- Bu konu 4 yanıt içerir, 4 izleyen vardır ve en son 13 yıl 8 ay önce
Mehmet AKIN tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
22 Şubat 2009: 15:30 #20701
Murat KUTAY
ÜyeTürkiye’deki Veteriner Hekimliğin Sorunları ve Çözüm Önerileri
Sevgili Meslektaşlarım,
Grubumuza üye meslektaşlarımız arasında bir süredir devam eden ve ne yazık ki kimi zaman da düzeyi bir hayli düşen tartışmalar bana rahmetli patoloji hocam Mehmet Alibaşoğlu (hocamız Yugoslav göçmeni olduğu için üç, beş gibi rakamları üj, bej diye telaffuz ederdi ve bu nedenle de öğrencileri tarafından “bej Mehmet Hoca” olarak anılırdı)’ nun bir sözünü anımsattı. Meslek idealisti olan hocamız ders verirken sınıfta gürültü yaptığımızda “a be kuzum, Yunanistan’dan biri gelip sınıfa girse bu dersi sizin kadar aksatamaz” derdi.Rahmetli hocamızın bu sözü günümüzdeki tartışmalarla ne kadar da örtüşüyor değil mi? Gerçekten de istihdam ve çalışma alanları konusunda rakibimiz olan meslekler bile ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar birlik ve beraberliğimizi bizim şu sıralarda bozduğumuz kadar bozamazlar.
Mezun olduğum ilk günden itibaren geçmişinin büyük başarılarla, şan ve şereflerle dolu olduğunu öğrendiğim kutsal mesleğimizin toplumda layık olduğu düzeye neden erişemediğini hep merak edip durmuşumdur. Nitekim, sonraki yıllarda çeşitli vesilelerle Avrupa’da ve ABD’de elde ettiğim deneyimlerin de ışığında mesleğimizin gelişmesi konusundaki çözüm önerilerimi oluştururken hep ” mesleğimiz , uğraştığımız materyal, okuduğumuz dersler, hitap ettiğimiz kitle aynı da neden başka ülkelerde veteriner hekimlik gelişmiş, saygınlık kazanmış bizde yeterince gelişmemiş, saygınlık kazanmamış” sorusuna cevap aramışımdır. Burada sırası gelmişken 1974 ‘de Almanya’da yaşadığım bir anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum .Bir Pazar günü biri Brezilyalı öteki Şilili iki ziraat mühendisi arkadaşımla Münih’te bir Cafe’de otururken masamıza izin isteyip yaşlı bir alman çift oturdu. Kısa bir süre sonra aksanımızdan yabancı olduğumuzu anlayan alman bay bize önce ülkelerimizi sonra mesleklerimizi sordu.Diğer iki arkadaş mesleklerini söyleyince hiç tepki göstermedi, ama ben veteriner hekimim deyince birden yerinden kalkarak elimi sıktı ve karısına “ bak karıcığım veteriner hekimmiş, bir veteriner hekim ile aynı masada oturuyoruz” dedi ve giderken de Almanların kolaylıkla yapmayacağı bir şeyi yaparak epey şişkin olan hesabımızı ödedi.
Geçmişteki tüm başarılarına rağmen yaklaşık 50 yıl hiç değişmeden kalan ve zaman içerisinde de hantallaşan, hele 1987 den sonra gündeme gelen anlamsız yeniden yapılanma sonrası işlevini iyice yitiren kamu ağırlıklı yapının mesleğimizi gerilettiği kuşku götürmez bir gerçektir. Mesai kavramının yer aldığı , çalışan ile çalışmayanın aynı maaşı alması nedeniyle rekabetin yaşanmadığı, her dönemde siyasi baskı ve kayırmacılığın egemen olduğu, hele aylık ücretlerin Türk-İş’in verilerine göre bile fakirlik sınırında bulunduğu bir ortamda geçmişte ne denli büyük hizmetleri bulunsa da bir mesleğin başarılarını sürdürmesi kanımca mümkün değildir. Çünkü hekimlik mesleği doğası gereği mesai kavramı tanımayan , ancak rekabet ortamı içinde gelişebilen , huzurlu çalışabilmeleri için mensuplarının maddi sorunu bulunmaması gereken, sürekli özveri isteyen bir meslektir. Nitekim yıllar önce yazdığım ve bu konudaki çözüm önerilerini içeren yazılarımda Türkiye’de veteriner hekimliğin ancak serbest kesimin gelişmesi ile ivme kazanabileceğini , başta koruyucu aşılama ve suni tohumlama olmak üzere tüm veteriner hekimlik hizmetlerinin serbest ya da özel kesim tarafından yürütülmesi gerektiğini belki de Türkiye’de ilk kez dile getirirken hep bu hususları dikkate almışımdır. Özlediğimiz bu hususların tümü belki bugün gerçekleşmiştir ama çok sayıda meslektaşımızın da haklı olarak belirttiği gibi gerek kamu kesiminde (bakanlık örgütü,belediyeler ) gerekse özel kesimde (serbest veteriner hekimlik, özel sektör şirketleri,hayvancılık birlikleri) yaşanan başıbozukluk ne yazık ki artarak devam etmekte, hatta önlem alınmadığı taktirde grubumuzda yaşanan tartışmalardan da görüleceği üzere neredeyse mesleki bütünlüğümüzü bozacak bir noktaya gelmektedir.
Sözü fazla uzatmadan grubumuzda sıkça tartışılan konular hakkındaki somut önerilerimi ana hatları ile sunmak istiyorum.
1) Kamu kesimi olmadan veteriner hekimlik hizmetlerinin yürütülmesi asla düşünülemez. Dünya’daki tüm ülkelerde de , veteriner hekimlik hizmetlerindeki etkinliği oransal olarak değişen bir kamu kesimi mevcuttur. Burada önemli olan kamu kesiminin yapısının ve işlevinin ne olacağıdır. Kamu kesimine ilişkin önerilerimi şöylece sıralayabilirim
a) Merkezde kurulacak Veteriner Hizmetleri Genel Müdürlüğü bürokrat olarak değil; planlamacı, projeci, fizibiliteci olarak yetişmiş , Dünya’da veteriner hekimlik ve hayvancılık alanında yer alan bilimsel gelişmeleri yakından izleyen, dil bilen uzmanlardan oluşan kurmay bir heyet olmalıdır.
Taşradaki örgütlenme ister iller bazında ister önceki bir yazımda önerdiğim gibi havzalar bazında olsun yürütücü, uygulayıcı değil; planlama yapan , fizibilite ve proje hazırlayan, veri tabanı oluşturan, hayvancılık işletmelerine eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunabilen , veteriner halk sağlığı ve gıda güvenliği açışından hayvansal ürünleri ahırdan markete kadar denetlemeyi önceleyen, hayvan hastalıklarının teşhisini ivedilikle yapabilen, karantina önlemlerini zamanında alabilen bir konumda olmalıdır.
c) Taşra örgütlerini , il müdürlüğü ve ilçe hükümet binalarının giriş katlarındaki sığınmacı konumdan kurtarıp il ve ilçe merkezlerinde kiralanacak bilgisayar ve kablosuz internet ağları ile donanmış, aydınlık, modern ofislerde faaliyet gösterecek duruma getirmek gerekir.
d) Yukarıda belirtilen hizmetlerin etkinlikle ve zamanında yürütülebilmesi taşra örgütünün bağımsız ve mobil bir ulaşım sistemine sahip olmasına bağlıdır.
e) Kamu kesiminde çalışan veteriner hekimlerin özlük hakları mutlaka iyileştirilmeli, ister illegal ister klinik açmak suretiyle olsun kamu dışında çalışmaları engellenmelidir..
2) Türkiye’deki serbest veteriner hekimliğin gelişim süreci oldukça kısadır .Önceden planlanmış, koşulları saptanmış bir oluşum yerine 1980 sonrası yer alan kimi sosyal,siyasal ve ekonomik olguların doğal bir sonucu olarak kendiliğinden geliştiği için tüm uğraşılara rağmen henüz belli bir sisteme de oturmamıştır.Zaten bugün yaşanan olumsuzlukların kökeninde bu sistemsizlik olgusu yatar. Öte yandan, serbest veteriner hekimleri yönlendirmesi ve denetlemesi gereken veteriner hekim odalarının yasal olarak yetkisizliği de sistemin oturmayışında ana etken olmuştur.Serbest veteriner hekimlik konusundaki çözüm önerilerimi şöylece sıralayabilirim.
a) Serbest veteriner hekimler ancak odaların belirlediği yerlerde klinik açabilmeli ve yine odalarca belirlenecek deneyimli veteriner hekimlerin yanında bir yıl süre ile staj yapmadan çalışma izni alamamalıdır.
Mesleğimizin saygınlığına gölge düşüren ilaç satımı işine son verilmeli, eskiden olduğu gibi veteriner hekimler kullanacakları kadar ilacı arabalarında ve kliniklerinde bulundurabilmelidir.
c) Her odanın periyodik olarak kendi bünyesinde düzenleyeceği mezuniyet sonrası mesleki eğitime serbest veteriner hekimlerin katılması zorunlu kılınmalı, yılda belli bir krediyi dolduramayanlara odalarca yaptırım uygulanmalıdır.
d) Odaların belirledikleri Asgari Ücret Tarifesinin dışında ücret alan veteriner hekimlere mevcut yasada da bulunan hükümler ödünsüz uygulanmalıdır.
e) Serbest veteriner hekimler Tarım İl Müdürlükleri tarafından değil Veteriner Hekim Odaları tarafından ruhsatlandırılıp denetlenmelidir.3) Özel sektör şirketleri son zamanlarda mesleğimizin ve hayvancılığın gündeminde önemli yer tutmaya başlamışlardır.Özellikle Doğu ve Güney Doğu Bölgelerimizdeki suni tohumlama faaliyetlerini yürütmek üzere görevlendirilen ve öncelikle suni tohumlama teşviklerinden yararlanma amacını güden bu şirketler yeterli alt yapı oluşmadan faaliyete geçtikleri için istenilen başarıyı henüz gösterememişlerdir. Bu şirketlerin, tohumlanan hayvanlarla ilgili olarak bildirdikleri rakamlar gerekse çalıştırdıkları veteriner hekimlere ödedikleri ücretler tartışma konusu olmaya devam etmektedir.Özel sektör şirketlerinin sürü sağlığı ve tohumlaması konularında iyi organize edilirlerse yararlı olacaklarına kuşku yoktur.Öte yandan veteriner hekim çalıştırdıkları için istihdama olan katkıları da yadsınamaz bir gerçektir..Özel sektör şirketlerinin çalışmaları ile ilgili önerilerimi şöylece sıralayabilirim.
a) Suni tohumlama şirketleri görev yapacakları bölge ile ilgili ayrıntılı bir fizibilite yapmalı ve proje hazırlamalıdır. Bu proje bölge veteriner hekimler odası ve il kamu örgütü tarafından değerlendirildikten sonra şirketlere çalışma izni verilmelidir.
Arzu edilen,özel sektör şirketlerinin olanağı olan veteriner hekimler tarafından kurulmasıdır ama bu mümkün
olmuyorsa şirketlerin bir suni tohumlama ya da zootekni uzmanı veteriner hekimi koordinatör olarak atamaları koşulu getirilmeli-
dir.
c) Şirketlerin hazırlayacakları projelere teknik konuların dışında çalıştıracakları veteriner hekimlerin sayılarını ve ödeyecekleri ücreti yazmaları zorunluluğu getirilmeli, ücretler veteriner hekim odaları tarafından belirlenmelidir.
d) Şirketler çalıştıracakları veteriner hekimlere göreve başlamadan önce etkin bir eğitim programı uygulamalı, ancak bu eğitimde başarılı olanlar çalışmaya başlamalıdır. Ayrıca şirketler hizmet götürdükleri yetiştiricilere de eğitim programları düzenlemelidir.
e) Suni tohumlama şirketlerinin çalışmaları , elde ettikleri gebelik ve doğum sonuçları her aşamada oda ve il kamu örgütü elemanları tarafından denetlenmeli, aylık çalışma raporu hazırlamaları koşulu getirilmelidir.4) Yetiştirici birlikleri Türkiye’de uzunca bir süredir hayvancılık alanında faaliyet göstermelerine karşın yasal statüye yeni yürürlüğe giren Üretici Birlikleri Yasası ile kavuşmuşlardır. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde yetiştirici birlikleri hem hayvancılık alanında hem de siyasal alanda çok etkindirler. Hükümetler üzerinde baskı oluşturarak bir yandan hayvancılığın sorunlarını çözerken, bir yandan da üyelerinin gelirlerini ve refah düzeyini artırırlar. Aynı zamanda yetiştirici birlikleri hayvan sağlığı ve suni tohumlama konusunda organizasyonlar kurarak üyelerine hizmet de verebilirler. Örneğin ben 1974 de Münih’te bir hayvancılık birliğinin sağlık örgütünde ( Tiergesundheitsdienst) üç ay çalışmıştım. Bizde de hayvancılık birlikleri kendi üyelerine dönük olarak hayvan sağlığı ve suni tohumlama hizmetleri sunabilirler, ancak bunun belli bir düzen içerisinde olması gerekir.Yetiştirici birlikleri düşük ücretle veteriner hekim ve veteriner sağlık teknisyeni çalıştıracaklarına bölgelerinde bulunan serbest veteriner hekimlerle yaptıkları iş karşılığı anlaşırlarsa hem hizmetlerin daha etkin biçimde yürütülmesi sağlanmış olur hem de yetiştirici birlikleri ile serbest veteriner hekimler arasındaki olası çatışmalar ortadan kalkar.
