Oluşturulan forum yanıtları
- YazarYazılar
-
tweety
ÜyeKoloni Kontrolü
Temizlik uçuşları tamamlandıktan sonra çevre ısısı 15°C’ye yükseldiğinde koloniler kontrol edilir.
Kovan kontrolü için körük yakılır ve kovanın uçuş deliğinden hafif duman verildikten sonra kovanın üst kapağı açılır. Örtü bezi veya tahtası kaldırılır. İçten yapılmış olan dolgu ve örtü bezlerinden gereksiz olanlar alınır. Temizlik sırasında arılı ve ballı çerçeveler, temizlenmiş kovanlara yerleştirilir. Boşalan kovan temizlenir ve yeniden kullanılmaya hazır hale getirilir.
Yapılan ilk kontrollerde, kovan iç tabanı temizliğine ağırlık verilir ve buradan çıkan atıklar etrafa dökülmeyip toprağa gömülür. Kontrollerde, ana arının varlığı, besin stokunun durumu, hastalık ve genel davranışlar gözden geçirilir.
Arılı çerçeveler incelenirken kovan üzerinde tutulmalıdır. Çünkü ana arı ve genç arılar kovan dışına düşebilir.
Bu aşamada, üzerinde arı bulunmayan kırık ve kullanışsız, siyah petekli çerçeveler alınır, eritilerek mum yapılır. Her yıl kuluçkalıktaki peteklerin yarısı yenilenir.
Kovan içi kontrollerde ana arının yumurtlama durumu, yavrulu çerçeve bal stok miktarı ile arı mevcudu incelenir. Böylece ballı ve boş çerçeveler tespit edilir. Sonraki kontrollerde koloni gelişme hızı takip edilir. Bu notlar her koloni için ayrı bir karta işlenir. Kovan içi kontrolleri 12 günde bir yapılmalıdır. Yapılan kontrol sonunda, her koloninin genel durumu kayıt defterine (bakınız koloni kartı) yazılmalıdır.
Boş Kovanların Temizliği
Tecritli kovanlar çamaşır sodası ile yıkanarak, durulanır ve iki gün süre ile güneşte bırakılır.tweety
ÜyeGıda-Besin Varlığının Kontrolü
Gıda kontrolünden amaç kovan içerisindeki bal ve polen durumudur. Erken ilkbaharda yapılan kontrolde besin stokunun yetersiz olduğu durumlarda bal, kek veya koyu şurupla besleme yapılmalıdır. Koyu şurup; bir ölçü suya 2 ve 3 ölçü şeker katılarak yapılan şuruptur. Daha sonra 1ölçü su 1 ölçü şeker oranında şurup hazırlanarak besleme yapılmalıdır. Yapılacak olan bu şuruplama koloninin gelişimini hızlandırarak bal sezonuna güçlü olarak girilecektir. Kolonilerde yemlemeye (şurupla besleme) nektar kaynaklarının başlamasından 5-6 hafta önceden başlanmalı, hızlı nektar akışının başlamasına kadar devam edilmelidir.
Hastalık ve Parazit Tespiti
Arılıkta yıl boyunca görülebilecek nosema, yavru çürüklüğü ve paraziter hastalıklara karşı önlem alınmalıdır. Herhangi bir hastalık veya parazit görüldüğünde-şüphe edildiğinde, hastalığın kontrolü ve mücadelesi için mutlaka bir uzmana danışılmalı ve uzmanın görüş ve önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir.
Kış aylarında arıların faaliyetleri çok sınırlıdır. Arılarda aktif dönem kışın sona ermesiyle yeniden başlar. İşçi arılar temizlik uçuşu yaparak dışkılarını kovan dışına bırakırlar. Soğuk ve şiddetli geçen kış aylarında bazı kolonilerde ağır kış kayıpları meydana gelebilir, ana arı kayıpları olabilir ve bunun sonucunda koloni düzeni bozulur. Bu nedenle arıcılar erken ilkbaharda, hava koşullarının uygun olduğu öğle saatlerinde koloni kontrolleri yapmalı, anasız ve zayıf kovanları gözden geçirerek önlem almalıdır. Arıların doğal koşullardan en iyi şekilde yararlanması ve bal üretmesi için iyi bir bakım, yeterli besleme ve koloninin bilinçli biçimde yönetimi şarttır.
İlkbahar Bakımında Nelere Dikkat Edilmelidir?
Arılığın Düzenlenmesi
Arıların kovanlarını şaşırmamaları için kovanların farklı renklerde boyanması yararlıdır. Rutubeti önlemek için kovanların taş, tuğla gibi takozlar üzerine alınarak yerden 20-25 cm kadar yükseltilmesi gerekir. Uçuş başladıktan sonra kovanların yerleri kesinlikle değiştirilmemelidir.2 m 2 m 2 m
3 m 3 m 3 m 3 m
2 m 2 m
Koloniler aralarında yan yana en az 2 metre, arka arkaya en az 3 metre kalacak ve birbirinin tam arkasına gelmeyecek şekilde yerleştirilmeliditweety
ÜyeDip Tahtası Kontrolü Ve Temizliği
Arıların ilk uçuşa çıktıkları görülünce kovan dip tahtasının temizlenmesi gerekir. Bu tahtada görülen durum incelenerek petek ve arıların durumu hakkında bilgi edinilmeğe çalışılır. Bazen hava şartları kovanın dışarıda tamamen açılmasına elverişli olmaz. Hava sıcaklığının yeterli olmadığı bu günlerde petek gözleri içerisinde bulunan larvaların( kurtçukların ) üşüyüp ölmesini engellemek için ilkbahar başlarında sadece dip tahtası üzerinden incelemeler yapılır. Ayrıca üzerinde nem ve su biriken dip tahtalarının acil olarak değiştirilmesi gerekir.
