Oluşturulan forum yanıtları
- YazarYazılar
-
Murat KUTAY
ÜyeAllah gönlüne göre nasip eder inşallah ..:flowers::flowers::flowers:
Murat KUTAY
Üyealuperu wrote:Kedim rahatsızlanınca veterine götürdüm ve kan tesleri yapıldıktan sonra Calci virüs ün bulaştığını söylediler.Damağında ve dilinde yaralar var.10 gündür ne yemek yiyor nede su içiyor,ilk güne göre durumu iyi ama aç olduğu için durgun.10 gündür sabah,akşam 60 cc %5 lik dekstroz ve %9 Sodyumklorür deri altı veriyoruz.yemek yemeye çalışıyor ama ağzının acımasından dolayı geriçekiliyor.kontrol ettiğimde dili ve damağı kırmızı.ağzına yaklaştırmıyor,fazla zorlarsanda hıçınlaşıyor ve saldırganlaşıyor.şimdi ne yapmalıyım?Yemek yemeyerek sadece serumla nekadar dayana bilir ki?bu yaraların geçmesi için önerisi olan varmı.ya da yemek yemesini nasıl sağlarım?dostum geçmiş olsun …
seninde belirttiğin gibi hastalık viruslardan meydana gelen bir hastalık ve uygun bir bir kesin tedavisi bulunmamaktadır..
Korunma düzeyinde ancak aşılama ile sonuç alınabilir..
hastalığa yakalanıldığında ise yapılacak şeyler sekonder enfeksiyonları önlemek ve uzun süren iştahsızlığa karşı sıvı tedavisini eksik etmemektir..
Öncelikle yapılacak iş eğer solunum güçlükleri yaşıyor ise buhar tedavisi hayvanı rahatlatacaktır,bu nedenle ihmal edilmemelidir..
Daha sonra oluşabilecek sekonder enfeksiyonları önlemek amacıylam mutlaka hastalık atlatılıncaya kadar hekiminizin tavsiye ettiği şekilde antibiyotiklere devam edilemlidir..
Önemli bir noktada hayvandaki stomatit ve ülserler nediyle iştahsızlık bulunmasıdır..eğer yedirebiliyorsanız sıvı gıdalarla zorla besleme yapmalısınız..eğer böyle bir yöntem uygulayamıyorsanız mutlaka serumlarla düzenli olarak sıvı tedavisine devam edilmelidir..
ağızdaki dejenerasyonun çabuk toparlamasını sağlamak için ise hayvanlar için üretilmiş spreyler kullanabilir,bunun yanında insanlar için ağız yaralarında kullanılan gargara veya diğer bileşiklerde eğer uygulanabilirse kullanılabilir..geçmiş olsun…
Murat KUTAY
Üyeevet reklam yapmak gibi olmasın da
Murat KUTAY
Üyebelal wrote:hayvanlara igne yapmada problem olursa; bunun yerine hiç farklı bir yöntemle vitamin verme yolu yokmu hayvanlara teşekkürleroral yolla yutturulan mıknatıs büyüklüğünde vitamin depoları var..1 yıl boyunca hayvanın vitamin ihtiyacını karşılıyor..veteriner hekiminizle irtibata geçip bu yönde kullanılan preparatları kullanabilirsiniz..
Murat KUTAY
Üyeonun özeline yazmıştım ama bakmadan burda sitem etti..bu kadar isatekli arkadaşlara ihtiyacımız var…
cefrinn bu arada sana uygun bir yer bulamadım nereye yönetici yapalım seni ?
Murat KUTAY
Üye“Hayvan Hastalıkları” Atanan Moderatörler
baytar11
Moderatör İzinleri:
Mesajları düzenleyebilir
Mesajları silebilir
IPleri görüntüleyebilir
Konu açabilir/kapayabilir ve ayırıp/birleştirebilir
Konuları yönetebilir (ayırma, taşıma, kopyalama, birleştirme)
Bu kullanıcı yönetemediği forumlara konu taşıyabilirhayırlı olsun ….
