- Bu konu 23 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 17 yıl 8 ay önce
dilara tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
6 Kasım 2007: 13:08 #43950
dilara
Üye[size=small]Asıl adı Robert Stephenson Smyth Baden Powell’dir. Dünya izcilerince kısaca B.P, diye tanınır. 22 Şubat 1857 de Londra’da doğmuştur. Babası H. G. Baden Powell, Oxford Üniversitesinde değerli bir ( profesör, annesi ise bir İngiliz amiralinin kızı o (an W. T. Smyth’dir. !1 Baden Powell’in çocukluğu bir çok güçlükler içinde geçti. Daha üç yaşında iken babasını kaybetti. Yedi kardeştiler ve en büyükleri on dört yaşında idi. Ailenin bütün yükü annenin üzerine kalmıştı. Doğaya karşı çok küçük yaşından beri hayranlık duyan küçük Robert’in çocukluğu kamplar ve kır yürüyüşleri ile geçti. Bu, 1870 yılında Charterhause okuluna girene kadar böyle sürdü. B. P. bu okulda burslu olarak okuyordu. Çok yönlü ve etkin bir öğrenci olarak tanınırdı. Futbola olan ilgisi ve yeteneğinden dolayı okul takımında kalecilik bile yapmıştı, Bütün bunların yanı sıra arkadaşlarının hayranlığını kazanmasını da bilmişti. Çünkü elinden her iş gelen bir gençti. Örneğin güzel resim yapması ve müzik konusundaki yeteneği de bunu kanıtlıyordu.
On dokuz yaşına geldiğinde okulu bitiren B.P. asteğmen rütbesi ile Hindistan’a giderek CRIMEAN savaşında süvari olarak görev aldı. Katıldığı süvari alayı bu savaşta oldukça yararlıklar göstermişti. Yirmi altı yaşına gelip yüzbaşı olduğu zaman bile doğaya olan ilgi ve sevgisini yitirmemişti. 1887 yılına göz attığımızda onu Afrika’da Ashanti ve Zulu gibi güçlü kabilelerle Matabel’in kurtuluşu için yapılan savaşlarda görüyoruz. Afrika yerlileri onun cesaretini görüp bir de ad takmışlardı; IMPEESA, bu «Uyumayan Kurt» anlamına gelen bir sözcüktür. B. P. 1899 yılında albaylığa atandığında oldukça ünlü bir kişi durumuna gelmişti. O yıllarda ise Powell’ı Mafeking savaşında görüyoruz. Güney Afrika’da oluşan ayaklanma sonucu İngiltere ile Transvaal hükümeti arasındaki ilişkiler bozulmuştu. B. P. iki kıta askerle Mafeking kasabasına gelerek 2t7 gün süren ve 13 Ekim 1899 da başlayan kuşatmada üstün yararlıklar göstererek kasabayı Boer’lerin saldırılarına karşı savunmuş ve bu başarısından dolayı generalliğe yükseltilmişti.
