blank
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27406

    Tavuk ve Hindi Hastalıkları

    Önemli kanatlı hastalıkları, alınması gereken önlemler ve korunma yolları, Alınması gereken vitaminler.

    Hastalıklar tavuk yetiştiricisinin korkulu rüyasıdır. Civcivlerin, piliçlerin, tavukların bakım ve beslenmelerinin çok önemli olması yanında yetiştiriciler çok çeşitli hastalıklarla mücadele etmek durumundadırlar. Fakat hastalıklar o kadar çeşitlidir ki…Her hastalık ayrı bir bilgi ister. Tedbirli olursak, bilgili olursak, bilinçli olursak, bu hastalıklar kümesin kapısına uğrayamaz. Birazcık ihmal, büyük zararlara davetiye çıkarmaktır. Hastalık çıktıktan sonra yapılacak işler hem azdır, hem zordur. Önemli olan, hastalığı kümese yaklaştırmamak. Bu hem garantili, hem kolay, hem ucuz.

    En belirgin özelliklerini ortaya koyarak bu hastalıkları tanımanıza yardımcı olmak istiyoruz.

    HASTALIKLARIN SINIFLANDIRILMASI

    Kanatlı hayvanların sağlığını ve dolayısıyla da verimlerini olumsuz yönde etkileyen bozuklukları ve hastalıkları başlıca iki grupta toplayarak inceleyebiliriz:

    A- Mikroorganizmalardan ileri gelen bulaşıcı hastalıklar:

    Kanatlı hayvanlar arasında mikroorganizmaların sebep olduğu bulaşıcı karakterli hastalıklardır. Bulaşıcı olan hastalıklar kendilerine uygun ortam bulduklarında hayvanlar arasında kolayca yayılarak salgınlar meydana getirir ve büyük ekonomik kayıplara sebep olurlar. Bu hastalıkları dört grupta inceleyebiliriz:

    1- Bakteriyel hastalıklar:
    a) Kanatlı tifosu
    b) Kronik Solunum Sistemi Hastalığı – CRD
    c) Inf. Synovitis – Ms
    d) Kolibasillozis

    2- Viral hastalıklar:
    a) Newcastle – ND
    b) Marek- MD
    c) Gumboro – IBD
    d) Enfeksiyöz Bronşitis – IB
    e) Egg Drop Syndrome – EDS/76
    f) Çiçek

    3- Mantar hastalıkları,

    4- Paraziter hastalıklar:
    a) Koksidiyoz
    b) Tavuk askariyazisi
    c) Histomoniasis
    d) Dış parazitler

    Hayvanları bulaşıcı hastalıklardan korumada aşılama, ilaçlama, dezenfeksiyon, sağlık koşullarının düzeltilmesi ve koruyucu önlemlerin alınması,uygulanması ve titizlikle devam ettirilmesi gereklidir.

    B- Mikroorganizmalardan ileri gelmeyen,bulaşıcı olmayan hastalıklar :

    Bu hastalıkları üç grupta inceleyebiliriz:
    a- Beslenme hastalıkları
    b- Zehirlenmeler
    c- Kalıtsal hastalıklar
    Bulaşıcı olmayan hastalıklar mikroplardan kaynaklanmadığı için bir hayvandan diğerine bulaşmaz, fakat bazı şartlar altında bulaşıcı hastalıklar kadar ekonomik kayıplara sebep olurlar.
    1-Bu hastalıklar hayvanların yem karışımlarında bulunması gereken protein, aminoasit, mineral madde ve vitaminlerin yeterince olmamasından veya yokluğundan kaynaklanır.
    2-Kimyasal maddelerin veya bitkisel kaynaklı zehirlerin yemlerle belli miktardan fazla alınması sonucu meydana gelir.
    3-Bazı bozukluklar hayvan türleri arasında nesilden nesile aktarılırlar ve bazıları da civcivin yumurta içinde gelişimi sırasındaki kuluçka hatalarından dolayı anomaliler oluşur.

    1- Bakteriyel Hastalıklar :

    a) Kanatlı Tifosu
    Bütün kanatlılarda görülebilir. Bulaşıcıdır, öldürücüdür. Hayvanlara iki yoldan bulaşır.
    1.Yumurta ile bulaşma: Tifolu tavukların yumurtası tifo mikrobu taşır. Bu yumurtalardan çıkan civcivler hastalığı diğer civcivlere de bulaştırır.
    2.Yatay bulaşma: Hasta tavuklardan diğerlerine doğrudan bulaşma şeklidir veya hastalık bulaşmış yemlik, suluk, yem, kümes ekipmanları ile diğer tavuklara da hastalık bulaşabilir.