5) Belediyeler, beldelerinde yaşayan insanların sağlık ve mutluluğu için kurulmuş yerel kuruluşlardır. Özellikle hayvan sağlığı ve gıda güvenliği konusunda alacakları önlemlerle insanların tükettikleri gıdaların sağlıklı olmasını sağlamak ve kuduz başta olmak üzere zoonoz hastalıkların insanlara bulaşmasını önlemekle yükümlüdürler.Bu amaçla da mezbahalar kurarlar, yetkileri çerçevesinde gıda üreten ve satan işletmeleri denetlerler ve sokak köpeklerinin yaşam ortamlarını bozmadan insanlara zarar vermesini önlemeye çalışırlar.Tüm bu hizmetleri yapacak olan da hiç kuşkusuz veteriner hekimlerdir. Belediye veteriner hekimlerinin özlük hakları, görev alanları ve uğradıkları siyasi baskılar konusunda önemli sorunlarının olduğunu gruptaki tartışmalardan öğreniyoruz. Ayrıca belediye veteriner hekimlerinin şimdiye kadar kamu veteriner hekimleri ve serbest veteriner hekimler kadar kendilerini ifade edemedikleri, sorunlarını dile getirmedikleri de bir gerçektir.Türkiye’deki 3000 e yakın belediyeden sadece 1000’ in de veteriner hekim istihdam edildiği düşünüldüğünde bu konuda büyük bir açığın söz konusu olduğu anlaşılır. Kanımca bu konuda tek yapılacak iş konuyu yasal bir zemine oturtmaktır.Bunun içinde en üst mesleki örgütümüz Türk Veteriner Hekimleri Birliğine görev düşmektedir.
Veteriner hekimliğimizin sorunlarına yönelik tespitlerimi ve çözüm önerilerimi her zaman olduğu gibi ille de doğrudur iddiasını taşımadan meslektaşlarımın bilgilerine sunmak istedim. Sorunlarını özgürce ve komplekse kapılmadan tartışan toplumların da, mesleklerin de sonunda arzu ettikleri yere gelebilecekleri düşüncesindeyim.Saygılarımla,
Değerli meslektaşlarım,Her ne kadar 1970 yılındaki mezuniyetimden sonra Sivas’ta sadece dört ay süreyle merkez veteriner hekimi olarak çalıştıysam da, mesleki sorunlara sürekli kafa yoran birisi olarak özellikle Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın yeniden yapılanması ile ilgili olarak önerilerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Ben önerilerimi tam da bakanlığın taşra teşkilatı üzerine yapacaktım ki, bu sabah TRT’de yayınlanan “Bu toprağın Sesi” programında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Müsteşarı merkezde kurulması düşünülen genel müdürlüklerin taşra teşkilatı olmayacak diye kestirip attı ama bu sözünün altını da ne yazık ki dolduramadı. Bu söylem hiç kuşkusuz teşkilatı olmayan merkezi bir genel müdürlüğün işlevlerinin taşrada nasıl yürütüleceği sorusunu akla getiriyor.Ama ben yine de önerimi iletmek istiyorum.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının kuruluş ve görevlerini düzenleyen, fakat ne yazık ki anlamsız bir reorganizasyon sevdası ile yirmi yıl önce ortadan kaldırılan 3203 sayılı yasa 1937 yılında Ulu Önder Atatürk’ün de imzası ile kabul edilmiş ve yaklaşık elli yıl yürürlükte kalmıştı. Anılan yasa merkezde Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü; taşrada da Veteriner Bölge Müdürlükleri,İl Veteriner Müdürlükleri ve İlçe Veteriner Hekimlikleri kurulmasını öngörmekteydi. Kamu veteriner hekimleri bu örgütlenme yapısı ile elli yıl boyunca yetersiz sayılarırına rağmen tüm olumsuz koşullara göğüs gererek ülke hayvanlarını ıslah etmiş, verimlerini artırmış, zoonozlarla savaşarak insan ve hayvan sağlığını korumuş, yabancı uzmanların on yılda eradike edilmez dedikleri sığır vebası salgınını olağanüstü bir özveri göstererek iki yıl içerisinde ortadan kaldırabilmişlerdir.
Şimdi bugüne dönüp yeni yasadaki taşra örgütlenmesinin nasıl olması gerektiği konusuna değinelim.Hiç kuşkusuz ülkemiz ve hayvancılığımız yetmiş yıl öncesi gibi değildir.Her alanda olduğu gibi hayvancılık ve veteriner hekimlik alanında da bu uzun süre içerisinde çok büyük değişiklikler olmuştur. Bu nedenle günümüzdeki kamu veteriner hekimliğinin de 3203 sayılı yasadaki şablona uygun olarak düzenlenebileceği savı geçerli olamaz.O halde bugün nasıl bir örgütlenme modeli ile yola devam edebiliriz.Benim önceki yazılarımda önerdiğim bir “Hayvancılık Havzaları” modelim vardır. Bu modelin esası, geniş bir alana sahip olan ülkemizde farklı hayvan türlerinin,hayvan ırklarının,mevsimlerin,iklim özelliklerinin, doğa koşullarının, coğrafi yapılaşmaların, yerleşim modellerinin bulunduğu gerçeğine dayanır.Örneğin ülkemizin kimi bölgelerinde hayvancılık ekonomik faaliyetler içerisinde önemli bir yer tutarken, kimi bölgelerinde o kadar önemli değildir.Aynı şekilde kimi bölgelerde koyunculuk yoğun bir hayvancılık yapılırken, kimi bölgelerde sığırcılık ya da tavukçuluk hakimdir.Benzer mantığı sığırcılık içerisinde süt ve besi sığırcılığı, tavukçuluk içerisinde de yumurta ve et tavukçuluğu bağlamında sürdürebiliriz.Bence öncelikle yapılması gereken iş coğrafyayı temel alan idari il tanımından sıyrılıp Türkiye’yi yukarıda saydığım farklılıkları da dikkate alarak belli hayvancılık havzalarına ayırmak olmalıdır.Daha sonraki iş ise kamu veteriner hekimliği örgütlenmesini bu hayvancılık havzaları temeline oturtmaktır.Yani oluşturulacak her hayvancılık havzasında o havzanın yapısına uygun bir örgütlenme modeli kurgulanabilir.Bu havzalardaki veteriner hizmetleri kamu veteriner hekimlerince sürdürülebileceği gibi gerektiğinde serbest veteriner hekimlerin ya da hayvancılık birliklerinin oluşturacakları organizasyonlara da devredilebilir. Başlangıçta hayalci ve gerçekleştirilmesi zor bir model olarak görülebilecek bu önerimin hayata geçmesi hiç kuşkusuz mevcut İller İdaresi Yasasında değişiklik yapılmasını da gerektirecektir.Bu örgütlenme modelinde kamu veteriner hizmetleri etkin, yaygın, mobil ve projeye dayalı olarak yürütülmeli; havzanın bilgisayar temelli hayvancılık veri tabanı mutlaka oluşturulmalı; yetiştirici eğitimine öncelik verilmelidir.Öte yandan salgın ve bulaşıcı hastalıkların teşhisinin ivedilikle yapılabilmesi için her havzada o havzanın yapısına uygun bir teşhis merkezi kurulmalıdır.
Her zaman yinelediğim gibi “görüşlerim ille de doğrudur” iddiası taşımamaktayım.Amacım büyük düşünür Mevlana’nın “yeni şeyler söylemek zamanı cancağızım” öğretisinden yola çıkarak yeni tartışmalara ortam hazırlamaktır.Saygılarımla,Sayın Meslektaşlarım,
Gruba yazdığım önceki yazılarımdan birinde mesleğimizin değişik kesimlerinin sorunlarına değinmiş ve kendimce oluşturduğum çözüm önerilerini sizlerle paylaşmıştım. Anılan yazımda okuyucuyu sıkmamak adına sorunları ve çözümleri kısa tutmuş, bir anlamda tartışılarak genişlemesini amaçlamıştım. Az da olsa yazıma gönderilen yanıtların ışığında ve bakanlıktaki kimi yeni gelişmeler bağlamında kamu veteriner hekimliğinin sorunlarını ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimi her zaman olduğu gibi ille de doğrudur iddiası taşımadan ve sadece yeni düşüncelerin tartışılmasını sağlamak amacıyla yaşadığım kimi anılarla da süsleyerek aşağıda sunuyorum.
Önceden de değindiğim gibi Türkiye’deki kamu veteriner örgütü 1937 de çıkarılan ve Ulu Önder Atatürk’ün de imzasını taşıyan 3203 sayılı “Ziraat Vekaleti Vazife ve Teşkilat Kanunu” ile ilk kez çağdaş bir kimlik kazanmıştır. Bu yasanın 9.maddesi merkezde bir Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün; illerde İl Veteriner Müdürlükleri, ilçelerde de İlçe Veteriner Hekimliklerinin kurulmasını öngörmekteydi. Ayrıca anılan yasaya göre kimi illerde de Veteriner Bölge Müdürlükleri kurulmuştu. Örneğin benim mezuniyetten sonra görev yaptığım Sivas’ta hem İl Veteriner Müdürlüğü hem de Veteriner Bölge Müdürlüğü aynı binada iç içe görev yapmaktaydı.
Türk Veteriner Hekimliği bu yasa ile kendisine verilen tüm görevleri her türlü koşulda büyük bir özveri göstererek yerine getirmiş ve bu uğurda şehitler bile vermiştir. Bu konuda yaşadığım bir iki anıyı sizlerle paylaşmak isterim. Sivas’ta görev yaparken Nabi adında bir Hayvan Sağlık Memuru arkadaşımız vardı.Yaşı o zaman neredeyse benim iki katım kadardı. Rahatsız olduğu için göreve çıkmaz merkezde bürokratik işlere bakardı. Boş zamanlarında da eğer dairede isek yanımıza gelir hem çay içer hem de eskilerden sohbet ederdik. Bir gün ona rahatsızlığının nedenini sordum. Hiç unutmam ve her zaman gözümün önündedir ,gömleğinin düğmelerini açıp bana göğsünü gösterdi. Gördüğüm şey göğsünün tam ortasındaki bir nal izi idi. Nabi bey 1960 ların başında Güney Doğu’da büyük salgın yapan at vebasına karşı aşılama yaparken bir atın tekmesiyle bu hale geldiğini ve bu izi bir madalya gibi onurla taşıdığını bana söylemişti. Değerli arkadaşlar, sanırım Dünya’nın hiçbir yerinde hiçbir kamu veteriner örgütü böylesine bir özveride bulunmamıştır. Yine Sivas’ta göreve başladığımda kendimi büyük bir sığır vebası salgını içinde bulmuştum. Sırası gelmişken belirteyim , Uluslararası Tarım Örgütü bu salgının on yılda zor önleneceğini söylemişti. Oysa Türk Kamu Veteriner Örgütü bu salgını iki yıl gibi akıllara durgunluk veren bir süre içerisinde ülkeden söküp attı. Ama hastalanmak, yaralanmak, ailesinden aylarca ayrı kalmak, donma tehlikesi atlatmak ve hatta bitlenmek pahasına. Unutmadan, belki bazı genç meslektaşlarımıza da örnek olur diye söyleyeyim,aşılamalar için sabah beşte yola çıkıyor ve beş kuruş para almıyorduk.Çünkü aşılamalar parasızdı.Ayrıca eğer öğlen köylü yemek verirse yiyor,vermezse aç kalıyorduk. Aşılamalar hava aydınlanmadan başlıyor kararana kadar sürüyordu. Bir gün yine sabah ezanı ile Hafik’in köylerinde veba mücadelesi yapmak üzere karoserin üzeri sadece branda kaplı ve yedek parçası artık üretilmediği için tedavülden kalkmış, kaloriferi olmayan, her yerinden rüzgar üfleyen Romanya menşeli bir jeep ile yola çıktık.Aylardan Ocak ve kış aynı bu günlerde yaşadığımız gibi yoğun, kar yolları kapatmış , sıcaklık -20 derece. Ben ,sağlık memuru arkadaş ve şoför tam bir mücadele ekibi olarak sırtımızda içi yünlü deri gocuk ve üstümüzde battaniye ile önce nispeten açık olan asfalt yolda, sonra da kardan görünmeyen sadece şoförün önceki deneyimlerine göre belirlediği yolda ilerliyoruz. Birden jeep kara saplandı, şoför arabayı kurtarmak için aşırı gaz verince motor boğuldu ve araba stop etti. Uğraş, didin bir türlü çalışmadı, soğukta saatler geçti, kar şiddetini artırmaya başladı .O dönemde cep telefonu olmadığı için kimseye haber vermek de mümkün değildi. Yoldan bir Allah’ın kulu bile geçmiyor, her taraf karla kaplandığı için yayan olarak nereye gideceğimiz de meçhul. Biz artık battaniyelere sarınıp arabanın içinde donarak ölmeyi beklemeye başlamıştık ki bir anda arkada oturan sağlık memuru arkadaşın” jandarmalar geliyor” çığlığını duyduk. Arabadan inip baktığımıza üç jandarma erinin bir eşeği önlerine katmış bize doğru geldiklerini gördük.O dönemde köye sadece veteriner hekim ve jandarma giderdi. Jandarmalarla kucaklaştıktan sonra hemen tepenin arkasında meğer bir kilometre uzaklıkta olan köye yayan olarak ulaştık ve o geceyi köyde geçirdikten sonra ancak ertesi gün Sivas’a dönebildik. Arkadaşlar, anımı mesleğinin geçmişini bilmeyen genç veteriner hekimlere örnek olsun diye anlattım.Çünkü fakültelerde bunların dersi okutulmuyor. Böylesi bir özverili çaba bizden başka hiçbir mesleğin geçmişinde yer almamıştır, alamaz da. Şimdi mesleğimizin kendilerine sunduğu olanakları yine mesleğimizin onurunu ayaklar altına almak pahasına acımasızca kullanan kimi veteriner hekimlere ders olacağını umduğum için bunları yazıyorum.