[/size]6 Kasım 2007: 13:10 #43952dilara
Üye[size=medium]Bu arada ünü İngiltere’de de duyularak ~toplumun sevgi ve saygısını kazandı. İngiltere, 1901 yılında yurduna dönen bu generali bir kahraman gibi kar5ıladı. Malta’da askerliğini yaptığı sıralarda istihbarat subayı olarak da çalışmış ve görevi gereği bir çok Akdeniz ülkesine kılık değiştirerek girmişti. Bu ülkeler arasında Türkiye’de vardır. İngiltere’ye döndüğünde ilk olarak askerler için bir kitap yazdı. Adı, izciliğe Yardım (Aids to Scouting) o (an bu kitap okullarda ders kitabı olarak okutulduğu gibi oldukça da ilgi gördü. Bundan sonra Baden Powell’de ülkesinin çocuklarına yardım etme duygusunun yoğunlaştığını görüyoruz. Aslında bu duyguyu Mafeking’deki yerli çocuklar yaratmıştı ve izciliğin doğması fikrinin ilk temelleri de o sıralarda oluşmuştu. Bu çocuklar savaşlarda haberci olarak kullanılmaktaydılar ve doğa ile sıkı bir işbirliği içinde idiler. Bunun yanı sıra İngiliz gençliğinin de durumu pek iyi sayılmazdı. Böylece B. P. ordudan ayrıldı ve izciliği kurma çalışmalarına başladı. İlk kampı 19Q7 yılında 20 izci ile Pool limanı açıklarındaki Brownsea adasında yaptı. Daha sonra 1908 yılında Scouting For Boys (Erkek Çocuklar İçin İzcilik) adlı kitabını yayınladı. Bu kitap İngiltere’de büyük ilgi gördü. Bu ilgi daha sonra bütün dünyaya yayıldı ve bir çok ülkede milyonlarca basıldı. İzcilik fikri dünya gençliğini oldukça etkilemişti. Baden Powell’e izciliğin kuruluşundan bir süre sonra İngiltere Kraliçesi tarafından SIR ünvanı verildi. Bundan böyle amaçları saptanan izcilik tüm dünyada bir kardeşlik havası içinde hızla yayıldı.
Kendisine Gilwell Lordu da denilen B.P. son yıllarını çok sevdiği Kenya’da geçirdi. 8 Ocak 1941 yılında öldüğünde kendi isteği üzerine Afrika’da askeri bir törenle Nyer’deki mezarlığa gömüldü. Bu törende tabutu dört asker ve dört Afrika’lı izci tarafından taşınmış, Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen 50 izci de dünya izciliğini temsilen törene katılmıştı.
[/size]6 Kasım 2007: 13:12 #43953dilara
Üye[size=small]LORD BADEN’DEN ÇAĞRI
Lord Baden Powell kendisinden 33 yaş genç olan karısı ile 1930’dan 1937 yılına kadar dünyanın dört bir yanına, bir memleketten diğerine giderek izcileri ziyaret etmiştir. 1937 yılında Hollanda’nın Vogelenzang şehrinde düzenlenen beşinci jamboree’ye 54 ülkeden 28.750 izci katılmıştır. B. P.’nin veda konuşması izcileri hem duygulandırmış, hem üzmüştür.
“Jamboree’mizin sembolü Jakob hacıdır. Efsaneye göre, eski zamanda denizciler yollarını bu sembolle bulurlardı. Günümüzdeki insanların doğru yolu bulabilmelerine de aynı sembol yardım etsin. Hıristiyan olanlar için haç bir umut kapısıdır. Jakob hacının kolları, Hıristiyan haçından daha uzun ve daha güçlüdür, başka dinlere bağlı olan izcileri de koruyacaktır. Sekiz kolu ile taban ve kaidesi bana türenin on maddesini hatırlatıyor. Bu sembolün getirdiği mutluluk ve doğruluk prensibini yaymaktan hiçbir zaman vazgeçmeyin. Artık sizlere hoşça kalın demek sırası gelmiştir. Hepinize mutlu bir yaşam dilerim. Biliyorsunuz ki, birçoğunuz bir daha karşılaşma imkanı bulamayacaksınız. Ben de 81. yaşımı doldurdum, artık hayatımın sonuna yaklaşmaktayım. İçinizden çoğu henüz hayat çizgisinin daha başında bulunmaktadır. Ben hepinize şans ve başarı dileklerimi bir daha tekrarlarım. Eğer izcilik türesine her şart ve durumda uymak için elinizden geleni yaparsanız, eminim ki başarı şansınızı arttırırsınız. Üniformanızda taşıdığınız jamboree ambleminin hepinizi korumasını yürekten diliyorum. Ümit ederim ki, bu işarete inanır ve değer vererek saklarsınız. Her şeyden öte bu sembol kamptaki mutlu günlerinizi ve burada edindiğiniz birçok arkadaşınızı hatırlatacak tatlı bir anı olmasinin yanında izcilik türesinin on maddesini aklınıza getirecektir.