    Hasta hayvanlar Hastalığın görülmesinden sonraki 10 gün içerisinde ölümlerde başlar. Ölüm oranı yüzde 20-80 arasında değişir. Hayvanlar durgunlaşır. Tüyleri kabarır, ibik ve sakalları solgundur. Yeşilimsi bir ishal görülür.

    Teşhis Laboratuvara yeteri kadar hasta ve ölü hayvan götürülür. Bunlardan hastalığın teşhisi yapılır.

    Tedavi Hastalık çıkınca hemen tedaviye başlanmalı. Antibiyotikler kullanılır. Ancak her zaman kesin sonuç alınamaz. Tedavi gören hayvanların yumurtaları damızlık olarak kullanılmaz.

    Temizlik + Titizlik… Tifodan korunmak kolaydır. Kümesler iyi dezenfekte edilirse, kümeslere giriş-çıkış kontrollü olursa, yumurtalar hastalık olmayan işletmelerden alınırsa, kümeste tavuk tifosu testleri yaptırılırsa tifo kümese uğrayamaz.

    b) Kronik Solunum Sistemi Hastalığı ( CRD : Si-ar-di )
    Ülkemizde çok yaygın bir hastalık. Piliç, tavuk ve hindilerde görülüyor. Genç hayvanlar daha çok yakalanıyorlar.
    Bulaşma solunum yolundan olmaktadır. Hastalığı atlatan bir hayvan, uzun zaman yumurtası ile hastalık üretir. Ayrıca bulaşık yem ve sular, toz-toprak hastalığı nakleder. Hasta hayvanın soluğu daralır. Hastalar hırıltılı nefes alır. Zor soluduğu için başını öne uzatır, ağzını açar, ötermiş gibi nefes alır. Burun akıntısı vardır. Hindilerde burun ve göz akıntısı görülür. Hayvanın gözleri kapanır. Etçi sürülerde hastalık 4-8 haftalık piliçlerde görülür. Yem tüketimi azalır, kilo kaybı olur.

    Teşhis Öncekilerle aynı. Hasta ve ölü hayvanlar laboratuara götürülür, teşhis orada konur.

    Tedavi Yem ve sular ile antibiyotikler verilir. Yemlere protein, mineral madde ve vitamin ilaveleri yapılır.
    Korunma şart …! Bu hastalık tavuk ve hindi yetiştirilen her yerde görülüyor. Hastalığın yumurta ile geçtiğini unutmayalım. Onun için damızlık ve kuluçka işlerinde yumurtaların kontrolü çok önemli. Kümesin ısısı, ışığı, nemi, havalandırılması uygun olmalıdır. Kümes asla kalabalık olmamalı. Elbette temizlik ve dezenfeksiyon korunmanın ilk şartıdır.

    c) Enfeksiyöz Sinovitis
    Hastalık genç hindilerde ve piliçlerde eklemlerin şişmesi ile belirir. Bulaşıcıdır. Mikrobu taşıyan yumurtalardan geçer. Hayvandan hayvana da bulaşır. Hayvanın ibiği solar, küçülür, tüyleri kabarır, bacak eklemleri şiştiği için hayvan zor hareket eder. Hayvan gitgide zayıflar kurur.
    Teşhis için laboratuvara hayvan götürülür. İlaçla tedavi yapılabilir. Antibiyotikler, vitaminler kullanılır. Temizliğe önem verilir. Hasta olanlar ayrılır.

    d) Kolibasillozis
    Mikroptan ileri gelir. Ya tek başına hastalık yapar ya da başka bir hastalığa eşlik eder. Dışkı ile kirli yumurtanın kabuğundan içeri sızan mikrop, içerideki civcivi hasta eder veya öldürür. Günlük civcivlerin göbek deliğinden içeri girer, her türlü yaralardan bulaşır Öldürücüdür. Bazen birden bire ölümler başlayıverir. Başlangıçta hiçbir belirti görülmez . Belirti olduğunda bunlar diğer hastalıklarınkine benzer. Yani durgunluk, iştahsızlık, tüylerin kabarması gibi belirtiler görülür. Mikrop, kirli yumurtanın kabuğundan içeri girdiyse içerideki civciv yumurtadan çıksa bile çok yaşamaz. Yaşayabilenler de işe yaramaz. Bunları hemen ayırmalıdır. Göbek deliğinden mikrobu alan civcivlerde sarı kesesi yangını oluşur. Hayvan takatsizdir. Karnı şişkindir. Göbek civarı yangılıdır. Hastalık eklemlere de yerleşebilir. Eklem bölgeleri şişer. Sıcak ve ağrılı olur. Hayvan yürüyemez.