Murat KUTAY
ÜyeMurat KUTAY
ÜyeMurat KUTAY
ÜyeMurat KUTAY
ÜyeNASIL ODADAN VERİYORLAR? SAĞLIK RAPORUNU HÜKÜMET VETERİNER HEKİMİ VEREBİLİR..
Murat KUTAY
Üyehotfile e yönlendirdik dosyaları yine yoğunluk oldu .. nası yapcaz ?
bu arad mehmet nası gidiyo askerlik sana ulaşmayı çok denedik ama ne askeriye telefonundan nede cepten ulaşamadık sana ?
Murat KUTAY
Üyegwff wrote:Merhaba.Benim kedim tam 5. gün önce balkondan 3. kattan aşağıya düştü. Aynı gün yakın olan Veteriner’e götürdüm. Çenesinin çatlak, 3. ayağının da kırık olduğunu düşündüğü ancak röntgen yapılmadan kesin birşey söyleyemeyeceğini söyledi. Ayrıyetten ben 17. yaşında ve öğrenci olduğumu anlattığım için ilerki sürecin çok masraflı olacağı için beni Şişli de yeni açılan Rehabilitasyon ve Kısırlaştırma Merkezi’ne yolladı. Cuma-Cumartesi ve Pazar günleri kapalı olan Merkez’e kedimi Pazartesi götürebildim. Orada röntgen çektiler ve tam iyi haberi almışken kötü haberi verdiler. Çenesinin çatlak olmadığının ve sadece öndeki ayağının kırık olduğunu söylediler. Lakin bu kırık çok kötü durumdaymış ve 2. seçenek varmış. Birincisi orada desteklenmeyen diski taktırmak, ikincisi ise orada kemiği yapıştırmayı denemek. İkinci seçeneği seçmeden önce birçok Pet’lere bakan hastaneleri araştırdım, başka forumlara da konu açtım, dedikleri hastanelere de başvurdum-sordum ama bir çözüm bulamadım. Bu araştırma sürecim Salı’ya kadar sürdü ve bugün sabah kedimi gittiğim Merkeze tekrar götürdüm. Bugün doktor olmadığı için yarın operasyonu yapılmış bir şekilde alacağım.
Şimdi çok merak ettiklerim şunlar Veteriner kardeşler:
1) Hiçbir operasyon yapılmadan kedim evde tam 5.(Doktor bulunmayan bugünü de sayarsak 6.) gün oturdu. Bu süreç içerisinde kırılmış olan kemik kendi kendine yanlış bir şekilde yapışmışmıdır? Yapışırsa ne yapılabilir?
2) Yapıştırma süreci normal geçerse ve kemik kendi kendine yapışmamışsa, disk takılmadığı için kedim acı çeker mi? Eskisi gibi yürür mü? Disk taktırmamanın zararları nelerdir?Kedim eskisi gibi olmayacak diye çok endişeleniyorum. Lütfen bana bir şeyler söyleyin
Geçmiş Olsun ..
Öyle tahmin ettiğiniz gibi kemik dokunun yapışması gibi bir durum yoktur..İki kırık arasının kemik doku ile kapanması yaklaşık 20 – 30 gün sürer..Öncelikle bölgeye fibrin doku ağ örer daha sonra kemikleşmeye kadar süren bazı reaksiyonlar gerçekleşir..Bu nedenle kırıkların başlangıcındaki örülen ağ tekrar düzeltmelerde sorun çıkarmaz..ama kemikleşme dokusu oluşmaya başlamışsa o zaman sorunlar çıkar,,tekrar kırılıp tekrar aynı reaksiyonların oluşması beklenir…bu nedenle henüz geçirilen süre bir problem çıkarmaz..
