullar miyelopoezis)
    Sentrum germinativumda plazma hücreleri şekillenir. Antikor sentezlenir. (immunolojik yol)

    Hemal lenf yumrusu
    Ruminantlarda bulunur.
    Kan damarlarının you üzerindedir
    Normal lenf yumrularına benzer
    Afferent kan damarları subkapsuller sinuslara açılır
    Trabeküller sinuslarla devam eder
    Trabeküller sinuslar hilus bölgesindeki terminal sinuslara açılır
    Görev : Dalağa benzer
    Kanı süzme
    Antikor yapımı
    Ekstra meduller hemopoezis
    Hemal lenf Yumrusu
    DALAK
    Lenforetikuler bir organ.
    Kapsula : Kapsula dıştan periton ile sarılıdır.
    İki tabakalı bir kapsula var. Dış tabaka , kollagen ve elastik bağ doku ,kan ve lenf damarı bol . İç tabaka ,türlere göre değişen şekillerde düz kas telleri taşır.
    Trabekulalar organı lopçuklara ayırır.Kapsula ile aynı yapıda içinde kan ve lenf damarları var.
    Kırmızı pulpa:
    İçinde çok sayıda kan hücresi bulunur. Sinus ve kordonlar taşır.
    Sinuslar retikulum hücreleri ile çevrili düzensiz boşluklar
    Retikulum hücreleri aralarında açıklıklar bırakırlar.
    Fagositoz yapabilirler.
    Sinuslardan geçen kan efferent venalara boşalır.
    Dalak kordonları (Billrothkordonları)retikulum hücreleridir. Serbes makrofajlara dönüşür.
    Beyaz Pulpa:
    Retikulum iplikleri ve hücreleri ağı+lenfositler
    Lenf folikülleri (Malpighi cisimciği)ve Peri arteriyel lenfatik kın taşır.
    Peri arteriyel kının çevresini saran lenforetiküler doku Zona marginalis adını alır.
    Bu zona kırmızı pulpaya doğru değişimle bağlanır.
    Zonaya arteriyoller açılır.
    (Kandan gelen maddelerle ilk karşılaşan bölge)
    Dalağın Damar Sistemi:
    Arteriya Lienalis: Hilustan girer,dallanır trabekülalar içine yayılır.
    A.Trabekularis :Orta boy muskuler arter.
    A.terminalis :Trabekuladan ayrılıp,beyaz pulpaya giren arter.
    Çevresi lenforetiküler doku ile sarılı.
    A.Sentralis :Lenf foliküllerinin ortasından geçer.
    Beyaz pulpayı besleyen kapiller kollar verir.Bu kollar kırmızı pulpaya açılır.

    A.Penisillata :A. Sentralisin kırmızı pulpaya geçen fırça şeklinde kolları olan kısım.
    Arteriya sentralis
    Kabuklu arteriyol:A.penisillatanın uçlarında kalın kabuklar şekillenir.Kabuk retikulum hücreleri ve iplikleridir.Domuz,kedi ve köpekte büyüktür.
    Sinuzoidler:
    Venöz kan sinusları :Aralarında boşluk bulunan hücrelerle çevrili.(Retikulum hücreleridir.Serbest makrofaja dönüşebilir)
    Pulpa venaları:Endotel
    Elastik iplik
    Kırmızı pulpa dokusu
    Vena trabekularis:Endotel
    Trabekulanın bağ dokusu
    Lenf damarları:
    Efferent damarlar kapsula ve trabekulada ağ oluşturur.
    Afferent lenf damarı yok.
    Dalakta iki tip kan dolaşımı vardır.
    Açık dolaşım:
    Kabuklu arteriyollerin uç kapillarları kırmızı pulpaya açılır.
    Kan serbest dolaşımdan sonra venöz sinuslara döner.
    Kapalı dolaşım:Kan uç kapillarlardan sonra venöz sinuslara geçer.
    Dalağın Görevi:
    1.Kanın temizlenmesi:
    Yaşlı veya hasarlı eritrositler,lökositler
    yabancı cisimler,mikroorganizmalar fazla lipidler fagosite edilir.
    Eritrosit parçalanırHemoglobinSafra pigmenti(demirsiz)Hemosiderin(demirli) Makrofajlar kemik iliğine taşınır.