Bazı kovanlarda dip tahtası kovan gövdesinden ayrı bir parça halindedir. Bu çeşit kovanların temizliği sırasında temiz bir dip tahtası bulundurularak dip tahtası temizlenecek olan kuluçkalık bunun üzerine oturtulur. Dip tahtası ayrı olmayan kovanların temizliği ise hava şartlarına göre 16-20 derece civarında ise yerinde, havalar soğuk ise kapalı bir yerde açılıp arılı ve ballı çerçevelerin temiz başka bir kovana aktarılması ile gerçekleştirilir. Dip tahtası temizliğinde el demiri kullanılmalı, temizlik esnasında kullanılan körük dumanı bol ancak kızgın olmamalıdır. Kızgın duman arıları saldırgan hale getirir. El demiri yardımıyla dip tahtası üzerindeki mum kırıntıları ve diğer artıklar temizlenir ve kovan dışına alınır. Ancak alınan mum kırıntılar sağa sola atılmamalı, içinde su bulunan bir kapta biriktirilir veya kısa zamanda yakılır. Aksi halde yağmacılığa ve hastalıklara davetiye çıkartılmış olunur.
Çerçeve Kontrolü
Çerçeve kontrolünde küflü, aşırı esmerleşmiş, kırık, çatlak çerçeveler kovandan çıkartılarak yerine önceki yıldan kalan balı süzülmüş, temiz çerçeveler yerleştirilir. İşlenmiş petek yoksa verilecek çerçeve en sona yerleştirilir. Kırık çerçeveler kovanda bırakılırsa arılar burada yapacakları onarım sırasında erkek arı gözü yaparak kolonide erkek arı mevcudunun artmasına sebep olurlar. Esmerleşmiş ve küflü çerçevelere ana arı istekli yumurta bırakmaz bu da koloninin zayıflamasına ve ürün kaybına neden olur. Eğer kovan içindeki mevcut arı miktarı çerçeveleri dolduramıyorsa boş çerçeveler alınarak alan daraltılır ve kovan iç sıcaklığı temin edilir.
Çerçeve kontrolü sırasında çerçeveler kovan üzerinde tutulmalı, fazla yükseğe kaldırılmamalı. Aksi halde ana arının bulunması durumunda ananın dışarı düşmesine neden olunur. Ayrıca kovan uzun süreli açık tutulmamalı aksi halde yavrular üşütülerek kovan iç düzeni bozulur ve sırlı bala yağma başlar.
Ana Arının Kontrolü
Kolonide ananı olup olmaması doğrudan koloninin sürekliliği ile ilgilidir. Eğer kontrollerde ana arı görülemez ise günlük yavru durumuna bakılır. Eğer kovanda günlük yavru mevcut ise ana arı büyük ihtimalle mevcuttur. Hem ana arı hem de günlük yavru görülemez ise hazır bulunan ana arı usulüne uygun kovana verilir. Hazırda ana arı yoksa, bu koloni başka bir koloni ile birleştirilir veya analı bir kovandan açık yavrulu bir çerçeve alınarak anasız kovana verilip ana memesi yapması sağlanarak kovan analandırılır.tweety
ÜyeİLKBAHAR BAKIMI
Koloni Kartı
Kovan No: VERİLEN ALINAN
Ana Arının Yaşı:
Kontrol Tarihi Ana Yavru Arılı Ballı Polenli Hastalık Şurup Kek İlaç Mumlu Bal Yavrulu Oğul
Açık/Kapalı Çer. Çer. Çer. Durumu Çıta (kg) Çer.Arıların ilkbahar muayenesinden maksat, arıların kışı nasıl geçirdiklerini, kovanda mevcut gıda miktarını, ana arının var olup olmadığını, var ise yumurtlama durumunu, işçi arı miktarını, kovanda küflü petek olup olmadığını, kovanlara arız olan hastalık ve zararlıların bulunup bulunmadığını kontrol etmek için kovanı açıp çerçeveleri teker teker çıkarıp muayene etmektir.
İlk Kontrol ve Zamanı
Eğer kovanlarımız kapalı arılıklarda ise, koloniler bölgedeki son don tehlikesinden sonra kapalı arılıklardan dışarı çıkarılır. Kovanların kapalı arılıklardan dışarı alınma zamanı bölgelere göre değişim gösterir. Genel bir tabir olarak sahil kesimlerde kovanlar kapalı arılıklara alınmazken diğer bölgelerde kovanlar söğüt ağacı yapraklarının açmaya başlamasıyla dışarı alınır. Akabinde havaların yeteri derecede ısındığı, erik ağaçlarının çiçek açtığı andan itibaren, güneşli, açık sakin bir günde sıcaklığın gölgede 16-20 derece olması halinde saat 11 ile 14 arası kovanlarda ilk muayene yapılabilir.