3203 sayılı yasanın hiç değişmeden 50 yıl yürürlükte kaldığını söylemiştim.Ama bu süre içerisinde Türkiye’de, Dünya’da çok şeyler değişti, yeni paradigmalar ortaya çıktı.Tarım Bakanlığı teşkilatını çağdaş normlara göre yeniden düzenlemek, her işin merkezden yönlendirilmesini önlemek, hizmetler arasında eşgüdüm sağlamak gibi uydurma söylemlerle ortaya çıkan ve asıl amacının veteriner hekimlerin etkinliğini azaltmak olduğu çabucak anlaşılan çarpık reorganizasyon projesi de sorunları çözmek bir yana büsbütün artırdı. Nitekim bugün kamu veteriner hekimleri beş yıllık yoğun fakülte öğretiminde edindikleri bilgi ve deneyimlerin hiç birini uygulayamayan, mesailerini küpe takmak, veri tabanına inek kaydetmek, pasaport çıkarmak, üreticilere verilen destekleri takip etmek gibi veteriner hekimlikle ilgisi bulunmayan bürokratik işlemleri yapmakla geçiren birer masa memuru konumuna getirilmişlerdir. Sorunlar karmaşık bir yün yumağı haline gelmiş,çözüm için umut bağlanan yüksek dağlara ise ne yazık ki karlar yağmıştır. Pekiyi, ne yapmak gerekir,susup oturalım mı, yoksa herkes üzerine düşen çabayı mı göstermeli? Hiç kuşkusuz bu bağlamda en önemli görev meslek örgütlerine düşüyor,ancak bizlerin de oluşturacağımız çözüm önerileri ile meslek örgütlerine destek olmamız gerekmez mi? İşte ben de bu anlayıştan yola çıkarak kamu veteriner örgütlenmesi ile ilgili olarak grubumuzda “Hayvancılık Havzaları” konulu bir tartışma başlatmış ama nedense çok farklı olan bu önerime meslektaşlarımdan hiçbir tepki almamıştım. Ben tam bu konuyu ortaya atmıştım ki,Tarım ve Köy İşleri Bakanımız yeni tarım destekleme programını açıkladı ve artık desteklerin havza bazında verileceğini söyledi. Ayrıca mecliste bir milletvekilinin sorusuna verdiği yanıtta belli bölgelerde kamu veteriner hekimlik hizmetlerinin sivil örgütlere ve özel şirketlere ihale edileceğini açıkladı.Şimdi bu iki yeni gelişmenin ışığında ben de kamu veteriner hekimliğinin örgütlenmesi ile ilgili olarak tartışmaya açtığım “Hayvancılık Havzaları” modelimi biraz daha genişçe tanıtmak ve grubumuza üye meslektaşlarımızın tartışmasına yeniden açmak istiyorum.Aslında bu konuda iller bazında geniş bir araştırmaya giriştim ama hem bu çalışma uzun zaman süreceğinden hem de bu araştırmada kullanmak üzere meslektaşlarımın düşüncelerini de almak istediğimden şimdilik kısa bilgiler vermekle yetiniyorum.
Gerek 3203 sayılı yasada gerekse reorganizasyon projesinde, aralarında nufus, yüzölçümü, coğrafi yapı,ulaşım olanakları,sosyo-ekonomik yapı, iklim özellikleri,mera alanı ve kalitesi, yem bitkileri üretimine ayrılan arazi varlığı, hayvan türleri, hayvan ırkları,hayvan sayıları, sürü yapısı, barınak yapısı ,bireysel hayvan verimleri ,yetiştiricilerin eğitim durumu, etnik yapısı gibi çok sayıda özellik bakımından derin farklılıklar bulunan illerimizin tümünde aynı örgütlenme şablonunun uygulanması bırakın hizmetlerin etkinliğine deyim yerindeyse eşyanın tabiatına bile aykırıdır. Hayvancılık havzalarına ilişkin yapacağım geniş çaplı araştırmaya öncülük etsin diye güvenilirliğini tam olarak saptayamadığım ama az bir hata payı bulunduğuna inandığım verilerle yukarıda saydığım tüm özellikleri farklı Muğla ve Kars illeri arasında bir karşılaştırma yaptım. Bu karşılaştırmaya göre Muğla iline bakınca büyük baş hayvan varlığı üç kat, küçük baş hayvan varlığı iki kat fazla olan Kars ilinde kamu veteriner hekim sayısı daha az. Serbest veteriner hekimler de dikkate alındığında Kars ilinde Muğla iline göre veteriner hekim başına düşen büyük baş hayvan sayısı yedi kat, küçük baş hayvan sayısı dört kat fazla. Bu çok ham verilere dayanan ufak bir karşılaştırma bile kamu kesiminde iller bazında ne derin farklılıklar bulunduğunu ortaya koymuyor mu? Muğla ili bitkisel üretim ve turizm sektörlerinin hakim olduğu bir il olmasına karşın Kars ili gelirini sadece hayvancılıktan elde etmektedir. Alınan tüm önlemlere ve verilen tüm teşviklere rağmen Muğla ilinde hayvancılık, Kars ilinde de bitkisel üretim, sanayi ve turizm bir türlü geliştirilememektedir.O halde hayvancılığı geliştirmek üzere koşulları uygun illeri içine alan hayvancılık havzaları oluşturmak ve bu havzalarda kaynakları ve hizmetleri yoğunlaştırarak etkin ve yaygın hale getirmek mümkündür.Dünya’nın çeşitli ülkelerinde de bu tip hayvancılık havzaları bulunmaktadır.Bunlar arasında bizzat inceleme olanağını bulduğum Almanya’daki Bavyera ve Amerika’daki Wisconsin hayvancılık havzalarını sayabilirim. Bu havzalarda sadece orta ve büyük ölçekli aile hayvancılığı yapılmakta, sanayi neredeyse hiç bulunmamaktadır.Ülkemizde de böylesi havzalar oluşturmak pekala mümkündür.Örneğin,Doğu Anadolu’da Kars, Erzurum,Iğdır,Ardahan ,Ağrı illerini kapsayan bölge bir hayvancılık havzası olarak ayrılabilir.Orta Anadolu’da Afyon,Eskişehir illeri ve Konya’nın bir bölümü besicilik; Ankara’nın kuzey batısı,Bolu,Düzce’nin güneyi tavukçuluk havzası olarak saptanabilir.Burada belirttiğim gibi ille de ilin tümü değil bir bölümü de havzaya dahil edilebilir.Öte yandan Burdur,Isparta’nın kuzeyi ve Denizli’nin güneyi süt sığırcılığı için uygun bir havza olabilir. Hastalıklardan ari hayvan varlığı , yem bitkisi üretimine elverişli arazi yapısı ve bilinçli halkı ile yurdumuzun Trakya bölgesi hayvancılık havzası olmaya en büyük adaydır.Hayvancılık havzası olarak saptanacak bölgelere hükümetler destek ve teşvikleri daha yoğun vermeli,veteriner hizmetleri ve yetiştirici eğitimi etkinleştirmelidir.Ayrıca bu havzalara hastalıkların acil uyarı sistemi ile teşhisi, karantinası, mücadelesi ile görevli; etkin, mobil,fizibiliteci,projeci olan; yetiştiricilere eğitim ve danışmanlık hizmeti verebilen,ücreti yeterli hatta yan gelirlerle desteklenen, yeterli sayıda veteriner hekim istihdam eden bir kamu veteriner örgütü modeli uygulanmalıdır.Bu havzalar gerekirse alt bölgelere ayrılarak yukarıda sayılan hizmetler Tarım ve Köy İşleri Bakanımızın da belirttiği gibi şirket temelinde örgütlenmiş ve tüzel kişilik kazanmış serbest veteriner hekimlere zaman içinde devredilebilir.
“Hayvancılık Havzaları” modelinin ilk bakışta gerçekleşmesi zor bir iş olduğunun ben de farkındayım. Ama Mevlana’nın “yeni şeyler söylemek zamanıdır cancağızım” öğretisinden de güç alarak modelin geniş bir meslektaş kitlesi tarafından tartışılmasını ve hazır Bakanlığın yeniden yapılanması söz konusu iken bu tartışmalardan olumlu bir sonuç çıkarılması en büyük dileğimdir.Saygılarımla,
Hazım Gökçen
Değerli Meslektaşlarım
Daha önce gruba yazdığım “ Çözümler “ başlıklı yazımda mesleğimizin kimi çalışma alanlarının o arada da serbest veteriner hekimliğin sorunlarına değinmiş ve çözüm önerilerimi dile getirmiştim. O yazımda sorunları bir hayli çok olan serbest veteriner hekimliğe ilişkin çözümlerin tümüne lafı fazla uzatmamak adına ayrıntılı biçimde değinememiştim. Bu nedenle ,okuduğunuz yazımda serbest veteriner hekimliğin gelişmesi bağlamında oluşturduğum bir önerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Önceki yazımda da belirttiğim gibi Türkiye’de serbest veteriner hekimlik tüm meslek kamu oyunca onaylanmış, kuralları ve işleyiş biçimi önceden belirlenmiş, yasal alt yapısı kurulmuş bir projenin hayata geçirilmesi ile değil, 1980 askeri darbesinin sonucu oluşan serbest piyasa ekonomisi, liberalleşme, özelleştirme, devleti küçültme gibi kimi sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmelerin doğal bir sonucu olarak kendiliğinden(spontane) ortaya çıkmıştır.Yine aynı dönemde YÖK’ün kurulmasıyla birlikte sayıları ve kontenjanları artırılan fakültelerimizden yığınla mezun olan genç meslektaşlarımız, kamu kesiminin de istihdamı aniden kesmesi sonucu çaresiz kalmışlar ve tek çözümü serbest klinik açmakta bulmuşlardır. Bir anda Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan klinikler o dönemde veteriner hekim odalarının ve bakanlığın bu konuya hazır olmaması nedeniyle yeterince denetlenememişler, herkesin kendi bildiğini okuduğu karmaşık bir sistemsizlik ortamı serbest veteriner hekimliğe egemen olmuştur. Her ne kadar sonraları serbest veteriner hekimliğin düzene sokulması amacıyla kimi çalışmalar yapılmışsa da temel sağlam olmadığından istenilen başarı bir türlü elde edilememiş ve meslektaşlarımızın grubumuzdaki tartışmalarından da kolaylıkla anlaşılacağı gibi sorunlar azalacağına büsbütün artmıştır.
Benim bu konudaki görüşüm kısaca şöyledir. Tek çalışan her serbest veteriner hekim bir klinik mekanı kiralıyor, bir arabaya sahip oluyor, bir sekreter tutuyor, bir bilgisayar, bir kaç suni tohumlama tankı ve bir çok veteriner aleti satın alıyor,biraz palazlandığında ise küçük çaplı da olsa bir teşhis laboratuarı kuruyor ve tüm bunlara ödediği paralar bütçesinde önemli bir yer tutuyor. Ayrıca tek başına çalışan her serbest veteriner hekim kedi-köpek,at, tavuk, koyun-keçi, sığır gibi değişik türlerde teşhis- tedavi, koruyucu aşılama, suni tohumlama gibi her biri de ayrı bir bilgi ve deneyim gerektiren veteriner hizmetlerini birden götürmeye çalışıyor. Dünya’nın gelişmiş hiç bir ülkesinde böylesi bir serbest veteriner hekimlik olgusunun olmadığını sanıyorum.Tek başına çalışan serbest veteriner hekim klinik boş kalmasın, hastalar kaçmasın diye karısı ve çocukları ile doğru dürüst bir tatil yapamıyor, hele işleri iyi ise hastaya gitmekten geceleri uyuyamıyor bile . Bu arada Allah korusun hastalandığında geliri azalıyor, belki de borca giriyor.
Tüm bu düşüncelerin ışığında çözüm olarak bir ilde yada ilçedeki kendilerine güvenen serbest veteriner hekimlerin bir araya gelip maddi varlıklarını, bilgi ve deneyimlerini, emeklerini birleştirerek poliklinik hizmeti sunabilecekleri oluşumlara yönelmelerini hatta şirketleşerek bu oluşuma tüzel kişilik kazandırmalarını öneriyorum. Bu modeli, 1987 de Bursa’da Oda Başkanı olarak görev yaptığım sırada pilot bölge seçtiğimiz Yenişehir’de gerçekleştirmeye çalışmış, ama ne yazık ki o dönemde serbest veteriner hekimliğin daha çok başında olduğumuz için başarılı olamamıştık. Şimdi yazıyı okuyan meslektaşlarımın kendi kendilerine hoca amma da hayalci, böyle bir şey mümkün olamaz dediklerini duyar gibiyim. Biraz övünmek gibi olacak ama geçmişte önerdiğim ve hayal olarak tanımlanan çoğu çözüm önerimin bugün gerçekleştiğini görmek beni sadece sevindiriyor. Bunlar arasında Sığır Suni Tohumlamasının Serbest Veteriner Hekimlerce Uygulanması, Organize Hayvancılık Bölgesi ve Ulusal Ürün Komitesi modellerini sayabilirim. Bunun en büyük kanıtı da yıllar önce yazdığım yazılardır (bakınız http://www.hazimgokcen.com). Yanlış anlaşılmasın bunları övünmek için değil başlangıçta hayal sanılan kimi düşüncelerin bir gün gelip gerçekleştiğini belirtmek için söylüyorum.
Önerdiğim modelde en az üç veteriner hekimin şirket temelinde birleşmesi gerekiyor. Her bir veteriner hekimin önceki deneyimlerine göre teşhis-tedavi, koruyucu aşılama ve suni tohumlama hizmetlerini kendi aralarında paylaşmaları bu modelin temeli. Bu modelin yararları şunlardır. Bir kere güçlerin ve deneyimlerin birleşmesi olumlu bir sinerji yaratacaktır.Ayrıca, klinik mekanı, araba, sekreter, veteriner alet-malzemeleri konusunda üçte bir oranında tasarruf sağlanacaktır. Şirket olmak çoğu masrafın vergiden düşülmesini , devletin ihale ettiği kimi veteriner hizmetlerinin ve AB Projelerinin alınmasını kolaylaştıracaktır. Örneğin, Tarım Çerçeve Yasası’na göre hazırlanan bir yönetmelikte çiftçi eğitimi hizmetlerinin bakanlıkça şirketlere devredileceği hükmü vardır(bakınız http://www.tarim.gov.tr). Öte yandan görev bölüşümü yapıldığı için veteriner hekimlerin gönüllerince tatil yapmaları, sosyal ve kültürel etkinliklere daha fazla zaman ayırmaları, nöbetleşe çalışarak gece rahat uyuyabilmeleri ve hasta olduklarında gelirlerinin azalmaması sağlanmış olmaktadır.