Öte yandan Tanrımın biz insanlar için yarattığı banş dünyasında, kardeşlik duyguları içinde dost elini uzattığımız yeni arkadaşlıklarınızı da unutmayınız. Evet, tekrar Allaha ısmarladık. Tanrı sizi korusun.”
Baden Powell bu özlü ve son resmi konuşmasında izcilikten anladıklarının büyük bölümünü dile getirmiştir. Izciliğin din ve ulus ayırt etmeyen bir kuruluş olduğunu açıkça belirtmiştir.
Jamboree’den sonra Lord Baden Powell sosyal çevresinden koparak bir Doğu Afrika ülkesi olan Kenya’da Nyeri şehrine yakın vahşi tabiatın içinde yaptırdığı eve taşındı. Orada sık sık beyaz ve zenciler ziyaretine geliyor, kabile reisleri fikirlerini alıyordu. Tüm dünyadan erkek ve kız izciler de Nyeri’ye akın ediyorlardı.
B. P. kulübesine bir isim vermeyi uzun süre düşünerek, Paxtu isminde karar kılmıştır. Bu gelişmeyi şöyle anlatır: “Birinci dünya savaşından sonra satın aldığım evime Pax ismini vermiştim. Kenya’daki kulübeme Pax’dan sonra yerleşeceğim için Paxtoo’dan türeyen Paxtu ismini verdim.*
8 Ocak 1941 Lord Baden Powell of Gilwell’in ölüm günüdür. Nyeri’deki mezarlığa defnedilişinde kız ve erkek izciler üniformalı olarak hazır bulundular. Altı Scoutmaster tabutunu taşırken İngiliz subayları emekli generallerine askeri tören düzenlediler. Vasiyeti üzerine cenaze töreni çok sade yapılmıştır; sadece bir trompet İzci ti’sini çalmıştır.
Baden Powell’in mezar taşında ortasında bir nokta bulunan bir daire vardır. Bu işaret, dilleri ne olursa olsun tüm izcilerin iz sürmede haberleşme için kullandıkları bir semboldür. Baden Powell’in haberinin anlamı şudur: “Görevimi bitirdim ve eve gidiyorum” Artık ölümünün yakın olduğunu hissettiği bir gün, evinin balkonunda salıncaklı koltuğunda oturup tüm Boy Scout ve Girl Guide’lere şu mektubu, veda mektubunu kaleme aldı:
“Aziz izciler!
Eğer ‘Peter Pan’ adlı temsili gördünüzse, ihtiyar korsan şefinin, ölme zamanı gelince hançeresinden çıkacak zaman bulamayacağı endişesiyle nasıl hep son konuşmasını yaptığını hatırlarsınız. Benim de durumum buna çok benziyor, her ne kadar şu anda ölmüyorsam da önümüzdeki günlerin birinde öleceğimden sizlere veda etmek istedim.
Bunun, benden işittiklerinizin sonuncusu olduğunu hatırlayarak üzerinde çok düşünün. Ben, son derece mesut bir hayat geçirdim ve her birinizin de hayatta mutluluğa kavuşmanızı dilerim.
Ben, Tanrının bizi bu dünyaya mesut olmak ve hayattan zevk almak için gönderdiğine inanıyorum. Saadeti ne zenginlikten, ne sadece mesleğinizdeki başarınızdan ve ne de zevke dalmanızdan elde edebilirsiniz. Saadete doğru ilk adım, kendinizi çocukken kuvvetli ve sıhhatli yapmanızdır. Böylece adam olduğunuz zaman hayatın tadını çıkarabilir ve işe yarar bir insan olabilirsiniz.
Tabiatı incelemek size, Tanrının hayattan zevk almanız için ne kadar güzel ve harikulade şeylerle doldurmuş olduğunu gösterecektir. Sahip olduğunuz şeylerle yetinin ve elinizdekileri en mükemmel şekle sokun. Her şeyin olumsuz ve karanlık tarafına bakacak yerde aydınlık ve olumlu yönlerini görmeye çalışın.
