- Bu konu 23 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 16 yıl 3 ay önce
dilara tarafından güncellenmiştir.
- YazarYazılar
- 6 Kasım 2007: 12:39 #16471
dilaraÜye[size=medium]İZCİLİK NEDİR?
*Milliyet, örf, din, dil ayrımı gözetmeksizin herkese açık, politik olmayan eğitimsel üniformalı bir gençlik çalışmasıdır.
*İzcilik, gönüllü, uluslararası, üniformalı, çeşitli yaş gruplarındaki gençlerin zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal, duygusal ve karakter gelişimine katkıda bulunan bir gençlik faaliyetidir.
*Okul ile aile eğitimleri arasında kalan boşlukları doldurur.
*İzcilik, çocuk ve gençleri mevcut özellikleri ile bir bütün olarak ele alan, ruh ve beden sağlıklarını geliştiren, onların boş zamanlarını bir program çerçevesinde değerlendirilmesini sağlayan bir eğitim aracıdır. Bu özellikleri ile izcilik, öğretim olmaktan çok uygulamalı bilgi ve beceri kazandıran eğitim karakterinde bir faaliyetidir. Bu nedenle de izcilik tüm dünyada okul dışı bir faaliyet olarak değerlendirilmiş ve okul dışı izcilik organizasyonları kurulmuştur. Çocuk ve gencin karakterini geliştirmek suretiyle eğitimin oluşturduğu boşluğu doldurur.
*İzcilik, çocuk ve gencin grup içinde ve bizzat tabiatın kucağında eğitilmesiyle karakter, beceri, sağlık, mukavemet, cesaret vs. konularda daha iyi ve daha çabuk eğitilebilecekleri fikrinden doğmuştur.
*Kişinin eğitimi, bedenen ve fikren olduğu kadar ahlaken de büyük önem taşır. Bu nedenle de izcilik ahlak eğitiminde aktif bir metod olarak kabul edilir. İzcilik iyi yurttaş yetiştirmeyi amaçladığından Milli, iyi insan yetiştirmeyi amaçladığından ise evrensel bir olaydır.
*KISACA İZCİLİK: Çocuk ve genci tam anlamıyla topluma yararlı, insanları seven, onlara yardım eden, doğayı ve çevreyi koruyan, vatanına yararlı, iyi bir insan olma sanatıdır.
İZCİLİĞİN TANIMI :
İzcilik, gönüllü, uluslararası, üniformalı bir gençlik faaliyetidir. Çeşitli yaş gruplarındaki çocukların ve gençlerin zihinsel, bedensel, sosyal, ve ruhsal gelişmelerine katkıda bulunan, yapıcı, yaratıcı yeteneklerinin geliştirilmesi için gerekli çabaları içeren, onları ülke kalkınmasının temeli olan bilgi ve becerilerle donatmayı hedef alan, demokratik kişilik özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan, ulusal ve uluslararası tüm gençliği bünyesinde toplayan bir eğitim aracıdır. Bu özellikleri ile izcilik, öğretim olmaktan çok uygulamalı bilgi ve beceri kazandıran eğitim karakterinde bir faaliyettir.
İzcilik 7 ve daha yukarı yaşlardaki çocuk ve genç insanlara karakter gelişimi, yurttaşlık eğitimi, kişisel sağlamlık veren, bilgi, beceri ve davranış açısından onları besleyen bir gençlik faaliyetidir. Kişinin eğitimi, bedenen ve fikren olduğu kadar ahlaken de büyük önem taşır. Bu nedenle de izcilik ahlak eğitiminin aktif bir metodu olarak kabul edilir. İzcilik, çocuk ve gencin grup içinde ve bizzat tabiatın kucağında eğitilmesiyle karakter, beceri, sağlık, mukavemet, secaret gibi konularda daha iyi ve daha çabuk eğitilebilecekleri fikrinden doğmuştur.
İzcilik iyi yurttaş yetiştirmeyi amaçladığından milli, iyi insan yetiştirmeyi amaçladığından ise evrensel bir olaydır. İzcilik, milliyet, ırk, din ve dil ayrımı olmaksızın herkese açık, gönüllü, politik olmayan eğitimsel bir gençlik hareketidir.
[/size]6 Kasım 2007: 12:41 #43936 dilaraÜye[size=medium]Bu hareketin önemini şöyle sıralamak mümkün:
1- Dünyanın En Büyük Organizasyonlarından Biridir:
Bugün Dünya’da 137 teşkilatta 20 milyona yakın izci vardır. Günden güne genişlemekte olan bu organizasyon üyeleri arasında sağlam bir dayanışma vardır. Bu dayanışmanın temelinde, başlangıcından bu yana değişmemiş olan izciliğin temel prensipleri yatmaktadır. Bu temel prensipler, sağlam bir kumaşın lifleri gibi izciliği sürekli ayakta ve canlı tutmaktadır.
