Oluşturulan forum yanıtları
- YazarYazılar
- Bayan PatiÜye
Güvercin hiç şüphe yok ki dilimizde bulunan üveymek kelimesinden gelir. Üveymek kumru güvercin gibi demkeş kuşların derinden ses çıkarmalarıdır. Zaten dilimizde yine bu aileden “üveyen” bir kuş manasına “üveyik” vardır. Güvercin de üveyici daha doğrucu “üvercin” bir kuştur. Nasıl ki “bıldırcın”a ve “bayırcın”a farik vasıflarına göre isimler verilmiştir.
Güvercin ailesinin ekseriya büyüklerine “güvercin” ve küçüklerine de “kumru” derler. Pek eskiden beri güvercin şarkta mukaddes bir hayvan olarak tanınmıştır. Tevrattaki tufan hikayesinde Nuh gemisinin güvercini Sümerlerin çivi yazılı tabletlerinde aynen mevcuttur. Şöhreti yüzünden adı masallara karışmış olan Babilliler kraliçesi Semiramis güya güvercin yumurtasından vücut bulmuş imiş. Ege medeniyetlerinde de güvercin Afrodit’in kuşu yani zürriyetin timsalidir. İsrail oğullarınca da güvercinin yüksek bir mevkii vardır. Çünkü kuzu kurban edemeyen fakirlerin kumru veya güvercin ikame edebilecekleri yazılıdır. İslamlarda da güvercin mübarek bir kuştur. Camilerin, türbe ve tekkelerin damlarını bu hayvan süsler.
Bugün güvercin takımına mensup takriben 550 yaşayan nevi vardır. Bu hayvanlar arzın hemen her tarafına yayılmışlardır. Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarında bulundukları gibi Antillerde ve cenup okyanusu adalarında da bulunurlar. Şarki yarımkürede neviler yeni dünyadan (garbi yarımküreden) daha çoktur.
Bu kuşların adetleri pek muhteliftir. Bazıları yuvalarını öteden beriden topladıkları çalıçırpı ile kaba bir tarzda ağaçlar üzerine kurarlar, bazıları zemin üzerine yaparlar. Bazıları münferit bir çift halinde yaşarlar, bazıları da koloni halinde dolaşırlar. Maamafi bütün güvercinlere şamil bariz bir vasıf vardır. O da su içerken başlarını kaldırmazlar, suyu bir çekişte içerler. Hayatları müddetince erkek ve dişi birbirinden ayrılmaz bir çifttir. Zaten güvercin zevci sadakatin timsalidir. Kuluçka zamanlarında erkek ve dişi yumurtalarını daima sıcak tutmak için yuvada nöbetle kalırlar. Her ikisinin de yavrularına pek büyük ihtimamı vardır. Güvercinlerin tarihtenevel (tunç devrinde) Ortaasya milletleri tarafından ehlileştirildiklerine dair vesikalar mevcuttur. Bugün ehli güvercinler cihanın her tarafına yayılmıştır. Milattan 35 – 30 asır evel Mesopotamya ve Mısır’da yemek için güvercin teksir ediliyordu.
YABANİ GÜVERCİNLER
Pek büyük farklar husule getirmesine rağmen bütün ehli güvercinlerin müşterek ceddi olmak üzere tahtalı güvercini (columba livia) denilen yabani güvercin gösterilebilir. Bu keyfiyet büyük tabiiyeci Darwin’ce malum idi. Zaten bu alim “tabii ıstıfa” nazariyesini ispat edebilmek için tecrübelerinin en mütebeddil ve “plastik” mevzuunu güvercin nevinde buldu. Nebatlarda gül ve hayvanlarda güvercin çok tenevvuu olan mevcutlardır. Darwin renkleri ne olursa olsun muhtelif tenevvular arasında birbiri ardınca üç tesalüp (çifleştirme) vücuda getirerek üçüncü nesilde elde edilen renk numunesinin yabani güvercinin rengine pek benzemediğini görmüştür.
Takriben 34 santimetre boyunda olan tahtalı güvercininin tüyleri kurşuni, boynunun yanları madeni parlaklığı havi yeşil renktedir. Kanatlarının üzerinde kara bir şerit vardır. Kuyruksokumu beyazdır. Hemen bütün Avrupa, Asya ve şimali Afrika’ya yayılmış bulunan bu hayvan taş kovukları, eski duvar delikleri içine yuva yapar. Üveyk denilen yabani diğer küçük bir nevi ormanlarda yaşar. Bizim erkeğine Kuskuğuk adı verdiğimiz beyaz gerdanlı büyük nevi de yine ormanlarda yaşar. Leylekler ve kırlangıçlar gibi yarı ehli halde meskenlerimiz civarında yaşayan güvercinler (cami güvercinleri) tahtalı güvercini ile üveyk arasında orta bir nevidir.