Fakat saadeti kazanmanın hakiki yolu başkalarının mesut etmekten geçer. Çalışın ve bu dünyayı bulduğunuzdan biraz daha iyi bırakın. Ölüm gelince, zamanınızı hiçbir vakit boşa harcamadığınız, elinizden gelenin en iyisini yaptığınız hissiyle mesut olarak gözlerinizi kapatabilirsiniz. Bu şekilde mesut yaşamaya ve mes’ut ölmeye daima hazır olun, çocukluk çağını geçtikten sonra dahi izci andımıza sadık kalın. Allah size yardım edecektir. “
[/size]6 Kasım 2007: 13:16 #43955dilara
Üye[size=medium]İZCİLİĞİN DOĞUŞU
İZCİLİĞİN BABASI
1- 1900 yılında, İngiliz sömürgesi olan Güney Afrika’da, Hollanda asıllı Boer’ler, isyan çıkarmışlardı. Tam yedi aydır, Mafeking isimli küçük bir kasabayı kuşatıyorlardı. Bir avuç İngiliz askeri ise İngiltere’den yardım gelmesini beklerlerken, kasabayı kahramanca savunuyordu. Başlarında Albay Robert Baden-Powell bulunuyordu. Nihayet, İngiltere’de uzun süredir beklenen haber geldi: “Mafeking kurtarıldı!” Halk sokaklara dökülmüş, sevinç gösterileri yapıyordu.2- Baden-Powell İngiltere’ye geldiğinde, İngiliz gençliğinin başıboş, kendi hallerinde, amaçsız yaşadıklarını gördü. O günlerdeki birkaç gençlik kurumu, genç çocuklara bazı askeri bilgiler vermekten ve onları uygun adım yürütmekten başka bir şey yapmıyordu. Aklı, yepyeni fikirlerle doluydu. Evet, İngiliz gençleri, İngiliz çocukları için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Bu uğurda uğraşacaktı.
3- Baden-Powell, gençliğinde, arkadaşları ile birlikte, ormanda, deniz kenarında, kırda, kamp ateşinin çevresinde ne güzel günler geçirdiğini, bunların kendisine ne büyük bir mutluluk verdiğini hatırlıyordu. Kamp hayatındaki disiplinin, dikkatin, kendine güvenin, arkadaşlara karşı bağlılığın, gençler için hem yararlı, hem eğlenceli olacağına inanıyordu. Düşüncelerini ispatlamak için Baden-Powell 21 çocuğu Dorset’teki, Brownsea adasında kamp kurmaya davet etti…
4- Yıl 1907’di. Bu ilk “İzci Kampı” bütün yurtta büyük bir başarı kazandı. Baden-Powell ilk tecrübelerini ve bu konudaki diğer fikirlerini “İzcilik” isimli küçük bir kitapta topladı. Bu kitap, bir anda bütün gençler tarafından benimsendi. Baden-Powell, birçok gencin bu kitaptaki fikirlerden faydalanarak, kendi aralarında izci kulüpleri kurduklarını görerek, şaşkınlıklar içinde kaldı. İşte izcilik hareketi başlamıştı. Ve hızla yayılacaktı artık…
5- İngiltere’nin dört bir yanında izci oymakları kurulmuştu… 04 Eylül 1910’da, on bir bin izci, Londra’daki Kristal salonunda bir araya gelerek, seyircilere izcilikte kullanılan çeşitli teknikleri gösterdiler. Aynı yıllarda Türkiye’de de izcilik duyulmaya başladı… Edirne Öğretmen Okulu öğretmenlerinden Ahmet Bey ilk teşkilatı kurdu… Bunları Galatasaray, Darüşafaka ve İstanbul Liselerinin taburları izledi. 1912’de ilk izci örgütü Enver Paşa’nın başbuğluğunda kuruldu.