Kırık iyileşme sürecinde en dikkat edilmesi gereken hekimin tam olarak keimleri sabitledikten sonraki dönemde kırık bölgesinin hareket ettirilmesini önlemektir..hareket halinde tekrar tekrar aradaki doku parçalanır ve tekrar oluşum sürecine girer ve yanlış olarak birleşmelere neden olabilir..Murat KUTAY
Üyegözdee wrote:Bugün oğlumu hayvan hastanesine götürdüm öyle güzel ilgilendiler ki çok mutlu oldum:) veteriner kaplumbağam çok küçük olduğu için iğne yapamayacağını söyledi sakat kalabilir dedi antibiyotik verdi şırıngayla ağzına nasıl vereceğimi gösterdi nasıl bakmam gerektiğini anlattı iyileşecek inşallah ama iyileşmezse iğne yaparız riskleri göze alıp dedi ama oğlum iyileşecek inanıyorum:)
Ama antibiyotiği kaç kere vericem günde onu sormayı unuttum:(
adı:macrol 250mg yardımcı olurmusunuz…yani o kısıma muayene eden veteriner hekim karar veriri.. kilo , hastalığın durumu gibi durumlar göz önüne alınır ve ona göre doz ayarlanır…sabah- akşam 2-3- damla genel kullanımdır ama duruma özel dojaz ayarlanabilir..
Murat KUTAY
Üyecrying.m wrote:Gösterdiğiniz kaynağın tarihi 2003 yılı olması dikkatinizi çekmedi sanırım…
Şu an ülkemizde bildiğim kadarıyla ruhsatlı bir tek domuz çiftliği yok kalan ruhsatsız olan çiftlikler de elindeki hayvanı eritme çabası içerisinde diye biliyorum.Malumunuz AB ülkelerinde ve tüm dünyada en çok tüketilen et domuz etidir.Bu sebeple AB uyumluluk sürecinde ülkemiz veteriner fakültelerinde domuz yetiştiriciliği ve domuz hastalıkları gibi konularda eğitim verilmesi için baskı yapılmaktadır.Ayrıca domuz etinin ülkemizde en onemli ekonomik yönü turistik beldelerde otellerde yabancı misafirlere sunulmasıdır.Birazcık düşünürsek yasal olarak oralara pazarlamak varken kimse el altından vatandaşına bunu yedirmeye çalışmaz diye düşünüyorum.Ayrıca diğer gıda ürünleri ile alakalı düşüncelerin tamamına katılıyorum.
Dediğinizde haklı olabilirsiniz ama işte 2009 habari :
http://www.giresunvho.org.tr/haber_detay.asp?haberID=280
tamamı ruhsatsız 87 çiftlik ve 1 milyon domuz …
Murat KUTAY
ÜyeImraHor wrote:Merak ettiğim şöyle de bir yanı var.Geçende de birisi çıkmış vay sütte eşek sütü var.Yahu Türkiye de kaç tane eşek var da onları buldun da sağdın da süte karıştırdın.
Şimdi burada da domuz Türkiye de ne kadar yoğunlukta var acaba?Ülkemizde domuz yetiştiren yerler var mı?
Hadi cevabınız var oldu ama elle sayılırdır muhtemelen.Bu kadar az populasyonu kontrol altında tutamıyor muyuz merak ediyorum.Bugün ülkemizde ne acıdır ki 80’nin üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir. Ülke coğrafyasında dağılımı ise şöyle: Eskişehir, Çorum, Kastamonu, Manisa, Isparta, Kayseri, Mersin, Bilecik, Erzincan, Adana, Denizli, Bursa (Karacabey,Ertuğrul köy, Hançerli Köy, Çınarlı Köy) Burdur, Gökçeada, ızmir (Menemen, Kısıklı Köyü) Balıkesir, Afyon(Emirdağ), Kütahya, ıstanbul (Arnavutköy, Ayazağa, Acımaşlı köyü, Habibler, Kemerburgaz, Beykoz, Terkos, Cendere, Halkalı, Polonezköy, Zeytinburnu, Çorlu) vs.
Bu çiftliklerde yılda 1 milyonun üzerinde (yanlış duymadınız) domuz, kesimhanelere gitmektedir. Kesimhanelere gelince,bir çoğu sucuk,salam, sosis imalat hanelerinin bünyesinde bulunmakta bir kısmı kaçak kesimhanelerde, çok azı da Belediyelerin kontrolunda olan kesimhanelerde kesiliyor. ıstanbul’da Sütlüce Belediyesinin kesim hanesi en meşhurlarındandır.
- YazarYazılar