    Teşhisi kolay değildir Başka hastalıklarla karışır. Hastalığın kendine ait belirtiler ortaya çıkmaz. Doğru teşhis laboratuvarlarda olur. Hasta olan birkaç hayvan laboratuvara götürülür, orada teşhis konur.

    Tedavi için antibiyotik Durumu iyi görünen hastalara antibiyotik veya sülfonamid grubu ilaçlar verilebilir. Bunlar yem suları ile veya şırınga ile verilebilir.

    Önce yumurta temizliği Kirli yumurtalardan sakınmalıdır. Yumurta çok az kirliyse, fırça ile kuru kuruya temizlenmelidir. En iyisi kuluçkaya alınacak yumurtaları fumigasyondan geçirmek. Kuluçka makineleri de çok iyi dezenfekte edilmelidir. Diğer kanatlı hastalıklarında olduğu gibi kolibasillozis de temizliğe dikkat ederek önlenebilir.

    2-Viral Hastalıklar :

    a) Newcastle (Nevkastıl ) Hastalığı
    İşte çok bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık Newcastle…! Diğer adı Yalancı Tavuk Vebası. Yurdumuzun her yerinde ve dünyada da çok yaygın bir hastalık.

    Bulaşmayolları solunum ve sindirim sistemleri. Hastalık mikrobu ile bulaşmış yem, su, malzemeler ve ekipmanlar ile hayvandan hayvana geçer.

    En sevdiği şey pislik… Hastalık pis ve bakımsız kümeslerde kolayca çıkar. Hayvanlarda stres varsa, kümes sıkışık ise hastalığın çıkışı daha çok görülür. % 90′ a varan ölümlere yol açar. Aniden ölümler başlar. Sürüde birden bire ölümler başlayıverir. Hayvanlar bitkindir, hızlı ve hırıltılı solurlar, öksürük görülür. Kanat bacak, boyun felçleri meydana gelir. Genç hayvanlar daha şiddetli hastalanır. Yem yiyemezler, yumurta verimi düşer, kalitesiz, kabuksuz yumurtalar atar.

    Teşhis Buna benzer başka hastalıklarda var. Acaba hangi hastalık diye, laboratuvara hasta ve ölü hayvan yollanır. Orada teşhis konur.

    Bu hastalığı kümese sokmayalım Çok bulaşıcı. Çok öldürücü. Bu hastalığı kümesimize uğratmamak lazım. Ne yapalım?

    Önce temiz bir kümes:Temizlik ve dezenfeksiyon hakkınca yapılmalı. Sürüye dışarıdan olur- olmaz hayvan getirip katmamalı. Dışarıdan gelen viyolleri, çuvalları kümese sokmamalı. Her isteyen kümesimize girmemeli. Yumurta ve civciv alınacak işletmeler iyi tanınmalı, rasgele yerlerden alınmamalıdır.

    Her önlemin başı : AŞI Aşı hastalığın en önemli tedbiridir. Bütün bir sürüde hastalığa karşı bağışıklık sağlar. Kullandığımız iki aşı var. HB1 ve Lasota . HB1 aşısı 30 günlüğe kadar hayvanlara iki defa yapılır. Lasota aşısı 24 günlükten büyük hayvanlara ikinci veya daha sonraki aşılarda içme suyu, sprey veya adaleden olarak uygulama yapılır. Aşı temiz şartlarda yapılmalıdır. Tarifine göre uygulanmalıdır. Aşılamadan 15 gün sonra kan muayenesi yaptırılarak bağışıklık durumu kontrol edilmelidir.

    b) Marek Hastalığı
    Hayvanların iç organlarında tümörler meydana gelir. Bulaşıcıdır, öldürücüdür. Kümesin tozlu havasına karışan mikrop (virüs) hayvanları hasta eder. Virüs bulaşmış ekipman, yem, su, altlık da hastalığı nakleder.

    İki şekilde görülür:
    1.Kronik şekil: 10-15 haftalık tavuklarda görülür. Hastalık hafiftir. Ölüm azdır. Hayvan durgun, iştahsız, ibik ve sakalları solgundur, zayıflar. Bacaklarda ve kanatlarda felç meydana gelir. Bu yüzden bacağın biri ileriye, biri geriye doğru uzanır. Kanat düşer, yerine dönemez. Parmaklar bükülür. Boyun çarpılır. Göz donuklaşır, körlük olabilir.