Şimdi de akla gelmesi olası kimi soruları yanıtlamak istiyorum. Bunlardan ilki yıllarca birbirleri ile rekabet etmiş insanlar bir çatı altında nasıl birleşecek sorusudur. Her şeyden önce bu birleşme bir çıkar ortaklığı olacaktır. Nitekim pet klinikleri içerisinde bu tür birleşmelerin başarılı örneklerine sık rastlanmaktadır. Belki çiftlik hayvanı klinikleri arasında az da olsa bu tür örnekler bulunabilir ama asıl olan bu ortaklıkların belli bir sistematiğinin olması ve Türkiye genelinde yaygınlık kazanmasıdır. Kuşkusuz tüm veteriner hekimler bir anda birleşmeyecektir. Bu bir süreç olacak ve başlangıçta birleşebilenler öncülük yapacak, yararları görüldüğünde ve rekabet kızıştığında birleşmeler yaygınlaşacaktır. Kaldı ki günümüzde düşman devletler ve zıt görüşteki siyasi partiler bile zaman geliyor işbirliği yapmıyorlar mı? Diğer bir soru da acaba birleşince hasta sayımız ve gelirimiz azalar mı sorusudur. Kanımca birleşince hasta sayısı azalmaz, tam tersine artar. Çünkü, her ortak veteriner hekimin hastaları yeni oluşumda toplanacak, birleşme sonucu yetiştiriciye daha iyi hizmet sunulacağı ve olumlu bir sinerji yaratılacağı için hasta sayısı da artacaktır. Akla daha bir çok soru gelebilir ama asıl olan uygulama sırasında ortaya çıkacak olanlardır. Kuşkusuz bu model bir öneridir ve her öneri gibi tartışmaya açık olmalıdır. Eğer her öneri hayal ürünü olarak görülüp üzerinde durulmazsa kanımca gelişim ve değişimden söz edemeyiz.
Bu bağlamda son günlerde gelişen bir olguya da kısaca değinerek yazımı sonlandırmak istiyorum.Yaklaşık bir ay önce “bakanlık taşra örgütünün gelecekteki yapısı ve işlevleri” üzerine gruba gönderdiğim yazıda veteriner hizmetlerinin taşrada “Hayvancılık Havzaları” temelinde örgütlenmesi gerektiğini önermiştim. Daha üç gün önce sayın Tarım ve Köy İşleri Bakanımız verdiği bir demeçte tarımsal desteklemelerin bundan böyle havza bazında yapılacağını ve havzaların yakında Bakanlar Kurulu’nca saptanacağını belirtti. Şimdi bir hocası olarak kendisinden ricam , hazır tarım havzalarını saptarken hayvancılık havzalarına da karar vermeleri ve çıkacak yasada kamudaki taşra veteriner hekimlik hizmetlerini bu havzalar bazında örgütlemeleridir. Bu yazımı uzatmamak için Hayvancılık Havzaları konusunun ayrıntılarına ayrı bir yazıda değinmek istiyorum. Son olarak ise desteklemelerin ürüne göre verilmesinin çok üreten büyük ve entegre işletme sahibi zengin üreticiye daha çok yarayacağını, büyük çoğunluğu oluşturan küçük üreticiye ise hiç bir şey kazandırmayacağını belirtmek isterim. Oysa amaç, küçük yetiştiriciyi daha çok destekleyerek büyümelerini sağlamak olmalıdır.Hazım Gökçen
10 Aralık 2009: 06:59 #86332vetveteriner
Üyebence bu sitedeki en önemli yazı birazını okuyabildim ama gerçekten iyi tecrübe ve bilgi birikimi…
26 Aralık 2009: 18:44 #87906vethekemrah
Üyetesekkürler paylastıgın bilgiler icin
1 Haziran 2011: 11:27 #99485Mehmet AKIN
ÜyeANADOLU’DA VETERİNER HEKİM OLMAK
Kar-kış, kilometrelerce mesafe demeden hastanın ayağına giden, ancak hastaya ulaşabilmek yeri geldiğinde 1 gününü harcayan, karşılığını bile alamayan, mücadeleci bir meslek grubu veteriner hekimler. Sivas, Malatya, Elazığ, Konya, Ağrı, Adana, Burdur illerine yaptığımız seyahatte, bu bölgelerdeki serbest veteriner hekimlerle görüştük, beraber doğuma girdik, suni tohumlama yaptık, hem sorunları dinledik, hem de çalışma koşullarını izledik. Veteriner Hekimlerin dile getirdikleri ve düzelmesi için uğraşı verdikleri birçok sorunları var. Doğu ile Batı arasındaki coğrafi farklılıklar göz önüne alındığında Batı’ya oranla birçok dezavantajları var. Doğu’da merkezden ilçeye veya köye en yakın mesafe 70-80 km. Hastaya çağrılan bir veteriner hekim kimi zaman geliyor ki 3 saatini köye varabilmek için harcıyor. Yetiştiricilerin hekimlere bakışı ve ilişkileri istenilen düzeye getirilememiş. Hayvan sahibi yapılması gerekeni hekime bırakmak yerine kendi istediğini yapması için hekimi zorluyor. Dolayısıyla ne kadar doğru olan yapılabilir, ne kadar etik hareket edilebilir herbiri birer soru işareti… Bu bölgelerde yaşayan veteriner hekimlerin sosyal yaşantısı çok kısıtlı. Bayram, tatil demeden hastaya koşuyorlar. Bunun karşısında beklentileri daha fazla saygı. İnsan hekimine duyulan saygı nedense veteriner hekime çoğu zaman duyulmuyor.
Kayıtdışı hayvan sayısı o kadar fazla ki, salgın bir hastalıkta veteriner hekim hastalığın kaynağını bulmakta zorlanıyor. Devletin öncelikle aşılama konusunda kontrolleri sıkılaştırması, aşılama esnasında prosedüre uyulması ve kontrol mekanizmasının iyi kontrol edilmesi gerekiyor. Birçok ilde tahlil yapabilecek bir laboratuvar yok. Hasta bir inekten alınan kanın ilgili ile gönderilmesi ve sonucun gelmesi yaklaşık 1 hafta -10 gün sürüyor ve sonunda hayvan sağ kalırsa….
Kimi zaman muayene ve tedaviye karşılık veteriner hekime verilen bir kova süt veya yoğurt. Kulaktan dolma ilaç kullanımı çok yaygın, veteriner hekimin ücretini karşılayamayacağı korkusuyla “komşunun ineğine iyi geldi sen de kullan” şeklinde gereksiz ilaç kullanımı yapılıyor ve bu yanlış tedaviler sonucunda çağrılan veteriner hekimden hayvanı kurtarması bekleniyor. Bunların sonucunda veteriner hekimi suçladıkları ve güven duymadıkları birçok olay gerçekleşiyor. Örneğin suni tohumlamada hayvanın gebe kalmamasından veterineri suçlayanlar, kimi imkansız durumlarda mucizeyi bekleyen, veteriner hekimsin nasıl yapamazsın diye çıkış yapan hayvan sahipleri… Bunların herbiri veteriner hekimlerin mücadele verdikleri şartlar.
Serbest Veteriner Hekimlerin yurt genelinde, yerleşim alanlarında dengeli bir dağılımı söz konusu değil. Uzmanlık eğitimi aradan yirmialtı sene geçmesine rağmen çözülememiş durumda. Serbest Veteriner Hekimler arası haksız rekabet önlenemediği gibi devlet Tarım Danışmanı adı altında aldığı elemanların ne şekilde çalışacağını belirlememesi nedeniyle haksız rekabete neden oluyor. Birçok yerde Serbest Veteriner Hekimler geçim derdine düşmeleri nedeniyle hekimliği bırakıp adeta eczacı gibi ilaç satar hale gelmişler. Tarımdaki yapısal sorunların çözülmemesi nedeniyle hayvancılık sektöründe sağlıklı yapılanma yapılamamakta dolayısıyla serbest veteriner hekimlerin sektördeki etkinliğini ve hizmetini olumsuz etkilemeğe devam etmektedir. Aynanın diğer yüzünü çevirip veteriner hekimlerin yaptıkları yanlışlara bakarsak, kimi zaman deontolojinin, meslek etiğinin doğru işlemediğini görüyoruz. Bunun içinde gereksiz ilaç kullanımı, kontrol mekanizmasının doğru işlememesi gibi birçok sebep var. Serbest Veteriner Hekimlerin sorunları; ilk serbest veteriner hekim muayenehanesinin Konya’da açılması nedeniyle 26 Nisan 1986 tarihinde Konya’da düzenlenen Serbest Veteriner Hekimler I.Ulusal Kongresinde, daha sonraları 25 Nisan 1987 İstanbul ve 16-17 Nisan 1988 tarihinde Bursa, Uludağ’da düzenlenen Ulusal Toplantılarla tartışılmış fakat bu toplantılarda bir çok kararlar alınıp Bakanlık yetkililerine iletilmesine rağmen yabancı ülkelerdeki özellikle AB müzakerelerinin gündemde olduğu şu günlerde AB normlarında bir Serbest Veteriner Hekimlik Hizmetinden bahsetmek çok zor. Ciddi anlamda bir kargaşa ve düzensizlik yaşanmakta, bu alanda sorunlar gittikçe artmaktadır.
AB ülkeleri incelendiğinde serbest veteriner hekimlere yönelik uygulamalar ülkelere göre değişmektedir. Bu yapısal farklılıkların giderilebilmesi ve veteriner hekimlerin mesleki denetim ve ruhsatlandırmayı yapacak yapısal kurumların benzer yapıda oluşturulabilmesi için FVE tarafından çalışma yürütülmektedir. AB’de serbest veteriner hekimler çalışmaları yanında kamudan bazı sorumlulukları ve yetkileri almak suretiyle faaliyetlerini sürdürmektedirler. Tabii ki uzmanlık gerektiren sorunun çözümü için konunun uzmanı kuruluşun olmaması, çok sayıda yasa ve yönetmelik çıkarılmasına rağmen serbest veteriner hekimlik hizmetleriyle ilgili sorunların çözülmeyip ertelenmesine ve daha doğrusu her seferinde bir başka bahara kalmasına neden olmaktadır.
Bu sorunlara göz attığımızda;
• Serbest Veteriner Hekimlerin yurt genelinde, yerleşim alanlarında dengeli bir dağılımı söz konusu değildir,
• Uzmanlık eğitimi aradan yirmi altı sene geçmesine rağmen halen çözülebilmiş değildir,
• Serbest Veteriner Hekimler arası haksız rekabet önlenemediği gibi devlet Tarım Danışmanı adı altında aldığı elemanların ne şekilde çalışacağını belirlememesi nedeniyle haksız rekabete neden olmaktadır,
• Serbest Veteriner Hekimlerin geçim derdine düşmeleri nedeniyle hekimliği bırakıp adeta eczacı gibi ilaç satar hale gelmişlerdir,
• Tarımdaki yapısal sorunların çözülmemesi nedeniyle hayvancılık sektöründe sağlıklı yapılanma yapılamamakta dolayısıyla serbest veteriner hekimlerin sektördeki etkinliğini ve hizmetini olumsuz etkilemektedir,
• Sosyal güvence yönünden ileriye dönük güvenli bir gelecek yok.
• Serbest Veteriner Hekimlerle ilgili bürokratik yaptırımlar hala kamuda muhafaza edilmektedir, oysa bu yetkiler meslek odalarına devir edilebilir, denetim kamu tarafından yürütülebilir.
• Muayenehane açacak Veteriner Hekim’e mesleğini belli standartta icra edebilmesi için kaynak sıkıntısının giderilebilmesi amacıyla ucuz meslek kredisi sağlanmalıdır, yeterli finansman bulamayan veteriner hekimler belli standartta muayenehane açıp gerçek anlamda hizmet veremiyor.
• Reorganizasyon sonucu Bakanlıkta serbest veteriner hekimlerin sorunlarına çözüm getirecek bir birimin olmaması sıkıntıyı arttırıyor,
• Kamuda hangi ad altında olursa olsun kamu Veteriner Hekimlerine tatminkar ücret ödenerek sadece oto kontrol hizmeti vermeleri sağlanmalı, klinik faaliyetlerine son verilmeli,
• İl Müdürlükleri yerine, Meslek odalarının eğitim faaliyetlerini arttıracak şekilde düzenlemelere gidilmeli, bu konuda bazı yaptırımlar getirilmelidir.
• Ruhsat iptalleri v.s serbest veteriner hekimlerle her türlü bilgiler ilgili Veteriner Hekim Odasına bildirilmelidir.
Tüm bu sorunlar bugüne kadar süre gelen sorunlardır. Sahada görev yapan serbest veteriner hekimlerle yapmış olduğumuz görüşmelerde hekimlerin sorunlarını dinledik ve bu yazımızda sizlerle paylaştık. Veteriner Hekim kimdir, ne iş yapar, nasıl iş yapar? Hekimlerin kendi ağzından dile getirdiklerini okuyalım.
ANADOLU’DA BAYAN VETERİNER HEKİM KABUL EDİLMİYOR
Fatma Güçlü
Veteriner Hekim |Sivas|
1991 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Fatma Güçlü, meslektaşı ve eşi Kadir Güçlü ile aynı klinikte veteriner hekimlik yapıyor. Fatma Güçlü, Anadolu’da bayan veteriner hekim olmanın zorluklarını anlattı.
Anadolu’da bayan veteriner hekim olmanın en büyük zorluğunu ben yaşamışımdır. Köylü, burada kesinlikle bir bayanın veteriner hekim olabileceğini kabullenemiyor. Beni klinikte görüp, hekim beyin eşi burada rahatsız etmeyeyim diyerek dışarı çıkanlar, ahırdan içeri sokmayanlar, ahıra girerken bayansınız siz oturun diyerek altıma sandalye taşıyanlar… Bir bayanın veteriner hetim olabilceğini veya hekimlik yapabileceğini kabul edemiyorlar. Bayan olarak iletişim kurabilmeniz çok zor, tek başıma bir hastaya gitme şansım yok, ya müdahale ettirmezler ya da söylediğime inanmazlar.