6-Kristal Saray’daki bu büyük toplantı, İngiltere’de ne kadar güçlü bir izcilik anlayışı olduğunu ortaya koydu. İzci olan gençlerin günlük yaşantıları, hal ve tavırları bambaşkaydı artık. İzcilerle ilgili hikâyeler arasında şöyle bir hikâyeye de rastlıyoruz. Londra’nın sisinde kaybolan bir Amerikalıya bir izci yardım etmişti. Amerikalının teklif ettiği bahşişi de kabul etmemişti genç çocuk. Amerikalı, yurduna döner dönmez, ilk iş olarak bir izci teşkilatı kurmak oldu.
7- 1907 yılında, artık Avrupa’nın her yerinde izcilere rastlamak mümkündü. Çeşitli ülkelerden gelen Altı Bin izci, bu kez de Londra’nın büyük Olympla Salonu’nda bir araya geldi. İşte bu büyük toplantıya, “Jamburi” (Kızıl derililerden alınma bir kelime) ismi verildi. İlk Jamburi’de Baden-Powell’e, Başbuğ unvanı verildi. Baden-Powell yorulmak bilmiyor ve dünyanın her yerine izciliği yaymak için koşuyordu. Amacı gençlerin iyi çağlarını insanlık için değerlendirmekti…
8- Artık Baden-Powell pek genç değildi. Ancak bu unvanı aldıktan sonra dünyadaki bütün izci kuruluşlarını görmek üzere bir geziye çıktı. Her yıl başka bir ülkede Jamburi’ler tertiplendi… 1931 yılında Hollanda’daki Jamburi’de, bütün ülkelerden gelen 26.000 genç izcinin önünde, dünyanın bütün izcilerine veda etti. Dört yıl sonra hayata gözlerini yumdu. Artık o yoktu. Ama ismi bütün gençler arasında yaşayacak ve her vesile ile saygı ile anılacaktır.
[/size]6 Kasım 2007: 13:17 #43956dilara
Üye[size=small]TÜRKİYE’DE İZCİLİĞİN KURULUŞU
İzcilik,İngiltere’de kuruluşundan kısa bir süre sonra, memleketimizde de Keşşaflık adı altında görülmeye başlanır. Memleketimizde izciliğin ilk kurucuları hakkında çeşitli görüş ve fikirler mevcuttur Sadrazam Talat Paşa ve Osmanlı Devleti Harbiye Nazırı Enver Paşa zamanında izciliği eğitim sisteminde yer alması sağlanmış ve keşşaflık adı altında uygulanmaya başlanmıştır..İzcilik hareketinin 1910 yılından itibaren okullarda ilk uygulayıcıları Nafi Atuf (Kansu), Ethem Nejat Bey,Ahmet ve Abdurrahman Robenson kardeşler olmuştur.
1 ) Darüşafaka Beden öğretmeni ve Oymak beyi B.Sami Karayel’in 1914 tarihli İzci Rehberi isimli izci kitabında Türkiye’de izciliğin ilk kurucuları Nafi Atıf Kansu ve Ethem Nejat olarak görülür. İlk izci üniteleri Darüşafaka, Galatasaray ve İstanbul Liselerinde kurulmuştur.
1968 yılında Milli E§itim Bakanlığı’nca kapsamlı olarak Türkiye İzcileri Yönetmeliği hazırlanarak yürürlüğe konmuştur.
2 ) İstanbul il İzci Kurulu Başkanlarından Rıza Bediz, 1955 yılında yayınladığı “İzcilik ve İzci Kampları” adlı kitabında Türkiye’de izciliğin 1909 yılında İstanbul’da Galatasaray ve Kabataş Liseleri’nde Beden Terbiyesi öğretmenleri Ahmet ve Abdurrahman Robenson kardeşler tarafından başlatıldığını belirtilmiştir.