    1. Akut şekil: Hastalık hızlı gelişir. Ölüm fazladır. Hastalığın belirtileri aynıdır. Felçler vardır.
    Teşhis için laboratuvara ölü ve hasta hayvan götürülür. Böylece Marek’e benzeyen başka hastalıklardan ayırt edilir.
    Tedavisi yok İlaçla tedavi mümkün değil. Hastaları ayırmalı, yok etmeli. Kümes güzelce dezenfekte edilmelidir.
    Aşılanmamış civciv almayalım…! Civcivler bir günlük iken Marek aşısı yapılmalıdır. Aşılanmamış civcivleri kümese sokmamak lazımdır. Aşı hastalığı yüzde yüz önlemez. Ancak hastalık çıksa da ölüm pek az olur, hastalık hafif geçer. Civciv aşısından sonra 3-4 haftalık olunca bir aşı daha yapmakta yarar vardır.

    c) Gumboro Hastalığı

    Bulaşıcı öldürücü bir hastalık daha! Hem de hayvanların yüzde 80-90’ı yakalanabiliyor. Yüzde 10-15 kadar olan ölüm oranı genç hayvanlarda, stres de varsa , yüzde 30’ lara çıkabilir. Genellikle 4-12 haftalık hayvanlarda görülür.

    Nasıl bir hastalık? Tavukların hastalığı. Tavuklarda titreme halsizlik, zayıflama ve ishal olur. Hasta piliçler gelişemezler. Bir kümeste hastalık varsa, buraya konan bütün tavuklarda hastalık çıkar. Bulaşma ağız yolundan olur. Dışarıdan getirilen hasta hayvanlar, hastalığı kümese sokar. Hastalık taşıyan araç, gereç, yem hastalığı kümese taşır. Etçi tavuklar hastalıktan çok etkilenirler. Hasta hayvanlar daha fazla yem tüketirler, maliyet yükselir.

    Hastaların durumu Önce durgunluk vardır. Kıç etrafındaki tüyler dışkı ve toprakla kirlenmiştir. Beyaz ve sulu bir ishal görülür. Bitkinlik, titreme, tüylerin kabarması ve oturma isteği ortaya çıkar.
    Teşhis Başka hastalıklara benzediği için, onlarla karıştırılabilir. En iyisi laboratuvara materyal götürerek kesin teşhisi yaptırmaktır.

    Maalesef tedavisi yok Hiçbir ilaç hastalığı tedavi edemez. Hastalar ayrılır, bulaşmadan şüpheli olanlar yok edilir. Yemlere vitamin ve mineral takviyesi yaptırılır.

    Dezenfeksiyon nasıl olmalı Kümeslerde çok iyi bir dezenfeksiyon yapmalıdır. Hastalık etkeni dış şartlara çok dayanıklı olduğu için mücadelede en kritik nokta çok etkin ve dikkatli bir devre arası temizlik ve dezenfeksiyonun yapılması gerekir.

    Aşı uygulamalarını nasıl yapacağız ? Gumboro hastalığı ile mücadele diğer önlemlerin yanında etkin bir aşılama ile olmaktadır. Ancak bu hastalığa karşı tek bir aşılama programı önermek mümkün değildir. Aşılama programları düzenlenirken çevredeki hastalık riski, civcivlerdeki anadan geçme koruyucu maddelerin durumu, hayvanların yetiştirme yönü, aşılanacak hayvanların sağlıklı olmaları, kümesin temizlik durumu dikkate alınmalıdır.

    d) Enfeksiyöz Bronşitis Hastalığı
    Çok bulaşıcı bir akciğer hastalığıdır. Yumurtayı bozar, verimi düşürür, ölüme yol açar. Nedeni bir virüstür. Bulaşma solunum yolundan olur. Kümesin tozlu havasına karışan mikroplar hastalığı bulaştırır. Üzerinde virüs taşıyan her canlı ve cansız bulaşmaya neden olur. Öksürük, aksırık, hırıltı…! Burun akıntısı, öksürük, aksırma ve tıksırma görülür. Hayvan hırıltılı nefes alır. Gece ve sabahları bu sesler çok belirgindir. Bazen virüs böbreklere de sıçrar. O zaman idrar kana karışır, hayvanın ibiği morarır, tüyleri karmakarışık olur. Hayvan bol su içer, dışkısı sulanır, altlık ıslanır. Hastalığın 6’ıncı gününde ölümler başlayabilir. Bir hafta süren ölümlü dönemde hayvanların yüzde 5′ i ölebilir. Civcivler hastalığa daha az dayanabilir. Hastalık yumurta kanallarını zedeler. Onun için yumurtaların içinde , kabuğunda değişiklikler olur. Yumuşak kabuklu, şekilsiz yumurtalar görülür. Hastalığı atlatan hayvanların yumurtaları da hep bozuk şekilde çıkar.
    Teşhislaboratuara götürülen ölü veya hastalıklı hayvanlara bakılarak konur.