Kovanları kışlıktan çıkardığımızda veya kış mevsimini dış ortamda geçiren arılarımız ilkbaharda ilk uçuşa çıktığında; uçuşun kalabalık oluşu ailenin kuvvetli olduğunu ve bu ilk uçuştan sonra arılar arka bacaklarındaki sepetçiklerde çiçek tozu ( polen ) ile kovana dönüyorlarsa ailenin sağlının yerinde olduğu anlaşılır. Ama yinede kovanı uygun bir zamanda açıp koloniyi incelemek gerekir. Kolonilerin kontrolleri sırasında koloniyi üşütmemeye özellikle dikkat edilmelidir.tweety
ÜyeARICILIKTA MEVSİMSEL BAKIM İŞLERİ
Arıcının Takvimi
İlkbahar bakımı ve beslemesi, Türkiye genelinde 15 Şubat-30 Nisan tarihleri arasında bölgenin iklim koşullarına bağlı olarak yapılır (Bakınız 3. Bölüm). İlkbahar beslemesine yörede bulunan badem, erik vb. ağaçların çiçek açması ile başlanır.
Narenciye balı hasadı
Üçgül balı hasadı
Yayla, ayçiçek balı hasadı
Çam balı hasadı
Sonbahar bakımı ve beslemesi Türkiye genelinde 15 Ağustos-31 Ekim tarihleri arasında bölgenin iklim koşullarına bağlı olarak yapılır ). Sonbahar bakımı için en uygun dönem bal hasadının yapılmasından sonraki dönemdir.
tweety
ÜyeOğul Verme Eğilimi
Oğul verme eğilimi açısından koloniler farklı özellikler göstermektedir. Haydak (1960), oğul eğiliminin oluşumunda koloninin karşılaştığı iç ve dış etmenlerin, bireylerin fizyolojik yapıları ve kalıtımları ile birlikte olduğunu bildirmektedir. Morris (1981) ‘ e göre oğul verme % 85 genetik, % 15 koloni idaresine bağlıdır. Ancak yetiştiricilikte oğul vermeyi önlemek olasıdır. Gary ve Morse (1962), Morris (1981), oğul vermenin kalıtsallığının yüksek olan ırklarda ana arı memelerinin bozulabileceğini ve ana arı memesi yapımının sonunda bunun mutlaka oğul verme ile sonuçlanmayacağını bildirmektedir
SONUÇ
Bal arılarında oldukça geniş bir varyasyon bulunmaktadır. Bu nedenle çeşitli ırklarda veya hatlarda morfolojik ve davranış özellikleriyle ilgili farklılıklar bulunmaktadır. Bal arılarında ekonomik önemi bulunan bir çok karakteri aynı hatta toplamak ancak ıslah yoluyla olasıdır. Bu konu üzerinde çalışan araştırmacı ve ıslahçılara bu özellikler açısından çok büyük araştırma olanakları doğmaktadır.
Ekonomik değeri olan ve yetiştirmesi arzulanan karakterler, yöresel koşullara uyum gösteren, iyi huylu, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı ve yüksek verim veren arı hatlarının geliştirilmesi yönünde yapılmalıdır. Günümüzde bölge koşullarına uyum gösteren arı ırk veya tiplerinin geliştirilmesi, ekolojik yönden son derece uygun ülkemizin arıcılık potansiyeline yeni boyutlar kazandıracaktır.
Arıyı tanımadan, arıların hangi şartlarda nasıl bir davranış içinde olacaklarını ve neler istediklerini bilmeden başarılı bir arıcılık yapışması imkansızdır. Arıcılıkta üstün bir verime ulaşmak için modern arıcılık tekniklerini öğrenmek ve uygulamak şarttır. Bunun içinde sürekli olarak yeni gelişmeleri ve yeni teknikleri takip etmek, araştırmak ve öğrenmek gayreti içinde olmak gerekmektedir.tweety
ÜyeSokma Davranışı
Hijyenik davranış denemelerinde birçok karakter yanında sokma davranışının incelenmesi özel bir önem verilmiştir. Amerikan Yavru Çürüklüğüne karşı denenen Van Scoy ve Brown hatları ve bunların F1 melezlerinde sokma davranışı incelenmiştir. 7 Van Scoy kolonisinde belirli bir süre içerisinde yapılan 98 ziyarette yalnız bir sokma olayı gözlenirken, Brown kolonileri aynı günde 98 ziyarette 143 sokma olayı göstermişlerdir. Gerçekten sokma özelliği yönünden iki hat belirgin bir şekilde karakter ayrılığı ortaya koymuştur Rothenbuhler (1964).
Hastalıklara karşı direnç gösteren arılar genellikle melez döller olup, kuluçkalığın ölü larvalardan temizlenmesi ve koloninin kendini arıcıya karşı koruyabilmesi (sokma davranışı) üstün özellik gösteren döllerde genel karakterin bir göstergesi niteliğindedir. Eğer hijyenik davranış ile sokma davranışı ile sokma davranışı aynı karakter altında oluşuyorsa hijyenik kolonilerin geriye melezlenmiş dölleri de sokucu olmak durumundadır. Rothenbuhler (1968) yaptığı araştırmada bu durumun tersini ortaya koymuştur. Geriye melezlenmiş 29 kolonin sokma davranışından 1 veya 2’den çok lokusun etkili olduğunu ; geriye melezlenmiş kolonilerde sokma davranışı ile hijyenik davranışın farklı genlere bağlı kantatif bir karakter olduğu ve kalıtsallığın yüksek olduğu saptanmıştır.
Polen ve Nektar Toplama Yeteneği
Arıların davranışları ile ilgili diğer çalışmalar, özellikle yalnız bir bitki türünün polenini toplayan ve nektar kaynağından daha hızlı yararlanabilen arılar yetiştirme yönünde olmuştur.