İlk izcilik hareketleri benimsenmiş görünse de bu tarihlerde patlak veren Balkan Harbi bu ilgiyi ortadan kaldırır. Harpten sonra 1912 yılında izciliği yeniden canlandırmak amacıyla Belçika İzcilik Teşkilatı’ndan Herold Parfit getirtilir. Parfit, izciler ocağını kurar. İşte Türkiye’de izciliğin kuruluşu 1912 yılı olarak esas alınmaktadır.
[/size]6 Kasım 2007: 13:18 #43957dilara
Üye[size=small]24 Nisan 1914 yılında Kağıthane Sırtlarında ilk izcilik uygulamaları (Oymak başı Kursu) yapılır. 16 Oymak başı başarı ile kurstan mezun olur.
1920 yılında İstanbul’da birçok izci oymaklarının kurulduğu görülür.
Cumhuriyetin ilk yıllarında okullarda izci oymakları kurulmaya başlanır. Hükümet, izcilik işlerinin yürütülmesini zamanın Milli Eğitim Bakanlığı’na verir. 1923 yılında Baden Powell’ın “Erkek Çocukları İçin İzcilik” kitabı Türkçeye çevrilir.
1926 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nca bir tamimle okullarda izci oymaklarının kurulması öngörülür.
1927 yılında Cumhuriyet Bayramı’nda Ankara’da Türkiye izcilerinin toplanması ve törene iştiraki sağlanır.
12 Mayıs 1928 yılında 1246 sayılı “Türkiye’de Gençlik Teşkilatının Türk Vatandaşlarına Hasrı” kanunu kabul edilir. Bu kanunla izcilik Türkiye’de devletin kontrol ve denetimi altına alınır.
1949 yılında “Erkek İzciler Yönetmeliği” kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bunu takip eden yıllarda Yavrukurt ve Kız izciler Yönetmelikleri hazırlanarak uygulamalara geçilmiştir.
1950 yılında birçok teşebbüslerden sonra Türkiye izcileri Dünya İzcilik Teşkilatına kabul edilir.
1955 yılında Ankara’da İzciler Birliği – Derneği, 1957 yılında da İzmir’de de Ege İzciler Birliği – Derneği kurulmuştur.
1968 yılında Milli E§itim Bakanlığı’nca kapsamlı olarak Türkiye İzcileri Yönetmeliği hazırlanarak yürürlüğe konmuştur.
İzcilik faaliyetleri 1970 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na devredilmiştir.
1972 yılında Kız izciliğimiz Dünya Kız İzci Teşkilatına yedek üyeliğe kabul edilmiştir.
İzcilik bu tarihten sonra günümüze kadar iki bakanlık arasında çeşitli Genel Müdürlükler bünyesinde sürdürülmüştür.
1991 tarihinde İzcilik Federasyonu Kurularak izcilik faaliyetleri bu federasyon tarafından da yürütülmeye başlamıştır.
[/size]6 Kasım 2007: 13:20 #43958dilara
Üye[size=medium]İZCİLİK TÜRELERİ
İzci Türesi, İzcilik Hareketinin üzerine kurulduğu temeldir. İzci Türesinde bir izcinin yaşamında uymağa çalışacağı kurallar açıklanır. İzci olduğun zaman İzci Türesi senin davranış biçimin haline gelir. İzci Türesi, izci kuralları diğer kanun ve kurallardan farklıdır. Diğer kanun ve kurallar şunu yap bunu yapma şeklindedir. İzci Türesinde ise bu yoktur. İzci Türesi gerçeklerin, olguların ifadesi, anlatımıdır. Örneğin İzci Türesinde “sözünü tut değil, bunun yerine izci sözünün eridir” denir. İzci Türesine uygun bir biçimde yaşayarak iyi bir izci olursun. Eğer bilinçli olarak izci Türesine uymazsan, izcilikte başarısızlığa uğrarsın, İzci Türesinin idealleri yüksektir ve yüksek olmalıdır. Ancak yüksek ideallere ulaşmak için gayret gösterip, bu ideallere inanarak istediğin gibi bir insan olabilirsin.