    İki çeşit aşısı var Ülkemizde H52 ve H120 adında iki aşı kullanılmaktadır. H120 ile birinci günden başlayarak burun-göz damlası şeklinde aşılama yapılır. Püskürtme de yapılabilir. Hastalık yaygın görülmüyorsa, üçüncü haftada aşılama yapılır; 8 inci, 9 uncu haftalarda tekrarlanır.

    Yumurtaya geçmeden önce son bir aşılama yapılır. Ama aşılama yapılmadan, ilkin bir kan muayenesi yaptırılmalıdır. Son aşılama H52 ile yapılacaksa , 15-17. haftalarda içme suyu ile yapılmalıdır. Ayrıca kümes hijyenine dikkat etmeli, hasta hayvanlar ayrılmalı, yemlerdeki protein azaltılıp, vitamin ve mineraller çoğaltılmalı, stres önlenmelidir.

    e) Eds Hastalığı (Egg Drop Syndrome = EDS/76)
    Yumurta kanallarını tahrip eder. Bu yüzden yumurtaların kalitesi bozulur. Bazen yüzde 1-3 kadar ölüme de yol açabilir. Hastalığın nedeni virüstür. Hasta hayvanın dışkısından diğerlerine bulaşır. Kirli yumurtalardan civcivlere geçer. Hastalık yumurtanın bozulmasından anlaşıldığı için yumurtlamayan tavuğun hasta olduğu anlaşılamaz.
    Yumurta verimi düşer Hastalıklı sürüde yumurta verimi düşer. Yüzde 10-15 oranında verim düşüklüğü meydana gelir. Yumurtalar küçülür. Üstleri pürüzlenir. İnce kabuklu olabilir, kabuksuz çıkabilir. Yumurta akı sulanmıştır. Bazı hayvanlarda hafif solunum güçlüğü görülebilir. İshal de olabilir. Ama bunlar 8-10 günde geçer. Seyrek olarak ölüm olayları görülür.

    Teşhisiçin laboratuvara yeteri kadar hayvan götürmelidir.Hastalara antibiyotikler, sülfonamidler verilirse, başka hastalıkların da gelmesi önlenmiş olur. Yemlere protein, vitamin, mineral takviyesi yapmalıdır.

    EDS aşısı
    Yumurta dönemine girmeden önce EDS aşısı yapılır. Aşıdan 15-20 gün sonra kan muayenesi yapılır, hastalığa karşı bağışıklığın olup olmadığı öğrenilmiş olur.

    f) Çiçek Hastalığı

    Nedeni bir virüsdür. Bu virüsler sıyrık veya yaradan deriye girer, bir kabarcık yapar, içi su toplar, iltihaplanır. Zamanla kurur, kabuklaşır. Kabuklar deriden ayrılıp düşer. Ama bu parçaların içi virüslerle doludur. Onlar tekrar başka hayvanlara geçip, onlarda da çiçek yapar. Bu virüs sıcağa, soğuğa, güneşe, dezenfektan ilaçlara da çok dayanıklıdır. Virüs ayrıca ağız boşluğunda, dilde, yutakta da bozukluklar yapar. Çiçek ölümlere yol açar. Kümesler kalabalık, rutubetli, kirli ve soğuk ise ölenlerin sayısı fazla olur.

    Çiçek iki şekilde ortaya çıkar :
    1-Deri Çiçeği Şeklinde Sakal, ibik, yüz, ağız ve göz kenarları ile tüysüz deride küçük kabarcıklar yapar. Gaga kenarlarında da görülür. Hayvan ağzını açamaz, beslenemez, verimi düşer. Bu şekilde çiçekte ölüm olayı nadirdir.
    2-Difteri Şeklinde Ağız boşluğu, dil, yutak, yemek ve soluk borusunda üstü gri-sarı renkli zarlar oluşur. Bunlar bütün bölgeyi kaplayabilir. Tutulup kaldırılırsa altı kanar. Kötü kümeslerde yüzde 50’ ye varan ölümler görülür. Teşhis laboratuvar incelemeleri ile kesinleşir. Bunun için laboratuvara yeter sayıda hayvan götürmelidir.