2- Milli ve Milletlerarası Bir Harekettir
İzcilik hem milli hem de milletlerarası bir harekettir. İzciliğin temel prensiplerine bağlı kalmak şartıyla her ülke kendi şartları ve kültürleri doğrultusunda, izcilik faaliyetleri yapmaktadırlar.
3- Politik Olmayan Bir Harekettir
İzcilik, politika ile uğraşmaz, yani politik parti sistemlerinde olduğu gibi politikanın esasını teşkil eden iktidar için uğraşan bir organizasyon değildir. Politikadan uzak olma hususu, tüm milli teşkilatlardan özellikle istenir ve beklenir. Anka bu durum, izcilerin yaşadıkları ülkenin politik realitelerinden tamamen uzak olduğu anlamına gelmez. Her şeyden önce izcilik, iyi vatandaş yetiştirmeyi amaçlayan bir harekettir. Bu yurttaşlık eğitimi ise o ülkenin politik realiteleri hakkında bilgi sahibi olmadan yapılamaz. İzcilik organizasyonları bu durumun bilincindedir.
4- Irk ve Din Ayrımı Gözetmez
İzcilik, herkese açık bir harekettir. Her izci mutlaka bir dinin mensubudur. Hiçbir izci, şu ya da bu din konusunda zorlanmaz. İzcilik için önemli olan bir dinin mensubu olmaktır. Her renk ve ırktan, her dinden izciler, bu teşkilatın çatısı altındadır.
5- Gençlik Hareketidir
İzcilik bir gençlik hareketidir. Daha doğrusu çocuk ve gençlere hitap eder. İzcilik hareketi içine girmiş herkes bu ruhu aldıktan sonra ölünceye kadar onu yaşatır. Ülkemizde izcilik faaliyetleri üç kademede yapılmaktadır:
8-11 yaş grubu için küçük izci (Eski adı Yavrukurt),
12-15 yaş grubu için izci,
16-20 yaş grubu için ergin izci çalışmaları diğer ülkelerde de benzer uygulamalar yapılmaktadır.
20 yaşından sonra izci lideri olarak hizmet vermek mümkündür. Lider olarak görev almayanlar ise yukarıda değinildiği gibi izcilik ruhunu hayat boyu devam ettirirler.
6- Gönüllü Bir Harekettir
İzciler gönüllüdür. Dünya’nın hiçbir yerinde kimse izciliğe katılması için zorlanmaz. Gönüllü bir faaliyet olmasına rağmen bu kadar büyük bir kitle neden izciliğe büyük bir heyecanla katılmamaktadır? Gönüllüler, herhangi bir organizasyona ancak kendilerini cezbeden birşey olduğu takdirde rağbet ederler. Liderler de gönüllüdür. Deneyimlerini ve bilgilerini gençlerin hizmetine sunmaktan son derece mutlu olmaktadırlar. Onlar izcilere emretmek yerine rehberlik yapmayı, onları dinlemeyi tercih eder, böylece onların gerçek dünyası ile buluşmayı arzu ederler.
7- İyi Bir Eğitim Aracıdır
İzciler, oluşturdukları küçük gruplar içinde (oba), liderlerinin rehberliğinde, kendilerinin de katkıları ile hazırlanan, gelişmelere uygun programlar doğrultusunda, genellikle açık hava faaliyetleri ile bilhassa izcilik temel prensipleri doğrultusunda faaliyete katılırlar. İzciler bu faaliyetlerle iyi bir kişilik, sağlıklı bir bünye, bilgi ve beceri kazanırlar. Yetenekleri gelişir, davranışları gelişir ve değişir, bilgi ve beceri kazanır. Bu eğitimi oyun ve eğlence esprisi içerisinde kazanırlar. İzciler amaca bizzat yaparak, yaşayarak ulaşırlar.
[/size]6 Kasım 2007: 12:42 #43937 dilaraÜye[size=medium]İzcilik Öğrenilmez Yaşanır
Yukarıda da açıklandığı gibi izciler, kendilerini yetiştirmek için yapılacak aktiviteleri büyük oranda kendileri organize ederler. Liderler sadece onlara rehberlik ederler. Kısacası izciler, hem planlayıcı hem de uygulayıcıdırlar. Sistemin yapısı gereği onlar, bu işi büyük bir zevkle yapmaktadırlar. Böyle olmasa herhalde bugün pek çok ülkede milyonlarca izcinin aynı amaç etrafında toplanması mümkün olmazdı.