Bir süre mezbahada veteriner hekimlik yaptım. İnsan sağlığına zararlı, imha edilmesi gereken sakatatı ayırıyordum. Birgün kesinlikle imha edilmesi gereken sakatatları bir kenara ayırırken orada görevli bir kişi elinde bıçakla gelip, milli serveti yokediyorsunuz, hepsine sağlıklı raporu vereceksiniz diyerek karşı çıktı, olay mezbaha müdürüne yansıyarak yatıştırıldı ve bu işi bırakmama sebep olan bu olayı yaşadım. Şu anda klinikte sadece klinisyen olarak çalışıyorum, eşimin aynı meslekten olması benim için avantaj, yoksa tek başıma arabaya binip hastaya gitmem gibi bir ihtimal yok. Aşı alacaklar bile beni gördüklerinde dikkate almayıp hala Kadir Bey’i veya görevli kişiyi sorarlar. 15 yılda yavaş yavaş bir güven oluşturmaya başladık ve hekim olabileceğimi az da olsa kabul etmeye başladılar. Ayrıca bir bayan için veteriner hekimlik güç isteyen bir iş. Doğuma gittiğimde 3 gün kollarımı kaldıramam. Burada Kangal köpekleri çok gelir. Bir bayan olarak kimi yerde gücünüz yetmiyor. Bunu erkekler de yaşıyor, ancak daha çabuk tolere edebiliyorlar.
EKONOMİK KAYGI VAROLDUĞU SÜRECE DOĞRU TEDAVİ YAPILAMAZ
KADİR GÜÇLÜ
Veterİner Hekİm |Sİvas|
1991 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
1991 yılından bu yana Sivas’ta serbest veteriner hekim olarak hizmet veren Veteriner Hekim Kadir Güçlü ile görüşmeye gittiğimizde Kadir Bey, Hayribey Köyü’nden bir doğum için çağrıldı, yaptırdığı doğumu beraber izleme şansını yakaladık. Çalışma ortamını birebir görme fırsatını yakalarken, Sivas’ta bir veteriner hekim nasıl çalışır, en çok hangi vakalarla karşılaşır hem gördük, hem de ardından Kadir Güçlü’den dinledik.1991 Kasım ayından beri Sivas Merkez’de serbest veteriner hekimlik yapıyorum. Gelir kaynağımın %70’i ilaç satışı, %30’u veteriner hekimlik hizmeti oluşturmak üzere ağırlıklı olarak büyükbaş hayvanlara hizmet veriyorum. Yaşadığımız sıkıntıların başında şehir merkezi ve köyler arası mesafelerin uzunluğundan dolayı ulaşım zorluğu ve maddi kazancın kısıtlı olması geliyor. 20 km uzaklıktaki bir köye hastaya çağrıldığımız zaman köye ulaşmamız kimi zaman 3 saati geçiyor. Ulaşım sıkıntısından dolayı vakaların %60’ına gidemiyoruz. Bir hastaya çağrıldığımız zaman 2. veya 3. vakaya baktığımızda bu hastalar için ücret alamıyoruz. Bir kez çağrıldığınızda 1 hastaya da bakarsınız, 2 veya 3 hastaya da ama aldığımız ücret bir hastaya bakma ücretidir, onu da alabilirsek… Kısacası ekonomik yönden yaşadığımız sıkıntılar oluyor, ki bu ülkenin genel ekonomisiyle bağlantılı bir durum.
Veteriner hizmeti verirken yaşadığımız en büyük sıkıntı ticari düşünmek zorunda kalmak. Özelleştirme ile hizmetin daha güzel olacağını düşünmekle beraber alacağımız ücretlerin kısıtlı olacağından yine de geçim sıkıntısı getireceği endişesi var. Mesleğimiz her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Ekonomik kaygı var olduğu sürece gerçek ve doğru tedavi yapılmıyor, yapılamayacak da. Mesleğin uygulanmasında deontoloji taraftarıyım. Mesleğimizi hak ettiği yere getirmek için etik kurallara uymamız gerekli. Örneğin bilindiği gibi Şap aşısının hayvanların sevkinden en az bir ay önce yapılması zorunluluğu var. Yapmış olmak için yapılan durumlar var. Brucella, çiçek, tuberkuloz testleri ve aşıları yapılma zorunluluğu var ve usulüne uygun olmayacak şekilde yapmış olmak için uygulama yapılıp hayvan gönderiliyor. Geçmişte de IBR hastalığı 1996-97’lerde ithal hayvanlardan bu hastalıklar geldi o zamanlar ithal hayvanlara aşılama yapılsaydı, IBR hastalığı ülkemize gelmezdi. O dönemde Sivas’ta köylünün cebinde IBR aşısı gördüm.
İthal edilen hayvanlara yapılması gerekiyormuş ve siz yapın diye sınırda verildi denildi. Yaptığımız işi tedavi ve kontrol etmek için yapmamız gerekli.DOĞRU AŞILAMA YAPILMALI
Geçen yıl tüm Sivas’ta Şap aşılaması yapıldı ancak 1 ay sonra hastalık çıktı. Böyle olaylar sonucunda doğal olarak köylünün veteriner hekime güveni kalmıyor. Köylünün güveni kalmayınca, veteriner hekimin hizmet amacıyla geldiği imajı kayboluyor. Köylünün gözünde veteriner hekim para kazanmak amacıyla kendisine geliyor şeklinde bir imaja bürünüyor. Devletin bugün hayvancılık kooperatifleri var. Bir diğer hayvancılığı çökerten sorun da bununla ilgili yaşanıyor. Müteahhitlere ihale açılıyor, şart koşuluyor 400 kg canlı ağırlık olacak, 2 yaşını geçmeyecek, 3- 7 aylık arası gebe düve olacak şeklide hayvan getirileceğine dair. Köylü borçlandırılıyor ancak bakıyorsunuz köylünün kapısına 150 kg.lık kaşektik hayvanlar getiriliyor ve vatandaş borçlanıyor, kapısına getirilen bu hayvanları almak zorunda bırakılıyor. Bu hayvanların 85 tanesi IBR’den öldüler. Hekime sigorta şirketlerinden baskı yapılıyor, 400 kg’lık hayvana nasıl 150 kg yazarsın diye. Bunu verirken kontrol edin ediyorum. Sigortacı sigorta yaparken sormuyor. Olan vatandaşa oluyor ve hayvancılık böylece daha da çöküyor.HEKİMLİK HAYATIMDA YAŞADIĞIM İLGİNÇ OLAYLAR
2 başlı 6 ayaklı bir danaya doğum yaptırdım. Genetik bozukluk oluşmuş enteresan olaylarla karşılaşıyorum. İkiz doğum denildi, olay Sivas’ın Eski köyünde 1992 yılında oluyor. Arkadan baktığımda tek, önden baktığımda çift buzağı görünüyor. Sezeryan yaptım, hayvan canlı doğdu, ancak önce bir tanesinin kafası düştü, sonra diğerinin… Böyle bir olaydan o zaman için çok etkilenmiştim.
Yaşadığım bir diğer ilginç olay 150-200 kg’lık bir ineğe doğuma gittiğimde yaşadım. Pozisyon çok güzel, çengeli takıp kanala getirdiğimde kanalın çapının dar olduğunu gördüm, hayvanın çıkması imkansız, bu hayvanın yaşama şansı olmadığını sezeryan gerektiğini söyledim. Dana canlı ayaklar hareket ediyor, ancak hayvan çıkmıyor. Hekimsen çıkar dediler. Dananın kafasını kesip çıkarmam gerektiğini söyledim, zorla canlı dananın kafasını kesmek zorunda bıraktılar, kestim . Mesleğinizden ve yaptığınız işten utanıyorsunuz. Bu olayı bugün yaşasam hiçbir müdahele etmeden, oradan çıkar giderdim.
VETERİNER HEKİMLERİN ÇABALARI TAKDİRE ŞAYANDIR
OSMAN GÜDER
Veterİner Hekİm |MALATYA|
1992 FIRAT ÜNİVERSİTESİ
Osman Güler, 1993 yılından bu yana Malatya’da sahada serbest veteriner hekim olarak çalışıyor. Osman Güler, veteriner hekim ile vatandaş arasındaki kopuk diyaloğun sebeplerini kendi gözlemleriyle şöyle anlattı.Genelde Malatya’da bulunan veteriner hekimlerin gelirleri klinik çalışmalarıdır. Malatya’da serbest veteriner hekimlik 1979-80 yıllarında devreye girmiştir. Üniversitelerde yeterli deontoloji dersi alamamalarından dolayı, mesleğin nasıl icra edileceğini bilememelerinden dolayı vatandaş ile diyalog belirli bir düzeyde tutulamamıştır. Böylece veteriner hekimlerin vatandaşla dialogda gerekli seviyeyi koruyamamaışlardır. Eğitim ve kültür seviyesi düşük bir toplumda yaşadığımızdan dolayı, üniversite tahsili yapmış kişiler bile entellektüelitisini geliştirecek çalışmalar yapmazken halktan bunu beklemek yanlış olur. Bunu düzeltmek için birçok arkadaşımızla gayret sarfediyoruz.
HALA KATIR SIRTINDA GİTTİĞİMİZ MESAFELER VAR
2007 yılında hala katırla gidip geldiğimiz mesafeler var, coğrafi olarak ve Malatyalılar olarak dezavantajımız diğer bölgelerde kıyaslandığında hayvancılık 1. derecede geçim kaynağını oluşturmuyor. Böylece veteriner hekimliğin önemi de 2., 3. dereceye düşüyor. Malatya’nın birinci geçim kaynağı kayısı. Birinci derecede bu önemli olduğundan çiftçi tüm dikkatini bu alana veriyor.
Ülkemiz gelişme gayreti içine olan bir ülke. Ülkemiz siyasi açıdan şimdiye kadar iyi yönetilmedi. Bunların faturasını diğer sektörlerle birlikte hayvancılık sektörü de ödedi. Gelişmiş dünya ülkelerinde örneğin bir iş kolu geri ise, o konu süspanse edilerek geliştiriliyor. Türkiye’de rekabet etme şansımız yok. Hayvancılığın devlet politikası haline getirilip ülke hayvancılığının diğer ülkelerle rekabet edebilecek seviyeye getirilmesi gerekir.
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde hayvancılığa çok uygun bölgeler var. Bu tür bölgelere ağırlık verilirse hem göçler engellenmiş, hem de insanımızın yaşam seviyesi yükselmiş olacaktır. Suni tohumlamada sağlanan destekleri çok takdir ediyorum. Veteriner hekimlerin çabaları takdire şayandır. 24 saat, saatlerce yol giderek hizmet vermesi, tohumlama yapması hem ülkeye hem hayvancılığa karşı fedakarlıkla yapılan hizmetlerdir.
MESLEK HAYATIMIZ BOYUNCA HEKİM OLMAYA ÇALIŞTIK
FatİH MEHMET AVCI
Veterİner Hekİm |MALATYA-ELAZIĞ|
1992 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Avcı, 1992 İstanbul mezunu. Fatih Mehmet Avcı ile, midesine çivi girmiş bir ineğe müdaheleye ve suni tohumlamaya beraber gittik ve Mehmet Avcı, hekimliğin gerektirdiği fedakarlıkları anlattı.
Herşeyden önce hekim olmaya çalıştık. Esnaf olmaya çalışsaydık daha verimsiz bir insan olurduk. Herşeyden önce hekimiz. Elbette ki geçimimizi sağlamak için gelire ihtiyacımız var ancak hem ülke ekonomisine, hem hayvancılığın ilerlemesine faydalı olabilmek için hekimliğimizi konuşturmamız gerekli. Sahada tamamen bilim ve becerimizle, potansiyel birikimimizle hastaları tedavi etmek durumundayız. Bu sahadaki bilgi birikimiyle edinilen bir uzmanlıktır.
Ekonomik sebepler, zorlukların en başında gelir. Maddi bakımdan sıkıntısı olmayan bir hasta sahibiyle daha rahat çalışabiliyoruz. Uzun mesafelerden dolayı yaşadığımız zorluklar bir diğeri. Meslek aşkıyla tüm zorluklara rağmen km.lerce uzaktaki hastaya koşan, maddi karşılığı olmadan fedakarca çalışan bir meslek grubudur veteriner hekimler. Kurban bayramında dahi bir hayvan keserken bir doğuma çağrılırız, hangisine yetişeceğinizi şaşırırsınız. Sosyal yaşantımız kalmaz. Veteriner hekimlik fedakarlık gerektirir.
İlaç satışından para kazanılmıyor, desteklemelerden dolayı suni tohumlama ile biraz para kazanmaya başladık. Avrupa’daki veya Amerika’daki meslektaşlarımızla aynı gelir düzeyine sahip olmamız imkansız. Avrupa’da yıllık 200 bin dolar net kazancı olan veteriner hekimin Kanada’da 200 bin dolar net kazancı varken, Türkiye’de bir veteriner hekim hayatı boyunca belki bu rakamı kazanamamaktadır. Dünyada mesleki sıralamalarda Avrupa’da veteriner hekimler 1. sırayı, diş hekimleri 2. sırayı, beşeri hekimler 3. sırayı alır. Türkiye’de bu maalesef tam tersi. Türkiye’de veteriner hekimlik mesleği hak ettiği seviyeye ulaşamamıştır. Avrupa’da veya Amerika’da veteriner hekimlik mesleğinin saygınlığı ne yazık ki ülkemizde kazanılamamıştır.
ÜLKEMİZDE GEREKLİ ALT-YAPI OLUŞTURULAMADI
ABUZER GÖĞÜS
Veterİner Hekİm |MALATYA
1990 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Malatya-Adıyaman bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Abuzer Göğüs ile mesleki sorunları ve odanın mesleğe sağlamaya çalıştığı katkıları konuştuk.Konya Veteriner Fakültesi 1990 yılı mezunuyum. 1990’dan beri serbest veteriner hekim olarak çalışıyorum. Hayvan hizmetleri ve tarım ile ilgili ortak çalışmak amacıyla 1996’da 11 veteriner hekim, 1 beşeri hekim, 1 de ziraatçi olmak üzere 13 ortaklı bir şirket kurduk. Ancak belli bir noktadan sonra bu ortaklık yürümedi. Devletin yapmadığını yapmayı planladık, ancak maddi sorunlar ve bireylerin birbirine bağlılığı olmadığından bu ortaklık yürümedi. O yıllardan beri serbest hekim olarak çalışıyorum. Bu ülke bizim ülkemiz, herkes verimli bir vatandaş olmaya çalışmalıdır. Bir Fransız “İnsanlara hergün balık vereceğinize balık avlamayı öğretin” demiştir. Aynı şekilde bizim de devletten beklentilerimiz, hibe sağlaması, dilenci örneği değil, vatandaş ve meslek temsilcisi olarak orta hareket ederek yapabileceklerimizi saptamaktır. Verilen destekler verim amaçlı olmalıdır. İnsanlarınn %35-40’ı tarımla geçinen bir ülkede devletin bu konuda politikaları olmalıdır. Hazine arazilerini hayvancılığın hizmetinde nasıl verimli hale dönüştürebilirizi devlet, bilim adamları, vatandaş ortak hareket ederek oluşturabilmelidir. Tarladan sofraya her işlemin yapılabileceği bir entegrasyon kurulabilmelidir. Hem istihdam sağlanabilecek, hem üretime dönüşebilecek, hem bu insan gücü ülkeye faydalı olabilecektir. Maalesef ülkede tarıma dayalı bir alt yapı oluşturulamadı.