    2.Kan hücrelerinin Depolanması:
    Kırmızı pulpada kan hücreleri depolanır.
    Kontraksiyon ile kana verilir.
    3.Hemopoezis:
    Lenfosit ve monositler yapılır.
    Lenfopoezis:Sentrum germinativumda ve gençlerde yoğun yaşlılıkta yapım azalaır
    Monopoezis:Monositler retikulum hücreleri ve sinus hücrelerinden köken alır.
    4.Antikor yapımı:
    Dalak çıkarıldığında diğer retikulo endoteliyal organlar görevini üstlenir.
    HEMOPOETİK ORGANLAR VE İMMUN SİSTEM
    HEMOPOETİK ORGANLAR
    Kan hücrelerini yapan veya bulunduran organlar.
    • 1.Primer lenfoid organlar:
    Kan hücrelerinin köken hücrelerini ve bunların uyarımı ile oluşan progenitor hücreleri tasıyan organlardır.
    Kemik iliği, Timus, Bursa fabrisi.
    • 2.Sekunder lenfoid organlar:
    Progenitor hücrelerden farklılasarak şekillenen kan hücrelerini taşıyan organdır.
    Lenf yumruları, dalak ,lenf dügümleri, tonsilla ve organ içinde lenfoid dokular.
    Ortak özellik(timus hariç):
    lenforetikuler doku=Lenfoid doku
    • Retikulum hücreleri
    • +
    • Retikulum iplikleri
    • +
    • Lenfositler
    • NOT: Timusta;Retikulum hücreleri epitelyal kökenli ve retikulum iplikleri yok.
    KEMİK İLİĞİ
    Eritrosit ,granülosit,trombosit ve B lenfosit (memelilerde) az miktarda monositleri yapar.
    • Fötal devrenin sonuna doğru fonksiyonel duruma geçer.Yaşam boyu aktiftir.
    • Kemik iliği iki farklı morfolojı gösterir.
    1-Sarı Kemik İliği
    • Erişkin organizmada görülür (uzun kemiklerin dıyafizinde)
    • Yağ dokusundan zengin ve sarı renklidir.
    • Retikulum hücreleri yağ hücrelerine dönüşmüştür.
    • Kan kayıpları ,hemoliz olayları veya bazı stres durumlarında sarı kemik iliği kırmızı kemik iliğine dönüşür.(Aktifleşir)
    • 2.Kırmızı kemik iliği
    ( Hemopoetik kemik iliği)
    • Gençlerde tüm kemiklerde,erişkinlerde yassı ve kısa kemiklerle uzun kemiklerin epifizlerinde bulunur.
    • Kemik iliğinin çatısını retikuler bağ dokusu oluşturur.Retikulum hücreleri (ağ) + Retikulum iplikleri +Kan hücreleri (Köken hücreler,progenitor hücreler, şekillenen kan hücreleri)
    Kemik iliğine kan arterlerle gelir.
    Kapillar kollara ayrılır.
    Kapillarlar venöz sinuslara boşalır.Bu sinusların duvarı retikulum hücreleri ile çevrilidir.
    Yeni şekillenmiş kan hücreleri boşluklardan içeri girerek kolaylıkla dolaşıma geçer.
    Kemik İliğinin Görevi:
    • Hemopoezis
    • Kan hücrelerinin yıkımı
    (Dalaktaki gibi eritrosit yıkımı)
    • Osteogenesiz
    (Endostun üzerindekı osteoblastların görevi)
    • Savunma
    ( Retikulum hücreleri ve makrofajlar fagositoz yapar)
    • İmmunolojık görev
    (Lenfositler ve plazma hücreleri tarafından)
    TİMUS
    Organın çatısını epiteliyal retikulum hücreleri oluşturur.
    • Timus ,tonsillalar ve bursa fabrisi epitelyal doku ile bu ilişkisinden dolayı ‘lenfoepitelyal sistem’ i oluşturur.
    • Kapsula:
    • Düzensiz sık örgülü bağ doku,kollagen iplikler + az miktarda elastik iplik .
    • Kapsula organları lobçuklara ayırır.