[/size]6 Kasım 2007: 12:44 #43938 dilaraÜye[size=medium]ATATÜRK VE İZCİLİK
[/size]6 Kasım 2007: 12:46 #43939 dilaraÜye[size=medium]Atatürk, izcilik konusu üzerinde de büyük önemle durmuş ve Türk izciliğine de, okullar içi izcilik faaliyetleriyle olumlu bir yön vermişti. Daha miralaylığı sırasında resmi görevi itibariyle başlayan bu ilgi ömür boyu sürmüş ve hiçbir zaman eksilmemişti.
Yurtta izciliğin amaçlarının gerçekleştirilmesini yeterli bulmayan Harbiye Nezareti 15 Haziran 1914 tarihinde “Genç Osmanlı Cemiyetleri” adı altında bir teşkilat meydana getirmiştir. Bu örgütün Genel Müfettişliği görevine de Mustafa Kemal atanmıştı. İşte Atatürk, Gençlik Cemiyetleri Umumi müfettişi olarak çalışmış olmasının verdiği yakınlıkla izci meselesi üzerinde önemle durmuş; izcileri Cumhuriyetin yarınlarının bekçileri olarak görüp kabul etmiş, disiplinli bir biçimde yetiştirilen izcilerden yurt savunması yönünden de büyük yararlar sağlanabileceğine inanmıştı.
Atatürk’ün Gençlik Cumhuriyetleri Umumi Müfettişi olarak, “Makam-ı Celiliye” hitaben “Mahrem” kaydıyla kaleme aldığı rapor, O’nun izcilik hakkındaki görüş ve düşüncelerini anlama bakımından önem ve değer taşımaktadır. Rapor şöyledir:
“Son zamanlarda Avrupa’da yeni neslin fikri ve bedeni eğitimi maksadıyla ihdas edilen genç derneklerine ve izciliğe fevkalade emek vererek azami fedakarlıkta bulunulmuş, maddi, manevi her türlü yardım yapılmıştır. Harpten önce kara ordusu bulunmayan bazı devletler ancak bu sayede ve az zaman içerisinde büyük bir orduya malik oldukları gibi bugünün ordusunu dağıtmak gereğinde olan Almanya ileride mevcudiyetini ve hayatiyetini muhafaza edebilmek için terhis ettiği subayları istihdama devamla 1908’de ihdas edilen Almanya Gençlik Teşkilatı’na muhteşem ordusu derecesinde ihtimam göstermeye önem vermektedir. Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyeti haiz olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da son derece önemlidir. Bütün hükümetlerce izcilik teşkilatı birbiriyle adeta yarışırcasına yayılmakta ve mensupları fikren, ahlâken, ilmen ve bedenen yetiştirmektedir.
İzcileri himaye ve teftiş için izci ve keşşaf cemiyetleri, genç dernekleri kurulmakta, resmi makamlar ihdas edilerek, bütün bu teşekküllerin her türlü siyasi ihtirastan ve parti münakaşalarından tamamen münezzeh kalmalarına münhasıran ilmi bir sahada çalışmalarına bilhassa itina gösterilmektedir.
[/size]6 Kasım 2007: 12:47 #43940 dilaraÜye[size=medium]Hükümet idaresinin yeniden teşkilini kararlaştırdığı şu günlerde genç dernekleri teşkilatının kurulmasına, yayılmasına ve bu konunun yüksek makamlarca ele alınmasına mutlak bir zaruret vardır. Binaenaleyh:
1. Orduyu ıstırabında bulunan yeni hükümet 12 yaşından itibaren gençleri vatani ve milli bir gaye ile terbiye ile, yaşları mütenasip, fennî ve yeknesak bir surette yetiştirmek mecburiyetindedir. Bu bakımdan milletin en aydınlarını teşkil eden subaylardan okullarda ve genellikle dernekler teşkilâtında öğretmen ve rehber sıfatıyla tercihen kullanılması lazımdır. Bu suretle subaylarımız hükümete malî bir yük teşkil etmeyecekleri gibi en yararlı bir vazife ile görevlendirilmiş olacaklardır.
2. Genç dernekleri Teşkilâtı’nı verimli esaslara istinat ettirmek için Millî Savunma, Millî Eğitim ve Evkaf Bakanlıkları ile mahalli belediyeler ve teşkili düşünülen Cemaat-ı İslami’yenin müştereken yardımı sağlanmalıdır.
3. Genç Dernekleri Umumî Müfettişliğine bağlı olmak üzere bölgelere göre dernekler müfettişlikleri ihdas edilmelidir.
4. Okullarımızda meslekî ve bedenî eğitim konusunda esaslı bir program ve faaliyet yoktur. Kulüplerde gençler basit oyunlar ve fikirleri zedeleyen politikayla meşgul oluyorlar.