    Tedavi Özel bir ilacı yok. Hastalar hemen ayrılır. Kabarcıkların ve zarların üzerine gliserin iyode sürülür. Ağız boşluğundaki zarlar pens ile dikkatlice kaldırılır, yerine gliserin iyode sürülür.

    Aşı yapılabilir Hastalık çıkan kümeslerde güvercin çiçek aşısı uygulanır. Sağlam kümeslerde 1,5 – 2 aylık iken tavuk çiçeği aşıları uygulanır. Çiçek aşıları hayvanların bacak derisine fırça ile sürülerek yapılır veya kanat zarına iğne batırılarak da yapılabilir. Aşılamadan sonra üç hafta içinde bağışıklık başlar ve 1 yıl sürer. Güvercin çiçek aşılarının verdiği bağışıklık 3-4 ay sürer.

    Kümes Hayvanlarında Aşı Uygulamaları
    Aşı bir ilaç değildir. Hayvanları çeşitli hastalıklardan korumak üzere hazırlanmış biyolojik bir maddedir. Kümes hayvanlarında ortaya çıkan bir çok hastalığın ilaçla tedavisi yoktur. Bu hastalıklara karşı hayvanlar ancak aşılama yolu ile korunabilir. Fakat aşı uygulamalarından istenilen faydayı temin edebilmek ayrıca aşıların bir takım olumsuz etkilere yol açmaması için bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Bunlar maddeler halinde kısaca sıralanacak olursa :
    Aşının kullanma talimatlarına uyulmalı , aşıyı uygulayacak olanlar uygulamadan önce kullanma talimatlarını dikkatle okumalıdırlar. Günü geçmiş, kaçak, etiketsiz, soğukta muhafaza edilmemiş aşılar kullanılmamalıdır Aşılar güneş ışınlarından , ani ısı değişikliklerinden korunmalı, buzdolabında +40C’ de muhafaza edilmelidirler. Aşıları uygulayacak olan şahıslar temiz tulum, başlık, eldiven giymeli ve sprey aşılamalarında ağız burun maskesi kullanmalıdırlar. Sprey aşılamalarında kullanılacak aletlerin amacına uygun olarak çalışıp çalışmadığı dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir. İçme suyu yolu ile uygulanacak aşılarda kullanılacak su klorsuz olmalı ayrıca dezenfektan, deterjan, sabun içermemelidir. Aşılar sadece sağlıklı hayvanlara uygulanır. Kümeslerde bir hastalık durumu söz konusu ise veya kümes şartlarında bir problem varsa asla aşı uygulaması yapılmamalıdır. Aşılama sırasında hayvanları hırpalayacak hareketlerden kaçınılmalı, acele edilmemelidir Aşıların hayvanların hepsi tarafından ve yeterli miktarda alınması sağlanmalıdır. Yarım kalmış sulandırıldıktan sonra 3-4 saat geçmiş aşılar kullanılmamalı, canlı aşılar sulandırıldıktan sonra en fazla 2 saat içerisinde kullanılmalıdır. Boş aşı şişeleri etrafa atılmamalı bir yerde toplanmalıdır. Aşılar, burun-göz, gaga daldırma, sprey, içme suyu, kanat zarına batırma, enjeksiyon tarzında uygulanabilirler. Gerek uygulama yolları gerekse aşılama programları için Veteriner Hekimlere danışılmalıdır. Aşılama türüne göre değişmek kaydıyla aşılamadan yaklaşık 15-20 gün sonra yeterince hayvandan kan alınarak bağışıklık durumunu kontrol etmek amacıyla bir laboratuvara gönderilmelidir. Eğer yeterli bir bağışıklık durumu tespit edilmemiş ise uygun bir süre sonra aşı uygulanması tekrarlanmalıdır. Aşılama öncesinde ve sonrasında hayvanlara vitamin-mineral madde uygulaması yapılabilir.