    TİMUS
    • Korteks:
    • Organın perifer kısmını oluşturur.Koyu boyanır. Retikulum hücreleri sitoplazmik uzantıları ile birbirleriyle bağlanarak düzensiz küçük bölmeler oluşturur.
    • Bu boşlukları T lenfositleri(timositler) doldurur.
    • Korteksin retikulum hücreleri timopoietin ve timosin salgılayarak lenfoblastları uyarır ve olgun T lenfositler gelişir.
    • İmmun kompetan özellik kazanan T lenfositler retikulum hücreleri boyunca medullaya geçer ve burdan venüller yoluyla sekunder lenfoid organlara göç eder.

    • Timusta;Epitelyal retikulum hücreleri ‘humoral faktörler’ salgılar. Örnek timopoietin.
    • Kapsulun altında :Tek katlı ince bir epitel katman bulunur.Bu epitel içeri giren damarların çevresini sarar.Kan –timus bariyeri sekillenir.
    Kan-Timus Bariyeri
    • Bariyerin katmanları;
    • Damar duvarı endoteli
    • Bazal membranı
    • Perivasküler bağ doku
    • Timus epitelinin bazal membranı
    • Timus epiteli
    Kan-Timus bariyeri
    • Bariyerin görevi;
    • Gelişmekte olan T lenfositleri kandan gelecek antıjenlerin etkisinden korumak.Onların antijensız ortamda çoğalmalarını sağlamak. Yüzey reseptörleri ile donatılmak (MCH ,CO reseptörleri)
    • T lenfositler medullada antijenle karşılaşır.
    • İmmun yetenek kazanırlar.
    • Lenfoblastlar prenatal dönemde mezenkim hücrelerinden gelişir;postnatal dönemde kemik iliğinden köken alır ve kan yoluyla timusa gelır.
    • Medulla:
    • Tımus lopcuklarının merkezını olusturur.Hücre miktarı daha az oldugundan acık boyanır.
    • Retıkulum hücrelerı + lenfoblastlar + lenfosıtler+ eozınofıl granülosıtler tasır.
    • Hassal cısımcıklerı:Tımus korpuskullerı
    • Konsantrık dızılımlı bırkac retıkulum hücresı toplulugudur.Gelısımı tek bır hücreyle baslar(ünıseluler)İlerleyerek hücre grupları olusturur.(multıselüler) Hucrelerde keratınasyon şişme ve kalsıfıkasyon asıdofıl kolloıd bırıkımı izlenır.
    • Tımusta kortekste sık medullada daha seyrek kapıller ag bulunur.
    • -Efferent lenf damarlarıkapsula ve septumları bosaltır.Afferent lenf damarı yoktur.
    • Tımusta yaslanma ile özellıkle ergınlık cagında steroıd hormonların etkısı altında küçülür.(Kortekstekı lenfosıtler kaybolur medulla gorunumu kazanır. Loplar arasındakı bagdokudan lıposıtler cogalır.Yavas yavas cevre bagdoku paransımı doldurur.Tımus yok olur.
    • Fonksiyon
    • -Küçük ve orta boy lenfosıtlerı üretmek
    • -Lenfatık sıstemın normal gelısımı ve antıkor olusumu için gereklı bır organ
    • -Yenı doganlarda tımus cıkarılırsa;
    • 1-Antıkor uretımı azalır.
    • 2-Beyaz pulpa ve prımer lenf foleküllerı gelısmez
    • 3-Plazma hücrelerı kaybolur.
    • 4-Kücük lenfosıtlerın sayısı azalır.
    • –

    • -Yabancı maddelerın reaksyon yapamadıgı yanı antıjen etkısı gosteremedıgı izlenır.(immunolojık tolerans) Organızma hücresel düzeyde kendi hücresi ile yabancı hücreyi ayırt atme yetenegını kaybeder.Bu özellikten dolayıyeni doganlarda enfeksıyonlara yakalanma ,gelışememe ve erken olumler ızlenır.
    • -Tımus endokrın organlarla sıkı ilişkilidir.Hipofizden salgılanan somatotropın (büyüme)Ve tirotropın (tiroıd hormonu) tımus gelışımını hızlandırır.
    • -Adren korteksı hormonları ve seksüel hormonlar tımus gelışımını gerıletır.