Gençliğin gelişmesine yarlı başak bir cemiyet hemen hemen yok gibidir. Bu gibi kulüp ve cemiyetlerde sağlığı koruma, iyi geçinme, fikri eğitim, anatomi, fizyolojiye ait umumi derslerin konusu dahi yer almıyor. Sözü edilen kulüp başkanlarını siyasetin dışında kalmaları, aydın ve gerektiğinde beden eğitimi öğretmenliği yapmaya dahi muktedir kişiler olmaları, kulüplere yaşça küçük olanların kabul edilmemeleri ve okul öğrencilerine kulüplerin kapalı olması şarttır.
5. Son zamanlarda Milli Eğitim okullarında sınırlandıran beden eğitimi ders saatleri arttırılarak, genç dernekleriyle alakalı görev ve kuruluşlar devam ettirilmeli ve köylere kadar esaslı bir şekilde yayılmaları sağlanmalıdır.
[/size]6 Kasım 2007: 12:48 #43941 dilaraÜye[size=medium]6. Spor kulüplerin ıslahı ile müdavimlerine Gençlik Dernekleri Teşkilatı ile de münasebet tesis etmeleri kabul ettirilmelidir.
7. Gerek okullarda, gerek spor kulüplerinde ve cemiyetlerde genç dernekleri kıyafetlerinin kabulü, sağlığı koruma, sosyal eğitim, fizyoloji ve anatomi derslerinin öğretimi ve umum için gece derslerinin ihdası temin edilmelidir.
8. Az da olsa bütçenin müsaadesi nispetinde ödenek sağlanmalıdır.
9. Bütün Genç Derneklerinin teşkilatına girecek olan fakir çocuklarına memleketin sanatı ile mütenasip iş bulup sanatkar olarak yetiştirilmek suretiyle kişisel çalışmalarına dayanan geçimlerini sağlamaları öngörülmektedir.
10. Terbiyevi ve içtimai Genç Dernekleri mecmuasının eskiden olduğu gibi yayına devam etmelidir.
11. Vaktiyle Astsubay okullarının 13-14 yaşındaki öğrencinin bile çantasız ve silahsız talim ve terbiyeyi ifaya muktedir olduğunu tecrübe edilmesini istemiştim. Bu talebim isaf edilmiştir.
12. İzci, Keşşaf veya Spor Kulübü adı altında vücuda getirilecek bütün teşkilat genç dernekleri meyanında addedilerek Dernekler Genel Müfettişliğine bağlı olmalıdır.
Ordunun tahdidi mecburiyetinin yukarıdaki maruzatım ile kısmen olsun telafi edilebileceğine halisane inanmadığımı yüce makamlarına arz ederim.”
Atatürk, mutlu yarınlar için sevgi ve güven duyduğu Türk izcilerini resmi bayramlardaki geçit törenlerinde görmeyi özellikle arzulamış, bunun sonucu olarak da Atatürk devrinde yurdun dört yanından gelen izci oymaklarının Ankara’da Atatürk’ün önünde yapılan Cumhuriyet Bayramı geçit törenlerine katılmaları bir gelenek halini almıştır.
Atatürk ayrıca Türk izcilerinin kıyafetleri ve yetiştirilmeleri konularında verdiği direktiflerle de izciliğin olumlu yönde çevrilmesinde önemli rol oynamıştır.
Türk izciliği, Atatürk’ün emir ve direktifleriyle vücut bulan bir örgüt olarak doğdu, faaliyet gösterdi. Atatürk’ün ilgi ve güvenini kazanmakla da ebedi bir gurur ve şerefe mahzar oldu. “Keşşaflık” Atatürk ile “izcilik” şekline dönüştü.
[/size]6 Kasım 2007: 12:53 #43942 dilaraÜye[size=small]ATATÜRK ÖZDEYİŞLERİ VE İZCİLİKTEKİ BAĞLANTISI
*Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim.
*Kendini bedence sağlam, fikirce uyanık, ahlakça dürüst olmak için elimden geleni yapmalıdır.*Hatta müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh da vatan toprakladır. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk cumhuriyetin ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
*İzci yurduna ve milletine sadıktır. İzci vatanına karşı vazifelerini yerine getirir.*Türk, öğün, çalış, güven.
*İzci çalışkandır, başkalarına yardımcı ve yararlı olur.*Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
*İzci bedence sağlam, fikirce uyanıktır.*Ben fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller isterim.
*İzci fikir, öz ve hareketlerinde açık ve dürüsttür.
[/size]6 Kasım 2007: 12:56 #43943 dilaraÜye[size=small]*Ormansız bir yurt düşünülemez.
*İzci bitkileri ve hayvanları sever ve korur.*Din vardır ve lüzumludur.
*Tanrıya karşı görevlidir.*Millete hizmet eden onun efendisi olur.