    3- Mantar Hastalıkları :

    Başta, ibiklerde, sakal ve yanaklarda yayılan kellikler meydana getiren hastalıklardır. Mantar dediğimiz etken, bir hastalık sebebidir. Mantarlar deride ve iç organlarda yerleşip bozukluklar yaparlar. Deride kepeklenme ve kabuklanma olur. Kıllar dökülür, ibikler kalınlaşır, morarır, parçalanır. Hayvanlarda pis bir koku oluşur. Hayvan halsizleşir, zayıflar, verimi azalır. İç organlara yerleşenler, akciğer ve beyinde bozukluk yaparlar: Hızlı solunum, güç nefes alma, titreme, felç, kendi etrafında dönme, ishal gibi belirtiler oluşur. Ergin hayvanlar ölmezde, iyide olmaz. Ama verimleri düşer. Bazı mantarlar tozlu hava ile, nefes alırken vücuda girer. Bazıları da yumurtanın kabuğundaki delikçiklerden içeri girer.

    Teşhis laboratuvarda yapılır. Tedavi zordur, ucuz değildir. En iyisi hastalığın çıkışını önlemektir. Onun içinde temizlik ve dezenfeksiyon başta gelir. Kümeste hava cereyanı olmamalıdır. Hasta olanlar derhal kümesten ayrılmalıdır.

    4- Paraziter Hastalıklar

    a) Koksidiyoz (Kanlı ishal)
    Kanatlıların barsaklarında yerleşen bir parazit var. Bunlara Eimeria denir (aymerya). İşte hastalığı bu Eimerialar yapıyor. Koksidiyoz, bir kümese girdiğinde hayvanları kırar geçirir. Korkunç bir salgın yapar, çok sayıda ölüme yol açar. Genç hayvanlar daha hassastır. 4-6 haftalık olanlar bu hastalıktan çok etkilenirler.

    Bulaşma ağızdan olur Hasta hayvanların dışkısı ile çıkan parazit yumurtası (oosit) başka hayvanların ağzından girer, bağırsağına ulaşır. Bu yumurtaları kümesten kümese , insanlar da ayakkabı, elbise, malzeme ile taşırlar. Hatta böcekler ve kuşlar da bu oositleri taşıyabilirler. Hastalıklı bir hayvanın dışkısı ile çıkan her oosit hastalık yapmaz. Bunun için sporlanma dediğimiz bir döneme girmesi gerekir. Sporlanma olabilmesi de ısı ve rutubete bağlıdır. Uygun ısı ve uygun nem yoksa, sporlanma olmaz. O zamanda oosit hastalık yapacak güce erişemez.

    Islak altlık zararlıdır Bir kümeste altlık kuru ise, koksidiyoz yapan oosit sporlanamadığı için, ölür gider. Hastalık kolayca çıkamaz. Tavuklar sık değilse , kümeste sıkışıklık yoksa, hastalık ihtimali azalır. Kalabalık kümeslerde bulaşma kolay olur. Hasta hayvanların dışkısı suludur. İçinde kan lekeleri vardır. Bazen portakal renkli sümüksü bir dışkı görülür. Kanatlar düşer, hayvan kambur durur, tüyleri kabarır. Hayvanlar oturur şekildedir. Birbirlerine sokulup kümeleşirler.

    Teşhis laboratuvarlarda olur.
    Uzmanlar dışkıda oosit ararlar, bağırsakları mikroskopta incelerler.
    Hemen tedaviye geçmelidir. Çeşitli ilaçlar kullanılarak tedavi edilebilir. Veteriner hekimler uygun ilaçları tavsiye eder. Yem ve su ile verilen ilaçlar etkili olur.

    Önceden, antikoksidiyal ilaçlar kullanalım mı ? Koksidiyozu önleyici ilaçlar, hastalık çıkmadan da kullanılabilir veya bunlar yalnızca hastalık çıktıktan sonra kullanılır. Hayvanlar koksidiyoza karşı aşılanarak bağışıklık sağlanabilir. stenirse bir yandan antikoksidiyal ilaçlar, bir yandan da antibiyotikler verilebilir

    Tekrar edelim ki, kümeslerde rutubet önlenmelidir. Tavuklar sıkışık olmamalıdır, kümes havası temiz, altlık kuru olmalıdır.

    b) Tavuk Askariyazisi (Solucan Hastalığı )

    Sarımsı-beyaz renkli, 5-12 santim uzunluğunda solucanlardır. Tavukların, hindi ve kazların ince bağırsaklarında yaşar. Dişi solucanın yumurtası dışkı ile çıkar, başka tavukların ağzından girdiğinde ince bağırsağa gidip yerleşir. Askarit dediğimiz bu parazit bağırsakta çoğalınca ince bağırsağı tıkar. Bazen ishale yol açar. Çok fazla parazit hayvanı öldürür. Askaritli hayvanlar zayıflar, yumurta verimi azalır.