    BURSA FABRISI
    Kanatlılarda kloakanın dorsalınde yerlesmıştır.Lenfoepıtelyal bır organdır.
    • 1-Tunıka mukoza
    • Lumenı yalancı cok katlı prızmatık epıtel orter.Gevsek bag doku kollagen ve retıkulum ıplıklerı tasır.Bol mıktarda lenf foleküllerı tasır.Lenf folekullerı tıpık lenfoıd dokudan olusur.Folekullerde korteks ve medulla ayırt edılebılır.
    • 2-Tunıka muskularıs
    • Longıtudınal ve sırkuler seyırlı kas tellerı
    • 3-Tunıka seroza
    • Bursa fabrısı erken donemde gelışımını tamamlar. 4 aydan ıtıbaren gerılemeye baslar.Bırkac ay içinde iyice kücülür.
    • Görev:Antıkor yapımından sorumludur.B lenfosıtlerın üretım yerıdır. Cıkarılırsa antıkor yapımında belırgın azalma olur.
    SEKUNDER LENFOİD ORGANLAR
    LENF FOLLİKÜLLERİ
    • Vücutta bir takım boşluklu organlar (sindirim, solunum, üriner ve genital sistemlerdeki organlar) vardır. Bu organların boşlukları (lumenleri) dış ortamla ilişkilidir. Lumeni çevreleyen duvar bölümüne mukoza adı verilir
    • Lenf follikülleri, mukozada yer alan küresel ya da benzeri biçimdeki düğümcüklerdir.
    • Ya tek tek (soliter lenf follikülü), ya da gruplar halinde (agregat lenf follikülü) bulunurlar.
    • Mukozanın boşluğa bakan yüzü epitel hücreleri ile örtülüdür. Bu epitel, dış ortamdan gelen çeşitli etkilerle karşı karşıyadır. Epiteli aşan etkenler doku sıvısına karışırlar. Lenf follikülleri de bu doku sıvısını temizlerler.
    • Bir lenf folikülü, düzgün bir bağdoku kitlesi ile sarılıdır. Çoğu lenf follikülünün ortasında açık renkli bir bölüm vardır. Başlangıçta (primer follikül evresinde) var olmayan açık renkli merkezi bölge, antijenlerin etkisiyle primer folliküllerin ortasında meydana gelir ve böylece sekunder foliküller şekillenir.
    • Sekunder foliküllerde, antikorları yapan hücrelerin genç tiplerinin oluştuğu orta bölgeye doğurucu merkez (sentrum germinativum) denir.
    • Sentrum germinativum doğumdan sonra patojenik etkenler karşısında şekillenir. Bu yüzden reaksiyon merkezi olarak da anılır. Bu reaksiyonda makrofajlar da, hücresel savunma işini üstlenmişlerdir.
    • Lenf follikülleri kalıcı oluşumlar değildir. Gerektiğinde yeni follikül gelişmeleri de olur. Enfeksiyonlarda yeni sentrum germinativum’lar şekillenir, etken ortadan kalktığında tekrar kaybolurlar.
    • Gençlerde çok yaygın ve belirgin olan bu odaklar, yaşlılarda silinir.
    • Follikül çevresi lenfositlerin yığılmasından ötürü koyu görünüşlüdür. Ayrıca lenfositlerin heterokromatin yapısındaki çekirdekleri de bu koyu görünüşte rol oynar.
    • Organizmada lenf folliküllerinin yapısına uymayan, sadece lenfosit topluluğu şeklinde görülen odaklar da vardır; bunlar lenfosit infiltasyonları’dır.
    Savunma organı olarak lenf folikülü
    • Bütün lenfoid organların ortak özelliği, lenf folliküllerine sahip olmalarıdır (timus hariç). Antijenle uyarımdan sonra ortaya çıkan hücre değişimleri, esas olarak lenf foliküllerinde kendini gösterir; bu yüzden lenf folikülleri lenfoid sistemin sentral fonksiyonel yapı unsurları olarak kabul edilirler.