*İzci vatanına, milletine ve ailesine sadıktır.*Tek bir şeye ihtiyacımız var, o da çalışmaktır.Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Vatan, insanların omuzları üzerinde yükselir.
*İzci çalışkandır. İzci daima hazırdır. İzci topluma hizmet eder.*Yurt sulh, cihanda sulh.
*Bütün dünya izcileri kardeştir.[/size]6 Kasım 2007: 12:58 #43944 dilaraÜye[size=small]ATATÜRKÇÜLÜK VE GENÇLİĞİN
ATATÜRK’ÇÜ DÜŞÜNCE DOĞRULTUSUNDA YETİŞTİRİLMESİ
Coğrafi konumu nedeniyle dünyanın stratejik yerlerinden biri olan Türkiye uzun yıllardır emperyalist güçlerin gizli ve açık saldırılarına hedef olmuştur. Ulusal Kurtuluş Savaşımız açık saldırılarının en önemlisidir.
Bu savaşta Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarının üstün gayretleri ve ulusun azmi ile başarılı olundu. Böylece Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Cumhuriyetin temeli olan Atatürk ilke ve devrimleri, geleceğimizin teminatı olan genç kuşaklara iyi anlatılmalı ve benimsetilmelidir. Bu gerçek bilerek veya kasıtlı olarak göz ardı edilirse ya da çarpıtılırsa ulusumuzun başına nelerin gelebileceği çok yakın geçmişteki acı olaylar göstermiştir. Bundan dolayı o karanlık günlere yeniden dönmemek için gençlerimizi Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirmemiz şarttır. Zaten günümüzde bir çok ideoloji çekiciliğini yitirdi. Ancak Kemalizm yeniden güncellik ve çekicilik kazandı.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEDE İZCİLİK
Atatürkçülük demek çağdaşlık demek, ilericilik demek, laik demektir. Atatürkçülük demek, doğruluk demek, dürüstlük demek, düzen demektir. Atatürkçülük demek, düne değil, hatta bugüne değil, yarınlara bakar, ona göre kendimizi ve toplumumuzu hazırlamak demektir.
Atatürkçülük demek, bugün dünden daha çok aradığımız O eşsiz insanın, O dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamının, O eşsiz askeri dehanın daima yolundan, izinden gitmek demektir.
Atatürkçülük demek, O’nun ilke ve inkılâplarına, bütün gücümüzle, sahip çıkmak demektir. O’nun dünya görüşünü benimsemek demektir.
Atatürkçülük demek, bilim, mantık ve akıl, modern düşüncelerle dolu Türk gençliğinin yetişmesi demektir.
Atatürk bilim ve tekniğin ilerleme, gelişmeleri yürütme, vatanını seven ona gönül veren bir gençliğin yetiştirilmesini istemektedir. Kaybetmeyen, parçalamayan, başka ideallere asla saplanmamış, bunlara asla iltifat etmeyen bir gençliğin, Türk gençliğinin yetişmesi ve var olması için elinden geleni yapmıştır. Çağdaş ve ileri milletlerin seviyesine çıkacak bir gençlik istemektedir, Atatürkçülük.
[/size]6 Kasım 2007: 12:59 #43945 dilaraÜye[size=small]TÜRK İZCİLİK TARİHİNDE “ATATÜRK”
Yıl 1922 Atatürk’ün 1916 yılından altı yıl sonra merkezi İstanbul’da bulunan ve “Kalkay” adı ile tanınan M. Sami (Karayel)’ in başkanı bulunduğu “ İzci Ocağı ”, 1922 mayısında Atatürk’e bir telgraf çekerek “ bağlılıklarını ” belirtmiş, ayrıca bu günkü “ Baş İzcilik ” görevini teklif etmiştir. Atatürk, bundan çok duygulanmış ve çektiği telgrafa şunları yazmıştır;“ İstanbul Türk İzcileri Riyasetine ” ,
“ Vatana yüksek seciyeli ve metin ruhlu gençler yetiştirmesini temenni eylediğim İstanbul Türk İzcileri Ocağı’nın başbuğluk teklifini büyük bir hisse-i iftiharla kabul ediyorum. Genç arkadaşlarıma teşekkür ve selamlarımın tebliğini rica ederim efendim.”
Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal.
Bu telgrafın üzerinden bir süre geçtikten sonra Ankara’ya yaptığı seyahati “İstanbul İzcilerinin Ankara’ya Seyahatleri” başlığı altında 21 Ağustos 1922 tarihli “ Spor Alemi ” adlı dergide, derginin sahibi Çelebi Zade Sait Tevfik Bey imzası ile okuyoruz : “ O gün hala gözlerimin önündedir. Galatasaray Oymak Beyi olarak Mustafa Kemal Paşanın elini öpmemi hiç unutamayacağım. Heyecandan tir tir titriyordum. “ Nasılsın? ” diye sorduğunu ve bir hayal alemi içinde; “ Teşekkür ederim Paşam.” Diye cevaplandırdığımı hatırlayabiliyorum.” Elbette, az heyecan değil. Ne mutlu O’na ki, Atatürk’ün elini öpme, yüzünü görme mutluluğuna erişmiş.