    Teşhis, dışkının ve ölen hayvanın bağırsaklarının laboratuvarda incelenmesiyle olur.

    Ne yapılmalı ? Temizlik kurallarına uyalım, genç hayvanlarla yaşlıları bir arada tutmayalım, Veteriner Hekimin tedavi ve tavsiyelerini yerine getirelim.

    c) Histomoniasis ( Karabaş Hastalığı )
    Tavuk ve hindilerde çok görülür. Hindiler için en tehlikeli hastalıklardandır. Fazlaca ölüme neden olur. Hindi yetiştiricilerini bunaltan bir hastalıktır. Hastalığa parazitler yol açar. Bu parazitler ya karaciğere yerleşir ya da bağırsaklara yerleşirler.

    Bulaşma üç şekilde olur
    Birincisi, parazitin yumurtası dışkı ile çıkar, oradan diğer hindilerin vücuduna geçer.
    İkincisi, parazitin kendisi dışkı ile çıkar, taze dışkı içindeki bu paraziti alan hayvanlara geçer. Yetişkin hindilerin midesinde ve taşlığında eritildiği için, bu şekildeki bulaşmada yetişkin hindiler hastalanmaz. Genç hindiler hastalanır. Hem de şiddetli bir salgın şeklinde hastalık çıkabilir.
    Üçüncüsü ise bildiğimiz solucanlar yardımıyladır. Parazitler solucanın içine yerleşir. Hindi bu solucanı yiyince onun vücuduna girmiş olur. Ölüm oranı çok yüksektir Çok öldürücü bir hastalıktır.3-12 haftalık hayvanlarda yüksek oranda ölümlere yol açar. Hastalık belirtisi görüldükten 2-3 gün sonra ölümler başlar. Yüzde 50-100 oranında öldürür. Yaşlı hindiler daha şanslı. Onlar hastalığı atlatabilirler.
    Hastalığın belirtileri Hayvanlar düşkündür, dermansızdır, uyuşuktur. Tüyleri kabarmış, kanatları sarkmış, kuyrukları düşmüştür. Başları öne eğik vaziyette ayakta dururlar. İshal vardır. Dışkının rengi sarı, kükürt rengidir. Anüs ıslak ve kirlidir. İbik morarmış, hayvanın başı siyah bir renk almıştır (karabaş). Ölen hayvanların kör barsağında kanamalar, yaralar göze çarpar. Karaciğerin üzerinde sarı-yeşil renkli bozulmalar vardır.

    Teşhis için Hasta ve ölü hindiler laboratuara ulaştırılmalıdır. Orada kesin teşhis konulacaktır. Teşhisten sonra Veteriner Hekimin önerisine göre tedavi uygulanmalıdır.

    Koruma önlemlerinden en önemlisi tavuklarla hindilerin ayrı tutulmasıdır. Tavuklar hastalığı taşırlar. Hindi palazları yaşlı hindilerden ayrı tutulmalıdır. Tavuk bakıcıları hindilerin yanına gitmemelidir. Onlar da hastalığı taşırlar. Hindi kümeslerinde altlıklar sık sık temizlenmeli, çıkan altlık yakılmalıdır. Histomonas parazitini taşıyan diğer parazitlerle ve solucanlarla mücadele etmelidir.

    d)Kanatlıların Dış Parazitleri

    Tavukların dış parazitlerinden en önemlileri bitler, pireler ve uyuz böcekleridir. Hayvanlara rahatsızlık verirler, zayıf düşürürler.

    Bitler Baş biti, vücut biti, kanat biti diye yaşadığı bölgeye göre ayırıyoruz.
    Baş biti, çoğaldığı zaman hayvanı öğle rahatsız eder ki hayvan yem yiyemez, uyuyamaz. Düşkünleşir verimi azalır.

    Kanat Biti çok küçüktür. İnce tüyleri yerler. Sarı renkli esmer yeşilimsidir. Fazla rahatsızlık vermezler. En yaygın ve en önemli olanı kırmızı tavuk biti denenidir. Kümeslerde güvercinlerde çok bol görülür. Armut biçiminde, kırmızımtırak siyah-kırmızı renktedir. Genç hayvanları çok severler. Hayvanı müthiş rahatsız ederler. Kaşındırırlar. Hem de bolca kan emerler. Eğer çok sayıda olurlarsa , genç kanatlıları 8-10 günde öldürürler.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.