ADIYAMAN VE MALATYA BÖLGESİ’NDEN 262 ÜYEMİZ VAR
Adıyaman ve Malatya Bölgesi bizim Odamıza bağlı, 262 üyemiz var. Odamız 1992 yılında kuruldu. Firmaların toplantılarını oteller yerine Odamızda yapmalarını teşvik ederek karşılıklı katkı sağlamayı amaçladık. 85 kişinin oturabileceği bir konferans salonumuz var. Bundan sonraki dönemde de istihdam konusunun verimli hale dönüştürülmesi için çalışmalar yapmak, hastalıklar konusunda bilinçlendirme yapmak gibi amaçlarımız var.
BATI’DAKİ MODEL DOĞU’YA UYGULANMAMALIDIR
MURAT KEBUDE
Veterİner Hekİm |SİVAS|
1989 FIRAT ÜNİVERSİTESİ
Murat Kebude 1989 mezunu, 16 yıldır Sivas Merkez’de serbest veteriner hekim olarak çalışıyor. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan ağırlıklı çalışıyor. Kebude, bölgede leptospirosis, babesiosis, Şap hastalığı, Brucella ve IBR’nin en çok rastlanılan hastalıklardan olduğunu belirtti.Birçok zorlukları olmasına rağmen, emeğimizin karşılığını alamamak, saha koşullarının zorlukları hariç meslekle ilgili bir sıkıntımız yok. Muhattap olduğumuz kişilerin cahil olması ve hasta size gelmeden birçok müdahele yapıldığı için tedavinin uzaması yaşadığımız en büyük sıkıntılar. Müşterimizin cahil olması en büyük sıkıntımızdır. Bundan 15 yıl öncesine göre az da olsa bir mesafe katedildi. Ayrıca bu bölgede mesafelerin çok uzak olması büyük sıkıntı. 100 km uzaklıkta köylerimiz var. Bu mesafede bir köye gittiğimde tüm günümüz gidiyor. Örneğin mesafelerin uzak olması bizi suni tohumlamadan uzaklaştırdı. Devletten beklentimiz, Ankara’dan harita üzerinden coğrafi duruma bakılarak karar verilmemesidir. Batıdaki mesafelerle Doğudaki mesafeler aynı değil. Yaptığımız hizmetlerin buna göre değerlendirilmesi gerekli. Her ilin coğrafi yapısına bakılarak değerlendirilmelidir. Sivas’ın bir tarafından diğer tarafına 400 km mesafe vardır. Batıda bu kadar mesafe katedildiğinde 3-4 yere uğrayabilirsiniz. Batıdaki model Doğu’ya uygulanmamalıdır. Devletin yapabileceği en iyi şey hangi bölgede uygulama yapılacaksa o bölgenin coğrafi, ekonomik, sosyal yapısı göz önüne alınarak ve bölgedeki insanların görüşü alınarak karar vermektir.
MESLEK BEKLENTİLERİMDEN FAZLASINI KARŞILADI
CUMALİ YAKUT
Veterİner Hekİm |AĞRI|
2003 FIRAT ÜNİVERSİTESİ
Ağrı ili Eleşkirt ilçesinde bugün itibariyle kamuda 4 veteriner sağlık teknisyeni, 3 veteriner hekim ve 3 özel veteriner hekim görev yapmaktadır. Kamuda çalışan hekim ve teknisyen sayısı Mayıs 2006’da yapılan atamalarda bu rakama ulaşmıştır. Ancak yoğun hayvancılığın olduğu ilçede hala ekipman ve eleman eksikliği yaşanmaktadır. Bu ilçede görev yapan Veteriner Hekim Cumali Yakut, mesleğiyle ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi.İlçede yaklaşık olarak 40-45 bin civarı büyükbaş hayvan ve 60-80 bin civarı küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Ticari manada kanatlı hayvan üretimi yapılmamaktadır. Hekimlerin en eskisi 7 yıldır ilçede bulunup, diğer hekimler 1 veya 2 yıldır ilçede görev yapmaktadırlar. Ben, 2 yıldır ilçede özel veteriner hekim olarak çalışmaktayım. 2003 yılında Fırat Üniversitesi’nden mezun oldum. Bu mesleği isteyerek ve severek seçtim. Bunda en önemli faktör dayımın da veteriner hekimi olmasıdır. Hekimliğin, beklentilerimden daha iyi olduğunu gördüm. Tedavi ağırlıklı olmak üzere aşılama ve suni tohumlama hizmetleri vermekteyim. En büyük sıkıntılarımız bölge halkının eğitim ve gelir düzeyinin düşük olması nedeniyle emeğimizin karşılığını tam alamamak ve yetiştiricilere verdiğimiz tavsiyeleri yerine getirmemeleridir. Yine bölgenin kış şartlarının çok ağır olmasından dolayı ulaşım ve çalışmalarımızda büyük sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Seminer ve kongre gibi aktivitelere iş yoğunluğu ve mesafelerin uzunluğundan dolayı katılamamaktayım
DERDİNİ ANLATAMAYAN BİR CANLIYI TEDAVİ EDEBİLDİĞİM İÇİN MUTLUYUM
TEOMAN TOYMAN
Veterİner Hekİm |BURDUR|
2000 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Akdeniz’de ki durağımız Burdur ili idi. Burdur’da görüştüğümüz, 2002 yılı ağustos ayında Burdur ilinde özel veteriner hekim olarak mesleği uygulamaya başlayan Teoman Toyman, 2000 yılı İstanbul Üniversitesi mezunu. Toyman, veteriner hekimlik mesleğini seçme nedenini anlatarak başladığı sohbetimizde yaşadığı mesleki zorlukları ve acı-tatlı tecrübelerini anlattı.
Çocukluğumdan itibaren hayvanlara karşı ilgim, sevgim vardı (annem, babam çalıştığı için). Anneannemin yanında geçti zamanım, anneannemin hayvanları vardı. Onlarla vakit geçirir, onları çeşmeye sulamaya götürürdüm. Meslek tercihim o zamanlardan kalma. Para kazanıyor, hem de bu işten zevk alıyorum. Ancak her zaman dileklerim yerine gelmiyor. İnişli çıkışlı zamanlar oluyor.TEKER NASIL DÖNÜYOR?
Şükür geçinip gidiyoruz, teker dönüyor. Yani yetiştirici arıyor. İneğim hasta, yemiyor içmiyor, deyince gidip tedavi ediyorum. Yetiştirici yine arıyor, ineğim boğasadı diyor, yine gidiyorum. Sun’i tohumlama yapıyorum. İnşallah gebe kalır. Arada bir kliniğe kedi, köpek getiriliyor. Kuduz aşısı, karma aşı v.b. için. Burdur’da süt sığırcılığı hâkim, hastalar da sığır ağırlıklı. Tedaviden ve tohumlamadan para da kazanıyorum; ama kazanç yönünden tedavi daha iyi. Mesleğimiz zor, diğer sağlık sınıfı meslekler gibi değil. Hasta onlara gidiyor, ama biz hastalara gidiyoruz. Kar, çamur, yağmur dinlemeden, gece gündüz… Bu yüzden sosyal hayatımız yavaşlıyor. İşimizden taviz verip zaman ayırıyoruz. Ancak en çok üzüldüğüm durumlar: güzel giyinemiyorum, parfümler fıslayıp etrafa güzel kokular yayamıyorum (eczacılar gibi örneğin). Mesleğin cilvesi su ve sabunla bol bol buluşuyoruz. Hitap ettiğimiz insanlar üzücü de olsa eğitim seviyesi düşük bir kesimde. Bu durumda anlaşmak zor oluyor. Bazen yetiştirici hatalı anemnez veriyor, saklıyor, ne olacaksa, eğitimsizlik işte, tedavi uzuyor. Yetiştirici bizi arkadaş gibi görüyor seviyeyi ve sınırları aşağıya çekiyor şakalaşma, dalga geçme, argo kelimeler, bu kişileri uyarıyorum. Bir garip oluyor, sonra aklıma geliyor; biz ticaret yapıyoruz hekimlik değil! Meslektaşlarımız bu konularda taviz vermişler herhalde ki böyle oluyor, tepki verince şaşırıyor yetiştirici, meslektaşlar arası iletişim zayıf, dolayısıyla birlik olup karar alamıyorsun, alsan da uygulayan yok.DEVLETTEN NE BEKLİYORUZ?
Devlet, bize bıraksın, bizler en iyisini yaparız. İşimiz bu zaten. Devlet bize daha fazla önem versin, işimiz insanlara daha sağlıklı hayvansal ürünler sunmak. Kalkınmanın en önde giden neferleriyiz. Devletin veteriner hekimlere bakışı değişmeli, veteriner hekimlerin olması şart. Öğrenmeli, öğretilmeli. Gıdaya bakarız, suya da bakarız, sun’i tohumlama da yaparız, hayvanları da tedavi ederiz; tedavi ederken de öğretiriz. Ben konuşamayan, derdini anlatamayan bir canlıyı tedavi edebildiğim ve bundan dolayı eğitim aldığım için çok mutluyum. Bütün meslektaşlarım gibi. Her meslekte olduğu gibi bizde de maddi endişeler olsa da!
MADDİ YÖNDEN YETERLİ, SOSYAL YÖNDEN YETERSİZ BİR MESLEK
RIZA TEMİZCİ
Veterİner Hekİm |KONYA|
1981 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
23 yıldır Konya’da serbest veteriner hekimlik yapan Rıza Temizci, hayvancılıkla uğraşan bir aileden geliyor. Mesleğin kaliteli yapıldığı zaman hiçbir zorluğu olmadığını söylüyor. Temizci, mesleği ile ilgili düşünceleri şöyle aktardı.1983 yılından beri Konya Merkez’de serbest veteriner hekimlik yapıyorum. Hayvancılıkla uğraşan bir aileden geliyorum. Dedem atçı idi, babam ise besicilikle uğraşıyordu. Bundan dolayı ben de kendimi hayvancılığın icinde buldum. Maddi olarak beklentilerimi karşılayan hekimlik mesleği, sosyal yönden yetersizdi. Büyükbaş hayvan klinisyenliği ve veteriner ilaçları, premiks ticaretine aktif olarak devam ediyorum. Ayrıca ulusal anlamda üretim ve pazarlama yapan bir boya şirketinin ortağıyım ama klinisyenlik asıl işimiz olmaya devam ediyor. Veteriner hekimlik mesleği, çileli ve zor bir meslektir. Ama severek, kaliteli hizmet verip karşılığını da alıyorsanız hiçbir zorluğu olduğuna inanmıyorum. Mesleğin etik kurallarına ve deontojiye uyduğumuz müddetçe hem mesleğimiz saygınlığını artıracak, hem de mesleğimizi hak ettiği şekilde icra edebileceğiz. Devletin sahada aktiviteden çekilmesi gerektiğine inanıyorum. Kontrol unsuru haline dönüşmelidir. Bu değişim başladı, zaman içerisinde de oturacağına inanıyorum.