İstanbul İzcileri Ankara’ya beş oymak olarak giderler. Bu seyahatleri trenle yapılır ve yaklaşık 28 saat sürer. Ankara’da Millet Meclisi’nin karşısında bulunan Millet Bahçesinde yerleşirler. Milletvekillerinin dağılma saatinde izciler hemen dizilir. Yanında Kazım Karabekir Paşa ile Hamdullah Suphi Bey olmak üzere Atatürk , izcileri teftiş eder, ayrı ayrı hatırlarını sorar, sonra resmi geçitle izcilere tahsis edilen yere uğurlar. Ertesi akşam Türkocağı’nda gösteri yaparlar. Gösteride Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa, İsmet Paşa, Süleyman Emin Paşa, milletvekilleri, bazı ileri gelenler hazır bulunur. Çelebi zade yazısına şöyle devam ediyor :
“Ankara’da yegane güzel gördüğümüz Türk Ocağı binasında ertesi gün müsameremizi verdik. Bu binanın salonunda, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım, Kazım Karabekir, İsmet Paşa, Kazım Paşa, Süleyman Emin Paşa ile mebuslar ve ekabir hazır bulunuyorlardı.”
Bu konuda o zamanlar “ Makri köy ” adı ile anılan (Bugünkü Bakırköy) Kulübü başkanı ve oymak beyi Mehmet Bey imzası ile, l5 Ekim 1923 Perşembe günü yayınlanan 118/6 sayılı “ Spor Alemi ” dergisinin 12. Sayfasında “ Son ve en güzel seyahatimiz nasıl oldu ve geçti? ” Başlığı altında Atatürk ile bir Amerikalı Oymak beyi ve gazeteci profesör arasında izcilik konusunda geçen olayı şöyle anlatmaktadır: “ Büyük bir azim ve celadetle başardığımız ve izciliğin tarihinde ilelebet şerefli bir sayfa teşkil edecek olan Ankara seyahatinden avdet edeli çok olmamıştı. Ankara’da milli kahraman Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinden itibaren bütün kıymetli kumandanlarımızdan, mebuslarımızdan, erkanı hükümetimizden mazharı tebrik ve takdir olmuş, Anadolu’da yeni seyahatlere teşvik edilmiştik. İlk seyahatimiz Tavşancıl, Hereke, İzmit oldu. İkinci seyahatimiz Ankara’da idi.”
Her sahada olduğu gibi İzcilikte de ilk söz ve işaret gene Atatürk’ten gelmiştir. Mustafa Kemal 1915 yılında Harbiye Nezareti (Milli Savunma Bakanlığı) tarafından Osmanlı Genç Dernekleri Umumi Müfettişliğine getirilmiş, bu konuyu içeren önemli bir raporu o zamanın Başbakanına vermiştir. Atatürk’ün hazırladığı bu rapor Harbiye Nezareti tarafından büyük bir ilgi ile karşılanmış, kısa zamanda da hazırlanan bir kanun ve talimatname 17 Nisan 1916 da yürürlüğe konmuştur.
[/size]6 Kasım 2007: 13:00 #43946 dilaraÜye[size=medium]Atatürk, Nezaketi Osmanlı Harbiye Genç Dernekleri Müfettişi İken:
“Son zamanlarda Avrupa’da genç neslin fikri ve bedeni eğitimlerini geliştirmek amacı ile kurulan derneklerde izciliğe çok fazla önem verilmektedir.
Bu amaçla resmi makamlar oluşturularak bu kurumların her türlü siyasi etkinliklerden uzak tutulması sağlanarak ilmi bir çalışma yapmalarına özen gösterilmektedir.”
Raporu zamanın Osmanlı idaresine ulaştırılarak resmi ağızdan ilk işaret vermektedir.
İzciliğin gerekliliğini ise: “Yurt savunması bakımından bu derece önemli olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da o oranda önemlidir. Bütün devletlerde izcilik teşkilatları adeta yarışırcasına yayılmakta, genişlemekte ve mensuplarını fikren, ahlaken, ilmen ve bedenen yetiştirmektedir.” sözleri ile ifade etmiştir.
İlk Resmi Tören
23 Nisan 1922 Ankara
Türkiye Büyük millet Meclisi’nin açılış töreninde İzci elbisesi ile Ümidi Teceddüt Erkek Mektebi ile Menbaı Füzuyat Mektepleri katılmışlar ve Atatürk’ün övgülerine mahzar olmuşlardır.