Bal arısı, bir çok bitkinin tozlaşması yönünden tarımsal alanda bir yer almaktadır. Bu nedenle bal arısı, yetiştirilmesi istenen bitkinin polenlerini çok iyi bir şekilde toplayabiliyorsa ve ondan yararlanabiliyorsa gerek bitki tozlaşması gerekse kendi besinini sağlama yönünde olsun önemli rol oynamaktadır. Bu yönde ilk çalışmalar Mackensen ve Nye (1965, 1968, 1970), tarafından belli bir bitkinin polenini toplama yönünden yapılmıştır. Araştırmacılar kolonilerin polen toplama aktifliğini saptamaktan sonra bu karakterlerin bir katılım faktörü olduğunu öne sürerek programlarını bu yönde geliştirmişlerdir. Mackensen ve Nye (1965), işaretli 356 koloninin tarlacı işçi arılarının yonca (Medicago sativa) polenini toplama eğilimi açısından 5. Generasyonda çok yüksek varyasyon saptamışlardır. Bal arılarının yonca poleni toplama eğilimi açısından gösterdikleri bu varyasyonunu birçok genin determine ettiğini ve eklemeli gen etkisini gösterdiğini vurgulamışlardır. Daha sonraları Cale (1971), bal arılarının diğer bitkilerine oranla yonca poleni toplama özelliklerini tek taraflı (Recurrent) seleksiyon kullanarak ortaya koymuştur. 3. jenerasyon sonunda, bal arılarının yonca bitkisine özel eğilim göstererek, yüksek derecede çalıştıklarını saptamıştır. Bu sonuçlar bal arılarının polen toplama eğilimi açısından geliştirilecekleri ve kalıtsallığının yüksek olduğunu göstermektedir.
Bal arılarının nektar toplama yeteneklerinin farklılığını ortaya koymak amacı ile bir laboratuar çalışması yapılmıştır. Aynı koloniden alınan arı grupları, şeker şurubunu toplam yönünden aynı sonuçları vermesine karşılık, değişik kolonilerden alınan arılar toplama eğilimi bakımından performansı gösterememişlerdir. Bu nedenle toplama hızları birbirinden ayrıcalık gösteren hızlı ve yavaş istifçi koloniler iki yönlü seleksiyonla geliştirilmişlerdir. 3. jenerasyon sonunda hızlı istifçi hatlar 20 ml.’lik şeker şurubunu 3.8 günde, yavaş istifçi hatlar ise aynı miktarı 10.3 günde tüketmişlerdir. Kontrol kafeslerinde farklı toplama eğilimi gösteren arılar, arılıklarda nektar akımında aynı özelliklerini korumuşlar, hızlı istifçi koloniler, yavaş istifçi kolonilerden daha çok nektar getirmişlerdirtweety
ÜyeYALANCI ANA ARI OLUŞUMU
Koloni herhangi bir nedenle ana arısını yitirir ve yeni bir ana arı yetiştiremez veya koloniye yeni ana arı yetiştirmesi için müdahale edilmezse kolonide ana arı feromonlarının etkisi ortadan kalkar. Ana arı ve salgıladığı feromonlar olduğu sürece, bu feromonlar işçi arıların yumurtalıklarının gelişmesini önler. Yavru feromonlarınında işçi arıların yumurtalıklarının gelişmesini engelleyici etkisi yavru olduğu sürece işçi arıların yumurtalıkları yine gelişemez. Fakat bir süre sonra yavrular kuluçka sürelerini tamamlayarak ergin arı olur ve yavru feromonu da kesilir. Bunun sonucunda kolonideki bazı işçi arıların yumurtalıkları gelişir. Ancak bunlar anatomik vefizyolojik olarak gerçek bir dişi değildirler. Çiftleşme uçuşuna çıkmazlar ve dölsüz yumurta bırakmaya başlarlar. Yumurtlayan bu işçi arılara “yalancı ana” adı verilir.
Yalancı analı bir koloninin tekrar normal bir koloni durumunda getirilmesi çok zor, hatta genellikle mümkün olmamaktadır Genç (1994).BAL ARILARINDA KALITIMIN DAVRANIŞLAR ÜZERİNE ETKİSİ
Birbirinden farklı özellikle gösteren arı ırklarının davranışlarının geçiş varyasyon gösterdiği uzun yıllardan beri bilinmektedir.
Kunter ve Maekensen (1952), Rothenbuhler (1967), arıların davranış farklılıkları üzerinde çalışmalar yaparak farklı ırklara ait arıların karakterlerini izleme olanağı bulmuşlardır. Davranışın genetik analizi için kolonideki işçi arı kompozisyonunun genetik açıdan homojen olması gerekmektedir
Böylece bir homojenlik akrabalı yetiştirilmiş hattın F1 melezleri ile sağlanabilir. F1 ana arısından elde edilen parental akraba hattının ana arısına geri melezlenmesi ile koloni oluşturulur. Bu teknik bal arılarının hijyonik davranış farklılıklarının analizinde temel kural olarak kullanılmaktadır.
Bal arılarında geliştirilmesi istenen ve ekonomik önemi olan karakterler genelde bal verimi ve yumurtlama hızının arttırılması yönünde yapılan çalışmalardır. Ancak davranış ve morfolojik karakterlerinden bazılarını ölçme zorluğu, kolaylıkla saptanabilen veya görülmeyen bazı kalitatif karakterlerin kalıtsallığının ekonomik önemde olan ve üzerinde yoğun çalışmalar yapılan karakterin kalıtımları üzerinde durulacaktır Teknik Arıcılık ( 1989, Sayı 23).