    • Lenfoid sistemin bu yapısal birimleri, osteon, nefron şeklindeki adlandırmaya benzer biçimde “ lenfon” olarak da anılırlar. Her lenf folikülü iki doku grubundan ibarettir:
    • 1) birbirleriyle ilişkili ve retikulum iplikleriyle de desteklenen retikulum hücrelerinin geniş gözenekli ağı ve
    • 2) bu ağın içinde yerleşen serbest hücrelerden (özellikle blast formundaki hücrelerden, lenfositlerden, plazmasitlerden ve makrofajlardan). Dendritik hücreler olarak da adlandırılan buradaki retikulum hücreleri, daha önceleri sanıldığından aksine, buralarda yerleşik lenfositlerin köken aldığı hücreler değildir. Bunlar fagositik aktiviteye de sahip değildirler. Daha çok, lenfoid doku çatısının gözeneklerinde şekillenen immun reaksiyonlar arasında ortaya çıkan hücre dönüşümleri için az ya da çok stabil bir destek yapı (iskelet) görevini görürler.
    • Çevre dokuya karşı lenf folikülü, yassı retikulum hücrelerinden ibaret kapsül şeklinde bir katmanla sınırlanır; ancak, bu kapsül kollagen ipliklerden yapılmadığı için bir organ kapsülü şeklinde değildir.
    • Lenfoid dokuya daha fötal yaşam sırasında lenfositler yerleşirler; sonra bunlar lenf folikülünün iç kısmında mitozla bölünerek sayıca çok artarlar ve folikül tamamen lenfositlerle dolar ( primer folikül).
    • Doğumdan sonra dış çevreyle ilişki sonucu ilk antijen-antikor reaksiyonu başlar ve primer folikülün iç kısmında farklı yapılarda üç bölge şekillenir ki, bu durumda sekunder folikül’den söz edilir. Sekunder folikülün en önemli belirtisi, lenf folikülünün iç kısmında çoğunlukla ortada bazan da eksantrik konumda reaksiyon merkezi’nin (sekunder germinativum) bulunmasıdır; bu kısım ışık mikroskobunda kenar bölgeden belirgin bir biçimde açık tonda boyanması ile ayırdedilir.
    • Reaksiyon merkezi lenfositlerden başka, özellikle bazofil sitoplazmalı büyük hücreleri de (germinoblast’lar) içerir. Germinoblastlar mitozla çoğalırlar ve bütün immunolojik aktiviteye sahip özle hücreler ( plazmasitler, bellek hücreleri) bunlardan köken alırlar. Reaksiyon sentrumunda hemen daima, yoğun boya alan piknotik hücre atıkları (tingible cisimcikler) da bulunur; bütün bunlar immun reaksiyonlar ya da fagositoz olayları sırasında hücrelerin yıkımlandığını sergilerler. Reaksiyon sentrumu, hücre yapımı ve yıkımında bir arada görüldüğü yer olarak kabul edilebilir.Reaksiyon sentrumunun büyük oluşu immunolojik savunma etkinliğindeki yoğunluğun, küçüklüğü ya da olmayışı ise etkinliğin zayıflığının veya yokluğunun kanıtıdır.
    • Mukoza serbest yüzeyine yani organ yüzeyine ya da reaksiyon yerine yönelindiğinde lenf folikülünde kural olarak biraz daha yoğun lenfosit duvarı (lenfosit kubbesi ya da korona) şekillenir. Bu duvar esas olarak küçük lenfositlerden ibarettir ve büyük olasılıkla özellikle bellek hücrelerini içerir. Lenf folikülünün bunun karşısında yer alan tarafında çok sayıda hücre içeren bölge ise koyu bölge adını alır ve burada makrofajlar yanında özellikle plazmasitler bulunur. Yarımay şeklindeki bu geniş bölge, gerçek savunma reaksiyonlarının ya da immunolojik yönden zorunlu hücre dönüşümlerinin şekillendiği yerdir.
    • Bir lenf folikülündeki fonksiyon olgusu, yaklaşık aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
    • Antijenler ilk kez kubbe biçimindeki alanda (korona), uzun ömürlü olan bellek hücreleriyle karşılaşarak bu hücrelerin plazmasitlere dönüşmesine ve reaksiyon merkezinde germinoblastların aşırı bir şekilde çoğalmalarına neden olurlar; böylece reaksiyon sentrumları belirgin bir biçimde büyürler.