20 Mart 1923 Adana
Adana izcilerinin yemin törenine katılan Gazi Mustafa Kemal Paşa “duygularınıza tercüman olan arkadaşlarınızı dinledim. Çok memnun oldum. Maddeten ve manen kuvvetli olmak için çalışınız, çok çalışınız. Çalışmalarınızın meyvesi tüm memleket çocukları için örnek olsun. Ana ve babalarınız, saygı değer Milletimiz, sizler sayesinde, güven içerisinde yaşasınlar. Geleceğin sizlerden beklediği budur. Bunu sağlayacağınıza ve buna layık olacağınıza güvenim vardır. Bunu memnunlukla tekrar ederim.
13 Temmuz 1923
Kurtarılan yurtları görmek için Batı Anadolu ve İstanbul’a gidecek olan Ankara İzcileri, Türkiye İzcilerinin Başı olan Paşa Hazretlerini ziyaret ederek kendisine veda ettiler.
36 izci trampet eşliğinde ve öğretmenlerinin nezaretinde Çankaya Köşkü’nün bahçesinde yerlerini alarak Gazi Paşa’yı selamladılar.
Türkiye İzcilerinin Başı Gazi Paşa, bahçeye çıkarak kendileri ile görüştü ve nerelere gideceklerini sordu. İzciler:
“Kurtardığınız yurtları gezeceğiz, zulme uğrayanların dertlerini, yaşadıklarını öğreneceğiz, düşmanın açtığı yaraları göreceğiz, cevabını verdiler.”
Gazi Paşa, izcilere hitaben bir konuşma yaparak onlara bir ay süren yolculuklarında başarılar diledi.[/size]
6 Kasım 2007: 13:01 #43947 dilaraÜye[size=medium]11 Ağustos 1923
İstanbul’dan Ankara’ya gelen izciler T.B.M.M. önünde bir resmi geçit yaparak Gazi Paşa’nın teftişinden geçtiler. Dört gündür Ankara’da bulunan İstanbul İzcileri Türk Ocağı salonunda bir müsamere verdiler.
Müsamereye Gazi Paşa, Bakanlar, Kazım Karabekir Paşa ve Milletvekilleri izlediler.
Eylül 1924
Gazi Hazretleri, Bursa’da iken, İstanbul Erkek Lisesi Sakarya İzcilerinin verdiği müsamereyi şereflendirerek oymağa bağışta bulundu.
İzci Lideri Samih Nafiz’in (Tansu) anlatışına göre:
“İlk kurulan oymağımız 22 izciden oluşmakta idi ve adını büyük zaferin ismini ölümsüzleştirmek amacı ile Sakarya olarak tespit etmiştik. 1924 yılında Dumlupınar’da Meçhul Asker abidesinin temel atma törenine katılacak 200 İstanbul izcisinin içinde 30 kişilik bir kontenjan ayrılmasına rağmen tren vagonlarında yer bulamadığımız için Haydarpaşa Garından geri dönmeyi gururumuza yediremeyip Okul Müdürünün izni ile Mudanya yolu ile Bursa’ya giderek Erkek Lisesi’nde misafir kaldık. Dumlupınar’a buradan da askeri bir araç bulamayan izciler, Gazi Paşa’nın Bursa’ya teşriflerini büyük fırsat olarak kabul edip kendilerini müsamerelerine davet ettiler. 09 Eylül 1924 akşamı Bursa Milli Sineması salonundaki müsamereye bütün maiyetiyle teşrif eden Gazi Mustafa Kemal, yapılan izci tablolarını, oynana zeybek oyunlarını ve Reşat Nuri Güntekin’in Ümidin Güneşi dramı ve aynı yazarın Gazeteci Düşmanı komedisini son derece beğenerek teşekkürlerini ifade etmiştir. Oymağın yöneticilerini Çekirge’deki evine davet ederek oymağa 100 lira hediye etmişlerdir. 10 Eylül 1924 günü Gazi Mustafa Kemal, oymağı temsil eden izcilerin başarılarının çok iyi, ancak okul zamanı geldiği için Dumlupınar’a gitmelerinin zorluğuna dikkat çekmiştir. Ertesi gün izciler Gemlik-Yalova-İzmit yolu ile İstanbul’a dönerek 100 lirayı oymağın kasasına koymuşlardır.
Ankara Erkek Lisesine “Gazi Oymağı” Adını Vermesi
25 ekim 1926 tarihinde yeni kurulan Ankara Erkek Lisesi izci oymağının Gazi Oymağı adını almasına izin verilmesi iletildiğinde Gazi Mustafa Kemal derhal izin vererek sonucu okul müdürlüğüne telefonla bildirmişlerdir. İznin verilesi üzerine 26 Ekim 1926 tarihinde okul müdürlüğünce Cumhurbaşkanlığına teşekkür mektubu göndererek O’ nun ilkelerine bağlı, O’nun adını yaşatacak bu oymağın ilelebet faal olacağı sözü verilmiştir.