Yumurtlama Hızı ve Bal Verimi
Bal arılarının akrabalarının yetiştirilmiş hatlarında onların F1 ‘lerinde ve bazı ticari anaçlarında yumurtlama hızı ve bal verimi üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmada hibrit döllerinin kendisini oluşturan en yüksek verimini anaçlardan daha üstün özellikte olacağı düşünülmüştür Cale ve Gowen ( 1956).
F1 ana arılarının yumurta üretimi, ebeveynlerin gösterdiği değerin % 105 ile % 166 ‘sı oranında olup, ortalama üretim % 35.5 ‘e yükselmiştir. F1 ‘lerin bal üretimi miktarı % 96 ile % 129 arasında değişmekte, ortalama üretim ebeveynlerinden % 14.1 yüksek bulunmuşturtweety
ÜyeARILARIN DAVRANIŞLARINDA FEROMONUN ETKİSİ
Ana arı feromonları, çiftleşme feromonları, alarm feromonları, masaof feromonu, ayak içi feromonu gibi feromonlar başta olmak üzere; bal arılarında 31 farklı feromonun mevcut olduğu tespit edilmiş olup, bunlardan sadece 13 tanesinin özellikleri bilinmektedir.
Ana arı feromonları işçi arıların yumurtalıklarının gelişmesini önler, işçi arıların düzen içerisinde çalışmalarını sağlar. Çiftleşme feromonları çiftleşme uçuşu sırasında erkek arıları etkiler, feromon yoğunluğunu izleyen erkek arılar ana arıya ulaşır ve onunla çiftleşirler.
Koloninin savunmasıyla ilgili bir işçi arı rahatsız edildiğinde veya yuvası için bir tehlike sezdiğinde abdomenini kaldırarak iğne çemberini açar, iğnesini çıkarır ve bazen iğnesinin ucunda 1 damla arı zehiri salgılar. Kanatlarını hızlı bir biçimde çırparak alarm feromonlarının çevreye yayılmasını sağlar. Böylece diğer arılar uyarılır ve tehlike kaynağı araştırılarak saldırılır.
İkinci bir alarm feramonu olan 2 heptanon adlı bileşik işçi arıların mandibular bezlerinden üretilir. Ana arılar, erkek arılar ve gözden yeni çıkmış genç işçi arılar, 2 heptanon üretmezler. Arıların 2 heptanonu niçin ve ne zaman kullandıkları henüz tam olarak bilinmemektedir. Kovan içine giren yabancı ve yağmacı arılar 2 heptanon ile işaretlenir. Çiçekler üzerine sürülen 2 heptano arıların bu çiçeklere yaklaşmasını önlemektedir. Arıların nektarı alınmış çiçekleri bu madde ile işaretleyerek diğer arıların uğramasını engelledikleri sanılmaktadır.
Nasanof, feromonu işçi arıların 7. Terpitinde bulunan salgı bezinden salgılanır tarlacı işçi arılar çok zengin bir kaynak bulduklarında nasanof feromonu ile kaynağın yerini işaretleyerek diğer arıların kaynağı kolayca bulmasını sağlarlar. Koloninin oğul vermesi sırasında ana arı feromonları venasanof feromonu oğulun hareketini yönlendirir ve birliğini sağlar. İzci arıların bulunduğu yeni yuva yerleri arılarca kolaylıkla bulunur.
Bal arıları herhangi bir yüzey üzerinde yürüdüklerinde diğer arıları da cezp eder ayak izi feromonu denen bazı kimyasal maddelerle burayı işaretleyebilirler. Dışardan gelen arılar uçuş deliğini bu ayak izi feromonuyla hemen bulurlartweety
ÜyeOğulun Yeni Yerleşme Yerine Hareketi
Oğulların çoğu neticede seçilen sürekli yer konusunda anlaşırlar ve oğul, ara konaktan ayrılarak yeni yerleşme yerine hareket eder. Yeni yuvasına uçan oğul, kılavuz arıların rehberlik ettikleri ileri sürülmüştür. Oğulun ara konaktan ayrılışı, kovandan anlaşmaya vardıktan sonra Scwirlauf dansı başlar. Salkımdan yüksek düzeyde bir uğultu (vızıltı) işitilir ve işçi arıların salkım üzerinde sağa sola koşuşturdukları, kanatlarını hızlı bir şekilde titrettikleri ve hatta salkımın içine girip çıktıkları görülür.
Bu faaliyet gittikçe artarak, küçük bir grup arı salkımdan ayrılır ve bunu izleyen 1-2 dakika içinde de bütün oğul yeni yuva yönünde uçuşa geçer Teknik Arıcılık ( 1988, Sayı 18).ISININ ARI DAVRANIŞLARINA ETKİSİ
Bütün canlılık vücut ısılarını ayarlayarak ideal sıcaklıkta tutmaya çalışırlar. Arıların faaliyetlerini uygun bir sıcaklıkta tutmalarına “klima rahatı” diyebiliriz.
Koloni birliğinde çok anlamlı bir durum vardır. Düşük ısılarda, toplama uçuşlarının hiçbir yararı olmaz. Kış salkımında istenilen ısı 20°C civarında olmalıdır. Genç arılar daha fazla, yaşlı arılar ise daha az ısı sağlar. Örneğin kıştan çıkan yaşlı arılar 33°C ‘ye genç generasyon işçi arılar 36-37.5°C kadar ısı çıkarırlar.
Yavru ısısının ortalama 34.5°C olduğu (±0.1°C) saptanmıştır. Dayanabilecek sıcaklık sınırları genellikle fizyolojik faaliyetlere ve bünyede bulunan meyve şekerine bağlıdır.