İzci, sözünün eridir. Şeref ve haysiyetini her şeyin üzerinde tutar.
İzci, yurduna, milletine, ailesine ve izci liderlerine sadıktır.
İzci, başkalarına her zaman yardımcı ve yararlı olur.
İzci, herkesin arkadaşı ve izcilerin kardeşidir.
İzci, herkese karşı naziktir.
İzci, bitki ve hayvanları sever ve korur.
İzci, büyüklerini sayar ve sözünü dinler, küçüklerini sever ve korur.
İzci, cesurdur, neşeli ve güler yüzlüdür.
İzci, tutumludur.
İzci, fikir, söz ve hareketlerinde açık ve dürüsttür.
[/size]6 Kasım 2007: 13:23 #43959dilara
Üye[size=small]İZCİLİK RUHU
İzci Andında senden bir izci olarak beklenenlerin net bir açıklamasını bulacaksın. And içtiğin zaman, Tanrıya, vatanına, başkalarına ve kendine karşı, görevlerini yerine getirmek için söz vermiş olursun.
İzciliğe başlamak kolay ama gerçek bir izci olmak zordur. İyi bir izci olmak için kararlılık gerekir. İzcilik bir oyundur ve bütün oyunlarda olduğu gibi izcilikte de takım dışı kalmak istemiyorsan uyman gereken kurallar vardır. Bu kuralları İzci Andında, İzci Türesinde, İzci Parolasında ve sloganında bulabilir ve ancak bu kurallara uyarak gerçek bir izci olabilirsin.
İZCİ ANDI
İzci Antları 1914’te kabul edilen İzci Ocağı İç Nizamnamesi’nde İzci Andı aşağıdaki şekilde yazılmıştır:
“Tanrıya ibadet ve Hakana itaat edeceğime, Daima vicdanlı, vazifesini tanır, kanuna hürmet eder, yiğit bir adam olarak hareket eyleyeceğime vatanımı sevip sulh ve harp zamanında fedakârlıkla hizmet yapacağıma, izcinin türesine baş eğeceğime namusum ve şerefim üzerine söz veririm”1930 Yılında İzci Ahmet’in Kitabından;
“Tanrıya ibadet ve büyüklerime itaat edeceğime, daima vicdanlı, vazifesini tanır, kanuna hürmet eder, yiğit bir adam olarak hareket eyleyeceğime vatanımı sevip sulh ve harp zamanlarında fedakârlıkla hizmet Yapacağıma ve izci türesine baş eğeceğime namusum ve şerefim üzerine söz veririm”
1943’de “XX. Cumhuriyet Yıllığında Yayınlanan Beden Terbiyesi ve Spor Adlı Dergiden:
“Türk vatan ve istiklalini, Türkiye Cumhuriyetini koruyacağıma, ödevimi her şeyden üstün tutacağıma, disiplinli, saygılı ve şefkatli olacağıma namusum ve şerefim üzerine and içerim”1949’da Basılan Erkek İzciler Yönetmeliğinden:
“Vatanıma karşı vazifelerimi yerine getirmek, başkalarına her zaman yardımda bulunmak, izcilik türesine uymak, kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için, elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine and içerim. 1950 yılında Uluslararası İzci Bürosuna (Boy Scouts İnternational Bureau) almamızı gerektiren ”TANRIYA” sözcüğü bu andın başına getirilmiştir.***Günümüzde İzci Andı: ***
“Tanrıya, Vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğime, izcilik türesine uyacağıma, başkalarına her zaman yardımda bulunacağıma, kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine and içerim.”