    • Germinoblastlardan köken alan immunositler, sentrifugal yönde lenf follikülünün koyu bölgesine göç ederler ve burada bol miktarda bulunan makrofajlarla sıkı bir ilişki içerisinde ve onların da katılımıyla, 2-3 gün sonra fazla miktarda antikor salgılarlar.
    • İmmun reaksiyonun sona ermesiyle reaksiyon sentrumu yine küçülür. Kısa ömürlü lenfositler parçalanırlar. Uzun ömürlü bellek hücreleri kubbeli bölgeye ( lenfosit duvarına) göç ederler ve burada benzeri ya da aynı antijenin yeniden görülmesini beklerler.
    • Her lenfoid organda bol miktarda bulunan lenf folliküllerinin sayıları ve görünüşleri, tüm immun sistemin fonksiyonel durumun bir aynasıdır, yani ilgili bölgede her defasında ortaya çıkan immun reaksiyonun derecesinin bir göstergesidir.
    TONSİLLER ( BADEMCİKLER)
    Ağız boşluğunun gerisinde ve yutakta yer alan lenfoid oluşumlardır; yerleştikleri yere göre adlandırılırlar: Tonsilla palatina, Tonsilla lingualis,Tonsilla pharyngea ve Tonsilla tubalis. Gıda maddeleriyle ya da solunum yoluyla alınan antijenlere (yabancı unsurlara) karşı savunma işini üstlenirler. Bu savunmada görevli lökositler özellikle de lenfositler , amöboid hareketlerle epitel hücreleri arasından geçerek (diyapedez), ağız ve yutak boşluğuna da çıkarlar. Tükürükte hemen daima lenfositlere (tükürük cisimcikleri) rastlanır. Tonsiller, gruplar oluşturmuş lenf folikülleri (agregat lenf folikülü) yapsındadırlar
    • Foliküllerin çoğu, sentrum germinativum’a sahiptir. Ağız boşluğu ve yutağın epitel katmanları altındaki bağdoku içinde yayılan bu foliküllerin tümünü bir kapsül sarar. Foliküllerin üzerini örten epitel düzgün olduğu gibi, bu lenfoid oluşumların bulunduğu bölgede bağdoku içine çöküntü de yapar.
    • Kript adı verilen bu çöküntülerle “ kriptli tonsiller” şekillenir. Kript’ler, tonsillerin gerçek yapı unsurlarıdır. Bu oluşumlar her taraftan, lenf folikülleri ve epitel ile yeni bir fonksiyonel simbiyoza giren serbest lenfositlerle çevrilidir. Kriptler yan kollarla daha da derinleşirler.
    TONSİLLALAR
    – Düzensiz sık örgülü bir kapsula ile sarılıdır.
    • – Subepiteliyal yerleşimli lenf folikülü topluluğudur.
    • – Lenf foliküllerinde “ sentrum germinativum” bulunur.
    • – Lenfo epiteliyal doku özelliğindedir.
    • Retikulum hücreleri (epiteliyal kökenli)
    • +
    • Retikulum iplikleri
    • +
    • Lenfositler, granülositler, plazma hücreleri
    • Granülositler yoğundur. Bunlar yabancı cisimcikleri, özellikle bakterileri fagosite eder.
    Tonsilla
    • Kript:
    • Tonsilla içine epitel örtünün çöküntüleri’dir.
    • Kriptler sayesinde yüzey genişletilmiş olur.
    • Kriptli Tonsillalar:Tonsilla lingualis( kedi-köpek hariç)
    • Tonsilla veli palatini (at ve domuzda, yumuşak damakta)
    • Tonsilla paraepiglottika( domuz ve küçük ruminant),
    • Tonsilla palatini (at-ruminant), domuzda tubal tonsilla.
    • Kriptsiz Tonsillalar: Tüm evcil memelilerde PEYER PLAKLARI Kedi ve Köpekte palatinal tonsilla, etçiller hariç tüm evcil memelilerde Farengeal tonsilla
    Peyer plakları
    • GÖREV:
    • – Lenfosit yapımı
    • -Lokal antibakteriyel sigorta görevi. (Lenfositler yüzey epiteline göç eder,kriptin lumenine geçebilir).

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.