Arılarda hareketsizlik 7-9°C arasında, düşük ısılarda olmaktadır. Kış arıları yaz arılarına göre soğuya daha dayanıklıdır. Kış salkımında dıştaki arılar, salkım merkezindeki arılara göre daha soğuktur.
Bir de dağlık yörelerin arıları, ova arılarına göre daha düşük ısılarda nektar toplama uçuşuna çıkarlar. Dağ orijinli arılarda uçuş 10°C ‘de başlar.
Çevre ısısı 10°C olunca, 10°C kadar kendileri ısıyı arttırabilirler ve 20°C ‘de normal uçuş yaparlar.
Nektar ve polen kaynakları sınırlı değilse arılarda polen toplama 30°C de dahi azalmaz. Üst toplama ısısı 45°C kabul edilir.
Kışlama sonrası yavru yapmanın tekrar başlama zamanında mevcudu fazla olan koloniler daha avantajlıdır. Arı mevcudu ne kadar fazla ise koloni ısı ayarlanmasını o ölçüde kolay yapar Teknik Arıcılık ( 1998, Sayı 62).
Genel olarak arıların normal aktiviteleri için optimum sıcaklık 21-35°C ‘ler arasındadır. 10°C ‘nin altında ve 37-38°C ‘nin üstündeki sıcaklıklarda arıların faaliyetleri durur. 7°C ‘de ise hiç hareket etmezler. Mum salgılama ve petek örmek için 33-34C ‘lik sıcaklık gerekmektedir. Arılar sıcaklık 20°C ‘nin üstüne çıktığında uçuşa çıkarlar. 14°C ‘ye düştüğünde kümeleşmeye başlarlar. 10°C civarında salkım oluştururlar. Salkım dışındaki sıcaklığın 7°C ‘nin altına düşmesine izin vermezler. Salkım merkezinde ise sıcaklık 30°C ‘dirtweety
ÜyeOğulun Çıkışı
Oğul çıkış yapmadan önce işçi arıların çerçevelerin üst çıtaları üzerinde sıralar halinde yığıldıkları görülür. Hava şartları uçuşa elverişli, rüzgarsız ve gölgedeki ısı uçuş için normal olduğunda oğul kovanı derhal terk eder. Kovan girişi ve uçuş tahtası arıyla dolar. Oğul görülmeye değer harikulade bir olaydır. Hızlı bir arı bulutu oluşur ve kovanı terk eder. Kısa bir süre içinde yaklaşık 5-20 dakika içinde arılar geçici bir yere yerleşirler. Oğulun kovandan çıkışı yalnız birkaç dakika sürer. Oğula ayrılan ve kovanda kalan arılar tesadüfi olarak seçilirler. Yaş grupları arasında hiçbir ayrım yapılmaz. İlk oğulla birlikte kolonideki işçi arıların genellikle % 30-70 ‘i ebeveyn koloniyi terk eder. Oğulla giden herhangi bir yaştaki işçi arıların sayısı ebeveyn kolonideki kalan işçi arı sayısının hemen hemen aynısıdır. Bir oğul ortalama 10.000-14.000 işçi arı değişen miktarlarda erkek arı ve bir anadan oluşur.
Oğulun yaşlı ana ile birlikte kovanı terk edişinden sonra, ki buna birinci (baş) oğul adı verilir, bir kısım arı birkaç ana memesi kovanda kalır. Çoğu durumlarda memelerde çıkan bakire analardan biri diğerlerini imha eder ve daha sonra koloninin varlığı eskisi gibi devam eder. Ancak koloni eskiye göre genç bir anaya sahip ve işçi arı kadrosunun azalmış olması yönünden farklılık gösterir. Bununla beraber, kimi zaman birbirini izleyen birkaç oğul meydana gelerek kovanı terk ederler.
Eğer ana oğulla birlikte çıkmazsa, tekrar kovana geri döner. Oğul genellikle saat 10.00-14.00 arasında çıkar. En sık rastlanan saatler ise 11.00-13.00 ‘dür. Aşırı sıcak bölgelerde oğul çıkışları saat 7.00-17.00 arasında değişir Teknik Arıcılık ( 1987, Sayı 11 ).
Yuva Yerinin Seçimi
Oğul kovanı terk etmeden birkaç gün önce, tarlacı arıların bir bölümü, görev değiştirerek kılavuz arıları oluştururlar ve muhtemel yerleşme yerini tarif eden danslara başlarlar. Kılavuz arıların dansını izleyen arılar şaşırmadan kovandan uzakta tarif edilen yerde salkım oluştururlar. Oğul vermeden önce işçi arılar, bal keseleri tıka basa balla doldurduklarından, bu kısa süre içinde gıda toplamaya ve gıda toplamayla ilgili dans yapmaya ihtiyaç duymazlar. Oğulların göç etmelerinde bu dans şekillerinde bir farklılık olabilir.
Kılavuz arılar buldukları uygun yerleşme yerini salkım üzerindeki arılara çiçek tozu ve bal özü toplayıcılarının yaptıkları dansın şekil ve ritmine benzer bir dansla “kuyruk sallama” dansı ile haber verirler. Dansçıların dans etme şevk ve arzuları seçilen yerin mükemmel oluşuyla ilgili olması mümkündür.
Bu dansla yeni yuvanın yönü ve uzaklığı diğer arılara tarif edilir. Dans, diğer arılara yuva yerini ziyareti teşvik eder ve geri döndüklerinde de aynı damsı yaparlar.