[/size]6 Kasım 2007: 13:24 #43960dilara
Üye[size=small]İZCİ SELAMI
Dünyanın birçok resmi kuruluşu ve askeri personeli birbirlerini farklı şekillerde selamlarlar. Tüm dünya izcileri ise tek bir selam şekli kullanırlar. Bu izciliğin uluslararası boyutunun güzel bir göstergesidir. Selam verirken dik durulur ve sol el yana düzgünce sarkıtılarak etek veya pantolon yan dikişine değdirilir. İzciler liderlerinin yanına geldiklerinde selam verirler, isimlerini ve ünitelerini söylerler , ondan sonra gelme nedenlerini liderlerine aktarırlar.
İzciler başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm devlet görevlisi büyüklerine, Yabancı ülke Devlet Başkanlarına, Bayrak ve Sancağa, Cenazeye, Üniformalı izci liderlerine ve kendisinden yaşça ve kıdemce büyük izcilere öncelikle selam vererek saygılarını gösterirler. İzci liderleri ve büyük izciler de verilen selama karşılık olarak selam vererek izcilerine sevgilerini gösterirler.
Ulusal Marşlar dinlenirken, ünitece bir arada iken sadece obabaşı, oymakbaşı gibi ünitenin başında bulunan lider selam verir, diğer izciler esas duruşta beklerler.
İzci selamı iki şekilde verilir. Baş açıkken veya başta kep/bere varken selamlama.
Baş Açıkken Selamlama
İzci selamını vermek için işaret parmağını, orta parmağını ve yüzük parmağını birleştir, baş parmağını kıvırdığın küçük parmağının üzerine koy.
Şapka/Kep/Bereyle Selamlama
Başında şapka, bere veya kep varken selam veriyorsan, elinin parmakları aynı şekilde birleştir. Sonra işaret parmağını alnın sağ üst hizasında, kepin kenarına değdirerek selam ver.
İzci Selamının Anlamı
Orta parmak; Tanrıya, vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğim, yüzük parmağı; İzcilik türesine uyacağım, işaret parmağı; başkalarına her zaman yardımda bulunacağım sözlerini temsil eder. Küçük parmağın altında olması küçüklerin büyüklerini saydığını, büyük parmağın küçük parmağın üstünde olması ise büyüklerin küçükleri koruduğunu anlatır. Büyük parmakla küçük parmağın birleşmesi ile oluşan halka dünya izcilerinin kardeşliğini simgeler.
İzci selamında birbirine bitiştirilen üç parmak aynı İzci Selamı zamanda İzcilik Hareketinin Temel Prensipleri olan Tanrıya Karşı Görev, Başkalarına Karşı Görev ve Kendine Karşı Görev’in simgesidir.
İzci selamı izci andının tekrarıdır ve sağ elle verilir. Her bir parmak andın ve türenin maddelerine işaret eder.
Parmakların anlamları:
1. Başkalarına her zaman yardımda bulunmak.
2. İzcilik türesine uymak.
3. Tanrıya ve vatana karşı görevleri yerine getirmek.
4. Küçüklerin büyüklere olan saygı ve bağlılığı.
5. Büyüklerin küçükleri sevmesi ve koruması.
6. Tüm dünya izcilerinin kardeş olduğu ve kopmaz bir bağ ile birbirlerine kenetlenmesi
Büyük izci selamında kol, gövde ve dirsek 90 derecelik açılar oluştururlar. Küçük izci selamında üst kol gövdeye bitişik, alt kol ise gövdeye paraleldir.
İZCİ TOKASI
Tokalaşma iki kişinin birbirleriyle tanışmaktan duydukları mutluluğu gösterir. Bütün dünyada tokalaşma sağ elle yapılır. Ancak izciler diğer izci kardeşleriyle tokalaştığında sol eliyle tokalaşır.
Dünyadaki tüm izciler sol elleri ile tokalaşırlar. Bunun nedenleri vardır. İzciler tokalaşırken selam verme zorundadır. Bu nedenle sağ elleriyle selam verirken sol elleriyle tokalaşabilirler. Ayrıca sol el kalbe daha yakın olduğundan bir içtenlik ve dostluk göstergesidir.
[/size] -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.