BUZAĞIDA SCHİSTOSOMA REFLEXUM OLGUSU VARMIŞ
Mesleğe ilk başladığım yıllar, doğuma çağrılmıştım. Müdahele ettiğimde doğum kanalında elime yumuşak dokular geldi. Çektiğim zaman bunların bağırsak, karaciğer vs. olduğunu gördüm. Daha önce yaşadığım bir olay değildi. Ama o anda teratolojik oluşumlardan schistosoma reflexum olabileceği aklıma geldi. Buzağıyı düzeltip çıkardım. Doğum kitaplarında resimlerini gördüğüm schistosoma reflexumlu buzağıyı görmüş oldum. İnsan için bilgi birikimi rolü önemlidir. Bunu zamanı geldiğinde işinize yaradığı zaman daha çok anlıyorsunuz.Kaynak : İnfovet
1 Haziran 2011: 11:29 #99486Mehmet AKIN
ÜyeVETERİNER HEKİMLERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Yrd. Doç. Dr. Orhan ÖZBEY/ Elazığ Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Başkanı
Türk Veteriner hekimliğinin temel problemlerinin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi için kısaca SOR-SAP-ÇÖZ metodu bir anket değerlendirilmesi yapılmıştır. Veteriner hekimlerin en önemli gördükleri mesleki sorunlardan iki tanesi ve bu sorunlara ait çözüm önerilerinin sorulması ile aşağıdaki sonuç elde edilmiştir. Katılımcılar tarafından belirtilen sorunlar ve çözüm önerilerinin çoğunluğu aynı olduğu için genel olarak aşağıda belirtilen ana başlıklarda sınıflandırma yapılmıştır. Sıralama yüzdelik olarak en fazla tercih edilen sorun ve çözüm önerilerinin önem sırasına göre yapılmıştır. Sorunlar ve Çözüm Önerileri 1. Organizasyon ve mesleki yapılanma ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 30) 2. Eğitim ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 23.57) 3. Medya ve iletişim ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 17.14) 4. Mevzuat ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (%1 0.71) 5. İstihdam ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 8.56) 6. Serbest veterinerlik hekimlik ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 7.14) 7. Özlük hakları ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 2.86) 1. Organizasyon ve mesleki yapılanma ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 30) 1.1. Mesleki örgütlenme ve mesleki haklar konusunda eksiklikler (% 10) 1.2. Kamuda mesleki yapılanmanın yetersizliği (% 9.29) 1.3. Ülke hayvancılığının mesleğimizi olumsuz etkilemesi (% 6.43) 1.4. Mesleki planlama ve politika yetersizliği (% 4.28) 1.1. Mesleki örgütlenme ve mesleki haklar konusunda eksiklikler Mesleki örgütlerin kurumsallaşmaması sonucu üye, oda ve birlik arasındaki ilişkilerin kurumsal zeminde olmaması, Meslek örgütleri arasında işbirliği yetersizliği, Gündem oluşturmak için odaların ve TVHB’nin gelir kaynaklarının sınırlı olmasına bağlı olarak ekonomik gücünün zayıf olması, Veteriner hekimler kendi yetkileri ve meslek odalarının görevleri ve sorumlulukları hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, Mesleki haklar ile ilgili yıllık eylem ve toplantı planlarının yapılmaması, Meslek örgütü ile ilgili kurumlar arasında güçlü diyalogların olmaması, Veteriner hekimlerin görev alanlarının net bir şekilde belirlenememesi. Çözüm olarak; Serbest Veteriner hekimler arasında meslek ahlakını ve etik kurallarını zedeleyici, saygınlığı azaltıcı, meslek deontolojisine uygun olmayan davranışlarda bulunanlara karşı Veteriner Hekim Odaları ve dolayısıyla TVHB Merkez Konseyi kontrol görevini yerine getirmeli ve disiplin kurullarını çalıştırılmalı, Odaların aidatları yasal çerçevede günün gereklerine göre düzenlenmeli ve oda hizmetlerinin verildiği kişi, kurum ve kuruluşlardan ücret alınmasının yasallaştırılması, THVB Merkez Konseyi ve Veteriner Hekim Odaları profesyonel anlayış ile yönetilmeli ve Merkez Konseyi odalar arasında eşgüdüm ve birörnekliği sağlamalı, Ülkemizdeki tüm veteriner hekimlerin aynı amaç etrafında birleştikleri mesleki örgüt yapısı olan TVHB Merkez Konseyi ve Veteriner Hekim Odaları mesleği temsil noktasında sosyal ve ekonomik açıdan yapısal olarak güçlendirilmeli, Odalara serbest Veteriner hekimleri denetleme ve ceza verme yetkisi verilmeli, TVHB ve Veteriner Hekim Odalarının kurumsal yapılarının tamamlanarak profesyonel olarak yönetilmelerinin sağlanması ve AB standartlarında yapılandırılması, Akredite ve yetkilendirilmiş veteriner hekimliğin etkin yapıya kavuşturularak mesleki konum yeniden yapılandırılmalı, Odaların mesleki konularda bölgesel çalışmalar yapması, TVHB öncülüğünde tüm meslek kuruluşları arasında sürekli işbirliği ve koordinasyon sağlanmalı ve mesleki konularda konsensüs sağlanmalı Odalara TVHB’de oluşturulacak çalışma komisyonlarında görev verilerek aktivite kazandırılmalı. 1.2.Kamuda mesleki yapılanmanın yetersizliği Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde gıda kontrolör ve resmi denetim görevinde Veteriner hekim teşkilat yapısının yetersizliği, Veteriner hekimlik mesleğinin sadece hayvan sağlığı konusuna odaklanarak ‘’temel sağlık‘’ ve ‘’ halk sağlığı’’ alanlarında olacak şekilde yapılanmaması, Kamuda başka meslek gruplarının meslek taassubu ile mesleğimizin çalışma alanlarında yer alması, Kamudaki yapılanmada ve sorunlara bakışın dar ideolojik perspektiften bakılması. Çözüm olarak; TKB bünyesinde hayvansal üretim ve bitkisel üretim hizmetlerinde ayrı ayrı sektörel bazda (gıda , ıslah, hayvan sağlığı ve su ürünleri) örgütlenme ye gidilmeli, ve bu örgütlenme taşra teşkilatlarına kadar ulaştırılmalı, TKB teşkilat yapısı FVE kapsamında yeniden yapılandırılmalı, Tarımın alt kolu ve ikinci sınıf bir meslek olarak görünmekten kurtarılmalı ve yönetilen yerine yöneten olmak için aktivite kazandırılmalı, İlgili kurumlarda Veteriner Halk Sağlığı birimi oluşturulmalı, Tarım bakanlığında mesleğin ve meslektaşlarımızın daha etkin ve öne çıkarılması, Sağlık, Çevre ve Orman ve İçişleri bakanlıklarında Veteriner Hizmetleri daire başkanlıkları kurulmalı, koruyucu hekimlik ve halk sağlığı alanlarında hizmet veren sağlık, çevre ve yerel yönetimlerde Veteriner hekim istihdamı için yapılanmaya gidilmeli, Belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri zorunlu hale getirilmeli, Mesleki konularda kurumlar arası birlikteliğin sağlanması. 1.3. Ülke hayvancılığının mesleğimizi olumsuz etkilemesi Ülke hayvancılığına ilişkin sorunların çözümünde yeterli bilinç ve altyapı eksikliği, Sürekli ülke hayvancılığının kan kaybetmesine bağlı olarak sorunların analizinin yapılmaması, Hayvancılığın sorunlarının mesleğimizi olumsuz etkilemesi, AB konusunda olumlu gelişmelerin çok az olması, Tarım alanlarının daraltılması ve yabancılara satışı ile hayvancılığın sıkıntıya girmesi, Hayvancılık ile veterinerlik hizmetlerinin tarımın yan kolu olarak görülmesi. Çözüm olarak Ülke hayvancılığı AB standartlarında desteklenmeli, Ülke hayvancılığı ile ilgili sorunların tespiti ve çözümü noktasında veteriner hekimlere görev verilmeli, Hayvancılıkla ilgili spekülasyonlara karşı işletme sahipleri korunmalı. 1.4. Mesleki planlama ve politika yetersizliği Meslek politikasının yetersizliği, Mesleki konularda tek sesliliğin, birlikteliğin ve dayanışmanın olmaması, Lobi faaliyetlerinin yetersizliği. Çözüm olarak; Veteriner hekimlikle ilgili sorunların çözüm noktasında yönetim yetersizliğine çözüm olması için veteriner hekimlerin yönetici olmaları desteklenmeli, Meslek taassubuna bağlı olarak bilinçli bir dışlanmaya karşı veteriner hekimler korunmalı, Akredite ve yetkilendirilmiş veteriner hekimliğin etkin yapıya kavuşturulması Mesleki politikaların belirlenmesinde TVHB öncülüğünde tüm mesleki ve kamu kuruluşlarımız arasında ortak konsensüs sağlanması, Mesleğimiz adına kamu oyu oluşturulmasında ve hayvancılık politikalarının daha sağlıklı yürütülmesi için mecliste daha fazla sayıda, daha etkin olarak temsili noktasında veteriner hekimlerin yer alması. 2. Eğitim ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 23.57) 2.1. Fakülte sayısının çok olması (% 9.29) 2.2. Eğitim ve öğretimin planlanmaması (% 7.14) 2.3. Sürekli eğitimin yapılmaması (% 4.28) 2.4. Uzmanlık eğitiminin olmaması (%2.86) 2.1.Fakülte sayısının çok olması Fakülte sayısının fazla olması, Öğrenci sayısının fazlalığı ve niteliğinin düşük olması, Fakültelerin bazılarında fiziki mekân yetersizliğine bağlı olarak yetersiz eğitim-öğretim. Çözüm olarak; Fakülte sayıları azaltılmalı ve coğrafi olarak birbirine yakın olanlar birleştirilmeli, Öğrenci sayıları kaliteli eğitim verilebilecek oranda azaltılmalı, İstihdam imkanları ile öğrenci sayıları arasında planlama yapılmalı. 2.2. Eğitim ve öğretimin planlanmaması Fakülteler arası eğitim planlanması koordinasyonun yapılmaması, Eğitim öğretimin günümüz şartlarına göre güncellenmemesi, Uygulamaların yetersiz olmasından dolayı mesleki becerinin düşük olması, Mesleki deontoloji eğitiminin yetersizliği ile veteriner hekimlerin iş hayatında ciddi sorunlar, görülebilmektedir. Stajların süresinin kısa olması ve staj alanlarının sınırlı tutulması. Çözüm olarak; Tüm fakülteler arasında koordinasyon sağlanarak derslerin içeriği günceleştirilmeli ve gereksiz tekrarların önlenmesi için planlama yapılmalı, Uygulamalı eğitim-öğretime ağırlık verilmeli, Uygulama oranlarının yükseltilmesi sadece kağıt üzerinde kalmamalı, uygulamaların içerikleri belirlenmeli, uygulama imkanları geliştirilerek, uygulamaya ayrılan saatlerde öğrencilere gerçek uygulama imkanları sunulmalı, Fakültelere bağlı Eğitim-Araştırma ve Uygulama Çiftliklerinin imkanları geliştirilerek uygulama imkanları zorlanmalı, Öğrencilerin staj alanları genişletilmeli ve fakültelerin sağlayamadıkları veya yetersiz kaldıkları uygulama alanlarında staj imkanları oluşturulmalı. 2.3.Sürekli eğitimin yapılmaması Değişen teknoloji ve gelişen bilimsel yaklaşımların meslektaşlarımıza aktarılmaması, Veteriner Hekimliği eğitimi sadece beş yıllık fakülte süresi ile sınırlı kalmayacak, yeni teknoloji ve bilimsel yaklaşımların ortaya çıkmasıyla sürekli eğitimin yapılmaması. Çözüm olarak; TVHB organizasyonunda fakültelerin desteği ile sertifika programları, yaz dönemi meslek içi eğitim kursları düzenlenmeli, Bölgesel olarak özellikle Veteriner Fakültelerinin bulunduğu illerdeki Veteriner Hekim Odalarının organizasyonunda toplantılar, sempozyumlar, seminerler ve konferanslarla meslek içi eğitimler verilmeli, Özellikle serbest Veteriner Hekimlerin yapılacak aktivitelerle meslek içi eğitimlere katılımları özendirilmeli ve zorunlu kılınmalı. 2.4.Uzmanlık eğitiminin olmaması Kamuda ve özel sektörde eksikliği önemli derecede hissedilen veteriner hekimliği uzmanlık eğitiminin olmaması, Uzmanlık eğitiminin olmamasına bağlı olarak Araştırma Enstitülerinde belli konularda uzmanlık eğitimi almış veteriner hekim sayısının azalması. Çözüm olarak; Tıpta Uzmanlık Sınavına benzer merkezi bir sınav uygulaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılarak uzmanlık eğitimi verilmeli, Uzmanlık eğitiminden mesleğini serbest veteriner hekim olarak yerine getiren meslektaşlarımızın da faydalanacağı düzenlemeler yapılmalı. 3.Medya ve iletişim ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri. (% 17.14) 3.1. Mesleki tanıtımın yapılmaması (% 5) 3.2. Mesleğimizin imaj ve vizyonunun yetersizliği (% 5) 3.3. Kamuoyu ile iletişimde yetersizlik (% 4.28) 3.4. Meslektaşlar arası iletişim (% 2.86) 3.1.Mesleki tanıtımın yapılmaması Medyanın hayvancılıkla ilgili yeterli miktarda hayvancılık ve veteriner hekimlik mesleği ile ilgili haber ve programlar yapmaması, Mesleki tanıtım için meslektaşlarımızda yeterli bilincin olmaması, Mesleki saygınlığın azalmasına bağlı olarak medyanın gereken önemi vermemesi, Toplumda veteriner hekim imajının tanıtımda etkili olması, Hayvancılık ve veteriner hekimlikle ilgili konularda mesleki duruşun sağlanamaması. Çözüm olarak; Medyada özendirici veteriner hekimliği tanıtıcı programların yapılması, Veteriner hekimlik mesleğinin kamu oyuna tanıtılması için yazılı ve görsel medya organları ile çok iyi bir diyalog kurulmalı, Hayvancılık ve mesleğin görev ve yetkilerine ilişkin konularda radyo ve televizyon programları yapılmalı, Mesleki konuların TVHB WEB sayfasından tartışma platformunun açılarak ortak bir karara varılarak açıklanması, Mesleki tanıtımın profesyonelce yapılarak Veteriner Fakültesini tercih edecek öğrenci kalitesinin arttırılması, AB veteriner hekimlik kongresi düzenlenerek uluslararası boyutta tanıtım yapılmalı, Meslek tanıtımı için tüm ilgili kurumlarla iletişim kurularak ortak hareket edilmeli, Tanıtım noktasında veteriner hekimler sadece hayvanın sağlığıyla uğraşan bir meslek grubu değil, sağlık gıda ve sağlıklı yaşamın vazgeçilmezi olduğu anlatılmalı. 