Yuva yerinin seçimini çok sayıda faktör etkiler. Bunlar; yuvanın rüzgar almaması ve rüzgardan korunması, karınca bulunmaması, sel baskınlarından uzak olması, oğulun büyüklüğüne uygun oğulu alabilecek bir yer olması, yapı durumu ebeveyn koloniden uzaklığı gibi faktörlerdir.tweety
ÜyeOĞUL VERME
Kolonilerin oğul vermesi, doğal olarak yeni kolonilerin teşkili, yaşlı ana arıların yenilenmesi ve ana arı çiftleşme uçuşlarında ana koloniden yeni kolonilerin oluşmasıdır.
Genellikle ilk çıkan oğullarda koloninin yaşlı ana arısı bulunur. Buda, geride kalan koloniye genç ana arı yapma imkanı tanımaktadır.
Oğul ile gidecek ana arı, oğul ile çıkmadan 3-4 gün önce yumurtlamayı azaltır ve uçma yeteneğini tekrar kazanarak ilk oğullara öncülük eder. Oğulları, uçabilen genç bal toplamaya hazır işçi arılar oluşturur. Ana arılar tekrar yumurta yapmaya başlayınca kadar kovana getirilen balların büyük bir kısmı stoklanır. Çünkü yavru besleme işlemi olmadığı için oğullar kısa zamanda çok bal yapar ve yeni petekler örerek ballarını bu yeni peteklere depolarlar. Oğullar zamansız oluşmuş ise kendi kışlık bal stoklarını depolamakta güçlük çekerler ve bilhassa ikinci oğullarda iyi geçmeyen yıllarda bu durum her zaman görülebilir.
Oğul veren ana koloninin bal veriminin oldukça düşük olduğu hatta bazı hallerde kendine ana yapamayarak öldüğü de görülmektedir Tekik, Korkmaz (1992 ).
Koloniyi oğul vermeye hazırlayan nedenler;
Çoğalma içgüdüsü,
• Yavru alanının daralması,
• Havalandırmanın zayıf olması,
• Peteklerin bozuk olması ve dolayısıyla ana arının yumurta bırakacak yer bulamaması,
• Kötü hava koşulları nedeni ile arıların kovandan çıkamaması ve böylece kovanda sıkışıklığın artması,
• Kovanda başarısız bir ana arının bulunması, ( Bu durumda koloni anayı yenilemek yerine, oğul çıkarabilir. )
• Ana arının yaşlı olması nedeniyle salgıladığı feromonu azalması veya salgılanan feromonun çok kalabalık kolonilerde yeteri kadar dağıtılamaması ve böylece oğul hazırlıklarının kontrol altında tutulmaması,
• Soya çekim,
• İşçi arıların işsiz kalması,
• Hastalıklar,
Bir koloninin oğul hazırlığı içinde olduğunu gösteren belirtiler, o koloninin düzenli muayeneleri sırasında fark edilebilir.
Bir koloniyi oğul vermeye götüren koşulların ve kovandaki gelişmelerin kronolojik sırası aşağıda gösterilmiştir.
• Özellikle ilkbaharda, hafif bir bal akışından sonra ve ana bal akışından önce işçi arı mevcudunda görülen hızlı artış,
• İşçi arı sayısının artmasına paralel olarak erkek arı sayısının da artmaya başlaması,
• Peteklerin yavru ve bal ile dolu olması nedeni ile yumurta, larva ve pupaların bulunduğu yavru alanının genişletilememesi,
• Peteklerin alt kenarlarında ana arı yüksüklerinin görülmesi,
• Ana arının bu yüksüklere yumurta bırakması,
• Ana arının yumurtayı azaltması ve bir sonucu olarak genç yavru miktarının azalması,
• İçerisinde değişik yaşlarda larvalar bulunan çok sayıda ana arı gözlerinin görülmesi,
• Tarlacı arıların çalışmalarında görülen azalma ve kovan girişinde toplanmaları, kovan girişinde toplanma olayı sıcak havalarda da görülür.tweety
ÜyeTat Alma
Yapılan araştırmalar arıların insanlar için şeker tadı veren yani tatlı olan maddelerin sadece bir kaçına ilgi duyduklarını göstermektedir. Arıların tatlı olarak algıladıkları maddeler sakkaroz de x trose, levulose, metpylglucosid, maltose, trehalose, mele zitose ve inesite ‘dir. Sayılan bu şekerlerden fucoselerden daha azdır. Bunların dışındaki şekerlerin ve benzeri kimyasal bileşiklerin arılarda herhangi bir tatlılık duygusu yaratmadığı tespit edilmiştir Genç ( 1994 ).
Arılarda Zaman Kavramı
Arılarda zaman anlayışı ile ilgili pek çok deney ve gözlemler yapılmış ve bu yapılan çalışmalar arıların zamanı çok iyi belirleyebilme özelliğine sahip olduğunu göstermiştir.
Arılar, bazı bitki türlerinin günün belirli saatlerinde nektar ve polen verebildiklerini bilmekte ve sadece o saatlerde bu tür bitkilere uçuş yapmaktadırlar. Yapılan bir deneyde arılara günün belirli bir veya birkaç saatinde bir hafta boyunca şeker şurubun verilmiş ; fakat şurup verme durdurulduktan sonraki günlerde de arılar daha önce şurup aldıkları saatlerde boş kaba üşüşmüşlerdir. Zaman ayarlamak için arıların neyi kullandığı konusunu aydınlatmak için arıların bu deney karanlıkta da tekrarlanmış, fakat aynı sonuç elde edilmemiştir. Yani arılar gün ışığına bağlı olmaksızın zamanı çok doğru olarak belirleyebilmektedirler.