Yabani halde yaşayan güvercin familyasına mensup bir de kumrular vardır. Bu zarif ve naif hayvanların Avrupa’da ve bizde bir tek nevi mevcuttur. Yusufcuk dediğimiz bu nevi 30 santim boyunda sırtı kumrala çalar külrenginde, gözleri ve ayakları kırmızı, kuyruk kalemleri (tüyleri) siyahtır. Kumrular ilkbahar ve yazı ormanlarımızda ve meskenlerimiz civarında geçirirler, kışın hicret ederler. Çiftleşme zamanında (nisandan ağustosa kadar) erkeklerin üveymeleri pek gariptir.
GÜVERCİN NEVİLERİ
Bugün 150 ırkı mevcut
Bayan PatiÜyeBilgıler adına tşk
Bayan PatiÜyeAllahım sen once bıze sonra boyle ınsanlara akıl fıkır ver:)
Bayan PatiÜyeBayan Pati wrote:İlginize teşekkürlerPekı ihtıyac dahılınde denerım tekrar tşk
Bayan PatiÜyeİlginize teşekkürler
Bayan PatiÜyeKonuyu taşıma imkanınız varmı? tşk
Bayan PatiÜyeAşkı dile getıren guzel bır manzara teşekkürler
Bayan PatiÜyeMesela benim kızımın bazen göz yaşlarını yakalıyorum ve acaba üzddümmü dıye düşünüyorum
O kadar nazlıkı bışey ıstedınde yada topunu kaybettınde aglıyorRuyasında bıle garıp sesler cıkartarak agladına şahıdım
Bayan PatiÜyeMurat KUTAY wrote:PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER….GÜZEL BİLGİLER…Ben teşekkür ederim
Bayan PatiÜyeHalk arasında tabak hastalığı olarak bilinen, bütün çift tırnaklı hayvan türlerinde görülebilen bulaşıcı bir hastalıktır.
Aft Humması, ayak-ağız hastalığı (foot-mouth disease) isimleri de kullanılmaktadır.
Sığırlar, domuzlar, koyunlar ve keçiler hastalığa çok çabuk yakalanırlar. Bunun yanı sıra hayvanat bahçesindeki bazı hayvanlarla doğal hayattaki kirpi, fare, ceylan gibi hayvanlar da hastalığa yakalanabilmekte.
Öncelikli olarak hayvanın ağız içi, tırnaklar, memeler, işkembe de çeşitli (kesecikler) yaralarla karakterizedir. Hayvan, yaşına ve cinsiyetine göre hassasiyet gösterir. Şap hastalığının etkeni bir virüs olup, birbirinden farklı 7 tipi mevcuttur. Bunlar A, O, C, Sat 2, Sat 3 ve Asya 1 Tipi olarak adlandırır. Tiplerin içinde ayrıca çok sayıda alt tipler mevcuttur. Koruyucu aşılar buna göre hazırlanır.
Bulaşma
Hasta hayvanların sağlamlara teması, idrar, gübre, süt, sparma ile bulaşma olur. Ayrıca hastalık etkeninin bulaşmış olduğu deri, yem, yataklık, ot, su, bakıcı, nakil vasıtaları, hastalıklı etlerden yapılan salam, sosis, gibi ürünler ile fare, kuş, yılan, kaplumbağa, gibi taşıyıcılarla da bulaştırma mümkündür.
Şap, sürüler arasında direk temas ve havadaki virüsün teneffüs edilmesiyle bulaşıyor. Sap virüsü, karada rüzgar yoluyla kilometrelerce uzaklara taşınabiliyor. Suda ise mesafe daha da artıyor. Hasta hayvanların hareket etmesi şapı ayrı sürülere bulaştırabiliyor. Araçlar, aletler, tarım ürünleri ve insanlar da taşıma görevi görüyor. Virüs uzun süre etlerde,iliklerde, iç organlarda ve pastörize edilmemiş ürünlerde yaşayabiliyor.
Hastalık Belirtileri
İçi su dolu kabarcıklar ilk belirtiler. Diğer belirtiler arasında ise topallık, uyuşukluk, iştah kaybı ve sütten kesilme bulunuyor.
Hastaların ağızlarından ip gibi salya akar, ateş 40 -41 C, ağız şapırdatması ve sütten kesilme, dilinde, dişetlerinde, dudağın iç kısmında mercimek veya fındık büyüklüğünde su keseleri (veziküller) görülür. Takip eden günlerde ayak tırnak aralarında, memelerde, boynuz diplerinde, burunda enfekte yaralar oluşur.
- YazarYazılar