29 Ekim 1926
Cumhuriyet Bayramını kutlamak amacı ile bütün yurttan temsilen gelen çeşitli izci grupları ayrı ayrı, çok düzgün, şapkalarıyla Gazi’nin önünden geçmeye başladılar. İzciler geçerken gözleri yaşarıyordu. İzciler bu geçişleri ile Gazi Paşa Hazretlerinin takdirini kazandılar.
[/size]6 Kasım 2007: 13:03 #43948 dilaraÜye[size=medium]30 Haziran 1927
Ankara Erkek Lisesi ve Gazi Oymağı izcileri Reisicumhur Hazretleri’ni Gazi İstasyonu’nda karşıladılar.
01 Ekim 1929
Gazi hazretleri bugün saat 12.20’de trenle Ankara’ya döndüler. İstasyon dışında izcilerin çaldığı selam borusu, iki taraftan çınlayan alkışlar arasında kayboluyordu. Gazi, izcileri selamladıktan sonra otomobille Çankaya’ya döndü.
29 Ekim 1929
Bayram için yurdun birçok yerinden gelen izciler geçit törenine katıldılar.
29 Ekim 1930
İzciler, bu yıl daha başarılıydılar. Yurdun dört bir tarafından gelen yüzlerce vatan yavrusu, en önlerinde Türk Bayrakları olduğu halde Riyaseti cumhur Bandosu’nun çaldığı marşa uyarak geçtiler. İzcilerin çok düzenli, ahenkli yürüyüşü Büyük Reis’in önünden geçerken selam tavırları pek güzeldi.
Afyon Lisesinde
03.03.1931 tarihinde Afyon’u ziyaret eden Gazi Paşa’nın programında lisenin ziyareti yoktu. Afyon Lisesi Müdürü Ahmet Sami (Onur) Bey ilginç bir tedbirle Gazi Hazretleri’nin programını değiştirdi. Gazi’nin geçeceği yolun iki yanına izciler dizerek yolların diğer kısımlarını kapattırdı. Yolun kapatıldığını gören polis, jandarma kuvvetleri yolu açmaya çalışırken Gazi, durumu anlayarak güvenlik görevlilerine engel oldu. İzcilerin açtığı yolu takiben liseye girerken izciye “Bu yol nereye gider?” diye sorunca izci “İrfan yuvasına Paşam.” cevabından Gazi çok memnun oldu.
29 Ekim 1932
Yurdun dört yanından gelen 1 500 genç izcinin Cumhur reisi tribünü önünden geçerken adımlarındaki sertlik, yüzlerindeki vakur ciddiyet göğüs kabartıyordu. İstanbul, Bursa ve İzmir izcileri daha fazla dikkat çektiler.
İzcilere İltifatı
Reisicumhur Hazretleri, izcilerin geçit töreninde gösterdikleri intizamdan dolayı Maarif Vekili Dr. Reşit Galip Bey’e memnuniyetlerini belirtti. O da Maarif Vekaleti Umumi Müfettişi Selim Sırrı Bey’le birlikte izcilerin başında bulunan Beden Eğitimi öğretmenlerini kabul ederek gazi Hazretlerinin bu memnuniyetini onlara bildirdi.
29 Ekim 1933
Gazi, askeri kıtaları, izcileri, öğrencileri teftiş ederek alkışlar arasında tribündeki yerini aldı. İstiklâl Marşı’ndan sonra ünlü 10. Yıl Söylevi başladı.
17 Haziran 1934
16.06.1934 Cumartesi günü Ankara’ya gelen İran Şehinşahı Rıza Pehlevi şerefine saat 16.00’da Ankara yarış sahasında askeri, kıtaların, izcilerin ve öğrencilerin katıldığı büyük bir geçit töreni yapıldı. Askeri kıtaların geçişinden sonra başta Ankara ve Gazi Liseleri ile İnönü, Porsuk, Erciyes, Konya Oymakları izcileri geçti.
29 Ekim 1936
Bu yıl Cumhuriyet Bayramı, Cumhuriyet’in 13. yıldönümü örneği görülmemiş bir kalabalığın coşkun gösterileri ile kutlandı. Sadece geçit töreninde 100 binden fazla kalabalığın bulunmuş olması, Ankara’daki kutlamanın büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir 150’si kız olmak üzere 2 bin izci, birbirinden düzgün bir halde alkış toplayarak geçtiler.
[/size]6 Kasım 2007: 13:07 #43949 dilaraÜye[size=medium]BADEN POWELL KİMDİR..?
[/size] - YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.