Erkek arılar günün belirli saatlerinde uçuşa çıkarlar ve belirli toplanma bölgelerine uçarlar. Ana arıların çiftleşme uçuşları da aynı saatlerde yapılır. Bakıcı arılar hiç şaşırmaksızın daha önce açıklanan şekilde, larvalara zamana (yaşa) bağlı olarak bir beslenme programı uygulamaktadırlar Genç ( 1994 ).
Arılarda Temizlik
Bal arıları tarihi boyunca temizliğin, titizliğin, çalışkanlığın, dürüstlüğün sembolü olmuşlardır. Kuluçkadan çıkan arı önce kendi üzerini temizlemektedir. Arılar bacaklarını kullanarak sık sık anten temizliği yaparlar. Ana arının çevresindeki bakıcı arılar onun temizliğini hiç aksatmazlar.
Ana arının yumurta bırakacağı gözler sürekli kontrol edilerek temiz tutulur, her yavru çıkışından sonra yeniden temizlenir, dezenfekte edilir, cilalanıp parlatılarak yeni yavru için hazırlanılır. Arılar uzun kış ayları boyunca dışkılarını bağırsaklarında biriktirip ve kovan içine dışkılarını bırakmazlar. Yazın da dışkılarını asla kovan içine bırakmazlar. Kovan içi her zaman temiz bir şekilde tutulur. Kovan içine giren ve öldürülen yabancı yaratıklar sürüklenerek kovan dışına atılır. Eğer arılar buna kapatarak kokulaşmasını önlerler.tweety
ÜyeDİĞER BAZI ÖZELLİKLER VE DAVRANIŞLAR
Renk Algılama
Arıların bazı renkleri kesin olarak ayırt edebilirken bazı renkleri algılayamamakta veya karıştırmaktadırlar. Yapılan deneyler arıların sarı, turuncu, yeşilimsi, mavi, menekşe, erguvan gibi renkleri birbirine karıştırdıklarını göstermektedir. Ancak ültraviyole ışınlarını çok iyi görebilmektedirler.
Alman araştırmacı Karl Van Frisch yaptığı denemelerde arıların mavi rengi ayırt edebildiklerini fakat kırmızı rengi koyu gri ve siyah olarak algıladıklarını tespit etmiştir. Doğada kırmızı renkli çiçeklerin çok az oluşu ve döllenme için arılara muhtaç olan çiçeklerin hiç birisinin kırmızı renkli olmaması sın derece ilginç ve düşündürücü bir gerçektir Genç ( 1994 ).
Koku Algılama
Arılarda koku alma duyusu son derece gelişmiştir. Kovan içindeki sosyal düzen arıların bu düzeni sağlayan feromonları algılamaları ile ayakta durmaktadır. Keza tarlacı arıların nektarı alınan çiçeklere uğramaması, erkek arıların feromon kokusunu algılayarak bakire ana arıyı izlemeleri de bunu kanıtlamaktadır. Arıların koku algılamalarını sağlayan duyu hücreleri antenleri üzerinde bulunmaktadır. Yapılan denemelerde arıların üzerinde bulunmaktadır. Yapılan denemelerde arılar belirli bir koku ile kokulandırılmış şeker şurubunu diğerlerinden kolaylıkla ayırt edebilmişlerdir.
Bal hasadı sırasında arılar alınan bütün önlemlere rağmen bal süzme odasından gelen bal kokusunu alarak içeri girmeye çalışırlar. Keza parfüm kullanan ve arılığa giren birisi hemen arılarca fark edilerek rahatsız edilmektedir. Bu ve benzeri pek çok örnek vermek mümkündür. Yani arılarda koku alma duyusu çok iyi gelişmiştirtweety
ÜyeSu Taşınma Faaliyeti
Arılar kovan içi sıcaklık ve nemini istenen sınırlarda tutabilmek ; kristalize olmuş, katılaşmış balı tüketebilmek ve nihayet yaşayabilmek için su tüketmek zorundadırlar. Bir birim balın tüketebilmesi için 12 birim suya gerek vardır. Arılar kursaklarında taşıdıkları suyu genellikle petek gözlerine depolamazlar.
Bir su seferi için harcanan zaman ortalama 5 dakikadır ve bir arı günde ortalama 50 en çok 100 su seferi yapar. Su ile yüklü olarak kovana gelen arı yükünü kovandaki arılara aktarır, kısa bir süre dinlenir petek gözlerinden veya diğer arılardan bir miktar bal alır, yaptığı danslarla kaynağın yerini tanımlar ve yeni bir sefere çıkar.
Yapılan araştırmalar arıların %85 ‘inin ılık suyu soğuk suya tercih ettiklerini göstermiştir. Suyun sıcaklığı 15-38°C’ler arasında olduğu sürece kaynak seçmedikleri tespit edilmiştir.
Bu güne kadar bir arının taşıyabileceği su miktarı kesin olarak tespit edilememiştir. Fakat 3 gr. balla dolu bir kap, 2 gr. su alır. Yani suyun ağırlığı balın ağırlığının 2/3 ‘üne karşılık gelmektedir. Bir işçi arı 75 mg. bal taşıyabilmekte olduğuna göre, bir arının taşıyabileceği su miktarı en fazla 50 mg. ‘dır. Fakat ortalama olarak bir işçi arı her seferinde 25 mg. su taşır. Bir işçi arı günde ortalama 50 su seferi yaparak 1.250 mg. su taşımaktadır - YazarYazılar