3.2.Mesleğimizin imaj ve vizyonunun yetersizliği TVHB’nin vizyon ve misyonunun olmadığı, Veteriner hekimlik imajının yetersizliği, Veteriner hekimlerin vizyon ve misyonunun eksikliği, Mesleki imajın düzeltilmesi için gerekli çalışmaların yapılmadığı, Mesleki saygınlığın toplum nezdinde azalması, Meslektaşlarımızın veteriner hekimlik vizyonuna yeterli katkı sağlamaması. Çözüm olarak; Türk Veteriner Hekimliği’nin vizyon ve misyon çalışması TVHB tarafından yapılmalı, Mesleğimizin felsefesi imaj için yeniden tanımlanmalı, Toplumdaki saygınlık için ortak vizyonun ortaya konulması, Hayvancılık ve mesleğimizle ilgili AB standartları örnek alınarak vizyon ve misyon belirlenmeli. 3.3.Kamuoyu ile iletişimde yetersizlik Katılımcılar kamuoyunda etkinlik ve saygınlığın eksik olması, Mesleği ilgilendiren konularda kamuoyunda veteriner hekimlerin aktif olamaması, Veteriner hekimlerin mesleğinin yetki ve sorumluluklarını kamuoyuna tam olarak anlatamaması, Kamuoyu oluşturmada iletişim eksikliği ve medyanın yeterli olarak kullanılmaması, Kamuoyu oluşturmada mesleki duruşun sağlanamaması. Çözüm olarak; Her meslek kendi saygınlığını meslek mensuplarının toplum içindeki davranışlarıyla belirleyeceği gerçeği ile meslektaşlarımız hekim olduklarını ve toplum sağlığı için önemini kamuoyuna ifade edilmeli, Kamuoyunun dikkatini çekecek organizasyonlar (kongre, panel, konferans) yapılmalı, Meslek topluma doğru anlatılmalı ve yeterince bilgilendirilmeli, Her veteriner hekim mesleğinin önemini çevresine anlatarak kamuoyu ile iletişim kurmalı. 3.4.Meslektaşlar arası iletişim Meslektaşlar arası iletişim yetersizliği, Meslektaşlarımız arasında mesleki birlikteliğin eksikliği, Veteriner hekimlerle odalar arasında iletişim eksikliği, Veteriner hekimler arasında yetersiz iletişimin olmamasına bağlı olarak mesleki konularda ortak tavır ve mesleki duruşun olmaması. Çözüm olarak; Mesleki toplantıların ve tanıtımların sıklaştırılarak meslektaşlarımız bir araya getirilmeli, Mesleki teknolojinin uygun kullanılması ve yaygınlaştırılması ile iletişim sağlanmalı, TVHB, diğer mesleki kuruluşlar ve odaların periyodik olarak yapacağı sosyal aktivitelerle meslektaşlarımız bir araya getirilmeli, Üniversite, bakanlık ve özel sektörde görev yapan meslektaşlarımız ortak aktivitelerle ve mesleki tavır noktasında bir araya getirilmeli, Toplumun üzerinde mesleğimize güvenin azalmasına neden olan serbest veteriner hekimler arasında birlik, beraberlik ve dayanışmanın tesis edilmesi. 4. Mevzuat ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 10.71) 4.1. 6343 sayılı yasanın günümüz koşullarına cevap vermemesi (% 5) 4.2. Dörtlü kanun (dörtlü hijyen) paketi ilgili yetersizlikler (% 2.86) 4.3. Diğer kanun ve mevzuatlardaki eksiklikler (% 2.86) 4.1.6343 sayılı yasanın günümüz koşullarına cevap vermemesi 6343 sayılı yasanın günümüz koşullarına cevap vermemesi, 6343 günümüz şartlarına yetersiz oluşu, mesleki beklentilere cevap verememesi ve güncelleştirilmemesi. Çözüm olarak; TVHB Veteriner hekimliği mesleğini ve veteriner hekimleri ilgilendiren her yasal düzenlemede etkin taraf olarak kabul edilmeli, Değişen ve gelişen ülke şartlarına göre yetersiz kalan 6343 sayılı yasanın yeniden gözden geçirilerek daha çağdaş hale getirilerek mesleğin var olan haklarının korunarak, yeni hak ve yetkilerle donatılması, 6343 sayılı meslek mevzuatının mesleki standardizasyon ve akreditasyon açısından FVE stratejisi çerçevesinde ele alınması, 6343 sayılı yasada belirtilen görevler dışında yasal düzenleme yapılarak yeni görev alanları belirlenmeli ve yeni gelir kaynakları meydana getirilmeli, Veteriner hekimlerin Odalara üyeliğinin yasal mevzuat ile mecburi kılınması. 4.2.Dörtlü kanun (dörtlü hijyen) paketi ilgili yetersizlikler Dörtlü hijyen paketi diye adlandırılan gıdaların üretilmesinden tüketilmesine kadar tüm aşamaların, AB’de olduğu gibi veteriner hekimler tarafından denetlenmesinin yasal olarak düzenlenmesi ile ilgili eksikliklerin devam etmesi. Çözüm olarak; Dörtlü kanun paketi AB standartlarına göre düzenlenmesi, Hayvansal ürünlerin üretimi, işlenmesi, depolanması, satışı ve toplu tüketim yerlerine ilişkin yasal mevzuatlardaki denetim yetkisi sadece Veteriner hekimlere verilmeli. 4.3. Diğer kanun ve mevzuatlardaki eksiklikler 6343 sayılı yasa ve dörtlü hijyen paketi dışında kalan kanun ve mevzuatlarda görülen eksiklikler, Katılımcılar mesleki mevzuatların hizmete özel günümüz şartlarına göre yenilenmemesi, Medyanın hayvancılık ve veteriner hekimlikle ilgili çok kısa programlar yapması yönünde yasal mevzuat eksikliği, Mesleki temsil, yetki ve sorumlukların mevzuatlarla kısıtlanması. Çözüm olarak; Veteriner hekimlikle ilgili diğer mevzuatların AB standartlarına göre düzenlenmesi, Hayvancılık Sigortası Kanununun genişletilmesi ve veteriner hekimlerin etkinliklerinin arttırılması, Kooperatif ve Birliklere alınan veteriner hekimlerin belli bir mevzuat çerçevesinde istihdam edilmeleri mevzuatın düzenlenmesi, Mevzuat konusunda siyasi ilişkilerin ciddi tutulması, Mesleki hakların kazanımı, özlük hakları, çalışma şartları ve mesleki kapsam mevzuatının oluşturulması için TVHB güçlü bir hukuk bürosu kurmalı. 5. İstihdam ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 8.56) 5.1. Kamuda istihdam (% 5) 5.2. Özel sektörde istihdam (% 3.56) 5.1.Kamuda istihdam Katılımcılar kamuda istihdam alanlarının tam olarak belirlenmemesi, İstihdam alanının sürekli daraltılması, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı dışında Sağlık, Çevre ve Orman ve İçişleri Bakanlıklarında istihdamın yapılmaması, İlgili bakanlı teşkilatlarında mesleki istihdam alanlarının farklı meslek grupları tarafından işgal edilmesi, Yerel yönetimlerde norm kadro uygulaması, Ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısına göre mesleğimizin kamuda faaliyet alanı ve önceliklerinin belirlenmemesi. Çözüm olarak; Veteriner hekimlik mesleğinin istihdamı ile ilgili olarak Tarım Bakanlığının yeniden yapılandırılması Gıda güvenliği ve halk sağlığı, su ürünleri, kontrol laboratuarları gibi kamuda mevcut istihdam alanlarına veteriner hekimlerin görevlendirilmesi veya özendirilmesi, Gıda güvenliği konusunda politikalar üretilmeli ve istihdam bu alanlara kaydırılmalı, Belediyelerde norm kadro keyfiyetine son verilerek belediyelerde istihdam eskisi gibi zorunlu hale getirilmesinin sağlanması, Veteriner hekim istihdamı için kamuoyu desteğinin oluşturulması, Kamudaki veteriner hekim sayısının arttırılarak Gıda güvenliği, Veteriner Halk Sağlığı, Hayvan Sağlığı ve Hayvan Refahı hususlarında kamuda ciddi çalışmaların yapılması, Sağlık bakanlığında zoonoz hastalıklarla mücadele konusunda daha etkin rol verilmesi. 5.2.Özel sektörde istihdam Özel sektörde istihdam alanlarının tam olarak belirlenmemesi, İstihdam alanının sürekli daraltılması, Kamudaki veterinerlik hizmetlerinin özel sektöre özelleştirilmemesi, Özel sektörün AB normlarında teşvik edilmemesi, Ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısına göre mesleğimizin özel sektörde faaliyet alanı ve önceliklerinin belirlenmemesi. Çözüm olarak; İstihdam alanları tam olarak tanımlanmalı, Hayvansal ürünlerin üretilmesinden tüketilmesine kadar her aşamada veteriner hekimlerin tam olarak görev alması, Veteriner Hekim özel sektörde istihdamı için kamuoyu desteğinin oluşturulması, Hayvan sigortası kanunu mutlaka genişletilmeli ve veteriner hekimler bu alanda etkin olarak görev olmalı, Üretim, kontrol ve teşhis hizmetlerinin meslektaşlarımız lehine özelleştirilmesi, Kooperatiflere ve birliklere alınan veteriner hekimlerin odaların koordinatörlüğünde belli kurallar çerçevesinde istihdam edilmesi, Meslekte özel sektör teşvik edilmeli. 6.Serbest veteriner hekimlik ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 7.14) 6.1. Mesleğin faaliyet alanı ve önceliklerin belirlenmemesi (% 2.86) 6.2. Veteriner sağlık ürünleri (ilaç, aşı ve biyolojik maddeler) ile ilgili sorunlar (% 1.43) 6.3. Serbest veteriner hekimlik mevzuatının yetersizliği (% 1.43) 6.4. Mezuniyet sonrası staj olmaması (% 1.43) 6.1. Mesleğin faaliyet alanı ve önceliklerin belirlenmemesi Mesleğin faaliyet alanı ve önceliklerin belirlenmemesi, Veteriner sağlık ara elemanlarının veteriner hekimlik mesleği icra etmeye çalışması, Mesleki uygulamalarda kamuda çalışan veteriner hekimlerle karşı karşıya gelmesi, Suni tohumlama hizmetlerinde Yetiştirici Birlikleri ile sorun yaşaması, Kamudaki veterinerlik hizmetlerinin özelleştirilmemesi. Çözüm olarak; Serbest Veteriner hekimler koruyucu hekimlik hizmetlerinde sözleşmeli olarak görevlendirilmeli, Serbest Veteriner hekim olarak mesleğinin icra eden meslektaşlarımız için meslek içi eğitim alma zorunluluğu getirilmeli ve uzmanlık yapma imkanları geliştirilmeli, Serbest Veteriner Hekimliğin standardizasyon ve akreditasyonu için kongre düzenlenmeli, Akredite ve yetkilendirilmiş veteriner hekimliğin etkin yapıya kavuşturulması, Suni tohumlama uygulama alanlarındaki problemlerde Merkez Konseyi ortak bir tavır belirlemeli, Küpeleme işinin merkez konseyi organizasyonunda serbest veteriner hekimlere yaptırılması, Serbest çalışan veteriner hekimlere sosyal güvenceler kazandırılmalı, Serbest veteriner hekimlerde uzmanlık yada branşlaşma yoluna gidilmeli. 6.2. Veteriner sağlık ürünleri (ilaç, aşı ve biyolojik maddeler) ile ilgili sorunlar Serbest veteriner hekimlik klinik ve polikliniklerinde satılan veteriner sağlık ürünleri etiketleri üzerinde fiyat istikrarının sağlanamaması, Bilinçsiz veteriner sağlık ürünleri tüketimi ve yetersiz denetim sorunları. Çözüm olarak; Veteriner ilaçlarının satışlarında mevzuat düzenlemelerinin yapılması, Veteriner sağlık ürünlerinin elden ve hekim olmayan kişiler tarafından değil veteriner hekim kontrolünde yapılması, Bazı serbest veteriner hekim meslektaşlarımızın asli görevlerini yapmayıp, ilaç satıcısı gibi çalışmaları kamuoyu nezdinde prestij kaybına neden olmuştur. Bu olumsuzlukların ortadan kalması için odalar daha etkin ve duyarlı çalışmalı. 6.3. Serbest veteriner hekimlik mevzuatının yetersizliği Serbest veteriner hekimlik mevzuatının günümüz koşullarına yetersizliği ve güncelleştirilmemesi. Çözüm olarak; İşyeri açmak isteyen veteriner hekimlere, ruhsat verme ve denetleme yetkisi Veteriner Hekim Odalarına verilmeli, Kamu kurum ve kuruluşlarındaki muayenehane, poliklinik ve hastaneler ilgili mevzuata göre ruhsatlandırılmalı, Hizmet noktasında serbest veteriner hekimlerle haksız rekabet oluşturacak ücret tarifesi uygulamaması için odaların belirlediği asgari ücret tarifesine uymalı, Serbest Veteriner hekimlerin muayenehane yönetmenliğinin değiştirilmesi ve denetimlerde odaların yetkilendirilmesi. 6.4. Mezuniyet sonrası staj olmaması Mezuniyet sonrası herhangi bir tecrübe kazanmadan veya uzun süre klinik hizmetleri dışında görev yapan veteriner hekimlerin klinik açması mesleki uygulama sıkıntılarına sebebiyet vermesi, İlk defa klinik açacak tecrübesiz veteriner hekimlerin mesleki tecrübe kazanacakları stajın olmaması, Çözüm olarak; Muayenehane açmadan önce serbest olarak çalışacak veteriner hekimlerin tecrübe kazanmak için odaların uygun göreceği kliniklerde belli bir süre staj görmesi. 7. Özlük hakları ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri (% 2.86) 5.1.Kamuda özlük hakları (% 1.43) 5.2.Özel sektörde özlük hakları (% 1.43) 7.1.Kamuda özlük hakları Kamuda çalışan veteriner hekimlerin aldıkları maaşın son yıllarda diğer meslek gruplarının çok gerilerinde kalması, Sürekli kırsal alanda görev yapmalarına rağmen hakkettikleri ücreti alamamaları. Çözüm olarak; Özlük haklarının düzeltilmesinin sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığından beklenmemeli, her kesimdeki veteriner hekimlerin mesleklerine sahip çıkıp kamuoyu oluşturmalı, -Özlük hakları ile ilgili olarak Tarım Bakanının ve meslektaşımız bürokratların aktive edilerek motive edilmesi. 7.2.Özel sektörde özlük hakları Özel sektörde düşük ücretlerle veteriner hekimlerin istihdam edilmesi, Veteriner hekim olmayan şahısların veterinerlik hizmetleri yaparak haksız rekabet sonucu piyasayı olumsuz etkilemesi. Çözüm olarak; Özel sektördeki ücret tarifesi odaların kontrolünde olmalı, Özlük haklarının iyileştirilmesi için her alanda çalışan veteriner hekimler mesleğine sahip çıkmalı ve duyarlı olmalı, Özel sektörde özlük haklarının iyileştirilmesi için kamuoyu oluşturulmalı. Sonuç olarak; Veteriner hekimlik mesleğinin sorunlarını, bizzat mesleği çeşitli alanlarda icra ederek yaşayan veteriner hekimler ortaya koymuş ve bu sorunlara ait çözüm önerilerinde de bulunmuşlardır. Veteriner hekimlik mesleğinin kamuoyu gözünde kaybettiği kanı yeniden kazanmak zorunda olduğu ve bunun meslek onuru için gerekli olduğu kadar, ülkemiz insanının sağlıklı yaşamı içinde çok önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Genel olarak veteriner hekimliğin kamuoyu vitrinine dünyanın en saygın bir mesleği olduğu vizyonuyla çıkması ve bu vizyonu gerçekleştirmek için ortaya koyacağı hedeflerle misyonunu gerçekleştirmek zorunda olduğu STRATEJİK PLANINI, Türk Veteriner Hekimleri Birliği önderliğinde en kısa zamanda gerçekleştirilmek zorundadır. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.