- Bu konu 0 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 16 yıl 1 ay önce
Murat KUTAY tarafından güncellenmiştir.
- YazarYazılar
- 20 Ocak 2008: 11:44 #17128
Murat KUTAYÜyeKırım Kongo’nun çaresi barışçıl nükleer enerjide
19.01.2008 | Begüm Gürsoy | HaberTürkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndaki (TAEK) bilim adamları bugünlerde oldukça yoğun. Bir bölümde uzmanlar, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına, diğerinde ise ithal etmek zorunda kalınan domates tohumunun Türkiye’de nasıl üretilebileceği üzerinde çalışıyor. Elbetteki TAEK’te sürdürülen çalışmalar bunlarla sınırlı değil.
TAEK nükleer santral projesiyle gündeme gelse de tarım, sağlık, hayvancılık gibi birçok alanda nükleer teknolojiye yönelik çalışmalar yapıyor. İlk kez Referans gazetesine kapılarını açan TAEK’e bağlı Ankara’daki Sarayköy Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde (SANAEM) nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımına ön ayak olan birçok proje de insanlığa ve bilime katkı sağlayacak şekilde hayata geçiriliyor.
İlk kez 1944 yılında Kırım’da ve daha sonra 1956 yılında Kongo’da görüldükten sonra “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi” (KKKA) olarak adlandırılan hastalığa çare bulmak için SANAEM’de özel bir çalışma yapılıyor. 1969 yılında her iki hastalığa “nairovirus” olarak adlandırılan bir virüsün yol açtığı öğrenildi. Son yıllarda Türkiye’de de birçok ölüme neden olan bu enfeksiyonun ise keneler tarafından bulaştırıldığı biliniyor. SANAEM’deki uzmanlar da tedavisi olmayan bu hastalıkla mücadelede doğadaki kene popülasyonunu azaltmak veya yok etmek için keneleri kısırlaştırmaya çalışıyorlar. Steril Böcek Tekniği ile böceklerin kimyasal madde kullanmaksızın kontrolünü sağlayan bir yöntem kullanan SANAEM uzmanları, böcekleri gama radyasyon ile kısırlaştırıp steril hale getiriyorlar. Kısırlaştırılan böcekler doğada dişi cinsleriyle çiftleşince, çıkan yumurtalar gelişimini sürdüremeyecek ve böylece üreyerek çoğalmaları da kontrol altına alınacak. SANAEM bu konuda Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile işbirliğinde çalışmalarını yürütüyor.Adli olaylarda da yardımcı
SANAEM’de hâlâ devam etmekte olan önemli bir diğer proje ise Türkiye’nin ithal etmeye mecbur olduğu domates tohumunun ülke sınırları içerisinde elde edilmesiyle ilgili. SANAEM uzmanları, domates tohumluğunun Türkiye’nin en fazla para tükettiği ithalat kalemlerinden biri olduğunu belirterek, projeyle 150 milyon dolarlık kaynağı ikame edecek şekilde tohum yetiştirilmesine çalışıldığını söylüyor. Uzmanlar, araştırma ve geliştirme çalışması sonrasında tarla ve laboratuvar olmak üzere 2 ayrı koşulda domates tohumu elde edilmesine çalışılacağını ifade ederek böylece dışa bağımlılın da azaltılabileceğine dikkat çekiyor.
SANAEM’de yürütülen ilginç projelerden birisi de bakterilere hidrojen ürettirilmesi. Bazı gözle görülmeyen bakteriler, havasız ortamda yaşatılarak ışınlanıyor ve bakterilerden hidrojen üretiliyor. Bu proje tamamlandığında ucuz hidrojen elde etme imkânına kavuşulacak. SANAEM ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin ortaklığında yeni bir proje daha hayata geçirildi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) da yakından takip ettiği proje çerçevesinde, müzedeki arkeolojik eserlerin yaş tahlili de yapılıyor. SANAEM, bazı adli olaylarda da devreye giriyor. Özellikle bazı madenlerin sahte olup olmadığının sorgulanması, 87 tane elementin analiz edilebildiği SANAEM laboratuvarlarında yapılıyor.Baharata ‘Radra’ güvenliği sağlanıyor
TAEK Başkanı Okay Çakıroğlu, SANAEM’de araştırma ve geliştirme çalışmalarının yanı sıra ölçüm hizmetlerinin de verildiğini belirtiyor. Merkezdeki gama ışınlama tesisinde özellikle baharatlar sterilize edilebiliyor. Çakıroğlu, baharatlarda “aflatoksin” denen bir bakteri bulunduğunu ve bu bakterinin birçok hastalığa neden olabildiğini söylüyor ve bakterinin sadece gama ışınını yedikten sonra öldüğünü ve baharatlarda bu işlemin şart olduğunu dile getiriyor. Çakıroğlu, özellikle ürünlerin ihracatında bunun şart olduğunu ifade ediyor. Gama ışını ile sterilize edilmiş baharatlar üzerinde “Radra” simgesi bulunuyor.Türkiye’deki radyasyonu takipte
TAEK Başkanı Okay Çakıroğlu, Türkiye’deki bütün içme ve kaplıca sularının radyasyonlarını takip ettiklerini belirterek bunları web sayfalarında da yayımlamaya başladıklarını ifade ediyor. Çakıroğlu, su satışı yapmak ya da kuyu açmak isteyenlerin TAEK’ten rapor almak zorunda olduğunu söyleyerek 81 ilden düzenli olarak toprak geldiğini ve sürekli radyasyon ölçümleri yapıldığını kaydediyor. Bunun yanı sıra radyasyon çalışanlarını da kendilerinin izlediklerini kaydeden Çakıroğlu, hastaneleri de denetlediklerini kaydediyor. Çakıroğlu, sınır kapılarında da dedektörleri bulunduğunu ve ülkeye giren her türlü ürünün denetlendiğini ifade etti.Sanaem Atom Caddesi’ne ilham oldu
SANAEM, Ankara’ya 40 kilometre mesafedeki Sarayköy’de oldukça geniş bir kampus içinde. Tesis, bulunduğu caddeye isim verilirken de ilham kaynağı olmuş ve SANAEM’in bulunduğu caddeye “Atom Caddesi” deniyor. Henüz gelişmekte olan bir bölgede kurulu bulunan SANAEM’in önemi, birkaç yıl sonra tamamlanacak olan ve özellikle kanser tedavisinde ileri tetkik ve tedavi imkânı sağlayacak olan sağlık tesisi kurulduktan sonra daha da artacak. SANAEM, kampusu içinde kurulacak ve hastane de barındıracak olan sağlık merkezi ve proton hızlandırıcı tesisinden sonra, değişik ülkelerden Türkiye’ye tedavi ve tetkik amaçlı gelecek kişilere de ev sahipliği yapacak.referansgazetesi
- YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.